Sözcüklerde Anlam Aktarmaları

Eylül 17, 2024 Okuma süresi: 12 dakika

 

Sözcüklerde Anlam Aktarmaları

Kavramın doğrudan kendisi yerine dolaylı yoldan başka bir ifade ile anlatılması anlam aktarmaları olarak bilinir. Bu tür anlatımlar, sözcüklerin doğrudan anlamlarının ötesinde, başka bir bağlamda kullanılması yoluyla anlamın aktarılmasını içerir. Anlam aktarmalarının çeşitli türleri bulunmaktadır. İşte bu türlerden bazıları:

  1. Ad Aktarması (Mecaz-ı Mürsel, Düz Değişmece): Bir sözcüğün, benzetme amacı gütmeden başka bir sözcüğün yerine kullanılmasıdır. Ad aktarmaları birkaç farklı ilişkide sıralanabilir:
    • İç-Dış İlişkisi: Bir kavramın içsel özelliği dışsal bir ifade ile aktarılır. Örneğin, “Sobayı yaktım” ifadesinde yakılan şey, sobanın kendisi değil, içindeki yakıt olabilir. Benzer şekilde, “Bütün okul beni alkışlıyordu” ifadesinde okuldan kasıt, okulun kendisi değil, okuldaki öğrenciler ve çalışanlardır.
    • Yer-Halk İlişkisi: Yer adı kullanılarak o yerde yaşayan halk ifade edilir. Örneğin, “Bütün Eskişehir toplandı” ifadesinde toplanan şey, ilin kendisi değil, Eskişehir’de yaşayan insanlar olabilir.
    • Yer-Yönetim İlişkisi: Yer adı kullanılarak yönetim birimi ifade edilir. “Avrupa bizi desteklemiyor” örneğinde Avrupa kıtası değil, kıtadaki yönetim organları kastedilmektedir. Benzer şekilde, “Ankara müzakereler hususunda kararlı görüntü çiziyor” ifadesinde Ankara kenti değil, ülkenin yönetim birimi belirtilmektedir.
    • Neden-Sonuç İlişkisi: Sonuç söylenir, neden anlaşılır. Örneğin, “Tarlalarımıza bereket yağıyor iki gündür” ifadesinde bereketin nedeni tarlalara düşen yağmur olabilir.
    • Nitelik ve Nicelik İlişkileri: Bir nitelik veya nicelik bir başka sözcükle ifade edilir. Örneğin, “Üzerindeki kazağı iki yüze almış” ifadesinde “iki yüz” ifadesi, iki yüz lirayı ifade eder. “Törende herkes lacivertlerini giymek zorundadır” ifadesinde “lacivert” ifadesi, lacivert takım elbiseyi anlatır.
    • Yön, Medeniyet ve Kıta İlişkileri: Bir yön veya medeniyet kastedilir. Örneğin, “Batı ile aramızda derin görüş ayrılıkları var” ifadesinde Batı, Batı medeniyetini ifade eder.
    • Parça-Bütün İlişkisi: Bir parça bir bütünü temsil eder. Örneğin, “Vapur an önce Eminönü’nden ayrıldı” ifadesinde vapur, Eminönü İskelesi’nden ayrılmıştır. “Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl” ifadesinde hilâl ile bayrak anlatılır. “Beyin göçü önlenemiyor” ifadesinde beyin ile eğitimli insanlar kastedilmektedir.

Dolaylama

Bir kavramı birden fazla sözcükle ifade etmek dolaylama olarak bilinir ve anlatımı estetik hale getirebilir. Dolaylama örnekleri şunlardır:

  • Aslan yerine “ormanların kralı”,
  • Hagi yerine “Karpatların Maradonası”,
  • Turizm yerine “bacasız sanayi”,
  • Metin Oktay yerine “taçsız kral”,
  • İzmir yerine “Ege’nin incisi”,
  • Sezen Aksu yerine “minik serçe”,
  • Sigara yerine “tabut çivisi”.

Not: Eğer dolaylaması yapılan ad ile dolaylama aynı cümlede birlikte kullanılırsa, bu kullanım dolaylama değerini kaybeder. Örneğin, “Ulu Önder Atatürk’ü andık” ve “Ege’nin incisi İzmir’e gittik” örneklerinde “Ulu Önder” ve “Ege’nin incisi” söz öbekleri dolaylama değerlerini yitirmiştir.

Anlam ve Deyim (Deyiş) Aktarmaları

İki ilgili sözcük arasında var olan benzerlik ilişkisine dayanarak birinin adının diğerine verilmesi anlam aktarmaları arasında yer alır. Örnekler:

  • İnsana özgü niteliklerin doğaya aktarılması: Edebiyatın kişileştirme (teşhis) sanatıyla paraleldir. “Gelecek nesle hasta bir çevre bırakmayalım” ve “Çılgın nehir her şeyi sürüklemiş” gibi.
  • Organ adlarının doğaya aktarılması: “Çam yarması rakip”.
  • Doğaya özgü niteliklerin insana aktarılması: “Aslan yürekli kadın”.
  • Duyular arası aktarmalar: “Yumuşak bakışlar” ve “Acı bir çığlık”.

Güzel Adlandırma

Söylendiğinde üzüntü, korku veya tiksinti uyandıran durumları daha güzel ve anlamlı sözlerle ifade etmeye “güzel adlandırma” denir. Örneğin, “Bugün o kadar çok çalışmış ki kitapları bomboş öylece duruyor” veya “Zayıflığından olsa gerek hiçbir kapıdan kolayca geçemiyor” gibi.

İkileme

Anlatımı güçlendirip pekiştirmek amacıyla, aralarında farklı anlam ilişkileri olan sözcüklerin art arda kullanılmasıyla oluşturulan söz öbeklerine “ikileme” denir. İkilemeler anlatımı daha ilgi çekici hale getirir ve akıcılık kazandırır. İkilemelere “yinelemeler” veya “tekrar grupları” da denir. Örneğin, “Eciş bücüş”, “şırıl şırıl”, “aşağı yukarı” gibi.

Deyim

Birden fazla sözcüğün anlamca birleşerek kalıplaşmasıyla oluşan, ilgi çekici ve genellikle mecazî anlam taşıyan sözlere “deyim” denir. Deyimlerin bazı özellikleri şunlardır:

  • Sözcük öbeği veya cümle şeklinde olup en az iki sözcük içerir.
  • Genellikle yargı bildirmez, ancak istisnalar vardır.
  • Genellikle mastar biçiminde olup kişi ve zamana göre çekimlenebilir.
  • Mecaz anlam içerir, ancak gerçek anlam taşıyanlar da olabilir.
  • Anonim halk ürünüdür.
  • Abartma, alay, yergi ve karşılaştırma gibi anlam ilişkileri taşır.
  • Zıt anlamlı veya anlamdaş olabilirler. Anlamları birbirleriyle çelişebilir.

Bazı gerçek anlamlı deyimler şunlardır:

  • “İyi gün dostu” (insan),
  • “Özrü kabahatinden büyük” (öğrenci),
  • “Âdet yerini bulsun” (davranış),
  • “Çoğu gitti azı kaldı” (cümle biçiminde bir deyim),
  • “Yükte hafif pahada ağır” (hediyeler),
  • “Dostlar alışverişte görsün” (cümle biçiminde bir deyim),
  • “Dağ fare doğurdu” (cümle biçiminde bir deyim),
  • “Atı alan Üsküdar’ı geçti” (cümle biçiminde bir deyim).

Atasözü

Uzun bir gözlem ve deneyim sonucunda ortaya çıkan, kısa ve özlü, halk arasında yaygın olan sözlere atasözü denir. Atasözleri, halkın tecrübelerinden doğar, kültürü yansıtır ve yol gösterir. Atasözlerinin özellikleri şunlardır:

  • Kalıplaşmış sözlerdir, sözcükleri değiştirilemez.
  • Kısa ve özlü bir anlatıma sahiptir; az sözle çok şey anlatılır.
  • Uzun bir gözlem ve tecrübe ürünüdür.
  • Bazı atasözleri doğa olaylarına dair bilgi verir, bazıları doğrudan ahlâk dersi ve öğüt verir.
  • Genellikle mecaz anlamlıdır; nadiren gerçek anlamlı olabilir.
  • Anlamdaş veya tezatlı atasözleri bulunabilir.

Öbekleşen Sözcükler

Birden fazla sözcüğün anlamca kaynaşarak kalıplaşmasıyla oluşan ifadelere “öbekleşen sözcükler” denir. Örnekler:

  • “Bir meşale gibi ışımak”,
  • “Geçmişe demir atmak”,
  • “Çağları delen ses”,
  • “Kendi gibi kalmak”.

 

 

Argo

Kullanılan dilden bağımsız olarak aynı meslek veya sosyal sınıftan insanların kullandığı özel dile argo denir. Argo, toplumun genel düşüncesine göre küfür veya çirkin ifadeler içerebilir, ancak bu her argo sözcük için geçerli değildir. Argo kelimeler günlük dilde veya özel bağlamlarda kullanılır. Örnekler:

  • Çakozlamak: Sezmek, anlamak, kavramak .
  • Araklamak: Çalmak, aşırmak .

Somutlama

Soyut anlamları somutlaştırarak anlatmaya “somutlama” denir. Somutlama, soyut kavramları daha anlaşılır hale getirir ve somut ifadeler kullanılarak anlatımı güçlendirir. Örneğin:

  • “Can kafeste durmaz uçar” ve “Dünya bir han konan göçer” gibi ifadelerde, ölüm kavramı somutlaştırılmıştır.
  • “Uslan artık deli gönül, Bak gelip geçiyor ömür” ifadesinde, gönül kavramı kişileştirme yoluyla somutlaştırılmıştır.
  • “Bir kara trendir ölüm” ifadesinde, ölüm kavramı benzetme yoluyla somutlaştırılmıştır.
  • “Onun sözleri bizi yaraladı” ifadesinde, sözler somutlaştırılmıştır.
  • “Yaptığı iyiliklere karşı hepimiz ezildik” ifadesinde, mahcup olmak kavramı somutlaştırılmıştır.

Not: Somutlamanın geçerli olabilmesi için bir soyut kavramın yer alması gerekmektedir. Aksi halde sadece teşhis ve teşbihler veya istiareler söz konusu olabilir. Örneğin, “Zekanın kılıcı keskindir” cümlesinde hem soyut hem somut sözcükler bir arada bulunmaktadır; bu nedenle somutlamadan söz edilebilir.

Soyutlama

Somut bir kavramı soyut bir anlama gelecek şekilde kullanmaya “soyutlama” denir. Soyutlama, somut kavramları soyut bir biçimde ifade eder ve anlamın soyutlaşmasını sağlar. Örnekler:

  • “Mangal yürekli adam” ifadesinde, cesurluk (soyut) anlatılmaktadır.
  • “Taş kalpli insan” ifadesinde, acımasızlık (soyut) anlatılmaktadır.
  • “Zavallı kızı bir odunla evlendirdiler” ifadesinde, anlayışsızlık (soyut) anlatılmaktadır.
  • “Bir ateş düştü içime yanarım” ifadesinde, hüzün (soyut) anlatılmaktadır.

Bu açıklamalar, sözcüklerin anlam aktarımı, dolaylama, deyim, atasözü, öbekleşen sözcükler, argo, somutlama ve soyutlama gibi dilbilgisel ve anlamsal kullanımlarını detaylı bir şekilde ele alarak, dilin çeşitli yönlerini anlamanıza yardımcı olabilir. Bu tür anlatımlar, dildeki zenginlikleri ve ifadelerin derinliğini keşfetmenize olanak sağlar.


Sıfat Tamlaması

Eylül 17, 2024 Okuma süresi: 5 dakika

Sıfat Tamlamaları

Sıfat tamlamaları, bir sıfat ile bir isim arasında kurulan söz öbekleridir. Bu öbeklerde sıfat, ismi çeşitli açılardan niteleyebilir veya belirtebilir. Sıfat tamlamasında tamlayan olarak adlandırılan sıfat, tamlanan olarak adlandırılan isimle birlikte kullanılır. İşte bazı örneklerle sıfat tamlamalarının nasıl oluştuğunu gösterelim:

  • Güzel çiçek: Bu örnekte “güzel” sıfatı “çiçek” ismini nitelendirir. Burada “güzel” sıfatı tamlayan, “çiçek” ismi ise tamlanandır.
  • Beşinci cadde: Bu ifadede “beşinci” sıfatı “cadde” ismini belirtir. “Beşinci” sıfatı tamlayan, “cadde” ismi ise tamlanandır.
  • Çalışkan çocuk: Burada “çalışkan” sıfatı “çocuk” ismini nitelendirir. “Çalışkan” sıfatı tamlayan, “çocuk” ismi ise tamlanandır.

Sıfat Tamlamasında Birden Çok Sıfat:

Sıfat tamlamalarında sıfat veya isim birden fazla olabilir. Bu durumda sıfatlar, isimleri birden fazla açıdan nitelendirir. İşte bu duruma bazı örnekler:

  • Küçük kırmızı ayakkabı: Bu örnekte “küçük” ve “kırmızı” sıfatları, “ayakkabı” ismini nitelendirir. Burada “küçük” ve “kırmızı” sıfatları tamlayan, “ayakkabı” ismi ise tamlanandır.
  • Yeşil bir doğa: Bu ifadede “yeşil” ve “bir” sıfatları “doğa” ismini belirtir. “Yeşil” ve “bir” sıfatları tamlayan, “doğa” ismi ise tamlanandır.
  • Mutlu anneler, babalar: Burada “mutlu” sıfatı “anneler” ve “babalar” isimlerini nitelendirir. “Mutlu” sıfatı tamlayan, “anneler” ve “babalar” isimleri ise tamlanandır.
  • Ucuz ayakkabılar ve terlikler: Bu örnekte “ucuz” sıfatı “ayakkabılar” ve “terlikler” isimlerini belirtir. “Ucuz” sıfatı tamlayan, “ayakkabılar” ve “terlikler” isimleri ise tamlanandır.

Adlaşmış Sıfat:

Sıfat tamlamalarında bazen tamlanan durumundaki isim kullanılmayabilir ve sıfat tek başına kullanılır. Bu durumda sıfat, ismin yerini alır ve çekim eki alabilir. Bu tür sıfatlara adlaşmış sıfat denir. İşte bazı örnekler:

  • Yeşil rengi severim.Yeşili severim: Burada “yeşil” sıfatı, “rengi” isminin yerine geçmiştir ve “yeşil” adlaşmış sıfat olarak kullanılmıştır.
  • Küçük çocuk çok yaramazdı.Küçük, çok yaramazdı: Burada “küçük” sıfatı, “çocuk” isminin yerini alarak adlaşmış sıfat olarak kullanılmıştır.

Bitişik ve Ayrı Yazılan Birleşik Kelimeler ve Örnekleri

Eylül 17, 2024 Okuma süresi: 29 dakika

A. Bitişik Yazılan Birleşik Kelimeler

Birleşik kelimeler, iki ya da daha fazla kelimenin bir araya gelerek anlamca bütünleşip tek bir kavramı ifade etmesi sonucu oluşur. Bu tür kelimeler, belirli kurallara göre yazılır ve anlam birliği oluşturur. Bitişik yazılan birleşik kelimeler, çeşitli gruplara ayrılır:

  1. Ses Düşmesi Geçiren Birleşik Kelimeler

Ses düşmesine uğrayan birleşik kelimeler her zaman bitişik yazılır.

Örnekler:

  • Sedef + taşısedeftaşı
  • Ay + gözlükaygözlüğü
  • Gölge + adamgölgeadam
  • Tahtakale + yoltahtakaleyolu
  • Yatak + odasıyatakodası
  1. Arapça Kökenli Kelimeler ve Yardımcı Fiillerle Kurulan Birleşik Kelimeler

Arapçadan dilimize geçmiş bazı kelimeler, yardımcı fiillerle birleştiğinde ikinci hecedeki ünlüler düşer ve bu birleşik kelimeler bitişik yazılır.

Örnekler:

  • Emir + vermekemretmek
  • Hüküm + vermektirhükmetmek
  • Zikir + etmekzikretmek
  • Küfür + etmekküfretmek
  1. Çift Sesli Harfler Oluşan Birleşik Fiiller

Bazı kelimeler “etmek, olmak” gibi yardımcı fiillerle birleştiğinde sondaki sesler çiftleşir. Bu tür birleşik fiiller de bitişik yazılır.

Örnekler:

  • Affetmekaffetmek
  • Reddetmekreddetmek
  • Zannetmekzannetmek
  • Zemmetmekzemmetmek
  1. Vurgusu Son Hecede Olan Birleşik Kelimeler

Son hecesinde vurgulanmış birleşik kelimeler bitişik yazılır.

Örnekler:

  • Sarsılmazsarsılmaz
  • Büyüleyicibüyüleyici
  • Üzümbağıüzümbağı
  1. Benzetme Yoluyla Anlam Değişikliğine Uğrayan Birleşik Kelimeler

Benzetme yoluyla anlam değişikliği geçiren birleşik kelimeler bitişik yazılır.

Örnekler:

  • Sarı + kanat (balık) → sarıkanat
  • Yeşil + göz (lamba) → yeşilgöz
  • Kızıl + baş (ördek) → kızılbaş
  1. Kuralı Birleşik Fiiller

Yeterlilik, sürerlik, yaklaşma ve tezlik fiilleri bitişik yazılır.

Örnekler:

  • Görüşebilmekgörüşebilmek
  • Yağmur + yağmakyağmuryağmak
  • Koşabilmekkoşabilmek
  1. Kalıplaşmış Eklerle Kurulan Birleşik Kelimeler

“-di /-du / -dü, -tı / -ti / -tu / -tü” ekleriyle oluşturulan kalıplaşmış birleşik kelimeler bitişik yazılır.

Örnekler:

  • Yatakhaneyatakhane
  • Akşamüstüakşamüstü
  1. Her İki Ögesi de Ek Almış Birleşik Kelimeler

Her iki ögesi de ek almış ve kalıplaşmış olan birleşik kelimeler bitişik yazılır.

Örnekler:

  • Günlük + yazargünlükyazar
  • Savaş + kılavuzusavaşkılavuzu
  1. Renklerle Oluşan Birleşik Kelimeler

Hayvan, bitki, organ veya çeşitli nesne adlarıyla kurulan ve içinde renk adları geçmeyen birleşik kelimeler bitişik yazılır.

Örnekler:

  • Beyaz + kedibeyazkedi
  • Koyu + yeşil (bitki) → koyuyeşil
  1. Bitki ve Hayvan İsimleriyle Renk Adlarıyla Oluşan Birleşik Kelimeler

Bitki, hayvan veya hastalık türlerinden biriyle renk adları birleştiğinde bitişik yazılır.

Örnekler:

  • Yeşil + çamyeşilçam
  • Sarı + balıksarıkavak
  1. Somut Yer Belirtmeyen Sözlerle Kurulan Birleşik Kelimeler

Somut olarak yer bildirmeyen “üst”, “alt” ve “üzeri” sözleriyle kurulan birleşik kelimeler bitişik yazılır.

Örnekler:

  • Gölge + altıgölgealtı
  • Ayak + üstüayaküstü
  1. Kişi Adlarından Oluşan Birleşik Kelimeler

İki ya da daha fazla kelimeden oluşan kişi adları, soyadları ve lâkaplar bitişik yazılır.

Örnekler:

  • Mehmet + AliMehmetAli
  • Selahattin + EyyubiSelahattinEyyubi
  1. Türkçe Yer Adları

Türkçe yer adları bitişik yazılır.

Örnekler:

  • DiyarbakırDiyarbakır
  • Bolu + dağBoludağ
  1. Şahıs Adları ve Unvanlardan Oluşan Yer Adları

Şahıs adlarından oluşan mahalle, meydan, köy vb. yer adlarında unvan grubu bitişik yazılır.

Örnekler:

  • Ali + baba (mahalle) → Ali Baba Mahallesi
  • İsmail + ağa (köy) → İsmail Ağa Köyü
  1. Ara Yönleri Belirten Birleşik Kelimeler

Kuzeydoğu, güneybatı gibi ara yönleri belirten kelimeler bitişik yazılır.

Örnekler:

  • Güney + doğugüneydoğu
  • Kuzey + batıkuzeybatı
  1. “Baş” ile Oluşan Sıfat Tamlamaları

“Baş” sözüyle oluşturulan sıfat tamlamaları bitişik yazılır.

Örnekler:

  • Baş + kanbaşkan
  • Baş + öğretmenbaşöğretmen
  1. Bir Topluluğun Yöneticisi Anlamında “Başı”

Bir topluluğun yöneticisi anlamındaki “başı” ile oluşturulan belirtisiz isim tamlamaları bitişik yazılır.

Örnekler:

  • Çeri + başıçeribaşı
  • Usta + başıustabaşı
  1. “Ağa, Bey, Efendi, Hanım, Nine” ile Kurulan Birleşik Kelimeler

Bu kelimelerle kurulan birleşik kelimeler bitişik yazılır.

Örnekler:

  • Bey + efendibeyefendi
  • Hanım + efendihanımefendi
  1. Gelenekleşmiş Birleşik Kelimeler ve Deyimler

Gelenekleşmiş ve yaygınlaşmış kelimeler bitişik yazılır.

Örnekler:

  • Deniz + altıdenizaltı
  • Halk + oyunuhalkoyunu

20. Belgisiz Sıfat ve Zamirlerin Bitişik Yazıldığı Durumlar

Belgisiz sıfat ve zamirlerden bazıları dilimizde uzun yıllar boyunca bitişik yazılma alışkanlığı kazanmıştır. Bu durum, bu kelimelerin anlamlarının kalıplaşmış bir biçimde kullanılmasından kaynaklanmaktadır.

Örnekler:

  • Biraz: Belirsizlik ifade eden ve miktar belirten sıfat. Örneğin: “Biraz zaman alabilir.”
  • Birkaç: Sayı belirsizliği ifade eden sıfat. Örneğin: “Birkaç önerim var.”
  • Birçok: Çok sayıda anlamında kullanılan bir sıfat. Örneğin: “Birçok arkadaşım var.”
  • Hiçbir: Olumsuzluk ifade eden bir sıfat. Örneğin: “Hiçbir sorun yaşamadık.”
  • Herhangi: Belirsizlik belirten bir zamir. Örneğin: “Herhangi bir bilgiye sahip değilim.”

21. “Hane, Name, Zade, Zede” İle Oluşan Birleşik Kelimeler

Bu kelimeler, Farsça kökenli olarak dilimize geçmiş ve birleşik halde yazılmaları gelenekselleşmiştir.

Örnekler:

  • Çayhane: Çay içilen yer. Örneğin: “Çayhane çok kalabalıktı.”
  • Dershane: Eğitim verilen yer. Örneğin: “Dershane yeni açıldı.”
  • Eczahane: Eski dilde kullanılan eczane anlamında. Örneğin: “Eczahane ilaç tedariği yapıyor.”
  • Hastahane: Eski terimle hastane. Örneğin: “Hastahane binası oldukça büyüktü.”
  • Kahvehane: Kahve içilen yer. Örneğin: “Kahvehane saatler geçtikçe daha hareketli hale geldi.”
  • Postahane: Posta işleri yapılan yer. Örneğin: “Postahane öğle tatiline girmişti.”
  • Yatakhane: Yatakların bulunduğu yer. Örneğin: “Yatakhane oldukça düzenliydi.”
  • Yemekhane: Yemeklerin yenildiği yer. Örneğin: “Yemekhane yemekleri lezzetliydi.”
  • Beyanname: Resmi belge. Örneğin: “Beyannameyi doldurmayı unutma.”
  • Amcazade: Amcanın oğlu. Örneğin: “Amcazadesiyle sık sık görüşüyor.”
  • Depremzede: Depremden zarar gören kişi. Örneğin: “Depremzedelere yardım gönderildi.”

22. “Ev” Kelimesiyle Kurulan Birleşik Kelimeler

“Ev” kelimesiyle yapılan birleşmeler, dilimizde bitişik olarak yazılmaktadır.

Örnekler:

  • Aşevi: Yemek dağıtım yeridir. Örneğin: “Aşevi ihtiyaç sahiplerine yardım etti.”
  • Bakımevi: Yaşlı veya hasta bakımı yapılan yer. Örneğin: “Bakımevi personeli oldukça ilgiliydi.”
  • Basımevi: Yayın ve baskı işlerinin yapıldığı yer. Örneğin: “Basımevi kitapların basımını gerçekleştirdi.”
  • Doğumevi: Doğum yapılan yer. Örneğin: “Doğumevi yeni doğumlar için hazırlandı.”
  • Gözlemevi: Gökyüzü gözlemleri yapılan yer. Örneğin: “Gözlemevi astronomi meraklıları için açıldı.”
  • Huzurevi: Yaşlıların barındığı yer. Örneğin: “Huzurevi sakinleri çeşitli etkinlikler yapıyor.”
  • Orduevi: Askeri personelin dinlenme yeri. Örneğin: “Orduevi personel için önemli bir mekandır.”
  • Polisevi: Polis memurlarının dinlenme ve yemek yediği yer. Örneğin: “Polisevi şehrin çeşitli bölgelerinde bulunmaktadır.”
  • Öğretmenevi: Öğretmenlerin dinlenme yeri. Örneğin: “Öğretmenevi tatil için uygun bir yerdi.”
  • Yayınevi: Kitap basımı ve yayımlanması yapılan yer. Örneğin: “Yayınevi yeni kitap projeleri üzerinde çalışıyor.”

Uyarı: “Dershane, eczahane, hastahane, pastahane, postahane” gibi kelimelerde, “hane” kelimesindeki “h”nin yazılması gerekmektedir.

23. “Perver” ve “Perest” İle Oluşan Birleşik Kelimeler

Farsça kökenli bu kelimeler, bitişik olarak yazılmakta ve belirli bir anlamı ifade etmektedir.

Örnekler:

  • Misafirperver: Misafirleri iyi ağırlayan kişi. Örneğin: “Misafirperverliği ile tanınır.”
  • Vatanperver: Vatanını seven kişi. Örneğin: “Vatanperver bir insan olarak tanımlanır.”
  • Ateşperest: Ateş tapıcısı veya ateşe tapan kişi. Örneğin: “Ateşperest gelenekleri hakkında bilgi verdi.”

24. Farsça Kurala Göre Oluşan İsim ve Sıfat Tamlamaları

Farsça kökenli bu tür birleşik kelimeler, bitişik olarak yazılmakta ve anlam bütünlüğü sağlamaktadır.

Örnekler:

  • Dârıdünya: Dünya malı. Örneğin: “Dârıdünya dediğimiz şeyler geçici.”
  • Ehlibeyt: Peygamber ailesi. Örneğin: “Ehlibeyt, İslam kültüründe özel bir yere sahiptir.”
  • Ehvenişer: İnsanlardan daha az kötü olanı. Örneğin: “Ehvenişer bir tercih yapmamız gerekebilir.”
  • Gayrimenkul: Taşınmaz mal. Örneğin: “Gayrimenkul yatırımları hakkında bilgi topluyor.”
  • Gayrimeşru: Yasal olmayan. Örneğin: “Gayrimeşru faaliyetlerden kaçınılmalıdır.”
  • Gayrimüslim: Müslüman olmayan kişi. Örneğin: “Gayrimüslim topluluklar hakkında bilgi edinmek önemli.”
  • Gayrisafi: Brüt, saf olmayan. Örneğin: “Gayrisafi milli hasıla hesaplamaları yapıldı.”
  • Hüsnühat: Güzel yazı. Örneğin: “Hüsnühat kurslarına katıldım.”
  • Suiistimal: Kötüye kullanım. Örneğin: “Suiistimal vakaları sıkça yaşanabiliyor.”

25. Arapça Kurala Göre Oluşan Tamlamalar ve Kalıplaşmış İbareler

Arapça kökenli tamlamalar ve kalıplaşmış ifadeler, dilimizde bitişik yazılmaktadır.

Örnekler:

  • Şeyhülislâm: Dinî yüksek makam. Örneğin: “Şeyhülislâm olarak atanmış bir kişi.”
  • Tahtelbahir: Deniz kıyısında. Örneğin: “Tahtelbahir bölgelerde yerleşim var.”
  • Aleykümselâm: Bir selamlaşma ifadesi. Örneğin: “Aleykümselâm cevabını verdim.”
  • İnşallah: Allah’ın izniyle. Örneğin: “İnşallah bu iş yolunda gider.”

26. Kanunda Bitişik Geçen veya Tescil Ettirilmiş Kuruluş Adları

Resmi adlandırmalarda bitişik yazılması gereken kuruluş adları, tescil edilmiş biçimleriyle kullanılır.

Örnekler:

  • İçişleri: İçişleri Bakanlığı. Örneğin: “İçişleri Bakanlığı yeni düzenlemeler getirdi.”
  • Dışişleri: Dışişleri Bakanlığı. Örneğin: “Dışişleri Bakanlığı dış ilişkilerden sorumludur.”
  • Genelkurmay: Türk Silahlı Kuvvetleri’nin üst kademe. Örneğin: “Genelkurmay Başkanlığı önemli açıklamalar yaptı.”
  • Yükseköğretim Kurulu: Üniversitelerle ilgili üst kurul. Örneğin: “Yükseköğretim Kurulu yeni yönergeler yayımladı.”
  • Açıköğretim Fakültesi: Açıköğretim eğitimi veren fakülte. Örneğin: “Açıköğretim Fakültesi online dersler

27. “Oto,” “Tele,” ve “Matik” Eklentileriyle Kurulan Birleşik Kelimeler

Bu eklentilerle kurulan kelimeler, yazılışları itibariyle bitişik yazılır. İşte bu kurala uygun örnekler:

  • Otomobil (Örnek: “Otomobilim garajda duruyor.”)
  • Otokritik (Örnek: “Yazarın son kitabı bir otokritik çalışması.”)
  • Telekız (Örnek: “Telekız, televizyon programında konuştu.”)
  • Bankamatik (Örnek: “Bankamatikten para çekmek için sıraya girdik.”)

Ayrı Yazılan Birleşik Kelimeler

1. Yardımcı Fiillerle Oluşan Birleşik Fiiller

“Etmek,” “edilmek,” “eylemek,” “olmak,” ve “olunmak” yardımcı fiilleriyle yapılan birleşmeler, eğer ilk kelimede ses düşmesi ya da türeme yoksa ayrı yazılır. İşte örnekler:

  • Kapatmak (Örnek: “Kapıyı kapatmayı unutma.”)
  • Gösterilmek (Örnek: “Belgenin nasıl gösterileceği açıkça belirtildi.”)
  • Katılmak (Örnek: “Toplantıya katılmak zorundayım.”)
  • Var olmak (Örnek: “Bu kadar uzun süre var olmak zor.”)

2. Anlam Değişikliği Olmayan Birleşik Kelimeler

Birleşme sırasında kelimelerden herhangi biri ya da ikinci kelime anlam değişikliğine uğramıyorsa, bu tür birleşik kelimeler ayrı yazılır. İşte bazı örnekler:

  • Kedi balığı (Örnek: “Kedi balığı akvaryumda yüzüyor.”)
  • Yatak odası (Örnek: “Yatak odası çok konforlu.”)
  • Şeker hastalığı (Örnek: “Şeker hastalığı hakkında daha fazla bilgi edinmeliyiz.”)
  • Taş ocağı (Örnek: “Yeni bir taş ocağı açıldı.”)
  • Çiçeklik (Örnek: “Bahçede güzel bir çiçeklik var.”)
  • Buzdolabı (Örnek: “Yeni bir buzdolabı aldık.”)

Not: Yol ve ulaşım ile ilgili olan birleşik kelimeler genellikle ayrı yazılır.

  • Karayolu (Örnek: “Karayolu kazalarına dikkat edilmelidir.”)
  • Deniz yolu (Örnek: “Deniz yoluyla seyahat etmek istiyorum.”)
  • Hava yolu (Örnek: “Hava yoluyla uçak biletimizi aldık.”)

Bilim ve bilgi kelimeleriyle kurulan birleşik kelimeler de ayrı yazılır:

  • Dil bilimi (Örnek: “Dil bilimi üzerine çalışmak ilginç.”)
  • Bilgi teknolojileri (Örnek: “Bilgi teknolojileri hızla gelişiyor.”)

3. Sıfat-Fiil Ekleriyle Oluşan Birleşik Kelimeler

Sıfat-fiil ekleri olan “-r,” “-ar,” “-er,” “-maz,” “-mez,” “-an,” ve “-en” ile yapılan sıfat tamlamaları ayrı yazılır:

  • Güler yüz (Örnek: “Güler yüzlü biri olmalısın.”)
  • Çalar saat (Örnek: “Çalar saati kurmayı unutma.”)
  • Yazar kasa (Örnek: “Yazar kasa düzeltilmeli.”)

4. Kişi Adlarından Oluşan Yer ve Kuruluş İsimleri

Şahıs adlarıyla oluşturulan yer isimleri ve kuruluş adları, unvanlardan hariç olarak ayrı yazılır:

  • Atatürk Bulvarı (Örnek: “Atatürk Bulvarı’nda alışveriş yaptık.”)
  • Kızılkaya Köyü (Örnek: “Kızılkaya Köyü’ne gezmeye gittik.”)

5. “Dış,” “İç,” ve “Sıra” Sözleriyle Oluşan Birleşik Kelimeler

Bu tür kelimeler ayrı yazılır:

  • Çağ dışı (Örnek: “Bu fikir çağ dışı kalmış.”)
  • Yasa dışı (Örnek: “Yasa dışı aktivitelerden kaçınmalısın.”)
  • Hafta içi (Örnek: “Hafta içi çalışıyoruz.”)

6. Somut Yer Belirten “Alt” ve “Üst” Sözleriyle Oluşan Birleşik Kelimeler

Somut yer belirten bu kelimeler de ayrı yazılır:

  • Yer altı (Örnek: “Yer altı su kaynaklarını araştırıyoruz.”)
  • Tepe üstü (Örnek: “Tepe üstü manzarası harikaydı.”)

7. Çeşitli Sıfatlarla Başlayan Birleşik Terimler

“Alt,” “üst,” “ana,” “ön,” “art,” “arka,” “yan,” “karşı,” “iç,” “dış,” “orta,” “büyük,” “küçük,” “sağ,” “sol,” “peşin,” “bir,” “iki,” “tek,” “çok,” “çift” gibi sıfatlarla oluşturulan terimler ayrı yazılır:

  • Alt yazı (Örnek: “Filmdeki alt yazılar oldukça faydalı.”)
  • Ana dil (Örnek: “Ana dilini öğrenmek önemlidir.”)
  • Ön söz (Örnek: “Kitabın ön sözünü dikkatlice okudum.”)

Büyük Ünlü Uyumu (Kalınlık-İncelik)

Eylül 17, 2024 Okuma süresi: 4 dakika

Ünlü Harfler (Sesli Harfler)

Ünlü harfler, akciğerden gelen havanın hiçbir engelle karşılaşmadan ağızdan dışarı çıkmasıyla oluşan seslerdir. Bu sesler, tek başına anlam taşıyabilir ve kendi başlarına okunabilirler. Türkçede sekiz adet ünlü harf bulunur: a, e, ı, i, o, ö, u, ü.

Ünlülerin Kalınlık ve İncelik Uyumu

Türkçede ünlü harflerin kalınlık ve incelik özellikleri vardır ve kelimelerde ünlülerin uyumu, dilin fonetik yapısının bir parçasıdır. Bu uyuma göre, bir kelimedeki ünlülerin tamamının ya kalın ya da ince olması gerekir.

  • Kalın Ünlüler: a, ı, o, u
  • İnce Ünlüler: e, i, ö, ü

Örnekler:

  • Korumasız: Bu kelimenin içindeki tüm ünlü harfler kalın ünlülerdir. Dolayısıyla, kelime büyük ünlü uyumuna (kalınlık-incelik) uygun olarak yazılmıştır.
  • Ödevimiz: Bu kelimenin içindeki ünlü harflerin tamamı ince ünlülerdir. Bu nedenle, kelime büyük ünlü uyumuna uygun bir biçimde düzenlenmiştir.
  • Kalemlik: Bu kelimede ilk hecedeki ünlü kalın, diğer hecelerdeki ünlüler ise incedir. Bu durumda, kelime büyük ünlü uyumuna uymaz.

Kalınlık ve İncelik Uyumuna Uymayan Sözcükler

Kalınlık ve incelik uyumuna uymayan durumlar belirli kurallara dayanır:

  • Tek heceli Sözcükler: Tek heceli kelimelerde kalınlık ve incelik uyumu aranmaz.

    Örnekler: Boş, kaç, sev

  • Bitişik Yazılan Birleşik Sözcükler: Birleşik kelimelerde ünlü uyumuna dikkat edilmez.

    Örnekler: Hanımeli, pazartesi, bilgisayar

  • Yabancı Kökenli Sözcükler: Türkçeye yabancı dillerden geçmiş kelimelerde ünlü uyumu aranmaz.

    Örnekler: Makine, sinema, tiyatro, gazete, model

Kalınlık ve İncelik Uyumuna Uymayan Diğer Sözcükler

Bazı Türkçe kelimeler zaman içinde değişime uğrayabilir veya belirli ekler ünlü uyumuna uymayabilir:

  • Tarihi Değişiklikler: Zaman içinde anlam veya yapı değişikliğine uğramış bazı kelimeler büyük ünlü uyumuna uymaz.

    Örnekler: Alma → elma, kardaş → kardeş

  • Belirli Eklerle Gelen Sözcükler: “-yor, -ken, -ki, -leyin, -imtrak, -imsi, -daş, -gil” ekleri almış bazı kelimelerde ünlü uyumu göz ardı edilir.

    Örnekler: Koşarken, akşamleyin, baklagiller, geliyor

Bu kurallar, Türkçede ünlülerin kalınlık ve incelik uyumuna ilişkin dikkat edilmesi gereken önemli noktaları kapsar. Dikkatli bir şekilde uygulayarak dilin fonetik yapısına uygun yazım gerçekleştirebiliriz.


Uyarı Cümleleri

Eylül 17, 2024 Okuma süresi: 4 dakika

Uyarı Cümleleri

Uyarı, bir kişiye belirli bir durumdan vazgeçmesi için yapılan ikazlar, tavsiyeler ve nasihatleri ifade eder. Bu tür cümlelerde genellikle bir olumsuz durumun önlenmesi amaçlanır ve kişinin bu olumsuz durumdan kurtulması için dikkatli olması gerektiği vurgulanır. Uyarı cümleleri, genellikle olumsuz bir durumu içeren ve kişinin bu duruma düşmesini engellemeyi amaçlayan cümlelerdir.

Uyarı Cümleleri ile İlgili Açıklamalı Örnek Cümleler

Örnek 1

“Bir daha asla evimin bahçesinden geçmeyin.”

Bu cümlede, kişinin belirli bir hareketten vazgeçmesi için yapılan bir ikaz yer almaktadır. Bahçeden geçmenin olumsuz sonuçları olabilir ve bu yüzden kişi, bahçeden geçmekten kaçınması için uyarılmaktadır. Cümlede uyarı anlamı ön plandadır, bu yüzden uyarı cümleleri arasında değerlendirilir.

Örnek 2

“Sakın bir daha deneyeceğim, deme.”

Bu cümlede, kişinin bir eylemi tekrarlamaması için yapılan bir ikaz yer almaktadır. Olumsuzluk içeren yüklem, kişiyi belirli bir eylemden vazgeçirmeyi amaçlamaktadır. Bu tür cümleler, uyarı cümleleri arasında yer alır çünkü kişinin bir hareketi tekrar etmemesi için dikkatli olması gerektiği belirtilir.

Örnek 3

“Eşyaları taşırken kırmamak için dikkat edin.”

Bu cümlede, eşyaların taşınması sırasında oluşabilecek olumsuzlukların önüne geçmek için yapılan bir uyarı bulunmaktadır. Dikkatli olma vurgusu, eşyaların zarar görmesini önlemeyi amaçlamaktadır. Bu yüzden cümle, uyarı cümleleri arasında değerlendirilir.

Örnek 4

“İlacı günde üç defadan fazla kullanmayınız.”

Bu cümlede, ilacın aşırı kullanımını önlemek amacıyla yapılan bir uyarı yer almaktadır. Olumsuzluk içeren bir emir, ilacın belirtilen dozajda kullanılmasını sağlamayı amaçlar. Bu sebeplerle cümle, uyarı cümleleri arasında değerlendirilmelidir.

Örnek 5

“Gideceğiniz mesafe kısa da olsa emniyet kemerinizi takınız.”

Bu cümlede, emniyet kemerinin takılması gerektiği yönünde bir ikaz yer almaktadır. Kısa mesafelerde bile emniyet kemerinin takılması gerektiği vurgulanarak, olumsuz bir durumun önüne geçilmesi amaçlanır. Bu nedenle, cümle uyarı cümleleri arasında değerlendirilir.

Uyarı Cümleleri – Ekstra Örnekler

  • “Haksız yere hiçbir kişiye adaletsiz muamelede bulunmaktan kaçının!”
  • “Cihazı kullanmadan önce kullanım kılavuzunu dikkatlice inceleyiniz.”
  • “Ayağınız ıslakken asla dışarıda gezmeyiniz.”
  • “Lastiklerin basıncını kontrol etmeden uzun yolculuk yapmayınız.”
  • “Ateşle doğalgaza kesinlikle yaklaşmayınız!”
  • “Yemekten önce ve sonra ellerinizi iyice yıkayınız.”

Not: Uyarı cümleleri, bir kişiyi olumsuz bir durumdan kaçınması için yapılan ikazlar ve öğütler içerir. Bu tür cümlelerde, genellikle olumsuz bir durumun önüne geçilmesi hedeflenir ve kişiye dikkatli olması gerektiği belirtilir. Bu cümleler, kişinin olumsuz bir duruma düşmesini engellemeyi amaçlayan nasihatler ve uyarılar olarak değerlendirilir.


Yansıma Sözcükler ve Cümle İçerisindeki Kullanımları

Eylül 17, 2024 Okuma süresi: 8 dakika

Yansıma Sözcükler: Doğadaki Seslerin Taklit Edilmesi

Yansıma sözcükler, doğadaki seslerin taklit edilmesiyle meydana gelen kelimelerdir. Bu tür kelimeler, gerçek seslerin tıpatıp aynısını yansıttığı için dilimizde önemli bir yer tutar. İnsanlar, hayvanlar, cansız varlıklar ve çeşitli araçlarla makinelere ait seslerin yansıması, yansıma sözcüklerin temelini oluşturur. Yansıma sözcüklerde ana unsur ses faktörüdür.

Bir kelimede ses özelliği kaybolduğunda, o kelime yansıma sözcük olmaktan çıkar. Bu tür kelimeler, anlatıma estetik, renk ve canlılık katar. Örneğin, ötüşmek, kükremek, ışıldamak, ve kişnemek kelimeleri yansıma sözcük olarak kabul edilmez, çünkü bu sesler doğada yer almaz. Kuşlar gerçekte öt demek yerine cik cik sesi çıkarır.

1. İnsanlara Özgü Yansıma Sözcükler

  • Hapşırık
  • Hapşırmak
  • Horultu
  • Horlamak
  • Fıs
  • Fısıltı
  • Fısıldamak

2. Cansız Varlıklara Ait Yansıma Sözcükler

  • Hışır, hışırtı, hışırdamak
  • Şırıl, şırıltı, şırıldamak
  • Gıcır, gıcırtı, gıcırdamak
  • Çatır, çatırtı, çatırdamak
  • Pat, patlamak
  • Zır, zırıltı
  • Vın, vınlamak
  • Tak, takırtı

3. Hayvanlara Ait Yansıma Sözcükler

  • Me, meleyiş
  • Hav, havlama
  • Miyav, miyavlamak
  • Cik cik

Yansıma Sözcüklerin Cümle İçerisindeki Kullanımı

1. İnsanlara Özgü Yansıma Sözcükler

  • Mustafa, derin bir horlama sesi çıkararak uyuyordu.
  • Gecenin sessizliğini Ahmet’in hapşırığı bozmaya yetmişti.

2. Cansız Varlıklara Ait Yansıma Sözcükler

  • Nehir, şırıl şırıl akıyordu, suyun sesi huzur vericiydi.
  • Öğretmen sinirlendiğinde yumruğunu masaya vurdu ve masadan bir pat sesi geldi.
  • Köfteler cız ederken biz de mutfaktan gelen bu sesi hissettik.
  • Kapı, aniden yere düştü ve pat diye bir ses çıktı.

3. Hayvanlara Ait Yansıma Sözcükler

  • Kedinin miyav sesi, evdeki bebeği uyandırdı ve ona büyük bir sürpriz oldu.
  • Kuzular, baharın geldiğini müjdelercesine me diye sesleniyorlardı.
  • Arı, etrafta vız vız uçarak dolaşıyordu.
  • Köpeğin ani havlaması hepimizi korkuttu.
  • Ağaçlardaki kuşların cik cik sesleri, yürüyüşümüze hoş bir melodi kattı.

Uyarılar

  • Aşağıdaki kelimeler, yansıma sözcüklerin ses faktörünü taşımadığından, gerçek yansıma sözcükler değildir:
    • Kuşlar ötüşür.
    • Işık ışık olmuştu her yer.
  • Yansıma sözcükler mecaz anlamda kullanıldığında, yansıma özelliklerini kaybederler:
    • İnsan bu köyde uzun süre kalırsa yalnızlıktan patlayacak.
  • Yansıma sözcükler ikileme şeklinde kullanılabilir:
    • Şırıl şırıl akan sulardan içtik.
    • Yeni ayakkabısı gıcır gıcır gıcırdıyordu.
    • Adam pat küt içeri daldı.

Yansıma Sözcüklerin Cümledeki Görevleri

Yansıma sözcükler, cümle içinde isim, fiil, sıfat ve zarf olarak kullanılabilir. Ayrıca, cümlede çeşitli görevleri üstlenirler.

1. İsim Görevinde Kullanılan Yansıma Sözcükler

  • Hıçkırığı tutan öğrenci, hastaneye götürülmek zorunda kaldı.
  • Evdeki gıcırtıları duyanlar, bu sesin nedenini anlamaya çalıştılar.

2. Fiil Görevinde Kullanılan Yansıma Sözcükler

  • O gece Ali, herkesin rahatsız olmasına neden olacak şekilde horluyordu.
  • Köpekler, bu soğuk kış gecesi boyunca sabaha kadar havladı.

3. Sıfat Görevinde Kullanılan Yansıma Sözcükler

  • Tık tık sesiyle herkes uykusundan uyandı.

4. Zarf Görevinde Kullanılan Yansıma Sözcükler

  • Şırıl şırıl akan çeşmeden köylü kızlar birer birer su doldurdu.
  • Gece birileri sessizce pat küt içeri girdi.

Özne ve Türleri Nedir? Örneklerle Açıklama

Eylül 17, 2024 Okuma süresi: 21 dakika
  1. Gerçek Özne: Bir eylemi doğrudan gerçekleştiren, yani işin sahibi olan öznedir. Genellikle etken çatılı fiillerin bulunduğu cümlelerde ya da isim cümlelerinde karşımıza çıkar. Gerçek özne, açık özne ve gizli özne olmak üzere ikiye ayrılır.

A. Açık Özne:

Açık özne, cümlenin içinde doğrudan belirtilen, herkesin kolayca görebileceği bir öznedir. Bu özne, cümlenin özne görevindeki sözcük ya da sözcük grubudur ve kendisini açıkça belli eder.

Örnekler:

  • Merve, başarılı bir öğrenci olarak bilinir.
    (Kim başarılı bir öğrenci olarak bilinir? sorusuna cevap: Merve. Burada açık özne vardır.)
  • Takımın lideri, oyuncularını moral olarak desteklemeye çalışıyordu.
    (Kim oyuncularını desteklemeye çalışıyordu? sorusuna cevap: Takımın lideri. Bu cümlede de açık özne vardır.)

B. Gizli Özne:

Gizli özne, cümlede açıkça yazılmayan ancak fiildeki şahıs eklerinden veya yüklemden anlaşılan öznedir. Gizli özne çoğunlukla kişi zamirlerine dayanır ve cümlenin akışından kolayca çıkarılabilir.

Örnekler:

  • Sabah erkenden yola çıkmıştı.
    (Kim yola çıkmıştı? sorusuna cevap: O. Burada gizli özne “o” olarak bulunur.)
  • Dışarıda dolaşırken, etrafı uzun uzun izledim.
    (Kim izledi? sorusuna cevap: Ben. Bu cümlede gizli özne “ben”dir.)
  • Kalabalığın arasından sıyrılıp, birdenbire ortaya çıktılar.
    (Kim ortaya çıktı? sorusuna cevap: Onlar. Gizli özne “onlar”dır.)
  1. Sözde Özne: Bu tür özne, edilgen çatılı fiillerin kullanıldığı cümlelerde ortaya çıkar. Edilgen çatılı cümlelerde, işin kimin tarafından yapıldığı değil, işin yapılma durumu vurgulanır. Bu cümlelerde sözde özne, aslında yüklemden önce belirtisiz nesne görevini gören kelimedir. İsim cümlelerinde sözde özne bulunmaz, çünkü edilgenlik isim cümlelerinde olmaz.

Örnekler:

  • Ev büyük bir özenle boyandı.
    (Ne boyandı? sorusuna cevap: Ev. Bu cümlede “ev” edilgen fiille birlikte kullanıldığı için sözde öznedir.)
  • Mektup sonunda yazıldı.
    (Ne yazıldı? sorusuna cevap: Mektup. Burada “mektup”, edilgen yüklem ile kullanılan sözde öznedir.)
  • Ormandaki ağaçlar, hızla kesildi.
    (Ne kesildi? sorusuna cevap: Ağaçlar. Bu cümlede “ağaçlar” edilgen fiilin oluşturduğu sözde öznedir.)
  1. Örtülü Özne: Edilgen çatılı fiillerin yer aldığı cümlelerde, işi yapan varlık doğrudan belirtilmek istenirse “-ce” eki ya da “tarafından, nedeniyle” gibi ifadeler kullanılır. Bu tür kullanımlar cümledeki işi yapan gerçek varlığı gizler ama yine de onu belirtir. Buna “örtülü özne” adı verilir. Örtülü öznede, işi kimin gerçekleştirdiği dolaylı bir şekilde ifade edilir.

Örnekler:

  • Bahçe, işçiler tarafından temizlendi.
    (Kim tarafından temizlendi? sorusuna cevap: İşçiler tarafından. Burada “işçiler” örtülü öznedir.)
  • Yapılan proje, mimarlarca onaylandı.
    (Kim tarafından onaylandı? sorusuna cevap: Mimarlarca. Bu cümlede “mimarlarca” örtülü özne görevindedir.)
  • Tören, köy halkı tarafından organize edildi.
    (Kim tarafından organize edildi? sorusuna cevap: Köy halkı tarafından. Burada da “köy halkı” örtülü öznedir.)

 

Özne Çeşitleri ve Cümle İçi Kullanımları

Özne, bir cümlenin temel unsurlarından biri olup, yüklem tarafından yapılan eylemi gerçekleştiren veya durumdan etkilenen kişi, nesne ya da kavramdır. Özneler, cümle içindeki yerleşimlerine ve ifade ediliş biçimlerine göre farklı türlere ayrılır.

1. Gerçek Özne

Eylemi doğrudan gerçekleştiren öznedir. Etken çatılı cümlelerde sıklıkla görülür.

  • Açık Özne: Cümle içinde açıkça belirtilen öznedir.
    • Örnek: Ali kitabı okudu. (Ali, açıkça belirtilen özne)
  • Gizli Özne: Cümlede belirtilmese de yüklemin kişi eki sayesinde anlaşılan öznedir.
    • Örnek: Gittim. (Ben: gizli özne)

2. Sözde Özne

Edilgen çatılı cümlelerde kullanılan, eylemin yapıldığı kişi veya nesneyi ifade eden öznedir. Aslında, edilgen fiilin nesnesidir ancak cümlenin öznesi gibi konumlanır. * Örnek: Kitap Ali tarafından okundu. (Kitap, sözde özne; Ali, örtülü özne)

3. Örtülü Özne

Edilgen çatılı cümlelerde, eylemi yapanı belirten ancak cümlenin öznesi olmayan ifadeye örtülü özne denir. Genellikle “-ce” eki veya “tarafından” gibi ifadeler ile belirtilir. * Örnek: Pencere çocuklar tarafından kırıldı. (Çocuklar, örtülü özne)

Özet Tablo

Özne Türü Tanım Örnek
Gerçek Özne Eylemi yapan Ali kitap okudu.
Sözde Özne Eylemin yapıldığı Kitap Ali tarafından okundu.
Örtülü Özne Eylemi yapanı belirten (edilgen cümlelerde) Pencere çocuklar tarafından kırıldı.

Önemli Notlar:

  • Etken Çatılı Cümle: Eylemi yapan özne ön plandadır. (Ali koştu.)
  • Edilgen Çatılı Cümle: Eylemin yapıldığı şey ön plandadır. (Kitap okundu.)
  • Örtülü özne genellikle edilgen cümlelerde görülür ve “-ce” eki veya “tarafından” gibi ifadelerle belirtilir.

 

 

İkinci anlatım farklı bir yaklaşım :

 

Özne: Yüklemde bildirilen eylemi gerçekleştiren ya da isim cümlelerinde nitelendirilen varlıktır. Cümlenin temel ögelerinden biridir. Her tür sözcük ya da kelime grubu özne olabilir. Özneyi belirlemek için yükleme “Kim?” ya da “Ne?” soruları yöneltilir.

Özne ve yüklem, birlikte cümlenin en temel iki unsurunu oluşturur. Ancak her cümlede özne olmayabilir.

Örnek:

  • Sokaklarda bağırılmaz.
    (Burada özne yer almaz, sadece bir durum belirtilmiştir.)

Öznenin en temel özelliği, hâl ekleri almamasıdır. Eğer bir kelime hâl eki alıyorsa, bu durumda nesne, dolaylı tümleç ya da zarf tümleci işlevlerinden birine dönüşmüş olur.

Örnek:

  • Ahmet’i bahçede gördü.
    (Burada “Ahmet” özne değildir, çünkü hâl eki almıştır. “Ahmet’i” nesnedir.)
  • Ahmet’e mektup yazdı.
    (Bu cümlede “Ahmet” hâl eki aldığı için özne değil, dolaylı tümleçtir.)
  • Ahmet’te bu hafta çok enerji vardı.
    (Yine hâl eki alan “Ahmet”, dolaylı tümleç işlevindedir, özne değildir.)
  • Ahmet’ten yardım istendi.
    (Hâl eki alan “Ahmet”, burada dolaylı tümleç işlevindedir.)

Öznenin hâl ekleri almadığını belirttik, ancak çoğul ekleri ya da iyelik ekleri alabilir.

Örnek:

  • Kuşlar, sabahın erken saatlerinde gökyüzünde süzülmeye başlarlar.
    (“Kuşlar” öznedir ve çoğul eki almıştır.)
  • Annesi, onu bir daha göremeyeceğini düşünerek ağladı.
    (“Annesi” özne görevindedir ve iyelik eki almıştır.)

Birçok farklı sözcük türü ya da sözcük grubu özne olabilir. İsimler, isim tamlamaları, sıfat tamlamaları, adlaşmış sıfatlar, zamirler, ikilemeler, bağlaç öbekleri, isim-fiiller ve sıfat-fiiller özne görevini üstlenebilir.

Örnekler:

  • İnsan, düşündükçe gelişir.
    (Bu cümlede “insan” isimdir ve özne görevindedir.)
  • Bahçemizin çiçekleri, sonbaharın gelmesiyle solmaya başladı.
    (“Bahçemizin çiçekleri” isim tamlamasıdır ve özne görevindedir.)
  • Çalışkan insanlar, her zaman takdir edilir.
    (“Çalışkan insanlar” sıfat tamlamasıdır ve öznedir.)
  • Yaşlı, ona uzun uzun baktı.
    (Burada “yaşlı” sıfatken adlaşmıştır ve özne olmuştur.)
  • O, bütün işleri kendisi yapar.
    (Bu cümlede özne zamir olan “o”dur.)
  • Koşmak, bazen zihni dinlendirir.
    (“Koşmak” isim-fiil olup özne görevindedir.)
  • Gelen, herkesi şaşırttı.
    (“Gelen” sıfat-fiil olup özne görevindedir.)
  • Dost akrabalar, düğüne katılmıştı.
    (Bu cümlede “dost akrabalar” ikileme olup özne olarak kullanılmıştır.)
  • İyi çalışmak ve başarılı olmak, hayatın temel gerekliliklerindendir.
    (Bağlaç öbeği olan “çalışmak ve başarılı olmak” özne görevindedir.)

Özne, soru cümlelerinde de karşımıza çıkar. Bu tür cümlelerde özneyi bulmak için yine “Kim?” ya da “Ne?” sorularını sormamız gerekir.

Örnekler:

  • Kim bu kitabı yazdı?
    (“Kim” burada özne sorusunu oluşturur ve cümlede özne görevindedir.)
  • Ne havada uçuyordu?
    (“Ne” soru zamiri bu cümlede özne işlevi görmektedir.)

Ancak, “Ne?” sorusu her zaman özneyi bulmak için kullanılmaz. Özellikle belirtisiz nesneleri bulmak için de bu soruyu sorabiliriz. Bu durumda cümlede önce özneyi bulmak, sonra nesneyi belirlemek gerekmektedir. Bir cümlede yalnızca bir özne bulunur.

Örnekler:

  • Kitap, en iyi arkadaştır.
    (Burada “kitap” öznedir.)
  • Ali, her sabah kitap okur.
    (Bu cümlede “Ali” öznedir, “kitap” ise belirtisiz nesnedir.)

Bazı cümlelerde gerçek özne ya da sözde özne bulunmayabilir. Bu durum özellikle edilgen geçişsiz fiiller ile kurulan cümlelerde karşımıza çıkar.

Örnek:

  • Birlikte Ankara’ya gidilecekti.
    (Bu cümlede ne gerçek ne de sözde özne bulunmaktadır.)

Özne bazen açıklayıcı bir ögeyle birlikte kullanılabilir. Böyle durumlarda öznenin açıklayıcısı, özneyi daha net bir şekilde tanımlar.

Örnek:

  • Annesi, en sevdiği insan, onunla uzun uzun konuşmuştu.
    (Bu cümlede “annesi” öznedir, “en sevdiği insan” ise öznenin açıklayıcısıdır.)

Sıralı cümlelerde birden fazla özne bulunabilir. Bu durumda her özne farklı bir yüklemle ilişkilendirilebilir.

Örnek:

  • Çocuklar ve yaşlılar, birlikte sahile gittiler.
    (Burada iki özne bulunmaktadır: “Çocuklar” ve “yaşlılar”.)

Bazı sıralı cümlelerde ise ortak özne kullanılır. Tek özne birden fazla yüklemle ilişkilendirilir.

Örnek:

  • Mehmet, ayağa kalktı, sonra öne doğru yürüdü, sonunda ise herkese selam verdi.
    (Bu cümlede özne “Mehmet” olup, üç farklı yüklemle birlikte kullanılmıştır.)

Kendi zamiri, özneyi pekiştirmek için kullanılabilir. Bu tür kullanımlar cümlenin anlamını daha güçlü kılar.

Örnek:

  • Ben kendim bütün bu soruları çözdüm.
    (“Ben” öznedir ve “kendim” zamiriyle pekiştirilmiştir.)

Özne bazen cümlede vurgulanmak istendiğinde, yüklemin hemen önünde yer alır.

Örnek:

  • Sabahın erken saatlerinde martıların sesleri duyuluyordu.
    (Burada özne olan “martıların sesleri”, yüklemin hemen önünde yer alarak vurgulanmıştır.)

“Kimin?” ya da “Neyin?” soruları ise özneyi bulmak için kullanılmaz. Bu sorular, çoğunlukla başka cümle ögelerini bulmak için kullanılır. Özneyi bulmak için daima “Kim?” ya da “Ne?” soruları sorulmalıdır.

Örnek:

  • Mustafa’nın babası çok yaşlıydı.
    (Bu cümlede özne “Mustafa’nın babası”dır, “Kimin?” sorusunu sormak yanıltıcı olacaktır.)

Bazı cümlelerde, özne aynı cümlede iki kez tekrarlanarak vurgulanabilir.

Örnek:

  • Bu dünya, bu vefasız dünya, beni yıprattı.
    (Bu cümlede özne iki kez tekrarlanmış ve vurgulanmıştır.)

Özne Türleri:

  1. Gerçek Özne: Gerçek özne, eylemi doğrudan gerçekleştiren varlıktır. Etken çatılı cümlelerde ya da isim cümlelerinde gerçek özne bulunur. Gerçek özneler, açık özne ve gizli özne olmak üzere ikiye ayrılır.
    • Açık Özne: Cümlede açıkça belirtilen özneye denir.

      Örnek:

      • Ahmet, çok çalışkan bir öğrenci olarak bilinir.
      • Futbol takımı kaptanı, takımını başarıya taşımak için elinden geleni yaptı.
    • Gizli Özne: Cümlede belirtilmeyen, fiilin çekim eklerinden anlaşılan özneye denir. Genellikle kişi zamirleri ile bulunur.

      Örnek:

      • Sabah erkenden okula gittim.
        (“Ben” gizli öznedir.)
      • Yarın sınava girecekler.
        (“Onlar” gizli öznedir.)
  2. Sözde Özne: Edilgen fiillerle kurulan cümlelerde yer alan öznedir. Bu özneler aslında nesne olan varlıklardır. İsim cümlelerinde sözde özne olmaz.

    Örnek:

    • Ev, ustalar tarafından boyandı.
      (“Ev” sözde öznedir.)
    • Ağaçlar, teker teker kesildi.
      (“Ağaçlar” sözde öznedir.)
  3. Örtülü Özne: Edilgen cümlelerde “-ce” eki veya “tarafından” gibi ifadelerle belirtilen varlıktır. İşin kim tarafından yapıldığını gösterir.

    Örnek:

    • Bahçe, işçilerce temizlendi.
      (“İşçiler”, örtülü öznedir.)
    • Toplantı, yöneticiler tarafından düzenlendi.
      (“Yöneticiler”, örtülü öznedir.)

Sayıların Yazımı

Eylül 17, 2024 Okuma süresi: 6 dakika

Metin İçinde Sayıların Yazımı ile İlgili Kurallar

Sayıların metin içinde nasıl yazılacağı, anlamın net ve doğru bir şekilde iletilmesi için oldukça önemlidir. Aşağıda, sayıları metinlerde nasıl kullanmanız gerektiğine dair kapsamlı kurallar ve örnekler sunulmuştur.

Harflerle Yazılan Sayılar

Metin içerisinde genellikle sayılar harflerle yazılır. Bu uygulama, metni daha okunabilir ve akıcı hale getirir. İşte bazı örnekler:

  • Bin yıldan beri süregelmiş. → Burada “bin” kelimesi, uzun bir süreyi ifade eder ve harflerle yazılmıştır.
  • On dört boya kalemim var. → “On dört” ifadesi, miktarı belirtir ve harflerle yazılmıştır.
  • Haftanın ikinci günündeyiz. → “İkinci” kelimesi, sıralamayı ifade eder ve harflerle yazılmıştır.

Para, Ölçü ve İstatistik Verilerinde Rakam Kullanımı

Para tutarları, ölçü birimleri ve istatistiksel veriler gibi belirli konularda rakam kullanılır. Bu tür sayılar genellikle daha kesin ve net bir biçimde ifade edilmek istenir:

  • Bugün 1000 liralık büyük ödülü kazanmak için 5 km’lik parkurda yaklaşık 10.000 kişi koşacak.
    • 1000 → Para bildiren rakam
    • 5 → Ölçü bildiren rakam
    • 10000 → İstatistik veri bildiren rakam

Saat ve Dakika Bildiren Sayılar

Saat ve dakika bildiren sayılar hem rakamla hem de yazıyla ifade edilebilir. İki yöntemi de kullanmak mümkündür:

  • Akşam 17.30’da buluşacaktık. → Rakamla belirtilmiş saat.
  • Saat beş buçuk oldu ama hala ortalarda yok. → Yazıyla belirtilmiş saat.

Bin, Milyon, Milyar ve Trilyon İçeren Sayılar

Dört veya daha fazla basamaktan oluşan sayılar, kolay okunabilirlik açısından harflerle yazılabilir. Bu, sayıların daha anlaşılır olmasını sağlar:

  • 1 milyar 500 milyon kişi → Bu ifadede, sayılar yazıyla belirtilmiştir.

Birden Fazla Kelimeden Oluşan Sayılar

Birden fazla kelimeden oluşan sayılar metin içinde ayrı yazılır:

  • On dört
  • Üç yüz altmış beş
  • Bin iki yüz elli beş

Para ile İlgili Belgelerde Sayıların Yazımı

Para ile ilgili işlemlerde, senet, çek gibi ticari belgelerde geçen sayılar harflerle yazıldığında bitişik yazılır:

  • 340,70üçyüzkırk lira, yetmiş kuruş
  • 5,80beş lira, seksen kuruş

Romen Rakamlalarının Kullanımı

Romen rakamları genellikle belirli durumlarda kullanılır:

  • Tarihî olaylarda: II. Dünya Savaşı
  • Yüzyıllarda: VII. yüzyıl
  • Hükümdar isimlerinde: IV. Murat
  • Kitap ve dergi ciltlerinde: III. cilt

Üçlü Gruplara Ayrılmış Dört veya Daha Fazla Basamaklı Sayılar

Dört veya daha fazla basamağa sahip sayılar, okunabilirliği artırmak için üçlü gruplara ayrılır ve bu grupların arasına nokta konur:

  • 3.200
  • 50.000.000
  • 926.212

Sıra Sayılarının Yazımı

Sıra sayıları yazıyla veya rakamla ifade edilebilir. Rakamla gösterildiğinde, rakamdan sonra nokta ya da kesme işareti eklenir:

  • Rakamla yazımı:
    • 1. (birinci)
    • 7. (yedinci)
    • 16. (on altıncı)
  • Kesme işaretiyle yazımı:
    • 1’inci sıradaki çocuk söz istedi.
    • 2’nci oldum.

Üleştirme Sayılarının Yazımı

Üleştirme sayıları genellikle yazıyla belirtilir:

  • Her sırada ikişer kişi oturuyor.
  • Herkese dokuzar ceviz düştü.

Bu kurallar, metinlerde sayıların nasıl kullanılacağına dair temel bilgi sağlar ve dilbilgisi kurallarına uygun bir biçimde yazım yapmanıza yardımcı olur.


Ek Fiilin Soru Şekli Nasıl Yapılır? Örnekler

Eylül 17, 2024 Okuma süresi: 2 dakika

Ek Fiilin Soru Formu Nasıl Yapılır? Örnekler Ek fiilin soru hali, “mi” edatı kullanılarak oluşturulur. Bu edat, kendisinden önceki kelimeden ayrı yazılır, ancak sonraki eklerle bitişik kullanılır. Olumsuz soru cümlelerinde “mi” edatından önce “değil” sözcüğü eklenir.

Ek Fiilin (Ek Eylem) Olumlu Soru Halinin Çekimi

Şakacı mıyım?

Şakacı mısın?

Şakacı ?

Şakacı mıyız?

Şakacı mısınız?

Şakacı lar?

Ek Fiilin (Ek Eylem) Olumlu Soru Formu ile İlgili Örnek Cümleler

Ali gerçekten ben şakacı mıyım?

Olumsuz Soru Halinin Çekimi

Şakacı değil miyim?

Şakacı değil misin?

Şakacı değil mi?

Şakacı değil miyiz?

Şakacı değil misiniz?

Şakacı değiller mi?

Ek Fiilin (Ek Eylem) Olumsuz Soru Formu ile İlgili Örnek Cümleler

Ali gerçekten ben şakacı değil miyim?

Siz bu davranışlarınızla hiç şakacı değil misiniz?


Karşıtlık İlişkisi

Eylül 17, 2024 Okuma süresi: 8 dakika

Karşıtlık İlişkisi: Tanım ve Örnekler

Karşıtlık ilişkisi, birbirine zıt veya çelişen yargıların bulunduğu cümlelerde kendini gösterir. Bu tür cümlelerde iki durum ya da iki yargı arasındaki zıtlık ortaya konur. Başka bir deyişle, karşıtlık ilişkisi, başkalarının dilek, istek veya emirlerine ters düşme durumunu ifade eder. Bu tür ilişkiler genellikle çeşitli bağlaçlar aracılığıyla belirtilir.

Karşıtlık ilişkisinde, kelimelerden çok cümlenin tamamına odaklanmak önemlidir. Karşıtlık ilişkisi olan cümleler, genellikle benzer ifadeleri taşır. Farklılık, yazarın konuyu işleyiş biçimi ve konuya bakış açısıyla ilgilidir. Karşıtlık ilişkisi, cümlelerde genellikle ama, fakat, yalnız, ancak gibi bağlaçlarla ifade edilir.

Karşıtlık İlişkisi ile İlgili Açıklamalı Örnek Cümleler

Örnek 1

Ahmet takdir almak için çaba göstermiş, ancak yeterince çalışamadığı için bu hedefini gerçekleştirememiştir.

Bu cümlede, Ahmet’in “takdir almak” istemesi olumlu bir yargı iken, “yeterince çalışamaması” başarısızlık . İki zıt yargı arasındaki ilişki “ancak” bağlacıyla vurgulanmıştır.

Örnek 2

Yeteneği yüksek bir futbolcu olmasına rağmen, ancak yeterince antrenman yapmıyor.

Bu cümlede, kişinin “yetenekli olması” olumlu bir durum olarak öne çıkarken, “yeterince antrenman yapmaması” olumsuz bir durumdur. İki zıt durum arasındaki ilişki “ancak” bağlacıyla ifade edilmiştir.

Örnek 3

Şair, İstanbul’u şiirlerinde yaşatmayı amaçlamış, fakat üslubu bu amacına ulaşmasını engellemiştir.

Burada, “İstanbul’u dizelerde yaşatmak” olumlu bir niyeti temsil ederken, “üslubun” bu amaca ulaşmasını engellemesi olumsuz bir durumdur. Karşıtlık ilişkisi “fakat” bağlacıyla ortaya konmuştur.

Örnek 4

Zeki bir insan olmasına rağmen, ancak davranışları aptalca.

Bu cümlede, “zeki olmak” olumlu bir nitelik iken, “aptalca davranışlar” olumsuz bir özelliktir. İki zıt özellik arasındaki ilişki “ancak” bağlacıyla ifade edilmiştir.

Örnek 5

Konuyu en ince ayrıntısına kadar tasvir etmiş olmasına rağmen, ağdalı dili esere olumsuz bir etki yapmıştır.

Konuyu tasvirdeki başarı olumlu bir nitelikken, “ağdalı dil” olumsuz bir özelliktir. Karşıtlık ilişkisi, “ancak” bağlacıyla belirtilmiştir.

Not: Karşıtlık ilişkisi bazen iki bağımsız cümle şeklinde de karşımıza çıkabilir.

Örnek 1

İyilik yap denize at. / Merhametten maraz doğar.

İlk cümlede “iyiliğin” önemli olduğu ve teşvik edilmesi gerektiği ifade edilirken, ikinci cümlede “iyiliğin” kötülük getireceği düşüncesi vurgulanmaktadır.

Örnek 2

Borç yiğidin kamçısıdır. / Borç yiyen kesesinden yer.

Birinci cümlede “borçlanma” teşvik edilirken, ikinci cümlede “borçlanmanın” zararlı bir şey olduğu düşüncesi işlenmiştir. İki zıt yargı arasındaki ilişki karşıtlık olarak ifade edilmiştir.

Örnek 3

Beş parmağın beşi birbirine benzemez. / Anasına bak kızını al, kenarına bak bezini al.

İlk cümlede genelleme reddedilirken, ikinci cümlede genelleme yapılmıştır. Bu iki cümle arasında karşıtlık ilişkisi mevcuttur.

Örnek 4

İyiliğin sonu kötülüktür. / İyilik yap denize at balık bilmezse Hâlık bilir.

Birinci cümlede “iyilik yapmanın” tavsiye edilmediği ifade edilirken, ikinci cümlede “iyilik yapmanın” teşvik edildiği görülmektedir. Bu durum karşıtlık ilişkisini doğurur.

Örnek 5

Fazla mal göz çıkarmaz. / Azıcık aşım ağrısız başım.

Birinci cümlede “hırs” ve “aç gözlülük” anlamları öne çıkarken, ikinci cümlede “kanaat” ve “yetinme” kavramları vurgulanır. İki farklı yargı arasında karşıtlık ilişkisi mevcuttur.

Örnek 6

Söz gümüşse sükût altındır. / Sükût ikrardan gelir.

İlk cümlede “konuşmanın” fazileti vurgulanırken, ikinci cümlede “susmanın” fazileti öne çıkar. Bu iki cümledeki karşıtlık, farklı kavramları ifade eder.

Örnek 7

Öfke baldan tatlıdır. / Öfkeyle kalkan zararla oturur.

İlk cümlede “öfkenin” olumlu bir şey olduğu ifade edilirken, ikinci cümlede “öfkenin” pişmanlık ve zarar getireceği düşünülür. İki zıt düşünce arasındaki ilişki karşıtlık ilişkisini oluşturur.

Not: Karşıtlık ilişkisi, zıt anlamlı sözcüklerden çok, zıt anlamlı yargılarla ifade edilir.


Yazı ile Konuşma Dili Arasındaki Farklar Nelerdir?

Eylül 17, 2024 Okuma süresi: 7 dakika

Yazı dili ve konuşma dili, iletişim biçimlerinin iki temel yönünü temsil eder ve her birinin kendine özgü özellikleri vardır.

Yazı Dili:

Yazı dili, belirli kurallara göre düzenlenmiş ve yapılandırılmış bir iletişim biçimidir. Bu dil türü, standart bir biçim ve yazım kurallarına bağlı olarak şekillenir. Resmi belgeler, akademik yazılar ve resmi yazışmalar gibi durumlarda kullanılır. Yazı dili, dilbilgisi kurallarına ve dilin yapısal normlarına sıkı sıkıya bağlıdır ve bu yönüyle belirgin bir yapısal disipline sahiptir. Yazı dilinde kullanılan ifadeler genellikle özenli ve düzenli bir şekilde kaleme alınır. Bu nedenle, yazı dili daha kalıcı ve az değişken olarak kabul edilir. Öğrenilmesi genellikle okul gibi eğitim kurumlarında gerçekleşir ve belirli bir öğrenim süreci gerektirir.

Konuşma Dili:

Konuşma dili ise günlük yaşamda daha yaygın bir biçimde kullanılan ve daha doğal bir iletişim aracıdır. Bu dil türü, bölgesel ve sosyal çeşitlilikleri yansıtarak, farklı yerel ağızlar ve konuşma biçimlerini içerir. Konuşma dilinde belirgin kurallar olmayabilir ve ifade biçimleri daha serbest ve spontane olabilir. Genellikle sokaklarda, ev ortamlarında veya arkadaşlar arasında yapılan sohbetlerde kullanılır. Konuşma dili, çocuklar ve bireyler tarafından çevreden öğrenilir ve bu nedenle daha doğal bir öğrenim süreci içerir. Konuşma dili, yazı diline göre daha az kalıcıdır ve zaman içinde çeşitli yerel değişiklikler ve evrimler geçirebilir.

Karşılaştırma:

  • Kurallar: Yazı dili belirli dilbilgisi kurallarına ve yapılarına göre şekillenirken, konuşma dili daha serbest ve doğaldır, kurallara sıkı sıkıya bağlı kalmayabilir.
  • Resmiyet: Yazı dili resmi bir nitelik taşır ve resmi belgeler veya yazışmalar için uygundur; konuşma dili ise resmi olmayan, günlük konuşmalar için kullanılır.
  • Yapı: Yazı dili, belirli bir biçim ve düzenleme gerektirirken, konuşma dili kendiliğinden ve doğal bir şekilde gelişir.
  • Yaygınlık: Yazı dili genellikle resmi ve kalıcı metinlerde bulunur ve eğitimle öğrenilir; konuşma dili ise günlük yaşamda, sosyal etkileşimlerde kendiliğinden gelişir.
  • Kalıcılık: Yazı dili daha kalıcı ve az değişkendir; konuşma dili ise daha dinamik ve hızlı değişebilir.

 

Yazı dili ve konuşma dili, günlük hayatta sıklıkla kullandığımız iki farklı dil çeşididir. Her ne kadar aynı dilin farklı kullanımları olsalar da, aralarında önemli farklılıklar bulunur. İşte bu farklılıklardan bazıları:

Amaç

  • Yazı Dili: Daha resmi, daha kalıcı ve daha geniş kitlelere ulaşmayı amaçlar. Bilgilendirme, ikna etme, eğlendirme gibi amaçlarla kullanılır.
  • Konuşma Dili: Günlük iletişimde kullanılır. Anlaşmayı, duyguları ifade etmeyi ve etkileşimi sağlar.

Özellikler

  • Yazı Dili:
    • Daha düzgün ve kurallı: Dilbilgisi kurallarına daha sıkı bağlıdır.
    • Daha zengin kelime hazinesi: Teknik terimler, argo kelimeler yerine daha resmi ve genel kabul görmüş kelimeler kullanılır.
    • Daha uzun ve karmaşık cümleler: Anlamı tam olarak ifade etmek için daha uzun ve karmaşık cümleler kurulabilir.
  • Konuşma Dili:
    • Daha doğal ve spontane: Günlük hayatta kullanılan dil olduğundan daha az kurallı ve daha spontanedir.
    • Daha basit kelimeler: Anlaşılır olması için daha basit ve günlük hayatta sık kullanılan kelimeler tercih edilir.
    • Kısa ve öz cümleler: Hızlı iletişim kurmak için daha kısa ve öz cümleler kullanılır.
    • Vurgular, tonlamalar ve beden dili: Anlamı güçlendirmek için ses tonu, yüz ifadeleri ve jestler kullanılır.

Kullanım Alanları

  • Yazı Dili: Kitaplar, makaleler, raporlar, resmi yazışmalar, şiirler gibi yazılı metinlerde kullanılır.
  • Konuşma Dili: Günlük sohbetler, telefon konuşmaları, sunumlar, tartışmalar gibi sözlü iletişimde kullanılır.

Örnekler

  • Yazı Dili: “Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.”
  • Konuşma Dili: “Ya, bugün hava çok güzel değil mi?”

Özetle, yazı dili ve konuşma dili, farklı amaçlar ve özellikler taşıyan iki farklı dil çeşididir. Yazı dili daha resmi ve kurallıdırken, konuşma dili daha doğal ve spontanedir. Her iki dil çeşidini de doğru ve etkili bir şekilde kullanabilmek, iletişim becerilerimizi geliştirmemiz için önemlidir.


Ek fiil (Ek eylem) Tanımı ve Görevleri

Eylül 17, 2024 Okuma süresi: 10 dakika

Ek fiil, i– fiili olarak bilinen bir yapı elemanıdır ve iki ana işlevi vardır: isim ve isim soylu sözcükleri yüklem hâline getirmek ya da basit kipleri birleşik kiplere dönüştürmek. Ek fiiller, genellikle -dı, -mış, -se, -dır eklerinden oluşur. Bitişik yazıldıkları için ses uyumlarına da dikkat ederler. Bu ekler, fiillerde olduğu gibi tekil ve çoğul kişi eklerini alabilirler ve kip ekleriyle birlikte kullanılırlar. Ancak, ek fiiller yalnızca dört kipte kullanılabilir: Görülen Geçmiş Zaman, Öğrenilen Geçmiş Zaman, Geniş Zaman ve Şart Kipi. İşte her bir kip için detaylı açıklama ve örnekler:

1. Görülen Geçmiş Zaman

Görülen geçmiş zaman kipinde ek fiil i+di formunda kullanılır ve -idi şeklinde görünür.

  • Örnekler:
    • Ayşe’nin yeni aldığı kazak gerçekten çok güzeldi. (güzel idi)
    • Onlar, o dönemde daha gençti. (genç idi)
    • Onun görünüşüne bakıp yaşını tahmin etmeye çalışma, çünkü meğerse çok gençmiş. (genç imiş)
    • Bizlere bunu yapan kişi bir öğretmenmiş. (öğretmen imiş)

2. Öğrenilen Geçmiş Zaman

Öğrenilen geçmiş zaman kipinde ek fiil i+miş formunda kullanılır ve -imiş şeklinde görünür.

  • Örnekler:
    • Dün evde her zamankinden farklı bir şekilde yalnızdım. (yalnızmışım)
    • Seni gördüğümde nedenini bilmem ama oldukça üzgündün. (üzgün imişsin)
    • Son günlerde bir hayli yorgundun. (yorgun imişsin)
    • Ek fiil ile ilgili çıkabilecek sorularda ümitsizdi. (ümitsiz imiş)

3. Geniş Zaman

Geniş zaman kipinde ek fiil (i)+dir formunda kullanılır ve -dir şeklinde görünür.

  • Örnekler:
    • Mustafa düzenli çalıştığından okulunda oldukça başarılıdır. (başarılıdır)
    • Öğrencilerimizden bazıları gerçekten de oldukça çalışkandır. (çalışkandır)

4. Şart Kipi

Şart kipinde ek fiil i+se formunda kullanılır ve -ise şeklinde görünür.

  • Örnekler:
    • Hasan çok uyanıksa, bu numarayı yemez. (uyanık ise)
    • Bir çocuk yaramazsa, onun ruhundan anlamak gerekir. (yaramaz ise)

Ek Fiilin Görevleri

  1. Ek fiil, isim ve isim soylu sözcüklere eklenerek onları yüklem yapar. Bu ekler, yüklemde farklı zaman kiplerini veya şartları belirtmek için kullanılır.

Ek Fiil ile Çekim

1) Görülen Geçmiş Zaman Çekimi

  • Yorgundum
  • Yorgundun
  • Yorgundu
  • Yorgunduk
  • Yorgundunuz
  • Yorgundular

2) Öğrenilen Geçmiş Zaman Çekimi

  • Çalışkanmışım
  • Çalışkanmışsın
  • Çalışkanmış
  • Çalışkanmışız
  • Çalışkanmışsınız
  • Çalışkanmışlar

3) Şart Kipi Çekimi

  • Öğretmensem
  • Öğretmensen
  • Öğretmense
  • Öğretmensek
  • Öğretmenseniz
  • Öğretmenseler

4) Geniş Zaman Çekimi

  • Dertliyim
  • Dertlisin
  • Dertlidir
  • Dertliyiz
  • Dertlisiniz
  • Dertliler

Basit Zamanlı Fiilleri Birleşik Zamanlı Fiil Yapma

Basit zamanlı fiillere -di, -miş, -se ekleri eklenerek birleşik zamanlı fiil oluşturulur. Bu yapı “hikâye, rivayet ve şart” olmak üzere üç farklı çekim türü sağlar.

Ek Fiilin Hikâyesi (i-di)

  • Okuyordum
  • Okuyordu
  • Okuyordular

Ek Fiilin Rivayeti (i-miş)

  • Okuyormuşum
  • Okuyormuşsun
  • Okuyormuş
  • Okuyormuşuz
  • Okuyormuşsunuz
  • Okuyormuşlar

Ek Fiilin Şartı (i-se, -sa)

  • Okuyorsam
  • Okuyorsan
  • Okuyorsa
  • Okuyorsak
  • Okuyorsanız
  • Okuyorsalar

Ek Fiilin Olumsuzu

Ek fiilin olumsuzu değil sözcüğü ile yapılır. Bu sözcük, cümlenin öğeleriyle öbekleşerek kullanılır.

  • Çalışkan değilim.
  • Çalışkan değilsin.
  • Çalışkan değildir.
  • Çalışkan değiliz.
  • Çalışkan değilsiniz.
  • Çalışkan değillerdir.

Ek Fiilin Soru Şekli

Ek fiilin soru şekli mi eki ile yapılır. Olumsuz soru şekli için “değil” sözcüğü “mi” ekinden önce gelir.

Olumlu Soru Şekli:

  • Yaramaz mıyım?
  • Yaramaz mısın?
  • Yaramaz mı?
  • Yaramaz mıyız?
  • Yaramaz mısınız?
  • Yaramazlar mı?

Olumsuz Soru Şekli:

  • Yaramaz değil miyim?
  • Yaramaz değil misin?
  • Yaramaz değil mi?
  • Yaramaz değil miyiz?
  • Yaramaz değil misiniz?
  • Yaramaz değiller mi?

Ek Fiil ile İlgili Önemli Uyarılar

  • Ek fiil, yüklem olmasını sağlayan yalnızca isimler ve fiiller değil; aynı zamanda isim soylu sözcükler ve fiilimsiler de olabilir.
    • Örnek:
      • Bunları bana yapan sendin. (zamir)
      • Bunlar senin içindir. (edat)
      • Bugün hava oldukça güzeldi. (sıfat)
      • Kitaplar orada çokmuş. (zarf-miktar zarfı)
      • En muteber haslet çalışmaktır. (fiilimsi-isim-fiil)
      • Son görüştüğünüz kişi akşam eve geç gelendi. (fiilimsi-sıfat-fiil)
  • Ek fiilin şartı, eklendiği kelimeyi yüklem yapmaz. Cümlede yüklem farklı bir sözcük olabilir.
    • Örnek:
      • İstediğim gibi çalışmazsan, bu sınavı geçemezsin.

Bu açıklamalar, ek fiilin kullanımı ve çekimi hakkında kapsamlı bilgi sağlamayı amaçlamaktadır.


Dilin İşlevleri

Eylül 17, 2024 Okuma süresi: 9 dakika

Dil, insanın düşüncelerini ve duygularını ifade etmenin en temel aracıdır. Ancak, dilin işlevleri, yalnızca iletişimde kullanılmasından ibaret değildir. Dilin işlevleri birden fazla açıdan ele alınarak çeşitli başlıklar altında incelenir. Bu işlevler, insanların dili kullanma amaçlarına göre şekillenir. Başka bir deyişle, dilin işlevi, dilin kullanılma amacıyla doğrudan ilişkilidir. Burada hedef kitle, dilin işlevini belirlerken en önemli unsurdur. Bir şiirle bir bilimsel makalede kullanılan dilin farklı olması, dilin işlevlerinin çeşitli olmasının bir göstergesidir. Şiir ya da roman gibi edebi eserlerde süslü, imgelerle dolu, yoğun ve sanatsal bir dil ön plandayken, bilimsel metinler sade, açık ve doğrudan bir anlatımı esas alır. İşte bu yüzden dilin işlevleri çok yönlüdür ve çeşitli alanlarda farklı biçimlerde karşımıza çıkar.

Dilin temel işlevleri şunlardır:

  1. Göndergesel İşlev
  2. Heyecana Bağlı İşlev
  3. Alıcıyı Harekete Geçirme İşlevi
  4. Kanalı Kontrol İşlevi
  5. Dil Ötesi (Üst Dil) İşlevi
  6. Şiirsel (Sanatsal) İşlev

GÖNDERGESEL İŞLEV

Dil, bilgi verme amacıyla kullanıldığında göndergesel işlevde bulunur. Burada dilin amacı, nesnel ve doğrulanabilir bilgileri iletmektir. Göndergesel işlev, dilin yalnızca göndergeyi, yani iletmek istenilen gerçekliği en açık biçimde sunmak için düzenlenmesidir. Bu işlevde kullanılan dil, duygusallıktan uzak ve öznellikten arınmış olmalıdır. Gerçeklerin ve deneysel verilerin aktarıldığı metinlerde, dil daha çok kısa, net ve doğrudan ifadelerle karşımıza çıkar. Ansiklopediler, kılavuzlar, öğretici metinler bu işlevin kullanıldığı metin türlerindendir.

Göndergesel İşlev Örnekleri:

  • Hava, farklı gazların birleşiminden oluşan bir karışımdır.
  • Abanın değeri, ancak yağmur yağdığında anlaşılır: Bir şeyin değeri, ona ihtiyaç duyulduğunda fark edilir.
  • İstanbul, 1453 senesinde fethedilmiştir.
  • Türkiye, yedi farklı coğrafi bölgeye ayrılmıştır.
  • Tiyatro, görsel sanatlar kategorisine giren bir sanat dalıdır.
  • Türkiye’nin başkenti Ankara’dır.
  • Tarih, geçmişte yaşamış insan topluluklarının faaliyetlerini, zaman ve mekan bilgisiyle anlatan bir bilim dalıdır.

HEYECANA BAĞLI İŞLEV

Dil, yalnızca bilgi vermekle sınırlı değildir. Bazen göndericinin iletinin içeriğine karşı hissettiği duygu ve heyecan öne çıkar. Bu işlevde kullanılan dilde, kişisel duygular ve yoğun bir öznellik yer alır. Özellikle, korku, şaşkınlık, sevinç, üzüntü gibi duygular bu işlevin baskın olduğu yerlerde kendini gösterir. Heyecana bağlı işlev, genellikle özel mektuplarda, lirik şiirlerde veya bazı edebi eserlerdeki betimlemelerde kullanılır. Ayrıca, ünlem cümleleri bu işlevin en belirgin göstergelerindendir.

Heyecana Bağlı İşlev Örnekleri:

  • Ah! Çantamı arabada unutmuşum!
  • Vay be, ne güzel günlerdi o günler!
  • Ey Türk gençliği!
  • Aaaa, kaza yaptı!
  • Eyvah, ne yer kaldı ne yar!

Şiirlerde de dil, zaman zaman heyecana bağlı işlevde kullanılır. Örneğin:

Ahmet Kutsi Tecer’den:

“Bütün sevgileri atıp içimden,
Varlığımı yalnız ona verdim ben,
Yeter ki bir gün bana derinden
Ta derinden bir gün bana ‘Gel’ desin.”

Âşık Veysel’den:

“Yeni mektup aldım gül yüzlü yar’dan,
Gözletme yolları gel deyi yazmış,
Sivralan Köyü’nden bizim diyârdan,
Dağlar mor menekşe gül deyi yazmış.”

ALICIYI HAREKETE GEÇİRME İŞLEVİ

Bu işlevde dilin temel amacı, alıcıda bir davranış değişikliği yaratmaktır. Alıcıyı harekete geçirme işlevi, genellikle emir cümleleri veya çağrılar yoluyla kendini gösterir. Siyasi konuşmalar, reklam afişleri, broşürler gibi alıcının dikkatini çekmeye yönelik metinlerde bu işlev karşımıza çıkar.

Alıcıyı Harekete Geçirme Örnekleri:

  • Çocuklar, tören başlamak üzere, hemen aşağıya inin!
  • Ey insanlar! Gelin, toplanın, dinleyin!
  • Evinizi hemen boşaltın!
  • Öğrenciler, ders kitaplarını yanlarına alsın!

Peygamberimizin Veda Hutbesi bu işlevin güçlü örneklerinden biridir:

“Ey insanlar! Sözlerimi iyi dinleyin, çünkü belki de bu yıl sizinle burada bir daha buluşamayacağım.”

Bu örneklerde, dilin amacı alıcıyı etkilemek ve harekete geçirmektir.

KANALI KONTROL İŞLEVİ

Bir iletişim sırasında kanalın çalışıp çalışmadığını öğrenmek için kullanılan işlevdir. Dil, bu işlevde iletişimin düzgün bir şekilde sürdürülüp sürdürülmediğini kontrol etmek için kullanılır. Bu işlevde soru cümleleri önemli bir yer tutar. Genellikle, “Evet” veya “Hayır” şeklinde cevaplar alınır.

Kanalı Kontrol İşlevi Örnekleri:

  • Öğretmen, tören alanında: “Sesim size ulaşıyor mu?”
  • Vaiz, cemaate: “Dışarıda kalanlar sesimi duyabiliyor musunuz?”
  • Öğretmen: “Çalışmanız gereken konulara çalıştınız mı?”

Bu soruların her biri, iletişimin sorunsuz bir şekilde sürdürülüp sürdürülmediğini kontrol etmek amacı taşır.

DİL ÖTESİ (ÜST DİL) İŞLEVİ

Dil ötesi işlevde, dilin kendisi hakkında bilgi verilmesi esastır. Yani burada dil, kendi yapısını açıklamak için kullanılır. Genellikle bilimsel veya eğitim amaçlı metinlerde karşımıza çıkar.

Dil Ötesi İşlev Örnekleri:

  • “Güzel insanlar güzel düşünür.” Bu cümlede “güzel” kelimesi önce sıfat sonra zarf olarak kullanılmıştır.
  • Türkçede ekler, yapım ekleri ve çekim ekleri olmak üzere ikiye ayrılır.
  • Sözcüğün temel anlamından uzaklaşarak kazandığı yeni anlam, yan anlam olarak adlandırılır.
  • Yüklemde bildirilen eylemi gerçekleştiren varlığa özne denir.

ŞİİRSEL (SANATSAL) İŞLEV

Dil, sanatsal metinlerde, yani edebi eserlerde, özel bir biçimde kullanılır. Burada amaç, yalnızca bir şey anlatmak değil, aynı zamanda bir estetik yaratmaktır. Şiirsel işlev, dilin imgeler, mecazlar, çağrışımlar yoluyla anlam derinliği kazandığı işlevdir. Şiirlerde, dilin bu işlevi sıklıkla kullanılır.

Şiirsel İşlev Örnekleri:

Ahmet Kutsi Tecer’den:

“Ne hoştur kırlarda yazın uyumak!
Bulutlar ufukta beyaz bir yumak,
Ağaçlar derin bir düşe varmış,
Saçında yeni teller ağarmış.”

Herhangi bir metin, birden fazla işlevde kullanılabilir.


Fiil Türleri ve Kullanımları

Eylül 17, 2024 Okuma süresi: 6 dakika

Fiillerin farklı türleri ve işlevleri, dildeki kullanım alanlarını belirleyen temel unsurlardandır. İşte bu bağlamda fiillerin özellikleri, türleri ve örnekleri üzerine kapsamlı bir inceleme:

Fiil Türleri ve Kullanımları

1. Kılış Fiilleri

Kılış fiilleri, iş bildiren fiillerdir ve genellikle nesne alırlar. Bu fiiller, “neyi” veya “kimi” sorularına cevap verebilirler. İşte bazı örnekler:

  • Yaz-, çiz-, kır-, diz-, al-, taşı-, kaz-, ez-, yol-, at-, iç-, yık-

Örnek Cümleler:

  • Öğrenciler ders notlarını tahtaya yazdılar. (Burada “yaz-” fiili “neyi” sorusuna “ders notlarını” cevabını vererek geçişli bir fiildir.)
  • Furkan, önemli bilgileri defterine sildi. (“Sil-” fiilinde “kimi” sorusuna “önemli bilgileri” cevabını alır, bu yüzden kılış fiilidir.)
  • Merdivenlerden düştüğünde birçok eşyayı kırdı. (Bu fiilde “neyi” sorusuna “birçok eşyayı” cevabını vererek geçişli bir fiil olduğunu gösterir.)

2. Oluş Fiilleri

Oluş fiilleri, genellikle isteğimiz dışında gerçekleşen durumları ifade eder. Bu fiiller, nesne almazlar ve süreçle ilişkilidirler. İşte bazı örnekler:

  • Acık-, sarar-, büyü-, doy-, karar-, yaşlan-, paslan-, sol-, uza-

Örnek Cümleler:

  • Yemeğini zamanında yemediği için oldukça acıkmış durumda. (Burada “acık-” fiili, irade dışı bir eylemi ifade eder.)
  • Bir tabak yemekle rahatça doymuş ve bu nedenle yaşlanmış görünüyor. (Bu cümlede “doy-” ve “yaşlan-” fiilleri süreçle ilişkilidir ve irade dışı gerçekleşen durumları anlatır.)
  • Sonbaharın etkisiyle ağaçların yaprakları solmuş. (“Sol-” fiili süreçle bağlantılı bir durumu ifade eder ve irade dışıdır.)

3. Durum Fiilleri

Durum fiilleri, bir durağanlığı veya hareketsizliği ifade eder ve genellikle nesne almazlar. Bu fiiller öznenin kendi isteğiyle gerçekleşir. İşte bazı örnekler:

  • Uyu-, yürü-, otur-, dur-, uzan-, git-, çık-, ağla-

Örnek Cümleler:

  • Çocuklar gece geç saatlere kadar uyumuş. (Burada “uyu-” fiili, durağanlık ve hareketsizlik ifade eder.)
  • Uzun bir yürüyüşten sonra eve kadar yürüdü. (“Yürü-” fiili, hareketsizliğin yerine geçişsiz bir fiil olarak kullanılmıştır.)
  • Küçük çocuk, babasını görünce mutluluk gözyaşları içinde ağladı. (Bu fiil geçişsiz ve öznenin iradesiyle gerçekleşen bir durumu ifade eder.)
  • Araç, uzun bir süre yavaş seyrettikten sonra aniden durdu. (“Dur-” fiili hareketsizliği ifade eder ve geçişsizdir.)

Çekimli Fiiller

Çekimli fiiller, fiil kök veya gövdesine kip ve kişi eklerinin eklenmesiyle oluşur. Bu tür fiiller, dilde özne ve yüklem arasındaki ilişkiyi netleştirir.

Örnekler:

  • “Yazdım”: Bu fiil, “yaz-” köküne “-dı” (görülen geçmiş zaman eki) ve “-m” (birinci tekil şahıs eki) eklenmesiyle oluşur.
  • “Gelirsin”: Bu fiil, “gel-” köküne “-ir” (geniş zaman eki) ve “-sin” (ikinci tekil şahıs eki) eklenmesiyle oluşturulmuştur.

Çekimli fiiller üç kişi anlamını barındırır:

  1. Birinci kişi: Sözü söyleyen kişi (ben, biz).
  2. İkinci kişi: Sözü dinleyen kişi (sen, siz).
  3. Üçüncü kişi: Hakkında konuşulan kişi (o, onlar).

Örnekler:

  • Bıraktığınız notları inceledim. (Sözü söyleyen kişi eylemi yapan kişidir.)
  • Çok güzel, işlerini bitirmişsin! (Eylemi yapan kişi sözün dinleyicisidir.)
  • Betül otobüsü kullanıyormuş. (Eylemi yapan kişi hakkında söz edilen kişidir.)

Bu açıklamalar ve örnekler, fiillerin dildeki işlevlerini ve kullanım biçimlerini anlamanızı kolaylaştıracaktır. Fiillerin türleri ve çekimlenmeleri, dilbilgisel yapıların anlaşılması açısından oldukça önemlidir.


Eleştiri (Tenkit)

Eylül 17, 2024 Okuma süresi: 2 dakika

Eleştiri (Tenkit) Nedir?

Eleştiri, bir edebi eserin veya düşünce yazısının başarısını ya da başarısızlığını değerlendiren ve bu konuda hüküm bildiren yazılardır. Eleştirmen, bu tür yazıları kaleme alan kişidir. Türk edebiyatında eleştiri, Şinasi’nin dil tartışmalarıyla başlamış, Tanzimat döneminde ise Namık Kemal ile Ziya Paşa ve Recaizade Mahmut Ekrem ile Muallim Naci arasındaki tartışmalar önemli eleştiri örnekleri olarak kabul edilmiştir. Cumhuriyet döneminde ise Nurullah Ataç, Cevdet Kudret ve Suut Kemal Yetkin gibi önemli eleştirmenler öne çıkmıştır.

Eleştirinin Özellikleri:

  1. Tanıtım ve Yönlendirme: Eleştiri, değerlendirilen eser veya sanatçıyı okuyucuya çeşitli yönleriyle tanıtarak bilgi sağlar ve yol gösterir.
  2. Objektiflik: Etkili bir eleştirmen, kişisel görüşlerden ve öznellikten uzak durarak, değerlendirmeyi objektif bir bakış açısıyla yapmalıdır.
  3. Uzmanlık: Eleştirmen, eleştirdiği konu hakkında yeterli bilgi ve uzmanlığa sahip olmalıdır. Bu, eleştirinin derinliğini ve geçerliliğini artırır.

Örnek Eleştiri Yazısı:

“1977 yılında Ertem Eğilmez’in yönetmenliğinde çekilen ‘Şaban Oğlu Şaban’ filmi, Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Adile Naşit ve Şener Şen gibi önemli sanatçıların etkileyici performanslarına ev sahipliği yapmaktadır. Geleneksel Türk tiyatrosunun birçok özelliğini başarılı bir şekilde sahneye taşıyan bu film, yıllar geçmesine rağmen değerini korumaktadır. Yeşilçam sinemasının en keyifli yapıtlarından biri olarak kabul edilen ‘Şaban Oğlu Şaban’, günümüzde bile büyük bir beğeniyle izlenmeye devam etmektedir.”

Bu yazılar, eserleri veya düşünce yazılarını değerlendirirken, onların güçlü ve zayıf yönlerini analiz ederek okuyuculara bilgi verir ve anlayış kazandırır.


Bu açıklama ve örnekler, eleştirinin temel özelliklerini ve işlevlerini detaylı ve özgün bir şekilde sunar.


Sözcükler Arasındaki Anlam İlişkileri

Eylül 17, 2024 Okuma süresi: 8 dakika

Sözcüklerin anlam ilişkileri, dilin inceliklerini anlamak açısından büyük önem taşır. Aşağıda, çeşitli anlam ilişkilerini açıklayan ders notlarını bulabilirsiniz:

Eş Anlamlı Sözcükler

Eş anlamlı sözcükler, anlamları bakımından birbirlerinin yerine kullanılabilen kelimelerdir. Eş anlamlılık, genellikle farklı kelimeler arasında anlam benzerliğini ifade eder ve bazı durumlarda, yabancı kökenli kelimelerle Türkçe karşılıkları arasında da gözlemlenebilir. Örneğin, okul ile mektep, uygarlık ile medeniyet, sözcük ile kelime, yazın ile edebiyat eş anlamlı sözcüklerdir.

Örnek:

  • “Bu şartlar altında bu işi bitirmek olanaksız görünüyor.” → Bu cümlede “olanaksız” sözcüğünün yerine “imkansız” kelimesi kullanılabilir.

Bazı durumlarda eş anlamlı sözcükler birbirinin yerine kullanılmayabilir. Örneğin, “bahtı kara yarim” ifadesinde “kara” kelimesinin yerine “siyah” kelimesi uygun düşmez.

Yakın Anlamlı Sözcükler

Yakın anlamlı sözcükler, cümle içinde anlam bakımından birbirinin yerine kullanılabilen, ancak anlamı tam olarak örtüşmeyen kelimelerdir. Bu kelimeler benzer anlamlar taşır, ancak kullanıldıkları bağlama göre küçük farklar gösterebilirler.

Örnekler:

  • “Başarmak için o kadar didindi (çalıştı), ama sonuca ulaşamadı.”
  • “Memleketteki ailesine para yolladı (gönderdi).”

Bu örneklerde, “didinmek” ve “çalışmak”, “yollamak” ve “göndermek” yakın anlamlıdır.

Zıt Anlamlı Sözcükler

Zıt anlamlı sözcükler, anlam bakımından birbirinin tam karşıtı olan kelimelerdir. Bu tür kelimeler, anlam zıtlıkları oluşturur ve bu zıtlıklar cümlelerin farklı duygusal tonlar veya anlam derinlikleri kazanmasına yol açar.

Örnekler:

  • “Uzun bir çalışmadan sonra zor sorular gözüme birden kolay geldi.” → “Zor” ve “kolay” zıt anlamlıdır.
  • “Şimdi de soru-cevap çalışması yapacağız.” → “Soru” ve “cevap” zıt anlamlıdır.

Not: Zıt anlamlı sözcüklerle olumsuzluk ifadeleri arasındaki farkı anlamak önemlidir. Örneğin, “akıllı düşman, akılsız dosttan hayırlıdır” atasözünde “düşman” ve “dost” kelimeleri zıt anlamlıdır, “akıllı” ve “akılsız” kelimeleri ise olumsuzluk farkıdır.

Eş Sesli (Sesteş) Sözcükler

Eş sesli sözcükler, okunuşları ve yazılışları aynı ancak anlamları farklı olan kelimelerdir. Bu tür kelimeler bağlamdan anlam kazanır ve doğru anlaşılabilmesi için bağlamın belirleyici olması gerekir.

Örnekler:

  • “Rize’de çay üretimi yapılır.” (Bitki olan “çay”) → “Çay” bitkisi anlamında kullanılmıştır.
  • “Köyümüzün yanından bir çay akar.” (Akan suyu ifade eden “çay”) → “Çay” akarsu anlamında kullanılmıştır.
  • “Çoban yüz koyun daha satın aldı.” (Rakam olan “yüz” – 100) → “Yüz” rakam anlamında kullanılmıştır.
  • Yüz‘ün çok solgun görünüyor.” (Çehre anlamındaki “yüz”) → “Yüz” çehre anlamında kullanılmıştır.

Düzeltme işaretiyle yazılan sözcükler eş sesli değildir. Örneğin, “hala” ve “hâlâ”, “yar” ve “yâr”, “kar” ve “kâr” gibi kelimeler eş sesli değildir.

Somut ve Soyut Anlamlı Sözcükler

Somut anlamlı sözcükler, beş duyu organımızla algılayabildiğimiz varlıkları anlatır. Bu kelimeler fiziksel olarak gözlemlenebilir ve dokunulabilir.

Örnekler:

  • Soğuk, sıcak, acı, ekşi, koku, rüzgar, gürültü, ağaç, taş

Soyut anlamlı sözcükler ise beş duyu organıyla algılanamayan kavramları ifade eder. Bu kelimeler zihinsel veya duygusal durumları belirtir.

Örnekler:

  • İyilik, kötülük, mutluluk, üzüntü, inanç, rüya, sevgi, saygı

Somutlaştırma: Soyut kavramlar, somut kavramlarla ifade edilerek belirginleştirilir.

Örnek:

  • “Sende kafa yok ki bu işin sonunu düşünesin!” → Burada “kafa” kelimesi, “zeka” kavramını somutlaştırmak için kullanılmıştır.

Genel ve Özel Anlamlı Sözcükler

Genel anlamlı sözcükler, ortak niteliklere sahip varlıkların tümünü veya bir kısmını ifade eder. Bu kelimeler daha geniş bir anlam yelpazesi sunar.

Örnek:

  • Canlı, bitki, ağaç, çam

Özel anlamlı sözcükler ise bu genel kavramların daha özel birini ifade eder. Bu kelimeler belirli ve dar bir anlam içerir.

Örnek:

  • “Çam” sözcüğü, “ağaç” kelimesinin daha özel bir türüdür.

Nitel ve Nicel Anlamlı Sözcükler

Nitel anlamlı sözcükler, varlıkların ölçülemeyen, ancak niteliksel özelliklerini anlatır. Bu tür kelimeler genellikle soyut niteliklere işaret eder.

Örnekler:

  • “Serdar’ın güzel bir sesi var.”
  • “Arkadaşın sevimli bir kişi.”

Nicel anlamlı sözcükler ise varlıkların ölçülebilen, sayılabilen özelliklerini ifade eder. Bu kelimeler genellikle miktar veya boyut belirtir.

Örnekler:

  • Yüksek topuklu bir ayakkabı almıştı.”
  • “Bizi geniş bir salona aldılar.”

Bu notlar, dilin farklı anlam özelliklerini kavrayarak, sözcüklerin ve ifadelerin nasıl kullanıldığını anlamanızı kolaylaştıracaktır.


Küçümseme Nedir? Örneklerle Açıklama

Eylül 17, 2024 Okuma süresi: 6 dakika

Küçümseme Nedir? Örneklerle Açıklama

Küçümseme, bir kişiyi, bir durumu veya bir şeyi değerinin altında gösterme, önemsiz karşılama, aşağılama anlamına gelir. Bu, genellikle sözlü olarak ifade edilir, ancak bazen beden dili veya mimiklerle de anlaşılabilir. Küçümseme, kişinin özgüvenini zedeler, ilişkileri bozar ve iletişimi olumsuz etkiler.

Küçümsemenin Çeşitli Biçimleri

  • Açıkça ifade edilen küçümseme: Doğrudan olumsuz yorumlar yapmak, alay etmek, aşağılamak gibi davranışlar. Örneğin, “Sen bunu beceremezsin zaten.” gibi bir cümle açık bir küçümseme örneğidir.
  • Gizli küçümseme: İnce alaylar, sarkastık sözler, vücut diliyle küçümseme gibi daha dolaylı yöntemler. Örneğin, bir kişinin fikrini dinlerken gözlerini devirip başını sallamak gizli bir küçümseme biçimidir.
  • Karşılaştırma yoluyla küçümseme: Başka bir kişi veya durumla kıyaslayarak birini aşağılamak. Örneğin, “O kadar da iyi değil ki, komşumuz daha iyisini yapar.” gibi bir cümle karşılaştırma yoluyla küçümsemeye örnektir.
  • Yetenekleri küçümseme: Bir kişinin yeteneklerini abartılı bir şekilde küçümsemek. Örneğin, “Sen mi resim çizeceksin, komik olmasın.” gibi bir cümle yetenekleri küçümsemeye örnektir.

Küçümsemenin Psikolojik Etkileri

Küçümseme, hedef alınan kişide aşağılık duygusu, özgüven eksikliği, öfke, depresyon gibi birçok olumsuz psikolojik etki yaratabilir. Ayrıca, ilişkilerde güvensizlik ve uzaklaşmaya neden olabilir.

Küçümsemenin Nedenleri

  • Kendi güvensizliğini gizleme: Kişi, kendi eksikliklerini kapatmak için başkalarını küçümseyebilir.
  • Kontrol etme ihtiyacı: Başkalarını küçümseyerek onları kontrol altında tutmaya çalışabilir.
  • Kıskançlık: Başkalarının başarılarını hazmedemeyebilir ve onları aşağılayarak kendini iyi hissetmeye çalışabilir.
  • Eğitim tarzı: Çocukluk döneminde yaşanan olumsuz deneyimler, yetişkinlikte küçümseyici davranışlara yol açabilir.

Küçümsemeyle Nasıl Başa Çıkılır?

  • Farkında olmak: Küçümsemenin farkında olmak, ilk adım. Kendi davranışlarınızı ve başkalarının size karşı tutumunu gözlemleyin.
  • Sınırlar koymak: Küçümseyen kişilere karşı sınırlar koyun. Onların davranışlarını kabul etmeyeceğinizi belirtin.
  • Kendinize güvenin: Kendi değerlerinizi bilin ve kendinize güvenin.
  • Profesyonel yardım almak: Eğer durumunuzun üstesinden tek başınıza gelemiyorsanız, bir terapistten yardım alın.

Küçümsemenin Önlenmesi

  • Empati kurmak: Başkalarının duygularını anlamaya çalışın.
  • Özgüvenli olmak: Kendinize ve başkalarına karşı saygılı olun.
  • Olumlu iletişim kurmak: Açık ve net bir şekilde iletişim kurun.
  • Eleştirileri yapıcı bir şekilde yönetmek: Eleştirileri kişisel olarak algılamayın ve gelişmek için kullanın.

Küçümseme, toksik bir davranış biçimidir ve ilişkileri zedeler. Bu nedenle, hem kendimiz hem de başkaları için küçümsemeyi hayatımızdan çıkarmak önemlidir.

Örnek Küçümseme Cümleleri:

  • “Sen bunu asla başaramazsın.”
  • “Ne anlarsın sen bundan?”
  • “Senin gibi biri…!”
  • “Çok komik olmuş.” (Sarkastık bir tonla)
  • “Seninle uğraşamam.”

Bu cümleler, açık veya gizli bir şekilde bir kişiyi aşağılar ve onun özgüvenini zedeler.

Not: Bu örnekler, küçümsemenin sadece birkaç çeşidini göstermektedir. Küçümseme, çok daha karmaşık ve çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir.

Eğer bir kişi tarafından sürekli olarak küçümseniyorsanız, lütfen yalnız kalmayın ve bir uzmandan yardım alın.


Ünlü Daralması Tanımı ve Örnek Cümleler

Eylül 17, 2024 Okuma süresi: 13 dakika

Türkçede bazı kelimelerde “-a” ve “-e” ünlülerinin darlaşarak “-ı”, “-i”, “-u”, “-ü” seslerine dönüşmesi olayı ünlü daralması olarak adlandırılır. Bu ses değişimi, kök ya da gövde biçimindeki fiillerde görülür ve iki şekilde gerçekleşir:

a. Geniş Ünlülerle Bitip “-yor” Ekini Alan Fiillerde Ünlü Daralması:

Türkçede geniş ünlü ile biten kelimeler “-yor” eki aldığında, bu ek, geniş ünlüleri “-ı”, “-i”, “-u”, “-ü” dar ünlülerine dönüştürür.

Ünlü Daralması Kuralları:

  • a ünlüsü → ı veya u sesine dönüşür.
  • e ünlüsü → i veya ü sesine dönüşür.

Örnekler:

  • Ağla-yorağlıyor
  • Anla-yoranlıyor
  • Ara-yorarıyor
  • Başla-yorbaşlıyor
  • Bekle-yorbekliyor
  • Cevapla-yorcevaplıyor
  • De-yordiyor
  • Dinle-yordinliyor
  • Dile-yordiliyor
  • Düşle-yordüşlüyor
  • Hopla-yorhopluyor
  • İzle-yorizliyor
  • Oyna-yoroynuyor
  • Özle-yorözlüyor
  • Gizle-yorgizliyor
  • Gözle-yorgözlüyor
  • Kana-yorkanıyor
  • Kapla-yorkaplıyor
  • Kutla-yorkutluyor
  • Planla-yorplanlıyor
  • Sakla-yorsaklıyor
  • Süsle-yorsüslüyor
  • Söyle-yorsöylüyor
  • Temizle-yortemizliyor
  • Tuzla-yortuzluyor
  • Yakala-yoryakalıyor
  • Yaşa-yoryaşıyor
  • Ye-yoryiyor

Ünlü Daralması ile İlgili Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar:

  1. Ünlü Daralması Kontrolü:

    “-ı”, “-i”, “-u”, “-ü” seslerinin, ilgili kelimenin “-yor” ekinden önce gelen “-a” veya “-e” seslerine dönüştürülerek sözcüğün yeniden okunması gerekir. Eğer bu dönüşümde anlamlı bir kök ya da gövde ortaya çıkıyorsa, ünlü daralması söz konusudur. Aksi halde, bu sesler yardımcı ünlü olarak değerlendirilir.

    • Bekli-yor kelimesi bekle- olarak geri döndüğünden ünlü daralmasıdır.
    • Yapı-yor kelimesi yapa- olarak dönüşmediğinden yardımcı ünlüdür.
  2. “Ye-“, “De-“, “Ne-” Öneklerinde Ünlü Daralması:

    “Ye-“, “De-“, “Ne-” gibi öneklerin bazı kullanımlarında ünlü daralması meydana gelirken, bazılarında bu daralma gerçekleşmez. Bu kurala uymayan yazımlar, yazım yanlışı olarak kabul edilir.

    • De-y-ecekdiyecek
    • Ne-y-eniye
    • De-y-erekdiyerek
    • De-y-endiyen
    • Ye-y-ecekyiyecek
    • Ye-y-en-leryiyenler
    • Ye-y-elimyiyelim
    • Ye-y-erekyiyerek
    • Ye-y-inceyiyince
    • Ye-y-ipyiyip

    Uyarı: “Deyince” ve “deyip” kelimelerindeki “y” sesi ünlü daralması oluşturmaz; bu, dilimizde bir istisnadır.

    • De-y-incede-y-ince (Ünlü daralması olmamıştır.)
    • De-y-ipde-y-ip (Ünlü daralması olmamıştır.)
  3. Olumsuzluk Eklerinin Daralması:

    “-yor” ekinden önce gelen “-ma” ve “-me” olumsuzluk ekleri her zaman daralmaya uğrar.

    • Yazma+yoryazmıyor
    • Gelme+yorgelmiyor
    • Anlama+yoranlamıyor
    • Öpme+yoröpmüyor
    • Doyma+yordoymuyor
    • Dinleme+yordinlemiyor
    • Bakma+yorbakmıyor
    • Seçme+yorseçmiyor
    • Susma+yorsusmuyor
    • Çözme+yorçözmüyor
    • Okuma+yorokumuyor
    • Gülme+yorgülmüyor
    • Korkma+yorkorkmuyor
  4. Yanlış Ünlü Daralması:

    “Ye-“, “De-“, “Ne-” dışında ünlü daralmasının olduğu tüm yazımlar yanlıştır.

    • İzleyecekizliyecek (Yanlış yazım)
    • Dinleyelimdinliyelim (Yanlış yazım)
    • Ağlayacakağlıyacak (Yanlış yazım)
    • Anlayabiliranlıyabilir (Yanlış yazım)
    • Atlayarakatlıyarak (Yanlış yazım)
    • Başlayacakbaşlıyacak (Yanlış yazım)
    • Bilmeyecekbilmiyecek (Yanlış yazım)
    • İnmeyecekinmiyecek (Yanlış yazım)
    • Bekleyecekbekliyecek (Yanlış yazım)
    • Düzenleyecekdüzenliyecek (Yanlış yazım)
    • Söyleyeceksöyliyecek (Yanlış yazım)
    • Gizleyeligizliyeli (Yanlış yazım)
    • Yaşayacakyaşıyacak (Yanlış yazım)
    • Oyalayacakoyalıyacak (Yanlış yazım)
  5. Kaynaştırma Ünsüzlerinden Önce Ünlü Daralması Olmaz:

    Kaynaştırma ünsüzünden önce gelen “a” ve “e” ünlüleri ünlü daralmasına uğramaz.

    • Ağlayanağlıyan (Yanlış yazım)
    • Dileyendiliyen (Yanlış yazım)
    • Söyleyeceksöyliyecek (Yanlış yazım)

Ünlü Daralması ile İlgili Cümleler:

  • Gözyaşları akıyordu, hüzün dolu mevsimler arasında.
  • Arkadaşını her geçen gün daha iyi anlıyor.
  • Her geçen günle insan geçmişi derinlemesine düşünüyor.
  • Okula varınca ağlamaya başlıyor Mustafa.
  • Küçük çocuklar top oynuyordu, büyükler ise onları izliyordu.
  • Bir şeyler söylüyor bize zamanın sessiz akışı.
  • Hizmetliler sınıfı temizliyor, küçükler ise süslüyordu.
  • Annesi ondan gizliyor, ama sürekli annesinin yolunu gözlüyor.
  • O, herkese kolayca kanıyor.
  • Kuşlar bu mevsimlerde mi bekliyor?
  • Canlı yayında ilgili kişilerin sorularını cevaplıyor.
  • Yüreğinde özlemin diğer adını saklıyor.
  • Bir çalışan yolu tuzluyordu, diğeri de sürekli hopluyordu.
  • Savaşsız, sevgi dolu bir dünya diliyorum.
  • Herkes dikkat kesilmiş, oradakileri dinliyordu.
  • Peşinden koştuğu kediyi bir anda yakalıyor.
  • Ellerini masaya yaslamış çocukların geleceğini düşünüyordu.
  • Furkan, o güzel gününü kutluyor; Ahmet ise tatilini planlıyordu.
  • Annesini gün gün özlüyordu.

Bu şekilde, ünlü daralması ile ilgili kuralları ve örnekleri tam anlamış oluruz.


Hâl Ekleri Nedir? Örnekli Açıklamalar

Eylül 17, 2024 Okuma süresi: 7 dakika

Hâl Ekleri

Hâl ekleri, isimlere eklenerek çeşitli anlam ilişkileri kurar ve dört ana grupta incelenir. Her bir hâl eki, cümlede belirli bir rol oynar ve anlamı değiştirir.

A. Belirtme Hâl Eki (-ı, -i, -u, -ü)

Belirtme hâl eki, fiildeki iş, oluş veya hareketten etkilenen varlığı ifade eder. Bu eki alan sözcükler, cümlede “belirtili nesne” olarak görev yapar.

Örnekler:

  • Okulu temizlediler. (Burada “okulu” belirtme hâl eki almış ve cümlede belirtili nesne olarak yer almıştır.)
  • Kitabı bir günde bitirdi. (Burada “kitabı” belirli bir nesne olarak kullanılmıştır.)
  • Dünyayı verseler, bana onu vermem. (Bu örnekte “dünyayı” belirtme hâl eki almıştır.)

Not: Belirtme hâl eki olan “-ı, -i, -u, -ü” sesleri, isim tamlaması oluşturmadan kullanılır. Eğer bu ekler “onun” gibi bir zamirin başına eklenerek anlamlı bir tamlama oluşturulabiliyorsa, bu ekler iyelik eki olarak kabul edilir. Aksi durumda belirtme hâl eki olarak değerlendirilir. Bazen bir kelimede hem belirtme hâl eki hem de iyelik eki birlikte bulunabilir.

Örnekler:

  • Evi temizledim. (Burada “-i” eki belirtme hâl eki olarak kullanılmıştır.)
  • Evi yıkılmış. (Burada “-i” eki iyelik eki olarak işlev görür ve cümlenin başına “onun” tamlayanı getirilebilir.)
  • Evini temizledim. (Burada “-i” iyelik eki ve “-i” belirtme hâl eki birlikte kullanılmıştır.)

B. Yönelme Hâl Eki (-e, -a)

Yönelme hâl eki, isimlere yönelme, yaklaşma veya ulaşma anlamı katar. Bu eki alan sözcükler genellikle dolaylı tümleç olarak işlev görür.

Örnekler:

  • Sabah okula yürüyerek gitti. (Burada “-a” eki yönelme anlamı katmıştır.)
  • Binanın çevre düzenlemesi akşama biter. (Burada “-a” eki zaman anlamı katmıştır.)
  • Fincanı ağzına kadar doldurmuştu. (Burada “-a” eki ismi edata bağlamıştır.)
  • Kitabı ona aldım. (Burada “-a” eki amaç ilişkisi kurar.)
  • Yan yana oturmuşlardı. (Burada “-a” eki ikileme yapar.)
  • Başına buyruk biridir. (Burada “-a” eki deyim oluşturur.)

C. Bulunma Hâl Eki (-de, -da, -te, -ta)

Bulunma hâl eki, isimlere durum, yer veya zaman bildirir. Bu eki alan sözcükler genellikle dolaylı tümleç olarak kullanılır. Ayrıca, eklendikleri sözcüğü veya sözcük grubunu zarf tümleci ve yüklem yapabilirler.

Örnekler:

  • Okulda her zaman örnek bir öğrencidir. (Burada “-da” eki dolaylı tümleç olarak kullanılmıştır.)
  • Olanları annesinden evde öğrendi. (Burada “-de” eki ismi fiile bağlamıştır.)
  • Bu yıl tatile haziranda çıkacağız. (Burada “-da” eki zaman bildirmiş ve zarf tümleci oluşturmuştur.)
  • Bizleri saatlerce ayakta alkışlamış. (Burada “-da” eki fiil durumunu tamamlamıştır.)
  • Elde avuçta olan her şey bir anda yok oldu. (Burada “-da” eki ikileme oluşturmuştur.)

Not: Bulunma hâl eki ile bağlaç ve sıfat yapan “-de, -da” ekleri birbirine karıştırılmamalıdır. Bulunma hâl eki ve sıfat yapan “-de, -da” her zaman birleşik yazılırken, bağlaç olan “da” ayrı yazılır.

Örnekler:

  • Parkta top oynayan çocuklara bakıyordu. (Burada “-da” eki bulunma hâl ekidir.)
  • Mustafa da eve geç gelmişti. (Burada “da” bağlaçtır.)
  • Gözde öğrenciler bir sınıfa dolduruldu. (Burada “-de” sıfat yapan ek olarak kullanılmıştır.)

D. Ayrılma (Çıkma-Uzaklaşma) Hâl Ekleri (-den, -dan, -ten, -tan)

Ayrılma hâl ekleri, isimlere zaman, yer, karşılaştırma ve sebep anlamı katar. Genellikle eklendiği sözcüğü dolaylı tümleç yapar.

Örnekler:

  • İşe gitmek üzere evden çıktı. (Burada “-den” eki ismi fiile bağlamıştır.)
  • İstanbul’dan güzel bir şehirdir. (Burada “-dan” eki karşılaştırma anlamı katmıştır.)
  • Sıcaktan olduğu yerde uyuyakaldı. (Burada “-dan” eki sebep bildirmiştir.)
  • Sabahtan bu işle uğraşıyor. (Burada “-dan” eki zaman bildirmiştir.)
  • Durumu günden güne iyileşiyor. (Burada “-den” eki ikileme oluşturmuştur.)
  • Sıradan insanlarla karşılaştık. (Burada “-dan” eki yapım eki yapmıştır.)
  • Çalışanlardan bazıları kazandı. (Burada “-dan” eki isim tamlamasında tamlayan eki olarak kullanılmıştır.)
  • Sabahtan beri uğraşıyor. (Burada “-dan” eki edat grubunu kurmuştur.)
  • Elmadan yarısı bana düştü. (Burada “-dan” eki bütünün parçası anlamını katmıştır.)

 

Bunlardan başka bir de ismin yalın hali vardır bu eksizdir.


Yan Anlam

Eylül 17, 2024 Okuma süresi: 6 dakika

Yan Anlam

Yan anlam, bir sözcüğün temel anlamından uzaklaşarak kazandığı yeni anlamdır. Bu anlam, genellikle temel anlamla biçimsel veya işlevsel benzerlik taşıyan anlamlardır. Yan anlam, çoğunlukla insan vücuduna ait organ adlarının doğadaki nesnelere uygulanmasıyla oluşur. Gerçek anlamla işlevsel veya biçimsel benzerlik söz konusudur. Bir sözcüğün tek bir temel anlamı olabilirken, birden fazla yan anlamı olabilir. Yan anlamlar somut veya soyut olabilir ve bir sözcüğün zaman içinde kazandığı çeşitli anlamları ifade eder. Genel olarak, bir sözcüğün hem temel hem de yan anlamı gerçek anlam içinde değerlendirilir.

Yan Anlam Örnekleri

  1. İstanbul Boğazı bu mevsimde güzelliğiyle büyülüyor.
    (Bu cümlede “Boğaz” kelimesi insan boğazına biçimsel benzerlik gösterir. “Boğaz” kelimesinin temel anlamı insanın vücut parçasıdır, ancak burada İstanbul Boğazı da şekil olarak bu organa benzemektedir.)
  2. Masanın gözüne bir şey düşen çocuk hemen oradan uzaklaştı.
    (“Göz” kelimesinin gerçek anlamı, insanların yüzlerinde bulunan görme organıdır. Ancak burada, masanın “gözü” ifadesi ile şekilsel bir benzerlik kurulmuş ve bu nedenle yan anlam kazanmıştır.)
  3. Geminin burnunu düzeltmeden yola çıkan kaptan zor anlar yaşadı.
    (“Burun” kelimesi, insan yüzündeki çıkıntıyı ifade eder. Ancak burada, “burun” kelimesi geminin ön kısmı için kullanılarak şekilsel benzerlikten yan anlam kazanmıştır.)
  4. Derenin ağzında biriken toprakların ne kadar zengin olduğunu köylüler hemen fark etti.
    (“Ağız” kelimesi burada, dere yatağının sonunu tanımlamak için kullanılmış ve bu kullanım yan anlamlıdır.)
  5. Kapının kolu kırılınca sabaha kadar içeride kaldılar.
    (“Kol” kelimesinin gerçek anlamı insan vücudunun yanlarında bulunan uzuvdur. Kapının kolu, yan anlam olarak çıkıntılı bir parçayı ifade eder.)
  6. Köprünün ayağı selden kırılınca yol trafiğe kapatıldı.
    (“Ayak” kelimesi insan vücudunun destekleyici uzvudur. Köprü ayağı ise bu anlamı benzer şekilde destekleyen bir yapı parçasıdır ve bu nedenle yan anlam kazanmıştır.)
  7. Anamur Burnu Türkiye’nin en güney noktasıdır.
    (Burada “Burnu” kelimesi, şekilsel benzerlikten dolayı yan anlam kazanmıştır.)
  8. Soruyu ancak benim söylediğim yolla çözebilirsin.
    (“Yol” kelimesinin gerçek anlamı, bir yerden bir yere gitmek için kullanılan güzergahı ifade eder. Burada ise işlevsel benzerlik nedeniyle yan anlamda kullanılmıştır.)
  9. Yeme organımız olan ağız kelimesi, Mustafa acıktığından ağzını doldura doldura yemeğini yiyordu.
    (Bu cümlede “ağız” kelimesi gerçek anlamında, yani yeme organı olarak kullanılmıştır.)
  10. Bardak ağzı, yol ağzı, poşet ağzı, sürahi ağzı kullanımlarında “ağız” kelimesi yan anlamda kullanılmıştır.
    (Bu kullanımlar, çeşitli nesnelerin açık kısımlarını tanımlamak için “ağız” kelimesinin yan anlamını ifade eder.)
  11. “Baş” kelimesi gerçek anlamda bir canlının kafa kısmını ifade eder. “Çırak başı,” “ırgat başı,” “bir baş soğan,” “kalemin başı,” “örgütün başı” sözcük gruplarında ise “baş” kelimesi yan anlamda kullanılmıştır.
    (Bu kullanımlar, “baş” kelimesinin çeşitli anlamlarını, fiziksel ve soyut kavramları ifade eden yan anlamlarını gösterir.)

Yan Anlamlı Cümleler

  1. Mustafa güneşte iyice yanmıştı.
    (Yan anlam: Bronzlaşmak.)
  2. Bir baş sarımsak bir kazanı kokutur.
    (Yan anlam: Tek, tane.)
  3. Kör bıçakla karpuzu kesmeye çalışıyor.
    (Yan anlam: Yeterince keskin olmayan.)
  4. Titanik gerçekte batmış olabilir ama gönüllerde yüzüyor.
    (Yan anlam: Suya gömülmek.)
  5. Yolun başında heyecanla miniklerini bekliyordu.
    (Yan anlam: Görünen kısım.)
  6. Soğuk bir kış gecesi baklavalar açılır ince ince ellerle.
    (Yan anlam: Inceltip şekil vermek.)
  7. Bir çiçekçi de bizim mahallede açıldı.
    (Yan anlam: Faaliyete başlamak.)
  8. Yılın ilk karı düşünce çocuklar sevinçle dışarı fırladılar.
    (Yan anlam: Yağmak.)
  9. Hangi dalda başarılı olacaksak oraya yönelelim.
    (Yan anlam: Branş, uğraş.)
  10. Dağın sırtına nefes nefese tırmandılar.
    (Yan anlam: Tepe noktası.)
  11. İhtiyar adama yardım ederek gömleğinin düğmelerini tek tek açtı.
    (Yan anlam: İliklemeyi ortadan kaldırmak.)
  12. Kapının dili kırılınca kapı bir türlü açılmadı.
    (Yan anlam: Açma-kapamayı sağlayan parça.)