Fiil Nedir? Örnekler

Eylül 13, 2024 Okuma süresi: 2 dakika

Fiil Nedir? Fiil, iş, oluş veya hareketi belirli bir kip ve kişiye bağlayarak anlatan sözcüklere verilen isimdir. Bir kelimenin fiil olup olmadığını anlamak için, kelimenin köküne “-me” veya “-ma” olumsuzluk ekinin ya da “-mak” veya “-mek” mastar ekinin eklenip eklenmediğine bakılır. Eğer bu ekler kökten sonra eklenebiliyorsa, o sözcük fiil olarak kabul edilir. Ancak ekler kökten sonra eklenemiyorsa, o sözcük isim soylu bir sözcüktür. Fakat bazı durumlarda, bu kuralları karşıladığı halde isim olarak kullanılan kelimeler de olabilir. Bu tür kelimelerin isim mi yoksa fiil mi olduğu, cümlenin anlamına göre belirlenir. Fiiller, fiillerin kök veya gövdesindeki anlamına göre de farklı şekillerde incelenebilir.

Örnekler

  • Yaz-, çiz-, gel-, oku-, bit-, ağla-, gül-, diz-, sor-, bak-, iç-, yık-, at-, bul-, yor- gibi kökler fiil kökleridir.

Örnek Cümleler

  1. Bu soruları sizler hemen yazacaksınız.

    Burada “yaz-” kökü “-mak” mastar eki ve “-ma” olumsuzluk eki alabileceği için bir fiil köküdür.

  2. Bu soruları sizler hemen yazmayacaksınız.

    Aynı kök olan “yaz-” burada da fiil kökü olarak işlev görmektedir.

Dikkat Edilmesi Gerekenler

  • Öğretmen bir kutu boya alıp sınıfı boyadı.

    Bu cümlede “boya” kelimesi, nesne ismi olarak kullanıldığından isimdir. Ancak “boyadı” kelimesindeki “boya” fiil kökü olarak işlev görmektedir.

  • Öğretmen bu yıl boya almadığı için sınıfı boyamadı.

    Burada da “boya” kelimesinin iki farklı kullanımına dikkat edilmelidir: Birincisi isim olarak, ikincisi ise fiil olarak kullanılmıştır.

Fiiller, bu tür temel kurallar ve analizlerle belirlenir ve anlamları cümledeki bağlamına göre netleşir.


Olumsuz Yargıyı Olumlu Biçime Dönüştürme Nasıl Yapılır?

Eylül 13, 2024 Okuma süresi: 6 dakika

Olumsuz Yargıyı Olumlu Biçime Dönüştürmek

Olumsuz bir düşüncenin, içerdiği anlamı bozmadan olumlu bir biçime dönüştürülmesine olumsuz yargıyı olumlu hale getirme denir. Bu süreçte, cümlenin anlamının korunmasına özen gösterilmelidir. Özellikle “de” bağlacının bile cümlenin anlamını değiştirebileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Aynı zamanda, çok sayıda unsuru barındıran kelimelere dikkat edilmelidir.

Olumsuz Yargıyı Olumlu Biçime Dönüştürmek ile İlgili Açıklamalı Örnek Cümleler

Örnek 1

Sanat nesnel bir özellik taşımadığı gibi, nesnel eleştiri de mevcut değildir. (olumsuz)

Bu cümlede “yok” kelimesi olumsuzluğu belirtmektedir. Olumsuz yargıyı olumlu hale getirmek için önce “yok” kelimesini cümleden çıkarmalıyız. Bu tür cümlelerde hem anlam hem de biçim üzerinde dikkatlice durulmalıdır. Cümlenin olumlu formu:

Hem sanat eserleri hem de eleştiri her zaman özneldir. (olumlu)

Örnek 2

Hiçbir insan başarı basamaklarını bir anda tırmanmamıştır. (olumsuz)

Bu cümlede “hiçbir insan” ve “bir anda” kelimelerine odaklanmak gerekir. Cümleyi şu şekillerde olumluya dönüştürmek cümlenin anlamını bozar:

  • Bazı insanlar başarı basamaklarını zamanla tırmanmıştır. (“Bazı” kelimesi “hiçbir” kelimesinin yerine geçmez.)
  • İnsanların başarı basamaklarını tırmanmaları da zaman almıştır. (“Da” bağlacı anlamı bozar.)

Cümlenin doğru olumlu hali:

İnsanların başarı basamaklarını tırmanmaları zaman alır. (olumlu)

Örnek 3

Güzelliği daim olan hiçbir fani yoktur. (olumsuz)

Bu cümlede “fani”, “hiçbir” ve “daim” kelimelerine odaklanmak gerekir. Olumsuz cümleyi şu şekillerde olumluya dönüştürmek yanlış olur:

  • Bütün insanlardaki güzellik geçicidir. (“İnsan” kelimesi anlamı bozar, çünkü fani sadece insan değil, diğer canlılar için de geçerlidir.)
  • Güzelliği daim olan bazı faniler vardır. (“Bazı” kelimesi anlamı bozar.)

Doğru olumlu cümle:

Bütün fanilerdeki güzellik geçicidir. (olumlu)

Örnek 4

Eserlerindeki dil kusurları giderilmediği için, bu kusurlar eserlerinin geniş kitlelere ulaşmasını ve kalıcı olmasını engellemiştir. (olumsuz)

Olumsuz cümleyi olumlu hale getirmek için “dil kusurları” ve “geniş kitleler” kelimelerine dikkat edilmelidir. Cümle şu şekilde olumlu hale getirilebilir:

Eserlerindeki dil kusurları giderildiğinde, eserleri geniş kitlelere ulaşır ve kalıcı olur. (olumlu)

Örnek 5

Hiçbir insan adaletsiz bir muamele ile mahkeme olmak istemez. (olumsuz)

Bu cümlede “yanlı muamele” ve “her” kelimelerine odaklanmalıyız. Cümleyi şu şekillerde olumluya dönüştürmek yanlış olacaktır:

  • Bazı insanlar adaletli bir şekilde yargılanmak ister. (“Bazı” kelimesi “hiçbir” kelimesinin yerine geçmez.)
  • Her insan merhametli bir şekilde yargılanmak ister. (“Merhamet” adaleti bozabilir, anlamı değiştirir.)

Doğru olumlu hali:

Her insan adil bir şekilde yargılanmak ister. (olumlu)

Örnek 6

Hiçbir kadın dünyaya mutsuz gelmek istemez. (olumsuz)

Bu cümlede “hiçbir kadın” ve “dünyaya mutsuz gelmek” kelimelerine dikkat edilmelidir. Cümleyi şu şekillerde olumlu hale getirmek anlam kaymasına neden olur:

  • Her insan dünyaya mutlu olmak için gelir. (“Kadın” bir insan türü olduğu için, her insan cümlesi anlamı tam olarak karşılamaz.)

Doğru olumlu cümle:

Her kadın dünyaya mutlu olmak için gelir. (olumlu)


Fiillerde Yapı Örnekli Anlatım

Eylül 13, 2024 Okuma süresi: 12 dakika

Fiiller, yapıları bakımından üç ana gruba ayrılır:

1. Basit Fiiller

Basit fiiller, kök halinde bulunan ve hiçbir yapım eki almamış, tek bir sözcükten oluşan fiillerdir. Bu fiiller, herhangi bir ek veya değişiklik içermez ve bu nedenle en temel fiil türüdür.

Örnekler:

  • Koş-: Koşmak
  • At-: Atmak
  • Tut-: Tutmak

2. Türemiş Fiiller

Türemiş fiiller, eylem ya da ad köklerinden, gövdelerinden çeşitli yapım ekleri eklenerek oluşturulan fiillerdir. Türemiş fiiller, ad köklerinden türetilen, yansımalardan türetilen ve eylem köklerinden türetilenler olmak üzere üç ana kategoriye ayrılır.

1. Ad Köklerinden Türemiş Fiiller

Bu fiiller, ad köklerine eklenen yapım ekleriyle türetilir ve genellikle isimlerden fiil oluşturur.

Örnekler:
  • İzle-: İzlemek (ad kökünden türetilmiştir)
  • Azal-: Azalmak (ad kökünden türetilmiştir)
  • Evlen-: Evlenmek (ad kökünden türetilmiştir)
  • Başla-: Başlamak (ad kökünden türetilmiştir)
  • Kısal-: Kısalmak (ad kökünden türetilmiştir)
  • İncel-: İncelmek (ad kökünden türetilmiştir)
  • Sus-: Susmak (ad kökünden türetilmiştir)

2. Yansımalardan Türemiş Fiiller

Yansıma fiilleri, seslerin doğrudan etkileriyle türetilmiş fiillerdir ve genellikle doğal seslerin taklit edilmesiyle ortaya çıkar.

Örnekler:
  • Şırılda-: Şırıldamak (yansımadan türetilmiştir)
  • Horla-: Horlamak (yansımadan türetilmiştir)
  • Çatla-: Çatlamak (yansımadan türetilmiştir)

3. Eylem Köklerinden Türemiş Fiiller

Bu fiiller, mevcut eylem köklerine yapım eklerinin eklenmesiyle türetilir ve genellikle fiillerin türemiş halleri olarak kullanılır.

Örnekler:
  • Oku-t-: Okutmak (eylem kökünden türetilmiştir)
  • At-ış-: Atış (eylem kökünden türetilmiştir)
  • Ak-ıt-: Akıtmak (eylem kökünden türetilmiştir)
  • Sık-ıl-: Sıkılmak (eylem kökünden türetilmiştir)
  • Yaz-ıl-: Yazılmak (eylem kökünden türetilmiştir)
  • Uç-ur-: Uçurmak (eylem kökünden türetilmiştir)
  • Kop-ar-: Koparmak (eylem kökünden türetilmiştir)

3. Birleşik Fiiller

Birleşik fiiller, en az iki sözcüğün bir araya gelmesiyle oluşan fiillerdir. Bu fiillerde, en az bir sözcüğün fiil olması gerekir. Birleşik fiiller, fiil yapı bölümünün en karmaşık konularından biridir ve üç ana başlık altında incelenir:

a. Kurallı Birleşik Fiiller

Kurallı birleşik fiiller, belirli kurallara göre iki fiilin bir araya gelmesiyle oluşur ve genellikle “fiil + fiil” şeklindedir. Bu tür fiiller kendi içinde dört gruba ayrılır:

1. Yeterlilik Fiilleri

Bu fiiller, eylem kök veya gövdesine “a + bil-“, “e + bil-” fiillerinin eklenmesiyle oluşur. Birinci fiilin anlamına “gücü yetme” veya “başarma” anlamını katar.

Örnekler:
  • Yarın arkadaşlar gelebilir. (İhtimal anlamında)
  • Ahmet bu çantayı taşıyabilir. (Gücü yetmek anlamında)
  • Sınavı geçebilir misiniz? (İstek, rica anlamında)
  • Ödevlerinizi bitirebildiniz mi? (Yetiştirme anlamında)
  • Bu şekilde çalışırsa YGS’de yüksek puan alabilir. (Başarabilir anlamında)

Not: Yeterlilik fiilinin olumsuz biçimlerinde “bil-” fiilinin kullanımı düşer. Örneğin, “yazamamak” (olumlu şekli: “yazabilmek”) olarak kullanılır. Türkçede “yazabilemez” gibi bir kullanım yer almaz, bu nedenle “bil-” fiili düşer.

2. Tezlik Fiilleri

Bu fiiller, eylem kök veya gövdesine “ı + ver-” fiilinin eklenmesiyle oluşturulur. Bu yapı, birinci fiilin anlamına “tezlik” yani “hemen” anlamını katar.

Örnekler:
  • Ahmet bu yazıları yazıver. (Hemen anlamında)
  • Ayşe okuldan sonra evine geliverdi. (Zaman kaybetmeden anlamında)
  • Hasan bu yazıya bir bakıver. (Acelece anlamında)
  • Bakkaldan söylediklerimi alıver sonra hesaplaşırız. (Çabukluk anlamında)

Olumsuz Şekil: Tezlik fiillerin olumsuz biçimlerinde, örneğin “yazıvermedi”, “gelivermedi” gibi kullanımlar görülür.

3. Süreklilik Fiilleri

Bu fiiller, eylem kök veya gövdesine “a + kal-“, “e + dur-“, “e + gel-” fiil eklerinden biri eklenerek yapılır. Bu yapı, fiile “devamlılık” anlamı katar.

Örnekler:
  • Annesinin arkasından bakakaldı. (Sürekli baktı anlamında)
  • Öğretmenimiz fiil konusunu işlerken Ali uyuyakalmış. (Uzun zamandır uyuyor anlamında)
  • Bunlar atalarımızdan süregelmiş. (Devamlılık anlamında)
  • Siz çocuklara bakadurun, onları yakında göndereceğiz. (Bakmaya devam edin anlamında)
  • Oradakileri görünce hepimiz orada donakaldık. (Süreklilik anlamında)
4. Yaklaşma Eylemi

Bu fiiller, eylem kök veya gövdesine “a + yaz-“, “e + yaz-” fiil ekleri eklenerek oluşturulur. Birinci fiilin anlamına “az kalsın” anlamı katar. Yaklaşma eyleminin olumsuz şekli yoktur ve olumlu kullanımı yaygın değildir.

Örnekler:
  • O büyük kazada az kalsın ölecekti. (Az kalsın ölüyordu)
  • Buzlu yolda dengesiz yürüyünce düşeyazdı. (Az kalsın düşüyordu)

b. Yardımcı Fiillerle Kurulan Birleşik Fiiller

Bu fiiller, ad soylu bir sözcükle “etmek”, “olmak”, “kılmak”, “eylemek” gibi yardımcı fiillerin birleşmesiyle oluşur. Yardımcı fiiller bazen bitişik, bazen de ayrı yazılır. Birleşme durumunda ses olayı varsa fiil bitişik yazılır; ses olayı yoksa ayrı yazılır.

Örnekler:
  • Bütün olanlara büyük bir teslimiyetle sabrediyor. (Ses düşmesi olduğundan birleşik yazılmış)
  • Bunların bir gün başına geleceğini önceden hissetmişti. (Ses türemesi olduğundan birleşik yazılmış)
  • Fiilde yapı konusunu bir daha anlatması için öğretmeninden rica etti. (Ses olayı olmadığından ayrı yazılmış)
  • Annesinin elini bir an bırakan çocuk yolda kayboldu. (Ses düşmesi olduğundan birleşik yazılmış)
  • Bütün işleri ona bırakınca adamcağız mahvoldu. (Ses düşmesi olduğundan birleşik yazılmış)
  • Konuklara programın akışını arz etti. (Ses olayı olmadığından ayrı yazılmış)
  • Yarışmada derece yapan öğrenciyi odasına çağırdı, tebrik etti. (Ses olayı olmadığından ayrı yazılmış)
  • O kadirşinas insanlar, göçmen kuşlar gibi bu diyarları bir bir terk etti. (Ses olayı olmadığından ayrı yazılmış)

Not: Yardımcı fiillerle oluşturulan fiillerde, anlamsal ağırlık ad soylu sözcüğün üzerindedir.

Uyarı: “Etmek” ve “olmak” fiilleri, kimi zaman cümlelerde yardımcı fiil olmaktan çıkar ve asıl eylem olarak kullanılır. Bu fiiller aşağıdaki özellikleri taşıdığında asıl eylem olur:

  1. Cümlede birleşik fiil oluşturmuşlarsa yardımcı eylemdir; tek başlarına bir eylem anlamına sahipse asıl eylemdir.
  2. Tek başlarına tam bir eylem anlamına sahipseler asıl eylemdir; aksi takdirde yardımcı eylemdir.
  3. Kendilerinden önceki sözleri özne, nesne, tümleç olarak alırlarsa asıl eylemdir.
Örnekler:
  • Bu ev on milyar eder. (Tutmak anlamında)
  • Sabah erken evde olmalısın. (Bulunmak anlamında)
  • Aldığın giysi üzerime oldu. (Bedenen uymak anlamında)
  • Meyveler henüz olmamış. (Olgunlaşmamış anlamında)
  • Orada ne ettiniz, adamlar kaçtı? (Yapmak anlamında)
  • Akşam herkes evinde olsun. (Bulunmak anlamında)

c. Anlamca Kaynaşmış Birleşik Fiiller

Anlamca kaynaşmış birleşik fiiller, kurallar olmadan oluşur ve genellikle deyimleşmiş hallerdir.

1. Her iki sözcük de gerçek anlamından uzaklaşmıştır. Bitişik yazılır.
Örnekler:
  • Sınava tam zamanında başvurmuş.
  • Yardan da serden de vazgeçer bir an şair.
  • Bunların doğru olduğunu varsayalım.
2. Birinci sözcükleri gerçek anlamında, ikinci sözcükleri gerçek anlamından uzaklaşmış birleşik fiiller. Bu fiiller ayrı yazılır.
Örnekler:
  • Bu konuda ne yapacağıma henüz karar vermedim.
  • Kore Savaşı’nda geleceğin aydınlık günleri için gazi olmuştu.
  • Yetim kalır sevdayla çarpan bu yaralı yürek.
  • O, sorulan sorulara çabucak cevap verdi.
3. Deyim şeklinde oluşan birleşik fiiller. Bu fiiller deyim olduklarından ayrı yazılır.
Örnekler:
  • Ameliyat olacağını öğrenince etekleri tuttu.
  • Köyü, çocukluk yılları gözünden tütüyordu.
  • Söylediklerini yaptıramayınca küplere bindi.
  • Baktık ki sonuç almayacak, ağırdan aldı meseleyi.
  • Annesinin kazada öldüğünü televizyondan öğrenince aklını oynattı.
  • Betül annesine kavuşmak için can atar.

Bu şekilde, fiillerin yapıları ve türleri daha detaylı bir şekilde açıklanmış olur.


Fiilimsi (Eylemsi) ve Özellikleri

Eylül 13, 2024 Okuma süresi: 7 dakika

Fiilimsi (Eylemsi) ve Özellikleri

Türkçede fiil kök veya gövdelerinden türetilmiş ve cümlede isim, sıfat veya zarf görevi üstlenebilen sözcüklere fiilimsi denir. Fiilimsiler, belirli ekler alarak çeşitli cümle ögelerinde yer alabilirler.

Fiilimsilerin Özellikleri

1. Eylem Anlamlı Olmakla Birlikte Fiil Sayılmazlar: Fiilimsiler, fiil kök veya gövdelerinden türetilmiş olsalar da, kendileri fiil olarak kabul edilmezler.

2. Ek Almadan Yüklem Olamazlar: Fiilimsiler, kendi başlarına yüklem olamazlar; belirli ekleri alarak ad, sıfat veya zarf olarak görev yaparlar.

3. Ad, Sıfat veya Zarf Görevinde Kullanılırlar: Fiilimsiler, cümlede ad, sıfat veya zarf olarak kullanılırlar. Yani, cümlede fiil gibi bir yüklem görevinde bulunmazlar.

4. Olumsuzluk ve Çatı Eklerini Alabilirler: Fiilimsiler, fiillerde olduğu gibi olumsuzluk ve çatı eklerini alabilirler.

5. Fiilden İsim Yapım Eki Aldıkları İçin Türemiş Sözcük Sayılırlar: Fiilimsiler, fiil köklerinden türediği için türemiş sözcük olarak kabul edilirler.

6. Olumsuz Eklerini Alabilirler: Fiilimsiler, olumsuzluk eklerini alabilirler ve bu ekler fiilimsi eklerinden önce gelir.

Fiilimsi Olma Kriterleri

Bir sözcüğün fiilimsi (eylemsi) olabilmesi için aşağıdaki üç özelliği bir arada taşıması gerekir:

1. Kelimenin Kökeninin Fiil Olması: Sözcüğün kökeni fiil olmalıdır.

2. Belirli Ekleri Almaları: Fiilimsiler belirli ekleri alarak türetilirler. Bu ekler genellikle “-mek, -mak, -ma, -me, -ış, -iş, -uş, -üş” gibi eklerdir.

3. Bir Nesneye, Varlığa Ad Olmamaları Gerekmektedir: Fiilimsi sözcükler ad olarak kullanılmamalıdır; adlaşmış olmamalıdır.

Örnekler

Yanlış:

  • İki saat boyunca ders çalıştı.
    “Boya” fiilimsi özelliği taşımaktadır fakat nesne olarak kullanıldığı için fiilimsi değildir.

Doğru:

  • Silik kişiliğiyle etkili olmaya çalışıyordu.
    “Silik” sözcüğü, fiilimsi olmak için gerekli olan 1. ve 3. özellikleri taşır ama fiilimsilerde olmayan bir ek aldığı için fiilimsi değildir.
  • Dondurma her mevsimde yenilmez.
    “Dondurma” fiilimsi için gerekli olan özellikleri taşır ancak ad olarak kullanıldığı için fiilimsi değildir.

Fiilimsiler (Eylemsiler) Üç Grupta İncelenir

A. İsim-Fiil (Ad-Eylem)

Fiil kök veya gövdelerine “-mek, -mak, -ma, -me, -ış, -iş, -uş, -üş” ekleri getirilerek türetilirler. İsim-fiiller cümlede yan cümlecik kurar ve genellikle ad olarak görev yaparlar.

Örnekler:

  • Kitap okumayı sevmeyen hayatı sevmeyendir.
    Burada “okumayı” kelimesi fiilimsi olarak kullanılmıştır.
  • Saz çalmayı ev arkadaşımdan öğrenmiştim.
    “Çalmayı” sözcüğü fiilimsi olarak kullanılmıştır.
  • Size geç saatlerde gelmeyi düşünüyorum.
    “Gelmeyi” kelimesi fiilimsi olarak kullanılmıştır.
  • Şiir okuyuşu genellikle ilginç olur.
    “Okuyuşu” kelimesi fiilimsi olarak kullanılmıştır.

Uyarı:
Bir sözcük ad olmuşsa, o sözcük fiilimsi sayılmaz. Örneğin, “Pembe” renkteki sözcükler fiilimsi olup, adlaşmış olanlar fiilimsi olmaktan çıkar.

B. Sıfat-Fiil (Ortaç)

Fiil kök veya gövdelerinden “-en, -esi, -mez, -r, -dik, -ecek, -miş” ekleriyle türetilirler ve genellikle sıfat olarak kullanılırlar. Sıfat-fiiller cümlede sıfat görevinde bulunur ve yan cümlecik kurar.

Örnekler:

  • Sevilen gönüller fethedilmeyi bekliyor.
    Burada “sevilen” sıfat-fiil olarak kullanılmıştır.
  • Yıkılası dünya bizi perişan eyledi.
    “Yıkılası” sıfat-fiildir.
  • Yenilmez akşamın son ufkundayız vakit çok geç.
    “Yenilmez” sıfat-fiildir.

Uyarı:
Sıfat-fiiller olumsuzluk eklerini alabilir. Bu ekler sıfat-fiil eklerinden önce gelir.

C. Zarf-Fiil (Ulaç)

Fiil kök veya gövdelerinden “-ıp, -ip, -erek, -arak, -ınca, -ince, -dıkça, -dikçe, -madan, -meden, -alı, -eli, -esiye, -asıya, -e, -a, -cesine, -casına, -dığında, -diğinde, -(i)r…-mez, -ken, -meksizin, -maksızın” gibi eklerle türetilirler. Zarf-fiiller cümlede zarf olarak görev yapar ve yan cümlecik kurarlar.

Örnekler:

  • Yazınca fiilimsiler daha iyi anlaşılır.
    Burada “yazınca” zarf-fiildir.
  • Baktıkça daha da gözleri ıslanıyor.
    “Baktıkça” zarf-fiildir.
  • Çalışmadan başarı elde edilmez.
    “Çalışmadan” zarf-fiildir.

Uyarı:
Zarf-fiil türeten kimi ekler, eylem anlamını yitirmiş zarflar da türetebilir. Bu durumda, zarf-fiil olmaktan çıkar.

Not:
Sıfat-fiiller de olumsuzluk eklerini alabilir, ancak bu ekler sıfat-fiil eklerinden önce gelir. Sıfatların önünde bir ismin bulunması gerekirken, sıfat-fiillerde bu zorunluluk yoktur.

Örnekler:

  • Gördüğünü, bildiğini Allah’tan mı saklayacaksın.
    Burada “gördüğünü” ve “bildiğini” sıfat-fiildir.
  • Okuduğunu anlarsa bu soruyu çözecek.
    “Okuduğunu” sıfat-fiildir.

Özlem Cümleleri

Eylül 13, 2024 Okuma süresi: 5 dakika

Özlem Cümleleri

Özlem, bir kişiyi veya bir şeyi görme ve ona kavuşma isteğini ifade eder. Bu duygu, geçmişte yaşanan anların yeniden aynısını veya benzerini yaşama arzusunu içerir. Özlem genellikle “nostalji” ile eşdeğer olarak kabul edilir ve geçmişe olan derin bağlılığı ifade eder. Özlem cümleleri, çoğunlukla “köy”, “çocukluk yılları” ve “geçmiş” ile ilgili konuları içerir. Bu tür cümlelerde ünlem işareti (!) kullanılarak, duyguların yoğunluğu ve aciliyeti vurgulanır.

Özlem Cümleleri ile İlgili Açıklamalı Örnek Cümleler

Örnek 1

“Yaylalarında köyümüzün koyun kuzu meler mi ki…”

Bu cümlede, “köy” ve “yaylalar” gibi geçmişe dair unsurlar güçlü bir özlem duygusu yaratmaktadır. “Koyun kuzu meler” ifadesi, eski zamanlarda yaşananları yeniden yaşama arzusunu ifade eder. Bu nedenle, geçmişteki anılara ve yaşantılara olan özlemi yansıtan bir cümledir.

Örnek 2

“Ah, nerede o eski bayramlar!”

Bu cümlede “Ah” ünlemi, şiddetli bir özlem ve hasret duygusunu belirtmektedir. “Eski bayramlar” ifadesi ise, geçmişteki bayramların güzelliğine duyulan derin özlemi ifade eder. Eski bayramların günümüzdeki bayramlardan çok daha güzel olduğu düşünülmektedir. Dolayısıyla, bu cümlede güçlü bir özlem söz konusudur.

Örnek 3

“Hani o eteklerinde gül kopardığımız dağlar.”

Burada, “dağlar” ve “gül koparma” gibi geçmiş anılar güçlü bir özlemle anılmaktadır. Cümlede, geçmişteki anıların tekrar yaşanmasını arzulayan bir özlem dile getirilmektedir. “-dı” geçmiş zaman eki de bu özlemin geçmişle ilgili olduğunu gösterir.

Örnek 4

“Annemin son bir kez elini öpebilsem!”

Bu cümlede, “anne” figürü üzerinden güçlü bir hasret ve özlem dile getirilmektedir. “Anne” figürü, genellikle en çok özlem duyulan kişilerden biridir. “Son bir kez elini öpebilsem” ifadesi, kaybedilen veya uzakta olan bir kişiye duyulan derin özlemi vurgular.

Örnek 5

“Köyümüzün baharları o körpecik kuzuları burnumuzdan tütmez mi hiç?”

Bu cümlede, “köy” ve “bahar” kavramları ile “kuzular” arasında güçlü bir özlem dile getirilmiştir. “Burnumuzdan tüten” deyimi, yoğun bir özlem ve hasret . Bu bağlamda, köydeki bahar dönemine ve o dönemdeki kuzucuklara duyulan özlem açıkça ifade edilmektedir.

Ekstra Özlem Cümleleri

  • “Ne kadar güzel türküler söylerdik çocukken, kırlarda dolaşırken biz!”
  • “Annemin son bir kez ellerini öpebilsem!”
  • “Nerede kaldı o eski çocukluk günlerimiz, ne kadar neşeliydi her şey!”
  • “Çoban çeşmesinin suyu o dağlarda akıyor mu ki hâlâ?”
  • “Köyüm, memleketim, çocukluğum; ah, nerede o eski günlerin tatlılığı!”

Özlem, geçmişe duyulan derin bağlılık ve arzu ile karakterizedir. Bu duyguyu ifade eden cümlelerde, geçmişte yaşanan anların ve olayların ne kadar değerli olduğu vurgulanır ve bu değerlere kavuşma isteği dile getirilir.


Yabancı Özel Adların Yazımı

Eylül 13, 2024 Okuma süresi: 13 dakika

Latin Harflerini Kullanan Dillerdeki Özel İsimlerin Yazımı

  1. Latin harflerini kullanan dillerdeki özel isimler, orijinal biçimleriyle yazılır ve bu yazım biçimi değiştirilmez. Bu durum, kişisel adlar ve yer adları için de geçerlidir. Örneğin, müzik dünyasında önemli bir yere sahip olan Beethoven, edebiyatın önde gelen isimlerinden Byron, İspanyol yazar Cervantes, ünlü Fransız besteci Chopin, Rumen şair Eminescu, Grimm kardeşlerin yazdığı masallar, Antik Roma şairi Horatius, Fransız oyun yazarı Molière, ünlü İtalyan besteci Puccini, Fransız filozof ve yazar Rousseau, ve İngiliz edebiyatının büyük ismi Shakespeare gibi adlar, yazılışlarıyla aynen korunur. Ayrıca, Bologna, Buenos Aires, New York, Nice, Rio de Janeiro, Karlovy Vary, Latium, Loire, Vaasa, Wuppertal gibi yer adları da aynı şekilde yazılır. Ancak, bu tür Batı dillerindeki isimlerin okunuşları Türkçeye çevrilmek istenirse, bu durum ayraç içinde gösterilebilir: Shakespeare (Şekspir) gibi.
  2. Tarihsel süreç içerisinde dilimize yerleşmiş olan bazı Batı kökenli kişi ve yer adları, zamanla Türkçenin fonetik yapısına uygun hale getirilmiştir. Bu özel adlar artık Türkçeye özgü söyleniş biçimleriyle kullanılmaktadır. Örnek olarak; Napolyon, Şarlken, Şarl (Demirbaş Şarl) gibi kişi adları, Türkçeye uyarlanmış biçimleriyle kullanılır. Benzer şekilde, Atina, Brüksel, Cenevre, Londra, Marsilya, Münih, Paris, Roma, Selânik, Venedik, Viyana, Zürih gibi şehir adları da Türkçe fonetik yapısına uyum sağlamıştır. Hollanda, Letonya, Lüksemburg gibi ülke adları da bu duruma örnek gösterilebilir.
  3. Yabancı özel isimlerden türetilen akım adları, Türkçenin fonetik yapısına uygun bir şekilde yazılır ve telaffuz edilir. Örneğin; Dekartçılık, Epikürcülük, Kalvenci, Kalvencilik, Kalvenizm, Kartezyenizm, Lüterci, Lütercilik, Marksçılık, Marksist, Marksizm gibi terimler, kişilerin ya da akımların Türkçeleşmiş halleriyle anılır. Bu terimler, ilgili kişi ya da akımın felsefesini ve düşünce sistemini tanımlar.
  4. Batı dillerinde ayrı yazılan yer adları, Türkçede de ayrı yazılmaya devam edilir. Bu tür yer adlarının yazımında orijinal form korunur. Örnekler arasında; Buenos Aires, Frankfurt am Main, Freiburg im Breisgau, Hyde Park, Mont Blanc, New Orleans, New York, Rio de Janeiro, San Marino, Wiener Neustadt, Titov Veles gibi yerleşim yerleri gösterilebilir. Bu şekilde yazıldığında, hem dilbilgisel hem de tarihsel doğruluğun korunmasına dikkat edilir.

Arapça ve Farsça Kökenli Özel İsimlerin Yazımı

Arapça ve Farsça kökenli kişi ve yer adları, Türkçenin ses ve yapı özelliklerine uygun bir biçimde yazılır ve telaffuz edilir. Bu özel isimler zamanla Türkçede yerleşmiş ve kullanımı oldukça yaygınlaşmıştır. Örneğin; Ahmet, Bedrettin, Fuat, Mehmet, Necmettin, Nizamettin, Ömer, Rıza, Saadettin gibi kişi adları, Türkçeye uyarlanmış halleriyle bilinir. Benzer şekilde; Cezayir, Fas, Filistin, Mısır, Suudi Arabistan, Bağdat, Cidde, Erdebil, Halep, İsfahan, İskenderiye, Medine, Mekke, Şam, Şiraz, Tahran, Tebriz, Trablusgarp gibi yer adları da Türkçe fonetik yapıya uygun hale getirilmiştir. Bu adların seslendirilişi Türkçede basitleştirilmiştir ve yaygın olarak bu şekilde kullanılır.


Yunanca Özel İsimlerin Yazımı

Yunanca özel adlar yazılırken, Yunan alfabesindeki harflerin ses değerleri dikkate alınarak Türk harfleri kullanılır. Böylece bu adlar orijinal sesleriyle Türkçeye aktarılmış olur. Örneğin; Homeros, Herodotos, Euripides, Pindaros, Solon, Sokrates, Aristoteles, Platon, Venizelos, Karamanlis, Papandreu, Onasis gibi isimler, Türkçedeki karşılıklarıyla yazılır. Ancak bazı özel isimler, zamanla Türkçede farklı biçimlerde yerleşmiştir. Örneğin; Herodotos, Sokrates, Aristoteles, Platon, Pythagoras, Eukleides gibi adlar, Türkçede sırasıyla Herodot, Sokrat, Aristo, Eflatun, Pisagor, Öklid olarak bilinir ve bu biçimleriyle kullanılır.


Rusça Özel İsimlerin Yazımı

Rusça özel isimler, Rus alfabesindeki harflerin ses değerlerine uygun olarak Türk harfleri ile yazılır. Bu isimler yazılırken, Türkçenin ses özellikleri göz önünde bulundurulur. Örneğin; Bolşevik, Brejnev, Çaykovski, Çehov, Dostoyevski, Gogol, Gorbaçov, İlminskiy, İlyiç, Katayev, Klyaştornıy, Malov, Mendeleyev, Prokofyev, Puşkin, Şolohov, Tolstoy, Yeltsin gibi kişi adları, Türk harfleri ile yazılmış halleriyle kullanılır. Aynı şekilde; Moskova, Omsk, Orenburg, Petersburg, Volga, Yenisey gibi yer adları da Türkçeye uyarlanmış biçimleriyle yer alır.


Uzak Doğu Dillerindeki Özel İsimlerin Yazımı

  1. Çince özel isimler, Türkçeye yerleşmiş biçimleriyle kullanılır. Bu adların Türkçe yazımında orijinal ses özelliklerine sadık kalınır. Örneğin; Huangho, Kanton, Nankin, Pekin, Şanghay gibi isimler, Türkçede bilinen halleriyle yazılır. Çin kültüründe soyadı, kişisel addan önce gelir ve soyadları genellikle tek heceli olur. Küçük adlar ise bir ya da iki heceden oluşur. Bu tür adlar yazılırken, heceler arasına kısa çizgi konur: Sun Yat-sen, Lin Yu-tang gibi. Ancak Konfüçyüs gibi yaygın olarak bilinen özel isimler bitişik yazılır.
  2. Japonca özel adlar da Türkçede yerleşmiş biçimleriyle yazılır. Bu adların yazımında Türkçenin ses özellikleri korunur. Örneğin; Tokyo, Hiroşima, Nagazaki, Osaka, Kyoto gibi yer adları ve Hirohito, Kayako Hayashi, Sbuishi Kato, Masao Mori gibi kişi adları Türkçeye uyarlanmış biçimleriyle yazılır.

Türk Devletleri ve Topluluklarındaki Özel İsimlerin Yazımı

Türk devletleri ve topluluklarındaki kişi ve yer adları, Türkçede yerleşmiş biçimleriyle yazılır. Bu adlar, Türkçenin fonetik özelliklerine uygun hale getirilmiştir. Örneğin; Azerbaycan, Özbekistan, Taşkent, Semerkant, Bakü, Bişkek gibi ülke ve şehir adları, Türkçeye uyarlanmış halleriyle yazılır. Aynı şekilde; Abdullah Tukay, Abdürrauf Fıtrat, Bahtiyar Vahapzade, Baykonur, Cafer Cebbarlı, Cemal Kemal, Cengiz Aytmatov, İslam Kerimov, Muhtar Avazov, Osman Nasır gibi kişi adları da Türkçede bilinen halleriyle yazılır ve bu şekilleriyle kullanılır.


Fiillerde Olumsuzluk Nasıl Yapılır? Örnekler

Eylül 13, 2024 Okuma süresi: 3 dakika

Fiillerde Olumsuzluk Nasıl Yapılır? Örnekler Fiil kök veya gövdelerine, kip eklerinden önce getirilen “-me, -ma” olumsuzluk ekleri kullanılarak olumsuz fiil yapılır.

Örnekler:

Koştu: Koşmadı

Uyudu: Uyumadı

Not: Geniş zamanın olumsuz şekli “-mez, -maz” ekleriyle oluşturulur.

Örnekler:

Koşarsın: Koşmazsın

Uyursun: Uyumazsın

 

 

Türkçede olumsuzluk, çeşitli ekler, kelimeler ve yapılarla dile getirilen bir kavramdır. Bu olumsuzluk, hem fiil cümlelerinde hem de isim cümlelerinde kullanılmaktadır.

A. Eklerle Olumsuzluk:

Türkçede olumsuzluk en yaygın olarak eklerle sağlanır. En bilinen olumsuzluk ekleri arasında “-mA”, “-mAz”, “-mAdAn” ve “-sIz” yer alır. Bu ekler, fiiller ve isimlerle kullanılarak olumsuz anlamlar oluşturur. Örneğin:

  • “Gitmem” cümlesinde “-mA” olumsuzluk ekidir ve gitme eyleminin gerçekleşmediğini ifade eder.
  • “Çalışmaz” cümlesinde “-mAz” geniş zaman olumsuzluk ekidir, çalışmanın yapılmadığını belirtir.
  • “Çalışmadan” cümlesinde “-mAdAn” zarf fiil eki kullanılarak, bir eylemin gerçekleşmeden başka bir eylemin yapıldığı anlatılır.
  • “Parasız” kelimesinde “-sIz” ekleyerek paranın olmadığı anlamını verir.

B. Kelimelerle Olumsuzluk:

Bazı durumlarda olumsuzluk, eklerle değil, belirli kelimelerle sağlanır. “Değil”, “Yok”, “Hiç”, “Ne… Ne de” gibi kelimeler olumsuz anlamlar taşır. Örneklerle açıklamak gerekirse:

  • “Bu doğru değil” cümlesinde “değil”, doğruluğun olmadığını ifade eder.
  • “Yarın okul yok” cümlesinde “yok”, okulun var olmadığını belirtir.
  • “Hiçbir şey anlamadım” cümlesinde “hiç”, anlamanın hiç gerçekleşmediğini gösterir.
  • “Ne annesi ne babası geldi” cümlesinde “ne… ne de” yapısı, iki olasılığın da gerçekleşmediğini anlatır.

Türkçede olumsuzluk, ekler ve kelimelerle çeşitli şekillerde dile getirilir.


Zamir (Adıl)

Eylül 13, 2024 Okuma süresi: 9 dakika

Zamir: İsimlerin Yerini Tutan ve İsim Gibi Kullanılabilen Kelimeler

Zamir, isimlerin yerini tutabilen ve isim gibi kullanılan kelimeler veya eklerdir. Zamirler, Sözcük Hâlindeki Zamirler ve Ek Hâlindeki Zamirler olmak üzere iki ana kategoriye ayrılır.

Zamir Türleri:

A) Sözcük Hâlindeki Zamirler

  1. Kişi (Şahıs) Zamirleri:

    Kişi zamirleri, özellikle insan isimlerinin yerini tutan zamirlerdir. Şahıs zamirleri, konuşanın kendini, dinleyeni veya üçüncü kişileri belirtmek için kullanılır.

    • Tekil Şahıs Zamirleri:
      • 1. tekil kişi: ben
      • 2. tekil kişi: sen
      • 3. tekil kişi: o
    • Çoğul Şahıs Zamirleri:
      • 1. çoğul kişi: biz
      • 2. çoğul kişi: siz
      • 3. çoğul kişi: onlar

    Örnekler:

    • Ben antrenmana gideceğim.
    • O, sınıfımıza yeni geldi.
    • Siz hangi okuldan geldiniz?

    Kişi zamirleri, isimlerin yerine geçebildikleri için, isimlere eklenen ekleri de alabilirler. Ayrıca “kendi” sözcüğü de kişi zamiri olarak kullanılır ve pekiştirme anlamı ekler.

    Örnekler:

    • Dün seni aradılar.
    • Ona doğruyu söylemelisin.
    • Bu işi kendim yaparım.
    • Kendine iyi bak!

    Kendi sözcüğü cümlelere pekiştirme anlamı da katabilir:

    • Ödevi ben yaptım. → Ödevi ben kendim yaptım.
  2. İşaret (Gösterme) Zamirleri:

    İşaret zamirleri, ismin yerini işaret yoluyla gösterir ve belirli bir şeyi işaret eder.

    • Tekil İşaret Zamirleri:
      • bu
      • şu
      • o
    • Çoğul İşaret Zamirleri:
      • bunlar
      • şunlar
      • onlar

    Örnekler:

    • Bu kalem senin mi?
    • Onları görüyor musun?
    • Bunlar bizim takımın yeni formaları.

    Not: “O” ve “onlar” zamirleri hem kişi zamiri hem de işaret zamiri olarak kullanılabilir.

    • O, sınıfımızın en çalışkan öğrencisidir. (Kişi zamiri)
    • O, benim Türkçe kitabım. (İşaret zamiri)
  3. Belgisiz Zamirler:

    Belgisiz zamirler, ismin yerini kesin bir şekilde belirtmeden, belirsiz bir şekilde tutan zamirlerdir.

    Örnekler:

    • Bazıları geç kaldı.
    • Herkes kitaplarını açsın.
    • Biri, her zaman göz önündedir.
  4. Soru Zamirleri:

    Soru zamirleri, isimlerin yerini soru yoluyla belirten zamirlerdir. Bu zamirler, genellikle bir şeyin kimliğini veya yerini sormak için kullanılır.

    Örnekler:

    • Kim geldi?
    • Nereye gidiyorsun?
    • Hangisini alacaksın?

    Soru zamirlerinin cevapları genellikle bir isim veya başka bir zamir olabilir.

    • Kimi aradınız? (Mustafa’yı)
    • Kimden aldınız? (Fatma Hanım’dan)
    • Türkçe sözlüğünü kim aldı? (Ben)

B) Ek Hâlindeki Zamirler

  1. İyelik Zamirleri:

    İyelik zamirleri, isimlere eklenerek, o ismin ait olduğu kişiyi belirten zamirlerdir. İyelik ekleri aynı zamanda iyelik zamiridir.

    • Tekil İyelik Zamiri Ekleri:
      • 1. tekil kişi: -im
      • 2. tekil kişi: -in
      • 3. tekil kişi:
    • Çoğul İyelik Zamiri Ekleri:
      • 1. çoğul kişi: -imiz
      • 2. çoğul kişi: -iniz
      • 3. çoğul kişi: -ları

    Örnekler:

    • defterdefter-im (benim defterim)
    • defterdefter-imiz (bizim defterimiz)
    • defterdefter-iniz (sizin defteriniz)
    • defterdefter-leri (onların defteri)

    İyelik ekleri, kişi eklerinden farklıdır; çünkü iyelik ekleri isimlere eklenirken, kişi ekleri fiillere eklenir.

    Örnek:

    • gel-di-m → Burada “gel” fiildir ve “m” eki kişi ekidir.
  2. İlgi Zamiri:

    İlgi zamiri, cümlede daha önce geçen bir ismin yerini tutan ek hâlindeki “-ki” zamiridir. Bu zamir kendinden önceki kelimeye bitişik olarak yazılır.

    Örnekler:

    • Alperen’in bisikleti yeni, benimki eski. → Bu cümlede “benimki” ifadesi, “benim bisikletim” .
    • Bizim dersimiz bitti, sizinki bitmemiş. → Bu cümlede “sizinki” ifadesi, “sizin dersiniz” .

Ünsüz Türemesi (İkizleşme)

Eylül 13, 2024 Okuma süresi: 8 dakika

Türkçede Ünsüz Türemesi (İkizleşme)

Türkçede bazı tek heceli kelimeler, ünlü ile başlayan ekler aldığında veya “olmak”, “etmek” veya “eylemek” gibi yardımcı fiillerle birleştiğinde ünsüz türemesi, yani ünsüz ikizleşmesi görülebilir. Bu durum genellikle Arapça kökenli sözcüklerde ortaya çıkar. Arapçadan Türkçeye geçen bu kelimeler, Arapçadaki “şedde” kavramı gereği, bir ünsüzün iki kez okunmasını gerektiriyordu. Ancak Türkçede iki ünsüz yan yana bulunamayacağı için bu kelimeler bu kural çerçevesinde uyarlanmış, ünsüz kaybına uğramıştır. Ünsüz türemesi, bu kaybolan ünsüzlerin eklerle geri dönmesini ifade eder.

Ünsüz Türemesi ile İlgili Örnekler

SÖZCÜĞÜN ASLI GELEN EK VEYA SÖZCÜK DÜŞEN SES SON ŞEKLİ
Hak -ımız -k Hakkımız
Şık -k Şıkkı
Rab -bi -b Rabbi
Zam -m Zammı
Af -etmek -v Affetmek
His -etmek -s Hissetmek
Zem -etmek -m Zemmetmek
Sır -ını -r Sırrını
Zan -etmek -n Zannetmek
Şerr -i -r Şerri

Ünsüz Türemesi ile İlgili Açıklamalı Örnekler

  1. Hak (Hakkımız)
    Arapça kökenli bu kelimenin aslı “hakk”tır. Türkçeye geçerken tek ünsüzlü formu “hak” olarak kabul edilmiştir. Ancak “olmak”, “etmek” gibi yardımcı fiillerle kullanıldığında, eski şekli olan çift ünsüz “hakk” yeniden ortaya çıkar.
  2. Şık (Şıkkı)
    Bu kelimenin aslı “şıkk”tır. Türkçeye geçerken tek ünsüzle alınmıştır. “Şık” kelimesi, yardımcı fiillerle kullanıldığında eski hali olan “şıkk” olarak geri döner.
  3. Rab (Rabbi)
    Aslı “Rabb” olan bu kelime, Türkçede tek ünsüzle “Rab” şeklinde kullanılır. Yardımcı eylemlerle kullanıldığında çift ünsüz olan “Rabb”e dönüşür.
  4. Zam (Zammı)
    Arapçadaki “zamm” kelimesi Türkçeye “zam” olarak geçmiştir. Yardımcı fiillerle kullanıldığında “zamm” şeklinde iki ünsüzle geri döner.
  5. Af (Affetmek)
    “Afv” olarak bilinen bu kelime, “af” şeklinde sadeleşmiştir. Yardımcı fiillerle kullanıldığında, ünsüz “v” “f”ye dönüşür ve ünsüz türemesi görülür.
  6. His (Hissetmek)
    Aslı “hiss” olan kelime, Türkçede “his” olarak kullanılır. Yardımcı fiillerle kullanıldığında çift ünsüz “hiss”e dönüşür.
  7. Zem (Zemmetmek)
    “Zemm” kelimesi, “zem” olarak sadeleşmiştir. Yardımcı fiillerle kullanıldığında, çift ünsüz “zemm” şeklinde geri döner.
  8. Sır (Sırrını)
    “Sırr” olarak bilinen bu kelime, Türkçeye “sır” olarak geçer. Yardımcı eylemlerle kullanıldığında “sırr” şeklinde eski haliyle ortaya çıkar.
  9. Zan (Zannetmek)
    “Zann” olan bu kelime, Türkçede “zan” olarak bulunur. Yardımcı fiillerle kullanıldığında çift ünsüz “zann”e dönüşür.
  10. Şerr (Şerri)
    Arapça kökenli “şerr” kelimesi, Türkçede “şerr” olarak kullanılır. Yardımcı eylemlerle “şerri” şekline dönüşür.

Ünsüz Türemesi ile İlgili Diğer Örnekler

  • Hal + olmak = hallolmak
  • Ret + etmek = reddetmek
  • Tıp + i = tıbbi
  • Had + ini = haddini
  • Ced + i = ceddi

Ünsüz Türemesi ile İlgili Açıklamalı Cümleler

  1. Affetmek sadece Allah’ın verebileceği bir lütuf olarak kabul edilir.
  2. Herkes haddini bilirse, toplumsal düzen daha uyumlu olur.
  3. Bu yıl, çok iyi bir başarı elde edeceğimize zannediyorum.
  4. Zamanında hallolmayan bir iş, pek çok sorunu beraberinde getirebilir.
  5. Hiçbir tıbbi neden öne sürülmeden adamın hayatına son verildi.
  6. Evladının yokluğunda, neler hissettiğini anlatmasını istiyordu.

Notlar

Ünsüz türemesi, yalnızca kökeninde çift ünsüz barındıran kelimelerde görülür. Eklerin eklenmesiyle ya da yardımcı fiillerle birleşmesiyle ünsüz çiftleri tekrar ortaya çıkar. Köklerde çift ünsüz bulunmayan kelimelerde ünsüz türemesi görülmez. Örneğin:

  • Sessiz: “Ses” kökünden türemiş olup “-sız” ekinden oluşur, ünsüz türemesi söz konusu değildir.
  • Özellik: “Özel” köküne “-lik” eklenir, ünsüz türemesi görülmez.
  • Tembellik: “Tembel” kökünden türemiş olup “-lik” ekidir, ünsüz türemesi yaşanmaz.
  • Issız: “Is” kökünden türemiş olup “-sız” ekinden oluşur, ünsüz türemesi söz konusu değildir.
  • Yıllar: “Yıl” köküne “-lar” eklenir, ünsüz türemesi görülmez.

Bu şekilde kökenlerinde çift ünsüz bulunmayan kelimelerde ünsüz türemesi yaşanmaz.


Anlam Bakımından Sözcükler

Eylül 13, 2024 Okuma süresi: 8 dakika

SÖZCÜKTE ANLAM

Sözcüklerin (kelimelerin) dil içindeki anlamları, kullanım bağlamlarına göre çeşitlenir ve bu çeşitlenmeler dilin zenginliğini ve esnekliğini gösterir. Bu anlamları ayrıntılı olarak incelemek, kelimelerin nasıl evrildiğini ve çeşitli bağlamlarda nasıl kullanıldığını anlamak açısından önemlidir.

A. Anlam Bakımından Sözcükler

  1. Gerçek Anlam (Temel Anlam)

Kelimelerin aklımıza ilk gelen, doğal ve doğrudan anlamları gerçek anlam olarak bilinir. Bu anlam, kelimenin zihnimizde yarattığı ilk ve en temel imajdır. Örneğin, “kapı” kelimesi denildiğinde aklımıza gelen ilk şey, bir binanın giriş ve çıkış işlevini gören obje olacaktır. Ancak bu kelime farklı cümlelerde yan veya mecaz anlamlar kazanabilir.

Gerçek Anlamla İlgili Örnekler:

  • “Odayı havalandırmak için pencereyi açtı.”
  • “Yemeklerin üzerini örtmek için bir örtü kullandı.”
  • “Köyün yolunu bulmakta zorlandık.”
  • “Sakarlığından dolayı bardağı düşürdü.”
  • “Sıcak suyla yıkandığı için cildi hassaslaştı.”
  • “Bu sabah erkenden uyanıp koşuya çıktım.”
  • “Çekyattan kalkarken sehpanın köşesine çarptım.”
  • “Çay demlenince fincana döküldü.”
  • “Yeni elbiseleriyle çok şıktı.”
  • “Gözünde bir enfeksiyon oluşmuştu.”
  • “Yorgunluktan adımlarını güçlükle atıyordu.”
  • “Ağaçların yaprakları rüzgarla savruluyordu.”
  1. Yan Anlam

Yan anlam, bir kelimenin gerçek anlamının ötesinde, belirli bir bağlamda kazandığı yeni anlamdır. Bu anlam, gerçek anlamla ilişkili bir benzerlik veya çağrışım yoluyla oluşur. Örneğin, “baba” kelimesinin gerçek anlamı bir kişinin babasıdır; ancak “baba ocağı” ifadesinde bu kelime, kişinin doğup büyüdüğü yeri belirtir.

Yan Anlamla İlgili Örnek Cümleler:

  • “Uçağın kanadı bir kuş sürüsüne çarptı.” (Yan Anlam: Kanat, uçak parçası olarak kullanılmıştır.)
  • “Duvardaki çatlaklar genişliyor.” (Yan Anlam: Çatlaklar, sadece gerçek anlamıyla değil, aynı zamanda yapısal bir sorunu ifade eder.)
  • “Yüksek sesle konuşmak, arkadaşları rahatsız etti.” (Yan Anlam: Sesin yüksekliği gerçek anlamda fiziksel bir özellik olarak değil, kişinin davranışını ifade eder.)
  1. Mecaz Anlam

Mecaz anlam, bir kelimenin gerçek anlamından tamamen farklı, benzetme veya çağrışımla kazandığı anlamdır. Bu anlam, kelimenin gerçek anlamı ile ilgili olmayan ancak bir benzerlik veya çağrışım yoluyla oluşan yeni bir anlamı ifade eder.

Mecaz Anlam Örnekleri:

  • “Gözleri parlıyordu.” (Mecaz Anlam: Gözlerin parlaması, kişideki canlılığı ve heyecanı ifade eder.)
  • “Küçük bir adım, büyük bir ilerleme demektir.” (Mecaz Anlam: Küçük adım, büyük bir başarıyı ifade eder.)
  • “Zaman su gibi akıp gidiyor.” (Mecaz Anlam: Zamanın hızla geçtiği ifade edilir.)
  1. Deyim Anlam

Deyimler, iki veya daha fazla kelimenin bir araya gelerek oluşturduğu, kalıplaşmış ve genellikle mecazlı ifadelerdir. Deyimlerin anlamı, kelimelerin bireysel anlamlarından farklı olarak bir bütün olarak anlaşılır ve genellikle bir durumu veya kavramı daha etkili bir şekilde ifade eder.

Deyimlerle İlgili Örnekler:

  • “Eline sağlık!” (Deyim: Bir işin iyi yapıldığını belirtir.)
  • “Kafayı yemiş gibi davranmak.” (Deyim: Akıl sağlığının bozulduğunu ifade eder.)
  • “Kafayı çalıştırmak.” (Deyim: Bir problemi çözmek için düşünmek .)
  1. Terim Anlam

Terim anlamı, belirli bir meslek veya bilim dalında kullanılan, o alanın özel kavramlarını ifade eden kelimelerdir. Bu terimler genellikle sadece belirli bir alanda anlaşılır ve bu alana özgü anlamlar taşır.

Terimlerle İlgili Örnekler:

  • “Biyoloji” (Bilimsel Terim: Canlıların yapısını ve işleyişini inceleyen bilim dalı.)
  • “Sahne” (Tiyatro Terimi: Performansların gerçekleştirildiği alan.)
  • “Gol” (Futbol Terimi: Rakip kaleye topun girerek sayı yapılması.)
  1. Argo Anlam

Argo, belirli bir grup veya çevre tarafından kullanılan, genellikle bu çevrenin kendine özgü anlamlar kattığı kelimeler ve ifadelerdir. Argo terimler genellikle sıradan dilin dışında olup, sadece belirli topluluklar tarafından anlaşılır.

Argo ile İlgili Örnekler:

  • “Çakma not almak.” (Argo: Yalancı veya eksik bilgi almak .)
  • “Gözlükçü dükkânında çalışmak.” (Argo: Görüş açısının dar olması veya dikkat eksikliği .)
  1. Soyut Anlam

Soyut anlam, beş duyu organımızla algılanamayan, yalnızca düşünce ve duygu ile hissedilen anlamlardır. Bu anlamlar, somut varlıklarla doğrudan ilişkili değildir.

Soyut Anlamla İlgili Cümleler:

  • “Kendini yalnız hissetmek.” (Soyut Anlam: Sosyal veya duygusal bir durum.)
  • “Özgürlük bir insanın en değerli hakkıdır.” (Soyut Anlam: Duygusal veya düşünsel bir kavram.)
  1. Somut Anlam

Somut anlam, beş duyu organımızla algılanabilen ve fiziksel olarak varlık gösteren anlamlardır. Bu anlamlar, doğrudan gözlemlenebilir ve ölçülebilir.

Somut Anlamla İlgili Cümleler:

  • “Tahta bir masa odanın ortasında duruyor.” (Somut Anlam: Masanın fiziksel varlığı.)
  • “Rüzgar pencereyi açtı.” (Somut Anlam: Rüzgarın fiziksel etkisi.)
  1. Genel ve Özel Anlam

Genel anlam, bir türün geniş kapsamlı tanımını ifade ederken, özel anlam daha dar ve kesin bir tanımı ifade eder.

Genel ve Özel Anlamla İlgili Örnekler:

  • “Canlı” (Genel Anlam: Yaşayan varlıkları ifade eder.)
  • “Kedi” (Özel Anlam: Belirli bir türü ifade eder.)
  • “Araç” (Genel Anlam: Taşıma işlevi gören her şey.)
  • “Binek otomobili” (Özel Anlam: Belirli bir araç türü.)

Bu açıklamalar, sözcüklerin anlamlarını daha derinlemesine anlamak ve doğru kullanmak için temel bir rehber sağlar. Kelimelerin anlamlarının nasıl değiştiğini ve farklı bağlamlarda nasıl kullanıldığını anlamak, dil becerilerini geliştirmede önemli bir adımdır.


Basit Fiiller (Eylemler) Nedir? Örnekler

Eylül 13, 2024 Okuma süresi: ~1 dakika

Basit fiiller, sadece bir kökten oluşan ve herhangi bir yapım eki içermeyen tek kelimeli fiillerdir.

  • Ali koşar.
  • Öğrenciler yazdı.
  • Annem yürür.
  • Kedi uyur.
  • Çocuklar oynar.
  • Ben yazarım.
  • Sen okursun.
  • Biz gezeriz.
  • O güler.
  • Arabalar geçer.
  • Köpekler havlar.
  • Ayşe şarkı söyler.
  • Misafirler beklenir.
  • Bahçede çiçekler açar.
  • Kışın kar düşer.
  • Yemekler pişer.
  • Çalışmalar biter.

Öznel cümlelere örnekler

Eylül 13, 2024 Okuma süresi: 5 dakika

En güçlü insan, kendini kontrol edebilen kişidir.

Felaketlerin üstesinden dimdik duran insan, hem soylu hem de cesurdur.

İyi ahlak, en değerli arkadaşlardan biridir.

Deneyim, öğretmenlerin en iyisidir ancak okul masrafları yüksek olabilir.

Yüz, düşüncelerin tatlı bir rehberidir.

Edremit, hoş ve çekici bir yerdir.

Tiyatro, edebiyat tarihimizde herkesin takdir ettiği bir türdür.

Bu etkileyici eser, kesinlikle herkesin beğenisini kazanacaktır.

Yazar, karmaşık konuyu büyük bir ustalıkla ele almıştır.

Dinlemeyi öğrenin; bazı fırsatlar kapıyı nazikçe tıklatır.

Doğa, her yaprağında derin anlamlar taşıyan benzersiz bir kitaptır.

Türkiye’nin en güzel şehri Ankara‘dır.

Duyarlı bir kalp için, ölümden daha zorlayıcı dertler bulunabilir.

Dünyanın en tehlikeli varlığı, yalnızca hukuk bilgisi olan hukukçudur.

Romanın en güçlü yönü, bence anlatım tarzıdır.

Endişelerden uzak olan insanlar, hayatı daha verimli yaşar.

En akıllı kişiler, gelecek kaygısı taşımayanlardır.

Bahçemizin en çekici bölgesi, çam ağaçlarının bulunduğu kısımdır.

Şehrin en büyüleyici özelliği, sessizliğiydi.

Türkiye’nin en güzel kışları, Erzurum‘da yaşanır.

Bir kitabın en ilginç özelliği, içeriğidir.

Bir yazarın üslubu, kişiliğinin en belirgin göstergesidir.

Okul yıllarının en keyifli dönemleri genellikle ilk yıllardır.

Yüzme, futboldan her zaman daha eğlencelidir.

Şiir kitapları, romanlardan daha etkileyici olduğu için daha fazla okunur.

Bahar mevsimi, tüm mevsimlerin en tatlısıdır.

Renklerin en dikkat çekeni, her zaman kırmızıdır.

Açık yürekle konuşan bir düşman, içten pazarlıklı bir düşmandan daha iyidir.

Adaletsizlik yapan kişi, adaletsizliğe uğrayan kişiden daha mutsuzdur.

Affetmek, insanlık dilinin en tatlı kelimesidir.

Affedilmenin getirdiği sıkıntı kadar kötü bir şey yoktur.

Affetmek ve unutmak, iyi insanların intikamıdır.

Affın en güzel şekli, düşmanınızı ezebilecekken affetmektir.

Altın prangalar, demir olanlardan çok daha kötüdür.

Başkalarından en fazla şüphe edenler, en güvenilmez kişilerdir.

Bir demet güzel kokulu gül, bir harman ottan daha değerlidir.

Bir gram önlem, bir kilo tedaviden daha önemlidir.

Boş bir mide, iyi bir politik danışman olamaz.

Budala meclisinde en zarif şaka, susmak olacaktır.

Cahillik, sorunlarımız için etkisiz bir ilaçtır.

Çalışmak, en onurlu iştir.

Çizik bir elmas, çiziksiz bir çakıl taşından daha değerlidir.

Çölü güzel yapan, bazı yerlerde su kuyusu bulunmasıdır.

Değişmeyen bir düzen, kötü bir düzendir.

Deneyim, bir gözlüktür ve bu sayede daha iyi görürüz.

Deve, kendi hörgücünü değil, komşusunun hörgücünü yanlış görür.

Dil yarası, ok yarasından daha şiddetlidir.

Dostluğu öldüren en tehlikeli silah, güvensizliktir.

Kuşlar, doğanın güzel çalgıcılarıdır.

Şiir, hem şairin hem de yazıldığı dönemin en etkili yansımasıdır.

Tatlı sözler, güçlü bir öfkeye karşı en etkili ilaçtır.

Dua gücü, cephede savaşan askerden daha kuvvetlidir.

Duyabileceğimiz en güzel duygu, bilinmeyen karşısındaki heyecandır.

Düşmanı affetmek, dostu affetmekten daha kolaydır.

Eğitim, yaşlılığın en iyi teminatıdır.


Gelecekten Söz Eden Anlatım

Eylül 13, 2024 Okuma süresi: 11 dakika

Gelecekten Söz Eden Anlatımın Tanımı ve Özellikleri

Gelecekten söz eden anlatım, genellikle bilim kurgu edebiyatı türündeki ürünlerde sıkça rastlanan bir anlatım biçimidir. Bu anlatımda, gelecekte gerçekleşmesi öngörülen olaylar hakkında tahminlerde bulunulur ve henüz gerçekleşmemiş durumlar hakkında öngörüler ortaya konur. Gelecek kavramı, bu anlatım türünün anahtar kelimesidir ve anlatımın temel özelliklerini belirler.

Gelecekten Söz Eden Anlatımın Özellikleri

  1. Gelecekte Olan Olayların Vurgulanması: Gelecekten söz eden anlatımda, olayın gelecekte gerçekleşeceği vurgulanır. Bu anlatım türünde, “gelecek” kelimesi anahtar bir terimdir ve metnin odak noktasını oluşturur.
  2. Gelecek Zaman Kiplerinin Kullanımı: Bu anlatım biçiminde, çekimli fiiller genellikle gelecek zaman kiplerini (-ecek, -acak) içerir. Bu kipler, olayların gelecekte meydana geleceğini belirtir.
  3. Gelecekten Haber Verme: Yazar, gelecekten haber verir ve gelecekte meydana gelmesi öngörülen olaylar hakkında bilgi sağlar.
  4. Tahmin ve Varsayım: Bu anlatımın temel unsurları, tahmin ve varsayım üzerinedir. Gelecekte ne olacağına dair öngörüler ve öngörüler metnin özüdür.
  5. Heyecana Bağlı Dil Kullanımı: Gelecekten söz eden anlatımda, dil çoğunlukla heyecana bağlı işlevde kullanılır. Bu, anlatımın dinamik ve ilgi çekici olmasını sağlar.
  6. Bilimsel ve Bilim Kurgu Unsurları: Bu tür metinlerde bilimsel veriler bazen ön planda olabilirken, diğer bilim kurgu unsurları da ön planda olabilir. Bilim kurgu ve bilimsel unsurların birlikte kullanılması, metnin etkileyiciliğini artırır.
  7. İhtimal Bildiren Sözcükler: Gelecekten söz eden anlatımlarda, ihtimal bildiren sözcükler sıkça yer alır. Bu, olayların ne derece mümkün olduğuna dair bir izlenim verir.
  8. Düş Gücünün Rolü: Anlatıcının düş gücü, gelecekteki olayları tasvir ederken sınırları belirler. Yaratıcı düşünce, gelecekten söz eden anlatımın temel unsurlarından biridir.
  9. Farklı Edebiyat Türlerinde Kullanım: Gelecekten söz eden anlatım, roman türü başta olmak üzere, hikâye, şiir, tiyatro ve deneme gibi çeşitli edebi türlerde kullanılır.
  10. Verilerden Yola Çıkma: Gelecekle ilgili tahminler yaparken, genellikle verilerden ve mevcut durumlardan yola çıkılır. Bu, tahminlerin dayanaklı ve güvenilir olmasını sağlar.
  11. Gerçek ve Hayali Unsurların Karışımı: Gelecekten söz eden anlatımda, olay, kişi, yer ve zaman unsurları gerçeklerle bağlantılı olabilir, ancak hayali unsurlar da içerebilir. Bu, anlatımın göz kamaştırıcı ve ilgi çekici olmasını sağlar.
  12. Hayalperestlik ve Ütopik Kavramlar: Gelecekten söz eden anlatımda, hayalperestlik ve ütopik kavramlar önemli bir yer tutar. Bu kavramlar, anlatımın hayal gücünü ve idealleri göstermesine yardımcı olur.

Gelecekten Söz Eden Anlatım ile Düşsel (Fantastik) Anlatımın Benzerlikleri ve Farklılıkları

Benzerlikler:

  • Her iki anlatım türünde de hayal unsuru ön plandadır. Hayal gücü, her iki türün de temel özelliklerinden biridir.

Farklılıklar:

  • Gelecekten söz eden anlatımda zaman kesinlikle “gelecek zaman” olarak belirlenmiştir. Düşsel (fantastik) anlatımda ise zaman belirsiz ve düşsel olabilir.
  • Gelecekten söz eden anlatımda, yaşanması arzulanan veya mümkün olan konular işlenir. Düşsel (fantastik) anlatımda ise, yaşanması imkânsız veya olağanüstü konular ele alınır.
  • Gelecekten söz eden anlatım, gerçekçidir ve mümkün olanı ele alır. Düşsel (fantastik) anlatımda ise, mümkün olmayan ve olağanüstü konular işlenir.
  • Gelecekten söz eden anlatım gelecek zamanla ilgilidir ve olayın gerçekleşme olasılığı vardır. Düşsel (fantastik) anlatım ise, tüm zamanları kapsayan ve gerçekte olabilme durumu söz konusu olmayan olağanüstü bir zaman dilimi sunabilir.

Gelecekten Söz Eden Anlatım ile İlgili Örnekler

Örnek 1

İKLİM DEĞİŞİKLİKLERİ

Çok uzak olmayan bir **gelecekte**, çok **önemli iklim değişiklikleri** ile karşılaşacağız. Deniz seviyesinin **yükselmesi** ve **buzulların erimesiyle** Antarktika kıtası **tamamen ortadan kalkacak**. Kuzey kutbunda 80-85 yıl sonra mevcut **buzullar**, karaları **etkileyecek şekilde** çözülecek. Asya'da birçok ülkede **açlık sorunu** ve **su sıkıntısı** baş gösterecek. **Su** ve **gıda savaşları** tüm dünyayı **etkileyecek**. 50 yıl sonra **küresel ısınmayla** dağların **dorukları** değer kazanacak. Herkes, **sıcak yerlerden** soğuk ve serinleyebileceği **yerlere göç edecek**. İnsanların tüm **mücadelesi**, hayatını **sürdürme** üzerine **kurulacak**. **Ağrı Dağı’nın tepesi**, İstanbul'un merkezinden daha **çok tercih edilecek**.

Açıklama: Bu metin, gelecekten söz eden bir anlatım örneğidir. Henüz gerçekleşmemiş olan iklim değişiklikleri ve bu değişikliklerin gelecekte nasıl bir etki yapacağı hakkında tahminlerde bulunulmuştur. Gelecek kavramı bu metnin anahtar terimidir ve metin, gelecek zaman kiplerinden (-ecek) yararlanarak olayların gelecekte nasıl meydana geleceğini açıklamaktadır.


Mizahi Anlatım

Eylül 13, 2024 Okuma süresi: 7 dakika

Mizahi Anlatımın Tanımı ve Özellikleri

Mizahi anlatım, okuyucuyu eğlendirerek düşündürmeyi amaçlayan bir anlatım tarzıdır. Bu anlatım türü, genellikle eleştiriyi de içerir ve çeşitli toplumsal veya bireysel konuları mizahi bir şekilde ele alabilir. Mizahi anlatımın temel amacı, hem güldürmek hem de düşündürmektir.

Mizahi Anlatımın Temel Özellikleri

  • Güldürmeyi Hedefler: Mizahi anlatım, esas olarak güldürmeye yönelik bir anlatım tarzıdır. Bu türde, hem olaylar hem de karakterler, komik bir şekilde sunularak okuyucunun veya dinleyicinin keyif alması sağlanır.
  • Toplumsal Eleştiri: Mizahi anlatımın uygulandığı eserlerde, toplum ve bireyler, mizahi bir bakış açısıyla eleştirilir. Özellikle yanlışlar ve eksiklikler, mizahi bir üslupla vurgulanır ve bu hataların düzeltilmesi amaçlanır.
  • İroni Kullanımı: Mizahi anlatımda, genellikle ironi kullanılır. Bu, söylenen sözün tam tersini ifade ederek alaycı bir etki yaratma sanatıdır. İroni, mizahi anlatımın önemli bir parçası olarak, hataların ve yanlışlıkların ortaya konmasına yardımcı olur.
  • Argo ve Günlük Dil: Mizahi anlatımda, bazen argo terimlere ve günlük konuşma diline de başvurulabilir. Bu, metne daha doğal ve samimi bir hava katabilir.
  • Şiirsel ve Heyecanlı Dil Kullanımı: Mizahi anlatımda dil, çoğunlukla şiirsel (sanatsal) bir işlevle veya heyecana bağlı bir işlevle kullanılır. Bu, anlatımın daha etkileyici ve dikkat çekici olmasını sağlar.
  • Ses ve Hareket Öne Çıkar: Mizahi anlatımda, ses tonları ve hareketler önemli bir rol oynar. Bu unsurlar, anlatımın daha canlı ve etkili olmasına katkıda bulunur.
  • Olay Anlatımı: Mizahi anlatım genellikle bir olay etrafında şekillenir. Anlatılan olay, mizahi unsurlarla zenginleştirilir.
  • Mecazlı Anlatım ve Ünlem Cümleleri: Mizahi anlatımda, mecazlı anlatıma ve ünlem cümlelerine sıkça başvurulur. Bu, anlatımın daha etkileyici ve komik olmasına yardımcı olur.
  • Sıradan Kahramanlar: Mizahi anlatımda kahramanlar genellikle sıradan insanlardır. Bu, okuyucunun veya dinleyicinin karakterlerle daha kolay özdeşleşmesini sağlar.
  • Taşlama, Şathiye ve Hicviye: Mizahi anlatım, taşlama (Halk edebiyatı), şathiye (Tekke edebiyatı) ve hicviye (Divan edebiyatı) türlerinde kullanılır. Bu türler, mizahi anlatımın çeşitli biçimlerini yansıtır.
  • Düzyazı ve Şiir: Mizahi anlatım hem düzyazı hem de şiir şeklindeki eserlerde başvurulabilir. Bu, anlatımın geniş bir yelpazede yer almasını sağlar.
  • Geleneksel Tiyatral Formlar: Meddah, orta oyunu, köy seyirlik oyunları ve Karagöz ile Hacivat gibi geleneksel tiyatral formlarda da mizahi anlatım kullanılır. Bu türlerde, özellikle şive taklitleri ve dil oyunları ön plana çıkar.
  • Çeşitli Türlerde Kullanım: Mizahi anlatım, hikâye, roman, şiir, deneme ve tiyatro gibi farklı türlerde de kullanılabilir. Bu, mizahi anlatımın geniş bir yelpazede yer alabileceğini gösterir.

Mizahi Anlatımla İlgili Terimler

  • Komik: Güldürücü veya gülme hareketini teşvik eden şeydir.
  • İroni: Söylenen bir sözün zıttını ifade ederek alaylı bir etki yaratma sanatıdır.
  • Humor: Hoş bir şaka veya hafifçe alay etme .
  • Nükte: İnce, şakalı ve güldürücü söz sanatıdır.
  • Karikatür: Sosyal ve toplumsal olayları abartılı bir şekilde gösteren komik ve düşündürücü resimdir.
  • Parodi: Bir sanat eserini özüne dokunmadan, alaycı bir şekilde yeniden yazma ve canlandırma sanatıdır.
  • Kara Mizah: Güldürmenin yanı sıra düşündürmeyi ve hicvi de amaçlayan mizah türüdür.
  • Hiciv: Bir kişi veya yeri alaycı bir dille eleştiren şiir türüdür.
  • Taşlama: Hicvin içerdiği eleştirel ve alaycı nitelikleri barındıran halk şiirinde kullanılan bir kavramdır.

Mizahi anlatım, çeşitli konuları ele alabilir ve en sıradan olaylarda bile mizahi bir bakış açısıyla işlenebilir.

Mizahi Anlatımla İlgili Örnekler

Örnek 1:

Karagöz ve Hacivat

Karagöz: — Off, puff! Hacivat: — Ne oldu Karagöz’üm? Karagöz: — Canım çok sıkıldı, eğlenceli bir şeyler yapalım. Hacivat: — Tamam, aklıma bir fikir geldi. Karagöz: — Kapına tekir mi geldi? Hacivat: — Kapıma tekir değil, bir fikir geldi. Karagöz: — Söyle bakalım fikrini. Hacivat: — Bilmece soralım birbirimize, bir sen sor, bir ben sorayım. Karagöz: — Yahu, “birbirimize soralım” diyorsun. Öyle denmez, “birbirimize soralım.” Hacivat: — Tamam Karagöz’üm, tamam. Haklısın bu sefer. Karagöz: — Peki, kim soracak önce? Hacivat: — Sayışalım. Karagöz: — Sayışmayı ben yaparım, ona göre. Hacivat: — Tamam, kabul. Haydi başla. Karagöz: — Portakalı soydum, başucuma koydum, bir tekerleme uydurdum. Duma duma dum, kendimi oyunda tuttum. Seni kapının önüne koydum. Hacivat: — Ah Karagözüm, yaptın yine yapacağını. Sor bakalım. Karagöz: — Bilmece bildirmece, dil üstünde kaydırmaca. Hacivat: — Dondurma, dondurma.

Açıklama: Bu metin, güldürmeyi amaçlayan bir anlatım tarzını sergilemektedir. Mecazlı anlatım ile olaylar ve karakterler mizahi bir şekilde sunulmuştur. “Karagöz” ve “Hacivat” karakterleri, günlük yaşamda karşılaşabileceğimiz tipleri temsil eder. Argo ve günlük konuşma dili kullanımı, metnin mizahi anlatım tarzını güçlendirir.


Şiir Türleri

Eylül 13, 2024 Okuma süresi: 5 dakika

Lirik Şiir, Epik Şiir, Didaktik Şiir, Pastoral Şiir, Satirik Şiir

  1. Lirik Şiir: Duygusal yoğunluk ve coşku ön planda olan, kişisel hisleri ve içsel dünyayı yansıtan şiirlerdir.

    Örnek: Bir gece sessizliği bozan bir ses
    İçimi ürperten, beni saran
    Arıyorum seni yıllardır
    Aşık olduğum bu sesin peşindeyim

    Gün gelir, sürükler beni yorgun
    Rüzgarla karışıp kaybolur
    Gün gelir, adımı haykırır
    Nerede olduğunu bana söyler

    Sevgileri terk ettim, sana verdim
    Bir gün derinden bana seslen
    Elbet bir gün geleceksin
    Ta derinlerden, bana sesleneceksin

    (Ahmet Kutsi Tecer)

  2. Epik Şiir: Kahramanlık, savaş ve vatan sevgisi gibi büyük temaları işleyen destansı şiirlerdir.

    Örnek: Göçtü Avşar köyleri yavaş yavaş
    Arap atları suyu yakından izler
    Yüksek dağlar ve yollar bizimdir
    Devlet buyruğuna göre dağlar bizimdir

    Dadaloğlu’nun yarın kavga olacak
    Tüfekler ötecek, davlumbazlar çalacak
    Birçok yiğit yere serilecek
    Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir

    (Dadaloğlu)

  3. Didaktik Şiir: Bilgi vermek ve öğretici amaç güden şiirlerdir.

    Örnek: Kitap en iyi dosttur bana
    Sorduğum her soruyu yanıtlar
    Çalış, doğru ol, iyi ol der

    Gece uyumaz, beni erkenden kaldırır
    Okul kadar kıymetlidir
    Kitapları çok severim, dostum gibidir

    (Fazıl Hüsnü Dağlarca)

  4. Pastoral Şiir: Doğal güzellikler, kır ve çoban hayatını tasvir eden şiirlerdir.

    Örnek: Güneş ufukta yavaşça yükseliyor
    Köyün yüksek dağlarından serin rüzgar
    Renk renk çiçekler açmış ovada
    Kelebekler arasında dolaşıyor

    Gece yorgun ırmak tatlı bir melodi
    Herkes uyanıyor, işine koyuluyor
    Bir çocuk uykuda karşı evde
    Horozlar uyanması için çağırıyor

    (Orhan Seyfi Orhon)

  5. Satirik Şiir: Toplumsal eksiklikleri ve yanlışları alaycı bir dille eleştiren şiirlerdir. Divan edebiyatında “hicviye”, halk edebiyatında ise “taşlama” olarak bilinir.

    Örnek: Ormanda yetişen adam, her şeyi beğenmez
    Pazar yerinde bile insanları küçümser
    Medreseden kaçan, dervişlerin işini beğenmez
    Selam verenleri bile reddeder

    Kendini bilmez, bir cim bile vermeyecek
    Camiye gitse de namazı beğenmez
    Kapısında bir kul, sadece bayramda tıraş
    Berberde bile beğenilecek bir şey bulmaz

    (Kazak Abdal)


Noktalı Virgül (;)

Eylül 13, 2024 Okuma süresi: 2 dakika

Noktalı Virgülün Kullanım Alanları ve Özellikleri

  1. Cümle içinde virgüllerle ayrılmış tür veya grupları birbirinden ayırmak için noktalı virgül kullanılır. Bu, farklı türlerin veya grupların net bir şekilde ayrılmasını sağlar. Örneğin: Erkek çocuklara Doğan, Aslan, Orhan adları verilir; kız çocuklara ise İnci, Çiçek, Gönül adları konur. Bu örnekte, erkek ve kız çocukları için verilen adlar türlerine göre ayrılmıştır ve her grup arasında noktalı virgül kullanılmıştır.
  2. Ögeleri arasında virgül bulunan sıralı cümleleri birbirinden ayırmak amacıyla noktalı virgül kullanılır. Bu, sıralı cümlelerin anlam bütünlüğünü koruyarak daha açık ve anlaşılır hale getirilmesine yardımcı olur. Örneğin: At ölür, meydan kalır; yiğit ölür, şan kalır. Burada, iki bağımsız cümle arasında noktalı virgül kullanılarak, her iki cümlenin de sıralı ve eşdeğer bir şekilde ifade edilmesi sağlanır.
  3. İkiden fazla eşdeğer öge arasında virgül bulunan cümlelerde, özneden sonra noktalı virgül kullanılabilir. Bu, ögeler arasında virgül bulunmasının yanı sıra, cümlenin anlaşılabilirliğini artırmak için ek bir ayrım sağlar. Örneğin: Yeni usul şiirimiz; zevksiz, köksüz, acemice görünüyordu. (Yahya Kemal Beyatlı) Bu cümlede, sıralanan sıfatlar arasında virgüller yer alırken, özne-sonrası ayrımında noktalı virgül kullanılarak, sıfatların etkili bir biçimde ayrılması sağlanır.

Bu kurallar, noktalı virgülün cümle içindeki düzeni ve anlamı güçlendiren bir işlev gördüğünü gösterir. Noktalı virgül, farklı türlerin, grupların ve sıralı ögelerin net bir şekilde ayrılmasını sağlayarak, metinlerin daha düzenli ve anlaşılır olmasına yardımcı olur.


Değerlendirme Cümleleri Tanımı ve Açıklamalı Örnek Cümleler

Eylül 13, 2024 Okuma süresi: 8 dakika

Bir yapıt ya da sanatçı hakkında öznel ve nesnel görüş bildirmeye değerlendirme denir. Değerlendirme içeren cümlelerde sanatçının ve yapıtın iyi veya kötü yönleri ortaya konulmaya çalışılır. Değerlendirme cümleleri genellikle kişisel görüş içeren öznel cümlelerden oluşur. Genel yargılar değerlendirme sayılmaz.

Değerlendirme Cümleleri ile İlgili Açıklamalı Örnek Cümleler

Örnek 1

Yazarın son eserindeki sade, akıcı anlatımı eserine farklı bir hava katmıştır.

Bu cümlede bir sanatçı ve eseri hakkında öznel bir değerlendirme yapılmaktadır. Cümlede yapıtın olumlu yanı vurgulanmıştır. Cümle genel bir yargı içermediği için değerlendirme cümleleri arasında sayılmalıdır.

Örnek 2

Yazarın ilk romanındaki pürüzlü anlatımı bu romanla yerini herkesi büyüleyen akıcı bir anlatıma bırakmıştır.

Bu cümlede de yazar ve eseri ile ilgili olumlu bir değerlendirme yapılmaktadır. Dolayısıyla, cümle değerlendirme cümleleri arasında yer alır.

Örnek 3

Abasıyanık’ın bu hikâye kitabındaki gereksiz betimlemeleri eserindeki akıcılığa gölge düşürmüştür.

Değerlendirme cümleleri genellikle kişisel görüş içeren öznel cümlelerden oluşur. Genel yargılar değerlendirme sayılmaz. Cümlede Sait Faik Abasıyanık’ın bir hikâyesi hakkında olumsuz bir yargı vardır. Bu nedenle cümle bir değerlendirme cümlesidir.

Örnek 4

Eserinde kapalı ve soyut bir dil kullanması eserini anlaşılmaz kılmıştır.

Cümlede bir sanatçı ve eseri hakkında dil ve anlatımla ilgili olumsuz bir yargı söz konusudur. Cümle öznellik içermektedir ve değerlendirme cümleleri arasında yer alır.

Örnek 5

Eserdeki süslü ve ağdalı dil eserde verilmek istenen mesajı perdelemiştir.

Bir sanatçı ve sanatçının eserinin dil ve anlatımı hakkında olumsuz bir yargı içermektedir. Cümle özel bir yargı sunduğu için değerlendirme cümleleri arasında sayılmalıdır.

Genel Yargılar Değerlendirme Cümleleri Sayılmaz

Örnek 1

Sanatçılar, eserlerinde açık bir dil kullanmalılar.

Cümlede bütün sanatçılar ve eserler hakkında genel bir görüş belirtilmiştir. Bu nedenle cümle bir değerlendirme cümlesi değildir.

Örnek 2

Roman, içeriğiyle toplumun önünden gitmelidir.

Bir yazarın romanından değil de genel roman türünden bahsedildiği için cümle değerlendirme cümleleri arasında yer almaz.

Örnek 3

Macera konusu Türk romanında çok fazla yer almaz.

Türk romanlarının birinden değil de genelinden bahsedildiği için bu cümle değerlendirme cümlesi değildir.

Örnek 4

Şiir; düşünceden ziyade duyguya seslenir.

Cümlede şiirin genel işlevinden bahsedilmektedir. Bu nedenle cümle özel bir yargı sunmadığı için değerlendirme cümleleri arasında değerlendirilemez.

Örnek 5

Fabl türünde öğüt verme amaçlandığından fablda kişileştirmeye çok fazla başvurulur.

Cümlede “fabl” türü hakkında genel bir yargı söz konusudur. Belirli bir sanatçı veya eserden bahsedilmediği için bu cümle değerlendirme cümleleri arasında yer almaz.

Bilgi Veren Cümleler Değerlendirme Cümleleri Olarak Kabul Edilmez

Örnek 1

Karabibik’te olay Antalya’nın Kaş ilçesine bağlı Beymelik köyünde geçer.

Bu cümlede bilgi verme söz konusudur ve olumlu ya da olumsuz bir yargı içermez. Dolayısıyla değerlendirme cümlesi değildir.

Örnek 2

Türk edebiyatının ilk yazılı tiyatro eseri Şair Evlenmesi’dir.

Kişisel bir görüş içermeyen bu cümle bilgi vermektedir ve değerlendirme cümlesi olarak kabul edilmez.

Örnek 3

Oliver Twist, Londra yakınlarındaki yoksul bir evde dünyaya gelir.

Cümlede bir yapıtla ilgili genel bir bilgi söz konusudur ve bu nedenle değerlendirme cümlesi değildir.

Örnek 4

Cemile, Cengiz Aytmatov tarafından Dünya edebiyatına kazandırılmıştır.

Bu cümlede öznel ya da nesnel bir görüş bildirilmemektedir. Bilgi verme amacı taşır ve değerlendirme cümlesi olarak kabul edilmez.

Örnek 5

Türk edebiyatında Kurtuluş Savaşı’nı anlatan ilk roman Ateşten Gömlek’tir.

Cümlede genel bilgi verilmekte olup olumlu ya da olumsuz bir yargı içermemektedir. Dolayısıyla değerlendirme cümlesi değildir.

Değerlendirme Cümlelerine Örnekler

Leyla ve Mecnun mesnevisini klasik yapan Fuzuli’nin şaşaalı üslubudur.

Kahramanlarının daha çok aydın tabakadan seçildiği bu eser özgünlük içermemektedir.

Konuşma diline eserinde yer vermiş olması esere farklı bir hava katmıştır.

Sözcük ve söz öbeklerini cümlelere ustalıkla yerleştirmesi eserine çok şey kazandırmıştır.

Tekdüze anlatımdan vazgeçmediği için eserinde sade dil kullanması eseri çekici kılmamıştır.

Eserinde uzun cümle kurması, kelimelere takla attırmaya çalışması eserin içeriğini gölgelemiştir.

Olayları anlatırken yabancı sözcüklere yer vermeyişi yazarın okuyucudan olumlu not almasını sağlamıştır.


Ninni nedir

Eylül 13, 2024 Okuma süresi: 16 dakika

Ninniler: Özellikleri ve Önemi

Ninni, annelerin bebeklerini uyutmak amacıyla belirli bir ezgi eşliğinde söyledikleri sözlü parçalardır. Bu parçalar, manzum nitelikte olup, çocukların psikolojik gelişimi üzerinde derin etkiler bırakabilir.

Türk edebiyatı, köklü bir ninni geleneğine sahiptir. Ninniler, Türk kadınlarının sevgi ve şefkat derinliğini, annelik duygusunun gücünü yansıtması açısından önemli bir yere sahiptir.

Ninnilerin Başlıca Özellikleri

  1. Ninniler, sözlü edebiyat ürünleri arasında yer alır. Geleneksel olarak kuşaktan kuşağa aktarılan bu parçalarda, dilek, gurbet, temenni, şikâyet, üzüntü, sevgi ve korkutma gibi çeşitli temalar işlenir.
  2. Ninniler, genellikle sade ve anlaşılır bir dille söylenir. Bu, ninnilerin geniş bir kitleye hitap etmesini ve etkili olmasını sağlar.
  3. Ninniler, belirli bir ölçü ile düzenlenir. Genellikle hece ölçüsü kullanılır ve bu ölçü genellikle 7’li, 8’li ve 9’lu biçimlerde olur. Ninnilerde kullanılan bu ölçü, ritmik bir akış sağlar.
  4. Ninnilerin nazım şekli, genellikle türkü biçimindedir. Bu yapı, ninnilere melodik bir ritim kazandırır.
  5. Ninniler, çoğunlukla anonimdir. Yani, söyleyeni belli olmayan ninniler, genellikle dörtlükler ve nakarat bölümlerinden oluşur. Ancak, bazı ninnilerde söyleyeni belirli olabilir.
  6. Söyleyeni bilinmeyen ninnilerin çoğunun, kadınlar tarafından yaratıldığı düşünülmektedir. Bu, kadınların toplumsal ve kültürel rollerinin bir yansımasıdır.
  7. Ninnilerde, “Ninni yavrum ninni” gibi belirli kalıplaşmış ifadeler sıkça yer alır. Bu tür ifadeler, ninnilerin karakteristik özelliğidir.
  8. Ninniler, çocukların bilişsel, dil, motor ve duygusal gelişim alanlarında oldukça etkili olabilir. Ayrıca, öğrenme zorluğu çeken çocuklar için faydalı bir araç olarak kabul edilir.
  9. Ninniler, bireylerin dikkat dağınıklığını gidermeye yardımcı olabilir. Bu, ninnilerin ruhsal ve psikolojik dengeyi sağlamadaki rolünü vurgular.
  10. Tarihsel olarak, Divanü Lügati’t-Türk adlı eserde “balubalu” şeklinde geçen ninniler, 11. yüzyıldan bu yana Türkçede kullanıldığı tahmin edilmektedir.
  11. Ninniler, kültürün aktarımında önemli bir rol oynar. Geleneklerin ve değerlerin gelecek kuşaklara aktarılmasında bu tür geleneksel sözlü edebiyat ürünleri büyük bir öneme sahiptir.

Bu özellikler, ninnilerin kültürel, psikolojik ve edebi değerini kapsamlı bir şekilde ortaya koyar. Ninnilerin, çocukların gelişimi ve kültürel aktarım üzerindeki etkisi, bu geleneksel parçaların önemini artırmaktadır.

 

Ninnilerle İlgili Örnekler

 

Örnek 1

 

Dandin dandin danadan

Doğmuş bebek anadan

Böyle güzel doğar mı?

Öyle çirkin anadan.

 

Örnek 2


Tilki duymasın ninni
Tilki duyarsa yavrum
Hem seni yer hem beni
Ninni yavrum ninni

 

Örnek 3

Ninni ninni ninnice
Akşam baban gelince
Hani yavrum deyince
Seni önüne koyunca
Öpüp garnı doyunca
Ninni yavrum ninni
Ninni ninni hu ninni

 

Örnek 4

Asmaya kurdum salıncak

Uyumadı gitti yumurcak

Kopuverdi salıncak

Düşüverdi yumurcak

Ninni, ninni ninni!

 

Örnek 5

Gökyüzünde olur ceylan
Oldum cemaline hayran
Ankara’da Hacı Bayram
O da sana himmet etsin
Allah sana birr can versin ninni

 

Örnek 6

Ninnilerin benim olsun
Uykularım senin olsun
Akan sular ömrün olsun
Ninni yavrum, kuzum ninni

 

Örnek 7

Dandini dandini damama
Kızlar gider hamama
Hamamın yolu taşlıdır
Kızım kara kaşlıdır.

 

Örnek 8

Dandini dandini dasdana

Danalar girmiş bostana

Kov bostancı danayı

Yemesin lahanayı

Benim oğlum lokum yer

Uyusun da yürüsün ninni

 

Örnek 9

Elime aldım kelebi
Dolaştım Şam’ı Halep’i
Çorum’da yatan Elvan Çelebi
O da sana himmet etsin
Allah sana ömür versin ninni

 

Örnek 10

Ninni de ninni demekten
Ben kesildim yemekten
Hastayım annem yürekten
Doktor gelsin frekten
Ninni benim yavruma ninni
Ninni benim kuzuma ninni

 

Örnek 11

Karga seni tutarım
Kanadını yolarım
Yelpazeler yaparım
Hanımlara satarım.
Uyuyacak yavrum ninni
Büyüyecek yavrum ninni
Ninni benim yavruma ninni

 

Örnek 12

Eve girsem ev karanlık

Dışa gitsem bağrım yanık

Herkes uyur sen uyanık

Uyusana yavrum ninni

 

Örnek 13

Gökte yıldız oynuyor
Gözüm yavruma doymuyor
Ellerde yavruma doymuyor
Ellerde yavru çokk amma
Benim yavrum uyumuyor
Ninni, ninni bebeğim ninni

 

 

Cümlede Ara Söz

Eylül 13, 2024 Okuma süresi: 2 dakika

Cümleyi söylerken, bazen cümlenin ortasına yerleştirilen ve genellikle bir ögenin açıklayıcısı ya da cümle dışı bir unsur olarak kullanılan söz veya söz öbeklerine ara söz denir. Ara söz, her daim açıklama yaptığı ögeden sonra gelir ve cümlenin genel anlamını bozmaz. Cümle içerisindeki ara söz, cümlenin akışını engellemeden anlaşılmasına yardımcı olur ve çıkartıldığında ana cümlenin anlamı değişmeden kalır.

Örneğin: “Yaşadığım şehri –Burdur’u– seviyorum.”

Bu örnekte, iki kısa çizgi arasında yer alan “Burdur’u” ifadesi bir ara sözdür. Eğer bu ifadeyi cümleden çıkartırsak, cümle şu şekilde olur: “Yaşadığım şehri seviyorum.” Bu durumda cümlede herhangi bir anlam bozulması yaşanmaz.

Ara sözler, kısa çizgi ile gösterilebildiği gibi, iki virgül arasında da belirtilebilir. Örneğin: “Yaşadığım şehri, Burdur’u, seviyorum.”

Her iki gösterim biçimi de ara sözün işlevini yerine getirir, yani açıklama yaptığı ögenin ardından gelerek cümlenin anlamını bozmadan bilgi verir. Bu tür kullanımlar, cümlenin anlatımını zenginleştirir ve belirli bilgileri vurgular.


Paragrafın Ana Düşüncesi (Ana Fikri)

Eylül 13, 2024 Okuma süresi: 2 dakika

Paragrafın yazılış amacı ve yazarın iletmeye çalıştığı temel düşünce, paragrafın ana düşüncesi olarak adlandırılır. Ana düşünce, belirli bir yargı ifade eder ve paragrafın okunması sonucunda herkesin üzerinde hemfikir olduğu ortak bir düşünceyi temsil eder.

Örnek Soru:

“Ben görüşümü değiştirdim, artık eskisi gibi düşünmüyorum.” diyen kişiler oldukça nadirdir. Günümüzde, söyledikleri eski düşüncelerine uymayan bireyler bile: “Ben değişmedim, dün de böyle düşünüyordum; değiştiğimi sananlar beni yeterince anlamamışlar.” şeklinde ifade ederler.

Bu parçanın ana düşüncesi aşağıdakilerden hangisidir?

a) İnsanlar, düşüncelerini ifade etmekte sıklıkla zorluk çekerler. b) İnsanların düşüncelerinde zamanla değişiklikler görülebilir. c) Yaşam koşulları değiştikçe insanların düşünceleri de değişir. d) Fikirleri değişse bile insanların bunu açıkça ifade etmeleri zordur.

Cevap: D şıkkındaki cümle, bu paragrafın yazılış amacını en iyi şekilde ifade etmektedir. Yazar, bu yazıyı oluştururken D seçeneğindeki cümlede yer alan mesajı okuyucularına iletmeye çalışmıştır.

Doğru cevap: D