Belgisiz Sıfatlar Nedir? Örnekleri

Eylül 21, 2024 Okuma süresi: 5 dakika

Belgisiz Sıfatlar Nedir?

Belgisiz sıfatlar, varlıkların sayısal belirsizliklerini ifade eden ve yaklaşık olarak tanımlayan sıfat türleridir. Bu sıfatlar, belirli bir sayıyı ya da durumu ifade etmekten ziyade, belirsizlik ya da genellik taşır. “Bir”, “birçok”, “birkaç”, “çoğu”, “kimi”, “bazı”, “tüm”, “başka”, “bütün”, “birtakım”, “hiçbir”, “herhangi bir”, “her” gibi sözcükler, isimlerle bir araya geldiğinde belgisiz sıfat oluşturur.


Örnek Cümleler:

  • Bir gün hepimiz yaptıklarımızdan pişmanlık duyacağız. (bir gün)
  • Yarın okulumuzda bazı dersler boş geçecek. (bazı dersler)
  • Birçok insan, anne ve babasının kıymetini sonradan anlar. (birçok insan)
  • Bunu hiçbir insan geri çeviremez. (hiçbir insan)
  • Birkaç arkadaş, birlikte pikniğe gidecekler. (birkaç arkadaş)
  • Onlar, bu konuda her şeyi göze almışlardı. (her şey)
  • Kimse, bütün insanlığı karşısına alamaz. (bütün insanlık)
  • Biraz elma alalım diye manava gitmiştik. (biraz elma)
  • İnsanlar, çoğu zaman yaşanan anın kıymetini bilmezler. (çoğu zaman)
  • Bir gün sen de anlarsın dünyanın ne kadar karmaşık olduğunu. (bir gün)
  • Kimi insanlar balıkların çeşitlerini bilir, ben ise ayrılıkların. (kimi insanlar)
  • Yaptığımız tüm hesaplar alt üst oldu. (tüm hesaplar)
  • Birtakım düşünceler kişileri köreltir. (birtakım düşünceler)
  • Bu işte herkes başka hesaplar peşindedir. (başka hesap)
  • Herhangi bir tuşla oraya ulaşabilirsiniz. (herhangi bir tuş)

Yukarıdaki cümlelerde kalın yazılmış ifadeler, varlıkları kesin olarak değil, belirsiz ve yaklaşık bir şekilde ifade ettikleri için belgisiz sıfat olarak görev yapmaktadır.


Belgisiz Sıfatlarla İlgili Uyarılar

  1. “Bir” kelimesi, hem belgisiz sıfat hem de sayı sıfatı olarak kullanılabilir. Eğer “herhangi bir” anlamında kullanılıyorsa belgisiz sıfat, “tek” anlamında kullanılıyorsa sayı sıfatıdır.

Örnek 1:

Bir gün gelir sen de bizi anlarsın.
Buradaki “bir” kelimesi belgisiz sıfattır. Çünkü “bir” kelimesinin yerine “iki”, “üç” gibi sayılar getirilemez. Örneğin, “İki gün gelir sen de bizi anlarsın.” şeklinde bir cümle oluşturmak yanlış olur.


Örnek 2:

Bir günde o uzak yere ulaşmış.
Buradaki “bir” kelimesi sayı sıfatıdır. Çünkü yerine “iki”, “üç” gibi sayılar getirilerek cümle doğru hale getirilebilir: “İki günde o uzak yere ulaşmış.”


  1. “Kimi” ve “çoğu” kelimeleri, hem belgisiz zamir hem de belgisiz sıfat olarak kullanılabilir. Eğer bu kelimelerin önünde bir isim varsa belgisiz sıfat, yoksa belgisiz zamirdir.

Örnek:

Kimi insanlar balıkların çeşitlerini bilir, ben ise ayrılıkların. (belgisiz sıfat)
Kimi bunu hazmedemedi, şikayet yoluna gitti. (belgisiz zamir)
Çoğu çiçekler baharda açar. (belgisiz sıfat)
Çoğu gerçeklerin farkına bile varmamıştı. (belgisiz zamir)


 Belgisiz Sıfatların Önemi

Belgisiz sıfatlar, dilde belirsizlik ve genellik ifade ederek cümleleri daha zengin ve etkili hale getirir. Varlıkları kesin olarak tanımlamak yerine, onların niteliklerini ve durumlarını yansıtır. Bu şekilde, okuyucuya ya da dinleyiciye daha derin bir anlam katılır.


Yer-Yön Zarfı Nedir? Örnekleri

Eylül 21, 2024 Okuma süresi: 4 dakika

Yer-Yön Zarfları

Yer-Yön Zarfı Nedir?

Fiil ve fiilimsilerin anlamını mekân ya da yön bakımından belirten sözcüklere yer-yön zarfı denir. Bu zarflar, bir hareketin ya da eylemin nereye doğru olduğunu gösterir ve ek almadan kullanılırlar. “Nereye?” sorusuna cevap veren kelimeler yer-yön zarfı olarak görev yapar. Bu zarfların en yaygın örnekleri arasında “aşağı, yukarı, içeri, dışarı, ileri, geri, öte, beri” gibi sözcükler yer alır.

Örnek Cümleler:

  • Ne oldu, aşağı inecekti ama kaldı öyle.
  • Ehliyet almak istiyorsan, geri çekilmek yerine devam etmelisin.
  • Beri gel çocuk, bak sana bir şey göstereceğim.
  • Dışarı çıkarken aklı bir karış havadaydı.
  • Hemen içeri gir ve toplantıya başla.
  • Biraz öte git ki rahat nefes alalım.

Yer-Yön Zarflarına Dair Notlar

Yer-yön zarfları, isim çekim ekleri aldıklarında zarf olma görevini yitirip isim haline gelirler. Yani, ek aldıklarında artık eylemi değil, bir varlığı ya da yönü ifade ederler.

Örnek Cümleler:

  • İyice bunaldığında kısa süreliğine dışarıya çıktı.
  • Pilot bir anlığına gözlerini yukarıya çevirdi.
  • İşini bitirdikten sonra merdivenlerden aşağıya indi.
  • Kaleci tam ileriye çıktığında golü yedi.
  • Anahtarını unutunca geri dönmek zorunda kaldı.
  • Eğer öteye kaymazsanız, binemeyeceğiz.

Yer-Yön Zarflarının Diğer Kullanım Biçimleri

Yer-yön zarfları, cümlelerde yalnızca zarf olarak değil, aynı zamanda isim ve sıfat görevinde de kullanılabilir. Bu kullanım, sözcüğün cümledeki görevine ve aldığı ekler doğrultusunda değişiklik gösterir.

Örnek Cümleler:

  • Hasan’ın çağrısına uyarak hemen yukarı çıktı. (yer-yön zarfı)
  • Eğer yukarı yoldan giderseniz daha kısa sürede orada olursunuz. (sıfat)
  • Kimse kalmadığında o da yukarıya doğru yöneldi. (isim)
  • Babasının sesini duyar duymaz aşağı indi. (yer-yön zarfı)
  • Aşağı mahalleden yükselen ağlama sesleri gecenin sessizliğini bozuyordu. (sıfat)
  • Aşağıya indiğinde gerçeklerle yüz yüze kaldı. (isim)

Yer-yön zarfları, dilin ve anlatımın önemli öğelerindendir. Onlar sayesinde, fiil ve fiilimsiyle bağlantılı olan eylemlerin hangi yöne doğru gerçekleştiği belirlenir ve cümleye derinlik kazandırılır.


Soru Zarfı Nedir? Örnekleri

Eylül 21, 2024 Okuma süresi: 4 dakika

Soru Zarfı Nedir?

Bir cümledeki fiilleri ya da fiilimsileri soru yoluyla belirten zarflara soru zarfları denir. Bu zarflar, fiilin gerçekleşme şekli, zamanı, nedeni ya da miktarını öğrenmek için kullanılır ve cümlede soru anlamı katarlar. Başlıca soru zarfları arasında “niçin, nasıl, ne zaman, neden, ne kadar, ne, niye” gibi sözcükler bulunur.

Örnek Cümleler:

  • Betül okuldan ne zaman geri dönecek acaba?
  • Derslerine zamanında niye çalışmadın ki?
  • Mehmet neden evimize uğramadı ki?
  • Niye dönüp duruyor kuşlar havada böyle?
  • Bu sıkıntı ne kadar devam edecek?
  • Bizim sizi aradığımızı nasıl fark ettiniz?
  • Baharın son günlerinde yüzler niçin gülmez hiç?
  • Bu dersi neden anlamıyor çocuk acaba?
  • O şarkıyı nasıl hatırlayamazsın, sen mi?
  • Niçin bülbül, dağlara hüzünle bakar acaba?

Soru Zarflarının Kullanımı

Soru zarfları, bir eylemin veya durumun niteliğini öğrenmek için kullanılır ve bu yüzden cümlelerde soru anlamı katarlar. Neden, nasıl, niçin, ne zaman gibi zarflar, olayların gerçekleşme nedenlerini, zamanını veya şekillerini sorgularken, eyleme dair daha fazla bilgi edinmemizi sağlarlar.

Özgün Örnekler:

  • Betül, bu akşam eve ne zaman dönecek, bir bilgin var mı?
  • Derslerine zamanında neden çalışmadın, bir sebebi mi var?
  • Mehmet niye evimize uğramadı, bir şey mi oldu acaba?
  • Kuşlar havada niye böyle daireler çizip duruyor?
  • Bu sıkıntı daha ne kadar devam edecek, sonu var mı?
  • Bizim sizi aradığımızı nasıl öğrendiniz, kim söyledi?
  • Baharın son günlerinde insanların yüzü neden gülmez, bir anlamı var mı?
  • Çocuk bu dersi nasıl anlamaz, bir sorun mu var?
  • Sen o şarkıyı nasıl unutursun, çok özel bir şarkıydı o?
  • Niye bülbüller hüzünlü bakışlarla dağlara dalıp giderler ki?

Bu örneklerde görüldüğü gibi, soru zarfları eylemleri ya da durumları anlamaya yönelik sorularla karşımıza çıkar ve cümlede fiili etkileyen unsurlar hakkında bilgi almamızı sağlar.

Soru zarflarının doğru kullanımı, cümlede anlam derinliği kazandırırken aynı zamanda eylemin ne, nasıl, neden ve ne zaman gerçekleştiği hakkında daha fazla bilgi verir.


Soyut Adlar (İsimler) Nedir? Örnekleri

Eylül 21, 2024 Okuma süresi: 5 dakika

Soyut Adlar (İsimler) Nedir?

Soyut adlar, beş duyumuzla algılayamadığımız, ancak varlığına inandığımız kavramları tanıtan isimlerdir. Bu tür isimler, fiziksel bir varlıkla doğrudan ilişkili değildir; daha çok düşüncelere, duygulara, zihinsel süreçlere ve değer yargılarına dayanır. Soyut isimler, genellikle ruh, akıl, inanç ve sezgi gibi unsurları içerir.

Özellikleri

  • Somut Olmayan: Fiziksel bir varlıkları yoktur; gözlemlenemez veya elle tutulamazlar.
  • Duygusal ve Zihinsel: Duygular, düşünceler ve soyut kavramlarla ilişkilidir.
  • Çeşitli Anlamlar: Birçok farklı anlam ve yorum içerebilirler.

Örnekler

Örnek 1: Adalet

  • Tanım: İnsanlar arasında eşitlik ve haklılık anlamına gelir.
  • Cümle: Adalet, toplumun temel taşlarından biridir.

Örnek 2: Aşk

  • Tanım: Derin bir sevgi ve bağlılık hissidir.
  • Cümle: Aşk, insanları birbirine bağlayan en güçlü duygulardan biridir.

Örnek 3: Cesaret

  • Tanım: Korkuya rağmen zor bir durumu göze alma yetisidir.
  • Cümle: Cesaret, zorluklar karşısında ayakta kalabilmenin anahtarıdır.

Örnek 4: Hüzün

  • Tanım: Kayıp veya hayal kırıklığı nedeniyle oluşan derin bir üzüntü duygusudur.
  • Cümle: Hüzün, bazen en güzel şarkıların doğmasına sebep olur.

Örnek 5: Umut

  • Tanım: Gelecekte olumlu bir durumun gerçekleşeceğine dair inançtır.
  • Cümle: Umut, insanların zorlukları aşmalarında en büyük destekçisidir.

Soyut isimler, insanların içsel dünyasını ve duygusal durumlarını anlamalarına yardımcı olan önemli kavramlardır. Bu tür isimler, dilin zenginliğini artırarak daha derin bir ifade biçimi sunar.

 

İşte soyut adlara dair farklı örnekler, her birini cümle içinde kullanarak:

  1. Merhamet
    • Cümle: Merhamet, insanları birbirine yaklaştıran en önemli duygulardan biridir.
  2. Kaygı
    • Cümle: Gelecek hakkında duyduğu kaygı, onu sürekli düşündürüyor.
  3. Sevinç
    • Cümle: Başarısını kutlarken yüzündeki sevinç ifadesi herkesin dikkatini çekti.
  4. Korku
    • Cümle: Korku, bilinmeyenle yüzleşme cesaretini kırabiliyor.
  5. İyimserlik
    • Cümle: Onun iyimserliği, zor zamanlarda bile umudunu kaybetmemesini sağlıyordu.
  6. Öfke
    • Cümle: Öfke, insanın düşüncelerini bulanıklaştırarak doğru kararlar almasını engelleyebilir.
  7. Özlem
    • Cümle: Uzun yıllar sonra memleketine dönmenin getirdiği özlem, kalbinde derin bir sıcaklık oluşturdu.
  8. Sevgi
    • Cümle: Sevgi, insan ilişkilerinin temelini oluşturan en güçlü bağdır.
  9. Saygı
    • Cümle: Farklı görüşlere saygı duymak, sağlıklı bir tartışmanın anahtarıdır.
  10. Hüzün
    • Cümle: Duyduğu hüzün, onu anılarla dolu bir yolculuğa çıkardı.

Bu örnekler, soyut isimlerin duygu ve düşüncelerle nasıl ilişkilendirilebileceğini gösteriyor.


Eylem Adları (İsimleri) Nedir? Örnekleri

Eylül 21, 2024 Okuma süresi: 3 dakika

Eylem Adları (İsimleri) Nedir?

Eylem adları, bir fiilin isimleşmesiyle oluşan kelimelerdir. Fiilin köküne -ma, -me, -ış, -iş, -uş, -üş gibi yapım eklerinin gelmesiyle meydana gelirler. Eylem adları, eylemleri, hareketleri veya durumu ifade eden isimlerdir.

Eylem Adlarının Özellikleri

  1. Fiil Kökünden Türeme: Eylem adları, fiil köklerinden türetilir.
  2. Eylemi İfade Etme: Eylem veya hareketi isimleştirerek ifade eder.
  3. Cümlede İsim Gibi Kullanılma: Eylem adları, cümlede isim gibi kullanılabilirler.

Örnekler

Örnek 1: Yazmak → Yazma

  • Cümle: Yazma, kitabımı tamamlamam için önemlidir.
  • Açıklama: “Yazma” burada bir eylem adı olarak kullanılmıştır ve yazma eylemini ifade etmektedir.

Örnek 2: Koşmak → Koşma

  • Cümle: Koşma, sağlığım için oldukça faydalıdır.
  • Açıklama: “Koşma” kelimesi, koşma eylemini isimleştirmiştir ve burada bir isim gibi görev yapmaktadır.

Örnek 3: Okumak → Okuma

  • Cümle: Okuma alışkanlığı geliştirmek çok önemlidir.
  • Açıklama: “Okuma” kelimesi, okumak fiilinden türetilmiş bir eylem adı olup, okuma eylemini ifade etmektedir.

Örnek 4: Düşünmek → Düşünme

  • Cümle: Düşünme süreci, karar verme aşamasında kritik bir rol oynar.
  • Açıklama: “Düşünme” kelimesi, düşünmek fiilinden türemiştir ve düşünme eylemini temsil eder.

Örnek 5: Yemek → Yeme

  • Cümle: Yeme, sağlıklı bir yaşam için gereklidir.
  • Açıklama: “Yeme” burada bir eylem adı olarak kullanılmıştır ve yeme eylemini ifade etmektedir.

Eylem adları, dilin zenginliğini artıran ve eylemleri isimleştirerek anlatımı güçlendiren önemli unsurlardır.


“Ki” lerin Yazımı ve Kullanım Kuralları Örnekleri

Eylül 21, 2024 Okuma süresi: 6 dakika

“Ki”nin Yazımı ve Kullanım Kuralları

Türkçede “ki” ekinin üç farklı kullanımı vardır: ilgi zamiri, sıfat yapan “-ki”, ve bağlaç “ki”. Her birinin kendine has yazım ve anlam kuralları bulunmaktadır.

1. İlgi Zamiri “–ki”

“Ki” eki, ilgi zamiri olarak kullanıldığında her zaman bitişik yazılır. Bu ek, belirtili isim tamlamasında “tamlanan”ın yerini tutar. Büyük ünlü uyumu ve küçük ünlü uyumu kurallarına uymaz; yalnızca “-ki” biçimindedir.

Örnekler:

  • Senin baban seni unutmuş; bizimki yine bizi unutmamış. (bizim babamız: belirtili isim tamlaması)
  • Senin için rahat edebilir, benimki kan ağlıyor. (benim içim: belirtili isim tamlaması)
  • Benim kalbim arada bir çarpıyor; seninki ne durumda? (senin kalbin: belirtili isim tamlaması)
  • Bizim çocuk matematikte tel tel dökülmüş; sizinki sınavda ne yapmış? (sizin çocuğunuz: belirtili isim tamlaması)
  • Benim arkadaşım vefalıdır; oysaki onunki her zaman ona yanlış yapar. (onun arkadaşı: belirtili isim tamlaması)

2. Sıfat Yapan “-ki”

Sıfat yapan “-ki”, isimlere eklenerek onlara yer ve zaman anlamı katan bir ektir. Bu ek de her zaman bitişik yazılır ve eklendiği sözcüğe sıfat niteliği kazandırır. Yer bildiren isimlere geldiğinde “-de, -da” hâl ekiyle birlikte kullanılır. Zaman bildiren kelimelerin sonuna da doğrudan gelir.

Örnekler:

  • Çarşıdaki hesap her zaman evdeki hesaba uymaz.
  • Yoldaki işaretler bize her şeyi öğretir.
  • Zannımca bugünkü maç beraberlikle sonuçlanacak.
  • Mustafa aynadaki yansımalarından nefret ediyordu.
  • Dildeki yozlaşma, okuldaki eğitimle önlenebilir.
  • Dünkü maç, bugünkü maçtan heyecanlıydı.
  • Duvardaki saat ile koldaki saat aynı zamanı göstermelidir.

3. Bağlaç “ki”

“Ki” bağlacı, Farsça kökenli bir bağlaçtır ve Türkçenin cümle yapısına uygun bir şekilde kullanılır. Bu bağlaç, kelimeden her zaman ayrı yazılır ve cümlede vurgu veya bağlama amacı taşır. Cümle içinden çıkarıldığında, diğer “-ki” ekleri kadar cümle anlamı ve yapısı bozulmaz. Tek biçimi “ki”dir.

Örnekler:

  • Çalışmalısın ki kazanasın.
  • Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer.
  • Konuyu kendisi anlamamış ki bize de anlatsın.
  • Demek ki dediklerimizi yapmamış.
  • Türk dili, dillerin en zenginlerindendir; yeter ki bu dil, şuurla işlensin.
  • Sen ki, son ehl-i salîbin kırarak savletini…
  • Bu çalışmayla bu sınavı kazanabilir miyim ki…

“Ki” Eki ile İlgili Önemli Uyarılar

  1. Bağlaç ile Kaynaşma: “Ki” bağlacı kaynaştığı kimi sözcüklerle bitişik yazılır.

    Örnekler:

    • çünkü, mademki, halbuki, belki, sanki, meğerki, oysaki. (Bu kelimelerden hiçbirinde “-ki” eki değişmez; yalnızca “çünkü” bağlacında küçük ünlü uyumuna uyarak “kü” şekline dönüşür.)
  2. Kaynaştırma Olmayan Sözler: “Ki” bağlacı kaynaştırmanın oluşmadığı sözlerde her zaman ayrı yazılır.

    Örnekler:

    • Diyelim ki, demek ki, öyle ki, elbette ki, tut ki, ne var ki…
  3. Şüphe veya Pekiştirme: Şüphe ya da pekiştirme göreviyle kullanılan “ki” sözü ayrı yazılmalıdır.

    Örnekler:

    • Ders zili çaldı mı ki hiç kimse dışarıda yok? (şüphe)
    • Vali okulumuza gelecek mi ki? (şüphe)
  4. Çekim Ekleri ile Anlam Durumu: “Ki” nin yer aldığı kelimeye “-ler, -lar” eklerini getirdiğimizde anlamlı bir kelime ile karşılaşırsak “ki” ilgi zamiridir; anlam bozulursa “ki” bağlaç veya sıfat yapan “-ki” ekidir.

    Örnekler:

    • Sizinki yine maçı kaybetmiş. (ilgi zamiri; “Sizinkiler yine maçı kaybetmiş” olarak anlamlıdır.)
    • Kalpteki sızı çabuk geçmez. (sıfat yapan ek; “Kalptekiler sızı yalan söylemez” yapısal olarak yanlıştır.)
    • Bil ki, sizin de saltanatınız bir gün bitecektir. (bağlaç; “Bil kiler sizin de saltanatınız bir gün bitecektir” yanlış bir cümledir.)
  5. Çekimli Fiillerden Sonra: Çekimli fiillerden sonra gelen “ki” eki daima bağlaç olan “ki” ekidir.

    Örnekler:

    • Çiğ yemedim ki karnım ağrısın.
    • Beni öyle seviyor ki anlatamam.
  6. Sıfat Yapan Ek: Sıfat yapan “-ki” eki, sıfat tamlaması kurar. Önünde bulunan isme “hangi” sorusu yöneltilerek bu ek bulunabilir.

    Örnekler:

    • Derideki yara gider; derindeki yara gitmez. (Hangi yara?)
    • İçimdeki ses beni hiçbir zaman yanıltmadı. (Hangi ses?)

Bu kurallar ve örnekler, “ki” ekinin doğru kullanımı ve yazımı hakkında ayrıntılı bilgi sunarak, dil bilgisi açısından dikkat edilmesi gereken noktaları açıklamaktadır.


“Mi” Soru Ekinin Yazılışı ve Kullanım Kuralları Örnekleri

Eylül 21, 2024 Okuma süresi: 6 dakika

“Mi” Soru Ekinin Yazılışı ve Kullanım Kuralları

  1. “Mi”nin Ayrı Yazımı

    “Mi” eki, kendisinden önceki kelimeden her zaman ayrı yazılmalıdır.

    Örnekler:

    • Sen hiç sevdin mi?
    • Sen hiç gidenin bıraktığı boşlukta, sonsuzluğa yuvarlandın mı?
    • Boğazını parçalayan sessiz çığlıklar attın mı?
    • Değer mi, niçin, nedenlerle, beyninin duvarlarını çınlattın mı?
    • Mesela, közü avuçlamak istedin mi?
    • Sen hiç hasretin yaktığı yüreğin mi, yoksa avucun mu daha çok acıyor?
    • Merak ettin mi?
    • Sen hiç uykusuz geçen gecenin sonunda tan yerini ağartırken gözlerin şehrin ıssızlığını içtin mi?
    • Sen hiç medet umdun mu, seher vakti esen yelden yârin kokusunu getirir diye umutlandın mı?
    • Sen hiç sabrının bam telinden sözü olmayan besteler yaptın mı?
    • Yandı mı gözyaşların ağlamaktan?
    • Sen hiç onsuzluktan ölüyorum sandın mı?
    • Sen hiç sevdin mi?

    (Zehra Atasoy)

  2. “Mi” Ekinin Bitişik Yazımı

    “Mi” eki, kendisinden sonra gelen eklerle birlikte bitişik yazılmalıdır.

    Örnek 1:

    • Ağlasam sesimi duyar mısınız, mısralarımda;
    • Dokunabilir misiniz gözyaşlarıma, ellerinizle?

    (Orhan Veli Kanık)

    Örnek 2:

    • Bu eller miydi masallar arasından?
    • Rüyalara uzattığım bu eller miydi?
    • Arzu dolu, yaşamak dolu, bu eller miydi resimleri tutarken uyuyan?

    (Fazıl Hüsnü Dağlarca)

  3. Ünlü Uyumu Kuralları

    “Mi” eki, kendisinden önceki kelimenin son ünlüsüne göre hem büyük hem de küçük ünlü uyumlarına uyar.

    Örnekler:

    • Sen mi bunları yapmışsın yavrum?
    • Bize perşembe mi geleceksiniz?
    • Gök cisimleri içinde en sevdiğin yıldız mı?
    • Bu kahramanlıkları tarihe yazdıran bu bölük mü?
  4. “Mi”nin Cümle İçerisindeki Anlamı

    “Mi” eki, cümlede soru anlamı katmasa bile her zaman ayrı yazılır. Bu durumlarda cümleye farklı anlamlar ekleyebilir.

    Örnekler:

    • Akşamları geç yattım mı sabaha kadar uyuyamazdı? (Zaman)
    • Bizim eve geldi mi hemencecik sahile giderdik? (Zaman)
    • Güzel mi güzel bir elbise almıştı? (Pekiştirme)
  5. İsim ve Fiil Çekim Eki Olarak Kullanımı

    “Mi” eki, hem isim çekim eki hem de fiil çekim eki olarak kullanılabilir.

    Örnekler:

    • Bu yaşına kadar Yaşar Kemal’i hiç okudun mu? (Fiil çekim eki)
    • Bahçemizden gül koparan sen miydin? (İsim çekim eki)
    • Bunların sonucunu doğru tahmin etseydi böyle konuşur muydu? (Fiil çekim eki)
    • Gülün derdinde herr daim olan bülbül mü? (İsim çekim eki)
  6. Olumsuzluk Ekleri ile İlişkisi

    Soru anlamı, soru zarfıyla sağlandığı zaman bazen “-me, -ma” olumsuzluk eki ünlü daralmasına uğrayarak “-mı, -mi, -mu, -mü” şekline dönüşebilir. Bu durumu “mi” soru eki ile karıştırmamalıyız.

    Örnek:

    • Söylediklerimi niçin yaz mıyorsunuz?

    Yukarıdaki cümlede soru anlamı “mi” ekiyle değil, soru zarfı olan “niçin” sözcüğüyle sağlanmıştır. Olumsuzluk ekleri “-me, -ma” ünlü daralmasına uğradığında şeklen “mi” soru ekine benzemektedir. Bu bağlamda, cümlede bir yazım yanlışı da vardır çünkü “-me, -ma” olumsuzluk ekleri her zaman kelimelerle bitişik yazılır.

  7. Birleşik Fiillerde “Mi”nin Kullanımı

    Birleşik yapılı fiillerde “mi” soru eki, iki sözcük arasına girebilir.

    Örnek:

    • Düşüncelerini açıklamaktan vaz mı geçtin?

Bu kurallar ve örnekler doğrultusunda “mi” soru ekinin doğru kullanımı, yazım kurallarının anlaşılması açısından büyük önem taşımaktadır.


Zamir (Adıl) Konu Anlatımı ve Örnekleri

Eylül 21, 2024 Okuma süresi: 19 dakika

Zamir (Adıl) Konu Anlatımı

Zamirler, isimlerin yerini tutarak cümlede kullanılır ve ismin tekrarını önler. Çeşitli türleri vardır ve her biri farklı işlevlere sahiptir. Aşağıda zamir türleri ve her birinin açıklamaları ile örnekleri bulunmaktadır.

1. Kişi Zamirleri

Kişi zamirleri, kişi veya varlıkları belirtmek için kullanılan zamirlerdir. Üç temel şahıs vardır: 1. tekil, 2. tekil ve 3. tekil; ayrıca çoğul formları da bulunmaktadır.

Örnek:

  • Ben sinemaya gidiyorum. (1. tekil)
  • Sen çok çalışkansın. (2. tekil)
  • O, futbol oynamayı seviyor. (3. tekil)
  • Biz bu yaz tatile çıkacağız. (1. çoğul)
  • Siz bu kitabı okudunuz mu? (2. çoğul)
  • Onlar, toplantıya katılacaklar. (3. çoğul)

2. İşaret Zamirleri

İşaret zamirleri, işaret edilen varlıkları veya nesneleri belirtmek için kullanılır. “Bu,” “şu,” ve “o” gibi kelimeleri içerir.

Örnek:

  • Bu, benim en sevdiğim kitap.
  • Şu, kapının önündeki araba senin mi?
  • O, çok güzel bir manzara.

3. Belgisiz Zamirler

Belgisiz zamirler, belirli olmayan, belirsiz varlıkları veya nesneleri ifade eden zamirlerdir. “Biri,” “herkes,” “bazıları” gibi ifadeleri içerir.

Örnek:

  • Biri kapıyı çaldı.
  • Herkes toplantıya katıldı.
  • Bazıları bu konuda fikirlerini açıkladı.

4. Soru Zamirleri

Soru zamirleri, soru sormak için kullanılan zamirlerdir. “Kim,” “ne,” “hangi” gibi kelimeleri içerir.

Örnek:

  • Kim geldi?
  • Ne yapıyorsun?
  • Hangi filmi izlemek istersin?

5. İyelik Zamirleri

İyelik zamirleri, sahipliği belirtmek için kullanılır. Bu zamirler, “benim,” “senin,” “onun” gibi ifadeleri içerir.

Örnek:

  • Bu, benim defterim.
  • Senin elbisen çok güzel.
  • O, onun kalemi.

6. İlgi Zamirleri

İlgi zamirleri, cümlede isimleri tanımlamak için kullanılan zamirlerdir. “Ki,” “hangisi” gibi ifadeleri içerir.

Örnek:

  • Bu kitabı okudun, ki çok güzeldi.
  • Hangisi, senin tercih ettiğin film?

7. Basit Zamirler

Basit zamirler, yalnızca bir kelimeden oluşan zamirlerdir.

Örnek:

  • O çok çalışkan bir öğrencidir.
  • Ben buradayım.

8. Birleşik Zamirler

Birleşik zamirler, birden fazla kelimenin bir araya gelmesiyle oluşan zamirlerdir.

Örnek:

  • Biri gelip beni bulsun.
  • Hiç kimse toplantıya gelmedi.

9. Öbekleşmiş Zamirler

Öbekleşmiş zamirler, bir arada kullanılan zamir gruplarıdır. Birleşik veya sıfat tamlaması gibi düşünebiliriz.

Örnek:

  • Sadece o bu sorunu çözebilir.
  • Her birimiz bu konuda düşünmeliyiz.

10. Ek Halinde Bulunan Zamirler

Ek halinde bulunan zamirler, isimlerin sonuna eklenen zamirlerdir. İyelik ekleri veya zamirler aracılığıyla oluşturulur.

Örnek:

  • Kitaplarım çok güzeldi. (benim)
  • Defterlerin nerede? (senin)

Zamirler, dilde önemli bir rol oynar ve cümlelerin akışını sağlamada büyük katkı sunar. Her bir zamir türü, kendine özgü işlev ve kullanımlara sahiptir.

 

 

Zamir (Adıl) Konu Anlatımı

Zamirler, isimlerin yerini tutan sözcüklerdir. Bu sözcükler, ismin yerini tutarak cümlede anlamın bozulmasını engeller ve ismin tekrar edilmesini önler. Zamirler, cümle içinde farklı görevlerde kullanılabilirler ve isim gibi çekimlenirler. Şimdi zamir çeşitlerini başlıklar altında inceleyelim.


1. Kişi Zamirleri

Kişi zamirleri, konuşan, dinleyen veya hakkında konuşulan kişilerin yerine kullanılan zamirlerdir. Türkçede üç farklı kişi zamiri bulunur: birinci kişi, ikinci kişi ve üçüncü kişi.

  • Birinci Kişi Zamiri: Konuşan kişinin kendisi için kullandığı zamirlerdir (ben, biz).
  • İkinci Kişi Zamiri: Dinleyici için kullanılan zamirlerdir (sen, siz).
  • Üçüncü Kişi Zamiri: Hakkında konuşulan kişi için kullanılan zamirlerdir (o, onlar).

Örnekler:

  1. Ben bugün okula gitmedim. (Birinci kişi tekil)
  2. Biz bu kitabı okuduk. (Birinci kişi çoğul)
  3. Sen çok iyi bir insansın. (İkinci kişi tekil)
  4. Siz buraya neden geldiniz? (İkinci kişi çoğul)
  5. O, resim yapmayı çok sever. (Üçüncü kişi tekil)

2. İşaret Zamirleri

İşaret zamirleri, bir varlığı ya da nesneyi işaret ederek belirten zamirlerdir. Türkçede “bu, şu, o, bunlar, şunlar, onlar” gibi işaret zamirleri bulunur. Bu zamirler, işaret ettikleri varlıkların yerine kullanılır ve hangi nesne ya da kişiden bahsedildiğini açıkça belirtir.

Örnekler:

  1. Bu benim kalemim. (Yakındaki bir nesneyi işaret eder)
  2. Şu ev bizim olacak. (Biraz daha uzak olanı işaret eder)
  3. O senin kitabın mı? (Daha uzaktaki bir nesneyi işaret eder)
  4. Bunlar senin oyuncakların mı? (Yakındaki çoğul nesneleri işaret eder)
  5. Şunlar kimlerin eşyaları? (Biraz uzaktaki çoğul nesneleri işaret eder)

3. Belgisiz Zamirler

Belgisiz zamirler, belli bir varlığı ya da kişiyi işaret etmeyen, genel bir anlam taşıyan zamirlerdir. “Biri, bazıları, kimse, herkes, hiçbir şey” gibi belirsiz ifadeler içeren zamirlerdir.

Örnekler:

  1. Birisi kapıyı çaldı. (Belirsiz bir kişi)
  2. Bazıları sabah erken kalkmayı sever. (Bazı insanlar)
  3. Kimse odada yoktu. (Hiçbir kişi)
  4. Herkes bu filmi izlemeli. (Bütün insanlar)
  5. Hiçbir şey düşündüğüm gibi olmadı. (Belirsiz bir durum veya şey)

4. Soru Zamirleri

Soru zamirleri, varlık ya da kişi hakkında bilgi almak için kullanılan zamirlerdir. “Kim, ne, hangisi” gibi zamirler bu gruptadır.

Örnekler:

  1. Kim bu kitabı aldı? (Kişi hakkında bilgi almak için)
  2. Ne yapıyorsun? (Bir eylemi öğrenmek için)
  3. Hangisi senin kalemin? (Seçim yapmak için)
  4. Kimi arıyorsun? (Kişi hakkında bilgi almak için)
  5. Neyi kaybettin? (Bir nesneyi öğrenmek için)

5. İyelik Zamirleri

İyelik zamirleri, bir nesnenin ya da varlığın kime ait olduğunu gösteren zamirlerdir. İyelik zamirleri, “benimki, seninki, onunki” gibi şekillerde kullanılır.

Örnekler:

  1. Bu kalem benimki. (İyelik zamiri ile aitlik belirtiyor)
  2. Bu telefon seninki mi? (İyelik zamiri ile sahiplik soruluyor)
  3. O ev onunki kadar büyük değil. (Başkasının eviyle karşılaştırma yapılıyor)
  4. Kitaplar bizimki kadar ilginç. (Bizimki ile aitlik belirtiyor)
  5. Bardaklar sizinki mi? (İyelik zamiri ile çoğul sahiplik)

6. İlgi Zamirleri

İlgi zamirleri, varlıklar arasında bağ kuran ve genellikle “ki” eki ile kullanılan zamirlerdir. Bu zamirler, aitlik ilişkisi kurar.

Örnekler:

  1. Kitap ki senden aldım, çok güzeldi. (İlgi zamiri ile bağ kurulmuş)
  2. Kalem ki masanın üstünde, senin mi? (Bağlama işlevi görüyor)
  3. Elbise ki vitrinde gördüm, çok hoşuma gitti. (İlgi zamiri)
  4. Ev ki köşedeki, satılıkmış. (İlgili varlığı gösteriyor)
  5. Bilgisayar ki senin, çalışmıyor. (Aitlik ilişkisi kuruluyor)

7. Basit Zamirler

Basit zamirler, tek bir sözcükten oluşan ve başka ek ya da sözcüklerle birleşmemiş zamirlerdir. “Ben, sen, o” gibi zamirler bu gruptadır.

Örnekler:

  1. Ben bugün alışverişe gideceğim. (Tek başına bir zamir)
  2. Sen bu ödevi yapmalıydın. (Basit zamir)
  3. O çok başarılı bir öğrenci. (Tek başına zamir)
  4. Biz yeni bir plan yaptık. (Basit zamir)
  5. Siz bu konuyu anlamışsınızdır. (Basit zamir)

8. Birleşik Zamirler

Birleşik zamirler, iki sözcüğün birleşmesiyle oluşan zamirlerdir. Genellikle soru zamirleriyle birlikte kullanılır ve birleşik yapılar oluşturur.

Örnekler:

  1. Herhangi biri bu soruyu çözebilir. (Birleşik zamir)
  2. Kimse bu konuda konuşmadı. (Belgisiz ve birleşik yapı)
  3. Birçoğu bizimle aynı fikirde. (Birleşik zamir)
  4. Hiçbiri doğru cevabı vermedi. (Birleşik zamir)
  5. Birkaçı sınava hazırlanmamış. (Birleşik yapı)

9. Öbekleşmiş Zamirler

Öbekleşmiş zamirler, birden fazla sözcüğün bir araya gelerek oluşturduğu zamirlerdir. Bu tür zamirler, genellikle bir anlam bütünü oluşturur.

Örnekler:

  1. Kiminle konuştuğunu bilmiyorum. (Öbekleşmiş zamir)
  2. Ne zaman geleceksin? (Zamir yapısında)
  3. Ne kadar kaldı? (Birden fazla sözcükten oluşmuş)
  4. Hangi evde yaşıyorsun? (Öbekleşmiş zamir)
  5. Ne şekilde çözüm bulacaksınız? (Öbekleşmiş yapı)

10.

Ek Halinde Bulunan Zamirler

Ek halindeki zamirler, isimlerin sonuna eklenerek onları belirli bir kişi veya varlıkla ilişkilendiren zamirlerdir. Genellikle iyelik ekleri veya zamirlerle oluşturulan bu yapılar, sahiplik veya aitlik bildiren eklerden oluşur. Aşağıda, ek halindeki zamirlerin tanımı ve örnekleri verilmiştir.

İyelik Ekleri ile Oluşan Zamirler

İyelik ekleri, bir nesnenin kime ait olduğunu gösterir. Bu ekler şunlardır:

  • -ım, -im, -um, -üm (1. tekil)
  • -ın, -in, -un, -ün (2. tekil)
  • -ı, -i, -u, -ü (3. tekil)
  • -ımız, -imiz, -umuz, -ümüz (1. çoğul)
  • -ınız, -iniz, -unuz, -ünüz (2. çoğul)
  • -ları, -leri (3. çoğul)

Örnekler

  1. Benim Kitaplarım
    • Açıklama: “Benim” zamiri, “kitap” kelimesine eklenerek kime ait olduğunu belirtir.
    • Cümle: “Benim kitaplarım çok eski.”
  2. Senin Defterin
    • Açıklama: “Senin” zamiri, “defter” kelimesinin ait olduğu kişiyi gösterir.
    • Cümle: “Senin defterin masanın üstünde.”
  3. Onun Kalemi
    • Açıklama: “Onun” zamiri, “kalem” kelimesine eklenerek aitlik bildirir.
    • Cümle: “Onun kalemi çok güzel yazıyor.”
  4. Bizim Araba
    • Açıklama: “Bizim” zamiri, “araba” kelimesine aitlik ekleyerek belirtir.
    • Cümle: “Bizim arabamız mavi.”
  5. Sizin Evleriniz
    • Açıklama: “Sizin” zamiri, “evler” kelimesine eklenerek aitlik durumunu gösterir.
    • Cümle: “Sizin evleriniz çok geniş.”
  6. Onların Bahçeleri
    • Açıklama: “Onların” zamiri, “bahçeler” kelimesine eklenerek aitlik bildirmektedir.
    • Cümle: “Onların bahçeleri her zaman güzel.”

Diğer Ek Halindeki Zamirler

Ek halindeki zamirler, bazen isimle birleşerek daha farklı anlamlar da ifade edebilir. Örneğin:

  • Kitaplarımda: Burada “benim” zamiri dolaylı yoldan kullanılmıştır.
  • Defterin üzerinde: “Senin” zamiri, dolaylı olarak belirtilmiştir.

Ek halindeki zamirler, dilde sahiplik ve aitlik durumunu ifade eden önemli unsurlardır. İyelik ekleri, cümlelerin akışını düzenlerken, kimin neye sahip olduğunu net bir şekilde ortaya koyar. Bu tür yapılar, yazılı ve sözlü ifadelerde açıklığı artırır.


Tekil İsim (Ad) Nedir? ve Örnekleri

Eylül 21, 2024 Okuma süresi: 2 dakika

Tekil İsim (Ad) Nedir?

Tekil isimler, yalnızca bir tane varlığı ifade eden isimlerdir. Kısaca, bu tür isimler, çokluk eki olan “-ler” veya “-lar” ekini almamış ve topluluk ismi olmamış sayısal anlamda tek olan adlardır. Tekil isimler, bir nesne, varlık veya kavramı belirtirken, onun benzersizliğini vurgular.

Örnekler

  1. Ağaç: Bahçemde bir ağaç var.
  2. Bulut: Gökyüzünde bir bulut süzülüyor.
  3. Kitap: Masanın üzerinde bir kitap duruyor.
  4. Çocuk: O parkta bir çocuk oynuyor.
  5. Dergi: Ciltli bir dergi almayı unuttum.
  6. Gazete: Bugünkü gazete çok ilginç makaleler içeriyor.
  7. Mevsim: Bu yıl kış mevsimi çok sert geçti.
  8. Kalem: Yazmak için yeni bir kalem almak istiyorum.
  9. Ev: Yeni bir ev satın almayı düşünüyoruz.
  10. Şehir: Bu şehir çok tarihi bir geçmişe sahip.

Tekil İsimlerin Önemi

Tekil isimler, iletişimde belirli bir nesne veya kavramın net bir şekilde ifade edilmesini sağlar. Herhangi bir cümlede, tekil isimlerin kullanımı, o cümlenin anlamını güçlendirir ve belirginleştirir. Örneğin, “Dışarıda bir çocuk oynuyor” cümlesi, yalnızca bir çocuğu tanımlarken, “Dışarıda çocuklar oynuyor” ifadesi ise birden fazla çocuğu işaret eder. Böylece, tekil isimlerin kullanımı, dilin zenginliğine katkıda bulunur.


Topluluk Adları ve Örnekleri

Eylül 21, 2024 Okuma süresi: 7 dakika

Tekil Olmasına Rağmen Birden Çok Varlığı Karşılayan İsimler

Tekil görünümde olan, ancak birden fazla varlığı ifade eden isimler, belirli bir topluluğu veya kavramı temsil eder. Bu tür isimler, genellikle çoğul eki almadan, birden çok varlığı ifade edebilir. İşte bu isimlerin kullanıldığı örnekler:

Örnek Cümleler

  1. Halk: Bu mesele hakkında asıl halk ne düşündüğüne göz atmak gerekmektedir.
  2. Millet: Her millet, kendine özgü kültürü ve diliyle tarih sahnesinde varlığını sürdürür.
  3. Komisyon: İlk oturumda komisyon bu durumu karara bağlayacak.
  4. Ordu: Eğer bir ülkede demokrasi gelişim gösterdiyse, o ülkede ordu siyasetten uzak durmayı tercih eder.
  5. Sürü: Görmediği bir gün yoktur, sürü peşinde her zaman var olmuştur.
  6. Takım: Bu oyun ile takım birçok şeyi başarmaya yaklaşacaktır.
  7. Orman: Bir bölgede orman tahrip edilmişse, o bölgenin sakinleri de bu duruma katkıda bulunmuş sayılmalıdır.
  8. Üye: Kurul, bu sefer birkaç üye eksik olarak bir araya gelecektir.

Notlar

Bazı tekil yer adları, cümlede gerçek anlamlarının ötesine geçerek topluluk adı işlevi görebilirler. Bu tür isimler, aynı zamanda topluluk ismi, çoğul isim ve tekil isim olarak da kullanılabilir.

Örnek Kullanımlar

  1. Sınıf: Bugün okulun birinci katında yer alan en sondaki sınıf boyanacak. (Burada sınıf, tekil isim olarak kullanılıyor.)
  2. Sınıflar: Müdür, zeminde yer alan bütün sınıfları boyama talimatı vermiştir. (Burada sınıflar, çoğul isim olarak kullanılıyor.)
  3. Sınıf: Eğer sınıf bu şekilde çalışırsa, sonuç tatmin edici olmayacaktır. (Burada sınıf, topluluk ismi olarak kullanılıyor.)
  4. Meclis: Meclis, bu yasaları öncelikli olarak görüşmeye alacaktır. (Burada meclis, topluluk ismi olarak işlev görüyor.)
  5. Meclis: Meclis, tamamen tadilattan geçirilecektir. (Burada meclis, tekil isim olarak geçiyor.)

Bu örnekler, tekil olarak görünen ancak birden çok varlığı ifade eden isimlerin kullanımlarını ve çeşitliliğini gözler önüne sermektedir. Bu tür isimler, dilin zenginliğini ve çok yönlülüğünü yansıtır.

Topluluk Adları Nedir?

Topluluk adları, belirli bir gruptaki bireyleri ifade eden isimlerdir. Bu adlar, genellikle bir araya gelmiş benzer varlıkları tek bir isimle tanımlar. Tekil bir biçimde bulunsalar da, birden fazla varlığı temsil ederler. Topluluk adları, çoğul eki almazlar, ancak belirli bir topluluğu ya da grubu işaret ederler.

Topluluk Adlarının Özellikleri

  1. Tekil Görünüm: Topluluk adları, tekil gibi görünse de, çok sayıda varlığı kapsar.
  2. Bireylerin Topluluğu: Bu adlar, bir araya gelmiş bireyleri ifade eder ve genellikle bir bütün olarak değerlendirilir.
  3. Ekin Alınmaması: Genellikle topluluk adları, çoğul eki almazlar.

Örnekler

  1. Aile: Bir aile, belirli bir kan bağı veya evlilik bağı ile birbirine bağlı bireyler topluluğudur.
    • Örnek Cümle: Aile, yaz tatilinde birlikte tatile gitmeyi planladı.
  2. Sınıf: Bir sınıf, aynı eğitim kurumunda eğitim gören öğrencilerin oluşturduğu gruptur.
    • Örnek Cümle: Bu yılki sınıf, gerçekten çok çalışkan öğrencilerden oluşuyor.
  3. Ordu: Bir ordu, bir ülkenin askeri gücünü temsil eden askerler topluluğudur.
    • Örnek Cümle: Ülkemizin ordusu, barış ve güvenliği sağlamak için her zaman hazırdır.
  4. Takım: Bir takım, belirli bir amaç için bir araya gelmiş sporcular ya da çalışanlardan oluşur.
    • Örnek Cümle: Futbol takımı, bu sezon şampiyon olmayı hedefliyor.
  5. Kütüphane: Bir kütüphane, birçok kitabın bulunduğu ve toplulukların bilgi edinmesine yardımcı olan bir yerdir.
    • Örnek Cümle: Şehirdeki kütüphane, öğrencilere araştırmalarında yardımcı oluyor.
  6. Müdürlük: Bir müdürlük, belirli bir organizasyonda yönetsel bir görevi üstlenen kişiler topluluğunu ifade eder.
    • Örnek Cümle: Müdürlük, yeni projeler için toplantı düzenledi.

Topluluk adları, dilimizde önemli bir yere sahiptir. Bu adlar, birçok bireyi tek bir kavram altında toplarken, aynı zamanda bu bireylerin oluşturduğu grupların özelliklerini de yansıtır. Topluluk adlarının doğru kullanımı, iletişimin etkili ve anlaşılır olmasını sağlar.


Birleşik İsimler Nedir? Çeşitleri ve Örnekleri

Eylül 21, 2024 Okuma süresi: 6 dakika

Birleşik İsimler

Birleşik isimler, en az iki kelimenin bir araya gelerek yeni bir kavram oluşturması ile meydana gelir. Bu tür isimler çeşitli şekillerde oluşabilmektedir:

1. İsim Tamlaması Şeklinde Oluşan Birleşik İsimler

Bu tür birleşik isimler genellikle belirtisiz isim tamlaması biçimindedir.

Örnekler:

  • Gülbül toplamak için bahçeye çıktılar. (gül + bül = belirtisiz isim tamlaması)
  • Ateşböceği geceleri dans ederken görünüyordu. (ateş + böceği = belirtisiz isim tamlaması)
  • Denizkızı masallarda sıkça karşımıza çıkar. (deniz + kızı = belirtisiz isim tamlaması)

2. Sıfat Tamlaması Şeklinde Oluşan Birleşik İsimler

Bu tür birleşik isimler, sıfat tamlaması yapısında oluşturulmuştur.

Örnekler:

  • Siyah şemsiye yağmura karşı koruyor. (siyah + şemsiye = sıfat tamlaması)
  • Büyük şehirler her zaman kalabalıktır. (büyük + şehirler = sıfat tamlaması)
  • Kırmızı elma bahçede çoktu. (kırmızı + elma = sıfat tamlaması)

3. Birleşik Sıfat Şeklinde Oluşan Birleşik İsimler

Bu yapıdaki birleşik isimler, iki ya da daha fazla sıfatın birleşiminden oluşmaktadır.

Örnekler:

  • Birkaç dost bu projeye destek vermek istedi.
  • Çeşitli insanlar organizasyona katıldı.
  • Birçok çocuk parkta oynuyordu.

4. Bir İsimle Bir Fiilin Kaynaşması Sonucu Oluşan Birleşik İsimler

Bu tür birleşik isimler, bir isim ve bir fiilin birleşimiyle oluşur.

Örnekler:

  • Teknoloji hayatımıza hızla yeni şeyler katıyor.
  • İki ülke arasında barış sağlanması bekleniyor.
  • Bütçe belirlemek için toplantı yapılacak.

5. İki Fiilin Kaynaşması Sonucu Oluşan Birleşik İsimler

Bu yapıda, iki fiilin bir araya gelerek oluşturduğu isimler yer alır.

Örnekler:

  • Dışarıda kamp yapmayı çok seviyorlar.
  • Görüşmek üzere tekrar bir araya geldiler.
  • Pazar günü yürüyüş yapmak için plan yapmıştık.

6. İsim Soylu Sözcüklerle Fiilimsilerin Bir Araya Gelmesiyle Oluşan Birleşik İsimler

Bu birleşik isimler, isim kökleri ile fiilimsi yapıların bir araya gelmesiyle oluşur.

Örnekler:

  • Çiçek açan bitkiler baharı müjdeliyor.
  • Su akışını sağlamak için kanallar yapılır.
  • Gözlem yapabilmek için dikkatli olmak gerekiyor.

7. Yansıma Sözcüklerin Bir Araya Gelmesiyle Oluşan Birleşik İsimler

Bu birleşik isimler, yansıma kelimelerin birleşimi ile oluşur.

Örnekler:

  • Tıkırtı sesi gecenin sessizliğini bozdu.
  • Cırcır böceğinin sesi, yaz akşamlarının vazgeçilmezidir.
  • Fırt sesinin yankılanması korkutucuydu.

Bu şekilde, birleşik isimler çeşitli yapılarla zenginleşmektedir. Her bir yapı, dilin zenginliğini ve ifadesini artırarak anlam derinliği sağlamaktadır.


“İle”nin Yazım Kuralları ve Kullanım Örnekleri

Eylül 21, 2024 Okuma süresi: 5 dakika

“İle”nin Yazım Kuralları ve Kullanım Örnekleri

  1. “İle” Bağlaç ve Edat Olarak Kullanımı

    “İle” kelimesi, cümlede hem bağlaç hem de edat olarak yer alabilir.

    Örnekler:

    • Ali, Mustafa ile Ahmet’e başarılar diledi. (Bağlaç)
    • Evden okula her sabah servis ile gidiliyor. (Edat)
    • Köyümüze yeni atanan öğretmen ile eski öğretmen vedalaştı. (Bağlaç)
    • Ankara’ya her seferinde uçak ile gidiyor. (Edat)
    • Gönül yarası ile bıçak yarası birbirine benzemez. (Bağlaç)
  2. “İle”nin Yazımı: Ayrı ve Bitişik Kullanım

    “İle” kelimesi, ayrı yazılabildiği gibi kelimelere bitişik de yazılabilir. Ünsüzle biten kelimelere eklenerek yazıldığında “i” ünlüsü düşer ve ünlü uyumuna uyar. Bu durumda “-la, -le” şeklinde kullanılır.

    Örnekler:

    • Çiçek ile > çiçekle
    • Kuş ile > kuşla
    • Cam ile > camla
    • Suluk ile > sulukla
    • Bulut ile > bulutla
    • Uçak ile > uçakla

    Cümle İçerisinde Kullanım Örnekleri:

    • Evinin önündeki çiçekle herkese bir mesaj vermeye çalışıyordu.
    • Bahçedeki kuşlar şarkı söylerken mutluluk saçıyordu.
    • Arabanın ön tarafındaki kırık camla yola devam etmeyeceğini fark etmişti.
    • Çocuk, sulukla birlikte okula doğru yürüyordu.
    • Bulutla birlikte köylerine bereket gelmişti.
    • Uçakla her zaman seyahat etmeyi düşünüyordu.
  3. “İle”nin Ünlem ile Bitmesi Durumu

    “İle” kelimesi, ünlü ile biten kelimelere bitişik yazıldığında araya “y” koruyucu ünlüsü girer ve “ile”nin başındaki “i” ünlüsü düşer.

    Örnekler:

    • Kapı ile > kapıyla
    • Çevre ile > çevreyle
    • Sopa ile > sopayla
    • Deve ile > deveyle
    • Yazı ile > yazıyla
    • İsim ile > ismiyle

    “İle”nin Cümle İçerisinde Kullanımı:

    • Çocuk kapıyla birlikte içeri girdi.
    • Onun çevreyle ilişkisi her zaman olumlu yöndeydi.
    • Sopayla eğitim süreci oldukça verimli geçti.
    • Çölde deveyle seyahat etmek istiyordu.
    • Eski yazıyla yazan pek az kişi günümüzde mevcut.
    • Kişiler ismiyle yaşar ve sonrasında anılır.

“İle”nin Yazılışı ile İlgili Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar

  1. “İle” kelimesi, ince okunan ve ünsüzle biten bazı kelimelere getirildiğinde ünlü uyumuna uymayabilir.

    Örnekler:

    • Dikkat ile > dikkatle
    • Sadakat ile > sadakatle
    • Şefkat ile > şefkatle

    Cümle İçerisinde Kullanım:

    • Çocuk dikkatle etrafına bakıyordu.
    • Kardeşine her zamanki gibi şefkatle yaklaştı.
    • O her zaman sadakatle iş yapmayı tercih eder.
  2. “İle” kelimesi ayrı yazıldığında kelimede ünlü uyumu aranmaz.

    Örnek:

    • Okul ile ev arasında sürekli gidip geliyoruz.

Bu açıklamalar doğrultusunda “ile” kelimesinin doğru kullanımı ve yazımı, yazım kurallarının anlaşılması açısından büyük önem taşımaktadır.


Mastar Ekinin Kullanımı ve Doğru Yazımıyla ilgili Örnekler

Eylül 21, 2024 Okuma süresi: 4 dakika

Mastar Ekinin Kullanımı ve Doğru Yazımı

“-mek” ile biten mastar sözcüklerden sonra “-a, -e, -ı, -i” ekleri geldiğinde, “k” ünlüsü düşer ve yerini “y” kaynaştırma ünlüsü alır. Bu durumdaki sözcüklerde yumuşama yaşanmaz.

Örnekler

  • Yazmak > yazma-y-ı
  • Gülmek > gülme-y-i
  • Silmek > silme-y-i
  • Darılmak > darılma-y-ı
  • Aldanmak > aldanma-y-ı
  • Görmek > görme-y-e
  • Kazanmak > kazanma-y-a

Mastar Ekinin Doğru ve Yanlış Kullanım Örnekleri

  1. Kaldırımda yürümeği özlemişti. (Yanlış)
    • Kaldırımda yürümeyi özlemişti. (Doğru)
  2. Ablasını görmeğe gitmiş. (Yanlış)
    • Ablasını görmeye gitmiş. (Doğru)
  3. Kitapları okumağa vakit ayırmalıyız. (Yanlış)
    • Kitapları okumaya vakit ayırmalıyız. (Doğru)
  4. İnsanın birini sevmeğe vakti olması gerekir. (Yanlış)
    • İnsanın birini sevmeye vakti olması gerekir. (Doğru)

Mastar Eklerinin Yazılışıyla İlgili Önemli Uyarılar

  1. Sözcükler olumsuz hale getirilirken yalnızca “-me, -ma” olumsuzluk ekleri kullanılmalıdır.
    • Yazmak > yazma-y-ı > yazmama-y-ı
    • Gülmek > gülme-y-i > gülmeme-y-i
    • Silmek > silme-y-i > silmeme-y-i
    • Darılmak > darılma-y-ı > darılmama-y-ı
    • Aldanmak > aldanma-y-ı > aldanmama-y-ı
    • Görmek > görme-y-e > görmeme-y-e
  2. Olumsuzluk yapılırken de “-me, -ma” eklerinden sonra “y” koruyucu ünlüsü gelir. Diğer kullanımlar yanlıştır.
    • Yazmak > yazma-y-a > yazmama-y-a (Doğru)
    • Yazmak > yazma-ğ-a > yazmama-ğ-a (Yanlış)
    • Gülmek > gülme-y-e > gülmeme-y-e (Doğru)
    • Gülmek > gülme-ğ-e > gülmeme-ğ-e (Yanlış)
    • Silmek > silme-y-e > silmeme-y-e (Doğru)
    • Silmek > silme-ğ-e > silmeme-ğ-e (Yanlış)
    • Darılmak > darılma-y-a > darılmama-y-a (Doğru)
    • Darılmak > darılma-ğ-a > darılmama-ğ-a (Yanlış)
    • Aldanmak > aldanma-y-a > aldanmama-y-a (Doğru)
    • Aldanmak > aldanma-ğ-a > aldanmama-ğ-a (Yanlış)
    • Görmek > görme-y-e > görmeme-y-e (Doğru)
    • Görmek > görme-ğ-e > görmeme-ğ-e (Yanlış)

Bu bilgiler ışığında mastar eklerinin doğru kullanımı, yazım kuralları açısından büyük önem taşımaktadır.


Paragrafta Yardımcı Düşünceler ve Ana Düşünce İlişkisi Örnekleri

Eylül 21, 2024 Okuma süresi: 30 dakika

Yardımcı Düşünceler ve Ana Düşünce İlişkisi

Paragraf içinde bulunan yardımcı düşünceler, ana düşünceyi desteklemek, geliştirmek ve daha iyi anlaşılmasını sağlamak amacıyla oluşturulmuş cümlelerdir. Bu tür sorularda, genellikle paragrafın içinde yer alan yardımcı düşünceler ile dışarıda kalan düşünceler veya özellikler sorgulanmaktadır. Özetle:

Yardımcı düşünce sorularının kök cümleleri genellikle olumsuz ifadeler içerir. Sıkça karşılaşılan soru kökleri arasında “hangisine değinilmemiştir”, “hangisi çıkarılamaz”, “hangisine ulaşılamaz”, “hangisi söylenemez”, “hangisine varılamaz”, “hangisi değildir” veya “hangisi yoktur?” gibi ifadeler bulunur.

Paragrafın içinde, verilen seçeneklerle uyumlu olan yardımcı düşünceleri bulmak mümkündür. Yani, bu düşünceler paragrafın içinde açık bir şekilde yer alır. Paragraflarda tek bir ana düşünce bulunsa da, birden fazla yardımcı düşünce mevcuttur. Örnekler ve ayrıntılar, paragrafın içinde bu yardımcı düşüncelere örnek teşkil eder.

Yardımcı düşünceler, paragrafın tamamını kapsamayabilir. Ayrıca, paragraflarda yer alan yardımcı düşünceler arasında anlam ve dilsel bağlar bulunmaktadır. Bu düşünceler, ana düşüncenin netleşmesine yardımcı olan ve somutlaştıran ikincil yargılardır. Dolayısıyla, yardımcı düşünceler, her zaman ana düşünceye ulaşmamızı sağlayan araç cümleler olarak işlev görmektedir.

Yardımcı düşüncelerle ilgili sorularda, bu düşünceleri içeren cümleler mutlaka paragrafın içinde yer alır. Bu cümleler ya doğrudan yazılmış ya da bazı kelimeleri eksik veya farklı sözcüklerle ifade edilmiştir. Bu nedenle, yeterince zaman tanındığında, bu soruların cevapları paragrafın içinde tek tek bulunabilir.

Sınavlarda, en sık karşılaşılan soru türlerinden biri yardımcı düşüncelerle ilgilidir. Paragraf sorularının yaklaşık %35’i bu konuyla ilişkilidir.

Yardımcı Düşüncelerle İlgili Soru Şekilleri

Bu tür sorular genellikle şu şekilde karşımıza çıkar:

  • Bu parçada aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?
  • Bu parçadan aşağıdaki yargılardan hangisi çıkarılamaz?
  • Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
  • Böyle konuşan kişi için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
  • Bu parçada aşağıdaki düşüncelerden hangisine yer verilmemiştir?
  • Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

Paragraftan Çıkarılabilecek Yardımcı Düşünceler

Not: Paragrafta yer alan renklerle, seçeneklerdeki renklerin aynı düşünceyi içeren cümleler olduğu belirtilmiştir. Paragrafta hangi renk varsa, seçeneklerde de o renk bulunur.

ÖRNEK 1

Edebiyat öğretmenimizin kendine has bir öğretim yöntemi vardı. Tanınmış yazar ve düşünürlerden seçilen bir metni çoğaltır, dersten birkaç gün önce bizlere dağıtırdı. O metni tekrar tekrar okur, yazarın bakış açısını, metindeki ilginç noktaları ve dönemin edebi anlayışını keşfederdik. Derste öğretmenimiz düşüncelerini açıklamaz, gülümseyerek bizi dinlerdi ve asıl hedefe kendi çabamızla ulaşmamızı sağlardı. Böylece derslerimiz canlı ve tartışmalı bir ortamda geçerdi. Sokrat’ın, Sofokles’in, Tolstoy’un, Montaigne’in metinlerindeki bazı ifadeler hâlâ aklımda, bana hâlâ ilham vermeye devam ediyor.

Edebiyat Öğretmeni ile İlgili Çıkarılabilecek Yargılar:

  • Derslerini cazip hale getiren
  • Konuşmaktan çok konuşturan
  • Okumaya ve araştırmaya yönlendiren
  • Farklı türlerde klasik eserleri sevdiren

Çıkarılamayacak Yargı:

  • Belirli düşünce kalıplarına sıkı sıkıya bağlı kalan

ÖRNEK 2

Kuşkusuz, elektronik çağ bizlere yeni fırsatlar sunuyor. Binlerce yıllık bilgiyi teknolojinin yardımıyla küçücük “çip”lerde depolamak ve bu sayede bilgiye kolaylıkla erişmek, hem bizler hem de gelecek nesiller için oldukça değerlidir. Ancak, buna rağmen “kitap” adı verilen nesnenin hikâyesinin kısa zamanda sona ereceğini düşünmüyorum. Bu bağlamda, yayıncılığın iki farklı yolda ilerleyeceğini düşünüyorum. Bilgi yoğunluğu olan içerikler “e-kitap”larda, sanatsal yoğunluğu olanlar ise görsel açıdan çekici “butik kitaplar”da toplanacak. Hatta zamanla, kitap sahibi olmanın, koleksiyonculukla eşdeğer sayılacağını düşünüyorum.

Paragraftan Çıkarılabilecek Yargılar:

  • Bilgi kaynaklarının dijital ortama aktarılabileceği
  • Kitapların değerini koruyacağı
  • Kitapların biçimsel değişim geçireceği
  • Düşünsel ve sanatsal nitelikli kitapların birbirinden ayrılacağı

Çıkarılamayacak Yargı:

  • Teknolojideki gelişmelerin eğitim seviyesini artıracağı

 

ÖRNEK 3

Ünlü bir yazar, “Yazmak için konu mu arıyorsun? Uzaklara gitmene gerek yok. Şu sokaktaki evlerden birini seç. Yeter ki, o evin insanlarını tanımaya dair bir tutkun olsun; onları anlatırken gerçeği hayal gücünle birleştirme yeteneğine sahip ol, ayrıca dilin inceliklerini tanıyıp onları kendi tarzında kullanabilme becerin olsun,” diyor. (ÖSS)

Çıkarılabilecek yargılar:

  • Yazacak konuları gündelik yaşamdan seçmeye yönelik bir yaklaşım sergileme
  • Görülenleri olduğu gibi aktarmaktan kaçınma
  • Anlatımına, başkalarına ait olmayan özellikler katma
  • Gözlem yeteneğine sahip olma

Çıkarılamayacak yargı:

  • Toplumun geçmişini ve geleceğini tamamen kucaklama çabası içinde olma

ÖRNEK 4

Dil, kuralları dilbilgisi kitaplarına sığmayacak kadar karmaşık, sayısız detaylarla dolu, büyüleyici bir iletişim aracıdır. Esnek, dinamik, gelişmeye ve değişmeye açık bir sistemdir. Bu nedenle, dilin sunduğu zenginliklerin, kullanabildiğimizden çok daha fazla olduğunu söyleyebiliriz. Bu durum, günümüzde kullandığımız dilin, gelecekteki dilden çok daha geri planda kalacağını düşündürmektedir. Şunu ifade edebiliriz ki, bugünkü dille iletişim kurarken bir yandan da gelecek dili yaratma sürecindeyiz. (ÖSS)

Dil ile İlgili Çıkarılabilecek Yargılar:

  • Çok yönlü özellikler barındırdığına
  • Bir değişim sürecinde bulunduğuna
  • Sunulan imkanlardan yeterince faydalanılamadığına
  • Belirli kalıplarla sınırlı kalamayacağına

Çıkarılamayacak Yargı:

  • Anlatım gücünün kelime sayısıyla ölçülemeyeceğine

ÖRNEK 5

İlgimi, kültürel konulara ve yaşadığım kentin tarihine yönlendirdim. Bu durum beni bir tür kedere itti; fakat bunun altında ezilmedim. Çalıştım, çabaladım ve kitaplarımı yazdım. Hayatımdan memnunum. Hiçbir arkadaşım benim için “hüzünlü” demez. “Sinirli, dinamik” diyebilir; ancak belirgin özelliğim “hüzün” değil. Olsa olsa şunu söyleyebilirler: “Kâğıdı, kalemi eline alıp yazdığında, kaleminin ucuna gelenler şunlardır.” (ÖSS)

Paragraftaki Kişi ile İlgili Çıkarılabilecek Yargılar:

  • Çabuk sinirlenen, hareketli biri
  • Üretken olma konusunda çabalayan
  • İçinde bulunduğu koşullardan şikayet etmeyen
  • Kendi niteliklerini tanıyan

Çıkarılamayacak Yargı:

  • Yazdıklarıyla yaşadıklarını örtüştüren biri olduğu

ÖRNEK 6

Büyük edebiyatçılar, yalnızca eserleriyle değil, oluşturdukları imgelerle de anılırlar. Bu sanatçı, kişiliği, edebiyat bilinci ve eserleriyle kendisinden sonraki nesillere rehberlik etmiştir. Özellikle 1970’li yıllarda öykücülüğümüze yeni bir soluk kazandırmıştır. Öyküyü romandan bağımsız bir şekilde kullanmaması, edebiyat bilincinin önemli bir göstergesiydi. Günlükleri, eleştirileri ve çevirilerindeki titizliği, öykülerindeki başarısının bir tesadüf olmadığını bize açıkça göstermiştir. (ÖSS)

Çıkarılabilecek yargılar:

  • Genç yazarlara örnek teşkil etmiştir.
  • Öykücülüğümüzde yeni bir hava yaratmıştır.
  • Çeşitli yazınsal türlerde eserler vermiştir.
  • Eserlerinde belirli bir standartı korumuştur.

Çıkarılamayacak Yargı:

  • Sanatın toplumsal işlevine inandığı

ÖRNEK 7

Nasrettin Hoca, fıkralarından da anlaşılacağı üzere sevecen, hoşgörülü, akıllı ve hazırcevap bir insandır. Her daim, haksızlığa uğrayanların yanında yer almış, yaşamın ağır yükleri altında ezilenlere bir gülümseme ile destek olmuştur. Nasrettin Hoca’nın fıkraları öğreticidir. Genelde kısa olup, bazen girişte yer ve zaman belirtilir; karakterler tanıtılır; ikinci bölümde Hoca’ya bir şey söylenir ve sonunda onu güldüren ama düşündüren cevabı beklenir. O son cümle, sık sık atasözüne veya deyime dönüşür. Hoca’nın çok geniş bir coğrafyada, farklı milletlerce benimsenmiş olmasını da fıkralarındaki bu özelliklere bağlayabiliriz. (ÖSS)

Nasrettin Hoca Fıkraları ile İlgili Çıkarılabilecek Yargılar:

  • Ününün yalnızca Anadolu ile sınırlı olmadığını
  • İnsanı düşündüren komik unsurlar içerdiğini
  • Öğretici nitelikler barındırdığını
  • Bazı sözlerinin halk arasında kalıplaşarak yer ettiğini

Çıkarılamayacak Yargı:

  • Birçok tarihi kişiliğe yer verildiği

ÖRNEK 8

Mitler, doğa güçlerini ve doğaüstü varlıkları anlatan hayal ürünü hikâyelerdir. Bu hikâyelerin simgesel ve kutsal bir yönü bulunmaktadır. Yüzyıllar boyunca bu öyküler birbirlerinden beslenerek zenginleşmiştir. Bazıları kulaktan kulağa yayılırken, kimileri yazmayı meslek edinen kişilerce yazıya geçirilmiştir. Günümüzde elimizde, her mitolojik hikâyenin, yazıya geçirenin bakış açısına göre değişen farklı anlatımları mevcuttur. (ÖSS)

Mitler ile İlgili Çıkarılabilecek Yargılar:

  • Kahramanlarının alışılmışın dışında özelliklere sahip olduğuna
  • Anlatılanların dinsel bir içerik taşıdığına
  • Çok uzun bir geçmişe sahip olduğuna
  • Aynı hikâyenin çeşitli şekillerde anlatılabildiğine

Çıkarılamayacak Yargı:

  • Bazı mitlerin gerçekleri yansıttığına

ÖRNEK 9

Okur, onun şiirlerini incelerken derinleştikçe yeni tatlar ve keşifler ile karşılaşacaktır. Sözün gizemli boyutlarını araştıracaktır. Şiiri yeniden şekillendirecektir. Bu bağlamda, onun şiiri herkes için erişilebilir değildir. Sanat alanı son derece geniş şiirlerdir. Tarihten felsefeye, farklı bilim dallarından alınmış unsurlar, bu şiirlerde motif olarak karşımıza çıkar. Kimi zaman bu unsurlar imgeler haline gelir; benzetmeler, mecazlar, istiareler biçiminde iç yapısını oluşturur şiirlerin. (ÖSS)

Çıkarılabilecek Yargılar:

  • Anlaşılması zor şiirler yazdığı
  • Şiirlerini kaleme alırken farklı alanlardan faydalandığı
  • Sanatsal bir anlatıma başvurduğu
  • Yoruma açık şiirler oluşturduğu

Çıkarılamayacak Yargı:

  • Anlam bakımından açık şiirleri değersiz bulduğu

ÖRNEK 10

Indiana Üniversitesinden bir grup araştırmacının yaptığı çalışmaya göre, uzun süre oturma durumu sergileyenlerin, her saat başında beş dakika yürümesi, bacak atardamarlarının zarar görmesini önlüyor. Otururken kalbe kan pompalayan gevşek kaslar yeterince kasılmıyor. Bu durum, kanın bacaklarda birikmesine yol açıyor ve artan kan akışının damarların genişleme yeteneğini olumsuz etkileyebiliyor. Araştırmaya göre, uzun süreli oturmanın damarların artan kan akışına karşı genişleme kapasitesini bozduğu ve bunun da kalp ile damar hastalıklarının habercisi olduğu belirtiliyor. (YGS)

Çıkarılabilecek Yargılar:

  • Duruş pozisyonunun insan sağlığı üzerindeki etkilerine
  • Kalp ve damar hastalıklarını tetikleyen bazı etkenlere
  • Bacaklarda meydana gelen kan birikiminin nedenlerine
  • Yürüyüşün damar sağlığı açısından önemine

Çıkarılamayacak Yargı:

  • Bacaklarda meydana gelen kas erimesinin sebebi olamayacağı

ÖRNEK 11

Şairler, ilk olarak eserlerini kendilerine beğendirmeye çalışarak işe koyulurlar. Onlar, seçimci bir tavır sergilerler. Bazen bir şiir üzerinde haftalar, hatta aylarca yoğun bir şekilde çalıştıkları olur. Bu durum, yetkinlik olarak değerlendirilebilir mi? Bence hayır; bu durum aslında titizliğin bir göstergesidir. Şiir dilini kusursuz bir biçimde kullanma hassasiyeti, şairin özünü oluşturan bir tutumdur. Günümüzde, dikkat çekmek ve sürekli görünür olmak ön planda iken, adını sıkça duyurmaktan uzak duran şairlerin hâlâ var olup olmadığını sorgulamak gerekiyor. Neyse ki böyle şairler hâlâ bulunmaktadır! (YGS)

Bu metinde bahsedilen şairlerle ilgili olarak çıkarılabilecek yargılar:

  • Son derece dikkatli ve titiz bir şekilde eser verenlerdir.
  • Gerçek şiirin özünü kavramışlardır.
  • Geri planda kalmayı tercih eden bireylerdir.
  • Zor beğenen bir tutum sergilerler.

Çıkarılamayacak yargı:

  • Verimsiz olarak tanımlanmışlardır.

SORU 12

İnsan neden şiir yazar? Havasız bir ortamda boğulma tehlikesiyle karşı karşıya kalırken, nefes alabilmek ve varlığını sürdürebilmek için içindekileri dışa vurmak amacıyla mı? İç dünyasıyla dış dünya arasında süregelen bir çatışma içinde anlaşılabilir olma kaygısı mı taşımaktadır? Şairler, görünmeyen sırları gün yüzüne çıkararak bize rehberlik mi ederler? (YGS)

Bu ifadeleri dile getiren kişi, şairlerin yazma motivasyonları arasında aşağıdakilerden hangisinin bulunmadığını belirtmektedir?

A) Hayatın sıkıcılığından kurtulma B) Kendini ifade ederek ortaya koyma C) Ruh hali ile yaşam arasındaki çatışmayı yansıtma D) Yalnızlaşmaktan kaçınma E) Hayatın farkına varılmayan yönlerini hissettirme

CEVAP: D


SORU 13

Düşünen gençler konusunda umutluyum. Üretken ve başarılı işler çıkarıyorlar ve çıkaracaklar da. Batı’daki birikimi özümseyip, ona yeni bir bakış açısı kazandırırken; kendi kültürümüzle ilgili araştırmalarını da sürdürecekler. Bu süreçte, bizi biz yapan değerlere bağlı kalarak, dünyada yaşanan olaylara duyarlı, ama onlardan belli bir mesafede durarak ilerleyecekler. Eğer bu tutumlarını sürdürürlerse, geçmişte onlardan önce yaşamış olan yol arkadaşlarını yanlarında bulacaklar. Günümüzde kesin bir sonuç alamasalar bile, gelecekte bu yolda yürüyenlere bugün attıkları adımlarla umut aşılayacaklar. (YGS)

Bu metnin yazarı, gençlerde bulunması gereken özellikler arasında aşağıdakilerden hangisine değinmemiştir?

A) Olumsuzluklardan ders çıkarmak B) Hedeflerine ulaşmak için kararlı bir tutum izlemek C) Dışsal gelişmelerden yararlanmak D) Gelecek nesillere rehberlik etmek E) Ulusal değerlere önem vermek

CEVAP: A


SORU 14

Denemenin temelleri Yunan ve Latin yazarlar tarafından atılmıştır; bu yazınsal tür, on altıncı yüzyılda kendine has bir biçim kazanmıştır. Fransızca “essai” kelimesinin karşılığı olan bu türün en belirgin özelliği, öne sürülen düşüncelerin ispatlanma zorunluluğu taşımamasıdır. Yazınsal sürecin bir maceraya dönüşmesini sağlayan bu türde metnin her an sürprizlere açık olması söz konusudur. Anlam, çok katmanlı bir yapıdadır. Dilin resmiyetinden uzaklaşılan bu türde anlatımda samimiyet ve rahatlık bir arada bulunur. Böylece yazar, hayatın içindeki çeşitli durumları, olayları ve gerçekleri yeni bir biçimde ortaya koyabilir. (YGS)

Bu metinde denemeyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine yer verilmemiştir?

A) Savunulanların kanıtlanması gerekmediğine B) Söylemsel özelliklerine C) Tarihsel gelişimine D) Her konuda yazılabilir olduğuna E) Öğretici yanının bulunmadığına

CEVAP: E


SORU 15

Elli yaşına geldiğimde neler öğrendim? Öncelikle sabrı öğrendim. Kendi sınırlarımı tanımayı, affetmeyi… Hayatın getirmediklerinin hesabını kimseye sormamayı… Gerekirse vazgeçmeyi, yetinmeyi… Dostluk ilişkilerimi yıpratmadan korumayı… İşte ben bunları öğrendim. (YGS)

Bu sözleri ifade eden kişi, aşağıdakilerden hangisiyle nitelendirilemez?

A) Sahip olamadığı şeyler için başkalarını suçlamayan B) Yapabilecekleri ve yapamayacaklarının farkında olan C) Arkadaşlık ilişkilerini kırgınlıklar yaşamadan sürdüren D) Başkalarının sorunlarını kendi sorunları olarak gören E) Elindekiyle yetinmeyip daha fazlasını istemeyen

CEVAP: D

 

Paragrafta Yardımcı Düşünce ile İlgili Sorular

SORU 1

Yazar, öykülerinde genellikle eskiyle olan bağlarını koparmış, yeniliklere de uyum sağlayamayan bireylerin toplum içinde yalnızlaşma sürecini ve bu durumun çöküşe gidişini ele almaktadır. Bu, bir bakıma topluma yabancılaşmış bireylerin kaçınılmaz kaderidir. Aileyi ve toplumu ayakta tutan iç dinamikler ve ahlaki değerler kaybolmuş; bu kaybolmuşlukların yerini alması beklenen unsurlar ise bu boşlukları doldurmaktan aciz kalmıştır. Böylece toplumsal yapıda artık hiçbir şeyi yerinde bulamayan birey, bozuk bir ruh haliyle “ortalıkta dolaşmaktadır”. Bu yabancılaşmaya bazı bireyler çeşitli başkaldırı yöntemleriyle yanıt vermeye çalışırlar. Ancak bu tür bir direniş, kişiyi, hatalı işleyen toplumsal yapı içinde ezilmekten kurtaramaz. Sonuç olarak, birey, dramatik bir kurban olarak olumsuz koşullarda yaşamaktan ağır bir bedel ödemektedir.

Bu metinde tanıtılan yazar ve öykü karakterleri ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? (YGS)

A) Genellikle çevresinden ve değerlerinden kopmuş olan bireylerin yalnızlıklarını işlemiştir.
B) Toplumla uyum sağlayamayan, çatışma içinde bulunan bireylere yer vermiştir.
C) Kendi değerlerini savunmak yerine olayları uzaktan izlemeyi tercih eden bireyleri anlatmıştır.
D) Toplumda ortaya çıkan yeni değerlerin bireyler için eski değerler kadar işlevsel olamadığına dikkat çekmiştir.
E) Aile kurumunun yaşadığı sarsıntıları ele almıştır.

ÇÖZÜM: Yukarıdaki paragraftaki yardımcı düşünceleri bulalım: “A” seçeneğinin cevabı: “Öykülerinde genellikle eski ile bağlarını koparmış, yeni ile de uyum sağlayamamış bireyin toplum içinde yalnızlaşmasını ve bir çöküşe doğru yol alışını anlatır.” cümlesindedir; “B” seçeneğinin cevabı: “Bu, bir anlamda topluma yabancılaşmış bireylerin kaçınılmaz yazgısıdır.” cümlesindedir; “D” seçeneğinin cevabı: “Toplumu, aileyi ayakta tutan iç dinamikler, ahlaki özellikler kaybolmuş, bunların yerini alması düşünülen şeyler de bu boşlukları dolduramamıştır.” cümlesindedir; “E” seçeneğinin cevabı da “Aileyi ayakta tutan iç dinamikler, ahlaki özellikler kaybolmuştur.” cümlesindedir. “C” seçeneğindeki düşünce ise metinde yer almamaktadır. Doğru cevap “C” seçeneğidir.


SORU 2

Her dize ya da her satır, yazıldığı andan itibaren insanlara bir ileti göndermektedir. Üreten kişi, bu iletişimin nasıl okunacağına dair bir denetleme hakkına sahip değildir. Yazar, bu hakkı, eserini yayımladığı anda yitirmiştir veya kendi isteğiyle başkalarına bırakmıştır. Okuma süreci; okuyucunun kişiliğine, bilgi seviyesine, anlama ve yorumlama becerisine göre farklılık gösterir; yazıldığı esnada hedeflenenlerin gerisinde kalabileceği gibi, çok daha ötesine de geçebilir. Bu son durumda, yeniden üretme süreci devreye girmektedir. Tabii ki, ortaya çıkan ve eleştiriler içeren metnin edebi bir değer taşıması şartıyla. (YGS)

Bu metinden aşağıdakilerin hangisi çıkarılamaz?

A) Yazarlar, okurları yönlendirmemelidir.
B) Farklı okuyucular, yazarın iletmek istediğini kendilerine göre yorumlayabilirler.
C) Her metin, çözümlemeleri yazarına ait olan bazı gizli anlamlar taşır.
D) Okurun esere karşı tutumu, kişisel birikimiyle ilişkilidir.
E) Bir eserin okur tarafından değerlendirilebilmesi için sanatsal nitelikler barındırması gerekir.

ÇÖZÜM: Yardımcı düşüncelerle ilgili sorularda, bu düşünceleri içeren cümlelerin mutlaka metnin içinde yer alması gerektiği unutulmamalıdır. Bu paragrafta “A” seçeneğinin cevabı: “Üreten kişinin, onun nasıl okunacağını denetleme, nasıl anlaşılması gerektiğini dayatma gibi bir hakkı yoktur. Yazar bu hakkı, eserini yayımladığı anda yitirmiştir veya kendi isteğiyle başkalarına bırakmıştır.” cümlesindedir; “B” seçeneğinin cevabı: “Okuma; okuyanın kişiliğine, bilgisine, anlama ve yorumlama yeteneğine, beğenisine göre değişiklik gösterir.” cümlesindedir; “D” seçeneğinin cevabı: “Okuma; okuyanın kişiliğine, bilgisine, anlama ve yorumlama yeteneğine, beğenisine göre değişiklik gösterir.” cümlesindedir; “E” seçeneğinin cevabı: “Bu son durumda, yeniden üretme söz konusudur artık. Elbette, ortaya çıkan ve eleştiriler içeren metnin bir edebi değer taşıması koşuluyla.” cümlesindedir. “C” seçeneğindeki düşünce metinde işlenmemiştir. Doğru cevap “C” seçeneğidir.


SORU 3

Bir yazar, kendi düşünceleriyle bir yazısında şöyle diyor: “Her yaş dönemi, insanı farklı kılar. Yirmili yaşlardaki insanla ellinin, altmışın, yetmişin, hatta seksenin ve doksanın insanı aynı mı kalabilir?” Elbette, farklılık gösterir. Değişim, yalnızca fiziksel özelliklerimizi etkilemekle kalmaz; esasen iç dünyamızı da sarmalar. Geçmişte pek umursamadığım olaylar ve haberler şimdi derin bir şekilde beni etkiliyor. Yargılayıcı ve eleştirel bir bakış açısıyla her şeye yaklaşıyorum. İstemeden de olsa sorunların karmaşasında kendimi buluyorum. Öfke ve üzüntü duyguları içimde kabarıyor. Dinginliğimi kaybettiğim ve ruh halim karmaşık hale geldiği bu anlarda çevremdekiler bile beni sakinleştiremiyor; tutunacak bir dal veya sığınacak bir yer arıyorum. Çözüm arayışım devam ettikçe, şiire ya da romana sığınmanın benim için daha rahatlatıcı bir seçenek olduğunu düşünüyorum. (YGS)

Bu metinden yaşlılarla ilgili olarak aşağıdakilerin hangisine varılamaz?

A) Mutsuzlukları, yalnız kalışlarından kaynaklanmaktadır.
B) Farklılaştıklarının bilincindedirler.
C) Günlük gerçeklere karşı tepkilerini ortaya koyarlar.
D) Tanık oldukları durumlara yeni anlamlar kazandırırlar.
E) Kaçış ve arayış duyguları içindedirler.

ÇÖZÜM: Paragrafta yer alan yardımcı düşünceleri bulalım. Paragrafta yaşlıların ruh haline dair bilgiler yer almaktadır. “B” seçeneğinin cevabı: “Haberler şimdi derinlemesine etkiliyor beni. Yargılayıcı, eleştirel bir açıdan bakıyorum her şeye.” cümlesindedir; “C” seçeneğinin cevabı: “İster istemez sorunların sarmalında buluyorum kendimi. Öfkeleniyor, üzülüyorum.” cümlesindedir; “D” seçeneğinin cevabı: “Bakıyorum bir zamanlar hiç umursamadığım olaylar, haberler şimdi derinlemesine etkiliyor beni.” cümlesindedir; “E” seçeneğinin cevabı: “Tutunacak bir dal, sığınacak bir yer arıyorum.” cümlesindedir. “A” seçeneğinde ifade edilen düşünce, paragrafın içinde bulunmamaktadır. Doğru cevap “A” seçeneğidir.

 

 

Yardımcı Düşünce Nedir?

Yardımcı düşünceler, bir paragrafın ana fikrini destekleyen, geliştirici ya da açıklayıcı nitelikteki ifadelerdir. Bu düşünceler, metnin derinliğini artırır ve okuyucuya konuyla ilgili daha fazla bilgi sunar.


Paragrafta Yardımcı Düşünce Örnekleri

  1. Ana Düşünce: İnsanların doğa ile ilişkisi giderek azalmaktadır.
    Yardımcı Düşünce: Bu durum, çevre kirliliğinin artmasına ve doğal kaynakların tükenmesine yol açmaktadır.
  2. Ana Düşünce: Eğitim sisteminde köklü değişiklikler yapılmalıdır.
    Yardımcı Düşünce: Çünkü mevcut sistem, öğrencilerin yaratıcılığını ve eleştirel düşünme becerilerini geliştirmekte yetersiz kalmaktadır.

Paragrafta Yardımcı Düşünce Nasıl Çözülür?

  1. Ana fikri belirle: Paragrafın ne hakkında olduğunu anlayın.
  2. Destekleyici cümleleri bulun: Ana fikri destekleyen ya da detaylandıran cümleleri tespit edin.
  3. Bağlantıları inceleyin: Yardımcı düşüncelerin ana fikre nasıl hizmet ettiğini analiz edin.

Paragrafta Yardımcı Düşünce Taktikleri

  1. Giriş cümlesini analiz et: Genellikle ana düşünce burada bulunur.
  2. İkincil cümleleri tarayın: Bu cümlelerde yardımcı düşünceler genellikle yer alır.
  3. Örnekleri ve açıklamaları dikkate alın: Bunlar, ana fikri pekiştiren cümlelerdir.

Yardımcı Düşünce Nasıl Bulunur?

  1. Paragrafı okuyun: İlk olarak genel bir izlenim edinin.
  2. Önemli kelimeleri not edin: Anahtar kelimeleri ve ifadeleri belirleyin.
  3. Yardımcı düşünceleri ayırt edin: Ana fikirden ayrılan, ama onu destekleyen cümleleri tespit edin.

Yardımcı Düşüncelerle İlgili Sıkça Sorulan Sorular

  1. Yardımcı düşünceler neden önemlidir? Ana fikri pekiştirir ve okuyucuya daha fazla bilgi sunar.
  2. Yardımcı düşünceler her paragrafta bulunur mu? Her paragraf için geçerli değildir, ancak çoğu paragrafta destekleyici unsurlar bulunabilir.

Yardımcı Düşünce PDF ve Konu Anlatımı

İnternette yardımcı düşüncelerle ilgili çeşitli kaynaklar ve PDF dosyaları bulunmaktadır. Bu belgeler, yardımcı düşünce örneklerini, nasıl bulunacağına dair ipuçlarını ve pratik alıştırmaları içermektedir. Okul kaynakları veya kütüphaneler bu konuda zengin içerik sunar.

 


Sözcükte Çok Anlamlılık Nedir? Örnekli Anlatım

Eylül 20, 2024 Okuma süresi: 6 dakika

Sözcükte Çok Anlamlılık

Türkçe dilinde, bir kelimenin farklı anlamlar taşıyabilmesi, dilin zenginliklerinden biridir. Bu özellik, sözcükte çok anlamlılık ya da diğer adıyla “çok anlamlılık” olarak adlandırılır. Bir sözcüğün birden fazla anlamda kullanılması, dilin etkili ve ekonomik bir şekilde kullanılmasına olanak tanır. Bu çok anlamlılık, özellikle Türkçe gibi köklü ve zengin bir dilde, oldukça sık karşılaşılan bir durumdur. Aynı kelime, farklı bağlamlarda farklı anlamlar taşıyabilir. Şimdi bu durumu daha ayrıntılı inceleyelim.

Sözcükte Çok Anlamlılığın Tanımı

Bir sözcüğün birden fazla anlama gelmesine “çok anlamlılık” denir. Yani bir kelimenin temel anlamı dışında, başka yan anlamları da olabilir. Bu durum, kelimenin kullanıldığı cümleye ve bağlama göre değişiklik gösterir. Örneğin, “yazmak” fiilini ele alalım. Bu kelime temel olarak bir metni kaleme almak anlamında kullanılırken, “hesaba yazmak” ya da “listeye adını yazmak” gibi yan anlamlarda da kullanılabilir.

Sözcükte Çok Anlamlılık Örnekleri

Çok anlamlılık, hemen her sözcükte görülebilecek bir özellik olmasına karşın, bazı kelimelerde bu özellik daha belirgindir. Aşağıda, Türkçede sıkça kullanılan bazı kelimelerin çok anlamlılık örneklerini inceleyelim:

Göz

  1. Organ anlamında: İnsanların ya da hayvanların görme işlevini yerine getiren organ. Örnek: “Onun gözleri çok güzel.”
  2. Dikkat anlamında: Bir şeye dikkatle bakmak, izlemek. Örnek: “Onun gözünden hiçbir şey kaçmaz.”
  3. Açıklık anlamında: Küçük bir delik ya da açıklık. Örnek: “Kapının gözüne anahtarı koymuş.”

Baş

  1. Vücut parçası: İnsan vücudunda bulunan organ. Örnek: “Başım çok ağrıyor.”
  2. Önder, lider: Bir grup ya da kurumun yöneticisi. Örnek: “O, bu şirketin başıdır.”
  3. Başlangıç anlamında: Bir şeyin ilk kısmı, başlangıcı. Örnek: “Kitabın başını bir türlü anlayamadım.”

Yol

  1. Geçiş yeri: Ulaşımın sağlandığı, araçların ve insanların geçtiği alan. Örnek: “Bu yol çok trafiğe açık.”
  2. Yöntem anlamında: Bir işin yapılma biçimi. Örnek: “Bu problemi çözmenin başka bir yolu yok mu?”
  3. Kariyer ya da yaşam tarzı anlamında: Hayatta izlenen rota ya da kariyer. Örnek: “O, başarıya giden yolu bulmuş.”

Kırmak

  1. Parçalamak anlamında: Bir şeyi parçalarına ayırmak. Örnek: “Vazo yere düştü ve kırıldı.”
  2. İncitmek anlamında: Birinin duygularını zedelemek. Örnek: “Onun kalbini kırmak istememiştim.”
  3. Rekor kırmak anlamında: Bir önceki performansı aşmak. Örnek: “Bu sporcu, dünya rekorunu kırdı.”

Açmak

  1. Bir nesneyi kapalıyken açmak: Kapalı olan bir şeyi kullanıma hazır hale getirmek. Örnek: “Kapıyı açar mısın?”
  2. Elektronik bir cihazı açmak: Cihazı çalıştırmak. Örnek: “Televizyonu açtım, haberleri izledim.”
  3. Konuşmayı başlatmak: Bir konuyu konuşmaya başlamak. Örnek: “Bu konuyu bir kez daha açmak istemiyorum.”

Tatlı

  1. Lezzetli yiyecek anlamında: Şekerli yiyecek. Örnek: “Yemekten sonra tatlı yedim.”
  2. Hoş, zarif anlamında: Nazik ya da sevimli davranış. Örnek: “O ne kadar tatlı bir çocuk!”
  3. Durum ya da olayın güzel olması anlamında: Kolay ve sorunsuz geçen. Örnek: “Tatlı bir sohbet yaptık.”

Sözcükte Çok Anlamlılık Nasıl Oluşur?

Çok anlamlılık, genellikle dilin evrimiyle ortaya çıkar. Bir kelime, ilk kullanıldığı anlamın ötesinde başka bağlamlarda da kullanılmaya başlanır ve zamanla yan anlamlar kazanır. Kelimelerin anlamları, toplumun kültürel, sosyal ve teknolojik gelişimiyle paralel olarak değişir ve genişler. Örneğin, “açmak” fiili, sadece kapalı bir şeyi açmak anlamında kullanılırken, teknolojinin ilerlemesiyle birlikte elektronik cihazları başlatma anlamında da kullanılmaya başlanmıştır.

 

Çok anlamlılık, dilin dinamik ve zengin yapısının bir göstergesidir. Bu özellik, hem dilin etkin kullanımını sağlar hem de kelimelerin anlam derinliğini arttırır. Çok anlamlılık örnekleri, dilin sürekli olarak yenilenebilen bir yapıya sahip olduğunu ve kelimelerin zaman içerisinde farklı anlamlar kazandığını gösterir. Bu durum, hem dilin zenginliğini hem de anlatım gücünü ortaya koyar.


SÖZCÜKTE (KELİMEDE) ANLAM TÜMÜ TEK BAŞLIKTA

Eylül 20, 2024 Okuma süresi: 36 dakika

SÖZCÜKTE (KELİMEDE) ANLAM 

  1. Anlam Bakımından Sözcükler
  2. Gerçek Anlam (Temel Anlam)
  3. Yan Anlam
  4. Mecaz Anlam
  5. Deyim Anlam
  6. Terim Anlam
  7. Argo Anlam
  8. Soyut Anlam
  9. Somut Anlam
  10. Genel ve Özel Anlam
  1. Sözcükler Arasındaki Anlam İlişkileri
  2. Eş Anlamlı Sözcükler
  3. Yakın Anlamlı Sözcükler
  4. Zıt Anlamlı Sözcükler
  5. Eş Sesli Sözcükler
  6. İkilemeler
  7. Yansımalar
  8. Atasözleri
  9. Dolaylama
  10. Anlam Genişlemesi
  11. Anlam Daralması
  12. Anlam İyileşmesi
  13. Anlam Kötülemesi
  14. Güzel Adlandırma

A. Anlam Yönünden Kelimeler

1. Temel Anlam (Gerçek Anlam)

Kelimelerin zihinde ilk akla gelen ve en yaygın kullanılan anlamlarıdır. Bu anlam, kelimenin genel ve bilinen kullanımını temsil eder. Örneğin, göz kelimesi doğrudan görme organını ifade ederken, farklı bağlamlarda başka anlamlar da taşıyabilir. Örneğin, “pınarın gözü” ifadesinde göz kelimesi farklı bir anlam kazanır.

Gerçek Anlam Örnekleri:

  • Soğuk havanın etkisiyle duvarın boyası dökülmüştü.
  • Üzerinde eski bir kıyafet giymişti.
  • Köyü geçtikten sonra asfalt yol başladı.
  • Bir adamın kolu kırılmıştı.
  • Sıcak suya temas ettiğinde kolu yandı.
  • Sabah erkenden kalktım.
  • Yataktan kalkarken kolumu masaya çarptım.
  • Sıcak çayı içince ağzım yandı.
  • Temiz kıyafetlerini giyip dışarı çıktı.
  • Gözlerinde yaralar oluşmuştu.
  • Zayıf bedeniyle yolda zorlanıyordu.
  • Sonbaharda ağaç yaprakları sararmıştı.

2. Yan Anlam

Bir kelimenin temel anlamı dışında, cümle içinde yeni bir anlam kazanmasıdır. Bu, kelimenin gerçek anlamı ile mecaz anlamı arasında bir yerde durur. Yan anlam, kelimenin kavramsal olarak gerçek anlamına benzerlik gösterirken, şekilsel olarak bağlantısı yoktur. Örneğin, “ayak” kelimesi insan organı anlamında temel anlamdayken, “masanın ayağı” ifadesinde farklı bir anlam taşır.

Gerçek ve Temel Anlam Örnekleri:

  • Adamın atkısı yere düştü. (Gerçek Anlam)
  • Bu yılın ilk karı yağdı. (Yan Anlam)
  • Ağaçların gölgesi eve düştü. (Yan Anlam)

Yan Anlam Cümle Örnekleri:

  • Uçağın kanadı bir kuş sürüsüne çarptı.
  • Bozuk bir vidayı tahtadan çıkarmaya çalışıyordu.
  • Kadıköy sırtlarına yağmur yağıyordu.
  • Sporun her dalında başarılıydı.
  • Masanın ayağı kırılmıştı.
  • Bardağı ağzına kadar suyla doldurdu.
  • Kapının kolunu kırınca ağladı.
  • Bizim yetiştirdiğimiz insanlar daha mutludur.
  • Yokuşun başından koşmaya başladı.
  • Ayakkabının burnuyla topa çok sert vurdu.

Dilimizdeki kelimeler her zaman tek bir anlam taşımaz. Cümle içindeki kullanımlarına bağlı olarak farklı anlamlar kazanabilirler. Bu bağlamda, beş duyumuzla algılanabilen kelimeler soyut anlamda kullanılabilirken, soyut kavramlar da somut anlam kazanacak şekilde cümle içinde yer alabilirler.

Somutlaşma – Somutlama:

Soyut anlamda kullanılan kelimelerin, cümle içinde somut bir anlam kazanacak şekilde kullanılması somutlama olarak adlandırılır. Somutlamanın amacı, kelimenin ifadesini güçlendirmek ve anlamını zenginleştirmektir. Bu bağlamda, somutlama genellikle insan dışındaki varlıklara insana ait özellikler atfetmek amacıyla kişileştirme sanatında kullanılır. Ayrıca, benzetme (teşbih) ve istiare (eğretileme) sanatlarında da sıkça başvurulur.

Benzetme (Teşbih): Anlamı kuvvetlendirmek için iki varlık veya kavramdan ortak özellikleri açısından zayıf olanın güçlü olana benzetilmesidir.

İstiare (Eğretileme): Benzetmenin iki temel ögesi vardır: benzeyen ve benzetilen. İstiare, bu ögelerden sadece birinin kullanılmasıyla gerçekleştirilen söz sanatıdır.

Somutlama Örnekleri:

  • Felek yüzüme güldü mü, şansım karardı.
  • Bu dert beni böldü.
  • Zaman su gibi akıp gidiyor.
  • Aşk, vuslat için uluyor.
  • Bu acı her zaman kapımda bekliyor.
  • Umut fakirin ekmeği, umutsuz kalma.
  • Nefis, engellenmesi gereken bir anahtardır.
  • Kendi yağıyla kavrulan bir insandı.
  • Aşk bir gardiyandı, insanı hapseder.
  • Zaman bir uçak gibi hızlanıyor.
  • Cebinde biraz mutlulukla yollarda dolaşıyordu.
  • Kanadı kırık bir aşkla yollar aşınmaz.

Soyutlama – Soyutlaştırma:

Somut anlamda kullanılan kelimelerin, cümle içinde beş duyuyla algılanamayacak şekilde kullanılması soyutlama olarak bilinir. Soyutlama, duyguların algılanabilir kavramlarla açıklanması anlamına gelir. Örneğin, “Taşı alıp bana attı.” cümlesinde taş kelimesi gerçek anlamındadır, ancak “Taş kalpli bir insandı.” ifadesinde soyutlaştırılarak farklı bir anlam kazanmıştır.

Soyutlama Örnekleri:

  • Son derece yüreksiz bir insandı.
  • Bu soğuklukla arkadaş bulmak zordur.
  • Bir müzik aletini çalmanın yolu kursa gitmektir.
  • Yufka kalbiyle olayları sessizce izledi.
  • Pamuk elleriyle ayrılığı daha da zorlaştırmıştı.
  • Bileğine güvenenler her zorluğu aşarlar.
  • Onun bu kadar kafasız olacağını düşünmemiştim.
  • Sessiz gelen gemiler bir ümittir aşka.
  • Yüreğim parçalandı. İçim kan ağlıyor.
  • Bu keskin sözler bizi yaraladı.
  • Aklı bir karış havadaydı.
  • Her şeyi içine atarsan erken yıpranırsın.

Yakıştırmaca:

Kendine ait olmayan kavramlarla bazı kelimelerin tamlama kurmasıdır ve yan anlam olarak da değerlendirilebilir. Adı bilinmeyen kavramlarla ilgili gerçek anlama benzerlik açısından yakıştırma işlemi yakıştırmaca olarak adlandırılır.

Yakıştırmaca Örnekleri:

  • Uçağın kanadı kırıldı.
  • Ayakkabının burnu kirlenmişti.
  • Masanın gözüne bir şeyler koydu.
  • Kapının kolunu tutunca kırıldı.
  • Sandalyenin ayağını tamir etti.

3. Mecaz Anlam

Bir kelimenin gerçek anlamının dışında kullanılmasına mecaz anlam denir. Mecaz anlamda kullanılan kelimeler, gerçek anlamlarından tamamen ayrılırlar. Mecaz anlamın amacı, ifade gücünü artırmak ve anlatımı renklendirmektir.

Mecaz anlam, gerçek anlamla ilgili kurulan benzetmelerden yola çıkarak kelimenin orijinal anlamından tamamen farklı bir anlam oluşturur. Örneğin, “Onun gözü yükseklerdeydi.” cümlesinde yüksek kelimesi fiziksel bir özellikten ziyade, daha fazlasını arzulama anlamında kullanılmıştır.

Mecaz anlam genellikle iki şekilde ortaya çıkar: birincisi benzetmelerle (teşbih, teşhis, istiare, mübalağa, tariz, kinaye) sağlanır; ikincisi ise mecaz-ı mürsel yani ad aktarmaları ile gerçekleşir.

Mecaz Örnekleri:

  • Havada kan kokusu vardı.
  • O adam ailesine bağlıdır.
  • Müdürün istifası koltuk kavgasına neden oldu.
  • Sizi bu iş yüzünden harcayacaklar.
  • Su testisi su yolunda kırılır.
  • Hiçbir şey beğenmez, her şeye burun kıvırırdı.
  • Vatan borcu namus borcudur.
  • Son vapura yetişemezsek yandık demektir.
  • Bu olaylara karşı kör ve sağır oluşu beni üzmüştü.
  • Her gördüğünde ağır sözler sarf ediyordu.
  • Cesaretinin kırılması yüzünden başarısız oldu.
  • Bu olayda da onun parmağı vardır.
  • Yüreği yanıyor, her şeye ağlıyordu.
  • Keskin sözlerle hepimizi şok etti.
  • Zaman geçirmek için her şeyi ağırdan alıyordu.
  • Beni ziyaret etmediğin için sana kırıldım.
  • Boş bakışlara, kuru vaatlere karnım tok.
  • Karşısına çıkan boksör epey dişli bir rakipti.
  • Toplantıya göç eden beyinleri de davet ettiler.
  • Mahallenin ortasında sıcak bir karşılama yapıldı.
  • Senin gibi ince işlerden çok fazla anlamam.
  • Rüzgârın coşması işimizi epey zorlaştırdı.
  • Kara haber tez duyulur, unutsun beni demişsin.
  • Koyu bir muhabbet sardı dört bir yanımı.
  • O sözlerden sonra köpürdü.
  • İş yerindeki olaylar ortamı iyice soğutmuştu.
  • Çok ballısın. Her girdiğin iddiayı kazandın.
  • Olayları basına sızdırdıktan sonra kaçtı.
  • Bu yaşananlar yüzünden her şey burnumdan geldi.
  • Parasal sorunlar yönetenleri terletecektir.
  • Olaylar onun hafif biri olduğunu gösterdi.
  • Yağmur aniden coştu.
  • Cesaretim senin yüzünden kırıldı.
  • Boş gözlerle etrafına bakınıp duruyordu.

Mecaz anlam, genellikle benzetmelerle olduğu gibi açık veya kapalı istiarelerle de gerçekleştirilebilir. Edebi sanatlar içerisinde yer alan istiare, deyim aktarmaları ve ad aktarmaları bu türün en önemli örnekleridir.

  • Kurban olam, şu beşikte yatan kuzuya (Açık İstiare)
  • Tekerler tozlu yollara derdini anlatıyordu. (Kapalı İstiare)
  • Çiftçinin yüzü gülüyor, bereket yağıyordu. (Mecaz-ı Mürsel)
  • Bundan sonra Ankara’da konuşamaz artık. (Mecaz-ı Mürsel)
  • Bu şekilde anlatırsanız aklı yatar. (Deyim)

4. Deyim Anlam

  • En az iki kelimeden oluşur.
  • Sabitleşmiş ifadelerdir.
  • Mecaz içeren sözlerdir.
  • Kelimelerden biri veya her ikisi anlam değişikliğine uğrar.
  • Deyimlerde herhangi bir kelimenin eş anlamlısı kullanılamaz.
  • Gerçek anlamının dışında kullanılırlar.
  • Tek bir kavramı veya durumu ifade ederler.
  • Bazı deyimler gerçek anlamda da kullanılabilir.
  • Farklı söz kalıplarından oluşabilirler.
  • Kısa ve özlü ifadelerdir.
  • Kelimelerin yerleri değiştirilemez.
  • Süslü ve sanatlı bir anlatım içerirler.
  • Deyimler, bir dilin zenginliğini gösterir.

Bu özelliklerden hareketle, deyim; en az iki kelimenin sabit bir biçimde birleşmesiyle oluşan ve kelimelerden birinin veya her ikisinin anlam değişikliğine uğramasıyla meydana gelen mecazlı ifadelerdir.

Deyimlerin Oluşum Şekilleri:

  • Burnundan solumak, çam devirmek, acemilik çekmek, etekleri zil çalmak, aldırış etmemek gibi mastar eki olan –mak/-mek ile biten deyimler.
  • İçi yanıyor, dostlar alışverişte görsün, adet yerini bulsun, ağzını bıçak açmıyor gibi cümle şeklinde oluşan deyimler.
  • Genellikle birleşik kelimelerle oluşan veya anlamca yan yana gelen kelimelerle meydana gelen deyimler: bağrı yanık, ekmek kapısı gibi.
  • Ateş pahası, eşek şakası, anasının gözü gibi isim tamlamalarıyla oluşan deyimler.
  • Deli fişek, püsküllü bela gibi sıfat tamlamalarıyla meydana gelen deyimler.
  • Eli açık, çenesi düşük gibi kurallı bileşik sıfat şeklinde oluşturulan deyimler.

Deyimlerle İlgili Örnek Cümleler:

  • Yangın çıktı, korkusu başına geldi.
  • Yapılanlara karşı direniş gösteriyordu.
  • Söylediği sözlerle gönlümü fethetti.
  • Her söylediğine dileyerek, hiçbir şeyi kabul etmiyordu.
  • O geldikten sonra pabucunu dama atmıştı.
  • Olaylar karşısında kontrolden çıktı.
  • Aklı yatar, elbet bunları anlatırsan.
  • Bu söylediklerini anlamak zor.
  • Girdiği hiçbir işte başarılı olamadı.
  • Olayları duyunca ağzı açık kaldı.
  • Yapılan zamlarla her şey ateş pahasıydı.
  • Delik büyük, yama küçük.
  • Fol yok yumurta yok.
  • Senin yüzünden iki iyi arkadaş boğaz boğaza geldi.
  • Anlattıklarımı dikkatle dinliyordu.
  • Göze girmek için yaptıkları bana komik geliyor.
  • Onu karşısında görünce abayı yaktı.
  • Abur cubur yiyecekler insanı hasta eder.
  • Acemi çaylak işi yarım yapar.
  • Baba ocağına sahip çıkmaya çalışıyordu.
  • Bu ayrılık acısıyla bastığı yeri bilmez oldu.
  • Başına bir olay geldi yârin kapısında.
  • Onlar bir hata etti, büyüklük göstermek artın senden.
  • Laf ebesi olmak sana yakışır.
  • Mahallenin adeta mahşer midillisi gibiydi.

Türkçede Sıkça Kullanılan Deyimler:

  • Ağzı açık, eli uzun, can kulağı ile dinle
  • Göze girmek, pire için yorgan yakmak, dara düşmek, pişmiş aşa su katmak

Deyimler, cümlenin her ögesinde yer alabilir:

  • Aslan payı senin hakkındır. (Özne)
  • Aslan payını sen aldın. (Nesne)
  • Damarına basılmazsa kesinlikle konuşmaz. (Zarf Tümleci)
  • Sen gerçekten dik kafalı birisin. (Yüklem)
  • Her şeye mana vermeye çalışmayın. (Dolaylı Tümleç)

5. Terim Anlam Nedir?

Belirli bir meslek alanıyla ilgili (bilim, sanat, spor, meslekler) kavramların karşılığı olarak kullanılan anlam, terim anlam olarak adlandırılır.

Terim Anlamın Özellikleri:

  • Sadece gerçek anlamda kullanılırlar.
  • Kazandıkları anlamlar halk dilinde mevcut değildir.
  • Mecaz, yan veya deyim anlamları içermezler.
  • İhtiyaçlar doğrultusunda kelimelere kazandırılan yeni anlamlardır.
  • Terimler bazen yan anlamda da kullanılabilir.
  • Bazı terim anlamlı kelimeler birden fazla meslek alanında terim olarak kullanılabilir.

Terimlerle İlgili Örnekler:

  • Doğal sayılar, fonksiyonlar, üçgen, altıgen… (Matematik terimleri)
  • Sol anahtarı, nota, akort… (Müzik terimleri)
  • Kafiye, aruz, ölçü… (Edebiyat terimleri)
  • Perde, sahne, kostüm… (Tiyatro terimleri)
  • Ölçek, Dünya, Ay, gezegen, paralel, meridyen… (Coğrafya terimleri)
  • Gol, faul, aut, taç, penaltı, ofsayt… (Futbol terimleri)

6. Argo Anlam

Ortak düşünceye sahip, belirli gruplar tarafından kullanılan ve kendi aralarında anlaşmayı sağlayacak şekilde kelimelere yeni anlamlar katarak oluşturulan özel dile argo denir.

Argonun Özellikleri:

  • Argo, küfür anlamına gelmez.
  • Külhanbeyleri gibi grupların iletişim aracıdır.
  • Argoda öne çıkan unsur abartma yani mübalağadır.
  • Dil içinde oluşturulan fakat bağımsız bir yapıya sahiptir.
  • Sadece belirli çevreler tarafından anlaşılır.
  • Toplumun tüm kesimleri tarafından kavranmaz.
  • Sözlü olarak gelişen doğal bir dildir.
  • Eski kelimelerin kullanımına dayanır ve genellikle bu kelimelere yeni anlamlar kazandırılır.
  • Argonun amacı, anlatımı daha etkileyici ve çekici kılmaktır.
  • Argoda amaç, küfür etmeden rahatlama sağlamaktır.

Argo ile İlgili Örnek Cümleler:

  • Daha sen mektep çocuğusun.
  • Cin gibiydi; ama zokayı yuttu.
  • Sınıfı ikinci kez çakınca okuldan atıldı.
  • Bütün konuları yutmuştu adeta.
  • Tam bir arakçı bakışı vardı.

7. SOYUT ANLAM

Beş duyu organımızla (görme, işitme, tatma, dokunma, koklama) algılanamayan varlıkları ifade eden kelimelere soyut anlamlı sözcükler denir. Soyut sözcüklerin his yoluyla elde ettiği anlam, soyut anlam olarak bilinir.

Soyut kelimeler mutlaka beş duyumuzdan biriyle algılanmamalıdır. Örneğin, rüzgâr kelimesi görme, tatma veya koklama gibi duyularla algılanamaz; ancak dokunma duyusuyla hissedilebilir. Sadece bir duyuyla algılanabilen kelimeler somut sözcüklerdir ve soyut değildir. Bu nedenle, bir kelimenin soyut anlam taşıması için hiçbir duyuyla algılanamaması gerekir.

Soyut Anlamla İlgili Cümleler:

  • Dün gördüğü rüyayı hatırlamıyordu.
  • İnsanlar menfaatlerine göre hareket ederler.
  • Oğluna karşı derin bir sevgi besliyordu.
  • Yusuf’un güzelliğini tarif edecek kelime yoktu.
  • Olaylar karşısında yalnız kaldığını düşünüyordu.
  • Korku içinde sayıklıyordu.
  • Düşüncelerini bir bir açıkladı.
  • Herkesin fikirlerini önemsiyordu.

8. SOMUT ANLAM

Beş duyu organımızla (görme, işitme, tatma, dokunma, koklama) algılanabilen kelimelere somut anlamlı sözcükler denir. Bu kelimeler, en az bir duyuyla algılanıp varlıkların fiziksel özelliklerini ifade eder.

Somut Anlamlı Kelimelerin Özellikleri:

  • Beş duyu organından biriyle algılanabilirler.
  • Bu kelimelerin mutlaka bir maddi varlığı olmalıdır.
  • Uzayda yer kaplayan veya hacmi olan kelimelerdir.
  • Görme, işitme, tatma, koklama veya dokunma duyularından biriyle algılanabilirler.
  • Bazı kelimeler soyut anlam taşısa da mecaz anlamda kullanılarak somutlaştırılabilir.
  • Somut anlamlı kelimeler, bazı durumlarda mecaz yoluyla soyutlaştırılabilir.

Somut Anlamla İlgili Örnek Cümleler:

  • Taş bir evde oturuyordu.
  • Rüzgâr çok sert esiyordu.
  • Okulun yolu yeni yapılmıştı.
  • İçtiği su çok soğuktu.
  • Bu sıcak havalar bizi mahvetti.
  • Masa, çok dayanıklı malzemeden yapılmıştı.
  • Sınıfın duvarları boyandı.
  • Okula kitaplarını getirmemişti.
  • Kıyafetlerini yeni almıştı.

9. GENEL VE ÖZEL ANLAM

Genel Anlam: Birden fazla kelimenin anlamını içinde barındıran, o türün genelini kapsayan anlamlara denir.

Özel Anlam: Sadece bir varlığı kesin ve net ifadelerle tanıtan, dar bir anlamı olan kavramlara denir.

Genel ve Özel Anlamla İlgili Örnekler:

  1. Varlık – En Genel Anlam:
    • Canlı – Genel Anlam
    • İnsan – Genel Anlam
    • Erkek – Genel Anlam
    • EmirhanÖzel Anlam
  2. Metin – En Genel Anlam:
    • Paragraf – Genel Anlam
    • Cümle – Genel Anlam
    • Kelime – Genel Anlam
    • Hece – Genel Anlam
    • HarfÖzel Anlam

Türkçede bazı sınav sorularında genelden özele ya da özelden genele doğru anlam soruları yer alır. Genelden özele doğru yapılan çıkarımlar tümdengelim; özelden genele doğru yapılan çıkarımlar ise tümevarım terimleriyle ifade edilir.

 

 

B. Sözcükler Arasındaki Anlam İlişkileri

Sözcükler Arasındaki Anlam İlişkileri başlığı altındaki her bir konuyu açıklamaları ve örnekleri ile birlikte bulabilirsiniz:

1. Eş Anlamlı Sözcükler

Tanım: Anlam olarak birbirine tamamen yakın veya aynı olan sözcüklerdir. Bu sözcükler birbirlerinin yerine kullanılabilirler. Örnek:

  • Mutlu – Sevinçli
    • O, bugün çok mutlu.
    • O, bugün çok sevinçli.

2. Yakın Anlamlı Sözcükler

Tanım: Anlam olarak birbirine yakın ancak tamamen aynı olmayan sözcüklerdir. İnce anlam farkları vardır. Örnek:

  • Başarılı – Başarısız
    • Projeyi başarılı tamamladı.
    • Projeyi başarısız tamamladı.

3. Zıt Anlamlı Sözcükler

Tanım: Anlam olarak birbirine tamamen zıt olan sözcüklerdir. Örnek:

  • Büyük – Küçük
    • Ev çok büyük.
    • Kedi çok küçük.

4. Eş Sesli Sözcükler

Tanım: Telaffuzları aynı olan ancak anlamları farklı olan sözcüklerdir. Örnek:

  • Yağ – Yağ
    • Yemek yaparken yağ kullandım.
    • Gökyüzünde yağ yağıyor.

5. İkilemeler

Tanım: Aynı sözcüğün tekrarlanmasıyla oluşturulan sözcük gruplarıdır. Vurgulama veya duyguyu artırma amacı taşır. Örnek:

  • Çok, çok güzel!
  • Bir bilsen, bir bilsen…

6. Yansımalar

Tanım: Bir sözcüğün aynı kökten türeyen farklı anlamlarda kullanılmasıdır. Örnek:

  • Göz: Vücut parçası olarak.
    • Gökyüzünde yıldızlara bakarken gözlerimi kapattım.
  • Göz: Dikkat veya ilgi anlamında.
    • İşlerine daha fazla göz göstermeli.

7. Atasözleri

Tanım: Halkın tecrübesiyle oluşmuş, ders verici, kısa ve öz ifadelerle oluşturulan kalıplaşmış sözlerdir. Örnek:

  • “Damlaya damlaya göl olur.”
  • “İşleyen demir ışıldar.”

8. Dolaylama

Tanım: Bir düşünceyi doğrudan ifade etmeden, başka sözcükler veya ifadeler kullanarak anlatma yöntemidir. Örnek:

  • Doğrudan ifade: “Ölmek istiyorum.”
  • Dolaylama: “Bu hayat bana zor geliyor.”

9. Anlam Genişlemesi

Tanım: Bir sözcüğün orijinal anlamının dışında daha geniş bir anlam kazanmasıdır. Örnek:

  • Köprü: Başlangıçta sadece su üzerinde yapılan yapılar için kullanılırken, günümüzde soyut anlamda iki şeyi birbirine bağlayan herhangi bir araç için de kullanılır.
    • İki ülke arasındaki köprü.

10. Anlam Daralması

Tanım: Bir sözcüğün anlamının zamanla daha spesifik veya dar bir alana itilmesidir. Örnek:

  • Kedi: Eski Türkçede her türlü evcil hayvan için kullanılırken, günümüzde sadece belirli türde evcil hayvanları ifade eder.
    • Sadece kedi türü için kullanılır.

11. Anlam İyileşmesi

Tanım: Bir sözcüğün olumsuz veya düşük anlamdan daha olumlu veya yüksek bir anlama evrilmesidir. Örnek:

  • Hoş: Eskiden sadece “güzel” anlamında kullanılırken, modern kullanımda daha olumlu bir ifade taşır.
    • O, çok hoş bir insandır.

12. Anlam Kötülemesi

Tanım: Bir sözcüğün zamanla olumlu bir anlamdan olumsuz bir anlama kaymasıdır. Örnek:

  • Sahtekar: Başlangıçta sadece “gerçek olmayan” anlamındayken, günümüzde olumsuz ve kışkırtıcı bir anlam kazanmıştır.
    • O, bir sahtekar.

13. Güzel Adlandırma

Tanım: Bir durumu, olayı veya kişiyi daha olumlu veya kabul edilebilir bir şekilde ifade etme yöntemidir. Genellikle olumsuz bir durumu yumuşatmak için kullanılır. Örnek:

  • “Ölümcül hastalık” yerine “ciddi hastalık” denmesi.
  • “İşsiz” yerine “iş arayan” denmesi.

Bu açıklamalar ve örnekler, sözcükler arasındaki anlam ilişkilerini daha iyi anlamanıza yardımcı olacaktır. Her bir kavram, dilin zengin ve dinamik yapısını yansıtarak iletişimde çeşitlilik sağlar.


Çatısı Yönüyle Eylemler (Fiil-Eylem Çatısı)

Eylül 17, 2024 Okuma süresi: 8 dakika

Çatısı Yönüyle Eylemler (Fiil-Eylem Çatısı)

Eylemlerin Çatısı: Eylemlerin cümle içinde nesne alıp almamalarına veya aldıkları özneye göre gösterdikleri özellik, çatı olarak adlandırılır. Çatı açısından eylemler temelde iki ana gruba ayrılır:

  1. Geçişli Eylemler: Bu tür eylemler, “neyi” ve “kimi” sorularına cevap verebilir ve “onu” sözcüğünü alabilirler. Geçişli eylemler, nesne alabilme özelliğine sahiptir. “Görevliler kâğıt topladı.” ve “Şiiri güzel okudu.” cümlelerinde olduğu gibi, eylemler nesne alarak geçişli özellik taşır. Önemli bir not olarak, bir fiilin geçişli olabilmesi için, her durumda cümlede nesnenin var olması gerekmez.
  2. Geçişsiz Eylemler: Bu eylemler, nesne alamaz ve “neyi” ve “kimi” sorularına cevap veremezler. “Gitti, bitti, battı, korktu, güldü, uçuyor…” cümlelerinde yer alan eylemler geçişsiz eylemler olarak sınıflandırılır. Bazı fiillerin nesne alıp alamadıkları, yalnızca cümle bağlamında belli olabilir. Örneğin, “Masraflardan sağlık giderini düşmüş.” cümlesi geçişli, “Adam merdivenlerden düşmüş.” cümlesi ise geçişsiz bir eylemi ifade eder.

Ettirgen Eylemler: Geçişli eylemlere “-r, -t, -dir” ekleri getirilerek, geçişli eylemlerin geçişlilik derecesi artırılır. Bu tür eylemler öznenin işi doğrudan yapmadığı, başkasına yaptırdığı eylemleri ifade eder. “Büyük ülkeler, küçük ülkeleri yıllarca savaştırdı.” cümlesindeki “savaştırdı” sözcüğü nesneye göre oldurgan, özneye göre ettirgen bir eylemdir. Ettirgen eylemler genellikle köklerinde birtakım değişikliklere uğrar:

  • “gel-dir-mek”getirmek
  • “kalk-tır-mak”kaldırmak
  • “gör-dür-mek”göstermek
  • “git-tir-mek”götürmek

Oldurgan Eylemler: Geçişsiz eylemler “-r, -t, -dir” ekleriyle geçişli hale getirilir. Nesne açısından bakıldığında, ettirgenlik ve oldurganlık tamamen ayrı birer çatı özelliği olarak kabul edilmez. Geçişsiz bir eylem önce oldurgan, ardından ettirgen yapılabilir. Örnekler:

  • “Böcek öldü.” → Geçişsiz
  • “Böceği öldürdü.” → Oldurgan-Geçişli
  • “Böceği öldürttü.” → Ettirgen-Geçişli

Öznesine Göre Eylemler (Özne-Yüklem İlişkisi):

  1. Etken Eylemler: Etken eylemde özne, yüklemde belirtilen eylemi doğrudan yapar ve gerçek özne işten etkilenir. Örnekler:
  • “Babam evden erken çıkar.”
  • “İzlediği filmi çok beğendi.”
  • “Çiçekleri suladık.”
  1. Edilgen Eylemler: Öznesi gerçek özne olmayıp, sözde özne pasif bir durumdadır ve eylemi özne gerçekleştirmez. Bu tür eylemler genellikle -l, -n gibi eklerle türetilir ve bir başkası tarafından yapılma anlamı taşır. Örnekler:
  • “Satıldı, söndürülmüş, yapılır, bulunacak…”

Edilgen eylemlerde bazen eylemin kim tarafından yapıldığı belirtilir, ancak bu sözler eylemin durumunu tamamlayan zarf tümleci olarak kabul edilir. Olumsuzluk eki, kip ve çekim ekleri edilgenlik eklerinden sonra gelir. Örnek: “yaz-ıl-ma-mış”

Geçişsiz edilgen eylemlerin yüklem olduğu cümlelerde, sözde özne bulunmaz. Örnekler:

  • “Burada birkaç gün oturuldu.”
  • “Çarşıya çıkıldı.”
  1. Dönüşlü Eylemler: Öznesi yaptığı işten etkilenir ve öznenin etkisi kendine döner. Öznenin eylemi kendi kendine yapıyor anlamı vardır. Bu eylemler genellikle canlı özneler için kullanılır ve “-l, -n” ekleriyle dönüşlü hale gelir. Dönüşlü eylemler “kendi kendine” ifadesini alabilir. Örnekler:
  • “Kadın dövündü, söylendi.”

Dönüşlü eylemler genellikle insanlar için kullanılır ve insanlara özgüdür. Ancak, kendi kendine gerçekleşen doğa olayları dönüşlü veya edilgen sayılmaz, etken çatılı olarak değerlendirilir. Örnekler:

  • “Yaşlı adamın saçları dökülmüş.” → Etken çatılı
  • “Buğdaylar ambara dökülmüş.” → Edilgen
  • “Mahalleri sokaklara dökülmüş.” → Dönüşlü
  1. İşteş Eylemler: Gerçekleşmesi için birden fazla özne gerektiren eylemlerdir ve eylemler “-ş, -leş, -laş” ekleriyle işteş hale gelir. Eylemi iki veya daha çok özne birlikte yapar. Örnekler:
  • “Yolcular koşuştular.”
  • “Dostlar kucaklaştılar.”
  • “Adamlar telefonlaştılar.”

Bir eylem hem dönüşlü hem işteş olamaz. İşteş eylemler genelde geçişsiz olup, bazı işteş eylemler nesne alabilir. Örnekler:

  • “yarışmak, güreşmek, barışmak, savaşmak” gibi eylemler kökçe işteştir.
  • “bölüşmek, paylaşmak” gibi bazı işteş eylemler nesne alabilir.

Nitelikte eşitlik bildiren işteş eylemler (örneğin “kötüleşmek, esmerleşmek, iyileşmek”) değişim ifade eder ve tek bir özne tarafından gerçekleştirilebilir, bu yüzden diğer işteş eylemlerden farklıdır.


Ekler vee Yapı Bakımından Sözcükler

Eylül 17, 2024 Okuma süresi: 21 dakika

EKLER VE YAPI BAKIMINDAN SÖZCÜKLER

Türkçede ekler, yapım ekleri ve çekim ekleri olarak iki ana gruba ayrılır. Çekim ekleri kendi içinde isim çekim ekleri ve fiil çekim ekleri olarak ikiye ayrılırken, yapım ekleri ise isimden isim yapma ekleri, fiilden isim yapma ekleri, isimden fiil yapma ekleri ve fiilden fiil yapma ekleri olarak sınıflandırılır. İsim çekim ekleri şunlardır: durum eki (veya hâl eki), tamlayan eki, iyelik (tamlanan) eki, çoğul eki, eşitlik eki, vasıta eki ve ilgi eki. Fiil çekim ekleri ise kip ve kişi (şahıs) ekleri olarak ayrılır.

Ekler, eklendiği sözcüğün esas anlamını değiştirmeksizin onu biçimlendirir ve cümlede görev kazandırır. Genellikle yapım eklerinden sonra gelirler. Ancak bazı durumlarda yapım eklerinden önce de gelebilirler. Örneğin, “anne-m-siz” örneğinde olduğu gibi.

Sözlerin Durumları ve Ekleri:

  1. Yalın Durum: İsmin durum eki almamış hâlidir. Örneğin: Ev, bahçe, adam.
  2. Belirtme (-i) Durumu: Eklendiği sözcüğü genellikle belirtili nesne yapar. (-ı, -i, -u, -ü) ekleri ile yapılır. Örnekler: Evi, gözlüğü, adamı, insanı.
  3. Yaklaşma-Yönelme (-e) Durumu: Cümle içinde yönelme, aitlik, amaç ve zaman gibi çeşitli anlam ilgileri meydana getirebilir. Örnekler: Eve, gözlüğe.
  4. Bulunma (-de) Durumu: (-de, -da, -te, -ta) ekleri ile yapılır. Örnekler: Evde, insanda.
  5. Ayrılma (-den) Durumu: (-den, -dan, -ten, -tan) ekleri ile yapılır. Örnekler: Evden, insandan.

    Not: Ayrılma durumu, sebep, zaman, yer, karşılaştırma, ikileme gibi anlam ilgileri ve görevlerde bulunabilir.

  6. Tamlayan Ekleri: Bir ismi başka bir isme bağlayarak isim tamlaması kurar. (-ın, -in, -un, -ün) ekleridir. Örnekler: köy-ün yolları, sen-in gibi çalışkan çocuk.
  7. İyelik (Tamlanan) Ekleri: Aitlik bildirir ve genellikle ad tamlaması kurar. (-ım, -in, -si, -imiz, -iniz, -leri) ekleridir. Örnekler: Amcası ve kardeşi bugün geldiler., Sözüm yanlış anlaşılmış.

    Not: Bir sözcükte “-i” eki varsa, bunun durum eki mi yoksa iyelik eki mi olduğunu anlamak için o sözcüğün başına “onun” zamiri getirilir. Eğer anlam bozulmuyorsa, oradaki ek tamlanan (iyelik) ekidir. Şayet anlam bozuluyorsa ve “-i” ekini almış olan sözcük nesne görevindeyse, o ek durum ekidir. Örneğin: Evi güzelce boyamış. cümlesindeki “-i” eki durum (hâl) eki olup eklendiği sözcüğü cümlede nesne görevine sokmuştur.

  8. Çoğul Eki: Temel görevi sayıca çokluk bildirmektir. Ayrıca farklı görevler de yüklenebilir ve cümleye değişik anlamlar katabilir. (-ce, -ca, -çe, -ça) eşitlik ekleridir. Örnekler: Gönlünce eğlenmiş. (Cümleye “göre” anlamı katmıştır.), O yetenekçe senden üstündür. (Cümleye “bakımından” anlamı katmıştır.), Yavaşça doğruldu ve yerinden kalktı. (Cümleye “biçimde” anlamı katmıştır.), Bugün sınıfça pikniğe gideceğiz. (Cümleye “birlikte” anlamı katmıştır.), Çocukça davranmış. (Cümleye “gibi” anlamı katmıştır.), Milyonlarca lira ele geçirilmiş. (Cümleye “abartma” anlamı katmıştır.).
  9. Kip Ekleri: Fiillere dilek ya da zaman anlamı katan eklerdir. Daha önceki yazılarda bu ekler incelenmiştir.
  10. Kişi (Şahıs) Ekleri: Eylemi kimin yaptığını belirtir. Daha önceki yazılarda kişi ekleri incelenmiştir.

Not: Önceki yazılarda işlenen ekler eylemler de çekim ekleri içerisinde değerlendirilebilir.

  1. Bağlaç ve Edat Olarak Kullanılan “ile” Sözcüğü: Bağlaç ve edat olarak kullanılan “ile” sözcüğünün bir sözcüğe eklenmesidir. Eklendiğinde “-le, -la” biçimini alır. Cümleye farklı anlamlar katar. Örnekler: Annesiyle alışverişe gitmiş., Yağmurun başlamasıyla sokakları sel götürdü.

Türkçede Kök Çeşitleri:

  1. Eylem Kökü: Eylem soyundan olan sözcüklerin kökleridir. Örnekler: koş, git, yap, otur.
  2. Ad Kökü: İsim soyundan olan (ad, sıfat, adıl, belirteç) sözcüklerin kökleridir. Örnekler: ses, iyi, çok, mavi, şu, daha.
  3. Yansıma Kök: Doğadaki seslerin taklidi yoluyla oluşturulan köklerdir. Yansıma kök ve yansımalara isim denir. Örnekler: fıs, pat, hor, miyav.
  4. Ortak (İkiz) Kök: Hem eylem soylu hem ad soylu sözcüklere kök olan sözcüklerdir. Hangi kökte kullanıldığı cümleye göre belli olur.

Yapım Ekleri:

  1. İsimden İsim Yapma Ekleri: -lık, -lı, -siz, -ce, -cık, -er, -leyin, -mtırak, -deş, -daş, -ey, -dem, -nci, -msi gibi eklerdir. Örnekler: evli, yurtsuz, gelincik, Düzce, birinci, akşamleyin, güney.
  2. Fiilden İsim Yapma Ekleri: -gi, -ge, -geç, -im, -i, -k, -men, -msar, -ınç, , -v, -ici, -ce, -tı, -eğen, -enek gibi eklerdir. Örnekler: bilgi, bilge, silgeç, geçim, sevi, danışman, dizin, ılık.

    Not: Eylemsi eklerini de bu grupta değerlendirmek gerekir. Eylemsi ekleri, eylemlerin türünü değiştirerek onları sıfat, zarf ve ad hâline dönüştürür.

  3. İsimden Fiil Yapma Ekleri: -le, -el, -l, -e, -r, -se, -de, -kir, -len, -leş gibi eklerdir. Örnekler: sırala, azal, yaşa, özümse, tıkırda, haykır, evlen, acık.
  4. Fiilden Fiil Yapma Ekleri: -r, -tır, -n, -il, , -er, -ımsa gibi eklerdir. Örnekler: uçur, uzat, kırdır, övün, sıkıl, çatış, gider, anımsa.

Sözcük Türleri:

  1. Basit Sözcük: Sözcüğün hiçbir yapım eki almamış biçimidir. Basit sözcükler çekim eki alabilir ve bu durum basitliği etkilemez. Kök hâlindeki sözcükler de basit sözcüktür. Örnekler: kitap, göz, ev.
  2. Türemiş Sözcük: Sözcüğün en az bir yapım eki almış hâlidir. Örnekler: öğrenci, öğretmen, gözlük, kışlık.
  3. Bileşik Sözcük: Birden fazla sözcüğün anlamca kaynaşıp kalıplaşarak oluşturduğu yeni varlık ve kavramları karşılayan sözcüklerdir. Bileşik sözcükler oluşurken sözcüğün yapısında ses olayı veya değişimi görülebilir.
    • Ses Olayı: Sözcüğün yapısında ses düşmesi veya türemesi olabilir. Örnekler: Cuma + ertesi = Cumartesi, Kayıt + olmak = Kaydolmak, Kahve + altı = Kahvaltı, Sütlü + = Sütlaç, Güllü + = Güllaç.
    • Tür Değişimi: Birleşen sözcükler farklı türlerde sözcükler meydana getirebilir. Örnekler: Sivri (Sıfat) + sinek (Ad) = Sivrisinek (Ad), Gece (Zarf) + kondu (Fiil) = Gecekondu (Ad), Eski (Sıfat) + şehir (Ad) = Eskişehir (Ad).
    • Anlam Değişimi: Yeni oluşan birleşik sözcük, kendisini oluşturan sözcüklerin ön anlamlarını taşımayabilir. Örnekler: Hanımeli, aslanağzı, devetabanı, vezirparmağı.

Bileşik İsimler:

Bileşik isimler çeşitli yollarla oluşturulabilir:

  • Belirtisiz isim tamlamasının kaynaşması yoluyla: Örnekler: Adapazarı, hanımeli.
  • Sıfat tamlamasının kaynaşması yoluyla: Örnekler: Eskişehir, başbakan.
  • İsimle eylemsinin kaynaşması yoluyla: Örnekler: Yerebatan, cankurtaran.
  • İki fiilin kaynaşması yoluyla: Örnekler: Çekyat, uyurgezer, oldubitti, gelgit, biçerdöver.
  • Takısız ad tamlamasının kaynaşması yoluyla: Örnekler: Çanakkale, Altınordu.

Bileşik Sıfatlar:

Bileşik sıfatlar, yapıca bileşik bir sözcük sıfat görevinde kullanıldığında ortaya çıkar. Örnekler: açıkgöz insan, mirasyedi genç.

Not: Bir sıfat tamlamasında isimle sıfat yer değiştirilip isme bir iyelik eki getirilerek bileşik sıfat grubu oluşturulabilir. Örnek: uzun boylu adamboyu uzun adam.

Not: Sıfat tamlamasının sonuna “-lı, -li” ekleri getirilerek bileşik sıfat grubu yapılabilir. Örnek: sarı saçlı kadın.

Not: Belirtisiz ad tamlaması sıfat görevinde kullanılırsa bileşik sıfat olur. Örnekler: vişne çürüğü gömlek, el işi örtü.

Not: Eylemsiler yardımıyla bileşik sıfat grubu yapılabilir. Örnek: Ülkesini seven, vergisini öder.

Bileşik Zarflar:

Bileşik zarf, bileşik yapıda bir sözcük zarf görevinde kullanıldığında ortaya çıkar. Örnekler: Biraz çalışın., O hep vurdumduymaz davranır.

Yardımcı eylemlerle yapılan bileşik eylemler, herhangi bir ismin, “etmek, olmak, kılmak, buyurmak, eylemek” yardımcı eylemlerinden biriyle birleşmesiyle oluşur. Bu eylemlerin yapısı “isim + yardımcı eylem” şeklindedir. Örnekler: yardım etmek, mesut olmak, kaydolmak, affetmek, af buyurmak, görünür kılmak.

Not: Yardımcı eylemler, kimi zaman bileşik fiil oluşturmadan tek başlarına bağımsız birer eylem olarak kullanılabilir.

Not: Yardımcı eylemlerle kurulan bileşik eylemlerde ses olayı olursa, sözcükler bitişik yazılır. Örnekler: hapsolmak, hissetmek.

Kurallı (Özel) Bileşik Eylemler:

Kurallı bileşik fiiller, iki eylemin anlamca kaynaşıp kalıplaşmasıyla oluşur. Bunlar şunları içerir:

  1. Yeterlilik kurallı bileşik fiili: Örnek: gelebilirimgelemem (Cümleye “gücü yetme” veya “ihtimal, olasılık” anlamı katar.)
  2. Tezlik kurallı bileşik fiili: Örnek: gelivermek (Cümleye “çabukluk” anlamı katar. Rica ve sitem de bulunabilir.)
  3. Sürerlik kurallı bileşik fiili: (Eylem + ekal, edur, egel) şeklinde yapılır.
  4. Yaklaşma kurallı bileşik fiili: Olumsuzu yoktur. Cümleye “az kalsın” veya “neredeyse” anlamı katar. Örnek: düşeyazmak.

Anlamca Kaynaşmış Bileşik Fiiller:

Bu tür bileşik fiiller, isim + eylem biçimindedir ve herhangi bir ismin bir eylemle kaynaşmasıyla meydana gelir. Bu eylemler, yardımcı eylemlerle oluşturulan bileşik eylemlere benzer. Ancak, anlamca kaynaşmış bileşik fiiller her türlü eylemle yapılabilir. Yüklem durumundaki deyimler bu gruba girer. Bu tür bileşik fiillerin yazımında, bileşik fiili oluşturan her iki sözcük de anlamını yitirmişse (örneğin: elvermek, vazgeçmek, başvurmak, varsaymak, öngörmek), eylem bitişik yazılır. Eğer sözcüklerden biri ya da ikisi anlamını koruyorsa (örneğin: lâzım gelmek, yer almak, hasta düşmek, meydana gelmek, hoş görmek), bileşik fiil ayrı yazılır. Deyimler de ayrı yazılır.


Ünlü Düşmesi (Hece Düşmesi) ile İlgili Kurallar ve Örnekler

Eylül 17, 2024 Okuma süresi: 22 dakika

Ünlü Düşmesi (Hece Düşmesi) ile İlgili Kurallar

  1. Dar Ünlülerin Düşmesi: İki heceden oluşan ve ikinci hecesinde dar ünlü bulunan bazı kelimelerde, ünlü ile başlayan ekler alındığında bu dar ünlüler düşer. Bu duruma ünlü düşmesi veya hece düşmesi denir, çünkü bir hece eksilir.

    Örnekler:

    • AkılAkılıAklı
    • AğızAğızıAğzı
    • AlınAlınıAlnı
    • AsılAsılıAslı
    • BurunBurunuBurnu
    • BağırBağırıBağrı
    • BenizBeniziBenzi
    • BeyinBeyiniBeyni
    • BoyunBoyunuBoynu
    • CisimCisimiCismi
    • CürümCürümüCürmü
    • DevirDeviriDevri
    • HapisHapisiHapsi
    • HükümHükümüHükmü
    • GenizGeniziGenzi
    • GöğüsGöğüsüGöğsü
    • GönülGönülüGönlü
    • FikirFikiriFikri
    • İsimİsimiİsmi
    • KarınKarınıKarnı
    • KayıpKayıbıKaybı
    • KayıtKayıdıKaydı
    • KeşifKeşifiKeşfi
    • NehirNehiriNehri
    • UfukUfukuUfku
    • OğulOğuluOğlu
    • OmuzOmuzuOmzu
    • SabırSabırıSabrı
    • ŞehirŞehiriŞehri
    • ZülüfZülüfüZülfü
  2. Türemiş Sözcüklerde Ünlü Düşmesi: Türetme sırasında ünlü düşmesi gözlemlenebilir. Bu durum, hem türemiş kelimeye hem de ünlü düşmesine dikkat edilerek incelenmelidir.

    Örnekler:

    • Ayır-ıl-makAyrılmak
    • Devir-il-mekDevrilmek
    • Çevir-il-mekÇevrilmek
    • İleri-le-mekİlerlemek
    • İçeri-le-mekİçerlemek
    • Oyun-a-makOynamak
    • Uyu-kuUyku
    • Sarı-ar-makSararmak
    • Savur-ukSavruk
    • Sıyır-ılSıyrılmak
    • Sızı-laSızladı
    • Kavuş-akKavşak
    • Kavur-ukKavruk
    • Kıvır-ılKıvrılmak
    • Koku-laKoklamak
    • Yalın-ızYalnız
    • Yanıl-ışYanlış
    • Yumurta-la-makYumurtlamak
  3. Birleşik Sözcüklerde Ünlü Düşmesi: Birleşme sırasında ünlü düşmesi meydana gelebilir. Bu durumda hem birleşik sözcüğe hem de ünlü düşmesine dikkat edilmelidir.

    Örnekler:

    • Ne + asılNasıl
    • Kayın + anaKaynana
    • Kahve + altıKahvaltı
    • Pazar + ertesiPazartesi
    • Cuma + ertesiCumartesi
    • Ne + içinNiçin
    • Sütlü + Sütlaç
    • Güllü + Güllaç
    • Bu + aradaBurada
    • O + aradaOrada
    • Şu + aradaŞurada
  4. Yardımcı Fiillerle Ünlü Düşmesi: “Etmek” ve “olmak” yardımcı fiilleriyle oluşturulan bazı fiillerde ünlü düşmesi görülebilir. Bu durumda, ismin ikinci hecesindeki dar ünlü düşer.

    Örnekler:

    • Zehir + etmekZehretmek
    • Sabır + etmekSabretmek
    • Seyir + etmekSeyretmek
    • Şükür + etmekŞükretmek
    • Küfür + etmekKüfretmek
    • Hapis + olmakHapsolmak
    • Kahır + olmakKahrolmak
    • Kayıp + olmakKaybolmak
    • Keşif + etmekKeşfetmek
    • Meyil + etmekMeyletmek
    • Emir + etmekEmretmek
  5. Söyleyişte Ünlü Düşmesi: Bazı kelimeler ek aldığında ünlü düşebilir, ancak bu sadece söyleyişte olur; yazımda gösterilmez. Bu tür durumlar yazım yanlışı olarak değerlendirilmez.

    Örnekler:

    • BuradaBurda
    • DışarıdaDışarda
    • OradanOrdan
    • NeredeNerde
    • İçerideİçerde
    • İçeridenİçerden
    • ŞuradaŞurda
    • ŞuradanŞurdan
    • OradaOrda
  6. Şiirlerde Ünlü Düşmesi: Şiirlerde hece ölçüsünü korumak amacıyla ünlüler düşebilir. Bu, ünlü düşmesi olarak kabul edilir.

    Örnekler:

    • Güzelliğin on par’etmez (para etmez)
    • Koyun kurt ile gezerdi
    • İnsan başka başk’olmazsa
    • Karac’oğlan der ki ismim öğerler
    • Ağı oldu yediğimiz şekerler
    • Güzel sever diye isnat ederler
    • Benim Hak’tan özge sevdiğim mi var
  7. Söyleyişte Kalan Ünlü Düşmesi: Söyleyişte bazı birleşimlerde ünlü sesler düşebilir.

    Örnekler:

    • Ne olurN’olur
    • Ne ettinN’ettin
    • Ne haberN’aber
  8. Özel İsimlerde Ünlü Düşmesi: Özel isimlerde ünlü düşmesi (hece düşmesi) görülmez.

    Örnekler:

    • GönülGönül’e
    • EmirEmir’in
    • ÖmürÖmür’e
    • UfukUfuk’un
    • KasımKasım’a
  9. İkilemelerde Ünlü Düşmesi: İkilemelerde ünlü düşmesi görülmez.

    Örnekler:

    • Omuz omuza büyük başarılara imza atacağız.
    • Kaza ile burun buruna gelmişti.
    • Geleneklerimiz nesilden nesile aktarılırak günümüze ulaşmıştır.
    • Her şeyi devire devire ilerliyorlardı.
    • Mülteciler koyun koyuna yatmışlardı.
    • Yazın şehirden şehire konup gidiyorlardı.
    • Onları evire çevire zevkine bakıyordu.
    • Gönülden gönüle yol var demişler.
  10. Bazı Sözcüklerde Ünlü Düşmesi Olmaması: Belirli kelimelerde ünlü düşmesi görülmez.

Örnekler:

  • Koyunu çayıra salmışlardı.
  • Oyunu yarıda bırakan bazı öğrenciler evlerine gittiler.
  • İçimizden bu hafta en yoğunu benim galiba.
  • Öğretmenimiz onu sınıfın en uyuzu olarak görüyordu.
  • Köyümüze tayini çıkan bazı öğretmenler göreve başladılar.
  1. “ile” Sözcüğünde Ünlü Düşmesi: “İle” sözcüğü kendisinden önceki kelimeyle birleştiğinde baştaki “-i” ünlüsü düşer.

Örnekler:

  • Para ileParayla
  • Araba ileArabayla
  • Sıra ileSırayla
  • Kitap ileKitapla
  • Çiçek ileÇiçekle
  • Gül ile bülbülGülle bülbül
  1. Ek-Fiil Çekimlerinde Ünlü Düşmesi: Ek-fiilin “-idi, -imiş, -ise” çekimleri kendisinden önceki kelimeyle birleştiğinde, eklerin başındaki “-i” ünlüsü düşer.

Örnekler:

  • Güzel idiGüzeldi
  • Yanlış iseYanlışsa
  • Akıllı idiAkıllıydı
  • Gitmiş idiGitmişti

Ünlü Düşmesi (Hece Düşmesi) ile İlgili Cümleler

  • Aklı eksik kişilerle yola çıkılmaz.
  • Yanındaki arkadaşına ağzına geleni söyledi.
  • Alnımız açık derdi herkese o.
  • O, öyle aslı astarı olmayan işlere bulaşmazdı.
  • Burnu bir karış havada olan biriydi o.
  • Bağrı yanık insanların yanında huzur olmaz.
  • Benzi uçuk insanların beyni daha iyi çalışır.
  • Devrin padişahı bir gün onları huzuruna çağırır.
  • Gönlü gözü tok biriydi.
  • Arabanın hasar kaydı için sigortaya başvurdular.
  • İstanbul şehrinin tarihimizdeki yeri farklıdır.
  • Sonunda herkes oradan ayrıldı.
  • Araba inanılmaz bir yerde devrildi.
  • İlerlemek için daha çok mesafe vardı.
  • Söylenenlere bir hayli içerlemişti.
  • Oynamak için sahaya çıkan futbolcular ayakta alkışlandı.
  • En güzel uyku köylerdeki eski evlerde olur.
  • Her geçen gün rengi sararıyordu.
  • Kaleciden sıyrılmak için çırpınıyordu.
  • Yaşlıları o şekilde görünce yüreği sızladı.
  • Bu kavşakta sürekli trafik kazaları olur.
  • Bu mevsimde herkes orada kavruluyordu.
  • En güzel gülleri koklamak ona nasip olmuştu.
  • Yalnız senin gezdiğin bahçede açmaz çiçek.
  • Herkes yanlış yapsa da sen doğruyu yap.
  • Günde iki kez yumurtlamak bazı tavuklara has bir özelliktir.
  • Güzelliğin on par’etmez.
  • Karac’oğlan der ki ismim öğerler
  • N’olur mezarıma gelince ağlamayın.
  • Nasıl olsa bir gün herkes doğruyu anlayacak.
  • Kaynana kaynana der, başka bir şey demezdi.
  • Kahvaltı kültürünün en geliştiği illerin başında Van gelir.
  • Pazartesi ve cumartesi günleri benim uğurlu günlerimdir.
  • Sümbül niçin yaslı bakışır dağlar?
  • Sütlaç da güllaç da sevmem.
  • Sabretmek büyük bir erdemdir.
  • Maçı seyretmek adına saatlerce sırada beklediler.
  • Şükretmek iyilerin küfretmek kötülerinin hasletidir.
  • Kahrolmak istemiyorsan kötülüğe meyletmeyeceksin.
  • Kaybolmak üzere olan birçok şeyi yeniden keşfettik.
  • Emretmek üzere herkesi makamına çağırdı.

Ünlem İşareti (!)

Eylül 17, 2024 Okuma süresi: 5 dakika

Ünlem İşaretinin Kullanımı

Ünlem İşareti ( ! ), Türkçede özellikle duygu yoğunluğu taşıyan cümlelerde kullanılan önemli bir noktalama işaretidir. Sevinç, üzüntü, korku, şaşkınlık gibi birçok duygu ifadesini güçlendirmek ve okuyucuya o duyguyu daha etkili iletmek amacıyla kullanılır. Bunun yanı sıra seslenme ve uyarı cümlelerinde, alay ve kinaye içeren ifadelere anlam katmak amacıyla da kullanılır. İşte ünlem işaretinin çeşitli kullanım alanlarına dair detaylı açıklamalar:

  1. Duygu İfadesi İçeren Cümlelerde Kullanımı: Ünlem işareti, sevinç, kıvanç, üzüntü, korku, şaşkınlık gibi güçlü duyguları anlatan cümlelerin sonuna konur. Bu işaret cümleye vurgu katar ve okuyucunun o duyguyu daha yoğun hissetmesini sağlar.

    Örnekler:

    • Aferin sana! (Bir başarı veya övgü karşısında duyulan sevinç ve takdir.)
    • Bu nasıl mümkün olabilir! (Bir şaşkınlık veya inanılmaz bir durum karşısında ifade edilen tepki.)
    • Vah, ne talihsizlik! (Üzüntü ya da acı bir durum karşısında duyulan his.)
    • Ne güzel bir haber! (Mutluluk ve memnuniyetin dile getirildiği bir cümle.)
  2. Seslenme, Hitap ve Uyarı Cümlelerinde Kullanımı: Ünlem işareti, seslenme, hitap ve uyarı sözlerinden sonra da kullanılır. Bu tür cümlelerde, ünlem işareti sözlerin vurgusunu ve etkisini artırır. Cümlenin tonlaması güçlü bir şekilde verilmek isteniyorsa bu işaret son derece etkilidir.

    Örnekler:

    • Ey milletim! (Ulusa yönelik bir hitap ve çağrı cümlesi.)
    • Gençler, geleceğiniz sizin ellerinizde! (Gelecek nesle yapılan bir sesleniş ve uyarı.)
    • Ordular! İleri! (Bir askeri komut veya uyarı cümlesi.)
    • Dikkat! (Bir tehlike veya uyarı ifadesi.)

    Not: Ünlem işareti, seslenme ve hitap sözlerinden hemen sonra kullanılabileceği gibi, cümlenin sonunda da yer alabilir. Böylece, cümlenin tonlaması ve vurgusu farklı şekillerde ifade edilebilir.

    Örnekler:

    • Arkadaşlar! Haydi hep birlikte çalışalım!
    • Sevgili dostum, seni yeniden görmek harika!
  3. Alay, Kinaye veya Küçümseme İçeren Cümlelerde Kullanımı: Ünlem işareti, özellikle alay, kinaye veya küçümseme anlamı kazandırılmak istenen cümlelerde, yay ayraç içinde kullanılır. Bu kullanım, cümlenin asıl anlamının tersini ifade etmek için yapılan bir ironiyi ya da alaycı bir yaklaşımı gösterir. Böylelikle, okuyucu cümlenin barındırdığı ince alayı daha iyi anlayabilir.

    Örnekler:

    • Bu kadar çalışkan olduğunu kim bilebilirdi (!) (Alaycı bir şekilde tembel olduğunu ima eden bir cümle.)
    • Yarın kesin gelecekmiş (!) ama geçen sefer de böyle söylemişti. (Birine güvenilmeyeceğini, önceki deneyimlerle birlikte alaycı bir üslupla anlatan bir cümle.)
    • İsteseymiş, bir günde bitirirmiş (!) ama vakti yokmuş (!) (İronik bir şekilde, bir kişinin aslında yapamayacağı bir işi yapabileceğini iddia etmesiyle alay eden bir ifade.)

Bu kurallar ve örneklerle, ünlem işaretinin Türkçedeki yeri ve önemi daha iyi anlaşılmış olur. Duyguların aktarımı ve cümle vurgusunun artırılması açısından oldukça önemli olan bu işaret, yazılı metinlerde de ifadeyi güçlendiren bir rol oynar. Aynı zamanda, doğru ve yerinde kullanımıyla alay, kinaye gibi ince anlamların da okur tarafından net bir şekilde anlaşılmasını sağlar.