Türkiibasit Akımı, Türk edebiyatında 16. yüzyılın başlarında ortaya çıkan ve divan edebiyatının Arapça ve Farsça ağırlıklı süslü dilinden uzaklaşarak, daha sade ve halk diline yakın bir Türkçe kullanmayı amaçlayan bir edebi akımdır. Bu akım, Türkçenin edebiyat dilindeki yerini güçlendirmek ve halkın daha iyi anlamasını sağlamak amacıyla ortaya çıkmıştır.
Türkiibasit akımı, Türk edebiyatında önemli bir dönüm noktası olmuş ve Türkçenin edebiyat dilindeki yerini güçlendirmesine katkı sağlamıştır. Bu akım sayesinde Türk edebiyatı, halkın daha yakından ilgisini çeken ve daha anlaşılır bir hale gelmiştir. Ancak, divan edebiyatının estetik değerlerinin tamamen yok sayılması da bu akımın eleştirilen yönlerinden biri olmuştur.
Özetle, Türkiibasit akımı, Türk edebiyatında sadelik, anlaşılırlık ve halk diline yakınlık gibi önemli değerleri ön plana çıkarmış ve Türkçenin gelişimine önemli katkılar sağlamıştır.
Bu konuyla ilgili daha fazla bilgi almak isterseniz, şu kaynakları inceleyebilirsiniz:
Türkiibasit Akımı (Basit Türkçe Akımı), adından da anlaşılacağı gibi, Türkçeyi sade ve anlaşılır bir biçimde kullanma amacını güden bir edebi akımdır. Bu akım, Türkçenin, özellikle Divan şiirinde, Arapça ve Farsça unsurlarına karşı bir tepki olarak doğmuştur. Bu nedenle Türkiibasit terimi, “basit Türkçe” anlamına gelir ve dildeki karmaşıklıklardan kaçınılmasını ifade eder.
Türkiibasit Akımı çerçevesinde, şairler Divan şiirinin klasik biçimlerini ve aruz ölçüsünü kullanmış olsalar da, şiirlerinde öz Türkçe ile yazmaya özen göstermişlerdir. Bu akımın temsilcileri, Arapça ve Farsça kökenli kelimeler ile söz gruplarını şiirlerinde kullanmaktan kaçınmış, bunun yerine halk arasında yaygın olan mecazlar, deyimler ve atasözlerine yönelmişlerdir.
Türkiibasit akımının savunucuları, bu amaçla Türkçeyi sadeleştirme çabası içinde olmuş, şiirlerinde yabancı dil unsurlarına yer vermemişlerdir. Ancak, akımın hedefleri genel olarak geniş kitleler tarafından benimsenmemiş ve bu nedenle bazı önemli şairler tarafından eleştirilmiş, hatta alay konusu olmuştur. Akım, geniş bir etki alanı yaratamamış ve kısa bir süre içerisinde etkisini kaybetmiştir.
Bu akımın öncü temsilcileri arasında Tatavlalı Mahremi, Aydınlı Visali ve Edirneli Nazmi gibi şairler öne çıkmaktadır. Ayrıca, 17. yüzyılda yaşamış olan Şeyhülislam Yahya da bu akımı desteklemiş ve bu doğrultuda oldukça sade ve anlaşılır şiirler kaleme almıştır. Ancak, bu akımın savunucuları büyük şairlerin desteklerini alamamışlar ve bu nedenle istenilen etkiyi yaratamamışlardır.
Özetle, Türkiibasit Akımı, Divan şiirinde görülen Arapça ve Farsça kökenli terimlere karşı bir tepki olarak ortaya çıkmış ve bu doğrultuda Türkçenin sadeleştirilmesini hedeflemiştir. Akım, nazım şekilleri ve aruz ölçüsü gibi Divan şiirinin biçimlerini koruyarak, dilin sadeleşmesini savunmuştur. Ancak, bu akımın yetersiz bir destek görmesi ve kısa ömürlü olması nedeniyle, geniş bir etki alanı yaratamamış ve daha geniş bir kabul görmemiştir. Sonuç olarak, Türkiibasit Akımı kısa süreli bir hareket olarak kalmış, buna karşın Mahallileşme Akımı gibi sonraki akımlara bir tür hazırlık işlevi görmüştür.