Büyük Harflerin Kullanıldığı Yerler

Eylül 12, 2024 Okuma süresi: 6 dakika

Türkçede Büyük Harf Kullanımıyla İlgili Kurallar

► Cümleler büyük harfle başlar.

Cümlelerin doğru bir şekilde yazılması için büyük harf kullanımı önemlidir. Bu kurala uyarak yazılarımızı düzenli ve anlaşılır hale getirebiliriz.

Örneğin:

  • Dersimizi dikkatle dinleyelim.
  • Yazarak çalışmak daha kalıcı bir öğrenme sağlar.

› İki çizgi arasındaki açıklama cümleleri büyük harfle başlamaz.

Cümle içinde parantez veya iki çizgi arasına eklenen açıklamalar, ana cümlenin başlama harfiyle aynı küçük harfle başlar.

Örnek:

  • Ankara’ya -en sevdiğim şehirdir- gitmek isterim.

› İki noktadan sonra gelen cümleler büyük harfle başlar.

İki nokta (:) kullanılarak yapılan açıklamalar, örnekler veya tanımlamalar büyük harfle başlar.

Örnek:

  • Menfaat sandalyeye benzer: Başında taşırsan seni küçültür, ayağının altına alırsan seni yükseltir. (Cenap Şehabettin)

› İki noktadan sonra cümle ve özel ad niteliğinde olmayan örnekler sıralandığında bunlar büyük harfle başlamaz.

Eğer iki noktadan sonra cümleler sıralanıyorsa ve bunlar özel ad içermiyorsa, büyük harfle başlamazlar.

Örnek:

  • Bu eksikliği siz de çok evde görmüşsünüzdür: duvarlarda çiviler, çivi yerleri, lekeler… (Memduh Şevket Esendal)

► Dizeler büyük harfle başlar.

Şiirlerde ve dizelerde her dize büyük harfle başlar, bu kurala uymak, şiirlerin düzenini ve anlamını korur.

Örnek:

  • Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
  • Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
  • O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
  • O benimdir, o benim milletimindir ancak.

► Özel adlar büyük harfle başlar.

Kişi isimleri, coğrafi isimler ve resmi adlar her zaman büyük harfle başlar.

Örnekler:

  • Mustafa Kemal Atatürk
  • Türkiye Cumhuriyeti
  • Ankara
  • Türkçe
  • İslamiyet

► Belirli bir tarih bildiren ay ve gün adları büyük harfle başlar.

Bir tarih belirten ay ve gün adları, yazının başında büyük harfle yazılır.

Örnek:

  • İstanbul 29 Mayıs 1453 Salı günü fethedildi.

› Belirli bir tarih bildirmeyen ay ve gün adları küçük harfle başlar.

Ay ve gün adları, belirli bir tarihten söz edilmiyorsa küçük harfle yazılır.

Örnek:

  • Okullar eylülün ikinci haftası açılıyor.

► Tabela ve levhalarda geçen sözcükler büyük harfle başlar.

Tabela, levha ve benzeri işaretlerdeki kelimeler büyük harfle yazılır.

Örnekler:

  • Acil Çıkış
  • Müdür Odası

► Kitap, bildiri, makale gibi eserlerde; ana başlıktaki kelimelerin tamamı büyük harfle, alt başlıktaki kelimelerin ise yalnızca ilk harfi büyük olarak yazılır.

Eserlerin başlıklarında ve alt başlıklarında büyük harf kullanımına dikkat edilmelidir.

Örnekler:

  • SÖZCÜKTE ANLAM (ana başlık)
  • Sözcükte Çok Anlamlılık (alt başlık)

► Kitap, dergi gibi yayınlardaki resim, çizelge, tablo ve benzeri şeylerin altında yer alan açıklayıcı yazılar büyük harfle başlar.

Yayınlarda kullanılan resim, tablo ve çizelgelerin açıklamaları büyük harfle başlamalıdır.

Örnek:

  • Orhun Yazıtları

Ünsüzler İle İlgili Ses Olayları

Eylül 12, 2024 Okuma süresi: 15 dakika

Ünsüz Değişimleri: Benzeşme, Yumuşama, Düşme ve Türeme

Türkçede ünsüz harflerle ilgili çeşitli değişim kuralları bulunmaktadır. Bu kurallar, kelimelerin yapısını etkileyen ve anlamını değiştiren önemli dil bilgisi özellikleridir. İşte ünsüz benzeşmesi, ünsüz yumuşaması, ünsüz düşmesi ve ünsüz türemesi hakkında detaylı bilgiler:

Ünsüz Harfler

Ünsüz harfler ya da sessiz harfler, tek başına ses oluşturamayan ancak ünlü harflerle birleştiğinde anlamlı bir ses meydana getiren harflerdir. Türkçede toplam 21 ünsüz harf bulunur: b, c, ç, d, f, g, ğ, h, j, k, l, m, n, p, r, s, ş, t, v, y, z.

Ünsüzler, bazı özelliklerine göre kategorilere ayrılabilir:

  • Sert Ünsüzler: f, s, t, k, ç, ş, h, p.
  • Yumuşak Ünsüzler: b, c, d, g, ğ, j, l, m, n, r, v, y, z.
  • Süreksiz Sert Ünsüzler: p, ç, t, k.
  • Sürekli Sert Ünsüzler: f, h, s, ş.
  • Süreksiz Yumuşak Ünsüzler: b, c, d, g.
  • Sürekli Yumuşak Ünsüzler: ğ, j, l, m, n, r, v, y, z.

Ünsüz Benzeşmesi (Ünsüz Sertleşmesi)

Ünsüz benzeşmesi, sert ünsüzle (örneğin f, s, t, k, ç, ş, h, p) biten kelimelere, ünlü ile başlayan bir ek getirildiğinde, ekin başındaki c, d, g ünsüzlerinin sertleşmesi . Bu değişim, kelimenin telaffuzunu etkiler ve eklerin sert ünsüzlerle uyumlu hale gelmesini sağlar.

Örnekler:

  • KitapKitapçı
    Burada “kitap” kelimesinin sonundaki sert ünsüz **”p”**nin etkisiyle “ç” gelmiş ve bu şekilde “kitapçı” biçimi oluşmuştur.
  • AğaçdaAğaçta
     
  • KesginKeskin
     
  • 1993’te doğdum1993’te doğdum
    Rakamlardan sonra gelen eklerde de ünsüz benzeşmesi kuralları geçerlidir.
  • Dikdörtgen ve akciğer gibi birleşik kelimelerde sert ve yumuşak ünsüzlerin yan yana gelmesi görülebilir.
  • Bağlaç olan “de” ekinin ünsüz benzeşmesine dahil olmadığına dikkat edilmelidir. Bu nedenle “git de gel” şeklinde kullanılır, “git te” şeklinde değil.
  • Matematik terimleri gibi bazı kelimelerde ünsüz benzeşmesi kuralına uyulmaz. Örneğin, “üçgen” ve “beşgen” bu kurala uymaz.

Ünsüz Yumuşaması

Ünsüz yumuşaması, p, ç, t, k ünsüzleriyle biten kelimelere ünlü ile başlayan bir ek getirildiğinde bu ünsüzlerin yumuşaması . Bu değişim, Türkçede sözcüklerin daha akıcı hale gelmesini sağlar.

Örnekler:

  • DolapaDolaba
    “Dolap” kelimesindeki sert ünsüz **”p”**nin yerine “b” gelerek “dolaba” biçimi oluşmuştur.
  • ÇekiçinÇekiçin
    “Çekiç” kelimesinin sonundaki sert ünsüz **”ç”**nin yerine “c” getirilmiştir.
  • KilitiKilidi
    “Kilit” kelimesindeki sert ünsüz **”t”**nin yerine “d” gelmiştir.
  • SokakaSokağa
    “Sokak” kelimesinin sonundaki sert ünsüz **”k”**nin yerine “ğ” gelmiştir.
  • Yabancı dilden gelen bazı kelimelerde yumuşama görülmez. Örneğin, “sanat” ve “hukuk” kelimelerinde ünsüz yumuşaması uygulanmaz.
  • Özel isimlerin sonundaki sert ünsüzler okunuşta yumuşar ancak yazılışta değişmez.
  • Tek heceli kelimelerde ünsüz yumuşaması genellikle görülmez, ancak bazı istisnai durumlar olabilir.

Ünsüz Düşmesi

Ünsüz düşmesi, k ünsüzüyle biten bazı kelimelere -cik, -cek gibi küçültme ekleri veya -l, -mse gibi yapım ekleri getirildiğinde k ünsüzünün düşmesidir. Bu durum, kelimenin telaffuzunu etkiler.

Örnekler:

  • KüçükcükKüçücük
    “Küçük” kelimesinin sonundaki “k” ünsüzü “cük” ekiyle düşmüştür.
  • SıcakcıkSıcacık
    “Sıcak” kelimesinin sonundaki “k” ünsüzü “cık” ekiyle düşmüştür.
  • ÇabukcakÇabucak
    “Çabuk” kelimesindeki “k” ünsüzü “cak” ekiyle düşmüştür.
  • MinikcikMinicik
    “Minik” kelimesinin sonundaki “k” ünsüzü “cik” ekiyle düşmüştür.
  • EksiklEksilmek
    “Eksik” kelimesinin sonundaki “k” ünsüzü “-l” yapım ekiyle düşmüştür.
  • YükseklYükselmek
    “Yüksek” kelimesindeki “k” ünsüzü “-l” yapım ekiyle düşmüştür.
  • SeyreklSeyrelmek
    “Seyrek” kelimesinin sonundaki “k” ünsüzü “-l” yapım ekiyle düşmüştür.
  • AstteğmenAsteğmen
    “Ast” kelimesindeki “t” ünsüzü düşmüş ve “asteğmen” şeklinde birleştirilmiştir.
  • ÜstteğmenÜsteğmen
    “Üst” kelimesindeki “t” ünsüzü düşmüştür ve “üsteğmen” şeklinde birleştirilmiştir.

Ünsüz Türemesi

Ünsüz türemesi, Arapçadan Türkçeye geçmiş bazı kelimelere ünlü ile başlayan bir ek veya yardımcı fiil eklenirken, kelimenin sonundaki ünsüzün türeyerek çiftleşmesi . Bu, kelimenin yazılışında ve telaffuzunda bazı değişikliklere yol açar.

Örnekler:

  • HakaHakka
    “Hak” kelimesine “a” ekini eklerken, sonundaki “k” ünsüzü türemiş ve “hakka” şeklini almıştır.
  • ŞıkıŞıkkı
    “Şık” kelimesinin sonundaki “k” ünsüzü türemiş ve “şıkkı” şeklinde çiftleşmiştir.
  • RabinRabbin
    “Rab” kelimesinin sonundaki “b” ünsüzü türemiş ve “rabbin” şeklini almıştır.
  • SırıSırrı
    “Sır” kelimesine “ı” eklenirken, sonundaki “r” ünsüzü türemiş ve “sırrı” biçimi oluşmuştur.
  • ZanetmekZannetmek
    “Zan” kelimesine “etmek” yardımcı fiilini eklerken, sonundaki “n” ünsüzü türemiş ve “zannetmek” şeklini almıştır.
  • HisetmekHissetmek
    “His” kelimesine “etmek” eklenirken, sonundaki “s” ünsüzü türemiş ve “hissetmek” şeklinde çiftleşmiştir.
  • HalolmakHallolmak
    “Hal” kelimesine “olmak” yardımcı fiilini eklerken, sonundaki “l” ünsüzü türemiş ve “hallolmak” biçimini almıştır.
  • AfetmekAffetmek
    “Af” kelimesine “etmek” eklenirken, sonundaki “f” ünsüzü türemiş ve “affetmek” şeklinde çiftleşmiştir.

Bu kurallar, Türkçedeki ünsüzlerin çeşitli biçimlerde değişimini ve bu değişimlerin kelimelerin anlamını nasıl etkilediğini göstermektedir.


Deyimlerin Tanımı ve Özellikleri

Eylül 12, 2024 Okuma süresi: 15 dakika

Deyimlerin Tanımı ve Özellikleri

En az iki sözcüğün bir araya gelerek oluşturduğu ve bu sözcüklerin çoğunlukla gerçek anlamlarından uzaklaşıp mecaz bir anlam kazanarak meydana getirdiği kalıplaşmış, özlü sözlere deyim denir. Türkçe, deyimler açısından oldukça zengindir ve dünya dilleri arasında en gelişmiş olanlardan biri olarak kabul edilir. Deyimler, halkın zekâsının ve deneyimlerinin birer ürünüdür. Deyimlerde, kesin yargı bulunmaz; bu nedenle öğüt vermez veya emir içermez. Ayrıca, deyim sözcüğü “de-“ fiilinden türetilmiştir ve “denmiş şey” . Deyimler, bir toplumun geçmişi, kültürü ve yaşam tarzı hakkında pek çok bilgi verir.

Deyimlere Örnekler

Acı konuşmak, adı duyulmak, ağzı laf yapan, akıntıya karşı kürek çekmek, arı kovanı gibi çalışmak, ateş bacayı sardı, sözü ağzından kaçırmak, birini başından atmak, ekmeğini taştan çıkarmak, dağılmak, vakti gelmek, feryadı koparmak, gözü kararmış, işi yolunda gitmek gibi deyimler dilimizde sıklıkla kullanılır.

Deyimlerin Özellikleri

  1. Deyimler kalıplaşmıştır. Bir deyimdeki herhangi bir sözcük değiştirilirse, deyim anlamını yitirir. Yakın anlamlı sözcüklerin kullanılması dahi deyimi bozabilir. Bu durumda söz grubu, deyim olmaktan çıkar.

Yanlış Örnekler:

  • Atı alan İstanbul’u geçti. (yanlış)
  • Atı alan Üsküdar’ı geçti. (doğru)
  • O, yemeğe düşkün biridir. (yanlış)
  • O, boğazına düşkün biridir. (doğru)
  • Kafasını taştan taşa vuruyordu. (yanlış)
  • Başını taştan taşa vuruyordu. (doğru)
  1. Deyimler bir durumu ya da kavramı özetler. Deyimlerle uzun uzadıya açıklamalar yapılmaz. Deyimler, var olan durumu yansıttıkları için öğüt veya direktif vermezler.

Örnek Deyimler:

  • Adam yerine koymak: Bir kişiye hak ettiğinden fazla değer vermek.
  • Bastığı yerde ot bitmemek: Gittiği her yere olumsuzluk, şanssızlık götürmek.
  • Canını dişine takmak: Zorlu koşullarda, büyük bir özveri ile çalışmak.
  • Defteri dürülmek: Bir işten ya da bir görevden uzaklaştırılmak.
  • Elinden geleni ardına koymamak: Birine zarar verebilmek için her türlü kötülüğü yapmak.
  1. Deyimler en az iki sözcükten oluşur. Tek bir sözcükten deyim yapılmaz. Genellikle iki sözcük bir araya gelir, ancak bazı deyimler üç ya da daha fazla sözcükten oluşabilir.

Örnekler:

  • Acemi çaylak: Deneyimsiz, tecrübesiz ve işlerini doğru yapamayan kişiler için kullanılan bir deyimdir.
  • Elden çıkarmak: Bir şeyi satmak ya da devretmek .
  • Galeyana gelmek: Aşırı bir heyecan ya da coşkuya kapılmak, duygularına hâkim olamamak.
  • Gözleri kamaşmak: Hayran kalmak, bir şey karşısında etkilenmek.
  1. Bazı deyimler cümle yapısında olabilir. Cümle şeklindeki deyimler, genellikle halk arasında öğüt niteliği taşımayan, ancak anlamlı ve kalıplaşmış sözlerdir.

Cümle Yapısındaki Deyimlere Örnekler:

  • Geçti Bor’un pazarı, sür eşeğini Niğde’ye.
  • Şeytan görsün yüzünü.
  • Çoğu gitti, azı kaldı.
  • Ayıkla pirincin taşını.
  • Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla.
  • Yorgan gitti, kavga bitti.
  • Ele verir talkını, kendi yutar salkımı.
  • Ne şiş yansın ne kebap.
  • Nuh der, peygamber demez.
  1. Deyimler genellikle mecaz anlam taşır. Deyimlerdeki sözcükler çoğunlukla gerçek anlamlarından farklı anlamlar yüklenmiştir. Bazen deyimi oluşturan sözcüklerin bir kısmı mecaz anlam taşır, bazen de tümü mecaz bir anlam kazanır.

Mecaz Anlamlı Deyimlere Örnekler:

  • Bir taşla iki kuş vurmak: Çok becerikli olmak, tek bir çaba ile iki farklı sonuç elde etmek.
  • Beyninden vurulmuşa dönmek: Bir olaydan ya da durumdan çok etkilenmek, şaşırmak.
  • Gözüne girmek: Birinin takdirini kazanmak, beğenilmek.
  • Gözden düşmek: Önceden değer verilen birinin artık sevilmemesi ya da beğenilmemesi.
  • Kulak misafiri olmak: İstemeden bir konuşmayı dinlemek.
  • Etekleri zil çalmak: Aşırı derecede sevinmek, mutlu olmak.
  • Etekleri tutuşmak: Telaşlanmak, endişelenmek.
  • Hanya’yı Konya’yı öğrenmek: Yaşanan bir olayla birlikte hayatın gerçeklerini anlamak.
  • İçi cız etmek: Çok üzülmek, derinden etkilenmek.
  • İliğini kurutmak: Birini fiziksel ya da ruhsal olarak yıpratmak, çok zor durumda bırakmak.
  1. Bazı deyimler gerçek anlamıyla kullanılır. Bu tür deyimlerde deyimi oluşturan kelimelerin taşıdığı anlam ile deyimin ifade ettiği anlam örtüşür.

Gerçek Anlamlı Deyimlere Örnekler:

  • Vaktini almak: Birinin zamanını kullanmak, oyalamak.
  • Çoğu gitti, azı kaldı: Bir işin büyük kısmı bitmiş, son kısmı kalmış.
  • Yükte hafif, pahada ağır: Taşıması kolay fakat maddi değeri yüksek olan şeyler için kullanılır.
  • Hem suçlu hem güçlü: Haksız olduğu halde kendini haklı göstermeye çalışan kişi.
  1. Deyimler farklı söz grupları halinde oluşturulabilir. İsim tamlaması, sıfat tamlaması, fiilimsi, ikileme ya da edat grubu şeklinde deyimler bulunabilir.

İsim Tamlaması Şeklinde Deyimlere Örnekler:

  • Ekmek kapısı: Geçim kaynağı olan iş.
  • Dert babası: Herkesin sıkıntılarını dinleyen ve onlara çözüm bulmaya çalışan kişi.
  • Keçi inadı: İnatçı, dediğinden asla vazgeçmeyen kişiler için kullanılır.
  • Dil yarası: Sözlerin insan üzerinde bıraktığı derin etki.
  • Tavşan uykusu: Hafif uyku, hemen uyanabilecek kadar yüzeysel bir uyku durumu.
  • Ömür törpüsü: Kişiyi yıpratan, yoran, sabrını sınayan şeyler.

Sıfat Tamlaması Şeklinde Deyimlere Örnekler:

  • Yarım ağız: İstemeyerek, gönülsüz yapılan bir iş ya da söylenen söz.
  • Kalın kafalı: Anlamakta güçlük çeken, zekâsı yavaş kişiler için kullanılan bir deyim.
  • Açık el: Cömert, eli açık kişiler için kullanılır.
  • Kara cahil: Hiçbir bilgiye sahip olmayan, eğitimsiz kişiler için kullanılır.
  • Püsküllü yalan: Bariz bir şekilde büyük bir yalan söylemek.
  • Taş yürek: Merhametsiz, acımasız ve katı kalpli kişiler için kullanılır.

Cümle Şeklinde Deyimlere Örnekler:

  • Geçti Bor’un pazarı, sür eşeğini Niğde’ye.
  • Şeytan görsün yüzünü.
  • Çoğu gitti, azı kaldı.
  • Ayıkla pirincin taşını.
  • Ele verir talkını, kendi yutar salkımı.
  1. Bazı deyimler arasına farklı sözcükler girebilir, ancak bu deyimin anlamını değiştirmez. Bu tür kullanımlar genellikle konuşma dilinde karşımıza çıkar.

Örnek:

  • Ali, ağzını her zaman hayra açan biridir.
  1. Deyimler, çekim ekleri ve kip alabilir. Aynı zamanda deyimlerde kişi ekleri de bulunabilir. Bu da deyimlerin esnek ve kullanışlı bir yapıya sahip olduğunu gösterir.

Örnekler:

  • Bu iş benim çok vaktimi aldı.
  • Orada adeta bir taşla iki kuş vurduk.
  • Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla.

Deyimlerin Cümlede Kullanımı

Deyimler, cümle içerisinde anlamı kuvvetlendiren, söylenenin daha etkili ve kısa yoldan ifade edilmesini sağlayan yapılardır. İşte bazı deyimlerin cümle içerisinde kullanıldığı örnekler:

  • Çocuğu genç yaşta ölünce, acısı içine işledi.
  • Herkesin içinde bu konuda açık konuştu.
  • Onlarla büyük bir çıkmaza düştü.
  • Baklayı ağzından çıkarmak zorunda kaldı.
  • Olanları duyunca adeta bir yaşına daha girdi.
  • O, burnundan kıl aldırmayan biriydi.
  • Deyimleri can kulağıyla dinliyorlardı.

Deyimlerin Atasözlerinden Farkı

  1. Atasözleri genel bir yargı bildirirken, deyimler daha çok özel bir durumu ifade eder.
  2. Atasözlerinde öğüt ve yol gösterme amacı varken, deyimlerde bu özellik bulunmaz.
  3. Atasözleri, deyimlerden daha eski bir geçmişe dayanır.
  4. Atasözleri genellikle cümle yapısında iken, deyimler daha az sözcükle ifade edilir ve genellikle mastar yapısındadır.
  5. Atasözleri bir efsane veya hikâye ile bağlantılı olabilirken, deyimlerin böyle bir arka planı yoktur.

Hatırlatma: Sınavlarda deyimlere ve deyimlerin açıklamalarına dair sorular sıklıkla karşımıza çıkar.


Yan Anlamın Cümle İçerisindeki Kullanımına Örnekler

Eylül 12, 2024 Okuma süresi: 12 dakika

1. Fikir – Görüş

  • Sporun hangi dalında başarılı olacağı ile ilgili net bir görüş belirlemekte zorluk çekiyordu.
  • Fikir burada kişinin bir konu hakkındaki düşüncesini ifade eder.

2. Kapı Kolu – Kapı Mekanizması

  • Kapının kolu kırılınca, içeride uzun bir süre kapı mekanizması nedeniyle mahsur kaldılar.
  • Kapı kolu, kapının açılmasını sağlayan parçayı ifade eder.

3. Köprü Ayağı – Yapı Parçası

  • Köprünün ayağı sel nedeniyle hasar görünce, yol geçici olarak trafiğe kapatıldı.
  • Köprü ayağı, köprünün destekleyici yapısal kısmını belirtir.

4. Boğaz – Su Yolu

  • İstanbul Boğazı, bu mevsimde manzarasıyla daha da göz alıcı hale gelir.
  • Boğaz, deniz yolları arasında bulunan dar geçit anlamındadır.

5. Çekmecenin Gözü – Bölme

  • Çekmecenin gözünde yer alan eşyayı alarak oradan ayrıldı.
  • Göz, çekmecede bulunan bölmeyi ifade eder.

6. Dere Ağzı – Toprak Birikintisi

  • Derenin ağzında biriken topraklar, genellikle verimli ve zengin topraklardır.
  • Dere ağzı, suyun toplandığı ve toprak birikintisinin oluştuğu alanı belirtir.

7. Güneş – Hava Şartları

  • Hasan, öğle vakti yakıcı güneş altında uzun süre kalınca oldukça yanmış görünüyordu.
  • Güneş, hava sıcaklığını ve etkilerini ifade eder.

8. Burnu – Coğrafi Nokta

  • Anamur Burnu, Türkiye’nin en güneydeki uç noktası olarak bilinir.
  • Burnu, denizin kara ile buluştuğu en uzak noktayı ifade eder.

9. Yol – Yöntem

  • Bu soruyu ancak benim önerdiğim yöntem ile çözebilirsin.
  • Yol, bir sorunu çözmek için takip edilen yöntemi belirtir.

10. Batmak – Metaforik Anlam

  • Titanik gerçekte batmış olabilir, ancak gönüllerde hâlâ yaşıyor ve anılıyor.
  • Batmak, burada gerçek bir nesnenin yok olmasını ifade ederken, metaforik olarak anılmak .

11. Baş – Başlangıç Noktası

  • Karşı yolun başında, heyecanlı bir şekilde miniklerini bekliyordu.
  • Baş, bir şeyin başladığı yeri belirtir.

12. Baklava – Tatlı

  • Bayram için çok güzel ve lezzetli baklavalar hazırladılar.
  • Baklava, burada bir tatlı türünü ifade eder.

13. Ağzına Kadar – Doluluk

  • Bardağı ağzına kadar doldurup, oraya dikkatlice yerleştirdi.
  • Ağzına kadar dolu olması, tam kapasiteyi belirtir.

14. Çırak Başı – Öğrenci

  • Çırak başı, ustasına olan bağlılığı ile onun takdirini kazandı ve saygıyı kazandı.
  • Çırak başı, çırakların öğretmenleriyle olan ilişkisini ve öğrenme sürecini ifade eder.

15. Toy – Tecrübesiz

  • Toy başına orada zorlu anlar yaşattılar ve ona deneyim kazandırdılar.
  • Toy, deneyimsiz veya genç .

16. Burnu – Ön Parça

  • Geminin burnunu düzeltmeden yola çıkması, kaptanın kazaya uğramasına neden oldu.
  • Burnu, geminin ön kısmını ifade eder.

17. Kalemin Başı – Uç

  • Kalemin başı kırılınca, arkadaşından yardım isteyerek yeni bir buldu.
  • Kalem başı, kalemin yazma ucu anlamındadır.

18. Manav – Sebze Meyve Satıcısı

  • Yeni bir manav, mahallede açıldı ve artık sebze-meyve alışverişi yapmak mümkün.
  • Manav, sebze ve meyve satan dükkanı ifade eder.

19. Baş – Kök

  • Bir baş soğan, bir kazanı kokusuyla doldurur demiş, atalarımız.
  • Baş, soğanın birim ölçüsünü belirtir.

20. Merdiven Ayağı – Destek

  • Merdivenin ayağına halat bağlayarak, sağlam ve güvenli bir şekilde kullanımı sağladılar.
  • Merdiven ayağı, merdivenin yere dayanan kısmını ifade eder.

21. Yağmur – Bereket

  • Nisan yağmurları düşünce, her taraf bereketle doldu ve doğa canlandı.
  • Yağmur, burada toprak için bereket .

22. Dağın Sırtı – Yükselti

  • Dağın sırtına kadar nefes nefese tırmandılar ve zirveye ulaşmanın mutluluğunu yaşadılar.
  • Dağın sırtı, dağın yüksek noktası .

23. Kör Bıçak – Kullanışsız Alet

  • Elindeki kör bıçakla karpuzu kesmeye çalışıyordu; bıçak keskinliğini kaybetmişti.
  • Kör bıçak, işlevini yitirmiş aleti ifade eder.

24. Dal – Konu

  • Hangi dalda başarılı olacaksak, o konuya yönelmeliyiz.
  • Dal, burada bir alan veya konu .

25. Şişe – Kap

  • Elindeki şişeyi boğazına kadar doldurup, dolaba dikkatlice yerleştirdi.
  • Şişe, kap .

26. Kör Bıçak – Alet

  • Kör bıçakla karpuzu kesmeye çalışıyordu; bu bıçak, işlevsiz hale gelmişti.
  • Kör bıçak, kesme işlevi olmayan aleti ifade eder.

27. Caddenin Ağzı – Başlangıç Yeri

  • Caddenin ağzında biriken çöpler, kötü bir manzara oluşturdu ve temizlenmesi gerekiyordu.
  • Caddenin ağzı, caddenin başlangıç noktasını belirtir.

28. Baş – Kök

  • Bir baş sarımsak alıp, komşusuna verdiler ve lezzet kattılar.
  • Baş, burada sarımsağın birim ölçüsünü ifade eder.

29. Poşet Ağzı – Üst Kısım

  • Poşetin ağzını açık bıraktığında, içindekiler etrafa saçıldı ve dağıldı.
  • Poşet ağzı, poşetin açık kısmını belirtir.

Çoğul (Çokluk) Ekleri

Eylül 12, 2024 Okuma süresi: 5 dakika

Çoğul Ekleri: İsimlerin sayı açısından birden fazla olduğunu belirten eklerdir. Türkçede, çoğul ekleri -ler ve -lar şeklindedir. Bu ekler, isimlerin sayısını ifade ederken, çeşitli anlam katmanları da ekleyebilirler. İşte bu eklerin kullanımına dair bazı açıklamalar ve örnekler:

Çoğul Eklerinin Temel Kullanımı

Çoğul ekleri, isimlerin birden fazla olduğunu ifade etmek için kullanılır. Bu ekler cümlelerde çoğul anlamı belirginleştirir.

Örnekler:

  • Sınavlar bu hafta başlıyor.
  • Türkçe testlerini bitirdim.
  • Teneffüste çocuklar çok yoruldular.
  • Herkes evinin önünü süpürse, sokaklar tertemiz olur.

“-lar” Ekinin Cümleye Kazandırdığı Anlamlar

-lar eki, yalnızca çoğul anlamı katmakla kalmaz, aynı zamanda cümlenin anlamını zenginleştirebilir ve çeşitli anlam ilgileri oluşturabilir. İşte -lar ekinin cümleye kazandırabileceği farklı anlamlar:

  1. Aile Anlamı:
    • Birazdan Zeynepler gelir. ➝ (Bu cümlede Zeynepler ailesinden birkaç kişinin geleceği ifade ediliyor.)
  2. Topluluk veya Soy Anlamı:
    • Bu cami Karahanlılar döneminden kalma. ➝ (Bu kullanım, Karahanlılar topluluğunun veya soyunun varlığını ve etkisini belirtiyor.)
  3. Saygı Anlamı:
    • Müdür Beyler henüz gelmediler. ➝ (Bu cümlede Müdür Beyler ifadesi, müdürlere saygı ve resmi bir hitap içerir.)
  4. Alay, Küçümseme veya Sitem Anlamı:
    • Hanımefendiler henüz uyanmadılar. ➝ (Bu örnekte Hanımefendiler terimi, bazen alay veya küçümseme anlamında kullanılabilir.)
  5. Yaklaşık Anlamı:
    • On yaşlarında bir çocuktu. ➝ (Bu cümlede on yaşlarında ifadesi, çocuğun yaşının yaklaşık olduğunu belirtir.)
  6. Abartma Anlamı:
    • Hasta ateşler içinde kıvranıyordu. ➝ (Ateşler ifadesi, hastalığın şiddetini abartarak vurgular.)
  7. Benzerleri Anlamı:
    • Anadolu’da Yunuslar bitmez. ➝ (Bu örnekte Yunuslar ifadesi, Anadolu’daki benzer türlerin bolca bulunduğunu ima eder.)
  8. Her Anlamı:
    • Akşamları televizyon seyrederim. ➝ (Burada akşamları ifadesi, her akşam televizyon seyretme alışkanlığını anlatır.)

Çoğul eklerinin bu şekilde farklı anlamları ifade edebilme yeteneği, dilde anlamın zenginliğini ve bağlamın önemini gösterir. Bu eklerin cümle içindeki kullanımı, anlamı belirginleştirmek ve çeşitlendirmek adına önemli bir dilbilgisel araçtır.


Somut Soyut Anlamlı Sözcükler ve Örnekler

Eylül 12, 2024 Okuma süresi: 8 dakika

Somut ve Soyut Anlamlı Sözcükler: Tanım ve Örnekler

Somut Anlamlı Sözcükler:

Somut anlamlı sözcükler, beş duyumuzdan (görme, işitme, koklama, dokunma, tatma) biriyle algılayabildiğimiz kavram ve varlıkları ifade eden kelimelerdir. Bu tür kelimeler, duyularımız aracılığıyla doğrudan deneyimlenebilir ve gözle görülebilir, kulakla işitilebilir, burunla koklanabilir, dil ile tatlanabilir ve ten ile hissedilebilir.

Örnekler:

  • Görme Duyusu: Ağaç, sıra, masa gibi gözle görülebilen her şey somut anlamlıdır.
  • İşitme Duyusu: Ses, gürültü, hışırtı, şırıltı gibi kulağımızla işitebildiğimiz her şey somuttur.
  • Tat Alma Duyusu: Tatlı, ekşi, tuzlu gibi dilimizle tadabildiğimiz her şey somuttur.
  • Koklama Duyusu: Parfüm, koku, aroma gibi koklama ile algılanan her şey somuttur.
  • Dokunma Duyusu: Hava, rüzgâr başta olmak üzere tenimizle hissedebildiğimiz her şey somuttur.

Not: Bazı somut anlamlı sözcükler, kavramların kendisiyle doğrudan ilgili olarak algılanabilir. Örneğin, rüzgâr ve hava sözcükleri, tenimizle hissettiğimiz için somut anlamlıdır. Soğuk bir kış günü dışarıda gezdiğimizde kulak memelerimiz ve burnumuzun kıpkırmızı olması, sıcak havadaysa vücudumuzun terlemesi bu somut algılamanın örnekleridir.

Soyut Anlamlı Sözcükler:

Soyut anlamlı sözcükler, beş duyumuzla doğrudan algılayamadığımız, ancak akıl ve sezgilerimizle kabul edebildiğimiz kavramları ifade eden kelimelerdir. Bu tür kelimeler, duyularımızın ötesinde, zihinsel ve duygusal algılarla anlam kazanır.

Örnekler:

  • Sevgi, cesaret, heyecan, korku, iyilik, özlem, huzur, güzellik, dostluk, akıl, aşk, kin, ruh gibi kavramlar soyut anlamlıdır.

Not: Bazen somut anlamlı sözcükler mecaz yoluyla soyut anlam kazanabilir. Bu tür kelimeler, anlamları dışında kullanıldığında soyutlaşabilirler.

Örnekler:

  • Kafa: “Kafasını taşa vurunca hastanelik oldu.” (somut-gerçek) Bu cümlede kafa, insanın baş kısmını oluşturan organ anlamında kullanılmıştır, yani somut anlamlıdır.
  • “Bu soruyu yapmak için kafa gerek.” (soyut-mecaz) Bu cümlede ise kafa, beyin anlamında kullanıldığından soyut anlamlıdır.
  • Kalp: “Kalbinden iki yıl önce operasyon geçirmişti.” (somut-gerçek) Burada kalp, insan vücudunun bir parçası olarak somut anlamda kullanılmıştır.
  • “Onda kalp yok sanki, çok merhametsiz.” (soyut-mecaz) İkinci cümlede kalp, merhametsizlik anlamında soyut bir anlam taşır.
  • “Öğretmenimiz bizi sert bir şekilde uyardı.” (soyut-mecaz) İkinci cümlede ise sert, bir davranış biçimini ifade ettiğinden soyut anlamlıdır.

Not: Somutlama, soyut olan bir kavramın somut bir özellik kazanmasını ifade eder ve genellikle benzetmeler veya kişileştirmelerle gerçekleştirilir.

Örnekler:

  • Ölüm: “Ölüm, kara bir tren.” Burada ölüm kelimesi aslında soyut bir kavramdır; ancak benzetme yoluyla somutlaştırılmıştır.
  • Gönül: “Gönül uslan artık vakit çok geç.” Burada gönül kelimesi, soyut bir his olarak kullanılır ve kişileştirme yoluyla somut bir anlam kazanmıştır. Yani gönül, bir çocuk gibi davranan bir kavram olarak tasvir edilmiştir.

 

 

Somut ve Soyut Anlamlı Sözcükler ve Cümle İçindeki Kullanımları

Somut sözcükler, beş duyu organımızla algılayabileceğimiz, elle tutulur, gözle görülür, duyulabilir, koklanabilir veya tadılabilen varlıkları ifade eder. Örneğin: masa, elma, kitap, su.

Soyut sözcükler ise beş duyu organımızla doğrudan algılayamadığımız, daha ziyade zihinsel olarak kavradığımız kavramları ifade eder. Örneğin: sevgi, mutluluk, özgürlük, başarı.

Cümle içindeki kullanımlarına bakalım:

  • Somut:Masanın üzerinde kırmızı bir elma duruyordu.” Burada “masa” ve “elma” somut nesneler olduğu için somut sıfatıyla ifade edilmiştir.
  • Soyut:Başarı için çok çalışması gerektiğini biliyordu.” Burada “başarı” soyut bir kavram olduğu için soyut sıfatıyla ifade edilmiştir.

Daha fazla örnek:

  • Somut:Deniz mavisi bir gökyüzü vardı. Kuşlar özgürce uçuyordu.” (Deniz, gökyüzü, kuşlar somut varlıklar)
  • Soyut:Aşk onu delirtiyordu. Mutluluk onun için her şeydi.” (Aşk, mutluluk soyut kavramlar)

Neden bu ayrım önemli?

  • Daha net iletişim: Somut sözcükler, düşünceleri daha net ve anlaşılır bir şekilde ifade etmemizi sağlar.
  • Yaratıcı yazım: Soyut sözcükler, metinlere derinlik ve anlam katarak daha etkili bir anlatım oluşturur.
  • Düşünme becerileri: Somut ve soyut kavramları ayırt etmek, düşünme becerilerimizi geliştirir.

Birleşik Fiiller

Eylül 12, 2024 Okuma süresi: 7 dakika

Birleşik fiiller, en az iki sözcüğün birleşimiyle meydana gelir ve bu fiillerden en az birinin fiil olması gereklidir. Birleşik fiiller, fiil yapılarına göre genellikle üç ana kategoriye ayrılır:

a. Kurallı Birleşik Fiiller

Kurallı birleşik fiiller, belirli kurallara göre iki fiilin bir araya gelmesiyle oluşur. Bu fiil türü genellikle “fiil+fiil” yapısındadır ve dört alt türde incelenir:

  1. Yeterlilik Fiili: Bu fiiller, kök veya gövdelere “a+bil-” veya “e+bil-” eklerinin eklenmesiyle oluşur. Yeterlilik fiili, ilk fiilin anlamına “yapabilme, başarma” gibi anlamlar katar.Örnekler:
    • Yarın arkadaşlar gelebilir. (İhtimal anlamında)
    • Mustafa bu çantayı taşıyabilir. (Gücü yetmek anlamında)
    • Fiilde yapı testini verebilir misiniz? (İstek veya rica anlamında)

    Not: Yeterlilik fiilinin olumsuz şekillerinde “bil-” ekinin düştüğü görülür. Bu durum, olumsuz biçimlerin de yapıca birleşik olduğunu gösterir.

    Örnekler:

    • Yazamaz (Olumlu hali: yazabilir)
    • Bakamamak (Olumlu hali: bakabilmek)
  2. Tezlik Fiili: Bu fiiller, kök veya gövdelere “ı+ver-” ekinin eklenmesiyle oluşur. “Verme” fiili, ilk fiilin anlamına “tezlik, çabukluk” anlamını katar.Örnekler:
    • Mustafa bu yazıları yazıver. (Hızla yazma anlamında)
    • Hasan şu yazıya bir bakıver. (Aceleyle bakma anlamında)
    • Bakkaldan onu alıver, sonra hesaplaşırız. (Çabukluk anlamında)

    Olumsuz şekli:

    • Geliverdi: (Olumsuz hali: gelivermedi, gelmeyiverdi)
  3. Süreklilik Fiili: Bu fiiller, kök veya gövdelere “a+kal-“, “e+dur-” veya “e+gel-” eklerinin eklenmesiyle oluşur. Bu yapı, fiile “devamlılık, sürekli olma” anlamı katar.Örnekler:
    • Annesinin arkasından bakakaldı. (Sürekli bakma anlamında)
    • Bunlar atalarımızdan süregelmiş. (Devamlılık anlamında)
    • Oradakileri görünce donakaldık. (Süreklilik anlamında)
  4. Yaklaşma Eylemi: Bu fiiller, kök veya gövdelere “a+yaz-” veya “e+yaz-” eklerinin eklenmesiyle oluşur. Bu yapı, birinci fiilin anlamına “az kalsın” anlamı ekler. Yaklaşma fiilinin olumsuz şekli yoktur ve kullanımı yaygın değildir.Örnekler:
    • O büyük kazada o da öleyazdı. (Az kalsın öldü anlamında)
    • Buzlu yolda yürüyünce düşeyazdı. (Az kalsın düştü anlamında)

b. Yardımcı Eylemlerle Kurulan Birleşik Fiiller

Bu fiiller, ad soylu bir kelime ile “etmek,” “olmak,” “kılmak,” veya “eylemek” yardımcı fiillerinin birleşimiyle oluşur. Yardımcı fiiller bazen bitişik, bazen de ayrı yazılır. Bitişik yazımda ses olayı varsa, ayrı yazımda ses değişikliği söz konusu değildir.

Örnekler:

  • Bunların bir gün başına geleceğini önceden hissetmişti. (Ses türemesi olduğundan birleşik yazılmıştır.)
  • Fiilde yapı konusunu bir kez daha anlatması için öğretmeninden rica eyledi. (Ses olayı olmadığından ayrı yazılmıştır.)
  • Annesinin elini bir an bırakan çocuk yolda kayboldu. (Ses düşmesi olduğundan birleşik yazılmıştır.)

Not: Yardımcı eylemlerle oluşturulan fiillerde anlamsal ağırlık, ad soylu kelimenin üzerindedir.

Uyarı: “Etmek” ve “olmak” yardımcı eylemleri bazen cümlelerde asıl eylem olarak kullanılabilir. Bu eylemler, aşağıdaki özelliklere sahipse asıl eylem olarak kabul edilir:

  1. Cümlede birleşik fiil oluşturmuşlarsa yardımcı eylem olarak kabul edilir; tek başlarına bir öğe olarak kullanıldıklarında asıl eylem olur.
  2. Cümlede tek başlarına tam bir eylem anlamına sahipseler asıl eylemdir; aksi takdirde yardımcı eylemdir.
  3. Kendilerinden önceki kelimeleri özne, nesne veya tümleç olarak alırlarsa asıl eylem olarak değerlendirilirler.

Örnekler:

  • Bu ev on milyar eder. (Değer belirtme anlamında)
  • Yeni giysi üzerime oldu. (Bedenen uymak anlamında)
  • Meyveler henüz olmamış. (Olgunlaşmamış anlamında)
  • Orada ne ettiniz, adamlar kaçtı? (Yapmak anlamında)
  • Akşam herkes evinde olsun. (Bulunmak anlamında)

c. Anlamca Kaynaşmış Birleşik Fiiller

Anlamca kaynaşmış birleşik fiiller, kurallara bağlı kalmadan oluşur ve üç ana şekilde sınıflandırılır:

  1. Her iki sözcük de gerçek anlamından uzaklaşmıştır. Bu fiiller bitişik yazılır.Örnekler:
    • Sınava tam zamanında başvurmuş.
    • Bunların doğru olduğunu varsayalım.
  2. Birinci sözcük gerçek ken, ikinci sözcük gerçek anlamından uzaklaşmıştır. Bu fiiller ayrı yazılır.Örnekler:
    • Yetim kalır sevdayla çarpan bu yaralı yürek.
    • O, sorulan sorulara çabucak cevap verdi.
  3. Deyim şeklinde oluşan birleşik fiiller. Bu tür fiiller deyim olduklarından ayrı yazılır.Örnekler:
    • Ameliyat olacağını öğrenince etekleri tutuştu.
    • Söylediklerini yaptıramayınca küplere bindi.

Çekimli Fiil Nedir? Örnekler

Eylül 12, 2024 Okuma süresi: 6 dakika

Çekimli Fiil Nedir?

Çekimli fiil, bir cümle içindeki eylemi ifade eden ve kişi, zaman, kip gibi gramer bilgileri taşıyan fiildir. Yani, bir eylemin kim tarafından, ne zaman ve nasıl yapıldığını belirtir.

Basitçe söylemek gerekirse, bir cümlede “ne yapıyor?”, “ne yaptı?”, “ne yapacak?” gibi sorulara cevap veren kelimeler çekimli fiillerdir.

Örneğin:

  • Okuyorum: Bu cümlede “okuyorum” kelimesi bir çekimli fiildir. Çünkü “kim okuyor?” sorusunun cevabı “ben”dir (kişi), “ne zaman okuyor?” sorusunun cevabı “şimdi”dir (zaman) ve “nasıl okuyor?” sorusunun cevabı “okuma eylemini yapıyor” şeklindedir (kip).
  • Gittiler: Bu cümlede “gittiler” kelimesi bir çekimli fiildir. Çünkü “kim gitti?” sorusunun cevabı “onlar”dır (kişi), “ne zaman gittiler?” sorusunun cevabı “geçmişte”dir (zaman) ve “nasıl gittiler?” sorusunun cevabı “gitme eylemini tamamladılar” şeklindedir (kip).

Çekimli Fiilin Özellikleri:

  • Kişi: Eylemi yapan kişiyi belirtir (ben, sen, o, biz, siz, onlar).
  • Zaman: Eylemin ne zaman gerçekleştiğini belirtir (geçmiş, şimdiki, gelecek).
  • Kip: Eylemin nasıl gerçekleştiğini (olumlu, olumsuz, emir, dilek vb.) veya kesinliğini (kesin, belirsiz) belirtir.
  • Sayı: Eylemi yapanların sayısını belirtir (tekil, çoğul).

Çekimli Fiil Örnekleri:

  • Geçmiş Zaman: Yazdım, okudular, gitti.
  • Şimdiki Zaman: Yürüyorum, oynuyorlar, çalışır.
  • Gelecek Zaman: Yazacağım, okuyacaklar, gidecek.
  • Emir Kipi: Git, oku, yaz.
  • Dilek Kipi: Gelse, okusa, yazsa.

Çekimli Fiilin Önemi:

Çekimli fiiller, bir dilin temel yapı taşlarından biridir. Cümlelerin anlamını belirlemede ve iletişim kurmada büyük öneme sahiptirler. Çekimli fiiller sayesinde düşüncelerimizi, duygularımızı ve isteklerimizi başkalarına doğru ve etkili bir şekilde aktarabiliriz.

Özetle, çekimli fiil, bir cümle içindeki eylemi ifade eden ve kişi, zaman, kip gibi gramer bilgileri taşıyan fiildir. Çekimli fiiller, Türkçenin en önemli yapı taşlarından biridir ve günlük konuşmalarımızda sıklıkla kullanırız.

Çekimli Fiil Nedir? Örnekler

Çekimli fiil, bir fiilin kişi ve kip ekleri alarak oluşturulan formudur. Çekimli fiiller, fiil kökü veya gövdesine eklenen kip ve şahıs ekleriyle meydana gelir. Bu yapının formülü şu şekildedir:

Fiil kökü/gövdesi + kip eki + şahıs eki = çekimli fiil

Örnekler:

  • “Yazdım”Bu fiil, “yaz-dı-m” olarak ayrılır. Burada “yaz-“ fiilin köküdür, “-dı” kip eki (görülen geçmiş zaman eki) ve “-m” birinci tekil şahıs ekidir. Bu yapı, çekimli fiil örneğidir.
  • “Gelirsin”Bu fiil, “gel-ir-sin” şeklinde çözülür. “Gel-“ kelimenin köküdür, “-ir” geniş zaman kip ekidir ve “-sin” ikinci tekil şahıs ekidir. Bu da bir çekimli fiil örneğidir.

Not: Çekimli fiillerde üç farklı kişi anlamı bulunur:

I. Birinci kişi – Eylemi gerçekleştiren kişi: ben, biz
II. İkinci kişi – Eylemi dinleyen veya karşısındaki kişi: sen, siz
III. Üçüncü kişi – Eylem hakkında konuşulan kişi veya kişiler: o, onlar

Örnekler:

  • “Bıraktığınız notları inceledim.” (Eylemi gerçekleştiren kişi, yani sözün sahibi, eylemi yapandır.)
  • “Çok güzel, işlerini bitirmişsin!” (Eylemi gerçekleştiren kişi, yani sözün dinleyeni, eylemi yapan kişidir.)
  • “Otobüsü Betül kullanıyormuş.” (Eylem hakkında konuşulan kişi, eylemi gerçekleştiren kişidir.)

Bu şekilde, çekimli fiiller kişinin kim olduğunu ve eylemin hangi zaman diliminde gerçekleştiğini net bir biçimde ifade eder.


Cümlenin Öğeleri

Eylül 12, 2024 Okuma süresi: 12 dakika

Cümle ve Cümlenin Temel Öğeleri

Cümle Tanımı: Bir cümle, bir işin, oluşun, hareketin veya yargının ifadesi olan temel dil birimidir. Cümleler, dilde anlamlı ifadeler oluşturmak için kullanılan yapı taşlarıdır.

Öğeler: Bir cümlede özne, yüklem, nesne ve tümleç gibi temel yapılar, öğe olarak adlandırılır. Cümle öğeleri belirlenirken, isim ve sıfat tamlamaları, deyimler, ikilemeler ve söz öbekleri genellikle tek parça olarak ele alınır ve bu öğeler ayrılmaz. Aynı şekilde, yan cümleciklerin öğeleri de birbiriyle ayrılmaz. Cümle içindeki ikilemeler arasında noktalama işaretleri yer almaz.

Cümlenin Temel Öğeleri:

  1. Yüklem: Cümlenin ana fikrini veya yargısını ifade eden kelime ya da kelime grubuna yüklem denir. Yüklem, cümlenin en önemli parçasıdır ve diğer öğeler genellikle yükleme sorular sorularak belirlenir. Yüklem genellikle cümlenin sonunda bulunur. Bir eylemi, oluşu, durumu ya da kılışı ifade eder ve zaman ile kişi bilgilerini içerir. Yapısal olarak fiil ya da isim soylu olabilir.

    Not: Cümledeki seslenme sözcükleri cümle öğeleri arasında yer almaz ve cümle dışı ögeler olarak değerlendirilir. Bu tür sözcükler cümleden çıkarılabilir. Örneğin, “Ahmet eve gel.” cümlesinde “Ahmet” seslenme sözcüğü, cümle dışı bir ögedir ve dolayısıyla özne olarak kabul edilmez.

  2. Özne: Yüklemin belirttiği eylemi gerçekleştiren ya da oluş durumunda bulunan öğeye özne denir. Özne, yükleme “Kim?” ya da “Ne?” gibi sorular sorularak bulunur.
    • Gerçek Özne: Eylemi doğrudan gerçekleştiren aktif bir varlıktır ve bu tür özneler gerçek özne olarak adlandırılır. Örneğin, “Ahmet tüm gün koştu.” cümlesinde “Ahmet” gerçek öznedir.
    • Sözde Özne: Yapılan işten etkilenen öznedir. Bu tür özneler, edilgen çatılı fiillerle kurulan cümlelerde bulunur ve belirtisiz nesne gibi davranır. Örneğin, “Teneffüste sınıf havalandırıldı.” cümlesinde “sınıf” sözde öznedir.

    Not: Bu tür cümlelerde gerçek özneler de bulunabilir, ancak bu özneler cümlede açıkça belirtilmemiştir.

    • Örtülü Özne: Edilgen fiiller veya fiilimsi yapılarla oluşturulan cümlelerde, özneyi belirten ek ya da sözcüğe örtülü özne denir. Örneğin, “Futbolcu, hakemce oyundan atıldı.” cümlesinde “hakemce” örtülü öznedir.

    Not: Örtülü öznenin oluşturduğu öbek genellikle “zarf tümleci” olarak değerlendirilir.

    • Seslenmeli Özne: Ünlemlerden oluşan öznedir. Genel olarak ünlemler cümlede öğe olarak kabul edilmez. Örneğin, “Orhan sınıfa gir!” cümlesinde “Orhan” seslenmeli özne olup, gizli özne ise **”sen”**dir.
    • Ortak Özne: Bir cümlede, farklı yüklemler aynı özneye ait olabilir. Örneğin, “Çocuk bana baktı, güldü.” cümlesinde “çocuk” ortak öznedir.
    • Açıklamalı Özne: Özneyi daha belirgin hale getiren ve ek bilgi veren unsurdur. Yardımcı öğeler için de geçerlidir. Örneğin, “Bahçedeki çiçekler, güller, mis gibi kokuyor.” cümlesinde “bahçedeki çiçekler” gerçek özne, “güller” ise açıklamalı öznedir.

    Not: Açıklamalı öznelerin yargı içermemesi gerekir; eğer yargı bildiriyorsa, bu durum ara cümle olarak değerlendirilir.

    • Pekiştirmeli Özne: Özneyi vurgulamak amacıyla kullanılan “kendi” sözcüğüdür. Yardımcı öğeler için de kullanılabilir. Örneğin, “Ödevini sen kendin yapmalısın.” cümlesinde “sen kendin” pekiştirmeli öznedir.

    Not: Özneler, cümlede bulunmalarına göre “açık” ve “gizli” olarak ikiye ayrılır. Açık özne cümlenin içinde yer alırken, gizli özne yüklemdeki kişi ekine dayanarak bulunur.

    Not: Türkçede her türlü sözcük ve söz grubu özne olarak kullanılabilir.

    Not: “Mi” soru eki, cümlede kendisinden önceki öğeyi belirginleştirir. Örneğin, “Bu sabah hoca beni sordu mu?” cümlesinde yüklem, “Bu sabah hoca mı beni sordu?” cümlesinde ise özne vurgulanmaktadır.

Cümlenin Yardımcı Öğeleri (Tümleçler):

Cümledeki yardımcı öğeler, yüklemi çeşitli yönlerden tamamlayarak anlamı zenginleştirir.

  1. Nesne (Düz Tümleç): Cümlede öznenin yaptığı işten etkilenen varlık veya kavrama nesne denir. Eylem ve eylemsilerin yüklem olduğu cümlelerde bulunur. Yükleme “Ne?” ve “Kim?” soruları sorularak belirtisiz nesne, “Neyi?” ve “Kimi?” soruları sorularak belirtili nesne bulunur.
    • “İstanbul’u dinliyorum gözlerim kapalı.” cümlesinde “İstanbul’u dinliyorum” belirtili nesnedir.
    • “Günlerdir Türkçe çalışıyor.” cümlesinde “Türkçe” belirtisiz nesnedir.

    Not: Nesne, isim cümlelerinde ve geçişsiz fiilli yüklem cümlelerinde bulunmaz.

  2. Dolaylı Tümleç (Yer Tamlayıcısı): Cümlenin anlamını yer bakımından tamamlayan öğedir. Yüklemi yönelme, bulunma veya çıkma anlamlarıyla tamamlar. İsmin “-e, -de, -den” ekleriyle çekimlenen sözcüklerden oluşur. Yükleme “Nereye?, Nerede?, Nereden?, Neye?, Neyde?, Neyden?, Kime?, Kimde?, Kimden?” soruları sorularak bulunur.
    • “Çorbada tuz var mı?” cümlesinde “çorbada” dolaylı tümleçtir.
    • “Kime bakıyorsun öyle?” cümlesinde “kime” dolaylı tümleçtir.
    • “Sınav olacağını evde size kim söyledi?” cümlesinde “evde” ve “size” dolaylı tümleçtir.
  3. Zarf Tümleci: Cümlenin anlamını durum, yön, miktar, sebep ve zaman gibi açılardan tamamlayan sözcüklerdir. Yüklemi pekiştirip anlamı daha belirgin hale getirir. Yükleme “Nasıl?, Neden?, Niçin?, Ne kadar?, Ne zaman?” soruları sorularak bulunur.
    • “Buradan az önce bir çocuk koşarak geçti.” cümlesinde “az önce” ve “koşarak” zarf tümlecidir.

    Not: Yer-yön bildiren sözcükler, durum eki almadan eylemin yönünü belirttiğinde zarf tümleci olur. Durum eki alırlarsa isim olup nesne veya dolaylı tümleç olarak kullanılır.

    • “Konuklar aşağı iniyorlar.” (zarf tümleci)
    • “Konuklar aşağıyı seyrediyorlar.” (belirtili nesne)
    • “Konuklar aşağıya bakıyorlar.” (dolaylı tümleç)
  4. Edat (İlgeç) Tümleci: Yüklemi; araç, amaç ve birliktelik ilgisiyle tamamlayan unsurdur. Yükleme “Kimle?, Neyle?, Ne için?, Kim için?” soruları sorularak bulunur.

    Not: Sonunda edat olan söz grupları her zaman edat tümleci olmayabilir. Bu gruplar yüklemi durum anlamı bakımından tamamlıyorsa edat tümleci değil, zarf tümleci olur. Ancak bazı kaynaklar edat tümlecini zarf tümleci içinde ele alır.

    Not: Edat tümleçleri genellikle “gibi, için, ile” edatlarıyla kurulur.

  5. Ara Söz: Cümleye başladıktan sonra akla gelen ve bir öğeyi açıklamak veya konu hakkında bilgi vermek için arada söylenen sözlerdir. Genelde iki virgül veya iki kısa çizgi arasına yazılır. Ara söz, cümleden çıkarıldığında cümlenin anlamında bozulma olmaz, ancak anlatımı tamamlar.

    Not: İki virgül arasındaki her kısım ara söz değildir. Ara sözde önemli olan açıklayıcı bir yönün olmasıdır.

  6. Eksiltili Cümle: Gerektiği halde bir öğesi, genellikle yüklemi, söylenmemiş cümlelerdir.
    • “Hâlâ mı için için bencillik?” örneği eksiltili cümledir.

    Not: “Hava çok güzel(dir)” cümlesi eksiltili cümle değildir. Bildirme ekinin yazılmaması cümleyi eksiltili yapmaz.

Notlar:

  • Sözcüğün görevini belirlerken dikkat edilecek noktalar: Sözcüğün türü bilindiğinde hangi sözcüğü etkilediği, hangi sözcüklerle tamamlandığı daha kolay bilinebilir.
  • Sözcüğün görevi, etkilediği sözcüğe göre saptanır.
  • Sözcükler, kendilerinden önceki sözcükleri de etkileyebilir.

Kaygı Cümleleri

Eylül 12, 2024 Okuma süresi: 4 dakika

Kaygı Cümleleri

Kaygı, bir olayın olumsuz bir şekilde sonuçlanabileceğine dair duyulan endişe . Bu tür cümleler, sürekli bir tedirginlik ve belirsizlik ifade eder. Kaygı cümleleri, gelecekteki olası olumsuz sonuçlara dair endişeyi dile getirir.

Kaygı Cümleleri ile İlgili Açıklamalı Örnek Cümleler

Örnek 1

“Yaptığımız bu hareketlerden sonra bize kırılacağından endişe ediyorum.”

Bu cümlede, yapılan hareketlerin olumsuz sonuçlanabileceğine dair bir endişe ifade edilmiştir. Burada “kırılmak” olarak belirtilen olumsuz sonuç, kişinin tedirginlik duymasına neden olmaktadır. Dolayısıyla, bu cümle kaygı cümleleri arasında değerlendirilir.

Örnek 2

“Kullandığımız bu ağır ve süslü dil, kitabımızın satışlarını etkileyebilir.”

Cümlede, kullanılan dilin kitap satışları üzerindeki olumsuz etkisi konusunda bir endişe dile getirilmektedir. “Ağır ve süslü dil” ifadesi, satışların düşmesi ile ilişkilendirilen kaygının kaynağıdır. Bu sebeplerle cümle, kaygı cümleleri arasında yer alır.

Örnek 3

“Arabanın kapısını kilitledim ama yine de bu ıssız bölgede aracın çalınabileceğinden korkuyorum.”

Bu cümlede, arabanın çalınabileceği endişesi söz konusudur. “Issız bölgede” ifadesi, kaygının nedenini açıklar. Bu belirsizlik ve olumsuz sonuç beklentisi, cümleyi kaygı cümleleri arasında sınıflandırır.

Örnek 4

“Öğrendiklerimi sınavda unutacağım diye endişeleniyorum.”

Cümlede, öğrendiklerinin sınavda unutulması korkusu dile getirilmektedir. Bu kaygı, sınav performansıyla ilgili belirsizlik ve endişe içerir. Cümle, kaygı cümleleri içerisinde değerlendirilir.

Örnek 5

“Bu saatlerde okulda olması gerekirdi, umarım başına bir şey gelmemiştir.”

Burada, bir olayın olumsuz sonuçlanabileceği endişesi dile getirilmektedir. “Başına bir şey gelmemiştir” ifadesi, kişinin sürekli bir tedirginlik yaşadığını gösterir. Bu özelliklerden dolayı cümle kaygı cümleleri arasında yer alır.

Kaygı Cümleleri Örnekler

  • “Bu sınavda da düşük puan alır diye endişeleniyorum.”
  • “Ya çocuk aniden yola çıkarsa?”
  • “Arabayı ona verirsem kaza yapacak diye korkuyorum.”
  • “Babamın bu hastalığı iyileşmeyeceğinden endişeliyim.”

Not: Kaygı cümleleri, kişinin belirsizlik ve endişe duyduğu durumları ifade eder. Bu cümlelerde, olumsuz sonuçların olabileceğine dair sürekli bir tedirginlik görülür.


Terim Anlamın Cümle İçerisindeki Kullanımına Örnekler

Eylül 12, 2024 Okuma süresi: 10 dakika

Cümleler, her terimin anlamını ve kullanımını detaylandıracak şekilde uzatılmıştır.


1. Kist – Tıp

  • Beynindeki kist, her geçen gün onu daha fazla endişelendiren bir durum haline geliyordu. (tıp)
  • Tıp alanında, beynindeki kistin büyüme hızının izlenmesi önemlidir.

2. Tekst – Tiyatro

  • Tekst’i unuttukları için, oyunu bir kez daha tekrar etme fırsatını kaçırdılar. (tiyatro)
  • Tiyatro oyununda, tekstin eksikliği, performansın tekrarlanmasını zorlaştırdı.

3. Jest – Tiyatro

  • Jest ve mimik başarıları, onu diğer oyunculardan daha üstün kılmakta etkiliydi. (tiyatro)
  • Tiyatroda, jest ve mimik kullanımı, oyuncunun etkileyiciliğini artırır.

4. Ofans – Spor

  • Ofans oyuncuları, korner kararına karşı hakeme yoğun bir şekilde tepki gösterdiler. (spor)
  • Spor maçlarında, ofans oyuncuları genellikle korner kararlarına tepki verir.

5. Ek – Türkçe

  • Hasan, ek ve kök kavramlarını anlamakta oldukça büyük zorluk çekiyordu. (Türkçe)
  • Türkçe derslerinde, ek ve kök arasındaki farkları kavrayabilmek önemli bir beceridir.

6. Doğru – Matematik

  • İki nokta arasında yalnızca bir tane doğru geçmektedir. (matematik)
  • Matematikte, belirli noktalar arasında sadece bir doğru çizgi çizilebilir.

7. Logaritma – Matematik

  • Logaritma, genellikle matematik derslerinde en zor anlaşılan konular arasında yer alır. (matematik)
  • Matematikte, logaritma konusu çoğu öğrenci için karmaşık olabilir.

8. Meridyen – Coğrafya

  • Meridyen ve paralel kavramlarını bu hafta coğrafya dersinde yeni öğrendik. (coğrafya)
  • Coğrafya dersinde, meridyen ve paralel çizgiler, dünyanın haritasında önemli yer tutar.

9. Masal – Edebiyat

  • Masal ve roman arasındaki farkı anlamakta biraz geç kaldılar. (edebiyat)
  • Edebiyat dersinde, masal ile roman arasındaki farkı öğrenmek önemlidir.

10. Dekor – Tiyatro

  • Oyunun dekoru oldukça sade ve şatafatsız bir şekilde tasarlanmıştı. (tiyatro)
  • Tiyatroda, dekorun sade ve şatafatsız olması, oyunun doğal havasını yansıtabilir.

11. Nota – Müzik

  • Nota kelimesinin anlamını öğrenmeye çalışıyordu Ali, müzik derslerinde. (müzik)
  • Müzik eğitimi sırasında, nota sisteminin anlamını kavrayabilmek oldukça önemlidir.

12. Perdeler – Tiyatro

  • Sarı Naciye oyunu, üç perdeden oluşan bir tiyatro oyunudur. (tiyatro)
  • Tiyatro oyunları genellikle birkaç perdeden oluşarak hikayeyi ilerletir.

13. Melodi – Müzik

  • Melodi terimini duyduğunda, morali hemen yerine gelir ve ruh hali iyileşirdi. (müzik)
  • Müzikte, bir melodi duyulduğunda, genellikle kişisel duygular olumlu yönde etkilenir.

14. Narkoz – Tıp

  • Narkoz, her zaman dozunda ve işinin ehli tarafından verilmelidir. (tıp)
  • Tıp pratiğinde, narkoz uygulaması dozunda ve uzman bir kişi tarafından yapılmalıdır.

15. Nadas – Tarım

  • Tarlalarını bu yıl da nadasa bırakacaklardı, bu tarım yöntemi ile topraklarını dinlendireceklerdi. (tarım)
  • Tarımda, nadas uygulaması toprağın verimliliğini artırmak için önemlidir.

16. Perde – Tiyatro

  • Arkadaşına sadece ilk perdeyi izlemesini tavsiye etti, çünkü oyunun geri kalanı oldukça uzun olacaktı. (tiyatro)
  • Tiyatro oyunlarının perdeleri genellikle oyunun ana bölümlerini oluşturur.

17. Açık – Spor

  • En çok zorlandığı köprü kurma tekniklerini nihayet öğrendi, bu da spor becerilerini geliştirdi. (spor)
  • Spor eğitiminde, köprü kurma tekniklerini öğrenmek zorlayıcı olabilir.

18. Penaltı – Futbol

  • Son penaltı atışı, takımları arasında büyük bir rekabet ve gerilim yarattı. (futbol)
  • Futbol maçlarında, penaltı atışları genellikle heyecan verici anlar yaşatır.

19. Kafiye – Edebiyat

  • Şiir bilgisinde, kafiye ve redif kavramlarını tam anlamadık. (edebiyat)
  • Edebiyat derslerinde, kafiye ve redif gibi terimleri öğrenmek önemli bir konudur.

20. Dize – Edebiyat

  • Dize, şiirin önemli bir nazım birimi olarak kabul edilir. (edebiyat)
  • Edebiyatta, dize bir şiirin temel nazım birimi olarak değerlendirilir.

21. Replik – Tiyatro

  • Replik ve suflör kavramlarını bir türlü ezberleyemedi. (tiyatro)
  • Tiyatroda, replik ve suflör terimlerinin anlamlarını öğrenmek zor olabilir.

Paragrafın Bölümleri

Eylül 12, 2024 Okuma süresi: 3 dakika

Paragrafın Yapısı:

  1. Giriş Bölümü: Paragrafta anlatılmak istenen temel düşüncenin sunulduğu bölümdür. Bu bölüm, konunun ne olduğunu ve ana fikrin ne olduğunu belirtir.
  2. Gelişme Bölümü: Giriş bölümünde ifade edilen düşüncenin detaylandırıldığı, örneklerle ve açıklamalarla desteklendiği bölümdür. Burada ana fikri destekleyen bilgi ve argümanlar sunulur.
  3. Sonuç Bölümü: Parçanın genelinde ele alınan düşüncenin bir sonuca bağlandığı, özetlendiği ve genellikle öneri veya sonuçların verildiği bölümdür.

Örnek:

Bir fikir, yalnızca yazılı ya da sözlü olarak ifade edildiğinde etkili olabilir. Fikirleriniz başkalarına sunulmadıkça sadece sizin içinizde kalır ve etkisini gösteremez. Konuşmak, bireyin iç dünyasını, duygularını ve düşüncelerini paylaşarak havalandırmasına yardımcı olur. Bu nedenle, kendinizi ifade etmek için konuşmalı, sosyal bağlantılar kurmalı ve insanlarla etkileşimde bulunmalısınız.

Bu paragrafın bölümleri:

  • Giriş: Bir fikir, yalnızca yazılı ya da sözlü olarak ifade edildiğinde etkili olabilir.
  • Gelişme: Fikirleriniz başkalarına sunulmadıkça sadece sizin içinizde kalır ve etkisini gösteremez. Konuşmak, bireyin iç dünyasını, duygularını ve düşüncelerini paylaşarak havalandırmasına yardımcı olur.
  • Sonuç: Bu nedenle, kendinizi ifade etmek için konuşmalı, sosyal bağlantılar kurmalı ve insanlarla etkileşimde bulunmalısınız.

Örnek Soru:

Aşağıdaki cümlelerden hangisi bir paragrafın giriş cümlesi olabilir?

  1. Anne ve baba çocuklarının hatırı için televizyon bağımlılığından vazgeçmelidir.
  2. Bazı kişiler çocuklarının hatalarını görmek istemez ve suçu başkalarına atar.
  3. Ancak bu koşullar sağlandığında başarılı öğrenciler yetiştirebiliriz.
  4. Aslında çocukların paraya değil, şefkate ve ilgiye ihtiyacı vardır.

Cevap: A

Bu şekilde, her paragrafın yapısını anlayarak, giriş, gelişme ve sonuç bölümlerini net bir şekilde ayırt edebiliriz. Giriş cümlesi, genellikle paragrafın ana konusunu veya ana fikrini tanıtır ve diğer bölümler bu ana fikri geliştirir ve sonuçlandırır.


Özgünlük Nedir?

Eylül 12, 2024 Okuma süresi: 9 dakika

Özgünlük Nedir?

Özgünlük, herhangi bir eserin ya da yaratımın çeviri olmadan, asıl ve kendine özgü olması . Yani, bir yapıtın başka bir eserden etkilenmeden, tamamen orijinal, yenilikçi ve farklı olmasıdır. Bir sanatçı, eserini oluştururken başkalarını taklit etmekten uzak durmalı, kendi özgün bakış açısını ve üslubunu esere yansıtmalıdır. Özgünlük, yalnızca içerikte değil, aynı zamanda üslup ve anlatım biçiminde de kendini gösterebilir. Kısacası, sanatçının kendine has tarzı ile oluşturduğu bir eser özgün sayılır.

Bir sanatçının eserine kendine has özgünlük damgasını vurması, o eseri kalıcı ve değerli kılar. İmza, kişinin bir eserde bıraktığı en belirgin özgünlük örneğidir. Çünkü her insanın imzası farklıdır ve bu, özgünlükle ilgili en iyi örneklerden biridir. Her bireyin imzası, onun karakterini ve yarattığı eseri yansıtan, biricik bir işarettir.

Özgünlük İle İlgili Açıklamalı Örnekler

Örnek 1

“Sanatçının eserleri tamamen onun kendi imzasını taşır.”

Bu cümlede yer alan “imza” kavramı, özgünlük için en iyi örneklerden biridir. İmza, kişiyi simgeler ve her bireyin kendi imzası vardır. Hiçbir imza bir diğeriyle aynı olmaz. İmza, sanatçının eserdeki orijinalliğini, yeniliğini ve kendisini yansıtmasını ifade eder. İmzayla ilgili bu ifade, sanatın özgünlüğüyle doğrudan bağlantılıdır. İmza, kişinin eseriyle olan bağını gösterir ve bu bağ, taklit edilmez.

Örnek 2

“Eserlerinde kullandığı dikkat çekici imgeler, alışılmadık bağlantılar ve kurduğu sıra dışı söz öbekleri ile dikkat çeker.”

Bu cümlede özgünlük, sanatçının imgeleri, bağlantıları ve söz öbekleri ile farklı ve sıradışı bir anlatım sergilemesiyle ortaya çıkmaktadır. Dikkat çekmek, özgünlük sayesinde olur. Bir sanat eseri, ancak orijinal ve kendine özgü olduğunda toplumda fark yaratır. Bu da sanatçının eserlerinde farklı imgeler kullanması ve yeni bağdaştırmalar yapması ile sağlanır.

Örnek 3

“Sanatındaki asıl amacı, her ne kadar en üst seviyeye ulaşmak olsa da, içerik ve üslupta daima kendisi olarak kalmayı başarmaktı.”

Bu cümlede, bir sanatçının başarı hedefleri olsa bile, en büyük başarısının kendisi olarak kalabilmesi olduğu ifade ediliyor. Bir sanatçının özgünlüğü, sadece eserini yaratırken değil, aynı zamanda kendi içsel dünyasını ve kişiliğini esere yansıtması ile de ortaya çıkar. Kendi üslubunu ve anlatımını koruyarak sanatını icra eden sanatçı, özgün ve eşsiz bir esere imza atar.

Örnek 4

“Eserlerine kendi damgasını vurmayı başaran bir sanatçı, daima kalıcı olmayı başarır.”

Bu cümlede, bir sanatçının eserinde kendi damgasını bırakmasının önemi vurgulanıyor. Sanatçının eseri üzerinde iz bırakan şey, onun özgünlüğüdür. Taklitten uzak, farklı ve kendine has olmak, sanatçıyı ve eserini kalıcı kılar. Cümlede geçen “kendi damgasını vurmak” ifadesi, sanatçının eserinde özgün olmasını temsil etmektedir.

Örnek 5

“Eserlerinin klasikleşmesini sağlayan şey, dil ve anlatımdaki yenilikçi yaklaşımıydı.”

Bu cümlede özgünlük, sanatçının eserinde yenilikçi bir dil ve anlatım kullanması ile ilişkilendirilmiştir. Yenilik ve orijinallik, bir eserin çağlar boyunca kabul görmesini sağlayan en önemli unsurlardan biridir. Bir eser, yenilikçi ve farklı bir üslupla yazıldığında, klasikleşme potansiyeline sahip olur. Özgünlük, bu süreçte belirleyici bir faktördür.

Örnek 6

“Onun şiirleri, diğer şairlerin şiirlerini asla çağrıştırmaz.”

Bu cümlede özgünlük, bir sanatçının eserinin başka eserleri çağrıştırmaması, taklit edilmemesi anlamında kullanılmıştır. Bir sanat eseri, sadece kendine özgü olduğunda dikkat çeker ve fark yaratır. Başkasına benzememek, sanatçının eserinde özgün ve orijinal olmasının en temel göstergelerindendir.

Örnek 7

“Herkesin söylediği şarkıyı, o kendi sesiyle söylemiş, sözlerine kişiliğinin damgasını vurmuş.”

Bu cümlede, sanatçının özgünlüğü, esere kişisel bir dokunuş katması ve kendi üslubunu esere yansıtması ile vurgulanmaktadır. Sanatçının eseri, başkalarının söyledikleriyle aynı olsa bile, o esere kendi kişiliğini, üslubunu ve özgünlüğünü katmıştır.

Örnek 8

“Fuzuli’nin ‘Leyla ve Mecnun’ mesnevisini gerek içerik gerekse dil ve anlatım açısından ölümsüz kılan, eserin üzerinde herhangi bir gölgenin bulunmamasıdır.”

Bu cümlede, özgünlük kavramı, bir eserin üzerinde başka bir eserin gölgesinin bulunmaması ile ifade edilmiştir. Özgün ve taklit edilmemiş eserler, çağlar boyunca ölümsüz olarak kalabilir. Bu da eserin içerik ve üslup açısından kendine has olmasına, yeni ve farklı şeyler söylemesine bağlıdır.

Örnek 9

“Sanatında olduğu gibi, kendi toprağında yetişen bitkilere başka diyarlardan su taşımaya karşı bir tavrı vardı.”

Bu cümlede, sanatçının başka kaynaklardan beslenmeye karşı duruşu, onun özgünlüğünü koruma çabası olarak açıklanmıştır. Sanatçının kendine özgü olması, başka eserlerden etkilenmeden kendi dünyasını yaratması . Bu, sanatçının eserinde taklit veya etkilenme olmadan tamamen orijinal bir tarz sergilemesi demektir.

Özgünlük, sanatçının başkasına benzememesi, taklitlerden uzak durması ve kendine has bir üslup ve içerik yaratması . Bu özellikler, eserin kalıcılığını ve değerini artırır, sanatçıyı ise benzersiz kılar.


İkilemeler ve Özellikleri

Eylül 12, 2024 Okuma süresi: 22 dakika

İkilemeler ve Özellikleri

İkilemeler, anlamı pekiştirmek, anlatımı çekici hale getirmek veya anlamı daha da güçlendirmek amacıyla aynı kelimenin, eş, yakın ya da zıt anlamlı biçimlerinin bir arada kullanılmasıyla oluşan sözcük gruplarına denir. Bu tür yapılar, dilin zenginliğini artıran ve çok yönlü anlamlar taşıyan sözcüklerdir. İşte ikilemelerin çeşitli oluşum şekilleri ve cümle içindeki kullanımları:

İkilemelerin Oluşum Şekilleri

  1. Aynı Sözcüğün Tekrarı ile Oluşan İkilemeler

Bu tür ikilemelerde, aynı kelimenin tekrarı kullanılarak belirli bir anlam vurgusu yapılır:

  • Güzel güzel, yavaş yavaş, çabuk çabuk, soğuk soğuk, sıcak sıcak, nakış nakış, gürül gürül, sıkı sıkı, ılık ılık, akın akın
  1. Anlamdaş (Eş Anlamlı) Sözcüklerle Oluşan İkilemeler

Eş anlamlı sözcüklerle oluşturulan ikilemeler, anlamı güçlendirir:

  • Köşe bucak, şan şöhret, sorgu sual, akıllı uslu, mutlu mesut, ses seda, sağ salim
  1. Yakın Anlamlı Sözcüklerle Oluşan İkilemeler

Yakın anlamlı sözcüklerle yapılan ikilemeler, benzer anlamları bir araya getirir:

  • Doğru dürüst, yalan yanlış, günlük güneşlik, eş dost, üst baş, akıl fikir, mal mülk
  1. Karşıt (Zıt) Anlamlı Sözcüklerle Oluşan İkilemeler

Zıt anlamlı sözcüklerle yapılan ikilemeler, karşıtlıkları vurgular:

  • Genç ihtiyar, sabah akşam, büyük küçük, siyah beyaz, az çok, iyi kötü, aşağı yukarı, ileri geri, dost düşman, acı tatlı, alt üst, er geç, irili ufaklı
  1. Biri Anlamlı, Biri Anlamsız Sözcükten Oluşan İkilemeler

Bu ikilemelerde, bir sözcük anlamlı, diğer sözcük anlamsızdır:

  • Eski püskü, eğri büğrü, yırtık pırtık, çoluk çocuk, yol mol, sıkı fıkı, ev mev, su mu, ufak tefek
  1. Her İkisi de Anlamsız Sözcüklerden Oluşan İkilemeler

Her iki sözcük de anlamsız olduğunda kullanılan ikilemelerdir:

  • Ivır zıvır, abuk sabuk, abur cubur, mırın kırın, eciş bücüş, paldır küldür, eften püften
  1. Yansıma Sözcüklerle Oluşan İkilemeler

Bu tür ikilemeler, ses yansıması yapan sözcüklerle oluşur:

  • Tık tık, vızır vızır, şırıl şırıl, cızır cızır, lıkır lıkır, çıtır çıtır, tıkır tıkır, horul horul, gümbür gümbür, çatır çatır
  1. Durum Eki Almış Sözcüklerle Oluşan İkilemeler

Bu ikilemeler, durum ekleri ile oluşur:

  • Baş başa, biz bize, günden güne, yıldan yıla, dişe diş, baştan başa
  1. “m” Harfi Eklenerek Oluşan İkilemeler

Bu tür ikilemelerde, “m” harfi eklenir:

  • Şaka maka, para mara, ev mev, ders mers, iş miş, yemek memek
  1. Sayılardan Oluşan İkilemeler

Bu ikilemeler sayılar kullanılarak yapılır:

  • Üç beş kişi, sekiz on öğrenci…
  1. İsim Tamlaması Şeklinde Oluşan İkilemeler

İsim tamlaması şeklinde oluşan ikilemeler:

  • İyinin iyisi, yıllar yılı
  1. “de”, “mi” ile Oluşan İkilemeler

“De” veya “mi” edatları kullanılarak yapılan ikilemeler:

  • Sıcak mı sıcak bir yaz günü, güzel mi güzel bir elbise, soğuk da soğuk hava…

İkilemelerin Cümle İçerisindeki Görevleri

İkilemeler farklı dil görevlerinde kullanılabilir:

  1. İsim Olarak Kullanılmaları

Örnek:

  • Üzerindeki çıtçıtı dikkat çekiyordu.
  1. Sıfat Olarak Kullanılmaları

Örnekler:

  • Güzel güzel elbiseler ile bizi ziyarete geldiler.
  • Öğretmenlerine deste deste gül hediye ettiler.
  • Evli barklı insanlar daha sakin davranır.
  1. Zarf Görevinde Kullanılmaları

Örnekler:

  • Herkes onun gözünün içine baka baka öğrendi olumsuzlukları.
  • Her yerde ileri geri konuşursan itibarın kalmaz.

İkilemelerle İlgili Önemli Uyarılar

  1. İkilemeleri Oluşturan Sözcükler Arasına Noktalama İşareti Konmaz

Doğru: İleri geri konuşmasına kimse bir anlam veremedi.
Yanlış: İleri, geri konuşmasına kimse bir anlam veremedi.

  1. İkilemeler Her Zaman Ayrı Yazılır

Doğru: Ağır ağır, gide gide, kucak kucak, baş başa, diz dize, ucu ucuna, boşu boşuna, dişe diş, başa baş, içten içe, yan yana, omuz omuza, el ele, göz göze, iç içe…
Yanlış: Elele, başbaşa…

  1. Bazı İkilemeler Zamanla Kalıplaşarak Bitişik Şekil Almıştır

Örnekler:

  • Karmakarışık duygular içerisindeydi.
  • Bütün odayı altüst etmişti afacan çocuk.
  • Yarın piknikte hepimiz cızbız yiyeceğiz.
  1. “mi” Edatı İkilemeyi Oluşturan Sözcükler Arasına Girebilir

Örnekler:

  • Güzel mi güzel bir elbise giymişti.
  • Sıcak mı sıcak havalarda gezmiştik o yaz.
  1. İkilemeleri Oluşturan Sözcükler Hem Yapım Eki Hem de Çekim Eki Alabilir

Örnekler:

  • Evli barklı insanlar bir araya gelmişlerdi. (yapım eki)
  • Yersiz yurtsuz insanlara sahip çıkalım. (yapım eki)
  • Ağlayan arkadaşını dertli dertli dinliyordu. (yapım eki)
  • İrili ufaklı birçok taş toplamıştı tarladan yaşlı adam. (yapım eki)
  • El ele verdik, bugünlere geldik. (çekim eki)
  • Yüz yüze yapılan görüşmeden sonra diplomat otelden ayrıldı. (çekim eki)

İkilemelerin Cümle İçerisindeki Kullanımı ile İlgili Örnekler

  1. Aynı Sözcüğün Tekrarı ile Oluşan İkilemeler

Örnekler:

  • Arkadaşlarla güzel güzel sohbet ettik dün akşam.
  • Sular sarardı yüzün perde perde solmakta.
  • Yavaş yavaş yürüyen çocuk okulun bahçesinden içeri girdi.
  • Güzele her daim deste deste güller ile gitmek gerek.
  • Çeşmelerimizden soğuk soğuk sular akar yazın.
  • Ana sınıfı öğrencileri ilk gün sınıfta uslu uslu oturmuşlardı.
  • Olanları annesine uzun uzun anlattı.
  1. Anlamdaş (Eş Anlamlı) Sözcüklerle Oluşan İkilemeler

Örnekler:

  • Köşe bucak kaybolan çocuklarını arıyorlardı.
  • Anadolu’nun bir köyünde mutlu mesut bir yaşam sürdürüyorlardı.
  • Akıllı uslu durursanız size ikilemeler konusunu detaylı anlatacağım.
  • Allah’a şükürler olsun ki kazadan sağ salim kurtuldular.
  • Herkes sanki ölüm uykusuna yatmıştı ki ortalıkta ses seda yoktu.
  • Hiç kimse sorgusuz sualsiz cennete gitmez.
  • Şan şöhret sahibi olmak isteyenlerden değilim.
  1. Yakın Anlamlı Sözcüklerle Oluşan İkilemeler

Örnekler:

  • Doğru dürüst çalışmadan hiçbir başarı elde edilemez.
  • Ona yalan yanlış bilgi aktardıklarından o, etrafına kan kusuyordu.
  • Bu günlük güneşlik havada evde oturulur mu?
  • Dünya âlem yıkılsa umurunda değil onun.
  • Her tarafı delik deşik etmişlerdi.
  • Eş dost toplanıp onları ziyarete gittik.
  • Polisler orada üst baş araması yaptılar.
  • Allah akıl fikir versin bunları yapanlara.
  • İnsanın mal mülk sevgisi bazı değerlerin önüne geçmemelidir.
  1. Karşıt (Zıt) Anlamlı Sözcüklerle Oluşan İkilemeler

Örnekler:

  • Alanda genç ihtiyar bütün köylüler toplanmıştı.
  • Hazırlıkları tamamlamak üzere sabah akşam durmadan çalışıyorlardı.
  • Büyük küçük herkes çimende futbol oynuyordu.
  • O yıllarda az çok herkesin siyah beyaz bir televizyonu vardı.
  • İşe yeni başlamıştı yine de işten iyi kötü anlıyordu.
  • Aşağı yukarı beş yıla yakındır köyüne uğramamıştı.
  • Onun ileri geri konuşması dost düşman herkesçe yadırgandı.
  • Onunla acı tatlı hatıralarımız olmuştu Asya’nın uçsuz bozkırlarında.
  • Ortalığı alt üst eden adam er geç yakalandı.
  1. Biri Anlamlı, Biri Anlamsız Sözcüklerden Oluşan İkilemeler

Örnekler:

  • Eski püskü elbiseler giyen kişi eğri büğrü konuşunca herkesten fırça yer.
  • İnsan, yırtık pırtık elbise giyebilir; önemli olan insanın karakterinin düzgün olmasıdır.
  • Çoluk çocuk göç eden köy halkı ufak tefek tahriklere kapılmadan yolculuğa devam ediyorlardı.
  • Fırtınadan yol mol gözükmüyordu.
  • Düşman gibi geçinen komşular bu ara sıkı fıkı olmuşlardı.
  • Kerbela’da o muhteşem zatlar su mu diye saatlerce sayıklamışlar.
  1. Her İkisi de Anlamsız Sözcüklerden Oluşan İkilemeler

Örnekler:

  • Bunlar, ıvır zıvır şeyler olduğundan bunlar hakkında abuk sabuk konuşmak mantıksızdır.
  • Çağımızın en büyük hastalığı abur cubur yiyeceklerin asıl yiyeceklerin yerini almasıdır.
  • Bir gün de işte mırın kırın etmeyin arkadaşlar.
  • Adamcağızı eften püften bahanelerle hastanelik ettiler.
  1. Yansıma Sözcüklerle Oluşan İkilemeler

Örnekler:

  • Saatin tık tık sesi suyun şırıl şırıl sesine karışırdı sabahın seherinde.
  • Adamcağız, geceleri horul horul horluyordu.
  • Çatıdan pat pat sesler geliyordu.
  1. Durum Eki Almış Sözcüklerle Oluşan İkilemeler

Örnekler:

  • Baş başa vermeyince taş yerinden kalkmaz.
  • Hastalıktan olsa gerek günden güne eriyordu.
  • Nüfusumuz yıldan yıla artıyor.
  • Futbolcular maçın sonuna kadar dişe diş mücadele ettiler.
  • Biz bize bu konuyu konuşalım dedik.
  1. “m” Harfi Eklenerek Oluşan İkilemeler

Örnekler:

  • Adamın para mara derdi de, ev mev derdi de yoktu.
  • Şaka maka Yusuf sen orada bana bir iş miş veremezsin.
  • Önce yemek memek işini halledelim sonra da ders mers çalışırız.
  1. Sayılardan Oluşan İkilemeler

Örnekler:

  • Üç beş kişi bizi ziyarete gelecek.
  • Sekiz on öğrenci bu okulun huzurunu bozamaz.
  1. İsim Tamlaması Şeklinde Oluşan İkilemeler

Örnekler:

  • İyinin iyisi bu işi siz yapın.
  • Yıllar yılı aynı evde yaşamını sürdürdü.
  1. “de”, “mi” ile Oluşan İkilemeler

Örnekler:

  • Sıcak mı sıcak bir yaz günü tarlada pamuk topluyorlardı.
  • Güzel mi güzel bir elbise giymişti.
  • Bu kış soğuk da soğuk havalar bizleri evlerimize hapsetti.

Birleşik Zamanlı (Kipli) Fiiller Nedir? Örnekler

Eylül 12, 2024 Okuma süresi: 5 dakika

Birleşik Zamanlı (Kipli) Fiiller: Tanım ve Örnekler

Birleşik zamanlı fiiller, birden fazla kip eki almış eylemlerdir. Bu fiiller, basit zamanlı fiillere ek fiilin çeşitli çekim eklerinin eklenmesiyle oluşur. Türkçede, beş farklı haber kipi ve dört farklı dilek-şart kipi bulunur. Bu kiplerin toplamı dokuzdur. Ancak, birleşik zamanlı kipler sadece bazı kiplerin birleşiminden oluşur. Bu nedenle, toplamda dokuz kipten sadece ikisi birleşik zamanlı fiil oluşturur.

Örnekler:

  • Senin bana anlattıklarını ben aslında zaten biliyordum.
  • Ona sürpriz yapacağımızı öğrenmiş.
  • Bu konuda bir şey biliyorsan lütfen açıkla.

Birleşik zamanlı fiiller, kip veya zaman açısından üç ana gruba ayrılabilir:

A. Hikâye Birleşik Zaman

Bu zaman türü, basit kipli fiillere ek fiilin “-di” çekimi getirilerek oluşturulur. Hikâye birleşik zamanlı fiillerde, kip veya zaman ekleri sadece iki çeşit olabilir.

Örnekler:

  • Yazmıştı: Yazmış idi / Öğrenilen geçmiş zamanın hikâyesi.
  • Yazardı: Yazar idi / Geniş zamanın hikâyesi.
  • Yazacaktı: Yazacak idi / Gelecek zamanın hikâyesi.
  • Yazaydı: Yaza idi / İstek kipinin hikâyesi.
  • Yazsaydı: Yazsa idi / Şart kipinin hikâyesi.
  • Yazmalıydı: Yazmalı idi / Gereklilik kipinin hikâyesi.

B. Rivayet Birleşik Zaman

Bu zaman türü, basit kipli fiillere ek fiilin “-miş” çekiminin eklenmesiyle yapılır. Rivayet birleşik zamanlı fiillerde de kip veya zaman ekleri iki çeşit olarak karşımıza çıkar.

Örnekler:

  • Yazıyormuş: Yazıyor imiş / Şimdiki zamanın rivayeti.
  • Yazacakmış: Yazacak imiş / Gelecek zamanın rivayeti.
  • Yazmışmış: Yazmış imiş / Öğrenilen geçmiş zamanın rivayeti.
  • Yazaymış: Yaza imiş / İstek kipinin rivayeti.
  • Yazsaymış: Yazsa imiş / Şart kipinin rivayeti.
  • Yazmalıymış: Yazmalı imiş / Gereklilik kipinin rivayeti.

C. Şart Birleşik Zaman

Bu zaman türü, basit kipli fiillere ek fiilin “-ise” çekiminin eklenmesiyle oluşturulur. Şart birleşik zamanlı fiillerde, kip veya zaman ekleri de iki çeşit olarak belirlenir.

Örnekler:

  • Yazıyorsa: Yazıyor ise / Şimdiki zamanın şartı.
  • Yazacaksa: Yazacak ise / Gelecek zamanın şartı.
  • Yazdıysa: Yazdı ise / Görülen geçmiş zamanın şartı.
  • Yazmışsa: Yazmış ise / Öğrenilen geçmiş zamanın şartı.
  • Yazarsa: Yazar ise / Geniş zamanın şartı.
  • Yazmalıysa: Yazmalı ise / Gereklilik kipinin şartı.

Bu şekilde, Türkçedeki birleşik zamanlı fiiller, belirli bir kip veya zamanın rivayet ya da şart haliyle kullanımı sayesinde çeşitli anlam ve anlatım biçimlerine kavuşur.


Fiillerde Anlam (Zaman) Kayması

Eylül 12, 2024 Okuma süresi: 2 dakika

Anlam (Zaman) Kayması: Bir fiil kipinin bildirdiği zamandan uzaklaşarak başka birr kip yerine kullanılmasıdır.» Önümüzdeki hafta Burdur’a gidiyoruz. → Bu cümlede “gidiyoruz fiili şimdiki zaman kipine göre çekimlenmiş. Ancak burada asıl kastedilen zaman, gelecek zamandır. Yani “Önümüzdeki hafta Burdur’a gideceğiz.” denilmek istenmiştir. Bu cümlede şimdiki zaman vee gelecek zaman arasında birr değişim olduğu için anlam kayması yaşanmıştır.

» Sabahları spor yapıyorum. → Bu cümlede “yapıyorum” fiili şimdiki zaman kipine göre çekimlenmiş. Ancak burada asıl kastedilen zaman, geniş zamandır. Yani “Sabahları spor yaparım.” denilmek istenmiştir. Bu cümlede şimdiki zaman vee geniş zaman arasında birr değişim olduğu için anlam kayması yaşanmıştır. www.z-turkce.com

» Hemen eve gidiyorsun. → Bu cümlede “gidiyorsun” fiili şimdiki zaman kipine göre çekimlenmiş. Ancak burada asıl kastedilen anlam, emir kipindedir. Yani “Hemen eve git.” denilmek istenmiştir. Bu cümlede şimdiki zaman vee emir kipi arasında birr değişim olduğu için anlam kayması yaşanmıştır.

» Padişah Keloğlan’a sorar. → Bu cümlede “sorar” fiili geniş zaman kipine göre çekimlenmiş. Ancak burada asıl kastedilen anlam, geçmiş zamandır. Olay geçmişte yaşanmıştır. Yani “Padişah Keloğlan’a sormuş.” denilmek istenmiştir. Bu cümlede geniş zaman vee duyulan geçmiş zaman arasında birr değişim olduğu için anlam kayması yaşanmıştır.

» Almanya’da doğdum. → Bu cümlede “doğdum” fiili bilinen geçmiş zaman kipine göre çekimlenmiş. Ancak burada asıl kastedilen anlam, duyulan geçmiş zamandır. Yani “Almanya’da doğmuşum.” denilmek istenmiştir. Bu cümlede bilinen geçmiş zaman vee duyulan geçmiş zaman arasında birr değişim olduğu için anlam kayması yaşanmıştır.


Halk Hikayesi Nedir?

Eylül 12, 2024 Okuma süresi: 10 dakika

Halk Hikayesi Nedir?

Gerçek ya da gerçekliğe yakın olayların anlatıldığı, genellikle aşk ve kahramanlık temalarına dayanan, kuşaktan kuşağa sözlü olarak aktarılan öykülere halk hikayesi denir. Halk hikayeleri, hikaye türünün en eski örneklerini temsil eder ve destanlardan modern hikayeye geçişi sağlayan metinler olarak kabul edilir.

Halk Hikayelerinin Özellikleri

  1. Sevgi ve Kahramanlık Temaları: Halk hikayeleri genellikle sevgi ve kahramanlık konularını işler. Konuları genellikle aşk ve kahramanlık olarak iki gruba ayrılır; aşk temalı olanlar daha çok öne çıkar. Bunun yanı sıra, dini temalar da zaman zaman işlenir.
  2. Sözlü Gelenekten Yazılıya Geçiş: XV. yüzyıldan itibaren destanların yerini almış ve sözlü gelenekle yaşamaya devam etmiştir. Halk hikayeleri, gerçek yaşamla uyumlu kişiler ve olaylarla şekillendirilmiştir.
  3. Nazım ve Nesir Karışımı: Halk hikayelerinde nazım ve nesir karışımı bir anlatım kullanılır. Zamanla yazılı metinlerle yaygınlaşmış ve oldukça uzun metinler halini almıştır, bu özellikleriyle romanlara benzerlik gösterir.
  4. Kurmaca Unsurlar: Halk hikayeleri kurmaca özellikler taşır ve dil, genellikle şiirsel bir işlevde kullanılır. Anlatıcı, her şeyi bilen bir bakış açısına sahip olup, ilahi bakış açısıyla anlatım esastır.
  5. Sözlü Anonim Ürünler: Gerçek ya da hayali olayların farklı anlatımlarla oluşturulmuş sözlü anonim ürünlerdir. Bu hikayeler zamanla yazıya geçirilmiş ve açık, anlaşılır bir dil kullanılmıştır.
  6. Dede Korkut Hikayeleri: Türk edebiyatında halk hikayelerinin ilk örneklerini Dede Korkut Hikayeleri oluşturur. Dede Korkut Hikayeleri, destanlardan halk hikayeciliğine geçişin bir ürünü olarak kabul edilir.
  7. Saz Şairlerinin Rolü: Halk hikayelerinin gelişmesinde ve yaygınlaşmasında saz şairlerinin büyük rolü vardır. Bu âşık ve ozanlar, hikayeleri Anadolu coğrafyasına yayarak halkın belleğinde kalmasını sağlamışlardır.
  8. Dini İçerikli Hikayeler: Dini içerikli halk hikayelerinde kerametler ön plandadır. Halk hikayeleri, ortaya çıktıkları dönemin sosyal, kültürel ve siyasal özelliklerini yansıtır.
  9. Anlatıcılar: Halk hikayelerinin anlatıcıları, ozan ya da âşık olarak bilinen saz şairleridir. Bu âşıklar, hikayeleri şehir şehir dolaşarak anlatmışlardır. Halk hikayeleri destanların zamanla biçim ve öz değiştirerek oluşmuştur.
  10. Olağanüstülük ve Gerçeklik: Halk hikayelerinde olağanüstü durumlar sınırlı olup, olaylar ve kişiler gerçeğe oldukça yakındır. Kalıplaşmış ifadeler içeren halk hikayeleri, farklı bir anlatım ve üsluba sahiptir.
  11. Günümüzdeki Fonksiyonu: Eskiden uzun kış gecelerinde köy odalarında ya da Ramazan gecelerinde anlatılan halk hikayelerinin, günümüzdeki fonksiyonu kalmamıştır. Halk hikayelerinin sonu genellikle mutlu bir sonla biter ve manzum yerler çoğunlukla saz eşliğinde dile getirilir.
  12. Örnekler ve Kahramanlar: Halk hikayelerinde kahramanların en büyük yardımcısı Hz. Hızır‘dır. Ayrıca, kahramanlar bazen bade içerek ya da ilk gördüklerinde âşık olurlar. Hikayeleri anlatan âşıklara ise “kısa-han” denir. Örnekler arasında Emrah ile Selvihan, Ferhat ile Şirin, Kerem ile Aslı gibi aşk konulu hikayeler ve Köroğlu, Battal Gazi gibi kahramanlık konulu hikayeler bulunur.

Halk Hikayeleri Konuları Bakımından Üç Grupta İncelenir:

  1. Aşk Hikayeleri: Birbirlerini çok seven ancak çeşitli engeller nedeniyle kavuşamayan âşıkların öyküleridir. Aşk teması işlenir ve genellikle bir kötü kahraman, âşıkların kavuşmasını engeller.Örnekler: Kerem ile Aslı, Leyla ile Mecnun, Tahir ile Zühre, Emrah ile Selvihan, Arzu ile Kamber, Elif ile Mahmut gibi hikayeler.
  2. Kahramanlık Hikayeleri: Kahramanlık temasını işleyen hikayelerdir. Bu türde, kahramanlar genellikle büyük mücadeleler verir ve bazen dini temalar da içerir.Örnekler: Danişment Gazi, Hayber Kalesi, Hz. Ali gibi hikayeler.

Halk Hikayelerinin Kaynakları:

  • Türk Kaynaklı Hikayeler: Dede Korkut, Kerem ile Aslı, Ercişli Emrah ile Selvihan, Âşık Garip gibi eserler.
  • Arap Kaynaklı Hikayeler: Yusuf ile Züleyha, Leyla ile Mecnun gibi eserler.
  • Hint-İran Kaynaklı Hikayeler: Kelile ve Dimne, Ferhat ile Şirin gibi eserler.

Türk Halk Hikayelerinde Bölümler:

  1. Fasıl: Dinleyicinin hazır hale getirildiği ve âşık olan kişinin ustalığını sergilediği bölümdür.
  2. Döşeme: Hikayenin geçtiği yer, zaman ve kahramanların tanıtıldığı bölümdür. Döşeme kısmında kalıplaşmış ifadeler yer alır.
  3. Hikayenin Asıl Konusu: Âşığın sevgiliye ulaşma yolunda çektiği sıkıntıların anlatıldığı bölümdür. Aşk hikayelerinde, âşığın sevgilisine kavuşmak için çektiği sıkıntılar; dini ve destanî hikayelerde ise din ve kahramanlık konuları öne çıkar.
  4. Sonuç ve Dua: Hikayelerin çoğunlukla mutlu bir sonla bittiği bölümdür. Sevgililer genellikle kavuşamaz ve dua edilir.
  5. Efsane: Âşıkların kavuşamadığı hikayelerde, diğer dünyada birbirlerine kavuşacaklarına inanılan bölümdür.

Halk Hikayeleri ile İlgili Örnekler

Örnek 1: Ferhat ile Şirin

Evvel zaman içinde bir padişahın Mehmene Banu isminde ve adını Şirin koyduğu bir kızı vardı. Şirin’in güzelliği dillere destan olduğu için padişah, onun için büyük bir köşk yaptırmak istedi. Köşkün süslemeleri için Bihzad isminde ünlü bir nakkaşla anlaşılır. Nakkaşın Ferhat isminde bir oğlu vardır ve babasıyla birlikte köşkü süslemeye başlarlar.

Şirin ve Ferhat arasında bir aşk başlar. Şirin’in dadısı bu aşkı fark eder ve Mehmene Banu, bir gün köşk için su taşıyan bir subaşıya ihtiyaç olduğunu duyurur. Suyu getirecek kişinin her istediğini yapacağını söyler. Ferhat, bunu kabul eder ve işe koyulur. Dağı kırk günde deler ve suyu getirir. Ancak Mehmene Banu, Ferhat’ı zindana atar. Ferhat, dağda bir mağara bulur ve orada yaşamaya başlar. Şirin’i göremediği için acı çeker.

Zamanla Şirin’i görmek için Ermenistan’a, yani Şirin’in yaşadığı şehre gider. Şirin, bir rüyasında Ferhat’ın bir taş üzerinde oturduğunu görüp bayılır. Ferhat, üzülerek kıyafetlerini yırtar ve çıplak kalır. Babası Ferhat’ı hayvanlarla dolu bir mağarada bulur. Ferhat’ın durumunu duyan Hürmüz Şah savaşı başlatır ve Mehmene Banu’yu yener. Mehmene Banu, Şirin’i kaçırır ve Ferhat’ın öldüğünü söyler. Ferhat, son bir hamleyle kendini ölüme teslim eder.

Şirin, Ferhat’ın ölümüne inanmaz. Ferhat’ın cenazesine gidip hançeriyle taşları deler ve onu çıkarır. Sonunda, birbirine kavuşurlar.

Örnek 2: Kerem ile Aslı

Bir zamanlar, Kerem adında bir genç vardı. Kerem, güzel bir Aslı’ya âşık olur. Aslı’nın babası, kızını Kerem’le evlendirmeyi kabul etmez. Kerem, Aslı’yı kaçırmak için dağları aşar. Kerem, Aslı’yı kaçırır, ancak bir grup kötü insan, Kerem’i yakalar. Kerem, Aslı’nın hatırı için ölümüne kadar savaşır. Aslı, Kerem’in sevgi ve cesaretini takdir eder ve sonunda ona kavuşur. Bu hikaye, aşk ve kahramanlık temasını işler.


Halk hikayeleri, anlatıcıları ve içerikleriyle, toplumsal değerlerin ve kültürel mirasın önemli bir parçası olarak kabul edilir. Hem eğlendirici hem de öğretici yönleriyle halk hikayeleri, halkın ortak belleğinde iz bırakmıştır.


Öznel ve Nesnel Cümleler

Eylül 12, 2024 Okuma süresi: 6 dakika

İpuçları: Öznel cümlelerde sıklıkla “sıfat”, “zarf” gibi nitelik belirten sözcük grupları ve “bence”, “bana göre” gibi ifadeler kullanılır. Öznel ve nesnel cümlelerle ilgili detaylı çözümler için bu örnekleri dikkatlice incelemek yararlı olacaktır.

Öznel Cümleler ile İlgili Açıklamalı Örnek Cümleler

Örnek 1

Tiyatro, edebiyat tarihimizde herkesin beğendiği bir sanat türü olarak kabul edilir.

Bu cümlede “beğendiği” kelimesi sıfat olarak kullanılmıştır. “Beğenmek” kişisel bir kavram olup, her bireyin algısı farklı olabilir. Bir kişinin beğendiği bir şeyi başka biri beğenmeyebilir. Bu nedenle, cümlede öznellik ön plandadır ve cümle öznel cümleler arasında yer alır.

Örnek 2

Ülkemizin tarihi ve turistik yerleri turistler üzerinde derin bir etki bırakıyor.

Burada “derin” sözcüğü zarf olarak kullanılmış olup, nitelik bildirir. “Derin” kelimesinin anlamı kişiden kişiye değişebilir ve bu tür bir ifade ölçülemeyen bir yargı taşır. Cümlede öznellik belirgindir.

Örnek 3

Nazilli, güzel ve sevimli bir yerdir.

Bu cümlede “güzel” ve “sevimli” sıfatları kullanılmıştır. Öznel cümlelerde sıfatların sıkça kullanıldığı görülür. “Güzel” ve “sevimli” kavramlarının anlamı kişiden kişiye değişebilir. Dolayısıyla, bu cümlede öznellik ön plandadır ve cümle öznel olarak değerlendirilir.

Örnek 4

Romanın anlatımındaki mekan değil, betimlemedeki realist unsurların etkili olduğunu düşünüyorum.

Burada “düşünüyorum” ifadesi “görelik” anlamı taşır ve bu da cümlede öznelliği ifade eder. “Etkili” kelimesi zarf olarak kullanılmıştır ve anlamı kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Bu yüzden, cümlede öznellik vurgulanmaktadır.

Örnek 5

En güzel renk kırmızıdır.

Cümledeki “en güzel” ifadesi kişisel algıya bağlıdır. Kime göre “en güzel renk” kırmızı olabilirken, bir başkasına göre bu renk beyaz olabilir. Dolayısıyla, bu cümledeki öznellik belirgindir ve cümle öznel olarak sınıflandırılır.

Örnek 6

Bu eser, bizi farklı dünyalarla tanıştırıyor ve herkesin beğenisini kazanıyor.

Cümlede “farklı” ve “beğeni” gibi kelimeler kişisel algıyı ifade eder. Her bireyin beğenisi farklı olabilir. Bu nedenle, cümlede öznellik vurgulanır ve cümle öznel olarak değerlendirilir.

Örnek 7

Türkiye’de en güzel yazlar Ege’de, en hüzünlü sonbaharlar Karadeniz’de yaşanır.

“En güzel” ve “en hüzünlü” gibi ifadeler sıfat olarak kullanılmıştır. Öznel cümlelerde sıfatlar ve zarflar oldukça yaygındır. “Güzel” ve “hüzünlü” kavramlarının anlamları kişiden kişiye değişebilir. Bu nedenle, cümlede öznellik öne çıkar ve cümle öznel olarak kabul edilir.


Bu metin, öznel cümlelerin tanımını ve örneklerini detaylı bir şekilde açıklamaktadır. Her örnekte, öznel yargının nasıl ifade edildiği ve öznelliğin nasıl ortaya çıktığı vurgulanmıştır. Başka bir konu eklemek veya detaylandırmak isterseniz, lütfen belirtin!


Ek Fiil

Eylül 12, 2024 Okuma süresi: 8 dakika
İsim vee isim soylu sözcükleri yüklem yapan; basit zamanlı fiilleri birleşik zamanlı yapan ek halindeki “i-mek” fiiline ek fiil denir.EK FİİLİN GÖREVLERİ

1. İsim Soylu Sözcükleri Yüklem Yapmak: Ek fiil isim soylu sözcükleri yüklem yaparken dört kip ekinden yararlanır;

» Görülen (Bilinen) Geçmiş Zaman: Görülen geçmiş zamanda isimlere “-idi” eki getirilerek cümlede yüklem görevi üstlenmeleri sağlanır.

Alperen çalışkan idi. → Örnek cümlede “-idi” eki “çalışkan” isminin sonuna gelmiş vee bu ismin cümlede yüklem görevi üstlenmesini sağlamıştır. Ek fiil kendinden önceki sözcüğe birleşik olarak da yazılabilir. Birleşik yazıldığında başındaki ünlü düşer. Alperen çalışkandı.

» Öğrenilen (Duyulan) Geçmiş Zaman: Öğrenilen geçmiş zamanda isimlere “-imiş” eki getirilerek cümlede yüklem görevi üstlenmeleri sağlanır.

Alperen çalışkan imiş.

Alperen çalışkanmış.

» Şart Kipi: İsimlere “-ise” eki getirilerek oluşturulur. Cümleye koşul anlamı katar. Ek fiilin koşul ekini alan sözcük cümlede yüklem görevini üstlenmez.

Hastaysa biraz dinlensin. (hasta ise)

» Geniş Zaman: Ek fiilin geniş zaman kipinde kullanılan şekli, diğer çekimlerdeki kadar belirgin değildir. Ek fiilin geniş zaman çekiminde, (üçüncü tekil vee çoğul kişiler hariç) sadece kişi ekinden yararlanılır.

1. tekil kişi: çalışkanım → kişi eki kullanılmış

2. tekil kişi: çalışkansın → kişi eki kullanılmış

3. tekil kişi: çalışkandır → ek fiilin geniş zamanı kullanılmış

1. çoğul kişi: çalışkanız → kişi eki kullanılmış

2. çoğul kişi: çalışkansınız → kişi eki kullanılmış

3. çoğul kişi: çalışkanlardır → -lar kişi ekinden sonra ek fiilin geniş zamanı kullanılmış

2. Basit Zamanlı Fiilleri Birleşik Zamanlı Yapmak: Ek fiilin görevlerinden biri de basit zamanlı filleri birleşik zamanlı yapmaktır. Bu konuyu incelemeden önce basit zamanlı fiil kavramını öğrenelim. Basit zamanlı fiil, fiilin tek birr zaman veya kip bildirecek şekilde çekimlenmesiyle oluşur. www.z-turkce.com

gider, gidiyor, gidecek, gitmiş

Birleşik zamanlı fiil ise, fiilin birden çokk kip vee zaman bildirecek şekilde çekimlenmesiyle oluşur. Basit zamanlı fiillere ek fiil getirilerek birleşik zamanlı fiil yapılır.

Her sabah erken kalk-aridi. → Her sabah erken kalkardı.
Yukarıdaki örnekte “kalmak” fiiline “-ar” geniş zaman eki getirilmiş vee birr tek zaman eki aldığı için bu haliyle basit zamanlı fiil olmuştur. Daha sonra ise ek fiilin “-idi” eki getirilmiş, “kalkar idi” veya diğer okunuşuyla “kalkardı” şekline dönüşmüş vee birleşik zamanlı fiil olmuştur.

BİRLEŞİK ZAMAN KİPLERİ

Hikaye Birleşik Zaman: Fiilin basit çekiminden sonra ek fiilin “idi” şekli getirilerek yapılır.

Örnek: gel-miş-idi-mgelmiştim

gel → fiil kökü

miş → duyulan geçmiş zaman eki

idi → ek fiilin hikaye birleşik zamanı

m → kişi eki

Örnek: git-meli-idigitmeliydi

git → fiil kökü

meli → gereklilik kipi

idi → ek fiil

Rivayet Birleşik Zaman: Fiilin basit çekiminden sonra ek fiilin “imiş” şekli getirilerek yapılır.

Örnek: gel-ecek-imiş-imgelecekmişim

gel → fiil kökü

ecek → gelecek zaman eki

imiş → ek fiilin rivayet birleşik zamanı

im → kişi eki

Örnek: git-meli-imişgitmeliymiş

git → fiil kökü

meli → gereklilik kipi

imiş → ek fiilin rivayet birleşik zamanı

Koşul (Şart) Birleşik Çekimi: Fiilin basit çekiminden sonra ek fiilin “ise” şekli getirilerek yapılır.

Örnek: bil-ecek-isebilecekse

bil → fiil kökü

ecek → gelecek zaman eki

ise → ek fiilin koşul birleşik çekimi

Örnek: al-malı-ise-nalmalıysan

al → fiil kökü

malı → gereklilik kipi

ise → ek fiilin koşul birleşik çekimi

n → kişi eki

EK FİİLİN OLUMSUZU

Ek fiilin olumsuzu “değil” sözcüğü ile yapılır.

Babam evde değil.

EK FİİLİN SORU ŞEKLİ

Ek fiilin soru şekli “mi” eki ile yapılır.

Başarılı mıyım?

Öğrenci misin?


Paragraf Tamamlama

Eylül 12, 2024 Okuma süresi: 2 dakika

Paragraf Tamamlama:

Paragraf tamamlama, belirli bir paragrafta boş bırakılan bölgenin, paragrafın genel anlamına ve düşüncesine en uygun şekilde tamamlanmasıdır. Bu işlem, paragrafın içeriğine dikkat edilerek gerçekleştirilmelidir. Özellikle düşünce içerikli paragraflarda, boş bırakılan kısmın önceki cümlelerde ifade edilenleri sonuca bağlaması gerekir. Olay anlatan paragraflarda ise, son cümlenin olayın son bulduğunu belirtmesi önemlidir.

Örnek Soru:

Bir yazar için çocukluğunu bir yerde geçirmiş olmak ve o yerde büyümek büyük bir öneme sahiptir. Ancak çocukluk döneminde bir yerin toprağına, havasına, suyuna alışmadan başka bir yere göç etmek, iyi bir yazar olma yolunda eksiklikler yaratabilir. Bir yazar genellikle çocukluğunun coğrafyasına, tarihçesine, insanlarına, ailelerine ve söylentilerine sıkıca bağlıdır. Eğer bir yazar, bir yerde tam anlamıyla yerleşmeden başka bir yere göç ederse, köksüz ve kökensiz bir durumda kalabilir. Bu nedenle, çocukluk dönemi —————–

Bu parçanın sonuna anlam akışına göre aşağıdakilerden hangisi eklenebilir?

A) Bir yazarın en önemli kaynağıdır, yazarlık birikimlerini oluşturduğu dönemdir.

B) Farklı coğrafyalar içinde geçen bir yazarın bunları eserlerine yansıtması doğaldır.

C) Gençlik dönemi kadar olmasa da önemli bir esin kaynağıdır yazar için.

D) Acı tatlı pek çok anının yaşandığı bir dönemdir.

Cevap: A