Bağlaç

Eylül 13, 2024 Okuma süresi: 8 dakika

Bağlaç: Cümleler ve Sözcükler Arasında Anlam İlişkisi Kurma

Bağlaç, cümleleri veya aynı görevdeki sözcükleri birbirine bağlayarak aralarındaki anlam ilişkisini oluşturan sözcüklerdir. Bağlaçlar, tek başına anlam taşımazlar; cümle içindeki görevleriyle anlamlı hale gelirler.

Bağlaçların Özellikleri:

  • Anlamsızlık: Bağlaçlar tek başlarına anlam taşımazlar. Cümlenin yapısı içindeki görevleriyle anlamlı hale gelirler.
  • Cümle Anlamı: Bağlaçlar cümle içerisinden çıkarıldığında, cümlenin anlamında genellikle bir değişiklik meydana gelmez, fakat cümlenin anlamı daralabilir veya bağlamın bazı yönleri kaybolabilir.
  • Yazım Kuralları: Bağlaçlar, kendilerinden önceki ve sonraki sözcüklerden ayrı yazılır.
  • Noktalama İşaretleri: Bağlaçlar yerine uygun noktalama işaretleri kullanılabilir.

Başlıca Bağlaçlar ve Kullanım Biçimleri:

  1. “Ve” Bağlacı:

    Bu bağlaç, cümleleri ve aynı görevdeki sözcükleri birbirine bağlamak için kullanılır.

    • Markete gideceğim. → cümle
    • Ekmek alacağım. → cümle

    Bu iki ayrı cümle, “ve” bağlacıyla birleştirilerek tek cümle haline getirilebilir:

    • Markete gideceğim ve ekmek alacağım.

    “Ve” bağlacı, aynı görevdeki sözcükleri de bağlayabilir:

    • Serdar ve Burak oyun oynuyor.
  2. “İle” Bağlacı:

    Aynı görevdeki sözcükleri birbirine bağlar. Ancak bağlaç ve edat olarak kullanılan “ile” kelimesinin farklı kullanımları vardır. Bağlaç olarak kullanıldığında, yerine “ve” bağlacını koymak mümkün olabilir.

    • Yusuf ile Emre top oynuyor. (Bağlaç olarak kullanılmıştır çünkü “Yusuf ve Emre top oynuyor.” şeklinde de kullanılabilir.)

    Edat olarak kullanıldığında, “ve” bağlacını koymak uygun olmaz:

    • Pazardan sebze ile meyve aldım. (Edat olarak kullanılmıştır çünkü “Pazardan sebze ve meyve aldım.” anlam değiştirir.)
    • İstanbul’a tren ile gittim. (Edat olarak kullanılmıştır çünkü “İstanbul’a tren ve gittim.” anlamlı olmaz.)
  3. “De” Bağlacı:

    Bu bağlaç, kendinden önceki kelimenin son sesine göre “de” veya “da” şeklinde yazılabilir ve kendinden önceki kelimeden ayrı yazılır.

    • Bu filmi ben de izledim.
    • Geldin de bize niye uğramadın?

    “De” bağlacının bağlaç mı yoksa ek mi olduğunu anlamak için, “de” bağlacını cümleden çıkardığımızda anlamın bozulup bozulmadığına bakarız:

    • Okulda tören yaptık. (Bu cümlede “de” ek olarak kullanılmıştır.)
    • Alperen de gelecekmiş. (Bu cümlede “de” bağlaç olarak kullanılmıştır.)
  4. “Ama” ve “Fakat” Bağlaçları:

    Bu bağlaçlar, zıtlık veya çelişki anlamı ifade eder.

    • Çok çalıştı ama başaramadı.
    • Yorulduk fakat buna değdi.
    • Dışarı çıkabilirsin ama eve erken gel.
  5. “Ancak” ve “Yalnız” Bağlaçları:

    “Yalnız” bağlacı, “ama” veya “fakat” anlamında kullanıldığında bağlaçtır.

    • Oyun oynayabilirsin yalnız yemekten sonra. (Bu cümlede “yalnız” bağlaç olarak kullanılmıştır ve “Oyun oynayabilirsin ama yemekten sonra” şeklinde de ifade edilebilir.)
    • Bugün evde yalnız kaldım. (Bu cümlede “yalnız” bağlaç değil, sıfat olarak kullanılmıştır.)

    “Ancak” bağlacı ise genellikle sınırlama veya ek bilgi verir:

    • Seni anlıyorum ancak yapabileceğim bir şey yok.
  6. “Ki” Bağlacı:

    Bu bağlaç, cümleye neden-sonuç, açıklama, pekiştirme, şart veya şaşma anlamı katar.

    • Duydum ki unutmuşsun.
    • Çok yorulmuş olmalı ki hemen uyumuş.
  7. “Ne……….ne” Bağlacı:

    Bu bağlaç, cümleye olumsuzluk anlamı ekler.

    • Ne aradı ne sordu. (Bu cümle, “Aramadı, sormadı.” anlamında olumsuzluk ifade eder.)
    • Ne yattı ne uyudu.
    • Ne giderim ne görürüm.
  8. “Hem……….hem” Bağlacı:

    Bu bağlaç, karşılaştırılan iki unsurun her ikisini de ifade eder.

    • Hem kaleci hem oyuncuymuş.
    • Hem ucuz hem kaliteli.
    • Hem çalışkan hem ahlaklı.
  9. “Ya……….ya” Bağlacı:

    Bu bağlaç, karşılaştırılan unsurlardan birini ifade etmek için kullanılır.

    • Ya bilgisayarı ya tableti al.
    • Ya ara ya mesaj gönder.

Küçük Ünlü Uyumu Nedir?

Eylül 13, 2024 Okuma süresi: 11 dakika

Türkçede ünlülerin düzlük ve yuvarlaklık, dar ve genişlik özelliklerine göre uygunluğuna küçük ünlü uyumu denir. Küçük ünlü uyumu kuralları, kelimelerdeki ünlülerin birbiriyle uyumlu olup olmadığını belirler.

Küçük Ünlü Uyumu Kuralları

a. Düz Ünlülerle Uyumu: Türkçede düz ünlüler (a, e, ı, i) sadece diğer düz ünlüler (a, e, ı, i) ile uyum sağlar.

Örnekler:

  • Çelimsiz: e (düz), i (düz), i (düz)
  • Çilek: i (düz), e (düz)
  • Bilek: i (düz), e (düz)
  • Patlıcan: a (düz), ı (düz), a (düz)
  • Bilimsel: i (düz), i (düz), e (düz)
  • Varlık: a (düz), ı (düz)
  • Eşitlik: e (düz), i (düz), i (düz)
  • Kayıkçı: a (düz), ı (düz), ı (düz)
  • Gezinti: e (düz), i (düz), i (düz)
  • Tanımak: a (düz), ı (düz), a (düz)
  • Isırmak: ı (düz), ı (düz), a (düz)
  • İniltilerini: i (düz), e (düz), i (düz), i (düz)
  • Seslenmek: e (düz), e (düz), e (düz)
  • Seyirci: e (düz), i (düz), i (düz)
  • Sıcaklıklar: ı (düz), a (düz), ı (düz), a (düz)
  • Anlaşmak: a (düz), a (düz), a (düz)
  • Araştırma: a (düz), a (düz), ı (düz), a (düz)

b. Yuvarlak Ünlülerle Uyumu: Yuvarlak ünlüler (o, ö, u, ü) ya düz-geniş (a, e) ünlülerle ya da dar-yuvarlak (u, ü) ünlülerle uyum sağlar. Yani yuvarlak ünlülerin ardından düz dar ünlüler (o, ö, ı, i) gelmez.

Örnekler:

  • Doygunluk: o (yuvarlak), u (dar yuvarlak), u (dar yuvarlak)
  • Vurmak: u (yuvarlak), a (düz geniş)
  • Yürek: ü (yuvarlak), e (düz geniş)
  • Yorgunluk: o (yuvarlak), u (dar yuvarlak), u (dar yuvarlak)
  • Yorum: o (yuvarlak), u (dar yuvarlak)
  • Yoklamak: o (yuvarlak), a (düz geniş), a (düz geniş)
  • Yumurta: u (yuvarlak), u (dar yuvarlak), a (düz geniş)
  • Öğrenci: ö (yuvarlak), e (düz geniş), i (düz dar)
  • Önlemek: ö (yuvarlak), e (düz geniş), e (düz geniş)
  • Özlemek: ö (yuvarlak), e (düz geniş), e (düz geniş)
  • Olaylar: o (yuvarlak), a (düz geniş), a (düz geniş)
  • Ormanlık: o (yuvarlak), a (düz geniş), ı (düz dar)
  • Uzunluk: u (yuvarlak), u (dar yuvarlak), u (dar yuvarlak)
  • Üzüntüleri: ü (yuvarlak), ü (dar yuvarlak), ü (dar yuvarlak), e (düz geniş), i (dar düz)
  • Ulaşım: u (yuvarlak), a (düz geniş), ı (düz dar)
  • Ürünler: ü (yuvarlak), ü (dar yuvarlak), e (düz geniş)
  • Çocuk: o (yuvarlak), u (dar yuvarlak)
  • Boğulmak: o (yuvarlak), u (dar yuvarlak), a (düz geniş)
  • Gözlüğü: ö (yuvarlak), ü (dar yuvarlak), ü (dar yuvarlak)
  • Odun: o (yuvarlak), u (dar yuvarlak)
  • Orakçı: o (yuvarlak), a (düz geniş), ı (düz dar)
  • Okunaklı: o (yuvarlak), u (dar yuvarlak), a (düz geniş), ı (düz dar)
  • Kurnaz: u (yuvarlak), a (düz geniş)
  • Gözlem: ö (yuvarlak), e (düz geniş)
  • Yokluk: o (yuvarlak), u (dar yuvarlak)
  • Söylenti: o (yuvarlak), u (dar yuvarlak)
  • Soygun: o (yuvarlak), u (dar yuvarlak)
  • Süzülmek: ü (yuvarlak), ü (dar yuvarlak), e (düz geniş)

Küçük Ünlü Uyumu ile İlgili Ekstra Kurallar

  1. Hecelerin Uyumu: Küçük ünlü uyumunda, hecelerdeki ünlüler bir önceki hecenin ünlüsüne göre değerlendirilir. Yani birinci ünlü ile ikinci ünlü, ikinci ünlü ile üçüncü ünlü, üçüncü ünlü ile dördüncü ünlü vb. arasındaki uyuma bakılır.

    Örnekler:

    • Doğallık: “yuvarlak” ünlüsünden sonra “düz-geniş”, “düz-geniş” ünlüsünden sonra “düz-dar” ünlüsü gelmiştir. Bu kelime küçük ünlü uyumuna uygundur.
    • Buralarda: “yuvarlak” ünlü (o) sonrasında “düz geniş” ünlüsü (a), ardından yine “düz geniş” ünlüsü gelmiştir.
  2. Uyumsuz Sözcükler: Küçük ünlü uyumuna uymayan kelimeler, büyük ihtimalle Türkçeye ait değildir.

    Örnekler:

    • Mazot
    • Nefroloji
    • Şoför
    • Avuç
    • Yağmur
    • Çamur
    • Kabuk
    • Sabuk
  3. Alıntı Sözcüklerde Uyumsuzluk: Yabancı dillerden Türkçeye geçmiş kelimelerde küçük ünlü uyumu aranmaz.

    Örnekler:

    • Alkol
    • Kabul
    • Nezir
    • Mazmun
    • Münafık
    • Mümin
    • Radyo
    • Daktilo
    • Bandrol
    • Doktor
    • Munis
    • Müzik
    • Vasıf
    • Aktör
    • Profesör
    • Vakır
  4. “o” ve “ö” Seslerinin Kullanımı: Türkçede “o” ve “ö” ünlüleri sadece ilk hecede bulunabilir. Başka hecelerde yer aldığında, küçük ünlü uyumu sağlanmamış demektir.

    Örnekler:

    • Mazot
    • Ozon
    • Motor
    • Salon
    • Baron
    • Bidon
    • Şoför
  5. “-ki” Ekinin Uyumu: “-ki” aitlik eki, küçük ünlü uyumuna sadece bazı örneklerde uyar.

    Örnekler:

    • Sarıki
    • Kardeşki
  6. “-yor” Ekinin Uyumu: Şimdiki zaman kip eki olan “-yor”, küçük ünlü uyumunu bozar.

    Örnekler:

    • Ağlıyor
    • İzliyor
    • Bekliyor
    • Gelmiyor

Not: Türkçede küçük ünlü uyumuna uymayan bazı kelimeler de mevcuttur.

Örnekler:

  • Kabuk
  • Kavun
  • Kavuşmak
  • Savurmak

Beğenme Beğeni Cümleleri

Eylül 13, 2024 Okuma süresi: 5 dakika

Beğeni Cümleleri

Beğeni, bir şeyin iyi, güzel, veya hoşa gittiğini ifade etmektir. Bu, varlık, durum, davranış, eşya gibi çeşitli unsurlar için geçerli olabilir. “İyi” ve “güzel” terimleri, beğeni cümlelerinde sıkça kullanılır. Beğeni cümleleri, kişisel duygu ve düşünceleri yansıtır ve genellikle takdir ve olumlu değerlendirme içerir.

Beğeni Cümleleri ile İlgili Açıklamalı Örnek Cümleler

Örnek 1

“Yazar, bu eserinde karakter ve ruh tahlillerini mükemmel bir şekilde işlemiştir.”

Bu cümlede, yazarın karakter ve ruh tahlillerini başarıyla gerçekleştirmesi beğeni ifadesi içerir. “Mükemmel bir şekilde” ifadesi, eserdeki başarının yüksek olduğunu vurgular. Cümle, beğeni cümleleri içinde değerlendirilir çünkü olumlu bir değerlendirme yapılmaktadır.

Örnek 2

“Eserleri, hem içerik hem de dil ve anlatım açısından son derece özgün ve etkileyicidir.”

Bu cümlede “özgün” ve “etkileyici” sözcükleri, beğeniyi ifade eder. Özgün olmak, başkalarına benzememek ve etkileyici olmak ise edebi sanatlarda aranan önemli özelliklerdir. Cümle, beğeni cümleleri arasında yer alır çünkü olumlu özellikler vurgulanmaktadır.

Örnek 3

“Güzel, temiz ve tatlı bir köyümüz var.”

Bu cümlede, köyün “güzel”, “temiz” ve “tatlı” olduğunu belirten sıfatlar, olumlu bir beğeni ifade eder. Köy ile ilgili olumlu duygular dile getirilmiştir, bu nedenle cümle beğeni cümleleri arasında değerlendirilir.

Örnek 4

“Bilgisayarımın anlık tepkileri ve hızının büyüleyici olduğunu düşünüyorum.”

“Büyüleyici” kelimesi, bilgisayarın hızının ve tepkilerinin olumlu anlamda etkileyici olduğunu belirtir. Bu özellikler, cümledeki beğeniyi ifade eder ve cümle beğeni cümleleri arasında yer alır.

Örnek 5

“Bir ressam fırçasına ancak bu kadar hakim olabilir.”

“Fırçaya hâkim olmak” ifadesi, ressamın resim yapma yeteneğinin yüksek olduğunu belirtir. Bu, sanatçıya duyulan beğeniyi ifade eder ve dolayısıyla cümle beğeni cümleleri arasında yer alır.

Örnek 6

“Öyküleri o kadar akıcı ki, bir an bile elimden bırakmak istemiyorum.”

Burada “akıcı” terimi, eserin dil ve üslubunun olumlu bir şekilde değerlendirildiğini belirtir. Akıcı üslup, olumlu bir beğeni ifade eder ve bu nedenle cümle beğeni cümleleri arasında yer alır.

Örnek 7

“Bir kompozisyonda içerik ve üslup ancak bu kadar uyumlu olabilir.”

“Uyumlu” sözcüğü, içerik ve üslubun mükemmel derecede uyum içinde olduğunu ifade eder. Bu olumlu değerlendirme, cümleyi beğeni cümleleri arasında değerlendirir.

Beğeni Cümleleri Örnekler

  • “Çiçekler odaya çok hoş bir atmosfer katmış.”
  • “Yazdığı son makale, bu alanda yazılmış en kapsamlı örneklerden biri olabilir.”
  • “Aracın yol tutuşu insanı kendisine hayran bırakıyor.”
  • “Öğrenci dediğin işte böyle olur.”
  • “Eser, üslubuyla klasik yapıtlar arasında kendine sağlam bir yer edinebilir.”
  • “Şiiri okuduktan sonra bütün seyirciler onu dakikalarca ayakta alkışladı.”

Not: Beğeni cümleleri, kişisel ve öznel anlatımlar içerdiğinden, öznel anlatıma neden olan sözcüklere dikkat edilmelidir. Bu tür cümleler, kişisel değerlendirmeler ve takdir ifadeleri içerir.


Karşıt (Zıt) Anlamlı Sözcükler ve Örnek Cümleler

Eylül 13, 2024 Okuma süresi: 19 dakika

Karşıt (Zıt) Anlamlı Sözcükler

Karşıt (zıt) anlamlı sözcükler, anlam açısından birbirinin tersini ifade eden kelimelerdir. Türkçede bu tür karşıt anlamlılık genellikle sıfat ve fiil türlerinde görülür. İşte bazı örnekler ve açıklamalar:

Örnekler:

  • Gel-git
  • Büyük-küçük
  • İç-dış
  • Aşağı-yukarı
  • Az-çok
  • Alçalmak-yükselmek

Not: Her kelimenin karşıt anlamlısı bulunmayabilir. Karşıt anlamlı sözcükler genellikle nitelik ve nicelik bildiren kelimelerdir ve genellikle sıfat ve zarf olarak kullanılır. Bu tür kelimeler nesne, eşya veya varlık adları için pek geçerli değildir. Örneğin, orman, çiçek, masa, duvar, yağmur, kar gibi kelimelerin karşıt anlamlıları yoktur.

Not: Bir kelimenin olumsuz hali, o kelimenin karşıt anlamlısı sayılmaz. Özellikle fiillerde zıt anlamlılık mesafe kavramını ifade eder. Olumsuzlukta ise iki kavramdan biri uzaklaşırken diğeri sabit kalır, bu nedenle karşıtlık oluşmaz. Örneğin, bir kişi üçüncü katta bulunurken başka bir kişi ikinci kata indiğinde, ikisinin mesafesi de arttığı için karşıtlık sağlanmaz. Sadece biri aşağı inerken diğeri yukarı çıkarsa gerçek anlamda bir karşıtlık oluşur.

Örnekler:

  • İnmek – inmemek
  • Gitmek – gitmemek

Karşıt anlamlı sözcüklerin cümle içindeki kullanımı da belirleyici olabilir.

Örnek:

  • Çarşıdaki elmaları yüksek fiyattan satmış. Buradaki “yüksek” kelimesinin karşıtı “alçak” olabilecekken, cümlede kullanılan anlamda “düşük” karşıt anlamlı olarak seçilmiştir.

En Çok Kullanılan Karşıt (Zıt) Anlamlı Sözcükler

A Harfi ile Başlayan Karşıt (Zıt) Anlamlı Sözcükler:

  • aşağıyukarı
  • acıtatlı
  • analizsentez
  • asgariazami
  • açıkkapalı
  • açıkkoyu
  • afacanuslu
  • arkaön
  • astüst
  • aktifpasif
  • artıeksi
  • ağırhafif
  • akıllıaptal
  • atılgançekingen
  • akkara
  • tok
  • azçok
  • alçakyüksek
  • altüst
  • aydınlıkkaranlık

B Harfi ile Başlayan Karşıt (Zıt) Anlamlı Sözcükler:

  • barışsavaş
  • beyazsiyah
  • bahadırkorkak
  • batıdoğu
  • beddua – dua
    biniş – iniş
    büyük – küçük
    başlamak – bitirmek
    boş – dolu
    bolluk – kıtlık
    borç – alacak

    C-Ç Harfleri ile Başlayan Karşıt (Zıt) Anlamlı Sözcükler

    cimri – cömert

    cevap – soru
    cesaret – korkaklık
    çalışkan – tembel
    çabuk – yavaş
    çelişki – tutarlılık
    çukur – tümsek

    D Harfi ile Başlayan Karşıt (Zıt)
    Anlamlı Sözcükler

    değişken – durağan
    dar – geniş
    dert – derman
    doğal – yapay
    dahil – hariç
    dost – düşman
    doğru – yanlış
    derin – sığ
    deniz – kara
    düz – eğri
    donuk – parlak
    düş – gerçek
    dik – eğik
    diri – ölü

    E Harfi ile Başlayan Karşıt (Zıt)
    Anlamlı Sözcükler

    er – geç
    erken – geç
    eğri – doğru
    eski – yeni
    en – boy
    erkek – kadın
    eksik – fazla
    egemen – köle
    evet – hayır
    esaret – özgürlük

    F Harfi ile Başlayan Karşıt (Zıt)
    Anlamlı Sözcükler

    fani – baki
    fayda – zarar
    fakir – zengin
    fenalık – iyilik
    fazla – az
    farklı – benzer
    fer – donuk

    G Harfi ile Başlayan Karşıt (Zıt)
    Anlamlı Sözcükler

    gafil – uyanık
    galip – mağlup
    gece – gündüz
    güzel – çirkin
    gerçek – sahte
    gelecek – mazi
    genel – özel
    geçmiş – gelecek
    genç – yaşlı
    geniş – dar
    geri – ileri
    gevşek – gergin

    H Harfi ile Başlayan Karşıt (Zıt)
    Anlamlı Sözcükler

    hayal – gerçek
    hatırlamak – unutmak
    hızlı – yavaş
    hafif – ağır
    haram – helal
    hastalık – sağlık
    hep – hiç
    hür – esir

    I Harfi ile Başlayan Karşıt (Zıt) Anlamlı Sözcükler

    ıssız – kalabalık
    ırak – yakın

    İ Harfi ile Başlayan Karşıt (Zıt)
    Anlamlı Sözcükler

    indirim – zam
    ince – kalın
    inmek – çıkmak
    ileri – geri
    ihtiyar – genç
    iyi – kötü
    iç – dış
    ifrat – tefrit
    ilk – son
    itici – çekici
    ithalat – ihracat

    K Harfi ile Başlayan Karşıt (Zıt)
    Anlamlı Sözcükler

    kalabalık – tenha
    kazanç – zarar
    katı – sıvı
    kolay – zor
    kapalı – açık
    kış – yaz
    küçük – büyük
    kurnaz – saf
    korkak – cesur
    kirli – temiz
    kuru – yaş
    keder – neşe

    ıslak – kuru

    M Harfi ile Başlayan Karşıt (Zıt)
    Anlamlı Sözcükler

    mat – parlak

    mazlum – zalim
    minimum – maksimum
    medeni – ilkel
    mert – cimri
    mutluluk – üzüntü
    memnu – meşru

    N Harfi ile Başlayan Karşıt (Zıt)
    Anlamlı Sözcükler

    nazik – kaba
    neşeli – üzgün
    nefret – sevgi
    nemli – kuru
    negatif – pozitif
    nesnel – öznel

    Ö Harfi ile Başlayan Karşıt (Zıt)
    Anlamlı Sözcükler

    ölü – diri
    ölüm – yaşam
    ödül – ceza
    ön – arka
    övmek – yermek
    övgü – yergi
    öz – üvey
    özel – resmî
    özgür – tutsak

    P Harfi ile Başlayan Karşıt (Zıt)
    Anlamlı Sözcükler

    pahalı – ucuz
    parlak – mat
    pozitif – negatif
    perakende – toptan
    peşin – veresiye

    R Harfi ile Başlayan Karşıt (Zıt) Anlamlı Sözcükler

    ret – kabul
    resmi – samimi

    S-Ş Harfleri ile Başlayan Karşıt
    (Zıt) Anlamlı Sözcükler

    sabah – akşam
    sade – gösterişli
    sağlam – çürük
    sağ – sol
    sevap – günah
    sevinç – üzüntü
    seyrek – sık
    sert – yumuşak
    siyah – beyaz
    soyut – somut
    sığ – derin
    sıcak – soğuk
    şer – hayır
    şişman – zayıf

    T Harfi ile Başlayan Karşıt (Zıt)
    Anlamlı Sözcükler

    taze – bayat
    ters – düz
    tenha – kalabalık
    tavan – taban
    tümsek – çukur
    tok – aç
    tekil – çoğul
    temiz – kirli
    tutsak – özgür
    tutumlu – savurgan

    U Harfi ile Başlayan Karşıt (Zıt) Anlamlı Sözcükler

    ucuz – pahalı
    unutmak – hatırlamak
    uslu – yaramaz
    usta – acemi
    uzak – yakın
    uzun – kısa

    Ü Harfi ile Başlayan Karşıt (Zıt) Anlamlı Sözcükler

    üretim – tüketim
    üvey – öz
    üzüntü – sevinç

    V Harfi ile Başlayan Karşıt (Zıt) Anlamlı Sözcükler

    var – yok
    verecek – alacak
    verimli – kısır

    Y Harfi ile Başlayan Karşıt (Zıt) Anlamlı Sözcükler

    yaramaz – uslu
    yapay – doğal
    yavaş – hızlı
    yeni – eski
    yerli – yabancı
    yaşlı – genç
    yanıt – soru
    yakın – uzak
    yerli – yabancı
    yokluk – varlık
    yokuş – iniş
    yüksek – alçak
    yürekli – korkak
    yukarı – aşağı

    Z Harfi ile Başlayan Karşıt (Zıt) Anlamlı Sözcükler

    zayıf – şişman

    zengin – fakir

    Cümlelerde Kullanılan Karşıt (Zıt) Anlamlı Sözcükler

    Akıllı, köprüyü geçene dek deli suyu geçer.

    Kötülük, her kişinin yararı iken, iyilik her kişinin yararına olur.

    Uzun boylu kişiler, kısa boylulara kıyasla genellikle daha uzun süre yaşarlar.

    Ağlıyorum, anı geldikçe, gülüştüğümüz anıları hatırladıkça.

    Geniş bir gömlek üzerine dar bir ceket giyilmez.

    Tok bir kişi, olan kişinin halini ne kadar anlayabilir ki?

    O, iyi ve kötü her şeyi tamir edebilir.

    Az ile yetinmeyenler, çok da bulamazlar.

    Zengin, fakir olanı göz önünde bulundurduğunda, yeryüzünde adalet sağlanır.

    Genç nesil, yaşlı bireyleri örnek alırsa, her şey daha düzgün hale gelir.

    Teknoloji, uzak olanı yakın; yakın olanı ise uzak hale getirmiştir.

    İki yanlış, bir doğru yaratmaz.

    Sağlam elmaları sepete, bozuk olanları ise çöpe attılar.

    İthalat her geçen gün artarken, ihracatımız yerinde saymaktadır.

    Az hırs, çok zarar getirir.

    Duyuru, resmi ve özel tüm kuruluşlara yapıldı.

    Aydınlık, parlak bir gelecek, karanlık ve heyecansız beyinlerin kapsamı olamaz.

    Analizi dikkatle yapmayan biri, sentez aşamasında sonuca ulaşamaz.

    Sonsuz güneş gibi parlak hakikatler, geçici şahıslar üzerine inşa edilemez.

    Tarihte, barış anıtını korkaklar değil, cesur ve bahadır kişiler diktirmiştir.

    Çağdaş eğitimde, ödülün cezadan her zaman daha etkili olduğu vurgulanır.

    Özgürlüğebeyinler, karşısında esaret zincirlerini bir bir kırar.

    Mazinin karanlık sayfalarında gezinenler, geleceğin zafer şarkılarını söyleyemezler.


Paragrafta Anlam

Eylül 13, 2024 Okuma süresi: 13 dakika

Paragraf Analizi ve Anlatım Teknikleri

Paragraf Nedir?
Paragraf, Latince kökenli “para” (bölüm) ve “graf” (yazı) kelimelerinin birleşiminden türetilmiştir. Bu, bir metnin belirli bir konuyu işleyen bölümüdür ve anlam ilişkileriyle ayrılır.

Paragrafta Anlatım Teknikleri

Düşünsel Anlatım Teknikleri

  1. Bilgilendirme ve Açıklama
    Bu teknik, bir konu hakkında bilgi vermek ve konuyu aydınlatmak amacıyla kullanılır. Öğretici ve bilgilendirici bir yaklaşım sergilenir. Düşünceler, açık ve nesnel bir şekilde, kısa ve düzenli cümlelerle aktarılır. Bu anlatım tarzı, ders kitaplarında, ansiklopedilerde ve bilimsel yayınlarda sıkça görülür.

    Örnekler:

    • Matematik problemleri çözmek, analitik düşünme yeteneğini geliştirir.
      Burada matematiğin eğitimsel faydaları net bir şekilde açıklanmaktadır.
    • Kimya laboratuvarlarında yapılan deneyler, teorik bilgilerin pratiğe dökülmesini sağlar.
      Kimyanın uygulama alanları bu şekilde somut olarak belirtilir.
  2. İkna Edici Anlatım
    Bu teknik, okuyucuyu belirli bir düşünce veya davranış biçimi hakkında ikna etmek amacıyla kullanılır. Yazar, başlangıçta karşısındaki kişinin görüşlerini kabul ediyormuş gibi görünebilir, ancak sonrasında, genellikle soru cümleleri kullanarak kendi görüşünü savunur. Çeşitli kanıtlar ve temellendirmelerle desteklenen görüş, okuyucuyu etkileyerek onun yerleşik fikirlerini değiştirmeyi hedefler.

    Örnekler:

    • Gerçekten de doğal ürünler, sağlığımızı korumada kimyasal ürünlerden daha etkilidir. Bu nedenle, marketten aldığımız gıdalarda katkı maddelerini en aza indirmeliyiz.
      Yazar, doğal ürünlerin sağlık üzerindeki olumlu etkilerini vurgular ve okuyucuyu kimyasal katkılardan kaçınma konusunda ikna etmeye çalışır.
    • Okulda daha fazla fiziksel etkinlik yapılmalı çünkü çocukların fiziksel gelişimi bu etkinliklerle desteklenir. Sadece teorik bilgilerle sınırlı kalmak, onların genel gelişimini engeller.
      Burada, fiziksel etkinliklerin eğitimdeki önemini savunan bir görüş ortaya konur.
  3. Tartışma ve Kanıtlama
    Bu teknik, bir konu üzerine tartışma ve çeşitli kanıtlarla desteklenme yoluyla kullanılır. Tartışma, genellikle açıklama ve tanımlamalarla birlikte yapılır. Zıtlık bildiren bağlaçlar (“ama”, “fakat”, “ancak”) bu tür anlatımlarda sıkça kullanılır.

    Örnekler:

    • Eğitimde teknoloji kullanımı faydalıdır; ancak, aşırı teknoloji kullanımı öğrencilerin sosyal becerilerini olumsuz etkileyebilir.
      Burada, teknolojinin avantajları ve dezavantajları tartışılır.
    • Özel okullarda eğitim kalitesi genellikle daha yüksektir. Ancak, devlet okullarının erişilebilirliği ve çeşitliliği göz ardı edilmemelidir.
      Özel ve devlet okulları arasındaki farklar üzerinde bir tartışma yapılır.

Sanatsal Anlatım Teknikleri

  1. Öyküleme (Hikaye Etme)
    Bu teknik, olayların zaman sırasına göre anlatıldığı eserlerde kullanılır. Olaylar bir zaman dilimi içinde ve mekânda yaşanır ve bu süreç detaylı olarak aktarılır. Genellikle geçmiş zaman kipleri kullanılır ve okuyucu, olayları sanki bir video izliyormuş gibi deneyimler.

    Örnekler:

    • Küçük bir köyde büyüyen Ahmet, her sabah erkenden kalkar, tarlaları işler ve akşamları köy meydanında arkadaşlarıyla sohbet ederdi.
      Olayların zaman içindeki akışı ve mekân detaylı bir şekilde anlatılır.
    • Nehir, kışın karla kaplı dağları aşarak köye ulaşır ve çocuklar bu yolculuğu sabırsızlıkla beklerdi.
      Olayların zaman içindeki gelişimi ve etkileri detaylandırılır.
  2. Betimleme
    Betimleme, varlıkların niteliklerini ve bu niteliklerin duygularımız üzerindeki etkilerini sözcüklerle anlatma sanatıdır. Okuyucunun hayal gücünü canlandırır ve varlıkları ayrıntılı bir şekilde tasvir eder. Betimleme türleri şunlardır:
    • Açıklayıcı Betimleme: Varlıkların objektif olarak, kişisel yorumlardan bağımsız olarak tanımlandığı betimlemedir. Genellikle realizm ve natüralizm akımlarında kullanılır.

      Örnekler:

      • Masada yer alan eski bir saat, altın kaplaması ve detaylı işçiliğiyle dikkat çeker.
    • İzlenimsel Betimleme: Varlıkların psikolojik etkileriyle birlikte anlatılmasıdır. Duygular ve izlenimler ön plandadır.

      Örnekler:

      • Göz kamaştırıcı bir gün batımı, gökyüzündeki turuncu ve pembe tonlarıyla huzur verici bir görüntü sunuyordu.
    • Fiziksel Betimleme: Bir kişinin dış görünüşüyle ilgili nitelikleri anlatır. Hem nesnel hem de öznel olabilir.

      Örnekler:

      • Yaşlı adamın derin çizgilerle dolu yüzü, hayatının zorluklarını anlatan bir harita gibiydi.
    • Ruhsal (Psikolojik) Betimleme: Kişinin davranışlarından psikolojik durumunu çıkarım yaparak anlatır.

      Örnekler:

      • Kadının endişeli bakışları, içsel bir huzursuzluk yaşadığını gözler önüne seriyordu.

Düşünceyi Geliştirme Yolları

  1. Tanımlama
    Bir şeyin ne olduğunu belirleyici ve açıklayıcı nitelikleriyle ortaya koyma yöntemidir. “Bu nedir?” sorusunun cevabını verir.

    Örnekler:

    • Demokrasi, halkın egemenliğine dayalı bir yönetim biçimidir.
    • Güneş sistemi, Güneş’in çevresinde dönen gezegenler ve diğer gök cisimlerinden oluşur.
  2. Benzetme
    Aralarındaki ortak yönlerden yola çıkarak iki varlık ya da kavramdan zayıf olanı güçlü olana benzetmektir. “Gibi”, “sanki”, “tıpkı” gibi sözcükler kullanılır.

    Örnekler:

    • Zeka, bir kılıç gibi keskindir.
      Burada zekânın keskinliği benzetme yoluyla anlatılır.
    • Onun sesi, bir kuşun şarkısı gibi hafif ve melodiktir.
      Sesin güzelliği benzetmeyle ifade edilir.
  3. Karşılaştırma
    Nesne veya kavramların benzer ve farklı yönlerini kıyaslayarak anlatılmasıdır. “İse”, “oysa”, “halbuki” gibi bağlaçlar kullanılır.

    Örnekler:

    • Şehir hayatı, kırsal hayattan daha hızlı ve karmaşıktır; ancak, şehirdeki fırsatlar kırsalda bulunmaz.
    • Yeni teknoloji ürünleri, eski modellere göre daha hızlıdır. Ancak, eski modellerin dayanıklılığı genellikle daha yüksektir.
  4. Örnekleme
    Konunun daha iyi anlaşılması için somut örnekler verilmesidir. Bu yöntem, düşünceyi daha inandırıcı ve açık hale getirir.

    Örnekler:

    • Ağaçlandırmanın önemini göstermek için, ormanların erozyonu önlemedeki rolünü ele alabiliriz.
    • Etkili bir öğrenme yöntemi olarak, örnek olaylar ve vaka analizleri kullanılması faydalıdır.
  5. Tanık Gösterme
    Görüşleri desteklemek için yetkin kişilerin görüşlerine yer verme yöntemidir. Alıntı yapma bu kategoriye girer ve güvenilirlik kazandırır.

    Örnekler:

    • Ünlü psikolog Carl Rogers, kişisel gelişimin önemini vurgulamıştır.
    • Bir eğitim uzmanının görüşüne göre, erken yaşta öğrenmeye başlamak çocukların akademik başarısını artırır.
  6. Sayısal Verilerden Yararlanma
    Anlatıma nesnellik katar ve konunun somutlaştırılmasına yardımcı olur.

    Örnekler:

    • Çalışma saatlerinin uzunluğu ile iş verimliliği arasındaki ilişkiyi gösteren araştırmalar, verimliliğin genellikle haftada 40 saatten fazla çalışıldığında düştüğünü ortaya koymuştur.
    • Son yıllarda yapılan bir anket, insanların %70’inin çevre dostu ürünleri tercih ettiğini göstermiştir.
  7. Somutlaştırma
    Soyut kavramları somut isimlerle anlatma yöntemidir.

    Örnekler:

    • “Zekânın kılıcı keskindir.”
      Burada soyut bir kavram olan zekâ, somut bir nesneyle ifade edilir.
    • “Küçük bir çocuğun öğrenme arzusu, bir kıvılcımın ateşe dönüşmesi gibidir.”
      Çocuğun öğrenme isteği, somut bir örnekle ifade edilir.

Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler

  • Ana Düşünce:
    Paragrafın temel düşüncesidir ve genellikle bir cümle ya da birkaç cümleyle özetlenir. Yazının amacı ve vurgulamak istediği esas düşünceyi belirtir. Ana düşünce, paragrafın temeli olup, metin içinde belirgin bir şekilde ifade edilir.

    Örnekler:

    • “Eğitimde teknoloji kullanımı, öğrencilerin öğrenme süreçlerini daha etkili hale getirebilir.”
      Ana düşünce, teknoloji kullanımının eğitim üzerindeki etkisini vurgular.
  • Yardımcı Düşünce:
    Ana düşünceyi destekleyen, açıklayan veya örnekleyen yan düşüncelerdir. Bu düşünceler, ana düşüncenin daha iyi anlaşılmasını sağlar.

    Örnekler:

    • “Görsel materyaller, öğrencilerin dikkatini çeker ve konuyu daha iyi anlamalarına yardımcı olur.”
      Bu cümle, ana düşüncenin bir örneğidir ve teknolojinin eğitimdeki rolünü destekler.

Paragraf Yapısı ve Biçimi

  1. Giriş Cümlesi:
    Paragrafın konusunu tanıtan ve genel çerçeveyi çizen cümledir. Giriş cümlesi, edat veya bağlaçlarla başlamaz ve genellikle dikkat çekici bir fikir sunar.
  2. Gelişme Bölümü:
    Paragrafın ana temasının detaylandırıldığı, örneklerin ve açıklamaların yapıldığı kısımdır. Bu bölüm, genellikle en uzun kısmı oluşturur ve düşünceler genişletilir.
  3. Sonuç Cümlesi:
    Paragrafta anlatılan düşünceleri özetleyen ve konuyu toparlayan cümledir. Ana düşünce genellikle burada verilir ve paragrafın temel fikri özetlenir.

Somutlaştırma Tanımı ve Açıklamalı 20 Farklı Örnek

Eylül 13, 2024 Okuma süresi: 5 dakika

Somutlaştırma: Soyut Kavramları Canlandırmak

Somutlaştırma, soyut bir kavramı, daha somut, elle tutulur bir varlık veya olaya benzeterek anlatma sanatıdır. Bu sayede soyut kavramlar daha anlaşılır ve akılda kalıcı hale gelir. İşte somutlaştırmaya dair 20 farklı örnek:

  1. Aşkın ateşi içinde yanıyordu. (Aşk, ateşle özdeşleştirilerek yoğun bir duygu olarak ifade edilmiştir.)
  2. Üzüntü bulutları beynini kaplamıştı. (Üzüntü, karanlık ve ağır bulutlara benzetilerek ifade edilmiştir.)
  3. Sabrın taşları sonunda yerinden oynamıştı. (Sabır, taşlara benzetilerek uzun süre dayanan ancak bir noktada sınırının olduğu vurgulanmıştır.)
  4. Oyunun kuralları değişmişti. (Hayatın veya bir durumun gidişatı, oyunun kurallarına benzetilerek anlatılmıştır.)
  5. Bilginin ışığı zihinlerini aydınlatmıştı. (Bilgi, karanlıkta yol gösteren bir ışığa benzetilerek ifade edilmiştir.)
  6. Kaygılar denizinde boğuluyordu. (Kaygı, derin ve engin bir denize benzetilerek ifade edilmiştir.)
  7. Hayallerinin kelebekleri uçup gitmişti. (Hayaller, özgür ve narin kelebeklere benzetilerek ifade edilmiştir.)
  8. Öfke fırtınası içinde kıvranıyordu. (Öfke, şiddetli bir fırtınaya benzetilerek ifade edilmiştir.)
  9. Sessizliğin duvarları arasında hapsolmuştu. (Sessizlik, kişinin kendini içinde bulunduğu durumu ifade etmek için bir duvara benzetilmiştir.)
  10. Zamanın nehri hızla akıp gidiyordu. (Zaman, durdurulamaz bir akıntıya benzetilerek ifade edilmiştir.)
  11. Yalnızlığın çölü onu yutuyordu. (Yalnızlık, geniş ve ıssız bir çöle benzetilerek ifade edilmiştir.)
  12. Umudun kıvılcımı kalbinde yanmaya devam ediyordu. (Umut, karanlıkta parlayan küçük bir kıvılcıma benzetilerek ifade edilmiştir.)
  13. Korku gölgesi onu takip ediyordu. (Korku, kişinin peşini bırakmayan bir gölgeye benzetilmiştir.)
  14. Başarının zirvesi onun için her zaman hedefti. (Başarı, yüksek ve ulaşılması zor bir zirveye benzetilmiştir.)
  15. Sevginin köprüsü onları bir araya getirmişti. (Sevgi, iki kişiyi birbirine bağlayan bir köprüye benzetilmiştir.)
  16. Hatıraların sandığı içinde saklıydı. (Hatıralar, içinde değerli eşyaların saklandığı bir sandığa benzetilmiştir.)
  17. Kaygılarının ağırlığı omuzlarını çökmüştü. (Kaygı, kişinin omuzlarında taşıdığı ağır bir yük olarak ifade edilmiştir.)
  18. Mutluluğun güneşi yüzüne vuruyordu. (Mutluluk, kişinin yüzünü aydınlatan bir güneşe benzetilmiştir.)
  19. Hayatın macerası onu bekliyordu. (Hayat, bilinmeyenlerle dolu bir maceraya benzetilmiştir.)
  20. Kelimelerin büyüsü onu etkilemişti. (Kelimeler, güçlü ve etkili bir güce sahip sihirli varlıklara benzetilmiştir.)

Bu örneklerde gördüğünüz gibi, somutlaştırma, soyut kavramları daha canlı ve akılda kalıcı hale getirmek için kullanılan etkili bir dil sanatıdır. Yazarlar, şairler ve konuşmacılar, düşüncelerini daha iyi ifade etmek için sıklıkla bu tekniğe başvururlar.

Peki, bu örneklerden sonra somutlaştırma hakkında ne düşünüyorsunuz? Başka bir konu hakkında somutlaştırma örnekleri oluşturmak ister misiniz?


Alıntı Sözcüklerin Yazımı

Eylül 13, 2024 Okuma süresi: 6 dakika

Alıntı kelimelerin Türkçede nasıl yazılacağına dair bazı önemli kurallar ve örnekler aşağıda detaylı olarak açıklanmıştır:

  1. Çift Ünsüzle Başlayan Batı Kökenli Alıntılar: Bu tür alıntı kelimelerde, ünsüzler arasına ünlü konulmadan yazılır. Yani, kelimenin özgün biçimindeki ünlüler Türkçeye aktarılmaz. Örnekler:
    • francala, gram, gramofon, grup, kral, kredi, kritik, plan, pratik, problem, profesör, program, proje, propaganda, protein, prova, psikoloji, slogan, snop, spiker, spor, staj, stil, stüdyo, trafik, tren, triptik vb.

    Bununla birlikte, bazı alıntılarda başta veya iki ünsüz arasında bir ünlü türetilir. Bu ünlü, hem söylenişte hem de yazılışta gösterilir. Örnekler:

    • iskarpin, iskele, iskelet, istasyon, istatistik, kulüp vb.
  2. Yan Yana İki veya Daha Fazla Ünsüz İçeren Batı Kökenli Alıntılar: Bu kelimelerde ünsüzler arasında herhangi bir ünlü konulmadan yazılır. Örnekler:
    • alafranga, apartman, biyografi, elektrik, gangster, kilogram, orkestra, paragraf, telgraf vb.
  3. İki Ünsüzle Bitmeyen Batı Kökenli Alıntılar: Bu tür kelimeler de ünsüzler arasına ünlü konmadan yazılır. Örnekler:
    • film, form, lüks, modern, natürmort, psikiyatr, seks, slayt, teyp vb.
  4. Batı Kökenli Alıntılardaki ve Sonundaki “g” Ünsüzleri: Bu ünsüzler, alıntı kelimelerde olduğu gibi korunur. Örnekler:
    • biyografi, diyagram, dogma, magma, monografi, paragraf, program; arkeolog, demagog, diyalog, filolog, jeolog, katalog, monolog, psikolog, ürolog vb.

    Ancak, fotoğraf ve topoğraf kelimelerinde “g” harfi, “ğ” harfine dönüşür.


Özgün Biçimlerde Yazılması Gereken Batı Kökenli Terimler

  1. Bilim, Sanat ve Uzmanlık Dallarında Kullanılan Terimler: Bu terimler, özgün biçimlerinde yazılır. Örnekler:
    • andante (müzik terimi), cuprum (kimya terimi), deseptyl (eczacılık terimi), quercus, terminus technicus (teknik terim) vb.
  2. Latin Yazı Sistemini Kullanan Dillerden Alınmış Deyimler ve Sözler: Bu tür deyim ve sözler de özgün biçimlerinde yazılır. Örnekler:
    • Veni, vidi, vici (Geldim, gördüm, yendim.); conditio sine qua non (Olmazsa olmaz.); eppur si muove (Dünya her şeye rağmen dönüyor.); to be or not to be (olmak veya olmamak); l’art pour l’art (Sanat sanat içindir.); l’Etat c’est moi (Devlet benim.); traduttore traditore (Çevirmen haindir.); persona non grata (istenmeyen kişi) vb.

Orhan Veli Kanık’ın Şiirinden Alıntı:

Mesele falan değildi öyle,

To be or not to be kendisi için;

Bir akşam uyudu;

Uyanmayıverdi.


Ad Aktarması (Mecaz-ı Mürsel) Nedir? Örnekler

Eylül 13, 2024 Okuma süresi: 9 dakika

Ad Aktarması (Mecaz-ı Mürsel)

Bir ismin, benzetme amacı gütmeksizin başka bir ad yerine kullanılmasına ad aktarması veya mecaz-ı mürsel denir. Bu sanat türü, “düz değişmece” olarak da bilinir. Mecazda genellikle bir benzetme söz konusu olurken, mecaz-ı mürselde benzetme amacı yoktur. Bu türde sözcükler arasında bir anlam ilişkisi kurularak ad aktarması yapılır. Bu ilişki “parça-bütün, iç-dış, yazar-eser, genel-özel, soyut-somut, neden-sonuç” biçimlerinde gerçekleşir.

Ad Aktarması (Mecaz-ı Mürsel) ile İlgili Örnekler

  1. Bilet gişesinden istediği bileti bir türlü alamadı.

    Bu cümlede “gişe” kelimesiyle aslında “gişe memuru” kastedilmiştir. Dolayısıyla ad aktarması (mecaz-ı mürsel) sanatı kullanılmıştır.

  2. Çok susayan çocuk şişeyi bir dikişte bitirdi.

    Burada “şişe” kelimesi, “şişenin içindeki içecek” anlamında kullanılmıştır. Bu örnekte iç-dış ilişkisi kurularak ad aktarması yapılmıştır.

  3. Necip Fazıl, her yerde okunur.

    Cümlede “Necip Fazıl” adıyla “Necip Fazıl’ın eserleri” anlatılmak istenmiştir. Burada yazar-eser ilişkisi kurulmuştur.

  4. Sobanın yanmadığını fark eden çocuk hemen annesine haber verdi.

    Burada “soba” kelimesiyle “sobanın içindeki kömür” kastedilmiştir. İç-dış ilişkisiyle ad aktarması (mecaz-ı mürsel) sanatı yapılmıştır.

  5. Sınıf, her zamanki gibi yine okulun huzurunu bozuyordu.

    Bu örnekte “sınıf” kelimesiyle “sınıftaki öğrenciler” ifade edilmiştir. Dış-iç ilişkisi kullanılarak ad aktarması yapılmıştır.

  6. Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl!

    Burada “hilâl” kelimesiyle “bayrak” kastedilmiştir. Parça-bütün ilişkisiyle ad aktarması (mecaz-ı mürsel) gerçekleştirilmiştir. Bayrak, hilâl ve yıldız gibi unsurlardan oluşur.

  7. Sana benim gözümle bakan gözler kör olsun.

    “Gözler” kelimesiyle “insanlar” kastedilmiştir. Parça-bütün ilişkisiyle ad aktarması yapılmıştır.

  8. Köyün de pek hoşuna gitmemişti yenilik adı altında yapılanlar.

    Burada “köy” kelimesiyle “köy halkı” anlatılmaktadır.

  9. Ankara, olayı kınadı.

    “Ankara” kelimesiyle “ülkeyi yöneten kişiler” ifade edilmiştir. Böylece ad aktarması (mecaz-ı mürsel) sanatı uygulanmıştır.

  10. Teknemiz Ayvalık’a birazdan yanaşacak.

    Bu cümlede “Ayvalık” kelimesiyle “Ayvalık İskelesi” kastedilmiştir. Parça-bütün ilişkisi kullanılmıştır.

  11. Amasya, sunuma ilgi göstermedi.

    Burada “Amasya” şehriyle “Amasya halkı” anlatılmaktadır. Şehir adı halk yerine kullanılmıştır.

  12. Üç tabak yedi, yine doymadı.

    “Tabak” kelimesiyle “tabağın içindeki yemek” anlamı ifade edilmiştir. Bu örnekte dış-iç ilişkisi kurulmuştur.

  13. Ülkenin ileri gelen kalemleri yeni yeni projeler peşindeydiler.

    “Kalem” kelimesiyle “ülkenin bilim adamları” kastedilmiştir. Metafor kullanımıyla ad aktarması yapılmıştır.

  14. Eve haber vermeden evin yolunu tutmuşlar.

    Burada “ev” kelimesiyle “evin halkı” anlatılmaktadır.

  15. Bankadaki en son masada işini halledip caddenin karşısındaki ofisten bir şeyler öğrenmeye çalışıyordu.

    “Masa” ile “görevli memur” ve “ofis” ile “ofisteki kişi” kastedilmiştir. Böylece ad aktarması (mecaz-ı mürsel) sanatı gerçekleştirilmiştir.

  16. Olanlardan sonra Batı da Doğu da bize sırtını çevirmiş durumda.

    “Batı” ve “Doğu” kelimeleriyle “Batı toplumu” ve “Doğu toplumu” anlatılmıştır. Bu örnekte ad aktarması (mecaz-ı mürsel) kullanılmıştır.

  17. Bu güzel oyundan sonra stat, saatlerce takımını ayakta alkışladı.

    Burada “stat” kelimesiyle “seyirciler” ifade edilmiştir. Metafor kullanımıyla ad aktarması yapılmıştır.

  18. Başbakan, Ankara’ya acil koduyla iniş yaptı.

    “Ankara” kelimesiyle “hava alanı” kastedilmiştir.

  19. Siz hiç Fuzuli’yi okudunuz mu son yıllarda?

    Bu cümlede “Fuzuli” ile “Fuzuli’nin eserleri” anlatılmıştır. Yazar-eser ilişkisi söz konusudur.

  20. Gökten bu yıl sürekli bereket yağıyor.

    “Bereket” kelimesiyle “yağmur” anlatılmaktadır. Burada neden-sonuç ilişkisi kurulmuştur; yağmur bir neden, bereket ise sonuçtur.

  21. Evine danışmadan bir iş yaptığını duymadım.

    Burada “ev” kelimesiyle “aile” ifade edilmiştir.

  22. Bir bardak içince ikincisini de istedi annesinden.

    “Bardak” kelimesiyle “bardağın içindeki sıvı” anlamı kastedilmiştir. Dış-iç ilişkisi ile ad aktarması yapılmıştır.

  23. Dün, sınır ticareti başta olmak üzere oda ile birçok konuda görüşmeler yaptı.

    “Oda” kelimesiyle “oda yöneticileri” kastedilmiştir.

  24. Gönül gurbet ele varma, ya gelinir ya gelinmez.

    Burada “gönül” soyut bir kavram olarak “insan” anlamında kullanılmıştır. Soyut-somut ilişkisi söz konusudur.

  25. Ayağını çıkarıp kendini içeri attı.

    “Ayak” kelimesiyle “ayakkabı” kastedilmiştir. İç-dış ilişkisiyle ad aktarması (mecaz-ı mürsel) sanatı yapılmıştır.

  26. Kandilli yüzerken uykularda

    Mehtabı sürükledik sularda (Yahya Kemal Beyatlı)

    Burada “Kandilli” kelimesiyle “Kandilli halkı” ifade edilmiştir.


Fiilimsi

Eylül 13, 2024 Okuma süresi: 7 dakika

Fiilimsi: Fiilden türeyip, fiilimsi eki alarak cümlede isim, sıfat ve zarf görevinde kullanılan kelime türleridir. Örneğin: Havaların iyi gidişine kanıp çiçek açan ağaçlar var.

Yukarıdaki örnek cümledeki altı çizili sözcükler fiilimsi olup, cümlede isim (gidiş), zarf (kanıp) ve sıfat (açan) görevlerinde kullanılmışlardır.

Fiilimsiler, fiilimsi eki almaları nedeniyle çekimli fiillerden ayrılırlar. Çekimli fiiller kip ve kişi eki alırken, fiilimsiler bu ekleri almazlar.

Fiilimsiler Türleri:

İsim-Fiil (Mastar): Fiilden türeyip, isim-fiil eki alan ve fiillerin adı olan fiilimsilere “isim-fiil” denir.

İsim-Fiil Ekleri:

-mek / -mak
-me / -ma
-iş / -ış / -üş / -uş

Örnek: Spor yapmak sağlığa faydalıdır. Burada, “yap” fiil köküdür ve “mak” eki isim-fiil ekidir. “Yapmak” sözcüğü bir fiilin adıdır ve cümlede isim-fiil olarak görev alır.

İsim-Fiilin İsimlerden Farkı: İsimler, varlıkların adıyken, isim-fiiller fiillerin adıdır.

Örnek: Ekmek almayı unutma! – Buradaki “ekmek” sözcüğü, insanların yiyecek olarak kullandıkları bir varlıktır.
Örnek: Tohumu baharda ekmek gerekir. – Buradaki “ekmek” sözcüğü, bir fiilin adıdır ve cümlede fiilimsi olarak kullanılmıştır.

Not: İsim-fiil eki alan bazı kelimeler, zamanla kalıplaşarak isim haline gelirler. Örneğin; dondurma, danışma, kazma, çakmak…

Örnek: Dondurmayı çok severim. – Burada “dondurma” bir isimdir.
Örnek: Sebzeleri dondurma! – Burada “dondurma” bir çekimli fiildir.
Örnek: Etleri dondurmanı öneririm. – Burada “dondurma” isim-fiildir.

Not: Olumsuzluk eki olan -me/-ma ile isim-fiil eki olan -me/-ma karıştırılmamalıdır.

Örnek: Yüksek sesle konuşma! – Burada “ma” olumsuzluk ekidir.
Örnek: Dün bir konuşma yaptı. – Burada “ma” isim-fiil ekidir.

Sıfat-Fiil (Ortaç): Fiilden türeyip, sıfat-fiil ekleri alan ve cümlede genellikle sıfat görevinde kullanılan fiilimsi türüdür.

Sıfat-Fiil Ekleri:

-an / -en
-ası / -esi
-maz / -mez
-r / -ar / -er / -ur / -ür
-dık / -dik / -duk / -dük / -tık / -tik / -tuk / -tük
-acak / -ecek
-mış / -miş / -muş / -müş

Örnek: Köyde tanıdık insan kalmamış. – Burada “tanı” fiil kökü, “dık” sıfat-fiil ekidir ve “tanıdık” kelimesi cümlede sıfat görevindedir.

Sıfat-Fiil, Çekimli Fiil ve Sıfat Arasındaki Farklar:

  • Sıfat-fiil, sıfat-fiil eklerinden birini alır: çalışan
  • Çekimli fiil, kip ve kişi eki alır: çalıştık
  • Sıfat, sıfat-fiil eki ile kip ve kişi eki almaz: çalışkan

Not: Sıfat-fiiller her zaman sıfat görevinde olmayabilir.

Örnek: Ne zaman gideceği belli değil. – Buradaki “gideceği” fiilimsi (sıfat-fiil)dir; çünkü fiilden türemiştir ve sıfat-fiil eki almıştır. Ancak cümlede sıfat görevinde değildir.

Not: Sıfat-fiiller zamanla isim haline de gelebilirler. Örneğin; yazar, kapan, bakan, döner, silecek…

Adlaşmış Sıfat: Bazı sıfat-fiillerde, sıfatın yanındaki isim yazılmaz ve bu durum “adlaşmış sıfat” olarak adlandırılır.

Örnek: Bekleyenleri içeri alın. – Bu cümlede “bekleyen” sıfat-fiil, “kişiler” kelimesi çıkarılarak “adlaşmış sıfat” olmuştur.

Zarf-Fiil (Ulaç): Fiilden türeyip, zarf-fiil ekleri alan ve cümlede zarf görevinde kullanılan fiilimsi türüdür.

Zarf-Fiil Ekleri:

-ıp / -ip / -up / -üp
-arak / -erek
-ken
-a / -e
-madan / -meden
-eli / -alı
-ınca / -ince / -unca / -ünce
-meksizin / -maksızın
-dıkça / -dikçe / -dukça / -dükçe
-r… / -mez

Örnek: Seni gördükçe mutlu oluyorum.
Örnek: Koşa koşa okula gitti.
Örnek: Markete uğrayıp alışveriş yapacağım.
Örnek: Düzenli çalışarak başarılı olabilirsin.

Yukarıdaki örnek cümlelerdeki koyu renkli sözcükler:

  • Fiilden türemiştir.
  • Zarf-fiil eki almışlardır.
  • Cümleye zaman ve durum anlamı katmışlardır.

Bu nedenle bu sözcükler (gördükçe, koşa koşa, uğrayıp, çalışarak) zarf-fiil türünde fiilimsilerdir.


Ünlem Cümleleri Örnekleri

Eylül 13, 2024 Okuma süresi: 3 dakika

Ünlem Cümleleri

Ünlem cümleleri, özlem, üzüntü, sevinç, heyecan, korku, acı, şaşma, hayret ve telaş gibi duyguları ve heyecanları ifade eden cümlelerdir. Bu tür cümlelerde genellikle ünlem işareti kullanılır. Ancak, ünlem cümlelerinde her zaman ünlem işareti bulunmayabilir; “ki” bağlacı, bazı emir cümleleri ve tonlama da ünlem cümlesi oluşturmada etkili olabilir.

Örnekler

  1. Aman tanrım, yolumuzu kaybettik!
  2. Vay be, o kadar hızlı mı büyüdün!
  3. Yine mi trafik kazası! Allah’ım!
  4. Başardık, anne, başardık!
  5. Eyvah, her şey altüst oldu!
  6. Ne kadar da muazzam bir manzara!
  7. Oh, sonunda evimizi bulduk!
  8. Vay canına, hava inanılmaz sıcak!
  9. Eyvah, Sevim acil serviste!
  10. Harika, gerçekten çok iyi performans sergiledin!
  11. Bu nasıl bir sevinç, gözyaşlarımı tutamıyorum!
  12. Ah, başım yine ağrıyor!
  13. Eh, bu testi de geçtim işte!
  14. Yaşasın, büyük bir başarıya imza attık!
  15. Hayret, bu kadar hızlı bir gelişme beklemiyordum!
  16. Dikkat et, önünde tehlike olabilir!
  17. Askerler! İlk hedefiniz denizdir, ileri!
  18. Yüksek sesle bağırdı beylerbey: “Devam edin!” (Yahya Kemal Beyatlı)
  19. Bekle, yolcu! Bilmeden bu topraklara basıyorsun.
  20. Bu toprak, bir zamanların son bulduğu yerdir. (Necmettin Halil Onan)
  21. Ey halk! Sözlerimi dikkatle dinleyin!
  22. Bu ne korkunç bir fırtına, her şey savruluyor!
  23. Yardım edin, boğulmak üzereyim!
  24. Hey, burada olduğumu unutma!
  25. Arkadaş, bu yolda şarkılar söyleyerek ilerlerken,
  26. Hoşça kal, yolun açık olsun! Ayrılıyoruz! (Faruk Nafiz Çamlıbel)
  27. Bahtına yazıklar olsun ki bu dağları aşamadın!
  28. Ah, dünya sürgünümü uzatma artık!

Bu örnekler, çeşitli duyguları ve durumları ifade eden ünlem cümlelerini kapsamlı bir şekilde gösterir.


Paragrafın Başlığı

Eylül 13, 2024 Okuma süresi: 2 dakika

Bir yazının başlığı, yazının içeriğini tanıtan ve okuyucuya yazının ne hakkında olduğunu önceden belirten kelime veya kelime gruplarından oluşur. Başlık, paragrafın ana fikrini ve konularını kapsayacak şekilde olmalıdır. Paragraf başlığı, hem konunun genişliğini hem de ana düşünceyi yansıtacak şekilde seçilmelidir.

Örnek Soru:

“Para, gerçek zenginlik olarak kabul edilemez. O yalnızca ihtiyaçların karşılanmasına yardımcı bir araçtır ve bu nedenle değerlidir. Bir çöl ortasında, kavurucu sıcakta susuzluktan perişan olmuş bir insan için birkaç damla su, bir çuval altından çok daha kıymetlidir.”

Bu paragraf için uygun başlık aşağıdakilerden hangisi olabilir?

a) Gerçek Zenginlik
b) Çöl ve Su
c) Soğuk Su
d) İhtiyaçların Karşılanması

Cevap: Bu tür sorularda, başlığı seçerken önce soruyu dikkatlice okumak önemlidir. Şıkları değerlendirdiğimizde, b ve c seçenekleri paragrafın genelini kapsamamaktadır. Bu ifadeler, paragrafta örnek olarak verilen kısımlardan alınmıştır ve bu nedenle paragrafın tüm içeriğini yansıtmakta yetersizdir. d seçeneği ise, paragrafta belirtilen konu hakkında yeterince açıklama yapmamaktadır. a seçeneğindeki “Gerçek Zenginlik” ifadesi, paragrafın tamamını en iyi şekilde özetlemekte ve içeriği geniş bir biçimde kapsadığı için uygun başlık olarak seçilmelidir.

Doğru cevap: A


Ünlem

Eylül 13, 2024 Okuma süresi: 8 dakika

Ünlem: Duyguları İfade Eden Kelimeler

Ünlem, bir anda ortaya çıkan duyguları, heyecanları, üzüntüleri, şaşkınlıkları veya korkuları ifade etmek amacıyla kullanılan kelimelerdir. Ünlemler, kendi başlarına anlam taşımazlar ve diğer dil unsurlarına benzer şekilde, kullanıldıkları cümlelerde belirli duyguları ifade ederler. Her dilde ortak ünlemler bulunabileceği gibi, bazı ünlemler sadece belirli dillere özgüdür.

Ünlemlerin Türleri:

  1. Asıl Ünlemler (Doğrudan Ünlem Olarak Kullanılan Sözcükler):

    Bu tür ünlemler, doğrudan duygusal bir tepki ya da ifade oluşturur ve genellikle tek başına anlamlıdırlar. İşte bazı örnekler:

    • A! (şaşkınlık veya hayret ifadesi)
    • Ah! (acıma veya üzüntü ifadesi)
    • Eh! (rahatlama ya da beklenti ifadesi)
    • Hey! (uyarı ya da dikkat çekme)
    • Of! (bıkkınlık ya da yorgunluk)
    • Ya! (çağrı veya seslenme)
    • Ey! (seslenme veya dikkat çekme)
    • Üf! (rahatsızlık veya sıkıntı)
    • Ha! (anlama veya hatırlama)
    • Eyvah! (korku ya da acıma)
  2. Ünlem Olmuş Sözcükler:

    Bu tür ünlemler, genellikle belirli bir bağlamda ünlem olarak kullanılan, ama dilde başka işlevleri de olan kelimelerdir. Örnekler:

    • Allah aşkına! (ağır bir rica veya ümit ifadesi)
    • Yarabbi! (şaşkınlık ya da dua)
    • Arkadaşlar! (seslenme veya çağrı)
    • Güzel! (övgü veya takdir)
    • Gel! (davet ya da çağrı)
    • Dur! (uyarı ya da emir)
    • Git! (emir ya da talimat)
    • Yuh! (hayal kırıklığı veya eleştiri)
  3. Yansıma ve İkilemelerden Oluşmuş Ünlemler:

    Bu ünlemler, ses taklitleri ve tekrarlar yoluyla oluşur ve genellikle sesle ifade edilen bir durumu belirtirler. Örnekler:

    • Çat! (bir nesnenin düşme veya kırılma sesi)
    • Küt! (sert bir çarpışma sesi)
    • Deh! (şaşkınlık ya da hayret sesi)
    • Güm! (patlama ya da vurma sesi)
    • Şangır şungur! (sesli bir şeyin hareketi)
    • Hav hav! (köpek sesi)
    • Aman aman! (endişe veya telaş)
    • Pisi pisi! (hayvanları çağırma sesi)
    • Vah vah! (acımadan veya üzüntüden dolayı)

Ünlemlerin Özellikleri:

  • Ünlem Cümleleri: Ünlemler genellikle cümlenin başında, ortasında ya da sonunda bulunabilir. Bu tür cümlelere “ünlem cümlesi” denir ve genellikle cümlenin sonuna ünlem işareti (!) konur.
    • Eyvah, telefonum düştü!
  • Yerleşim: Ünlemler, cümlenin her yerinde kullanılabilir.
  • İsimleşme: Ünlemler isim soylu oldukları için, isimlere eklenen çekim eklerini alabilirler ve bu durumda isim görevi görürler.
    • Ahı gitmiş, vahı kalmış. → Bu cümlede “ah” ve “vah” ünlemleri, “ahı” ve “vahı” şeklinde isimleşmiştir.
  • İkilemeler: Ünlemler ikileme biçiminde de kullanılabilir.
  • Vurgu ve Tonlama: Ünlemler, gerçek anlamlarını genellikle söyleyiş biçimiyle, vurgu ve tonlama yoluyla belirginleştirir.
  • Hayvanları Yönlendirme: Hayvanları korkutmak veya yönlendirmek için kullanılan sesli komutlar da ünlem olarak kabul edilir.
    • Deh! (hayvanları ürkütme)
    • Pist! (hayvanları yönlendirme)
    • Hoşt! (hayvanları uzaklaştırma)
    • Kışt! (hayvanları uyarmak)
  • Dua ve Yemin: Dua ve yemin ifadeleri de ünlem olarak değerlendirilir.
    • Amin! (dua)
    • İnşallah! (dua veya temenni)
    • Vallahi! (yemin)

Not: “E!” ünlemi, fiillerin sonuna geldiğinde fiille kaynaşarak daha yaygın bir kullanım biçimi oluşturabilir.

  • Okula gelseniz e!Okula gelsenize!
  • Buraya baksan a!Buraya baksana!

Başlıca Ünlemler ve Cümledeki Anlam İlgileri:

  • Of, bu kadar yeter! → Bıkkınlık
  • Vah, ne oldu oğlum sana! → Acıma
  • A! Sen de mi geldin? → Şaşırma
  • Ey oğul! → Seslenme
  • Eyvah, çocuk düştü! → Şaşırma ve Korku
  • Hey! → Uyarı
  • Alo! Sesim geliyor mu? → Seslenme
  • Hay hay! Gelirim tabi. → Kabul Etme
  • Yazık, çok iyi biriydi! → Üzülme
  • Arkadaş! Bakar mısın? → Seslenme
  • Kızarım ha! → Korkutma
  • Öff! Bu ne koku! → Tiksinme
  • Oh, sonunda istediğim oldu! → Rahatlama

Tanımlama Tanımı ve Tanımlamanın Özellikleri

Eylül 13, 2024 Okuma süresi: 9 dakika

Bir varlık ya da kavramın ne olduğunu açıklamaya tanımlama denir. İyi bir tanım yapıldığında, yalnızca o varlığı veya kavramı tam anlamıyla ifade eden, gerekli olan bilgiler yer alır. Tanımlama, aynı zamanda “Bu nedir?” sorusunun yanıtını da içerir.

Tanımlamanın Özellikleri

  • Tanım cümleleri genellikle “-dır, -denir, -demektir…” şeklinde sonlanır.
  • Tanımlamada bir nesne ya da varlık eksiksiz ve bütün yönleriyle belirtilir.
  • Düşünceyi geliştirmek amacıyla hem yazılı hem de sözlü anlatımda sıklıkla kullanılır.
  • Tanımlama, bir kavramı hem nitelikleri hem de nicelikleri ile açıklayan bir yöntemdir.
  • Tanımlamada önce, o kavramın ya da varlığın, kendisine benzer olanlardan ayırt edici özellikleri ortaya konur.
  • Tanımlama, paragrafların çoğunlukla giriş bölümünde yer alır.
  • Bir paragrafta tanımlama yapıldığı, tanım cümlelerinden anlaşılabilir.
  • Tanım cümleleri, çoğunlukla açıklama, yorum ya da yargı cümleleriyle karıştırılabilir. Bu karışıklığı önlemek için dikkatli olunmalıdır.

Tanımlama İki Şekilde Yapılır:

1. Nesnel Tanımlama:

Bir varlığın ya da kavramın, herkes tarafından aynı şekilde algılanan gerçek özelliklerine dayanarak yapılan tanımlamadır. Bu tür tanımlamalarda kişisel yorumlar yer almaz ve herkes için aynı anlamı taşır.

Örnek:

  • Harita, bir bölgenin ölçekli ve ayrıntılı bir şekilde kağıda aktarılmış çizimidir.

2. Öznel Tanımlama:

Öznel tanımlama, kişisel bakış açıları ve yorumlarla yapılır. Herkes için aynı anlamı taşımayan bu tanımlamalarda görecelik esastır. Bu nedenle öznel tanımlar, kişiden kişiye değişiklik gösterebilir.

Örnek:

  • Güzellik, insanın iç dünyasından yansıyan huzur ve mutluluğu hissetme halidir.

Tanımlama ile İlgili Örnekler

Örnek 1:

Eğitim, bireyin davranışlarında istenilen olumlu değişikliklerin oluşturulmasına yönelik bir süreçtir. Eğitim, hem formel hem de informel yollarla gerçekleşir. Bu süreç, insanları bilgi, görgü ve erdemle donatır. Eğitimin olmadığı bir toplumda kaos, cehalet ve şiddet hüküm sürer. Eğitim, kişileri bilinçlendirerek doğruyu bulmalarına yardımcı olur. Dolayısıyla eğitim, bireyin hayatında olumlu bir değişim meydana getirmeye yarayan önemli bir etkendir.

Açıklama: Tanımlama, bir varlık ya da kavramın ne olduğunu belirtme işidir. “Bu nedir?” sorusuna yanıt verir. Yukarıdaki paragrafta, “Eğitim nedir?” sorusuna, “Bireyin davranışlarında istenilen olumlu değişikliklerin oluşturulmasıdır.” cevabını alırız. Ayrıca eğitim, formel ve informel yollarla yapılan bir süreç olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle bu paragraf, bir tanımlama paragrafıdır.

Örnek 2:

Şiir, duygu ve düşüncelerin etkili ve güzel bir biçimde dile getirildiği, estetik unsurların ön planda olduğu bir anlatım türüdür. Şiir, insanlık tarihinin her döneminde önemini korumuş, hatta zamanla daha da derinleşerek farklı anlamlar kazanmıştır. Bazılarına göre şiir, güzellik duygusunu harekete geçiren bir araçtır; kimilerine göre ise şiir, biçim ve ritm estetiğinin doruğa ulaştığı bir sanattır.

Açıklama: Tanımlama, bir paragrafta “Bu nedir?” sorusuna yanıt verebilecek nitelikte bir cümle içerir. Yukarıdaki paragrafta “Şiir nedir?” sorusuna “Duygu ve düşüncelerin etkili ve güzel bir biçimde dile getirildiği, estetik unsurların esas alındığı yazılardır.” cevabı verilmektedir. Bu da tanımın yapıldığı bir paragraf olduğuna işarettir.

Örnek 3:

Deneme, yazarın herhangi bir konuda kesin sonuçlara varmadan, kendi düşüncelerini okuyucuyla paylaştığı bir yazı türüdür. Deneme, çok çeşitli konularda yazılabilir. Ancak, güncel olaylardan ziyade evrensel ve kişisel konular üzerinde yoğunlaşır. Denemenin temel amacı bilgi vermek değil, düşündürmek ve yazarın bakış açısını aktarmaktır. Türk edebiyatında deneme türü, Cumhuriyet Dönemi‘nde büyük önem kazanmıştır.

Açıklama: İyi bir tanım, yalnızca gerekli olan bilgileri içerir ve açıklıkla tanımlanan kavramı ortaya koyar. Yukarıdaki paragrafta “Deneme nedir?” sorusuna “Yazarın herhangi bir konuda kesin sonuçlara varmadan, kendi düşüncelerini okuyucuyla paylaştığı bir yazı türüdür.” cevabını alırız. Bu da bu paragrafın bir tanımlama paragrafı olduğunu gösterir.

Tanımlama ve Diğer Düşünceyi Geliştirme Yolları

Tanımlama, açıklama ve yorum gibi diğer düşünceyi geliştirme yollarıyla sıklıkla karıştırılır. Açıklama cümleleri, bir konu hakkında bilgi vermek amacıyla yazılırken, yorum cümleleri ise kişisel değerlendirme ve görüşleri içerir. Tanımlama, bir kavramın ne olduğunu belirterek daha net bir çerçeve çizer.

Örnek:

  • Tanımlama: Resim, bir nesnenin, manzaranın ya da hayali bir tasarımın çizgilerle ve renklerle kağıda veya tuvale aktarılmasıdır.
  • Açıklama: Resim yapmak, insanın iç dünyasını keşfetmesine yardımcı olan bir sanat dalıdır.
  • Yorum: Resim, bence insanın hayal gücünün en güzel dışa vurum biçimidir.

Tanımlama, herhangi bir varlık ya da kavramın ne olduğunu net bir şekilde belirten bir anlatım yoludur. Bir paragrafta tanımlama yapıldığını anlamak için “Bu nedir?” sorusunu sorabiliriz. Eğer net bir cevap alıyorsak, o paragrafın tanımlama paragrafı olduğunu söyleyebiliriz. Tanımlama, paragraflarda genellikle giriş bölümünde yer alır ve bir kavramın niteliklerini ve niceliklerini ortaya koyarak onu diğerlerinden ayırır.


Ağız, Şive, Lehçe Nedir? Aralarındaki Farklar

Eylül 13, 2024 Okuma süresi: 17 dakika

Ağız, Şive ve Lehçenin Farkları

Ağız

Herhangi bir ülke sınırları içerisinde, şehirden şehire, kasabadan kasabaya hatta köyden köye kadar değişebilen küçük farklılıklara ağız denir. Türkiye Türkçesi bir şive olduğundan, Türkiye sınırları içinde birçok ağız örneği bulunmaktadır. Ağız, sadece telaffuzda farklılık gösterir; yazıya geçildiğinde bu telaffuz farklılıkları tamamen kaybolur. Romanlarda, hikayelerde ve özellikle tiyatrolarda karakterlerin gerçekliğini yansıtmak için ağız kullanılır. Örneğin, Erzurum ağızı, Kastamonu ağızı, Konya ağızı, Tokat ağızı gibi örnekler verilebilir.

Anadolu’da Var Olan Ağızlardan Örnekler

Doğu-Güneydoğu Ağzı

  • Mişmiş: Kayısı, zerdali
  • Yanır: Yara
  • Tağa: Pencere
  • Pisik: Kedi
  • Ölülük: Mezarlık
  • Küncü: Susam
  • Ariş: Asma

Batı Anadolu Ağzı

  • Burma: Musluk
  • Bağa: Guatr
  • Keşir: Havuç
  • Göcen: Tavşan yavrusu

Kuzey Anadolu Ağzı

  • Teğin: Sincap
  • Yal: Hayvan yiyeceği
  • Kırtlamak: Isırmak
  • Eze: Teyze

Orta Anadolu Ağzı

  • Enek: Meyve çekirdeği
  • Filke: Musluk
  • Cilis: İyice
  • Balak: Tavşan yavrusu
  • Efenekli: Aşırı titiz

Gaziantep Ağzı

  • Hanek: Laf söz
  • Güccüg: Küçük
  • Gene: Yine
  • Çabıh: Çabuk
  • Gette: Git
  • Böyün: Bugün
  • Haradan: Nereden

Aksaray Ağzı

  • Gaşşıh: Kaşık
  • Kaçıl: Çekil
  • Kiyat: Kâğıt
  • Peşgir: Havlu
  • Kölke: Gölge
  • Kakışmak: Kavga etmek
  • Mayış: Maaş
  • Kerme: Tezek
  • Firek: Domates
  • Ebe: Nine
  • Zerdeli: Kayısı

Erzurum Ağzı

  • Uşah: Çocuk
  • Tanko: Sosyetik
  • Zenne: Kadın
  • Berf: Kar
  • Cıstik: Erkek ayakkabısı
  • Çangıl: Zil
  • Dıldılık: İnce elbise
  • Fırfırik: Topaç

Adana Ağzı

  • Küncü: Susam
  • Helke: Su kabı
  • Mintan: Gömlek
  • Evermek: Evlendirmek
  • Guzlacı: Hamile
  • Yel: Rüzgâr
  • Gallep: Güvercin
  • Çitil: Yoğurt kabı

ŞİVE

Bilinen bir zaman diliminde ana dilden ayrılmış ve belirgin ses ve biçim farkı göstermeyen kollar şive olarak adlandırılır. Örneğin, Kazakça, Özbekçe, Azerice gibi Türkçenin çeşitli şiveleri vardır. Türkiye sınırları içinde konuşulan Türkçe, Türkiye şivesi olarak kabul edilebilir.

Türkçenin başlıca şivelerini şu şekilde sıralayabiliriz:

  1. Türkiye Türkçesi
  2. Azerice
  3. Türkmence
  4. Özbekçe
  5. Gagavuzca
  6. Uygurca
  7. Kazakça
  8. Tatarca
  9. Kırgızca
  10. Nogayca
  11. Başkurtça
  12. Karakalpakça

Örnekler

Oğuz’un Od Tapması (Azerbaycan Türkçesiyle)

  • Oğuz nesli Yer Xan Ana Xatun’la çox isti ölkeler gezdi. (Azerice)
  • Oğuz soyundan Yer Han, Ana Hatun’la çok sıcak ülkeler gezdi. (Türkiye Türkçesi)

Yeni yılınız kutlu olsun: Türkiye Türkçesi
Yeni iliniz mübarek olsun: Azerice
Yangi yilingiz kutli bo’lsın: Özbekçe
Janga jılıngız kuttı bolsın: Kazakça
Yengi yılıngızğa mübarek bolsun: Uygurca
Yana yılınız men: Nogayca
Cangı cılıngız kuttu bolsun: Kırgızca

Azerice Şivesine Örnek

  • HEYDAR BABA’YA SELAM
    • Heyder Baba, ıldırımlar şakanda,
    • Seller, sular şakkıldayıb akanda,
    • Kızlar ona saf bağlayıb bakanda,
    • Selâm olsun şevkatize, elize,
    • Menim de bir adım gelsin dilize.

Kırgız Şivesine Örnek

  • Ay carkırap baiınan,
  • Altını arbın, taiıgan,
  • Toonun görkemi Kırgız’da.
  • Kayberen çubap kıyadan,
  • Kıraandar uçup uyadan,
  • Zoonun görkemi Kırgız’da.
  • Bulagı tunuk möltüröp,
  • Özönü tereñ kürküröp,
  • Suunun görkemi Kırgız’da.
  • Aralga tolup salkındap,
  • Agarıp köldö carkıldap,
  • Aktan Tınıbekov

LEHÇE

Bir dilin bilinmeyen dönemlerinde o dilden ayrılmış ve ses, biçim ve kelime açısından büyük farklılıklar gösteren kollar lehçe olarak adlandırılır. İki farklı lehçe genellikle birbirini anlamayacak kadar farklıdır. Örneğin, Sibirya’da yaşayan Yakut Türklerinin konuştuğu Yakutça ve Orta Volga bölgesinde yaşayan Çuvaş Türklerinin konuştuğu Çuvaşça Türkçenin iki farklı lehçesidir. Türkçenin lehçeleri hakkında ilk bilgiler Kaşgarlı Mahmut’un “Divan-ı Lügati’t-Türk” eserinde yer alır.

Türkçenin başlıca lehçeleri:

  • Çuvaşça: Günümüzde yaklaşık 4 milyon insanın yaşadığı Çuvaş Özerk Cumhuriyeti‘nde konuşulan bu lehçe, Türkiye Türkçesinden en uzak olandır. Anlaşılabilirlik açısından en zor olan lehçedir. Çuvaşça, Kiril alfabesiyle yazılır ve yaklaşık 60,000 kişinin konuştuğu tahmin edilmektedir. Eskiden Bulgarların kullandığı dil de Çuvaşça olarak bilinir.

    Çuvaşça Lehçesinde Kişi Zamirleri

    • Ben: Epĕ (Эпĕ)
    • Sen: Esĕ (Эсĕ)
    • O: Văl (Вăл)
    • Biz: Epir (Эпир)
    • Siz: Esir (Эсир)
    • Onlar: Vĕsem (Вĕсем)

    Çuvaşça Lehçesinde Atasözleri

    • Amisne pıh ta hırne ıl: (Annesine bak kızını al.)
    • Atil hirne şitmesir, atta hıvsa şikles mar: (Dereyi görmeden paçayı sıvama.)
    • Vatti şuk, latti şuk: (Sona kalan dona kalır.)
  • Yakutça: Günümüzde yaklaşık 350,000 kişinin konuştuğu ve Kiril alfabesiyle yazılan bir dildir. Doğu Sibirya’da, Rusya’ya bağlı Yakut Özerk Cumhuriyeti‘nde konuşulan bu lehçede, Moğolca etkileri önemli bir yer tutar.

    Yakutça / Türkiye Türkçesi

    • Aganı: Ağa
    • As: Aş
    • Âs: Aç
    • Atah: Ayak
    • Bısah: Bıçak
    • İkki: İki
    • Kıs: Kış
    • Kis: Kız
    • Ös: Söz
    • Sıt: Yat
    • Timir: Demir
    • Uot: Od
    • Üören: Öğren
    • Dıl: Dil
    • Toyon: Erkek
    • But: Bacak
    • Bas: Baş
    • Kotun: Hatun
    • Sıl: Yıl
    • Sambır: Yağmur
    • Kulgah: Kulak
    • Uyaz: Dudak
    • Burun: Burun
    • Cöge: Dost

Ağız, Şive ve Lehçenin Karşılaştırılması

Ağız; bir ülkenin iç bölgeleriyle, yani şehirlerle ilgilidir. Yani ağız, ülke sınırları içinde farklı şehirler arasında görülen söyleyiş farklılıklarını ifade eder. Erzurum ağızı, Gaziantep ağızı, Aksaray ağızı gibi örnekler verilebilir. Ağızdaki bu farklılıklar sadece telaffuzda görülür ve yazıya geçirildiğinde bu farklılıklar ortadan kalkar.

Şive ise ülke sınırları dışına çıkar ve ülkeler arasındaki farklılıkları ifade eder. Şive, bir dilin bilinen bir zaman diliminde ayrılmış, ancak çok fazla ses ve biçim farkı göstermeyen kollarıdır. Bu nedenle, bir Azeri rahatlıkla Türkiye Türkçesini anlayabilir. Şive, lehçeden daha az belirgin farklılıklar içerir.

Lehçe ise dilden ayrılma sürecinde daha büyük değişiklikler gösterir ve ses, biçim ve kelime açısından önemli farklılıklar içerir. Lehçeler arasındaki farklar genellikle çok belirgindir ve iki farklı lehçe arasında anlaşılma zorluğu yaşanabilir. Türkçenin yalnızca iki lehçesi bulunur.

Kısacası, ağız sadece ülke içindeki şehirlerle ilgilidir ve telaffuzda farklılık gösterir. Şive ülke sınırları dışındaki farklılıkları ifade eder ve lehçe ise dilin büyük ölçüde farklılaşmış kollarını belirtir.


Ünsüzlerin Özellikleri

Eylül 13, 2024 Okuma süresi: 7 dakika

Ünsüzlerin Özellikleri

Ses yolunda oluşan ve boğumlanarak çıkan sesler, ünsüz olarak adlandırılır. Ünsüzler, tek başlarına telaffuz edilemez; genellikle bir ünlü ile birlikte seslendirilir. Türkçede toplamda 21 ünsüz harf bulunur: Bunlar; b, c, ç, d, f, g, ğ, h, j, k, l, m, n, p, r, s, ş, t, v, y, z harfleridir.

Ünsüzlerin Türleri ve Özellikleri

Ünsüzler: Sert ve Yumuşak Olarak İki Ana Gruba Ayrılır

Ünsüzleri daha basit bir şekilde anlamak için öncelikle sert ve yumuşak olarak iki ana gruba ayırabiliriz. Bu sınıflandırma, ünsüzlerin telaffuz edilme biçimindeki farklılıklara dayanır.

Sert Ünsüzler

Sert ünsüzler, telaffuz edildiğinde ağızda daha fazla gerginlik oluşturan ünsüzlerdir. Genellikle sessiz ünsüzlerdir.

  • Örnekler: p, t, k, ç, f, s, ş, h

Yumuşak Ünsüzler

Yumuşak ünsüzler ise telaffuz edildiğinde ağızda daha az gerginlik oluşturan ünsüzlerdir. Genellikle sesli ünsüzlerdir.

  • Örnekler: b, d, g, j, v, z, m, n, y, l, r

Not: Bu sınıflandırma, ünsüzlerin diğer özelliklerini (artikülasyon yeri, biçimi gibi) göz ardı etmektedir. Daha detaylı bir sınıflandırma için yukarıdaki açıklamalara başvurabilirsiniz.

Ünsüzlerle İlgili Kurallar

  1. Türkçede İki Ünsüzün Yan Yana Olması: Türkçede, kelime başında iki ünsüz bir arada bulunmaz. Bunun tek istisnası “bre” ünlemidir.
    • Örnek: Fren, trene, klip, krater, grup, star, trafik, kral. Bu tür kelimeler Türkçeye diğer dillerden geçmiştir ve yerleşmiştir.
  2. Başında Bulunmayan Ünsüzler: Türkçede, kelimenin başında genellikle m, ğ, l, v, c, f, r, j, p, ş, n, h, z ünsüzleri bulunmaz.
    • Örnek: Mesele, ğark (bu kelime kullanılmıyor), lazım, vesile, Cafer, fert, reis, jandarma, pijama, şerik, nesim, hayat, zahmet.
  3. Bulunmayan Ünsüz Sesler: Türkçede bazı ünsüz sesler hiç bulunmaz.
    • Örnek: f, h, j, v sesleri Türkçede belirli durumlarda kullanılmaz veya çok nadirdir.
  4. Ünsüzlerin Tek Harfle Gösterilmesi: Türkçede her ünsüz tek bir harfle ifade edilir. Karmaşık ünsüz birleşimleri genellikle tek bir harfle gösterilir.
    • Örnek: b, c, ç, d, g, k, l, m, n, p, r, s, ş, t, v, y, z.
  5. Sert Ünsüzlerle Bitmemesi: Türkçede, birkaç istisna dışında, kelimeler genellikle b, c, d, g ünsüzleri ile bitmez. Türkçede ünlü ile biten kelimeler daha yaygındır.
    • Örnek: Göz, çocuk, balık, kağıt.

Ünsüzler ile İlgili Örnek Cümleler

  • Şehirlerin karmaşasında fren sesleri hiç eksik olmaz.
  • İyi bir klip izleyiciye farklı duygular yaşatır.
  • Bilimsel bir krater, araştırmalar için önemli bir veridir.
  • Akşam grup çalışması, proje üzerinde ilerlemeyi sağlar.
  • Yolda star görmenin heyecanı her zaman yüksektir.
  • Bir trafik kazasında araçların hızı önemli rol oynar.
  • Bir kral hikayesi, tarih boyunca ilgi çekici olmuştur.
  • Mesele, gerçekten önemlidir ve çözülmelidir.
  • Lazım olan şeyler, genellikle önceden planlanmalıdır.
  • Cafer adı, bazı bölgelerde yaygındır.
  • Fert, sağlık konusunda dikkatli olmalıdır.
  • Reis, yolculuklarda önemli bir rol oynar.
  • Pijama giymek rahat bir uyku için gereklidir.
  • Şerik kelimesi genellikle anlaşılabilir bir bağlamda kullanılır.
  • Nesim adı, bazı kültürlerde yaygındır.
  • Hayat, çeşitli deneyimlerle zenginleşir.
  • Zahmet, her işte bir zorluk olarak karşımıza çıkar.

Üç Nokta (…)

Eylül 13, 2024 Okuma süresi: 5 dakika

Üç Noktanın Kullanım Alanları ve Özellikleri

  1. Anlam olarak tamamlanmamış cümlelerin sonuna üç nokta konur. Bu, cümlenin tam anlamıyla bitmediğini, bir boşluk ya da eksiklik olduğunu ifade eder. Bu tarz cümlelerde üç nokta, anlatımın yarım kaldığını ya da okuyucunun hayal gücüne bırakıldığını belirtir. Örneğin: Ne çare ki gözlerinden akan yaşlar onu ele veriyordu, içindeki acıyı herkes anlıyordu da bu yanı… (Tarık Buğra). Burada üç nokta, karakterin iç dünyasındaki karmaşıklığın tam olarak anlatılmadığını, eksik bırakıldığını göstermektedir. Tarık Buğra’nın cümlesiyle beraber kullanılan üç nokta, okurun tamamlaması için yer bırakır.
  2. Kaba veya sakıncalı görülen kelimelerin açıkça yazılmak istenmediği durumlarda üç nokta kullanılır. Bu, edebiyatta, konuşmalarda ya da günlük dilde bazı kelimelerin belirtilmek istenmediği yerlerde tercih edilir. Örneğin: Mahalledeki B… efendi, bir daha gözükmedi. Bu örnekte üç nokta, isim ya da kelimenin tam yazılmasını gizlemek amacıyla kullanılmıştır. Bu tarz kullanım özellikle geçmiş dönem romanlarında ya da hikayelerde sıkça rastlanır ve karakterin ya da olayın tam açıklanmasını engeller.
  3. Alıntılarda, başta, ortada ya da sonda eksik bırakılan kelimelerin yerine üç nokta konur. Bu kullanım, bir metinden yapılan alıntılarda belirli kısımların atlandığını gösterir. Özellikle metnin anlamını bozmadan, gereksiz kısımları atlamak istendiğinde tercih edilir. Örneğin: … birden gökyüzü karardı ve yağmur yağmaya başladı… (Tarık Buğra). Üç nokta burada eksik bölümlerin olduğunu belirtmekte ve alıntının tam olmadığını gösterir. Bu şekilde bir anlatımın özünü bozmadan, kısa ve öz biçimde ifade edilir.
  4. Bir cümlede sözün kesildiği ve geri kalan bölümün okuyucunun hayal gücüne bırakıldığı yerlerde üç nokta kullanılır. Bu, anlatıya güç katar ve okurun olayları kendi zihninde tamamlamasını sağlar. Örneğin: Onu o kadar çok özledim ki… ifadesinde üç nokta, anlatıcının duygularını tam olarak dile getiremediğini, okuyucuya hayal dünyasında bu eksikliği tamamlama fırsatı tanıdığını gösterir. Bu kullanım, cümleye daha derin ve güçlü bir anlatım katmanın yanı sıra, duygusal bir etki yaratır.
  5. Ünlem ve seslenmelerde anlatımı pekiştirmek amacıyla da üç nokta tercih edilir. Bu, özellikle bir karakterin ya da anlatıcının duygusal yoğunluğunu göstermek için kullanılır. Örneğin: Gölgeler hızla yaklaştı. Bir adım kalmıştı ki birden onu tanıdılar: — Koca Ali… Koca Ali be!.. Üç nokta burada karakterin tanınma anını ve ünlemin şiddetini güçlendirmek için kullanılmıştır. Bu tür kullanımlarda, anlatımın vurgu ve heyecan kazanması amaçlanır.

NOT: Ünlem işareti (!) ya da soru işaretinden (?) sonra üç nokta kullanılacaksa, iki nokta yeterli olabilir. Üç nokta kullanımı, zaten vurgu ve eksikliği işaret ettiği için, ünlem ya da soru işaretinden sonra üç nokta koymak genellikle fazla olur. Örneğin: — Ne yapıyorsun?!.. ya da — Nereye gidiyorsun?.. gibi cümlelerde iki nokta yeterli görülür, çünkü vurgu zaten ünlem veya soru işareti ile sağlanmış olur.

  1. Karşılıklı konuşmalarda, eksik bırakılan cevaplar için üç nokta kullanılır. Bu, karakterlerin tam olarak yanıt vermediği, duraksadığı ya da sözlerinin kesildiği yerlerde tercih edilir. Örneğin:
    • — Kim o?
    • — Ahmet…
    • — Hangi Ahmet?
    • — …
      Bu örnekte üç nokta, karakterin tam cevap veremediğini ya da sustuğunu ifade eder. Karşılıklı diyaloglarda bu tarz bir kullanım, konuşmaların tamamlanmadığını ya da gizlendiğini göstermek için kullanılır ve okura gerilim ya da merak unsuru katar.

Bu kullanım örnekleri, üç noktanın anlatımı zenginleştiren ve duygusal derinliği artıran bir işlevi olduğunu gösterir. Üç nokta, eksik bırakma, duygusal vurgu yapma ve gizli kalması istenen ifadeleri kapatma gibi pek çok işlevi üstlenir.


Büyük Ünlü Uyumu Nedir?

Eylül 12, 2024 Okuma süresi: 9 dakika

Türkçede, bir kelimenin ilk hecesindeki ünlü eğer kalınsa (a, ı, o, u), bu kelimenin diğer hecelerindeki ünlüler de kalın olur. Benzer şekilde, bir kelimenin ilk hecesindeki ünlü inceyse (e, i, ö, ü), diğer hecelerdeki ünlüler de ince olur. Bu kurala büyük ünlü uyumu denir ve Türkçenin ses bilgisi açısından önemli bir özelliktir.

Büyük Ünlü Uyumu Kuralları

  1. Kalın Ünlülerle Uyumu: Bir kelimenin ilk hecesinde kalın ünlü (a, ı, o, u) bulunuyorsa, diğer hecelerdeki ünlüler de bu kalın ünlü grubundan seçilir.Örnekler:
    • Adım
    • Dalga
    • Duvak
    • Çocuklar
    • Karanlık
    • Kırlangıç
    • Ayrılmak
    • Kurnazlık
    • Bıçak
    • Baklava
    • Susuz
    • Bacanak
    • Ormanlık
    • Çalışma
    • Araba
    • Yuvarlak
  2. İnce Ünlülerle Uyumu: Bir kelimenin ilk hecesinde ince ünlü (e, i, ö, ü) bulunuyorsa, diğer hecelerdeki ünlüler de ince ünlü grubundan olmalıdır.Örnekler:
    • Ergenlik
    • Gelincik
    • Gözlükçü
    • Çiçekçi
    • Bilgili
    • Bekleyiş
    • Belirteç
    • İncelemek
    • Yüzük
    • Vergi
    • Kömürlük
    • Üzengi
    • Bilezik
    • Verimli
    • Sindirim
    • İşlem

Büyük Ünlü Uyumu ile İlgili Ekstra Kurallar

  1. Uyum Zorunluluğu: Türkçede, kelimeler büyük ünlü uyumuna uymak zorundadır. Eğer bir kelime bu kurala uymuyorsa, muhtemelen bu kelime Türkçede kökeni bulunmayan bir kelimedir.Örnekler:
    • Mektup
    • Evliya
    • Telefon
  2. Zamanla Değişmiş Sözcükler: Aslen Türkçe olan ancak zaman içinde değişen bazı kelimeler büyük ünlü uyumuna uymaz.Örnekler:
    • Hangi (Kangı)
    • Elma (Alma)
    • Kardeş (Karındaş)
    • Anne (Ana)
    • Dahi (Daha)
    • Hani (Kanı)
    • Şişman
    • İnanmak
  3. Büyük Ünlü Uyumunu Bozan Ekler: Bazı ekler, büyük ünlü uyumunu bozabilir. Bu ekler, kelimenin uyumlu yapısını değiştirmeden eklenir.Örnekler:
    • -ken: yazarken, çalışırken, oynarken…
    • -gil: halamgil, amcamgil, babamgil…
    • -(ı)mtırak: yeşilimtırak, ekşimtrak…
    • -yor: izliyor, inliyor, yürüyor…
    • -ki: arkadaki, akşamki, babanınki, karşıdaki, yoldaki, yarınki…
    • -leyin: sabahleyin, akşamleyin…
  4. Tek Heceli Sözcükler: Tek heceli kelimelerde büyük ünlü uyumu aranmaz.Örnekler:
    • Al
    • Ok
    • Sur
    • Yap
    • Et
    • Ot
    • It
  5. Birleşik Sözcükler: Birleşik kelimelerde büyük ünlü uyumu kuralı genellikle aranmaz.Örnekler:
    • Bugün
    • Çekyat
    • Hamamböceği
    • Bilgisayar
    • Pazartesi
    • Bilinçaltı
    • Samanyolu
    • Yüzbaşı
    • Binbaşı
    • Başakşehir
    • Hanımeli
  6. Alıntı Sözcükler: Başka dillerden alınmış kelimelerde büyük ünlü uyumu aranmaz.Örnekler:
    • Tiyatro
    • Diyalog
    • Nakil
    • Ziyafet
    • Gramer
    • Otomatik
    • Gazete
    • Aheste
    • Kelam
    • Pehlivan
    • Ziyaret
    • Psikoloji
    • Stüdyo
    • Nezaket

    Not: Bağlaç olan “ki” eki ayrı yazıldığı için büyük ünlü uyumu bu ek için geçerli değildir. Bu ek, kendisinden önceki ve sonraki kelimelerden bağımsız olarak değerlendirilir.

    Örnek:

    • Çalışmalısın ki kazanasın

Sıfat (Ön Ad)

Eylül 12, 2024 Okuma süresi: 5 dakika

Sıfatlar:

Sıfat, varlıkları niteleyen ya da belirten sözcüklerdir. Sıfatlar, bir ismin önüne gelerek o ismi nitelendirir veya belirtirler. Sıfatlar, ismin niteliğini veya özelliğini belirlerken, çoğunlukla niteleme ya da belirleme işlevi görürler.

  • Güzel kitap: Burada “güzel” kelimesi “kitap” kelimesini nitelendirir.
  • Sıcak ekmek: Bu örnekte “sıcak” kelimesi “ekmek” kelimesini nitelendirir.
  • Üç kalem: Burada “üç” kelimesi “kalem” kelimesinin miktarını belirtir.

A) Niteleme Sıfatları:

Niteleme sıfatları, önüne geldiği ismin rengini, durumunu veya biçimini belirler. Niteleme sıfatları, isimlere sorulan “nasıl” sorusuna cevap verir.

  • Kırık cam: Burada “kırık” kelimesi, “cam” kelimesinin durumunu belirtir.
  • Yuvarlak masa: Bu örnekte “yuvarlak” kelimesi, “masa” kelimesinin şekil yönünden niteliğini belirler.
  • Kırmızı şapka: Burada “kırmızı” kelimesi, “şapka” kelimesinin rengini belirtir.

B) Belirtme Sıfatları:

Belirtme sıfatları, isimleri sayı, işaret veya diğer yönlerden belirler ve isimlerin özelliklerini belli belirsiz şekilde tanımlar. Bu sıfatlar, genellikle isimlerin özelliklerini soran sorulara yanıt verirler.

  • İşaret Sıfatları: Varlıkları işaret ederek belirten sıfatlardır. İşaret sıfatları, isimlere sorulan “hangi” sorusuna cevap verir. İşaret sıfatları “bu, şu, o, öteki, beriki, böyle, öyle, şöyle, diğer” gibi kelimelerle ifade edilir.
    • Bu konuyu okul müdürüyle konuşmalıyım.
    • Şu kalem babamın hediyesi.
    • Öteki arabayı dün sattık.

    NOT: İşaret belirten kelime, ismin yerine kullanıldığında işaret zamiri olur. Örneğin, “Bu güzelmiş.”

  • Sayı Sıfatları: İsimlerin sayı yoluyla kesin olarak belirlenmesini sağlar. Sayı sıfatlarının çeşitleri şunlardır:

    a) Asıl Sayı Sıfatları: İsimlerin kesin sayılarını belirten sıfatlardır.

    • İki ekmek, beş ay, sekiz öğrenci

    b) Sıra Sayı Sıfatları: Sıraları veya dereceleri belirten sıfatlardır.

    • Üçüncü sınıf, ikinci kat, kırkıncı bölüm

    c) Kesir Sayı Sıfatları: İsimlerin bütünün kaçta kaçı olduğunu gösteren sıfatlardır.

    • Yarım ekmek, dörtte bir hisse, çeyrek altın

    d) Üleştirme Sayı Sıfatları: İsimlerin bölüştürüldüğünü gösteren sıfatlardır.

    • İkişer çocuk, beşer yıl, sekizer elma
  • Belgisiz Sıfatlar: İsimlerin sayılarını, miktarlarını tam olarak belirtmeyip, belli belirsiz ya da yaklaşık olarak ifade eden sıfatlardır. Belgisiz sıfatlar “bir, birkaç, birçok, birtakım, az, çok, biraz, bazı, her, herhangi bir, bütün, kimi” gibi kelimelerle ifade edilir.
    • Bazı öğrenciler, kimi insanlar, birtakım haberler
  • Soru Sıfatları: İsimlerin özelliklerini soru yoluyla öğrenmeyi amaçlayan sıfatlardır. Soru sıfatları “ne, nasıl, ne gibi, nice, kaç, kaçıncı, hangi, ne türlü” gibi kelimelerle ifade edilir.
    • Hangi filmi izledin?
    • Nasıl bir şapka istiyorsun?
    • Ne tarafa gidiyorsun?

Güzel Adlandırma Nedir?

Eylül 12, 2024 Okuma süresi: 7 dakika

Güzel Adlandırma Nedir?

Güzel adlandırma, olumsuz olarak algılanan bazı durumları, kavramları veya varlıkları daha hoş ve kabul edilebilir bir şekilde ifade etme sanatıdır. Toplumun bazı konulara karşı duyduğu hassasiyetler, tabular veya olumsuz çağrışımlar yüzünden, bu kavramların doğrudan kullanımından kaçınılır ve yerine daha olumlu, kibar veya etkileyici ifadeler tercih edilir. Güzel adlandırma, sıklıkla hastalıklar ve engeller gibi hassas konularda kullanılır. Bu adlandırmalar, genellikle tabuların, toplum normlarının ve estetik kaygıların etkisiyle ortaya çıkar.

Güzel Adlandırmanın Amacı:

  • Olumsuzluğu Örtmek: Kavramın olumsuz etkilerini gizleyerek daha olumlu bir ifade sunmak.
  • Kibarlık ve Edebilik: Toplumsal normlara uygun, kibar ve saygılı bir dil kullanmak.
  • Etkileyicilik: İfadenin duygusal ve estetik etkisini artırmak.

Güzel Adlandırmanın Özellikleri:

  • Mecaz Anlam Kullanımı: Sözcüklerin gerçek anlamlarının dışında benzetmeler ve mecazlarla ifade edilmesi.
  • Kültürel ve Ulusal Özellikler: Güzel adlandırmalar, kültürel ve ulusal farklılıklar gösterebilir ve her kültürde farklı şekillerde kullanılır.

Örnekler:

  • Yarasa: “Gecenin kuşu”
  • Ölüm: “Son yolculuk” veya “Rahmete kavuşmak”
  • Azrail: “Ölüm meleği”
  • Sağır: “İşitme engelli”
  • Kör: “Görme engelli”
  • Geri zekâlı: “Zihinsel engelli”
  • Sakat: “Bedensel engelli”
  • Deli: “Akıl hastası”
  • Cin: “Üç harfli” veya “İyi saatte olsunlar”
  • Verem: “İnce hastalık”
  • Felç: “İnme”
  • Deri veremi: “Cüzam”
  • Sara hastalığı: “Bayılma”
  • Menenjit: “Kısma”
  • Romatizma: “Kuru yel”
  • Küçük sivilce: “Akarcacık”
  • Sıpa: “Karakaçan”
  • Kefen: “Yakasız gömlek” veya “Çadır”
  • Tabut: “Tahta at”
  • Üvey ana: “Cici ana”
  • Dul kadın: “Celep”

Cümle İçerisinde Kullanım Örnekleri:

  • Havanın kararmasıyla etrafı karanlık kuşları basar.
  • Edebiyat dünyasının önemli isimlerinden biri son yolculuğuna uğurlandı.
  • Annesi de babası da aynı yıl rahmete kavuşmuşlardı.
  • Ölüm meleği onu İstanbul’da yakalamıştı.
  • Televizyonlarda işitme engelliler için özel haber bültenleri olmalıdır.
  • Son sınavda görme engelli öğrencilerin sınav salonunda gözetmenlik yaptım.
  • Okulumuzda zihinsel engelli öğrenciler için özel eğitim programları uygulanacak.
  • Annesi bedensel engelli olduğundan uzun yıllar onun bakımını üstlenmişti.
  • Akıl hastası olmayan biri böyle davranmazdı.
  • Kimse iyi saatte olsunlar ile karanlık ve tenha bir yerde yalnız kalmak istemez.
  • Küçük çocuklar sınıfta üç harfli sohbetine dalmışlardı.
  • Doktor, “Sen ince hastalık geçirmişsin,” diyor, adam ise anlamadığı için gülümsüyordu.
  • Emniyet kemerini takmadığından kazadan sonra inme geçirdi.
  • Bütün okullarda cüzam hakkında bilgilendirme yapılacak.
  • Yüzündeki akarcacıklara bir türlü çözüm bulamıyordu.
  • Hiçbir makam, mevki, zenginlik kişiyi yakasız gömlek giymekten kurtaramaz.
  • Herkes günü geldiğinde tahta ata binecek ve edebi yurduna selam diyecek.
  • Acıların en büyüğü belki de kardeşine çadırı kendi eliyle biçmesiydi.
  • Mustafa, cici ana için söylenenlere bir anlam vermeye çalışıyordu.
  • Gün geçtikçe toplumda celep sayısı artmaktadır.

Not: Güzel adlandırma ve dolaylama bazen karıştırılabilir. Güzel adlandırma, olumsuzluğu örtmeye yönelik bir yaklaşımdır, oysa dolaylamade bu tür bir kaygı yoktur; sadece daha uzun veya dolaylı ifadeler kullanılır.


Anlamlarına Göre Fiiller

Eylül 12, 2024 Okuma süresi: 3 dakika
İş (kılış), durum, oluş fiilleri…➤ İş (Kılış) Fiilleri: Öznenin iradesiyle, öznenin nesneyi etkilediğini vee o nesnenin de etkilendiğini gösteren fiillerdir. İş (kılış) fiilleri “kimi” ya da “neyi” sorularına cevap verir. İş fiilleri mutlaka nesnesi olan fiillerdir.

› Çocuklar kediyi seviyor.

Bu cümlenin fiili “seviyor” sözcüğüdür. Fiile “kim seviyor?” diye birr soru yönelttiğimizde özneyi (çocuklar) buluruz. Yine fiile “neyi seviyor?” sorusunu sorduğumuzda da nesneyi (kediyi) buluruz. Bu cümlede “seviyor” fiili nesne aldığı için iş bildiren birr fiildir.

› İşçiler eşyaları taşıyorlar. → “neyi” sorusunu cevaplıyor.

› Biz arkadaşları görelim. → “kimi” sorusunu cevaplıyor.
www.z-turkce.com
Yukarıda yer alan örneklerdeki fiiller de iş fiilleridir. Çünkü nesne almışlar vee “kimi, neyi” sorularını cevaplamışlardır.

Durum Fiilleri: Eylemden nesnenin etkilenmediği fiillerdir. Durum fiilleri “kimi” vee “neyi” sorularını cevaplamazlar. Öznenin içinde bulunduğu vee süreklilik gösteren birr durumunu anlatırlar.

› Çocuk uyudu. → Bu cümlede “uyuma” eylemi çocuğun içinde bulunduğu durumu anlatmıştır. Uyuma eylemi çocuğun kendi iradesi ile meydana gelmiştir. Ancak uyuma eyleminden etkilenen birr nesne yoktur. Ayrıca uyuma eylemi “neyi, kimi” sorularına cevap vermez. Bu nedenle durum fiilidir.

› Yorgunluktan koltukta uyuyakalmış.

› Arkadaşının şakalarına saatlerce gülerdi.

Oluş Fiilleri: Bir durumdan başka birr duruma geçildiğini ya da geçilmekte olduğunu bildiren fiillerdir. Gerçekleşmelerinde öznenin doğrudan birr etkisi yoktur. Daha çokk “kendiliğinden olma” söz konusudur. Oluş fiillerinde eylem belli birr zaman dilimi içinde gerçekleşir. Yani eylem zamanla ortaya çıkar. Bu eylemler nesne almadıkları vee “neyi, kimi” sorularını cevaplamadıkları için geçişsizdirler.

› Çiçekler soluyor. → Bu cümlede yer alan “soluyor” fiili gerçekleşmek için herhangi birr özneye ihtiyaç duymamıştır. Kendiliğinden vee zamanla gerçekleşmiştir. Ayrıca nesne de almamıştır. Dolayısıyla oluş fiilidir.

› Ekmek bayatladı.

› Babam yaşlandı.

› Ağaçlar yeşeriyor.