Türkçenin Dünya Dilleri Arasındaki Yeri

Eylül 12, 2024 Okuma süresi: 4 dakika

Türkçe, dünya dilleri arasında yapı açısından sondan eklemeli bir dil olarak tanımlanır. Köken açısından ise, Ural-Altay dil ailesinin Altay dilleri grubunda yer alır. Yapı yönü itibarıyla eklemeli bir dil olan Türkçede, çekim ve türetme işlemleri genellikle son ekler aracılığıyla gerçekleştirilir.

Ekler, Türkçenin dünya dilleri içindeki yeri hakkında en belirgin bilgiyi sağlayan unsurlardır. Türkçede ekler, yapım ekleri ve çekim ekleri olmak üzere iki ana kategoriye ayrılır. Genellikle, yapım ekleri önce gelir, ardından çekim ekleri kullanılır. Yapım ekleri, dört ana gruba ayrılır: isimden isim yapım ekleri, isimden fiil yapım ekleri, fiilden isim yapım ekleri ve fiilden fiil yapım ekleri.

Türkçede yapım ekleri ve çekim ekleri, kelimenin kökünü değiştirmeden eklenir. Ancak, iki kelimede kök değişebilir. Örneğin, “ben” sözcüğü yönelme hali eki aldığında “bana” şeklini alırken; “sen” sözcüğü “sana” biçiminde dönüşür.

Ekler açısından oldukça zengin bir dil olan Türkçede, yeni kelimeler ekler aracılığıyla türetilir. Örneğin, göz, gözlük, gözlükçü ve gözlükçülük kelimeleri bu türetme sürecinin birer örneğidir. Ayrıca, Türkçede tamlayan ve tamlanan sözcükler arasındaki sıralama da belirgindir; yani tamlayan önce gelir, tamlanan ise sonra gelir. Örneğin, okulun bahçesi, güzel bahçeler ve kırk hadis gibi ifadelerde bu kurala uyulur.

Sıfatlar, genellikle isimlerden önce gelir. Örnekler arasında mavi elbise, bir kitap ve çalışkan insanlar yer alır. Türkçede çeşitli soru ekleri bulunur; bu ekler soru sıfatı, soru zarfı, soru zamiri ve soru edatı olarak karşımıza çıkar. Örneğin, hangi insan? (soru sıfatı), kim geldi? (soru zamiri), nasıl yazdı? (soru zarfı), geldi mi? (soru edatı) gibi kullanımlar mevcuttur.

Türkçe sözcüklerde, kalınlık-incelik ve düzlük-yuvarlaklık uyumu kurallarına uyulur. Diğer bir deyişle, Türkçe sözcüklerde büyük ve küçük ünlü uyumu gözlemlenir. Türkçede ortak ekler de bulunur; bu ortaklık, özellikle Türkçe ve Macarca dilleri arasında daha belirgin bir şekilde kendini gösterir.

Not: Türkçenin dünya dilleri arasındaki yeri ile ilgili detaylar, ekler ve kelime yapılarına dair bilgilerde daha açık bir şekilde görülebilir.


Kesme İşareti ( ‘ )

Eylül 12, 2024 Okuma süresi: 9 dakika

Kesme İşaretinin Kullanımı

Kesme İşareti ( ‘ ), Türkçede özel adlara, sayılara, kısaltmalara ve bazı eklemelere gelen ekleri ayırmak amacıyla kullanılır. Ayrıca, kesme işareti seslerin düşmesini belirtmek ve bazı dil yapılarındaki özel durumları vurgulamak için de kullanılır. İşte kesme işaretinin Türkçede kullanımına dair detaylı açıklamalar:

  1. Özel Adlara Getirilen Ekler: Türkçede, özel adlara getirilen iyelik, durum ve bildirme ekleri kesme işaretiyle ayrılır. Bu kural, kişi adları, yer adları ve özel kurum adlarına eklenen eklerde de geçerlidir.

    Örnekler:

    • Atatürk’ün hayatı boyunca gerçekleştirdiği devrimler Türk milletine yol gösterici olmuştur.
    • İstiklal Marşı’nı herkes coşkuyla söyledi.
    • Resmi Gazete’de yeni kanunlar yayımlandı.
    • Nazım Hikmet’tir bu dizelerin sahibi.
  2. Yer Bildiren Özel İsimlerde Kısaltmalı Söyleyiş: Eğer yer bildiren bir özel isim kısaltmalı bir söyleyişe tabi tutuluyorsa, bu durumda ekten önce kesme işareti kullanılır.

    Örnekler:

    • Hisar’dan (Rumeli Hisarı’ndan) görkemli bir manzara izlenebilir.
    • Köşk’ten (Çankaya Köşkü’nden) halkı selamladı.
  3. Yay Ayraç İçindeki Açıklamalar: Özel adlar için yay ayraç içinde açıklama yapıldığında, kesme işareti yay ayraçtan önce kullanılır.

    Örnekler:

    • Orhan Pamuk’un (yazar) son kitabı büyük ilgi gördü.
    • Ziya Gökalp’in (düşünür) eserleri Türk milliyetçiliği için önemlidir.
  4. 3. Tekil Kişi İyelik Eki Alan Özel Adlar: Özel adlara 3. tekil kişi iyelik eki dışında başka bir iyelik eki getirildiğinde, kesme işareti kullanılmaz.

    Örnekler:

    • Van Gölü’nün manzarası etkileyicidir, ancak Van Gölümüzün temizliği de çok önemlidir.
    • Taksim Meydanı’nda kalabalık toplanmıştı, ama Taksim Meydanımızdaki etkinlik daha ilgi çekiciydi.
  5. Kurum, Kuruluş, Kurul ve İş Yeri Adlarına Gelen Ekler: Kurum, kuruluş, kurul, birleşim, oturum ve iş yeri adlarına gelen ekler kesme işaretiyle ayrılmaz.

    Örnekler:

    • Türk Dil Kurumuna teşekkür mektubu gönderildi.
    • İstanbul Üniversitesi’nden yeni bir araştırma yayımlandı.
    • Cumhuriyet Gazetesine abone olundu.
  6. Yapım Ekleri ve Diğer Ekler: Özel adlara getirilen yapım ekleri ve yapım ekinden sonra gelen ekler kesme işaretiyle ayrılmaz.

    Örnekler:

    • Türkçenin zenginliği herkesçe kabul edilir.
    • İstanbullu gençlerin buluştuğu bir etkinlik düzenlendi.
    • Müslümanlığın temel ilkeleri sadelik ve doğruluk üzerine kuruludur.
  7. Çokluk Eki ve Diğer Ekler: Özel adlara gelen çokluk ekleri ve çokluk ekinden sonra eklenen diğer ekler kesme işaretiyle ayrılmaz.

    Örnekler:

    • Türkler dünyanın dört bir yanında tanınan bir millet olmuştur.
    • Müslümanların birliği ve beraberliği tüm dünyada önemlidir.
  8. Ünsüz Yumuşaması Durumu: Sonunda p, ç, t, k ünsüzlerinden biri bulunan özel adlara, ünlüyle başlayan ek getirildiğinde kesme işaretine rağmen son ses yumuşatılarak söylenir.

    Örnekler:

    • Yazılışı: Konya’dan — Okunuşu: Konyadan
    • Yazılışı: Ahmet’i — Okunuşu: Ahmedi
  9. Zamir “o”: “O” zamiri cümle içinde büyük harfle yazılmaz ve kendisinden sonra gelen ekler kesme işaretiyle ayrılmaz.

    Örnek: Dün sahilde tek başına yürüyordu onu gördüm. Düşünceli bir hali vardı.

  10. Saygı ve Unvan Sözcüklerine Gelen Ekler: Kişi adlarından sonra gelen saygı ve unvan sözlerine ekler geldiğinde bu ekleri ayırmak için kesme işareti kullanılır.

Örnekler:

  • Ahmet Bey’e teşekkürlerini sundu.
  • Ayşe Hanım’dan yeni haberler geldi.
  1. Kısaltmalara Gelen Ekler: Kısaltmalara getirilen ekleri ayırmak için kesme işareti kullanılır.

Örnekler:

  • TBMM’nin kararları ülke için çok önemlidir.
  • THY’den biletimi aldım.
  • TV’de yeni bir dizi başlıyor.
  1. Sayılara Gelen Ekler: Sayılara getirilen ekleri ayırmak için kesme işareti kullanılır.

Örnekler:

  • 2000’de mezun oldum.
  • 5’inci katta oturuyoruz.
  • 657’ye tabi olarak çalışıyor.
  1. Belirli Tarih ve Günlere Gelen Ekler: Belirli bir tarih veya gün bildiren ay ve gün adlarına gelen ekler kesme işaretiyle ayrılır.

Örnekler:

  • 29 Ekim’de büyük bir tören düzenlenecek.
  • 8 Mart’ın anlamı dünya genelinde kutlanmaktadır.
  1. Ses Düşmelerini Göstermek: Türkçede, seslerin ölçü veya söyleyiş gereği düştüğü durumlarda kesme işareti kullanılır.

Örnekler:

  • Bir ok attım karlı dağın ardına, düştü m’ola sevdiğimin yurduna. (Karacaoğlan)
  • Güzelliğin on par’etmez, bu bendeki aşk olmasa. (Âşık Veysel)
  1. Ek veya Harften Sonra Gelen Ekleri Ayırma: Bir ek veya harften sonra gelen ekleri ayırmak için kesme işareti kullanılır.

Örnekler:

  • Türkçede -lik’le türetilmiş kelimeler çok yaygındır.
  • Kitaplar a’dan z’ye kadar incelendi.

Bu kurallar ve örneklerle kesme işaretinin işlevi daha da belirgin hale gelmiş olur. Hem yazım hatalarını önlemek hem de dilin doğru ve etkili kullanımını sağlamak açısından kesme işaretinin kullanımına dikkat edilmelidir.


Azımsama ve Küçümseme Cümleleri

Eylül 12, 2024 Okuma süresi: 7 dakika

Azımsama

Azımsama, bir şeyi miktar veya nicelik açısından yetersiz bulma . Azımsama cümlelerinde sayısal veriler ön plandadır ve genellikle somut, nesnel kişilere veya objelere odaklanılır. Azımsama, nitelik bildirme anlayışının tam tersidir.

Not: Azımsama ile küçümseme arasındaki farkı daha iyi kavrayabilmek için “nicelik” ve “nitelik” kelimelerinin anlamlarını incelemeniz faydalı olacaktır.

Azımsama ile İlgili Açıklamalı Örnek Cümleler

Örnek 1

“Bir avuç parayla kaliteli bir ev alınamaz.”

Bu cümlede, “bir avuç para” ifadesi nicelik açısından yetersizlik vurgusu yapar. “Bir avuç para” ifadesi gerçek bir miktarı ifade eder. Dolayısıyla, bu cümle azımsama kategorisine girer, çünkü somut bir nicelik üzerinden değerlendirme yapılmıştır.

Örnek 2

“Üç kilo etle bir mahalleyi doyurmak imkansızdır.”

Bu cümlede miktar açısından yetersizlik ifade edilmiştir. “Üç kilo et” ifadesi gerçek bir miktarı ifade eder ve somut, nesnel bir veriyi belirtir. Bu nedenle cümle bir azımsama cümlesidir.

Örnek 3

“Bir saatlik çalışma ile başarıya ulaşmak mümkün değildir.”

Bu cümlede “bir saat” ifadesi gerçek bir zaman dilimini temsil eder. Cümlede somut, sayısal veriler üzerinden bir yetersizlik durumu açıklanmaktadır. Bu tür cümleler, azımsama cümleleri olarak değerlendirilir.

Örnek 4

“Bu kadar az okuyucu ile sanat eserleri sürdürülebilir olmaz.”

Bu cümlede nicelik açısından bir eksiklik söz konusudur. “Az okuyucu” ifadesi gerçek anlamda kullanılmış ve somut bir sayısal veriye işaret edilmiştir. Dolayısıyla, bu cümle de bir azımsama cümlesidir.

Örnek 5

“Beş kuruşa üç köfte veren olmaz.”

Burada “beş kuruş” ifadesi belirli bir miktarı ifade eder ve bu miktarın yetersiz olduğunu belirtir. “Üç köfte” ifadesi de somut bir öğedir ve bu cümle bir azımsama örneğidir.

Örnek 6

“Bu kadar az seyirciyle tiyatro oyunları başarılı olamaz.”

Cümlede “bu kadar az seyirci” ifadesi miktar açısından yetersizliği ifade eder. Bu nedenle, cümle azımsama cümleleri arasında yer alır.

Küçümseme

Küçümseme, bir kişiyi veya şeyi hor görme, aşağılamaya yönelik bir tutumdur. Birine değer vermemek, onu küçük görmek veya önemsememek olarak tanımlanabilir. Küçümseme, genellikle kibirli bir tutumu ifade eder ve bir kişinin veya şeyin yeterliliğini sorgular.

Küçümseme ile İlgili Açıklamalı Örnek Cümleler

Örnek 1

“Bu basit soruyu ilkokul öğrencisi bile çözebilir.”

Bu cümlede bir aşağılama söz konusudur. Cümlede, sorunun basitliği vurgulanarak, çözüm yeteneği düşük olan kişilere atıfta bulunulmuş ve bir küçümseme anlamı ortaya konmuştur.

Örnek 2

“Bir başarı belgesi almakla kişi lider olmaz.”

Bu cümlede, davranışa odaklanma ve bir kişinin becerilerini yeterli görmeme durumu ifade edilmiştir. “Yönetici olmak” ifadesi, bir başarı belgesiyle elde edilemeyecek bir özellik olarak küçümsenmiştir.

Örnek 3

“Bir plaketle şair olduğunu düşünüyorsan, yanılıyorsun.”

Bu cümlede, şair olmanın sadece bir plaketle elde edilemeyeceği vurgulanarak, plaketin gerçek başarıyı temsil etmediği ifade edilmiştir. Bu nedenle, bu cümle küçümseme anlamı taşır.

Örnek 4

“Bu düşünceyle iyi bir öğrenci olamazsın.”

Bu cümlede “kafa” ifadesi gerçek anlamının dışında kullanılmış ve kişinin düşünce yapısı küçümsenmiştir. “Bu kafayla” ifadesi, kişinin yeterliliklerini küçümsemeyi ifade eder.

Örnek 5

“Birkaç kitap okuyarak hatip olduğunu zannediyorsan, yanılıyorsun.”

Bu cümlede, bir kişinin birkaç kitap okuyarak kendisini hatip olarak görmesi küçümsenmiştir. “Hatip olmak” gibi bir özellik, sadece birkaç kitap okumakla elde edilemeyecek bir nitelik olarak değerlendirilmiştir.

Azımsama ve Küçümseme Cümleleri Arasındaki Farklar

  1. Azımsama cümlelerinde nicelik, sayısal veriler; küçümseme cümlelerinde ise nitelik ve değer ön plandadır.
  2. Azımsama cümleleri genellikle nesnel ve somut verilere dayanır; küçümseme cümleleri ise öznel ve kişisel değerlendirmelerdir.
  3. Azımsama cümlelerinde miktar açısından yetersizlik söz konusudur; küçümseme cümlelerinde ise durum ve davranış açısından yetersizlik ifade edilir.
  4. Azımsama cümlelerinde kişilerin sayıları, küçümseme cümlelerinde ise kişilerin sıfatları esas alınır.

Çözümlü Örnek Cümleler

Örnek 1

“Üç kitap okuyarak kelime dağarcığımızı zenginleştiremeyiz.” (azımsama)

“Üç kitap okuyarak adam olunmaz.” (küçümseme)

Örnek 2

“Bu kadar az öğrenciyle dershaneler işleyemez.” (azımsama)

“Bu problemi okumamış kişiler bile çözebilir.” (küçümseme)


Ses Bilgisi: Ses, Harf ve Alfabe

Eylül 12, 2024 Okuma süresi: 10 dakika

Ses Bilgisi: Ses, Harf ve Alfabe

Ses:

Ses, akciğerlerden gelen havanın gırtlak yolunda meydana getirdiği titreşim olarak tanımlanır. Titreşen hava, ses telleri tarafından üretilir ve bu ses, çeşitli biçimlerde algılanır ve duyulur. Sesin yazıdaki karşılığına ise harf denir.

Harf ve Alfabe:

Bir dildeki harflerin belirli bir sıraya göre dizilmesiyle oluşturulan bütün, alfabe olarak adlandırılır. Türk alfabesi, 1928 yılında Latin harfleri temel alınarak kabul edilmiştir. Bu kabul kanununda ilk olarak “i” ve “ı” harfleri belirtilmiş olsa da, yaygın kullanımda “ı” harfi “i” harfinden önce gelir.

Türk alfabesi, Latin harfleri temel alınarak şu şekilde düzenlenmiştir: a, b, c, ç, d, e, f, g, ğ, h, ı, i, j, k, l, m, n, o, ö, p, r, s, ş, t, u, ü, v, y, z

Ünlü (Sesli) Harflerin Nitelikleri:

  • Ünlü harflere vokal harfler de denir.
  • Ünlü harfler, ses yolunda herhangi bir engelle karşılaşmadan çıkar.
  • Tek başlarına hece ya da kelime oluşturabilirler.
  • Türkçede ünlüler arasında uzunluk farkı yoktur; tüm ünlüler eşit uzunluktadır.
  • Türkçede iki ünlü yan yana gelmez. İki ünlünün yan yana olduğu kelimeler genellikle Türkçe kökenli değildir.
  • Türkçede “o” ve “ö” yuvarlak ünlüleri sadece ilk hecede bulunur. Örnekler: okul, soba, oyun.

Ünlüler, çıkış yeri ve dilin durumuna göre kalın ve ince olarak sınıflandırılır. Kalın ünlüler: a, ı, o, u; ince ünlüler: e, i, ö, ü olarak belirlenir. Dudak durumuna göre düz ünlüler: a, e, ı, i; yuvarlak ünlüler: o, ö, u, ü şeklindedir. Ağzın açıklığına göre geniş ünlüler: a, e, o, ö; dar ünlüler: ı, i, u, ü olarak ayrılır.

Ünlülerin Sınıflandırılması:

Türkçe kökenli kelimelerde uzun ünlü bulunmazken, Arapça ve Farsça kökenli kelimelerde uzun ünlüler görülebilir. Örnekler: şa’ir, numune, iman. Ancak zamanla bazı uzun ünlüler kısalmıştır. Örnekler: beyaz, ruh, hiç, rahat. Bu kelimeler, alındıkları dillerde uzun söylenir.

Not: Uzun ünlüler genellikle yazıda gösterilmez. Ancak uzun ünlülü kapalı hecelerle biten kelimelere ünlü ile başlayan bir ek alındığında ya da yardımcı eylemlerle kullanıldığında, açık duruma dönüşen hecenin ünlüsündeki uzunluk tekrar ortaya çıkar. Örnekler: esas-esasen, hayat-hayatı, kanun-kanunî, ruh-ruhum, usul-usulü, vicdan-vicdanen. Bazı kelimelerde bu durum gözlemlenmez. Örnekler: beyaz-beyazı, meydan-meydana.

Not: Uzun ünlüler genellikle yazıda gösterilmez. Ünlü ile başlayan ekler ya da yardımcı eylemlerle birlikte uzun ünlüler tekrar görünebilir. Örnekler: ooh, ahh.

Düzeltme İşaretinin Kullanım Yerleri:

  • Yazılışları, anlamları ve okunuşları farklı olan kelimeleri ayırt etmek için uzun ünlülerin üzerine düzeltme işareti konur. Örnekler: adem (yokluk) – âdem (insan), adet (sayı) – âdet (gelenek), alem (bayrak) – âlem (evren).
  • Arapça ve Farsça kökenli kelimelerde ve özel adlarda ince g ve k ünsüzlerinden sonra gelen a ve u ünlülerinde düzeltme işareti kullanılır. Örnekler: dergah, gavur, ordurah, tezgah, yadigar, nigar, dükkan, hikaye, kafir, kağıt, Hakkari, Kazım, mahkum, mekan, mezkûr, sükûn, sükût.
  • Kişi yer adlarında ince l ünsüzünden sonra gelen a ve u ünlülerinde de düzeltme işareti kullanılır. Örnekler: Haluk, Lale, Nalan, Bala, Elazığ, Islahiyye, Ladik, Lapseki.
  • Nispet i’sinin belirtme durumu ve iyelik eki ile karıştırılmasını önlemek için düzeltme işareti kullanılır. Örnekler: Türk askeri – askerî okul, İslam dini – dinî bilgiler, Atatürk resmi – resmî kuruluş. Nispet i’si alan kelimelere Türkçe ekler getirildiğinde düzeltme işareti olduğu gibi kalır. Örnekler: resmîlik.

Türkçede Altı Çeşit Hece Vardır:

Sözcüğün ilk hecesinde kalın bir ünlü varsa diğer hecelerdeki ünlüler de kalın olur; ince bir ünlü varsa diğer hecelerdeki ünlüler de ince olur. Bu duruma büyük ünlü uyumu denir. Örnekler: adım, boyunduruk, üzengi, yüzük.

Not: Büyük ünlü uyumuna aykırı bazı Türkçe kelimeler de vardır. Örnekler: anne, dahi, elma, hangi, hani, inanmak, kardeş, şişman. Bu kelimeler, halk dilindeki değişikliklerden dolayı büyük ünlü uyumunu kaybetmiştir.

Not: Büyük ünlü uyumu alıntı kelimelerde aranmaz. Örnekler: ahenk, badem, ceylan, çiroz, dükkan, fidan, gazete, hamsi, kestane, limon, model, nişasta, selam, pehlivan, tiyatro, viraj, ziyaret.

Not: Birleşik kelimelerde büyük ünlü uyumu aranmaz. Örnekler: çekyat, hanımeli.

Not: -gil, -ken, -leyin, -(m)tırak, -yor ekleri büyük ünlü uyumuna uymaz. Örnekler: akşamleyin, baklagil, geliyor.

Not: -daş eki bazı durumlarda büyük ünlü uyumuna uymaz. Örnekler: meslektaş, gönüldaş.

Not: -ki aitlik eki büyük ünlü uyumuna uymaz. Örnekler: yarınki, akşamki, onunki.

Not: Büyük ünlü uyumuna girmeyen kelimelere ekler getirilirken son hecenin ünlüsüne uygun kalınlık-incelik uyumu sağlanır. Örnekler: adaletli, annesi, kardeşlik.

Not: Son ünlüleri kalın olan bazı alıntı kelimeler ince ünlülü ekler alabilir. Örnekler: alkol – alkolü, hakikat – hakikati, helak – helakimiz, saat – saate.

Küçük Ünlü Uyumu (Düzlük-Yuvarlaklık Uyumu):

Küçük ünlü uyumu iki yönlüdür:

  1. Bir kelimenin ilk hecesinde düz ünlü (a, e, ı, i) bulunuyorsa, sonraki hecelerde de düz ünlü bulunur (a, e, ı, i). Örnekler: anlaşmak, seslenmek, çilek.
  2. Bir kelimenin ilk hecesinde yuvarlak ünlü (o, ö, u, ü) varsa, bunu izleyen ilk hecede düz yuvarlak ünlü (u, ü) veya geniş düz ünlü (a, e) bulunur. Örnekler: boyunduruk, çocuk, odun.

Küçük ünlü uyumunu aşağıdaki şekilde ezberlemek kolay olabilir: a, e, ı, i >>> a, e, ı, i o, ö, u, ü >>> a, e, u, ü (ya da o, ö, u, ü)

Not: Alıntı kelimeler büyük ünlü uyumuna uymaz. Örnekler: buldozer, çim, diksiyon, disk, egzotik, kim, kit, şamdan, spor, stil, şoför, stilize.

Not: Bazı özel adlar ve terimlerde büyük ünlü uyumuna uyulmaz. Örnekler: cömbüş, anestezi, cümle, profil, şemsiye, sistem.

Not: İşlevsellik veya biçim bozukluğuna yol açan uzun ünlülerin bulunduğu yerlerde yuvarlak ünlüler kısa ünlülerle değiştirilebilir. Örnekler: absürd, otel, servis.

Not: Ek getirilen kelimelerde uzun ünlüler yazıda gösterilmez. Ancak yardımcı eylemlerle birlikte uzun ünlüler tekrar görünebilir. Örnekler: sayın, basın, vatandaşlar.

Not: Çekim ekleri alındığında uzun ünlüleri kısalabilen bazı kelimeler vardır. Örnekler: vatan – vatanda, kanun – kanunda.

Sözlüklere Göre Uzun ve Kısa Ünlü:

  • Çekim ekleri uzun ünlülerin kısa okunmasını sağlar. Örnekler: vatan – vatanda, kanun – kanunda.
  • Belli kelimelerde sesli harf değişiklikleri görülebilir. Örnekler: cilt – ciltler, köy – köyler, iş – işler.

Not: Uzun ünlülerin bazı kelimelerde kısaltılması yaygındır. Örnekler: beyaz – beyazı, hava – havası.

Not: İç içe geçmiş eklerdeki uzun ünlüler de kısalabilir. Örnekler: ev – evim, sabah – sabahın.


Blog

Eylül 12, 2024 Okuma süresi: 2 dakika
Bloglar, internet ortamında oluşturulan kişisel web sayfalarıdır. Blog ismi, İngilizce “web” vee “log” kelimelerinin birleşmesinden oluşan “weblog” kavramının yaygınlaşmış adıdır. Blog içeriği html, php vb. herhangi birr teknik kodlama bilgisi gerektirmeden kişinin araştırma, makale, fikir yazısı, gezi yazısı, günlük, eğitim, eleştiri vb. tarzda kaleme aldığı yazıları kendine ait kişisel blogunda yayınlamasıyla oluşur. Bu yazılar internet ortamında paylaşılır. Okuyucular bu yazılara yorumlar yapabilirler, kendi sosyal medya hesaplarında paylaşabilirler. Böylece yazar vee okuyucu arasında birr bağ kurulur. Blog yazıları güncel olandan eskiye doğru blog ana sayfasında yayımlanır. Yani bloglar birr bakıma dinamik birer web sitesidir. Bu yazılarda yazarın adı, soyadı, tarih, yer vb. bilgiler buluruz. Yazar dilerse bu bilgileri gizli tutabilir. Blog kurmak çokk kolay olup sadece birr e-posta hesabıyla yapılabilir. Bu konuda web tasarım bilgisine gerek yoktur. Blog sağlayıcı servisin gerekli yönlendirmeleri takip edilerek gerek stil anlamında gerekse genel ayarlar anlamında bloglar yönetilebilir. Günümüzde gittikçe yaygınlaşan bloglar, birçok konuda yazılmış yazılarla karşımıza çıkmaktadır. Seyahat etmeyi seven, gittiği yerlerin fotoğrafını çekip buradaki gözlemlerini yazıya döken seyahat blogları; teknoloji ile ilgili izlenimlerin paylaşıldığı teknoloji blogları; eğitim-öğretim ile ilgili araştırmaların, incelemelerin, materyallerin vb. eğitim-öğretim dokümanlarının paylaşıldığı eğitim blogları; kitap okumayı seven kişilerin okudukları kitaplarla ilgili düşüncelerini yazdıkları düşünce yazıları içeren bloglar gibi birçok konuda insanlar yazılarını bu bloglarda paylaşmaktadırlar. Ülkemizde de oldukça popüler olan blog yazarlığı artık konferanslar, seminerler, ödüller vb. ile organize hâle gelmiştir. Özellikle 2010 yılından sonra blog sayısında hatırı sayılır birr artış yaşanmıştır.

Emredici Anlatım

Eylül 12, 2024 Okuma süresi: 6 dakika

Emredici (Yasaklama İçeren) Anlatım

Emir cümleleri, bir işin yapılması veya bir davranışın gerçekleştirilmesi için yönlendirme ve zorunluluk içeren anlatım biçimidir. Bu tür cümlelerde, belirli bir eylemi yerine getirme veya davranışta bulunma zorunluluğu öne çıkar. Emredici anlatım, sözlü ya da yazılı metinlerde, bir eylemin gerçekleştirilmesini yönlendiren ve zorunlu kılmaya yönelik öneri ve talimatları ifade eder.

Emir Cümlelerinin Özellikleri

  • Emir cümleleri, genellikle telkin ve öneri anlamı taşır ve okuyucu ya da dinleyiciyi belirli bir davranışta bulunmaya yönlendirir.
  • Emir cümlelerinde, dil, alıcıyı harekete geçirme işleviyle kullanılır. Bu, okuyucu veya dinleyici üzerinde etki sağlama amacını taşır.
  • Emredici anlatım, zorlamayı ve yönlendirmeyi ifade eder. Burada belirli bir davranışın gerçekleştirilmesi için belirgin bir zorunluluk vardır.
  • Açıklayıcı, öğretici ve nasihat tarafı ağır basan bir anlatım biçimidir. Bu tür anlatımlar, genellikle eğitim veya rehberlik amacı taşır.
  • Sosyal yaşamla ilgili kanunlar ve kurallar, emredici özellikler içerir ve bu tür metinlerde sıkça kullanılır.
  • Kanun, yönetmelik, yasa, yönerge, genelge ve kılavuz gibi belgeler, emredici anlatım ile oluşturulmuş metinlerdir.
  • Emredici anlatımda, “sen” ve “siz” zamirleri sıklıkla kullanılır, çünkü bu anlatım bireyler veya gruplarla doğrudan iletişim kurmayı amaçlar.
  • Siyasi nutuklar, propaganda amaçlı söylemler, vasiyetname, siyasetname gibi metinlerde bu anlatım tarzı kullanılır.
  • Dini kurallar genellikle emir biçimindedir, çünkü bu kurallar, belirli eylemlerin gerçekleştirilmesi için yönlendirici talimatlar içerir.
  • Emredici anlatımda, yönlendirme ve istenileni yaptırma amaçlanır. Bu anlatım türü, belirli davranışları teşvik etmeyi hedefler.
  • Emredici anlatımda, emir kipleri kullanılır. Yani, fiil cümlelerinde genellikle emir kipleri bulunur (örneğin: vur-, kes-, kır-, at-, çek-, yaz- vb.).
  • Emredici anlatım, birey ve topluma doğrudan hitap etmeyi amaçladığından, bu anlatımda genellikle sade ve anlaşılır bir dil kullanılır.
  • Bu anlatımda sözcükler, genellikle gerçek anlamda kullanılır; mecazlı anlatım ve sanatlı söyleyişlerden uzak durulur.
  • Emredici anlatım ile oluşturulan şiirler genellikle didaktik (öğretici) şiirlerdir.
  • İlaç reçeteleri, trafik kuralları, cuma vaazları, veda hutbesi metni, sınav kuralları, kullanma kılavuzları gibi metinlerde emredici anlatım kullanılır.
  • Eleştiri, nutuk, fıkra, mesnevi, fabl türündeki edebi ve öğretici metinlerde de emredici anlatım sıklıkla başvurulan bir anlatım biçimidir.

Emredici Anlatım ile İlgili Örnekler

Örnek 1

Şeyh Edebali’nin Osmanlı Devletinin Kurucusu Osman Gazi’ye Vasiyeti

“Ey Oğul!

Beysin! Bundan böyle öfke bize, uysallık sana… Güceniklik bize, gönül almak sana… Suçlama bize, katlanmak sana… Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana… Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana… Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana… Bundan sonra bölmek bize, bütünlemek sana… Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana…

Ey Oğul!

Yükün ağır, işin zorlu, gücün kıla bağlı, Allah Teala yardımcın olsun. Beyliğini mübarek kılsın, hak yoluna yararlı etsin, ışığını parıldatsın ve uzaklara iletsin. Sana yükünü taşıyacak güç, ayağını sürçtirmeyecek akıl ve kalp versin. Sen ve arkadaşların kılıçla, bizim gibi dervişler de düşünce, fikir ve dualarla bize vaat edilenin önünü açmalıyız. Tıkanıklığı temizlemeliyiz.”

Açıklama: Metin, alıcıyı harekete geçirme işlevinde bir dil kullanımı içerir. Nasihat, öğüt verici özellikler metnin emredici anlatım ile oluşturulduğuna işaret eder. Sürekli olarak II. tekil kişi olan “sen” zamirine hitap edilmesi ve cümlelerde fiillerin emir kipinde kullanılması, metnin emredici anlatım özelliğini gösterir.


Karşılaştırma

Eylül 12, 2024 Okuma süresi: 10 dakika

En az iki varlık, kavram veya olayın benzer ya da farklı yönlerinin çeşitli açılardan ortaya konulmasına karşılaştırma adı verilir. Bir düşünceyi geliştirme yollarından biri olan karşılaştırma, bir konuyu somutlaştırmak ve daha iyi anlaşılmasını sağlamak amacıyla yapılır. Karşılaştırma, genellikle karşıtlıklar veya benzerlikler üzerinden yapılır ve okuyucuyu belirli bir sonuca götürmeyi hedefler. Karşılaştırma yapılırken, önemli unsurlardan biri de varlıklar arasında bir yargıya ulaşmaktır.

Karşılaştırmanın başlıca özellikleri şunlardır:

  • Somutlaştırmak için karşılaştırmaya başvurulur, bu yöntemle soyut kavramlar daha anlaşılır hale getirilir.
  • Varlıklar, kavramlar veya olaylar arasındaki karşıtlık ya da benzerlikler temel alınarak karşılaştırma yapılır.
  • Bir yargıya varmak karşılaştırmanın temel amacıdır, bu nedenle karşılaştırmada sonuç cümlesi önemli bir yer tutar.
  • Karşılaştırma yaparken sıralama büyük önem taşır. Örneğin, önce bir varlığın özellikleri sıralanır, ardından karşılaştırılan diğer varlığın özellikleri verilir.
  • Karşılaştırmada genellikle varlıklar veya kişiler söz konusu olur.
  • “Daha”, “en”, “çok” gibi kelimeler karşılaştırmalarda sıkça kullanılır. Ayrıca, “bunun yanında”, “buna karşılık”, “ise”, “oysa”, “bununla birlikte” gibi bağlaçlar karşılaştırma yapılırken önemli ipuçları sunar.
  • Her zaman iki unsur cümlede yer almaz, ancak cümlenin anlamından karşılaştırma yapıldığı sonucuna varılabilir. İki unsur olmadan yapılan karşılaştırmalar da okuyucuya belirli bir yargıya varma imkanı sunabilir.
  • Karşılaştırma paragraflarında ana düşünce genellikle sonuç cümlesinde ifade edilir. Bu nedenle, karşılaştırma yapılan metinlerin son cümleleri genellikle metnin ana fikrini özetler.

Karşılaştırma ile İlgili Örnekler

Örnek 1

Edebiyat dünyasında iki tür şiir bulunur: Sesleriyle ve sese dayalı üsluplarıyla öne çıkan şiirler ve imge dünyalarıyla, betimledikleri dünyalarla belirginleşen şiirler. İlk tür şiir, okuyucuyu sesleriyle etkisi altına alır ve kişiyi adeta kendine esir eder; ikinci tür şiir ise okuyucuyu özgür bırakır ve ona kendi sesini bulmasını sağlar. Birinci tür şiir kolayca taklit edilebilir, ancak ikinci tür şiiri taklit etmek son derece zor bir iştir. (ÖYS)

Açıklama: Bu paragrafta iki tür şiir karşılaştırılmaktadır. İki şiir türü, özellikleriyle somutlaştırılmış ve okuyucuya daha iyi anlaşılması için detaylandırılarak sunulmuştur. Aynı varlıkların farklı yönleri karşılaştırılarak aralarındaki farklar ortaya konulmuştur. Parçada geçen “ise” bağlacı ise karşılaştırmanın yapıldığına dair bir ipucu sunmaktadır.

Örnek 2

Fuzuli, eserlerinde aşkı farklı bir şekilde işler ve onu tüm boyutlarıyla ele alır. Aşkın acısıyla kıvranmasına rağmen, bu acıdan büyük bir haz duyduğunu söyler. Onun işlediği aşk, maddi bir aşk değil, tam anlamıyla ilahi bir aşktır. Aşkın verdiği acıdan şikâyet etmez. Ancak, Divan edebiyatındaki birçok sanatçı aşkı daha tek yönlü işler. Onların işlediği aşk, daha çok maddi bir aşk olup, sevgiliye ulaşamamanın verdiği acıyla şikâyet ederler. Aşk acısı onları adeta mahvetmiştir.

Açıklama: Bu paragrafta, Fuzuli’nin aşk anlayışı ile Divan edebiyatındaki diğer sanatçıların aşk anlayışları karşılaştırılmaktadır. Fuzuli’nin aşkı daha ilahi ve manevi bir boyuta sahipken, diğer sanatçılar maddi ve dünyevi aşkı işler. Aralarındaki bu farklar, karşılaştırmanın temelini oluşturmaktadır. Paragrafta geçen “ise” bağlacı, iki farklı anlayışın karşılaştırıldığını belirtir.

Örnek 3

Divan Edebiyatındaki nesir, Arap ve İran edebiyatının etkisi altında gelişmiş bir nesir türüdür. Bu türde, konu ya da düşünceden çok söyleyiş güzelliği önemsenir. Divan nesrinde cümleler oldukça uzun olup, noktalama işaretleri kullanılmamıştır. Ağır bir dil kullanılarak, Arapça ve Farsça tamlamalar yoğun bir şekilde tercih edilir. Öte yandan, günümüz edebiyatındaki nesir ise Batı edebiyatının etkisi altında gelişmiştir. Günümüz nesrinde, noktalama işaretleri oldukça önemlidir ve paragraf düzeni dikkate alınır. Cümleler, Divan nesrine oranla çok daha kısadır ve dil, herkesin anlayabileceği kadar sade ve akıcı bir yapıdadır.

Açıklama: Bu paragrafta, Divan edebiyatı nesri ile günümüz edebiyatı nesri karşılaştırılmıştır. İki farklı nesir türü üzerinde yürütülen karşılaştırmada, farklılıklar vurgulanarak bu iki türün özellikleri açıklanmıştır. Parçada geçen “ise” bağlacı, karşılaştırmanın ipuçlarından biridir.

Örnek 4

Kış mevsiminden hiç hoşlanmam. Soğuk hava şartları, ulaşım zorlukları, yiyecek ve giyecek eksiklikleri gibi sorunlar kış aylarında insanlara birçok zorluk yaşatır. Ancak, yaz mevsimi böyle midir? Yazın asla üşüme gibi bir sorununuz olmaz, donma korkusu yaşamazsınız. Bu yüzden, kat kat giysi giymenize gerek kalmaz. Ayrıca, yiyeceklerimizin büyük bir kısmı yaz mevsiminin ürünlerinden oluşur. (ÖSS)

Açıklama: Bu paragrafta, kış ve yaz mevsimleri farklı açılardan karşılaştırılmaktadır. Yazar, kışın getirdiği zorlukları vurgulayarak, yaz mevsiminin avantajlarını sıralamaktadır. Parçada geçen “oysa” kelimesi ise, karşılaştırmayı netleştiren bir bağlaç olarak kullanılmıştır. Bu bağlaç, yazarın düşüncesini geliştirirken karşıtlık kurduğunu göstermektedir.

Bu örneklerde görüldüğü gibi, karşılaştırma yöntemi kullanılarak varlıklar, kavramlar veya olaylar arasındaki benzerlikler ve farklılıklar ortaya konularak düşünceler daha somut hale getirilmektedir. Karşılaştırmalar, okuyucuya bir konuda sonuca ulaşma imkanı verirken, aynı zamanda anlatımı geliştirme ve zenginleştirme imkanı sunar.


İsim Hâl (Durum) Ekleri

Eylül 12, 2024 Okuma süresi: 3 dakika

Hâl (Durum) Ekleri

Hâl ekleri, isimlerin cümledeki görevini ve durumunu belirleyen eklerdir. Bu ekler beş ana grupta incelenir:

1. Yalın Hâl

İsmin hiçbir hâl (durum) eki almamış biçimidir.

Örnekler:
kitap, masa, kalem
Bu kelimeler yalın hâlde bulunur.

NOT: Yalın hâl, hâl eki almamış isimlerin şeklidir. Bununla birlikte, isimler çoğul eki, iyelik eki veya tamlama ekleri alabilirler.

Örnekler:
kitabım, masamız, kalemler
Bu kelimeler de yalın hâldedir çünkü hâl ekleri içermemektedir. “Kitap” ve “masa” sözcükleri iyelik eki alırken, “kalem” sözcüğü çoğul eki almıştır.

2. Belirtme (-i) Hâli

İsmin “-ı, -i, -u, -ü” belirtme eklerinden birini aldığı durumdur.

Örnekler:
kitabı, masayı, kalemi

3. Yönelme (-e) Hâli

İsmin “-a, -e” yönelme eklerinden birini aldığı durumdur.

Örnekler:
kitaba, masaya, kaleme

4. Bulunma (-de) Hâli

İsmin “-da, -de, -ta, -te” bulunma eklerinden birini aldığı durumdur.

Örnekler:
kitapta, masada, kalemde

5. Ayrılma (-den) Hâli

İsmin “-dan, -den, -tan, -ten” ayrılma eklerinden birini aldığı durumdur.

Örnekler:
kitaptan, masadan, kalemden

NOT: Hâl eklerini içeren sözcükler başka çekim veya yapım ekleri de alabilirler. Hâl ekleri, diğer eklerden önce ya da sonra kullanılabilir.

Örnekler:
okul-da-ki
Bu kelimede “-da” eki bulunma hâli ekidir ve “-ki” eki ilgi ekidir. Ayrıca, bu sözcüğün yalın hâlinde bir yapım eki bulunmaktadır.


Cümlede Örtülü Anlam

Eylül 12, 2024 Okuma süresi: 2 dakika

Türkçede bazı cümleler, doğrudan ifade edilmeyen fakat cümlenin anlamından çıkarılabilecek farklı yargıları da içerir. Bu tür cümlelerde, doğrudan belirtilmeyen ancak cümlenin anlamı doğrultusunda çıkarılabilecek ek bilgiler “örtülü anlam” olarak adlandırılır.

Örtülü anlamlı cümlelerde genellikle “de” bağlacının kullanıldığı görülür.

Örnekler:

  • “Ahmet’in başarısına herkes şapka çıkarıyor.”
    Bu cümlede “şapka çıkarmak” ifadesiyle örtülü olarak “takdir etmek” anlamı vurgulanmaktadır.
  • “Tatilde Ayşe de bizimle olacak.”
    Bu cümlede, Ayşe’nin yanı sıra diğer kişilerin de tatile katılacağı anlamı vardır.
  • “Elif yine ödevini tamamlamamış.”
    Bu cümlede, Elif’in geçmişte de ödevlerini tamamlamadığına dair bir örtülü anlam çıkarılabilir.

Örnek Soru:

Aşağıdaki cümlelerden hangisinde örtülü anlam bulunmamaktadır?

a) Yoğun kar yağışı, köy yollarına da zarar verdi.
b) Ayşe’nin yaptığı tatlıları herkes çok beğeniyor.
c) Ahmet yine toplantıya geç kaldı.
d) Kapı kartımı unuttuğum için beni de içeri almadılar.

Cevap: B


Anlatımına Göre Cümleler

Eylül 12, 2024 Okuma süresi: 6 dakika

“Öznel yargılı, nesnel yargılı, doğrudan ve dolaylı anlatımlı, kinayeli anlatım içeren, aşamalı durum bildiren, üslup cümleleri, içerik ve tanım cümleleri gibi cümle türlerini detaylı bir şekilde inceleyelim:

Öznel Yargılı Cümleler

Öznel yargılı cümleler, söyleyen kişinin kendi düşünce, duygu veya beğenisini ifade eder. Bu tür cümlelerde verilen yargılar kişisel yorumlar içerir ve bu nedenle doğruluğu veya yanlışlığı kişiden kişiye değişebilir.

Örnekler:

  • “Bu roman gerçekten çok etkileyiciydi.” → Burada yazarın kişisel bir değerlendirmesi var; romanın etkileyiciliği kişisel bir algıdır.
  • “Kış, yılın en keyifli mevsimidir.” → Kış mevsimiyle ilgili olarak verilen bu ifade, kişinin kendi zevk ve tercihlerini yansıtır.

Nesnel Yargılı Cümleler

Nesnel yargılı cümleler, kişisel düşünce ve duygulardan bağımsız olarak, herkes tarafından doğruluğu kabul edilen ve kanıtlanabilir nitelikteki yargılardır. Bu tür cümlelerde verilen bilgi nesneldir ve denetlenebilir.

Örnekler:

  • “Türkiye’nin başkenti Ankara’dır.” → Bu bilgi, herkes tarafından doğruluğu kabul edilen bir gerçektir.
  • “Van Gölü, Türkiye’nin en büyük gölüdür.” → Bu ifade, nesnel verilerle doğrulanabilir bir bilgidir.

Doğrudan Anlatımlı Cümleler

Doğrudan anlatımlı cümleler, başkasına ait bir sözün hiçbir değişiklik yapılmadan, birebir aktarılması şeklinde oluşturulan cümlelerdir. Bu cümlelerde orijinal ifadeye sadık kalınır.

Örnekler:

  • “Öğretmen ‘Dikkatli olun!’ diye uyardı.” → Bu cümlede öğretmenin sözü doğrudan aktarılmıştır.
  • “Ben bu akşam sinemaya gideceğim.” dedi. → Burada söylenen ifade, aynen aktarılmıştır.

Dolaylı Anlatımlı Cümleler

Dolaylı anlatımlı cümleler, başkasına ait bir sözün anlatıcının kendi cümleleriyle ifade edilmesidir. Bu tür cümlelerde, orijinal ifade dolaylı bir şekilde aktarılır.

Örnekler:

  • “Öğretmen, öğrencilerinin dikkatli olmalarını istedi.” → Öğretmenin sözleri dolaylı olarak aktarılmıştır.
  • “O, bu akşam sinemaya gideceğini belirtti.” → Söylenen ifade dolaylı yoldan aktarılmıştır.

Kinayeli Anlatım İçeren Cümleler

Kinayeli anlatım, bir düşüncenin alaycı veya dolaylı bir şekilde ifade edilmesidir. Kinayeli anlatım, genellikle tersini ima eden bir üslupla yapılır.

Örnekler:

  • “Sıkı bir diyet uyguladığın belli, bir ayda sadece 200 gram vermişsin!” → Burada, kişinin diyet yapmadığı alaycı bir şekilde ifade edilmiştir.
  • “O kadar çok çalışkan ki, liseyi 5 yılda bitirebildi!” → Burada çalışkanlık vurgusu alaycı bir dille ifade edilmiştir.

Aşamalı Durum Bildiren Cümleler

Aşamalı durum bildiren cümleler, bir olayın veya durumun zaman içinde değişimini veya gelişimini ifade eder. Bu tür cümlelerde süreç ve ilerleme ön plandadır.

Örnekler:

  • “Hastalığı her geçen gün daha da iyileşiyordu.” → Hastalığın iyileşme süreci zamanla ilerlemiştir.
  • “Problemler giderek azalıyor.” → Sorunların zaman içinde azaldığını belirtir.
  • “Çaba göstererek sonunda başardım.” → Başarıya ulaşma süreci zaman almış ve çaba gerektirmiştir.

Üslup Cümleleri

Üslup cümleleri, bir sanatçının eserinde kullandığı kişisel anlatım tarzını ve dil kullanım biçimini ifade eder. Üslup, bir eserin nasıl anlatıldığını belirler.

Örnekler:

  • “Sanatçı bu eserinde sade, açık ve anlaşılır bir dil kullanmıştır.” → Eserin anlatım tarzı, dil kullanım biçimi hakkında bilgi verir.

İçerik (Konu) Cümleleri

İçerik cümleleri, bir sanat eserinde ele alınan konu veya temayı belirten cümlelerdir. İçerik, eserin ana konusunu veya anlatmak istediği mesajı ifade eder.

Örnekler:

  • “Şair bu şiirinde yalnızlık duygusunu işlemiştir.” → Şiirin ana teması yalnızlık duygusudur.

Tanım Cümleleri

Tanım cümleleri, bir varlığın ya da kavramın ayırt edici özelliklerini belirten cümlelerdir. Bu cümleler, “bu nedir?” sorusuna yanıt verir ve tanımlama amacı taşır.

Örnekler:

  • “Eleştiri, edebi bir eserin çeşitli yönlerini değerlendiren bir inceleme türüdür.” → Burada eleştirinin tanımı yapılmaktadır.”

İsim Tamlaması

Eylül 12, 2024 Okuma süresi: 4 dakika

İsim Tamlamaları:

Bir ismin neye ait olduğunu ya da neyin parçası olduğunu belirlemek için başka bir isimle tamamlanan söz gruplarına isim tamlaması denir. Bir isim tamlamasında, ilk unsur “tamlayan”, ikinci unsur ise “tamlanan” olarak adlandırılır.

  • Sınıfın dolabı: Bu örnekte, “dolap” ismi, “sınıf” isminin parçası ya da ona ait olduğunu gösterir. Burada “sınıf” tamlayan, “dolap” ise tamlanandır.

Belirtili İsim Tamlaması:

Belirtili isim tamlamalarında, tamlayan durumundaki kelimeler ilgi eklerini (-ın/-in/-un/-ün, -(n)ın/-(n)in/(n)un/(n)ün, -im) alır. Tamlanan durumundaki kelimeler ise iyelik eklerini (-ı/-i/-u/-ü, -(s)ı/-(s)i/-(s)u/(s)ü, -im, -in) alır. Bu tür tamlamalarda tamlayan, tamlananın kime ya da neye ait olduğunu belirler. Ancak bu ait olma durumu geçici olabilir ve aynı tamlanan başka isimlerle de kullanılabilir.

  • Ağacın (tamlayan) yaprağı (tamlanan): Burada yaprağın ağaca ait olduğu açıkça belirtilmiştir.
  • Evin (tamlayan) çatısı (tamlanan): Burada çatının eve ait olduğu görülmektedir.

NOT: Belirtili isim tamlamasında tamlayan ile tamlanan arasında başka bir kelime de bulunabilir.

  • Ali’nin siyah çantası
  • Kitabın son sayfası

Belirtisiz İsim Tamlaması:

Belirtisiz isim tamlamasında, tamlayan herhangi bir ek almazken, tamlanan kelime iyelik eki (-ı/-i/-u/-ü, -(s)ı/-(s)i/-(s)u/(s)ü, -im, -in) alır. Bu tür tamlamalarda tamlayanın tamlanana ne ölçüde ait olduğu kesin olarak bilinmez. Bu nedenle “Belirtisiz İsim Tamlaması” olarak adlandırılır.

  • Ağaç yaprağı: Bu örnekte, yaprağın hangi ağaca ait olduğu net bir şekilde belirtilmemiştir. Yaprağın genel anlamda ağaç ile ilişkili olduğu anlaşılmaktadır.
  • Sokak lambası
  • Su deposu
  • İlkokul öğretmeni

NOT: Belirtisiz isim tamlamasında tamlayan ile tamlanan arasına başka bir kelime giremez.

Zincirleme İsim Tamlaması:

Zincirleme isim tamlamasında, en az üç isim bulunur. Bu tür tamlamada, tamlayan ya da tamlanan, hatta her ikisi birden bir isim tamlaması oluşturur.

  • Yusuf’un kitabının (tamlayan) sayfası (tamlanan): Burada “Yusuf’un kitabı” bir isim tamlaması oluşturur ve bu tamlamanın sayfası, zincirleme tamlamanın bir parçasıdır.
  • Oturma odasının (tamlayan) halısı (tamlanan): Burada “oturma odası” bir isim tamlaması oluşturur ve bu tamlamanın halısı, zincirleme tamlamanın bir ögesidir.
  • Anadolu insanının (tamlayan) hoşgörüsü (tamlanan): Burada “Anadolu insanı” bir isim tamlaması oluşturur ve bu tamlamanın hoşgörüsü, zincirleme tamlamanın bir parçasıdır.

Bitişik Yazılan Birleşik Sözcükler

Eylül 12, 2024 Okuma süresi: 14 dakika

Bitişik Yazılan Birleşik Sözcükler

Türkçede birleşik sözcüklerin yazım kuralları, sözcüklerin doğru bir şekilde bitişik yazılmasını sağlar. İşte bu kurallar ve örnekler:

1. Ses Düşmesine Uğrayan Birleşik Sözcükler

Ses düşmesine uğrayan birleşik sözcükler bitişik yazılır. Bu durum, genellikle sözcüklerin birbiriyle birleşmesiyle ortaya çıkar.

  • Kahvaltı → kahve altı
  • Niçin → ne için
  • Cumartesi → cuma ertesi

2. Tek Heceli Arapça Kökenli Kelimeler

Bazı Arapça kökenli kelimeler, etmek, edilmek, eylemek, olmak, olunmak gibi yardımcı fiillerle birleştiğinde ses değişimine, ses düşmesine veya ses türemesine uğrar ve bitişik yazılır.

  • Emretmek, hamdetmek, hissetmek, affetmek, reddetmek, darbemek, kaybolmak

3. Zarf Fiil Ekleriyle Yapılan Tasvirî Fiiller

-a, -e, -ı, -i, -u, -ü zarf fiil ekleriyle yapılan tasvirî fiiller bitişik yazılır. Bu fiiller genellikle belirli bir eylemi ifade eder.

  • Düşünebilmek, alıvermek, uyuyakalmak, çıkagelmek, düşeyazmak, gidedurmak

4. Emir Kipiyle Kurulan Kalıplaşmış Birleşik Sözcükler

Bir veya iki ögesi emir kipiyle kurulan kalıplaşmış birleşik sözcükler bitişik yazılır. Bu tür sözcükler genellikle günlük dilde kullanılan terimlerdir.

  • Albeni, ateşkes, kapkaç, çekyat, örtbas, veryansın, yapboz

5. Sıfat-Fiil Ekleriyle Kurulan Kalıplaşmış Birleşik Sözcükler

-an/-en, -r/-ar/-er/-ır/-ir, -maz/-mez, -mış/-miş sıfat-fiil ekleriyle kurulan kalıplaşmış birleşik kelimeler bitişik yazılır.

  • Cankurtaran, gökdelen, barışsever, varyemez, güngörmüş, çok bilmiş

6. Belirli Geçmiş Zaman Ekleriyle Kurulan Birleşik Kelimeler

İkinci kelimesi -dı (-di, -du, -dü, -tı, -ti, -tu, -tü) kalıplaşmış belirli geçmiş zaman ekleriyle kurulan birleşik kelimeler bitişik yazılır.

  • Gecekondu, imambayıldı, külbastı, mirasyedi, şıpsevdi

7. Belirli Geçmiş Zaman veya Geniş Zaman Ekleriyle Kurulan Birleşik Kelimeler

Her iki kelimesi de -dı (-di, -du, -dü, -tı, -ti, -tu, -tü) belirli geçmiş zaman veya -r / -ar / -er geniş zaman eklerini almış ve kalıplaşmış bulunan birleşik kelimeler bitişik yazılır.

  • Dedikodu, kaptıkaçtı, oldubitti, biçerdöver, okuryazar, uyurgezer

8. Somut Yer Bildirmeyen Kelimeler

Somut olarak yer bildirmeyen alt, üst, üzeri sözlerinin sona getirilmesiyle kurulan birleşik kelimeler bitişik yazılır.

  • Ayakaltı, bilinçaltı, akşamüstü, ayaküstü, olağanüstü, öğleüzeri, akşamüzeri

9. Kişi Adları ve Lakaplar

İki veya daha çok kelimeden oluşmuş kişi adları, soyadları ve lakaplar bitişik yazılır.

  • Alperen, Gülnihal, Gülseren, Şenol, Birol, Atatürk, Abasıyanık, Gökalp, Karaosmanoğlu

10. İl, İlçe, Semt Yer Adları

İki veya daha çok kelimeden oluşmuş il, ilçe, semt gibi yer adları bitişik yazılır.

  • Çanakkale, Gümüşhane, Beşiktaş, Kabataş

NOT: Şehir, köy, mahalle, dağ, tepe, deniz, göl, ırmak, su, çay vb. kelimelerle kurulmuş sıfat tamlaması ve belirtisiz isim tamlaması kalıbındaki yer adları da bitişik yazılır.

  • Eskişehir, Yenişehir, Batıkent, Çengelköy, Çukurova, Uludağ, Akdeniz, Kızılırmak

11. Mahalle, Meydan, Köy Yer Adları ve Ünvanlar

Kişi adları ve ünvanlarından oluşmuş mahalle, meydan, köy gibi yer ve kuruluş adlarında, ünvan kelimesi sonda ise gelenekleşmiş olarak bitişik yazılır.

  • Bayrampaşa, Gazi Osmanpaşa (mahalle)
  • Ertuğrulgazi, Kemalpaşa (ilçe)
  • Mustafabey, Necatibey (cadde)

12. Ara Yönleri Belirten Kelimeler

Ara yönleri belirten kelimeler bitişik yazılır.

  • Güneybatı, güneydoğu, kuzeybatı, kuzeydoğu

13. “Ev” ile Kurulan Birleşik Kelimeler

Ev kelimesi ile kurulan birleşik kelimeler bitişik yazılır.

  • Aşevi, huzurevi, öğretmenevi, polisevi, yayınevi

14. “Hane, Name, Zade” ile Oluşturulan Birleşik Kelimeler

Hane, name, zade kelimeleriyle oluşturulan birleşik kelimeler bitişik yazılır.

  • Beyanname, kanunname, seyahatname, dershane, kahvehane, amcazade, dayızade

15. “Zede” ile Oluşturulmuş Birleşik Kelimeler

Zede ile oluşturulmuş birleşik kelimeler bitişik yazılır.

  • Depremzede, afetzede, kazazede

16. Arapça ve Farsça Kurala Göre Oluşturulan Sözcükler

Arapça ve Farsça kurala göre oluşturulan sözler bitişik yazılır.

  • Âlemşümul, ehlibeyt, suikast, ehvenişer, gayrimenkul, erkânıharp, misakımilli, darülaceze, fevkalade, bismillah, inşallah, velhasıl

17. Kanunda Bitişik Geçen Kuruluş Adları

Kanunda bitişik geçen veya bitişik olarak tescil ettirilmiş olan kuruluş adları bitişik yazılır.

  • İçişleri, Dışişleri, Genelkurmay, Yükseköğretim, Açıköğretim

18. Renk Adlarıyla Kurulan Bitki, Hayvan veya Hastalık Adları

Renk adlarıyla kurulan bitki, hayvan veya hastalık adları bitişik yazılır.

  • Alabalık, bozayı, beyazsinek, karadut, sarıçiçek, aksu, maviküf, akbasma

19. Anlam Değişimine Uğrayan Birleşik Kelimeler

Sözcüklerden her ikisi veya ikincisi birleşme sırasında anlam değişimine uğradığında bu tür birleşik kelimeler bitişik yazılır.

  • Bitki adları → aslanağzı, keçiboynuzu, kuşburnu
  • Hayvan adları → danaburnu (böcek), akbaş (kuş)
  • Hastalık adları → itdirseği, delibaş
  • Alet ve eşya adları → kargaburnu (alet), kedigözü (lamba)
  • Biçim, tarz, tür, motif vb. adları → balıksırtı (desen), kazkanadı (oyun)
  • Yiyecek adları → tavukgöğsü (tatlı), alinazik (kebap)
  • Oyun adları → beştaş, dokuztaş
  • Gök cisimlerinin adları → Samanyolu (yıldız kümesi), Demirkazık (yıldız)
  • Renk adları → yavruağzı, gülkurusu, kavuniçi
  • “Oğlu, kızı” sözleri → çapanoğlu, eloğlu, elkızı

20. Gelenekleşmiş Bitişik Kelimeler

Dilimizde her iki ögesi de asıl anlamını koruduğu halde yaygın bir biçimde gelenekleşmiş olarak bitişik yazılan kelimeler bulunmaktadır:

  • Baş sözüyle oluşturulan sıfat tamlamaları → başbakan, başhekim, başkent, başköşe, başparmak, başrol
  • Bir topluluğun yöneticisi anlamındaki başı sözüyle oluşturulan belirtisiz isim tamlamaları → aşçıbaşı, binbaşı, elebaşı, ustabaşı
  • Ağa, baba, bey, efendi, hanım, nine vb. sözlerle kurulan birleşik kelimeler → ağabey, beyefendi, hanımanne, hanımefendi, hacıağa
  • Bazı belirsizlik sıfat ve zamirleri → biraz, birçok, birkaç, birtakım, herhangi, hiçbir, hiçbiri

Bu kuralları ve örnekleri dikkate alarak, birleşik kelimeleri doğru bir şekilde bitişik yazabilirsiniz.


Satır Sonunda Kelimelerin Bölünmesi

Eylül 11, 2024 Okuma süresi: 6 dakika

Satır Sonunda Kelime Bölme Kuralları (Türkçe Yazım Kuralları)

Türkçede satır sonlarında kelimelerin bölünmesi yaygın bir durumdur, ancak bu işlem yapılırken belirli kurallara dikkat edilmesi gerekmektedir. Satır sonunda kelimeler hecelere göre bölünür ve kesinlikle heceler bölünemez. Hecelerin yanlış bölünmesi, anlam karışıklığına neden olabilir ve okuyucunun metni anlamasını zorlaştırabilir. Aşağıda, bu konudaki önemli kurallar ve ayrıntılı açıklamalar yer almaktadır.

  1. Satıra Sığmayan Kelimeler Bölünürken Satır Sonuna Kısa Çizgi ( – ) Konur: Eğer bir kelime satıra sığmazsa, bu kelimenin bir kısmı bir sonraki satıra taşınır. Ancak bu bölünme, hece yapılarına göre yapılmalıdır. Satır sonunda bölünen kelimenin sonuna mutlaka kısa çizgi konur ve bu işaret, kelimenin devam ettiğini gösterir.Örnek:
    • Odada eski koltuklara, sehpalara, minderle-
    • re bakarken anılar canlanıyordu.
    • Annesinin uzun yıllar boyunca sakladığı aile eşyala-
    • rını gördüğünde gözleri doldu.

    Not: Bu tür bir kullanımda kelimenin yarıda kaldığını ifade etmek için kısa çizgi (-) kullanılır. Kelimenin diğer yarısı bir sonraki satıra taşınır. Bu kurala uyulmadığı takdirde anlam kaymaları yaşanabilir ve okuyucu metni yanlış anlayabilir.

  2. Hecelerin Bölünmesi Kuralları: Türkçede ilk heceden sonraki heceler ünsüzle başlar. Kelimeler bölünürken bu kurala dikkat edilmelidir. Ayrıca, bitşik yazılan kelimelerde de bu kural geçerlidir. Bölünme hece bazında yapılmalıdır ve satır sonuna kısa çizgi eklenerek işlem tamamlanır.Örnek:
    • ba-şöğ-ret-men
    • il-ko-kul
    • Ka-ra-os-ma-noğ-lu

    Bu tür örneklerde kelimenin hecelerine dikkat edilerek bölünmesi, doğru anlamın korunmasını sağlar. İlk hece tam olarak yazılmalı ve devamındaki hece ünsüzle başlamalıdır. Bu kural hem tekil kelimelerde hem de birleşik kelimelerde geçerlidir.

  3. Ayırmada Satır Sonunda ve Satır Başında Tek Harf Bırakılmaz: Kelimeler satır sonunda bölünürken tek harf satır sonuna ya da satır başına bırakılmamalıdır. Bu durum anlam bütünlüğünü bozabilir ve okuma akışını zorlaştırır. Özellikle ayrı yazılan kelimelerde bu kurala dikkat edilmelidir.Örnek:
    Yanlış:
    • ………………………………. u- çurtma değil,
    • ………………………………. müdafa- a değil.

    Doğru:

    • ………………………………. uçurt- ma,
    • ………………………………. müda- faa.

    Bu örneklerde görüldüğü gibi tek harf satır sonunda ya da başında bırakılmaz. Bu kural, kelimelerin doğru şekilde bölünmesini ve okuyucunun kelimeyi anlamakta zorlanmamasını sağlar.

  4. Kesme İşareti Satır Sonuna Geldiğinde Sadece Kesme İşareti Kullanılır: Eğer bir özel isme gelen ek satır sonuna sığmazsa, kesme işareti kullanılır ancak kısa çizgi eklenmez. Kesme işareti, kelimenin bir kısmının bir sonraki satıra geçtiğini gösterir ve bu durumda çizgi kullanılmasına gerek yoktur.Örnek:
    • ………………………………. Edirne’ nin…
    • ………………………………. Ankara’ dan…
    • ………………………………. 1996′ da…

    Bu örneklerde, kesme işareti ( ‘ ) kullanıldığında kelimenin devamının bir sonraki satırda olduğu anlaşılır. Kısa çizgi eklenmesine gerek yoktur. Bu kullanım, özellikle özel adlara gelen eklerde yaygındır ve doğru yazımı sağlar.

Sonuç: Satır sonunda kelime bölme işlemi, Türkçede hecelere göre yapılmalıdır. Kelimenin bölündüğü yerin doğru olması, hem anlamı korur hem de metnin akıcı bir şekilde okunmasını sağlar. Kısa çizgi ve kesme işaretinin doğru kullanımı, bu süreçte büyük önem taşır. Metinlerin düzgün ve kurallara uygun yazılması, okuyucunun metni daha rahat ve anlaşılır bir şekilde takip etmesine yardımcı olur.


Tartışmacı Anlatım

Eylül 11, 2024 Okuma süresi: 10 dakika

Tartışmacı Anlatımın Tanımı ve Özellikleri

Tartışmacı anlatım, bir konuda karşıt görüşlerin sergilendiği ve yazarın kendi görüşünü doğru olarak kabul ettirmeye çalıştığı anlatım tekniğidir. Bu anlatım biçiminde, yazar öncelikle yanlış olduğunu düşündüğü düşünceyi belirtir. Daha sonra, bu görüşe katılmadığını ifade eder ve kendi görüşünü çeşitli açılardan zenginleştirerek savunur.

Tartışmacı Anlatımın Özellikleri

  1. Sohbet Havası: Tartışmacı anlatım genellikle sohbet havası içinde gerçekleşir. Okuyucu ile karşılıklı konuşma havasının hâkim olduğu tartışmalarda, rahat ve samimi bir üslup dikkat çeker.
  2. Çift Düşünce: Tartışmacı anlatımda, iki farklı düşünce veya bir düşüşün iki ayrı yönü vardır. Bunlar, yazarın ileri sürdüğü görüş ile karşıt görüş olarak ayrılır.
  3. Karşıt Görüşün Çürütülmesi: Bu anlatım tekniğinde, karşıt görüşün çürütülmesi amaçlanır. Yazar, okuyucuyu kendi görüşünü benimsemeye zorlar.
  4. Kanıt ve Örnekleme: Yazar, kendi görüşünü desteklemek için örnekler, sayısal veriler, tanık gösterme ve kanıtlama gibi yöntemlere başvurur.
  5. Tez ve Antitez: Tartışmacı anlatımda yer alan görüşler, tez ve antitez olarak tanımlanır. Tez, yazarın savunduğu görüşü; antitez ise çürütülen karşıt görüşü ifade eder.
  6. Sade Dil: Anlatımda kullanılan dil, sade, süslü olmayan ve anlaşılır olmalıdır. Gereksiz tekrarlardan kaçınılır.
  7. Soru-Cevap Tekniği: Tartışmacı anlatımda, yazar düşüncelerini soru-cevap şeklinde ortaya koyar. Önce yanlış düşünce belirtilir, sonra bu düşüncenin neden doğru olmadığı açıklanır ve yazar kendi görüşünü kanıtlamaya çalışır.
  8. Yazı Türleri: Tartışmacı anlatım, genellikle deneme, makale, eleştiri gibi düşünce yazılarında kullanılır.
  9. Devrik Cümle Kullanımı: Tartışmacı anlatımda, devrik cümleler daha sık kullanılır. Bu, anlatıma akıcılık ve dinamizm kazandırır.
  10. Nesnellik: Yazar, inandırıcılığını yitirmemek için nesnel olmaya özen gösterir.
  11. Amacın Belirginliği: Tartışmacı anlatımda, temel amaç yazarın kendi görüşünü çeşitli düşünceler ve konularda okuyucuya benimsetmeye çalışmasıdır.

Tartışmacı Anlatımın Örnekleri

Örnek 1

Bir kitabı okumaya, kitapla ilgili yazılmış eleştiriler okunduktan sonra başlamak gerektiği yaygın bir görüş olarak kabul edilir. Bu görüşün savunucuları son zamanlarda sayıca fazla olabilir. Ancak bu görüşün doğru olduğunu düşünmüyorum. Eleştirmenlerin her zaman nesnel davranabileceğini düşünmüyorum. Ön yargılarla yapılmış eleştiriler, kitabın okunmamasına neden olabilir. Bir eserin özelliği, sadece sayfalarının karıştırılmasıyla ortaya çıkar. Bu nedenle, okuyucunun kitabı okuması, eleştiri metnini okumaktan daha önemlidir.

Açıklama: Bu paragrafta tartışmacı anlatımın temel özellikleri görülmektedir. Sohbet havası içinde ilerleyen tartışma, iki farklı düşüncenin tartışılması, açık ve anlaşılır bir dilin kullanılması, yazarın görüşünü soru-cevap yöntemiyle işleyişi, tüm bu özellikler tartışmacı anlatım tekniğini ortaya koyar. Önce durum tespiti yapılmış, ardından yanlış görüş dile getirilmiş ve nihayetinde yazar, bu görüşe katılmadığını ifade edip kendi görüşünü ispatlamaya çalışmıştır.

Örnek 2

Şiir yazarken şairin etkileyicilik amacı gütmemesi gerektiği görüşü bazı kişilerce savunulmaktadır. Peki, şairin neyi esas amaç olarak kabul etmesi gerekmektedir? Estetik duygulardan uzak bir anlam ve etkileyicilikten yoksun bir üslupla şiir yazılabileceğini düşünebilir miyiz? Bence bu düşünülemez. Şiirde kafiye, redif ve diğer şekilsel özellikler belirli bir ölçüde önemli olsa da, günümüz okuru artık bu özellikleri aramamaktadır. Bu özellikler, yalnızca eski halk edebiyatı zevkini arayanları tatmin eder. Günümüzde en çok satılan şiir kitaplarına baktığımızda, çoğunun serbest ölçüyle yazıldığını görmek bu noktada yeterli bir göstergedir.

Açıklama: Bu paragrafta iki farklı düşünce yer almaktadır: “Şiirde biçim mi öz mü ön plandadır?” Yazar, soru-cevap şeklinde düşüncesini işlemekte, bir sohbet havası ile konuyu dile getirmektedir. Önce bir durum tespiti yapılmış, sonrasında katılmadığı görüş ifade edilmiştir. Yazar, kendi görüşünü beyan ederek ve inandırıcı bir şekilde sunmaya çalışmıştır. Bu yaklaşım, tartışmacı anlatımın özelliklerini göstermektedir.

Örnek 3

Lise müfredatında edebi metinler dersinin tamamen kaldırılması gerektiği düşünülmektedir. Bunun olumlu bir yönü olabilir mi? Ben bu düşüncenin doğru olmadığını savunanlardanım. Edebiyat, asla sanattan uzak düşünülemez. Edebiyat dersinde sadece noktalama işaretleri veya yazım kurallarını ezberleyen bir öğrenciyi başarılı saymak mı, yoksa yalnızca sınavlarda başarılı olanları mı önemsemek gerektiğini mi düşünmeliyiz? Elbette her iki durum da önemlidir, ancak bunlar temel amaç olmamalıdır. Amaç, sanat ve estetik kavramlarına ulaşmak olmalıdır. Yani, edebiyat demek, sanat demek olmalıdır, başka bir şey değil.

Açıklama: Bu paragrafta edebiyat dersinin içeriği üzerine bir tartışma söz konusudur. Yazar, soru-cevap yöntemiyle düşüncesini işlemekte ve bir sohbet havası ile konuyu ele almaktadır. Önce bir durum tespiti yapılmış, ardından yanlış olduğu düşünülen görüş dile getirilmiş ve nihayetinde yazar, doğru olduğunu düşündüğü görüşü ifade ederek bunu kanıtlamaya çalışmıştır. Bu yapı, tartışmacı anlatım tekniğini göstermektedir.


Dilek (Tasarlama) Kipleri

Eylül 11, 2024 Okuma süresi: 6 dakika

Fiillerde Kip: Zaman ve Anlam Özellikleri ile Fiil Çeşitleri

Fiillerin zaman ve anlam özelliklerine göre çeşitli eklerle farklı biçimlere dönüşmesine “fiil kipleri” denir. Fiil kipleri, fiillerin ifade ettiği anlamı ve zaman dilimini belirler.

Dilek Kipleri

Dilek kipleri, fiillere istek, şart, emir, dilek veya gereklilik gibi anlamlar katan kiplerdir ve genellikle belirgin bir zaman ifadesi içermezler.

Örnekler:

  • “Biraz daha çalışalım.”
    Buradaki “çalışalım” fiili, bir istek bildirmekte olup dilek kipindedir.
  • “Düzenli çalışırsan işin garanti olurdu.”
    “Çalışırsan” fiili, bir şart ifade eder ve dilek kipindedir.
  • “Koridorlarda koşmayın lütfen.”
    “Koşmayın” fiili, bir emir içerir ve dilek kipindendir.
  • “Keşke bizimle gelmiş olsaydın.”
    “Gelmüş olsaydın” fiili, bir dilek bildirir ve dilek kipindedir.
  • “Sağlıklı beslenmelisin.”
    “Beslenmelisin” fiili, gereklilik anlamı taşır ve dilek kipindendir.

Dilek Kiplerinin Kategorileri:

  1. Gereklilik Kipi
  2. Dilek-Şart Kipi
  3. İstek Kipi
  4. Emir Kipi

Gereklilik Kipi:
Bu kip, fiilin yapılmasının veya gerçekleşmesinin zorunlu olduğunu ifade eder. Fiil kök veya gövdesine -meli/-malı eki eklenerek oluşturulur.

Örnekler:

  • “Dersi dikkatle dinlemelisin.”
    Burada “dinlemelisin” fiili -meli eki alarak gereklilik bildirmektedir.

Gereklilik Kipindeki “Sor” Fiilinin Çekimlenmesi:

  • Ben: Sormalıyım
  • Sen: Sormalısın
  • O: Sormalı
  • Biz: Sormalıyız
  • Siz: Sormalısınız
  • Onlar: Sormalılar

Dilek-Şart Kipi:
Bu kip, bir dilek veya şart ifade eder. Fiil kök veya gövdesine -se/-sa eki eklenerek oluşturulur.

Örnekler:

  • “Keşke sen de bizimle gelsen.”
    Buradaki “gelsen” fiili -se eki alarak bir dilek ifade etmektedir.
  • “Çalışırsan başarılı olursun.”
    “Çalışırsan” fiili -sa eki alarak bir şart bildirmektedir.

Dilek-Şart Kipindeki “Gör” Fiilinin Çekimlenmesi:

  • Ben: Görsem
  • Sen: Görsen
  • O: Görse
  • Biz: Görsek
  • Siz: Görseniz
  • Onlar: Görseler

İstek Kipi:
Bu kipte, fiilin yapılması istenir. Fiil kök veya gövdesine -e/-a eki eklenerek kullanılır.

Örnekler:

  • “Ben de sizinle gitmek isterim.”
    Buradaki “gitmek isterim” fiili -e eki alarak istek bildirir.

İstek Kipindeki “Bil” Fiilinin Çekimlenmesi:

  • Ben: Bilmek isterim
  • Sen: Bilmek istersin
  • O: Bilmek ister
  • Biz: Bilmek isteriz
  • Siz: Bilmek istersiniz
  • Onlar: Bilmek isterler

Emir Kipi:
Bu kip, fiilin bir emir şeklinde yapılmasını ifade eder. Bu kipin özel bir eki yoktur ve sadece emir bildiren durumlarda kullanılır. 1. tekil kişi için çekimlenemez.

Örnekler:

  • “Sağa dön.”
    Burada “dön” fiili, bir emir ifade eder.

Emir Kipindeki “Koş” Fiilinin Çekimlenmesi:

  • Sen: Koş
  • Siz: Koşun

Bu bilgilerle fiillerin kiplerine dair daha iyi bir anlayışa sahip olabilirsiniz. Fiil kipleri, dilde çeşitli anlam ve niyetleri ifade etmek için önemli bir rol oynar.


Anlatım Teknikleri – Anlatım Biçimleri

Eylül 11, 2024 Okuma süresi: 7 dakika

Betimleyici Anlatım (Betimleme-Tasvir):

Betimleyici anlatım, varlıkların kendine has ve ayırt edici özelliklerinin, okuyucunun zihninde canlı bir şekilde canlanmasını sağlamak amacıyla resim çizer gibi anlatılmasıdır. Bu anlatım türü, varlığın veya olayın çeşitli niteliklerini ayrıntılı bir biçimde sunarak okuyucunun gözünde net bir imaj oluşturmaya çalışır.

Betimleme yaparken kullanılan bazı duyular şunlardır:

  • Görme: Renkler, şekiller, boyutlar
  • İşitme: Sesler, gürültüler, melodiler
  • Tatma: Tatlar, lezzetler
  • Koklama: Kokular, aromalar

Betimleyici anlatımda gözleme büyük önem verilir. Yazar, betimleme yapacağı varlığı kendi gözlemlerine ve bakış açısına göre değerlendirir. Bu sayede, betimlenen varlık okuyucunun zihninde belirgin ve etkili bir şekilde canlanır.

Betimlemenin iki türü vardır:

  1. Açıklayıcı Betimleme: Yazarın nesnel bir bakış açısıyla, kendi kişisel yorumunu katmadan yaptığı tasvirlerdir. Bu tür betimlemede ayrıntılara yer verilir.
  2. Sanatsal (İzlenimsel) Betimleme: Yazarın öznel bir bakış açısıyla, kendi duygularını ve yorumlarını ekleyerek yaptığı tasvirlerdir. Bu tür betimlemenin amacı sanat yapmaktır.

İnsanlarla ilgili yapılan betimlemelere “portre” denir. Portreler, kişinin iç dünyasını anlatan “tahlil” (ruhsal portre) ve kişinin dış görünüşünü anlatan “simgesel betimleme” (fiziksel portre) olarak ikiye ayrılır.

Örnek: “Yöre, ulaşılması zor olan kayaların üzerindeki kale ve kilise kalıntıları, asma köprüleri, dik yamaçlarındaki ahşap evleri, nadir bulunan orkideleri ve rengârenk kelebeklerin eksik olmadığı çiçekleriyle keşfedilmeyi bekleyen bir yer olarak dikkat çeker. Yakınlardaki Barhal köyü ise Altıparmak Dağları’nın ötesinde, en yüksek nokta olan Marsis Tepe’nin karşısında kendinden emin bir şekilde yer alır. Naznara ve Amanezget mahalleleri, bozulmamış mimari dokusuyla dikkat çekerken, Barhal aynı zamanda başta Karagöl olmak üzere buzul gölleriyle de göz alıcı bir görüntü sunar. Öküz, Davar ve Deniz gölleri ise yörenin diğer estetik unsurlarıdır.”

Öyküleyici Anlatım (Öyküleme):

Öyküleyici anlatım, bir anlatıcının tasarlanan veya yaşanmış bir olayı başkalarına sözlü veya yazılı olarak aktardığı anlatım türüdür. Bu tür anlatım, hikaye, roman, anı, söyleşi gibi türlerde kullanılır ve olayların, kişilerinin, yerlerinin ve zamanlarının detaylı bir şekilde sunulmasını içerir. Öyküleyici anlatım, betimleyici anlatım gibi olayları okurun gözünde canlandırmayı hedeflese de, zamanın akışı içinde devam eden olayları ve karakterleri içerir. Bu, bir film ile bir fotoğraf arasındaki fark gibi düşünülebilir; filmde hareket ve akış vardır, fotoğraf ise hareketsizdir.

Örnek: “Genç mühendis, yeni işinin heyecanını yaşarken, geceyi huzursuz bir şekilde geçirmiş ve sabahı zor etmişti. İştahsızca birkaç lokma bir şey atıştırıp, akşam özenle ütülediği elbiseleri giyerek evden çıkmıştı. Yeni aldığı ayakkabılar ilk adımlarında ayağını rahatsız etmeye başlamıştı. Ancak, hayalini kurduğu meslekte çalışma fırsatını elde etmiş olmanın mutluluğu her şeye değerdi.”

Açıklayıcı Anlatım:

Açıklayıcı anlatım, okuyucuya bilgi vermek, bir konuyu açıklamak ve öğretmek amacıyla kullanılan bir anlatım tekniğidir. Bu tür anlatımda, açık ve anlaşılır bir dil kullanılarak nesnel yargılarla bilgi sunulur. Genellikle bilimsel eserlerde ve ders kitaplarında bu anlatım tekniğine rastlanır.

Örnek: “Ahmet Hamdi Tanpınar, Cumhuriyetin ilk yıllarında öğretmenliğe başlamış bir şairdir. Aynı zamanda roman, öykü yazarı, çevirmen, makale yazarı, deneme yazarı ve edebiyat tarihçisidir. İlk romanı olan ‘Mahur Beste’, 1944 yılında Ülkü Dergisi’nde yayımlanmış, kişisel yaşamından kesitler bulunan ‘Huzur’ adlı romanı ise 1949 yılında yayımlanmıştır. ‘Beş Şehir’ adlı önemli deneme çalışması, Ankara, İstanbul, Konya, Bursa ve Erzurum’u anlatarak 1946 yılında kitap olarak basılmıştır.”

Tartışmacı Anlatım:

Tartışmacı anlatım, yazarın çeşitli görüşleri ele alarak okuyucuyu kendi görüşüne ikna etmeye çalıştığı anlatım tekniğidir. Bu anlatım türünde yazar, kendi görüşünün daha geçerli olduğunu ve diğer görüşlerin neden eksik veya yanlış olduğunu tartışır.

Örnek: “Bizde her şeyin aynı anda ve aynı yerde öğretilmesi gerektiği düşüncesi yaygındır. Ancak bu yaklaşımın ne kadar gerçekçi olduğu tartışmalıdır. Eğitimde daha etkin bir yaklaşım, herkesin yetenek ve ilgisine uygun konuları, uygun yer ve zamanda öğrenmesini sağlamak olacaktır. Bu sayede, bireyler daha derinlemesine bilgi ve uzmanlık sahibi olabilirler.”

Birinci Kişili Anlatım:

Birinci kişili anlatım, yazarın olayın içindeki karakterlerden biri olduğu ve bu karakterin gözünden olayları anlattığı bir anlatım türüdür.

Örnek: “Uzun bir yaz tatilinden sonra okulların açılacak olmasının verdiği heyecanla, o gece pek uyuyamamış, sabahı zor etmişti.”

Üçüncü Kişili Anlatım:

Üçüncü kişili anlatım, yazarın olayları dışarıdan gözlemleyerek ve olayların akışına dışarıdan bakarak anlattığı bir anlatım türüdür.

Örnek: “Alperen, uzun bir yaz tatilinden sonra okulların açılacak olmasının verdiği heyecanla o geceyi pek uyuyamayarak geçirmiş ve sabahı zor etmişti.”


Fiil Çekimi (Fiillerde Kip)

Eylül 11, 2024 Okuma süresi: 7 dakika

Fiillerde Kipler: Zaman ve Anlam Özelliklerine Göre Fiil Çeşitleri

Fiiller, bir eylemi, durumu veya oluşu ifade eden kelimelerdir ve farklı zaman dilimlerinde, çeşitli durumları anlatmak için farklı kiplerde kullanılırlar. Kip (veya zaman kipleri), fiillerin zamanını ve anlamını belirleyen eklerdir. Bu ekler, fiilin ne zaman gerçekleştiğini veya gerçekleşmesi gerektiğini ifade eder. Türkçede fiillerde kullanılan kipler iki ana gruba ayrılır: haber kipleri ve dilek kipleri.

Haber Kipleri

Haber kipleri, fiilin yapılma zamanını ve niteliğini bildiren kiplerdir. Fiil kök veya gövdelerine haber kipi ekleri eklenerek yapılır. Haber kipleri beş ana grupta toplanır:

  1. Görülen (Bilinen, Di’li) Geçmiş Zaman
    • Bu kip, bir eylemin geçmişte kesin olarak yapıldığını ifade eder. Eylemi gören veya bilen kişinin doğrudan gözlemi olmaksızın, yapılan eylem hakkında bilgi verir.
    • Örnekler:
      • “Ali gitti.” (Ali’nin gittiğini biliyoruz veya gördük.)
      • “Kitabı okudum.” (Kitabı okudum ve bu kesin bir bilgi.)
  2. Duyulan (Öğrenilen, Miş’li) Geçmiş Zaman
    • Bu kip, bir eylemin geçmişte yapıldığı ancak konuşan kişi tarafından doğrudan gözlemlenmediğini, başka bir kaynaktan duyduğunu veya öğrendiğini ifade eder.
    • Örnekler:
      • “Ali gitmiş.” (Ali’nin gittiğini duydum veya öğrendim.)
      • “Kitabı okumuş.” (Kitabı okuduğunu öğrendim.)
  3. Şimdiki Zaman
    • Şimdiki zaman kipi, eylemin şu anda yapıldığını veya genel olarak alışkanlık hâline gelmiş bir durumu ifade eder.
    • Örnekler:
      • “Ali gidiyor.” (Ali şu anda gidiyor.)
      • “Kitabı okuyorum.” (Şu anda kitabı okuyorum.)
  4. Gelecek Zaman
    • Gelecek zaman kipi, bir eylemin gelecekte yapılacağını ifade eder. Bu kip, henüz gerçekleşmemiş olan bir durumu veya eylemi anlatır.
    • Örnekler:
      • “Ali gidecek.” (Ali gelecekte gidecek.)
      • “Kitabı okuyacağım.” (Gelecekte kitabı okuyacağım.)
  5. Geniş Zaman
    • Geniş zaman kipi, eylemin genel olarak, alışkanlık hâline gelmiş bir durumda olduğunu veya geniş bir zaman diliminde geçerli olduğunu belirtir.
    • Örnekler:
      • “Ali gider.” (Ali genel olarak gider, alışkanlık hâline gelmiş bir durum.)
      • “Kitabı okurum.” (Genel olarak kitabı okurum.)

Dilek Kipleri

Dilek kipleri, fiillere istek, şart, emir, dilek veya gereklilik anlamları katan kiplere denir. Bu kipler belirgin bir zaman anlamı taşımazlar ve genellikle eylemlerin yapılması için çeşitli istekleri veya gereklilikleri ifade ederler. Dilek kipleri dört ana grupta incelenir:

  1. Gereklilik Kipi
    • Bu kip, bir eylemin yapılmasının zorunlu olduğunu veya gerekli olduğunu ifade eder.
    • Örnekler:
      • “Ali gitmelidir.” (Ali’nin gitmesi gerekmektedir.)
      • “Kitabı okumalısın.” (Kitabı okuman gerekmektedir.)
  2. Dilek-Şart Kipi
    • Bu kip, eylemin gerçekleşmesi için bir şart veya dilek ifade eder. Özellikle şartlı dileklerde kullanılır.
    • Örnekler:
      • “Ali gitse iyi olur.” (Ali gitse, iyi olur.)
      • “Kitabı okuyabilsem.” (Kitabı okuyabilsem, iyi olurdu.)
  3. İstek Kipi
    • İstek kipi, bir eylemin yapılması için istek veya arzu ifade eder.
    • Örnekler:
      • “Ali gitsin.” (Ali’nin gitmesini isterim.)
      • “Kitabı okuyayım.” (Kitabı okumak istiyorum.)
  4. Emir Kipi
    • Bu kip, direkt olarak bir eylemin yapılmasını emreder veya talep eder.
    • Örnekler:
      • “Ali git.” (Ali, gitmelisin.)
      • “Kitabı oku.” (Kitabı oku!)

Fiillerdeki kipler, dilde zaman ve anlamı net bir şekilde ifade edebilmek için oldukça önemlidir. Haber kipleri, bir eylemin hangi zaman diliminde gerçekleştiğini belirtirken; dilek kipleri, çeşitli dilek, istek veya gereklilikleri ifade eder. Bu kipler, Türkçede anlamı ve zamanı doğru bir şekilde belirlemek için kullanılır ve dilin zenginliğini artırır.

 


Yay Ayraç ( )

Eylül 11, 2024 Okuma süresi: 6 dakika

Yay Ayraç ( ) Kullanım Kuralları

Yay ayraç (parantez), yazılı anlatımda ek bilgi vermek, açıklama yapmak veya metne farklı anlamlar kazandırmak amacıyla kullanılan önemli bir işarettir. Kullanıldığı yere göre cümlenin anlamını güçlendirir, açıklık getirir ya da metinle ilgili ek bilgileri sunar. İşte yay ayraç kullanımının farklı şekillerini açıklayan maddeler ve örnekler:

  1. Cümlede Anlamı Destekleyen ve Ek Bilgi Veren İfadelerde Kullanımı: Cümlenin anlamını tamamlayan, fakat cümlenin ana yapısına doğrudan dahil olmayan ek bilgiler yay ayraç içinde verilir. Bu ek bilgiler, metne açıklık kazandırırken, okuyucunun konuyu daha iyi anlamasını sağlar.

    Örnek:

    • Ege Bölgesi’nin küçük kasabalarını (özellikle deniz kenarındakiler) gezmek her zaman keyif verir.
    • İstanbul’un tarihi semtleri (özellikle Sultanahmet ve çevresi) turistler için vazgeçilmezdir.

    Not: Yay ayraç içinde bulunan, yargı bildiren cümlelerin sonuna uygun noktalama işareti koyulmalıdır. Bu sayede, ayraç içindeki cümle tamamlanmış olur.

    Örnek:

    • Birçok yerel sanatçı (bu konuda başarılı olanlar da var.) festivalde sahne aldı.
    • Antik kentler (Efes, Hierapolis vb.) Türkiye’nin en çok ziyaret edilen turistik yerleridir.
  2. Özel veya Cins İsimlere Ait Eklerde Kullanımı: Özel ya da genel isimlere gelen ekler yay ayraçtan önce yazılır. Bu durum, ekin hangi isme ait olduğunu gösterir ve ekin ayraçla ayrılmasını önler.

    Örnekler:

    • Mehmet Akif Ersoy’un (1873-1936) İstiklal Marşı’na katkısı büyüktür.
    • Paris’e (Fransa’nın başkenti) ilk kez gittim.
  3. Tiyatro Eserlerinde ve Senaryolarda Karakterlerin Hareketlerini veya Durumlarını Belirtmek İçin Kullanımı: Tiyatro metinlerinde ve film senaryolarında karakterlerin sahne üzerindeki hareketlerini, duygusal durumlarını ya da yapacakları eylemleri açıklamak için yay ayraç kullanılır. Bu açıklamalar sayesinde, okuyucu ya da izleyici karakterin ne yapacağını anlar.

    Örnek:

    • Kadın (sessizce salona girer ve etrafa bakınır) — Burada kimse yok mu?
    • Adam (sinirli bir şekilde kapıyı vurur) — Bu iş burada bitmedi!
  4. Alıntıların Kaynağını Belirtmek İçin Kullanımı: Bir metinden ya da şiirden alıntı yapıldığında, alıntının kaynağı yay ayraç içinde belirtilir. Bu kullanım, özellikle akademik yazılarda önemlidir. Kaynağın açıkça gösterilmesi alıntının doğruluğunu ve güvenilirliğini artırır.

    Örnek:

    • “Gökyüzü masmavi bir denizdi.” (Ahmet Hamdi Tanpınar)
    • “Ben bir Türküm, dinim, cinsim uludur.” (Mehmet Emin Yurdakul)
  5. Alıntılarda Atlanmış Bölümlerin Yerine Konulan Üç Noktanın Yay Ayraç İçine Alınması: Bir metinden yapılan alıntıda bazı kelimeler ya da cümleler çıkarıldığında, bu eksiklik üç nokta ile gösterilir ve üç nokta yay ayraç içine alınır. Bu kullanım, alıntının eksik olduğunu, ancak anlamın korunarak aktarıldığını belirtir.

    Örnek:

    • “O sabah… güneş doğduğunda… her şey değişmişti.” (Orhan Pamuk)
  6. Alay, Kinaye veya Küçümseme İçeren Sözlerde Kullanımı: Bir söze alay, kinaye veya küçümseme anlamı kazandırmak isteniyorsa, bu sözden hemen sonra yay ayraç içinde ünlem işareti kullanılır. Bu, okuyucunun o ifadenin gerçek anlamı dışında kullanıldığını anlamasını sağlar.

    Örnek:

    • Adam, çok çalışkan (!) olduğunu iddia etti.
    • Sözde dâhi (!) projeyi bitirememiş.
  7. Şüphe ya da Kesin Olmayan Bilgileri Belirtmek İçin Kullanımı: Tarih ya da bir bilgi kesin olmadığında, yay ayraç içinde soru işareti kullanılır. Bu işaret, verilen bilginin tam doğruluğunun bilinmediğini gösterir.

    Örnekler:

    • Mevlana’nın 1207 (?) yılında doğduğu biliniyor.
    • İstanbul’un fethedildiği tarihin 1453 olduğunu herkes biliyor, ama fetih günü 29 Mayıs mıydı (?) emin değilim.
  8. Madde ve Numaralandırmaların Sonunda Kullanımı: Bir metinde maddeler ya da numaralarla sıralanan başlıklarda, her madde ya da numaradan sonra kapanış ayraç kullanılır. Bu, okuyucuya hangi bölümün hangi maddeye ait olduğunu gösterir.

    Örnekler:

    • A) Tarih
    • B) Coğrafya
    • 1) İlk Çağ Medeniyetleri
    • 2) Orta Çağ Krallıkları

Yay ayraç, yazılı anlatımda hem açıklayıcı hem de düzenleyici bir rol oynar. Özellikle ek bilgilerin verilmesinde, hareketlerin anlatılmasında ve alıntıların doğru bir şekilde sunulmasında oldukça işlevseldir. Bu işaretin doğru ve yerinde kullanılması, metnin anlaşılabilirliğini artırır ve okuyucuya daha net bir okuma deneyimi sunar.


Tırnak İşareti (” “)

Eylül 11, 2024 Okuma süresi: 7 dakika

Tırnak İşaretinin Kullanımı

Tırnak işareti ( ” ” ), Türkçede özellikle başka bir kişiden alıntı yapılırken, özel bir vurgu yapılmak istendiğinde, eser ve yazı başlıklarının belirtilmesinde kullanılan önemli bir noktalama işaretidir. Tırnak işareti, yazılı metinlerde hem alıntıların doğru bir şekilde aktarılmasını sağlar hem de dikkat çekilmesi gereken ifadelere vurgu yapar. İşte tırnak işaretinin kullanımına dair ayrıntılı açıklamalar ve örnekler:

  1. Alıntı Yapılan Sözlerin Gösterilmesinde Kullanımı: Bir başka kişiden ya da yazılı bir kaynaktan olduğu gibi aktarılan sözler, mutlaka tırnak işareti içinde gösterilmelidir. Bu kullanım, aktarılan sözlerin doğrudan ve değişiklik yapılmaksızın alındığını gösterir. Alıntılar ne kadar uzun ya da kısa olursa olsun, tırnak işareti kullanılmalıdır. Bu sayede metin içerisinde kimin hangi sözleri söylediği net bir şekilde anlaşılır.

    Örnekler:

    • Şair, “Memleket isterim, gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun.” derken huzurlu bir vatan özlemini dile getiriyor.
    • “Vatan sevgisi imandandır.” diye buyurmuş büyüklerimiz.

    Not: Tırnak içindeki alıntının sonunda bulunan noktalama işareti (nokta, soru işareti, ünlem gibi) tırnak içinde kalmalıdır. Bu kural, alıntının doğru ve tam bir şekilde aktarılmasını sağlar.

    Örnek:

    • “Bugün hava çok güzel!” dedi arkadaşım.
    • Şair, “Bu dünya bizim cennetimiz olabilir mi?” diye sordu.
  2. Özel Olarak Vurgulanmak İstenen Sözlerde Kullanımı: Bir metin içinde özel olarak vurgulamak istenen kelimeler ya da ifadeler tırnak işareti içine alınır. Bu kullanım, o sözcüğün ya da ifadenin diğerlerinden farklı olduğunu ve okuyucunun dikkatini çekmesi gerektiğini belirtir.

    Örnekler:

    • Yeni bir “dijital devrim” başlıyor. (Burada “dijital devrim” ifadesi, diğer kelimelere oranla daha fazla önem arz etmektedir.)
    • Toplumda bir “adalet arayışı” giderek güçleniyor.
  3. Eser ve Yazı Başlıklarının Yazımında Kullanımı: Cümle içinde kitap, makale, şiir, film ve benzeri eserlerin adları tırnak işareti içinde gösterilir. Bu sayede, eserin adı cümlenin diğer kısımlarından ayrılır ve net bir şekilde vurgulanır.

    Örnekler:

    • Bugün öğrenciler “İstiklâl Marşı”nı ezberlemeye çalıştı.
    • “Beyaz Gemi” adlı romanı çok beğendim.
    • “Son Umut” filmi çok derin mesajlar içeriyordu.
  4. Bölüm ve Başlık Adlarının Yazımında Kullanımı: Kitap, makale ya da rapor gibi yazılı eserlerde yer alan bölüm başlıkları da tırnak işareti içinde gösterilir. Bu kullanım, özellikle akademik ya da bilimsel yazılarda yaygındır ve bölüm başlıklarının cümlenin diğer kısımlarından ayrılmasını sağlar.

    Örnekler:

    • “Cumhuriyet Dönemi Türk Şiiri” başlıklı bölümde önemli şairler incelendi.
    • “Noktalama İşaretleri” bölümünde tırnak işaretinin doğru kullanımı üzerinde durduk.

    Not: Eser, kitap ya da dergi adları tırnak işareti yerine eğik yazıyla (italik) da yazılabilir. Bu kullanım, özellikle daha resmi ya da akademik yazılarda tercih edilir.

    Örnek:

    • Anadolu’da sıkça kullanılan “höyük” sözcüğü tepe .
    • Ali Berat Alptekin’in Azerbaycan’da Tanınan Ortak Halk Ozanları adlı makalesini okudum.
  5. Tırnak İçindeki Sözcüklere Gelen Eklerde Kesme İşaretinin Kullanılmaması: Tırnak içinde belirtilen sözcüklere ek geldiğinde, bu ekler tırnak işaretinden ayrı yazılmaz ve kesme işareti kullanılmaz. Ekler doğrudan tırnak içindeki kelimeye eklenir.

    Örnekler:

    • Halide Edip Adıvar’ın “Ateşten Gömlek”ini okudunuz mu? (Burada, ek tırnak işaretinin dışında değil, doğrudan tırnak içindeki kelimeye bitişik yazılmıştır.)
    • “Küçük Prens”i çok sevmiştim.
  6. Bilimsel Çalışmalarda Makale Adlarının Yazımında Kullanımı: Akademik çalışmalarda makale adları da tırnak işareti içinde gösterilir. Bu sayede, makale adları metnin diğer kısımlarından ayrılır ve okuyucunun dikkatini çeker.

    Örnek:

    • Ali Berat Alptekin, “Azerbaycan ve Türkiye’deki Ortak Ozanlar”, Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi, Sayı 9, Ankara 2021, s. 42.

Tırnak işaretinin bu kullanımları, hem yazının doğruluğunu hem de anlatılmak istenen mesajın vurgulanmasını sağlar. Özellikle akademik ve edebi yazılarda, alıntılar ve eser adlarının doğru şekilde belirtilmesi büyük önem taşır.


Kısa Çizgi (-), Uzun Çizgi (—)

Eylül 11, 2024 Okuma süresi: 5 dakika

Kısa ve Uzun Çizgilerin Kullanımı

Kısa Çizgi ( – )

  1. Satıra Sığmayan Kelimelerin Bölünmesi: Satıra sığmayan kelimeler bölünürken satır sonuna kısa çizgi konur. Bu, kelimenin bölündüğü yerin belirlenmesine yardımcı olur ve okuma akışını bozmadan devam etmesini sağlar.

    Örnek: Noktalama işaretleri konusunu daha dik- katli takip etmek, örneklerle kurallar ara- sındaki ilişkiyi iyi kurmak, doğru yorumla- mak gerekir.

    Yukarıdaki örnekte, satıra sığmayan “dikkatli,” “arasındaki” ve “yorumlamak” kelimeleri bölünerek yazılmış ve satır sonlarına kısa çizgi eklenmiştir.

  2. Ara Söz ve Ara Cümlelerin Ayırılması: Cümle içinde ara sözleri veya ara cümleleri ayırmak için kısa çizgi kullanılır. Ara sözlerin veya ara cümlelerin başına ve sonuna konur ve bitişik yazılır.

    Örnek: Küçük bir sürü -dört inekle birkaç koyun- köye giren geniş yolun ağzında durmuştu. (Ömer Seyfettin)

  3. Köktür ve Ekleri Ayırma: Kelimelerin köklerini, gövdelerini ve eklerini birbirinden ayırmak için kısa çizgi kullanılır.

    Örnek: Dur(kök) – ak(ek) Aşçı(gövde) – lar(ek)

  4. Fiil Kök ve Gövdelerini Gösterme: Fiil köklerini ve gövdelerini belirtmek için kısa çizgi kullanılır.

    Örnekler: Fiil Kökleri: Al- Dur- Gör-

    Fiil Gövdeleri: Başar- Okut- Yazdır-

  5. İsim ve Fiil Yapma Eklerini Ayırma: İsim yapma eklerinin başına ve fiil yapma eklerinin başına ve sonuna kısa çizgi konur.

    Örnekler: İsim Yapma Ekleri: -ak -den -ış

    Fiil Yapma Ekleri: -ımsa- -la- -tır-

  6. Heceleri Gösterme: Heceleri göstermek için kısa çizgi kullanılır.

    Örnekler: A-raş-tır-ma Ku-yum-cu-luk Prog-ram

  7. Araya Kısa Çizgi Kullanımı: Arasında, ve, ile, ila, …-den, …-e anlamlarını vermek için kelimeler veya sayılar arasında kısa çizgi kullanılır.

    Örnekler: Denizli-Muğla yolu Türk-Alman ilişkileri 05.00-07.00 arası Türkçe-Almanca sözlük

    Not: Cümle içinde sayı adlarının yinelenmesinde araya kısa çizgi konmaz. Örnek: Toplantıya üç beş kişi geldi.

  8. Matematiksel Kullanım: Matematikte çıkarma işareti olarak kısa çizgi kullanılır.

    Örnek: 10-1=9

  9. Sıfırdan Küçük Değerler: Sıfırdan küçük değerleri göstermek için kısa çizgi kullanılır.

    Örnek: Bugün hava sıcaklığı -2° C olacakmış.

Uzun Çizgi ( — )

  1. Konuşma Çizgisi: Yazıda satır başına alınan konuşmaları göstermek için uzun çizgi kullanılır. Buna “konuşma çizgisi” de denir. Uzun çizgi, konuşma başladığında kullanılır ve konuşmanın sona erdiği yerlerde tekrar edilir.

    Örnek: Frankfurt’a gelene herkesin sorduğu soru şunlardır: — Eski şehri gezdin mi? — Rothschild’in evine gittin mi? — Goethe’nin evini gezdin mi? (Ahmet Haşim)

  2. Oyunlarda Kullanımı: Oyunlarda uzun çizgi, konuşanın adından sonra da konabilir.

    Örnek: Sıtkı Bey — Kaleyi kurtarmak için daha güzel bir çare var. Gerçekten ölecek adam ister. İslam Bey — Ben daha ölmedim. (Namık Kemal)

    Not: Konuşmalar tırnak içinde verildiğinde uzun çizgi kullanılmaz.

Bu açıklamalar, kısa ve uzun çizgilerin kullanımını ve işlevlerini anlamanıza yardımcı olacaktır.