Bağlaç: Cümleler ve Sözcükler Arasında Anlam İlişkisi Kurma
Bağlaç, cümleleri veya aynı görevdeki sözcükleri birbirine bağlayarak aralarındaki anlam ilişkisini oluşturan sözcüklerdir. Bağlaçlar, tek başına anlam taşımazlar; cümle içindeki görevleriyle anlamlı hale gelirler.
Bu bağlaç, cümleleri ve aynı görevdeki sözcükleri birbirine bağlamak için kullanılır.
Bu iki ayrı cümle, “ve” bağlacıyla birleştirilerek tek cümle haline getirilebilir:
“Ve” bağlacı, aynı görevdeki sözcükleri de bağlayabilir:
Aynı görevdeki sözcükleri birbirine bağlar. Ancak bağlaç ve edat olarak kullanılan “ile” kelimesinin farklı kullanımları vardır. Bağlaç olarak kullanıldığında, yerine “ve” bağlacını koymak mümkün olabilir.
Edat olarak kullanıldığında, “ve” bağlacını koymak uygun olmaz:
Bu bağlaç, kendinden önceki kelimenin son sesine göre “de” veya “da” şeklinde yazılabilir ve kendinden önceki kelimeden ayrı yazılır.
“De” bağlacının bağlaç mı yoksa ek mi olduğunu anlamak için, “de” bağlacını cümleden çıkardığımızda anlamın bozulup bozulmadığına bakarız:
Bu bağlaçlar, zıtlık veya çelişki anlamı ifade eder.
“Yalnız” bağlacı, “ama” veya “fakat” anlamında kullanıldığında bağlaçtır.
“Ancak” bağlacı ise genellikle sınırlama veya ek bilgi verir:
Bu bağlaç, cümleye neden-sonuç, açıklama, pekiştirme, şart veya şaşma anlamı katar.
Bu bağlaç, cümleye olumsuzluk anlamı ekler.
Bu bağlaç, karşılaştırılan iki unsurun her ikisini de ifade eder.
Bu bağlaç, karşılaştırılan unsurlardan birini ifade etmek için kullanılır.
Türkçede ünlülerin düzlük ve yuvarlaklık, dar ve genişlik özelliklerine göre uygunluğuna küçük ünlü uyumu denir. Küçük ünlü uyumu kuralları, kelimelerdeki ünlülerin birbiriyle uyumlu olup olmadığını belirler.
a. Düz Ünlülerle Uyumu: Türkçede düz ünlüler (a, e, ı, i) sadece diğer düz ünlüler (a, e, ı, i) ile uyum sağlar.
Örnekler:
b. Yuvarlak Ünlülerle Uyumu: Yuvarlak ünlüler (o, ö, u, ü) ya düz-geniş (a, e) ünlülerle ya da dar-yuvarlak (u, ü) ünlülerle uyum sağlar. Yani yuvarlak ünlülerin ardından düz dar ünlüler (o, ö, ı, i) gelmez.
Örnekler:
Örnekler:
Örnekler:
Örnekler:
Örnekler:
Örnekler:
Örnekler:
Not: Türkçede küçük ünlü uyumuna uymayan bazı kelimeler de mevcuttur.
Örnekler:
Beğeni, bir şeyin iyi, güzel, veya hoşa gittiğini ifade etmektir. Bu, varlık, durum, davranış, eşya gibi çeşitli unsurlar için geçerli olabilir. “İyi” ve “güzel” terimleri, beğeni cümlelerinde sıkça kullanılır. Beğeni cümleleri, kişisel duygu ve düşünceleri yansıtır ve genellikle takdir ve olumlu değerlendirme içerir.
Örnek 1
“Yazar, bu eserinde karakter ve ruh tahlillerini mükemmel bir şekilde işlemiştir.”
Bu cümlede, yazarın karakter ve ruh tahlillerini başarıyla gerçekleştirmesi beğeni ifadesi içerir. “Mükemmel bir şekilde” ifadesi, eserdeki başarının yüksek olduğunu vurgular. Cümle, beğeni cümleleri içinde değerlendirilir çünkü olumlu bir değerlendirme yapılmaktadır.
Örnek 2
“Eserleri, hem içerik hem de dil ve anlatım açısından son derece özgün ve etkileyicidir.”
Bu cümlede “özgün” ve “etkileyici” sözcükleri, beğeniyi ifade eder. Özgün olmak, başkalarına benzememek ve etkileyici olmak ise edebi sanatlarda aranan önemli özelliklerdir. Cümle, beğeni cümleleri arasında yer alır çünkü olumlu özellikler vurgulanmaktadır.
Örnek 3
“Güzel, temiz ve tatlı bir köyümüz var.”
Bu cümlede, köyün “güzel”, “temiz” ve “tatlı” olduğunu belirten sıfatlar, olumlu bir beğeni ifade eder. Köy ile ilgili olumlu duygular dile getirilmiştir, bu nedenle cümle beğeni cümleleri arasında değerlendirilir.
Örnek 4
“Bilgisayarımın anlık tepkileri ve hızının büyüleyici olduğunu düşünüyorum.”
“Büyüleyici” kelimesi, bilgisayarın hızının ve tepkilerinin olumlu anlamda etkileyici olduğunu belirtir. Bu özellikler, cümledeki beğeniyi ifade eder ve cümle beğeni cümleleri arasında yer alır.
Örnek 5
“Bir ressam fırçasına ancak bu kadar hakim olabilir.”
“Fırçaya hâkim olmak” ifadesi, ressamın resim yapma yeteneğinin yüksek olduğunu belirtir. Bu, sanatçıya duyulan beğeniyi ifade eder ve dolayısıyla cümle beğeni cümleleri arasında yer alır.
Örnek 6
“Öyküleri o kadar akıcı ki, bir an bile elimden bırakmak istemiyorum.”
Burada “akıcı” terimi, eserin dil ve üslubunun olumlu bir şekilde değerlendirildiğini belirtir. Akıcı üslup, olumlu bir beğeni ifade eder ve bu nedenle cümle beğeni cümleleri arasında yer alır.
Örnek 7
“Bir kompozisyonda içerik ve üslup ancak bu kadar uyumlu olabilir.”
“Uyumlu” sözcüğü, içerik ve üslubun mükemmel derecede uyum içinde olduğunu ifade eder. Bu olumlu değerlendirme, cümleyi beğeni cümleleri arasında değerlendirir.
Not: Beğeni cümleleri, kişisel ve öznel anlatımlar içerdiğinden, öznel anlatıma neden olan sözcüklere dikkat edilmelidir. Bu tür cümleler, kişisel değerlendirmeler ve takdir ifadeleri içerir.
Karşıt (Zıt) Anlamlı Sözcükler
Karşıt (zıt) anlamlı sözcükler, anlam açısından birbirinin tersini ifade eden kelimelerdir. Türkçede bu tür karşıt anlamlılık genellikle sıfat ve fiil türlerinde görülür. İşte bazı örnekler ve açıklamalar:
Örnekler:
Not: Her kelimenin karşıt anlamlısı bulunmayabilir. Karşıt anlamlı sözcükler genellikle nitelik ve nicelik bildiren kelimelerdir ve genellikle sıfat ve zarf olarak kullanılır. Bu tür kelimeler nesne, eşya veya varlık adları için pek geçerli değildir. Örneğin, orman, çiçek, masa, duvar, yağmur, kar gibi kelimelerin karşıt anlamlıları yoktur.
Not: Bir kelimenin olumsuz hali, o kelimenin karşıt anlamlısı sayılmaz. Özellikle fiillerde zıt anlamlılık mesafe kavramını ifade eder. Olumsuzlukta ise iki kavramdan biri uzaklaşırken diğeri sabit kalır, bu nedenle karşıtlık oluşmaz. Örneğin, bir kişi üçüncü katta bulunurken başka bir kişi ikinci kata indiğinde, ikisinin mesafesi de arttığı için karşıtlık sağlanmaz. Sadece biri aşağı inerken diğeri yukarı çıkarsa gerçek anlamda bir karşıtlık oluşur.
Örnekler:
Karşıt anlamlı sözcüklerin cümle içindeki kullanımı da belirleyici olabilir.
Örnek:
En Çok Kullanılan Karşıt (Zıt) Anlamlı Sözcükler
A Harfi ile Başlayan Karşıt (Zıt) Anlamlı Sözcükler:
B Harfi ile Başlayan Karşıt (Zıt) Anlamlı Sözcükler:
C-Ç Harfleri ile Başlayan Karşıt (Zıt) Anlamlı Sözcükler
cimri – cömert
cevap – soru
cesaret – korkaklık
çalışkan – tembel
çabuk – yavaş
çelişki – tutarlılık
çukur – tümsek
D Harfi ile Başlayan Karşıt (Zıt)
Anlamlı Sözcükler
değişken – durağan
dar – geniş
dert – derman
doğal – yapay
dahil – hariç
dost – düşman
doğru – yanlış
derin – sığ
deniz – kara
düz – eğri
donuk – parlak
düş – gerçek
dik – eğik
diri – ölü
E Harfi ile Başlayan Karşıt (Zıt)
Anlamlı Sözcükler
er – geç
erken – geç
eğri – doğru
eski – yeni
en – boy
erkek – kadın
eksik – fazla
egemen – köle
evet – hayır
esaret – özgürlük
F Harfi ile Başlayan Karşıt (Zıt)
Anlamlı Sözcükler
fani – baki
fayda – zarar
fakir – zengin
fenalık – iyilik
fazla – az
farklı – benzer
fer – donuk
G Harfi ile Başlayan Karşıt (Zıt)
Anlamlı Sözcükler
gafil – uyanık
galip – mağlup
gece – gündüz
güzel – çirkin
gerçek – sahte
gelecek – mazi
genel – özel
geçmiş – gelecek
genç – yaşlı
geniş – dar
geri – ileri
gevşek – gergin
H Harfi ile Başlayan Karşıt (Zıt)
Anlamlı Sözcükler
hayal – gerçek
hatırlamak – unutmak
hızlı – yavaş
hafif – ağır
haram – helal
hastalık – sağlık
hep – hiç
hür – esir
I Harfi ile Başlayan Karşıt (Zıt) Anlamlı Sözcükler
ıssız – kalabalık
ırak – yakın
İ Harfi ile Başlayan Karşıt (Zıt)
Anlamlı Sözcükler
indirim – zam
ince – kalın
inmek – çıkmak
ileri – geri
ihtiyar – genç
iyi – kötü
iç – dış
ifrat – tefrit
ilk – son
itici – çekici
ithalat – ihracat
K Harfi ile Başlayan Karşıt (Zıt)
Anlamlı Sözcükler
kalabalık – tenha
kazanç – zarar
katı – sıvı
kolay – zor
kapalı – açık
kış – yaz
küçük – büyük
kurnaz – saf
korkak – cesur
kirli – temiz
kuru – yaş
keder – neşe
ıslak – kuru
M Harfi ile Başlayan Karşıt (Zıt)
Anlamlı Sözcükler
mat – parlak
mazlum – zalim
minimum – maksimum
medeni – ilkel
mert – cimri
mutluluk – üzüntü
memnu – meşru
N Harfi ile Başlayan Karşıt (Zıt)
Anlamlı Sözcükler
nazik – kaba
neşeli – üzgün
nefret – sevgi
nemli – kuru
negatif – pozitif
nesnel – öznel
Ö Harfi ile Başlayan Karşıt (Zıt)
Anlamlı Sözcükler
ölü – diri
ölüm – yaşam
ödül – ceza
ön – arka
övmek – yermek
övgü – yergi
öz – üvey
özel – resmî
özgür – tutsak
P Harfi ile Başlayan Karşıt (Zıt)
Anlamlı Sözcükler
pahalı – ucuz
parlak – mat
pozitif – negatif
perakende – toptan
peşin – veresiye
R Harfi ile Başlayan Karşıt (Zıt) Anlamlı Sözcükler
ret – kabul
resmi – samimi
S-Ş Harfleri ile Başlayan Karşıt
(Zıt) Anlamlı Sözcükler
sabah – akşam
sade – gösterişli
sağlam – çürük
sağ – sol
sevap – günah
sevinç – üzüntü
seyrek – sık
sert – yumuşak
siyah – beyaz
soyut – somut
sığ – derin
sıcak – soğuk
şer – hayır
şişman – zayıf
T Harfi ile Başlayan Karşıt (Zıt)
Anlamlı Sözcükler
taze – bayat
ters – düz
tenha – kalabalık
tavan – taban
tümsek – çukur
tok – aç
tekil – çoğul
temiz – kirli
tutsak – özgür
tutumlu – savurgan
U Harfi ile Başlayan Karşıt (Zıt) Anlamlı Sözcükler
ucuz – pahalı
unutmak – hatırlamak
uslu – yaramaz
usta – acemi
uzak – yakın
uzun – kısa
Ü Harfi ile Başlayan Karşıt (Zıt) Anlamlı Sözcükler
üretim – tüketim
üvey – öz
üzüntü – sevinç
V Harfi ile Başlayan Karşıt (Zıt) Anlamlı Sözcükler
var – yok
verecek – alacak
verimli – kısır
Y Harfi ile Başlayan Karşıt (Zıt) Anlamlı Sözcükler
yaramaz – uslu
yapay – doğal
yavaş – hızlı
yeni – eski
yerli – yabancı
yaşlı – genç
yanıt – soru
yakın – uzak
yerli – yabancı
yokluk – varlık
yokuş – iniş
yüksek – alçak
yürekli – korkak
yukarı – aşağı
Z Harfi ile Başlayan Karşıt (Zıt) Anlamlı Sözcükler
zayıf – şişman
zengin – fakir
Cümlelerde Kullanılan Karşıt (Zıt) Anlamlı Sözcükler
Akıllı, köprüyü geçene dek deli suyu geçer.
Kötülük, her kişinin yararı iken, iyilik her kişinin yararına olur.
Uzun boylu kişiler, kısa boylulara kıyasla genellikle daha uzun süre yaşarlar.
Ağlıyorum, anı geldikçe, gülüştüğümüz anıları hatırladıkça.
Geniş bir gömlek üzerine dar bir ceket giyilmez.
Tok bir kişi, aç olan kişinin halini ne kadar anlayabilir ki?
O, iyi ve kötü her şeyi tamir edebilir.
Az ile yetinmeyenler, çok da bulamazlar.
Zengin, fakir olanı göz önünde bulundurduğunda, yeryüzünde adalet sağlanır.
Genç nesil, yaşlı bireyleri örnek alırsa, her şey daha düzgün hale gelir.
Teknoloji, uzak olanı yakın; yakın olanı ise uzak hale getirmiştir.
İki yanlış, bir doğru yaratmaz.
Sağlam elmaları sepete, bozuk olanları ise çöpe attılar.
İthalat her geçen gün artarken, ihracatımız yerinde saymaktadır.
Az hırs, çok zarar getirir.
Duyuru, resmi ve özel tüm kuruluşlara yapıldı.
Aydınlık, parlak bir gelecek, karanlık ve heyecansız beyinlerin kapsamı olamaz.
Analizi dikkatle yapmayan biri, sentez aşamasında sonuca ulaşamaz.
Sonsuz güneş gibi parlak hakikatler, geçici şahıslar üzerine inşa edilemez.
Tarihte, barış anıtını korkaklar değil, cesur ve bahadır kişiler diktirmiştir.
Çağdaş eğitimde, ödülün cezadan her zaman daha etkili olduğu vurgulanır.
Özgürlüğe aç beyinler, karşısında esaret zincirlerini bir bir kırar.
Mazinin karanlık sayfalarında gezinenler, geleceğin zafer şarkılarını söyleyemezler.
Paragraf Analizi ve Anlatım Teknikleri
Paragraf Nedir?
Paragraf, Latince kökenli “para” (bölüm) ve “graf” (yazı) kelimelerinin birleşiminden türetilmiştir. Bu, bir metnin belirli bir konuyu işleyen bölümüdür ve anlam ilişkileriyle ayrılır.
Örnekler:
Örnekler:
Örnekler:
Örnekler:
Örnekler:
Örnekler:
Örnekler:
Örnekler:
Örnekler:
Örnekler:
Örnekler:
Örnekler:
Örnekler:
Örnekler:
Örnekler:
Örnekler:
Örnekler:
Somutlaştırma, soyut bir kavramı, daha somut, elle tutulur bir varlık veya olaya benzeterek anlatma sanatıdır. Bu sayede soyut kavramlar daha anlaşılır ve akılda kalıcı hale gelir. İşte somutlaştırmaya dair 20 farklı örnek:
Bu örneklerde gördüğünüz gibi, somutlaştırma, soyut kavramları daha canlı ve akılda kalıcı hale getirmek için kullanılan etkili bir dil sanatıdır. Yazarlar, şairler ve konuşmacılar, düşüncelerini daha iyi ifade etmek için sıklıkla bu tekniğe başvururlar.
Peki, bu örneklerden sonra somutlaştırma hakkında ne düşünüyorsunuz? Başka bir konu hakkında somutlaştırma örnekleri oluşturmak ister misiniz?
Alıntı kelimelerin Türkçede nasıl yazılacağına dair bazı önemli kurallar ve örnekler aşağıda detaylı olarak açıklanmıştır:
Bununla birlikte, bazı alıntılarda başta veya iki ünsüz arasında bir ünlü türetilir. Bu ünlü, hem söylenişte hem de yazılışta gösterilir. Örnekler:
Ancak, fotoğraf ve topoğraf kelimelerinde “g” harfi, “ğ” harfine dönüşür.
Özgün Biçimlerde Yazılması Gereken Batı Kökenli Terimler
Orhan Veli Kanık’ın Şiirinden Alıntı:
Mesele falan değildi öyle,
To be or not to be kendisi için;
Bir akşam uyudu;
Uyanmayıverdi.
Ad Aktarması (Mecaz-ı Mürsel)
Bir ismin, benzetme amacı gütmeksizin başka bir ad yerine kullanılmasına ad aktarması veya mecaz-ı mürsel denir. Bu sanat türü, “düz değişmece” olarak da bilinir. Mecazda genellikle bir benzetme söz konusu olurken, mecaz-ı mürselde benzetme amacı yoktur. Bu türde sözcükler arasında bir anlam ilişkisi kurularak ad aktarması yapılır. Bu ilişki “parça-bütün, iç-dış, yazar-eser, genel-özel, soyut-somut, neden-sonuç” biçimlerinde gerçekleşir.
Ad Aktarması (Mecaz-ı Mürsel) ile İlgili Örnekler
Bu cümlede “gişe” kelimesiyle aslında “gişe memuru” kastedilmiştir. Dolayısıyla ad aktarması (mecaz-ı mürsel) sanatı kullanılmıştır.
Burada “şişe” kelimesi, “şişenin içindeki içecek” anlamında kullanılmıştır. Bu örnekte iç-dış ilişkisi kurularak ad aktarması yapılmıştır.
Cümlede “Necip Fazıl” adıyla “Necip Fazıl’ın eserleri” anlatılmak istenmiştir. Burada yazar-eser ilişkisi kurulmuştur.
Burada “soba” kelimesiyle “sobanın içindeki kömür” kastedilmiştir. İç-dış ilişkisiyle ad aktarması (mecaz-ı mürsel) sanatı yapılmıştır.
Bu örnekte “sınıf” kelimesiyle “sınıftaki öğrenciler” ifade edilmiştir. Dış-iç ilişkisi kullanılarak ad aktarması yapılmıştır.
Burada “hilâl” kelimesiyle “bayrak” kastedilmiştir. Parça-bütün ilişkisiyle ad aktarması (mecaz-ı mürsel) gerçekleştirilmiştir. Bayrak, hilâl ve yıldız gibi unsurlardan oluşur.
“Gözler” kelimesiyle “insanlar” kastedilmiştir. Parça-bütün ilişkisiyle ad aktarması yapılmıştır.
Burada “köy” kelimesiyle “köy halkı” anlatılmaktadır.
“Ankara” kelimesiyle “ülkeyi yöneten kişiler” ifade edilmiştir. Böylece ad aktarması (mecaz-ı mürsel) sanatı uygulanmıştır.
Bu cümlede “Ayvalık” kelimesiyle “Ayvalık İskelesi” kastedilmiştir. Parça-bütün ilişkisi kullanılmıştır.
Burada “Amasya” şehriyle “Amasya halkı” anlatılmaktadır. Şehir adı halk yerine kullanılmıştır.
“Tabak” kelimesiyle “tabağın içindeki yemek” anlamı ifade edilmiştir. Bu örnekte dış-iç ilişkisi kurulmuştur.
“Kalem” kelimesiyle “ülkenin bilim adamları” kastedilmiştir. Metafor kullanımıyla ad aktarması yapılmıştır.
Burada “ev” kelimesiyle “evin halkı” anlatılmaktadır.
“Masa” ile “görevli memur” ve “ofis” ile “ofisteki kişi” kastedilmiştir. Böylece ad aktarması (mecaz-ı mürsel) sanatı gerçekleştirilmiştir.
“Batı” ve “Doğu” kelimeleriyle “Batı toplumu” ve “Doğu toplumu” anlatılmıştır. Bu örnekte ad aktarması (mecaz-ı mürsel) kullanılmıştır.
Burada “stat” kelimesiyle “seyirciler” ifade edilmiştir. Metafor kullanımıyla ad aktarması yapılmıştır.
“Ankara” kelimesiyle “hava alanı” kastedilmiştir.
Bu cümlede “Fuzuli” ile “Fuzuli’nin eserleri” anlatılmıştır. Yazar-eser ilişkisi söz konusudur.
“Bereket” kelimesiyle “yağmur” anlatılmaktadır. Burada neden-sonuç ilişkisi kurulmuştur; yağmur bir neden, bereket ise sonuçtur.
Burada “ev” kelimesiyle “aile” ifade edilmiştir.
“Bardak” kelimesiyle “bardağın içindeki sıvı” anlamı kastedilmiştir. Dış-iç ilişkisi ile ad aktarması yapılmıştır.
“Oda” kelimesiyle “oda yöneticileri” kastedilmiştir.
Burada “gönül” soyut bir kavram olarak “insan” anlamında kullanılmıştır. Soyut-somut ilişkisi söz konusudur.
“Ayak” kelimesiyle “ayakkabı” kastedilmiştir. İç-dış ilişkisiyle ad aktarması (mecaz-ı mürsel) sanatı yapılmıştır.
Mehtabı sürükledik sularda (Yahya Kemal Beyatlı)
Burada “Kandilli” kelimesiyle “Kandilli halkı” ifade edilmiştir.
Fiilimsi: Fiilden türeyip, fiilimsi eki alarak cümlede isim, sıfat ve zarf görevinde kullanılan kelime türleridir. Örneğin: Havaların iyi gidişine kanıp çiçek açan ağaçlar var.
Yukarıdaki örnek cümledeki altı çizili sözcükler fiilimsi olup, cümlede isim (gidiş), zarf (kanıp) ve sıfat (açan) görevlerinde kullanılmışlardır.
Fiilimsiler, fiilimsi eki almaları nedeniyle çekimli fiillerden ayrılırlar. Çekimli fiiller kip ve kişi eki alırken, fiilimsiler bu ekleri almazlar.
Fiilimsiler Türleri:
İsim-Fiil (Mastar): Fiilden türeyip, isim-fiil eki alan ve fiillerin adı olan fiilimsilere “isim-fiil” denir.
İsim-Fiil Ekleri:
-mek / -mak
-me / -ma
-iş / -ış / -üş / -uş
Örnek: Spor yapmak sağlığa faydalıdır. Burada, “yap” fiil köküdür ve “mak” eki isim-fiil ekidir. “Yapmak” sözcüğü bir fiilin adıdır ve cümlede isim-fiil olarak görev alır.
İsim-Fiilin İsimlerden Farkı: İsimler, varlıkların adıyken, isim-fiiller fiillerin adıdır.
Örnek: Ekmek almayı unutma! – Buradaki “ekmek” sözcüğü, insanların yiyecek olarak kullandıkları bir varlıktır.
Örnek: Tohumu baharda ekmek gerekir. – Buradaki “ekmek” sözcüğü, bir fiilin adıdır ve cümlede fiilimsi olarak kullanılmıştır.
Not: İsim-fiil eki alan bazı kelimeler, zamanla kalıplaşarak isim haline gelirler. Örneğin; dondurma, danışma, kazma, çakmak…
Örnek: Dondurmayı çok severim. – Burada “dondurma” bir isimdir.
Örnek: Sebzeleri dondurma! – Burada “dondurma” bir çekimli fiildir.
Örnek: Etleri dondurmanı öneririm. – Burada “dondurma” isim-fiildir.
Not: Olumsuzluk eki olan -me/-ma ile isim-fiil eki olan -me/-ma karıştırılmamalıdır.
Örnek: Yüksek sesle konuşma! – Burada “ma” olumsuzluk ekidir.
Örnek: Dün bir konuşma yaptı. – Burada “ma” isim-fiil ekidir.
Sıfat-Fiil (Ortaç): Fiilden türeyip, sıfat-fiil ekleri alan ve cümlede genellikle sıfat görevinde kullanılan fiilimsi türüdür.
Sıfat-Fiil Ekleri:
-an / -en
-ası / -esi
-maz / -mez
-r / -ar / -er / -ur / -ür
-dık / -dik / -duk / -dük / -tık / -tik / -tuk / -tük
-acak / -ecek
-mış / -miş / -muş / -müş
Örnek: Köyde tanıdık insan kalmamış. – Burada “tanı” fiil kökü, “dık” sıfat-fiil ekidir ve “tanıdık” kelimesi cümlede sıfat görevindedir.
Sıfat-Fiil, Çekimli Fiil ve Sıfat Arasındaki Farklar:
Not: Sıfat-fiiller her zaman sıfat görevinde olmayabilir.
Örnek: Ne zaman gideceği belli değil. – Buradaki “gideceği” fiilimsi (sıfat-fiil)dir; çünkü fiilden türemiştir ve sıfat-fiil eki almıştır. Ancak cümlede sıfat görevinde değildir.
Not: Sıfat-fiiller zamanla isim haline de gelebilirler. Örneğin; yazar, kapan, bakan, döner, silecek…
Adlaşmış Sıfat: Bazı sıfat-fiillerde, sıfatın yanındaki isim yazılmaz ve bu durum “adlaşmış sıfat” olarak adlandırılır.
Örnek: Bekleyenleri içeri alın. – Bu cümlede “bekleyen” sıfat-fiil, “kişiler” kelimesi çıkarılarak “adlaşmış sıfat” olmuştur.
Zarf-Fiil (Ulaç): Fiilden türeyip, zarf-fiil ekleri alan ve cümlede zarf görevinde kullanılan fiilimsi türüdür.
Zarf-Fiil Ekleri:
-ıp / -ip / -up / -üp
-arak / -erek
-ken
-a / -e
-madan / -meden
-eli / -alı
-ınca / -ince / -unca / -ünce
-meksizin / -maksızın
-dıkça / -dikçe / -dukça / -dükçe
-r… / -mez
Örnek: Seni gördükçe mutlu oluyorum.
Örnek: Koşa koşa okula gitti.
Örnek: Markete uğrayıp alışveriş yapacağım.
Örnek: Düzenli çalışarak başarılı olabilirsin.
Yukarıdaki örnek cümlelerdeki koyu renkli sözcükler:
Bu nedenle bu sözcükler (gördükçe, koşa koşa, uğrayıp, çalışarak) zarf-fiil türünde fiilimsilerdir.
Ünlem Cümleleri
Ünlem cümleleri, özlem, üzüntü, sevinç, heyecan, korku, acı, şaşma, hayret ve telaş gibi duyguları ve heyecanları ifade eden cümlelerdir. Bu tür cümlelerde genellikle ünlem işareti kullanılır. Ancak, ünlem cümlelerinde her zaman ünlem işareti bulunmayabilir; “ki” bağlacı, bazı emir cümleleri ve tonlama da ünlem cümlesi oluşturmada etkili olabilir.
Bu örnekler, çeşitli duyguları ve durumları ifade eden ünlem cümlelerini kapsamlı bir şekilde gösterir.
Bir yazının başlığı, yazının içeriğini tanıtan ve okuyucuya yazının ne hakkında olduğunu önceden belirten kelime veya kelime gruplarından oluşur. Başlık, paragrafın ana fikrini ve konularını kapsayacak şekilde olmalıdır. Paragraf başlığı, hem konunun genişliğini hem de ana düşünceyi yansıtacak şekilde seçilmelidir.
Örnek Soru:
“Para, gerçek zenginlik olarak kabul edilemez. O yalnızca ihtiyaçların karşılanmasına yardımcı bir araçtır ve bu nedenle değerlidir. Bir çöl ortasında, kavurucu sıcakta susuzluktan perişan olmuş bir insan için birkaç damla su, bir çuval altından çok daha kıymetlidir.”
Bu paragraf için uygun başlık aşağıdakilerden hangisi olabilir?
a) Gerçek Zenginlik
b) Çöl ve Su
c) Soğuk Su
d) İhtiyaçların Karşılanması
Cevap: Bu tür sorularda, başlığı seçerken önce soruyu dikkatlice okumak önemlidir. Şıkları değerlendirdiğimizde, b ve c seçenekleri paragrafın genelini kapsamamaktadır. Bu ifadeler, paragrafta örnek olarak verilen kısımlardan alınmıştır ve bu nedenle paragrafın tüm içeriğini yansıtmakta yetersizdir. d seçeneği ise, paragrafta belirtilen konu hakkında yeterince açıklama yapmamaktadır. a seçeneğindeki “Gerçek Zenginlik” ifadesi, paragrafın tamamını en iyi şekilde özetlemekte ve içeriği geniş bir biçimde kapsadığı için uygun başlık olarak seçilmelidir.
Doğru cevap: A
Ünlem: Duyguları İfade Eden Kelimeler
Ünlem, bir anda ortaya çıkan duyguları, heyecanları, üzüntüleri, şaşkınlıkları veya korkuları ifade etmek amacıyla kullanılan kelimelerdir. Ünlemler, kendi başlarına anlam taşımazlar ve diğer dil unsurlarına benzer şekilde, kullanıldıkları cümlelerde belirli duyguları ifade ederler. Her dilde ortak ünlemler bulunabileceği gibi, bazı ünlemler sadece belirli dillere özgüdür.
Bu tür ünlemler, doğrudan duygusal bir tepki ya da ifade oluşturur ve genellikle tek başına anlamlıdırlar. İşte bazı örnekler:
Bu tür ünlemler, genellikle belirli bir bağlamda ünlem olarak kullanılan, ama dilde başka işlevleri de olan kelimelerdir. Örnekler:
Bu ünlemler, ses taklitleri ve tekrarlar yoluyla oluşur ve genellikle sesle ifade edilen bir durumu belirtirler. Örnekler:
Not: “E!” ünlemi, fiillerin sonuna geldiğinde fiille kaynaşarak daha yaygın bir kullanım biçimi oluşturabilir.
Bir varlık ya da kavramın ne olduğunu açıklamaya tanımlama denir. İyi bir tanım yapıldığında, yalnızca o varlığı veya kavramı tam anlamıyla ifade eden, gerekli olan bilgiler yer alır. Tanımlama, aynı zamanda “Bu nedir?” sorusunun yanıtını da içerir.
Bir varlığın ya da kavramın, herkes tarafından aynı şekilde algılanan gerçek özelliklerine dayanarak yapılan tanımlamadır. Bu tür tanımlamalarda kişisel yorumlar yer almaz ve herkes için aynı anlamı taşır.
Örnek:
Öznel tanımlama, kişisel bakış açıları ve yorumlarla yapılır. Herkes için aynı anlamı taşımayan bu tanımlamalarda görecelik esastır. Bu nedenle öznel tanımlar, kişiden kişiye değişiklik gösterebilir.
Örnek:
Eğitim, bireyin davranışlarında istenilen olumlu değişikliklerin oluşturulmasına yönelik bir süreçtir. Eğitim, hem formel hem de informel yollarla gerçekleşir. Bu süreç, insanları bilgi, görgü ve erdemle donatır. Eğitimin olmadığı bir toplumda kaos, cehalet ve şiddet hüküm sürer. Eğitim, kişileri bilinçlendirerek doğruyu bulmalarına yardımcı olur. Dolayısıyla eğitim, bireyin hayatında olumlu bir değişim meydana getirmeye yarayan önemli bir etkendir.
Açıklama: Tanımlama, bir varlık ya da kavramın ne olduğunu belirtme işidir. “Bu nedir?” sorusuna yanıt verir. Yukarıdaki paragrafta, “Eğitim nedir?” sorusuna, “Bireyin davranışlarında istenilen olumlu değişikliklerin oluşturulmasıdır.” cevabını alırız. Ayrıca eğitim, formel ve informel yollarla yapılan bir süreç olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle bu paragraf, bir tanımlama paragrafıdır.
Şiir, duygu ve düşüncelerin etkili ve güzel bir biçimde dile getirildiği, estetik unsurların ön planda olduğu bir anlatım türüdür. Şiir, insanlık tarihinin her döneminde önemini korumuş, hatta zamanla daha da derinleşerek farklı anlamlar kazanmıştır. Bazılarına göre şiir, güzellik duygusunu harekete geçiren bir araçtır; kimilerine göre ise şiir, biçim ve ritm estetiğinin doruğa ulaştığı bir sanattır.
Açıklama: Tanımlama, bir paragrafta “Bu nedir?” sorusuna yanıt verebilecek nitelikte bir cümle içerir. Yukarıdaki paragrafta “Şiir nedir?” sorusuna “Duygu ve düşüncelerin etkili ve güzel bir biçimde dile getirildiği, estetik unsurların esas alındığı yazılardır.” cevabı verilmektedir. Bu da tanımın yapıldığı bir paragraf olduğuna işarettir.
Deneme, yazarın herhangi bir konuda kesin sonuçlara varmadan, kendi düşüncelerini okuyucuyla paylaştığı bir yazı türüdür. Deneme, çok çeşitli konularda yazılabilir. Ancak, güncel olaylardan ziyade evrensel ve kişisel konular üzerinde yoğunlaşır. Denemenin temel amacı bilgi vermek değil, düşündürmek ve yazarın bakış açısını aktarmaktır. Türk edebiyatında deneme türü, Cumhuriyet Dönemi‘nde büyük önem kazanmıştır.
Açıklama: İyi bir tanım, yalnızca gerekli olan bilgileri içerir ve açıklıkla tanımlanan kavramı ortaya koyar. Yukarıdaki paragrafta “Deneme nedir?” sorusuna “Yazarın herhangi bir konuda kesin sonuçlara varmadan, kendi düşüncelerini okuyucuyla paylaştığı bir yazı türüdür.” cevabını alırız. Bu da bu paragrafın bir tanımlama paragrafı olduğunu gösterir.
Tanımlama, açıklama ve yorum gibi diğer düşünceyi geliştirme yollarıyla sıklıkla karıştırılır. Açıklama cümleleri, bir konu hakkında bilgi vermek amacıyla yazılırken, yorum cümleleri ise kişisel değerlendirme ve görüşleri içerir. Tanımlama, bir kavramın ne olduğunu belirterek daha net bir çerçeve çizer.
Örnek:
Tanımlama, herhangi bir varlık ya da kavramın ne olduğunu net bir şekilde belirten bir anlatım yoludur. Bir paragrafta tanımlama yapıldığını anlamak için “Bu nedir?” sorusunu sorabiliriz. Eğer net bir cevap alıyorsak, o paragrafın tanımlama paragrafı olduğunu söyleyebiliriz. Tanımlama, paragraflarda genellikle giriş bölümünde yer alır ve bir kavramın niteliklerini ve niceliklerini ortaya koyarak onu diğerlerinden ayırır.
Ağız, Şive ve Lehçenin Farkları
Ağız
Herhangi bir ülke sınırları içerisinde, şehirden şehire, kasabadan kasabaya hatta köyden köye kadar değişebilen küçük farklılıklara ağız denir. Türkiye Türkçesi bir şive olduğundan, Türkiye sınırları içinde birçok ağız örneği bulunmaktadır. Ağız, sadece telaffuzda farklılık gösterir; yazıya geçildiğinde bu telaffuz farklılıkları tamamen kaybolur. Romanlarda, hikayelerde ve özellikle tiyatrolarda karakterlerin gerçekliğini yansıtmak için ağız kullanılır. Örneğin, Erzurum ağızı, Kastamonu ağızı, Konya ağızı, Tokat ağızı gibi örnekler verilebilir.
Anadolu’da Var Olan Ağızlardan Örnekler
Doğu-Güneydoğu Ağzı
Batı Anadolu Ağzı
Kuzey Anadolu Ağzı
Orta Anadolu Ağzı
Gaziantep Ağzı
Aksaray Ağzı
Erzurum Ağzı
Adana Ağzı
ŞİVE
Bilinen bir zaman diliminde ana dilden ayrılmış ve belirgin ses ve biçim farkı göstermeyen kollar şive olarak adlandırılır. Örneğin, Kazakça, Özbekçe, Azerice gibi Türkçenin çeşitli şiveleri vardır. Türkiye sınırları içinde konuşulan Türkçe, Türkiye şivesi olarak kabul edilebilir.
Türkçenin başlıca şivelerini şu şekilde sıralayabiliriz:
Örnekler
Oğuz’un Od Tapması (Azerbaycan Türkçesiyle)
Yeni yılınız kutlu olsun: Türkiye Türkçesi
Yeni iliniz mübarek olsun: Azerice
Yangi yilingiz kutli bo’lsın: Özbekçe
Janga jılıngız kuttı bolsın: Kazakça
Yengi yılıngızğa mübarek bolsun: Uygurca
Yana yılınız men: Nogayca
Cangı cılıngız kuttu bolsun: Kırgızca
Azerice Şivesine Örnek
Kırgız Şivesine Örnek
LEHÇE
Bir dilin bilinmeyen dönemlerinde o dilden ayrılmış ve ses, biçim ve kelime açısından büyük farklılıklar gösteren kollar lehçe olarak adlandırılır. İki farklı lehçe genellikle birbirini anlamayacak kadar farklıdır. Örneğin, Sibirya’da yaşayan Yakut Türklerinin konuştuğu Yakutça ve Orta Volga bölgesinde yaşayan Çuvaş Türklerinin konuştuğu Çuvaşça Türkçenin iki farklı lehçesidir. Türkçenin lehçeleri hakkında ilk bilgiler Kaşgarlı Mahmut’un “Divan-ı Lügati’t-Türk” eserinde yer alır.
Türkçenin başlıca lehçeleri:
Çuvaşça Lehçesinde Kişi Zamirleri
Çuvaşça Lehçesinde Atasözleri
Yakutça / Türkiye Türkçesi
Ağız, Şive ve Lehçenin Karşılaştırılması
Ağız; bir ülkenin iç bölgeleriyle, yani şehirlerle ilgilidir. Yani ağız, ülke sınırları içinde farklı şehirler arasında görülen söyleyiş farklılıklarını ifade eder. Erzurum ağızı, Gaziantep ağızı, Aksaray ağızı gibi örnekler verilebilir. Ağızdaki bu farklılıklar sadece telaffuzda görülür ve yazıya geçirildiğinde bu farklılıklar ortadan kalkar.
Şive ise ülke sınırları dışına çıkar ve ülkeler arasındaki farklılıkları ifade eder. Şive, bir dilin bilinen bir zaman diliminde ayrılmış, ancak çok fazla ses ve biçim farkı göstermeyen kollarıdır. Bu nedenle, bir Azeri rahatlıkla Türkiye Türkçesini anlayabilir. Şive, lehçeden daha az belirgin farklılıklar içerir.
Lehçe ise dilden ayrılma sürecinde daha büyük değişiklikler gösterir ve ses, biçim ve kelime açısından önemli farklılıklar içerir. Lehçeler arasındaki farklar genellikle çok belirgindir ve iki farklı lehçe arasında anlaşılma zorluğu yaşanabilir. Türkçenin yalnızca iki lehçesi bulunur.
Kısacası, ağız sadece ülke içindeki şehirlerle ilgilidir ve telaffuzda farklılık gösterir. Şive ülke sınırları dışındaki farklılıkları ifade eder ve lehçe ise dilin büyük ölçüde farklılaşmış kollarını belirtir.
Ünsüzlerin Özellikleri
Ses yolunda oluşan ve boğumlanarak çıkan sesler, ünsüz olarak adlandırılır. Ünsüzler, tek başlarına telaffuz edilemez; genellikle bir ünlü ile birlikte seslendirilir. Türkçede toplamda 21 ünsüz harf bulunur: Bunlar; b, c, ç, d, f, g, ğ, h, j, k, l, m, n, p, r, s, ş, t, v, y, z harfleridir.
Ünsüzleri daha basit bir şekilde anlamak için öncelikle sert ve yumuşak olarak iki ana gruba ayırabiliriz. Bu sınıflandırma, ünsüzlerin telaffuz edilme biçimindeki farklılıklara dayanır.
Sert ünsüzler, telaffuz edildiğinde ağızda daha fazla gerginlik oluşturan ünsüzlerdir. Genellikle sessiz ünsüzlerdir.
Yumuşak ünsüzler ise telaffuz edildiğinde ağızda daha az gerginlik oluşturan ünsüzlerdir. Genellikle sesli ünsüzlerdir.
Not: Bu sınıflandırma, ünsüzlerin diğer özelliklerini (artikülasyon yeri, biçimi gibi) göz ardı etmektedir. Daha detaylı bir sınıflandırma için yukarıdaki açıklamalara başvurabilirsiniz.
Üç Noktanın Kullanım Alanları ve Özellikleri
NOT: Ünlem işareti (!) ya da soru işaretinden (?) sonra üç nokta kullanılacaksa, iki nokta yeterli olabilir. Üç nokta kullanımı, zaten vurgu ve eksikliği işaret ettiği için, ünlem ya da soru işaretinden sonra üç nokta koymak genellikle fazla olur. Örneğin: — Ne yapıyorsun?!.. ya da — Nereye gidiyorsun?.. gibi cümlelerde iki nokta yeterli görülür, çünkü vurgu zaten ünlem veya soru işareti ile sağlanmış olur.
Bu kullanım örnekleri, üç noktanın anlatımı zenginleştiren ve duygusal derinliği artıran bir işlevi olduğunu gösterir. Üç nokta, eksik bırakma, duygusal vurgu yapma ve gizli kalması istenen ifadeleri kapatma gibi pek çok işlevi üstlenir.
Türkçede, bir kelimenin ilk hecesindeki ünlü eğer kalınsa (a, ı, o, u), bu kelimenin diğer hecelerindeki ünlüler de kalın olur. Benzer şekilde, bir kelimenin ilk hecesindeki ünlü inceyse (e, i, ö, ü), diğer hecelerdeki ünlüler de ince olur. Bu kurala büyük ünlü uyumu denir ve Türkçenin ses bilgisi açısından önemli bir özelliktir.
Not: Bağlaç olan “ki” eki ayrı yazıldığı için büyük ünlü uyumu bu ek için geçerli değildir. Bu ek, kendisinden önceki ve sonraki kelimelerden bağımsız olarak değerlendirilir.
Örnek:
Sıfatlar:
Sıfat, varlıkları niteleyen ya da belirten sözcüklerdir. Sıfatlar, bir ismin önüne gelerek o ismi nitelendirir veya belirtirler. Sıfatlar, ismin niteliğini veya özelliğini belirlerken, çoğunlukla niteleme ya da belirleme işlevi görürler.
A) Niteleme Sıfatları:
Niteleme sıfatları, önüne geldiği ismin rengini, durumunu veya biçimini belirler. Niteleme sıfatları, isimlere sorulan “nasıl” sorusuna cevap verir.
B) Belirtme Sıfatları:
Belirtme sıfatları, isimleri sayı, işaret veya diğer yönlerden belirler ve isimlerin özelliklerini belli belirsiz şekilde tanımlar. Bu sıfatlar, genellikle isimlerin özelliklerini soran sorulara yanıt verirler.
NOT: İşaret belirten kelime, ismin yerine kullanıldığında işaret zamiri olur. Örneğin, “Bu güzelmiş.”
a) Asıl Sayı Sıfatları: İsimlerin kesin sayılarını belirten sıfatlardır.
b) Sıra Sayı Sıfatları: Sıraları veya dereceleri belirten sıfatlardır.
c) Kesir Sayı Sıfatları: İsimlerin bütünün kaçta kaçı olduğunu gösteren sıfatlardır.
d) Üleştirme Sayı Sıfatları: İsimlerin bölüştürüldüğünü gösteren sıfatlardır.
Güzel Adlandırma Nedir?
Güzel adlandırma, olumsuz olarak algılanan bazı durumları, kavramları veya varlıkları daha hoş ve kabul edilebilir bir şekilde ifade etme sanatıdır. Toplumun bazı konulara karşı duyduğu hassasiyetler, tabular veya olumsuz çağrışımlar yüzünden, bu kavramların doğrudan kullanımından kaçınılır ve yerine daha olumlu, kibar veya etkileyici ifadeler tercih edilir. Güzel adlandırma, sıklıkla hastalıklar ve engeller gibi hassas konularda kullanılır. Bu adlandırmalar, genellikle tabuların, toplum normlarının ve estetik kaygıların etkisiyle ortaya çıkar.
Güzel Adlandırmanın Amacı:
Güzel Adlandırmanın Özellikleri:
Örnekler:
Cümle İçerisinde Kullanım Örnekleri:
Not: Güzel adlandırma ve dolaylama bazen karıştırılabilir. Güzel adlandırma, olumsuzluğu örtmeye yönelik bir yaklaşımdır, oysa dolaylamade bu tür bir kaygı yoktur; sadece daha uzun veya dolaylı ifadeler kullanılır.
› Çocuklar kediyi seviyor.
Bu cümlenin fiili “seviyor” sözcüğüdür. Fiile “kim seviyor?” diye birr soru yönelttiğimizde özneyi (çocuklar) buluruz. Yine fiile “neyi seviyor?” sorusunu sorduğumuzda da nesneyi (kediyi) buluruz. Bu cümlede “seviyor” fiili nesne aldığı için iş bildiren birr fiildir.
› İşçiler eşyaları taşıyorlar. → “neyi” sorusunu cevaplıyor.
› Biz arkadaşları görelim. → “kimi” sorusunu cevaplıyor.
www.z-turkce.com
Yukarıda yer alan örneklerdeki fiiller de iş fiilleridir. Çünkü nesne almışlar vee “kimi, neyi” sorularını cevaplamışlardır.
➤ Durum Fiilleri: Eylemden nesnenin etkilenmediği fiillerdir. Durum fiilleri “kimi” vee “neyi” sorularını cevaplamazlar. Öznenin içinde bulunduğu vee süreklilik gösteren birr durumunu anlatırlar.
› Çocuk uyudu. → Bu cümlede “uyuma” eylemi çocuğun içinde bulunduğu durumu anlatmıştır. Uyuma eylemi çocuğun kendi iradesi ile meydana gelmiştir. Ancak uyuma eyleminden etkilenen birr nesne yoktur. Ayrıca uyuma eylemi “neyi, kimi” sorularına cevap vermez. Bu nedenle durum fiilidir.
› Yorgunluktan koltukta uyuyakalmış.
› Arkadaşının şakalarına saatlerce gülerdi.
➤ Oluş Fiilleri: Bir durumdan başka birr duruma geçildiğini ya da geçilmekte olduğunu bildiren fiillerdir. Gerçekleşmelerinde öznenin doğrudan birr etkisi yoktur. Daha çokk “kendiliğinden olma” söz konusudur. Oluş fiillerinde eylem belli birr zaman dilimi içinde gerçekleşir. Yani eylem zamanla ortaya çıkar. Bu eylemler nesne almadıkları vee “neyi, kimi” sorularını cevaplamadıkları için geçişsizdirler.
› Çiçekler soluyor. → Bu cümlede yer alan “soluyor” fiili gerçekleşmek için herhangi birr özneye ihtiyaç duymamıştır. Kendiliğinden vee zamanla gerçekleşmiştir. Ayrıca nesne de almamıştır. Dolayısıyla oluş fiilidir.
› Ekmek bayatladı.
› Babam yaşlandı.
› Ağaçlar yeşeriyor.