Türemiş Sözcükler Nedir?

Haziran 16, 2024 Okuma süresi: 5 dakika

Türemiş sözcükler, kök ya da gövde durumundaki bir sözcüğe yapım eki getirilerek oluşturulan yeni sözcüklerdir. Yapım eki, sözcüğün anlamını ve türünü değiştirir. Türemiş sözcükler, Türkçenin zenginliğini ve ifade gücünü artıran önemli bir unsurdur.

Türemiş Sözcüklerin Özellikleri:

  • Yapım Eki Alırlar: Türemiş sözcükler, mutlaka en az bir yapım eki içerirler. Bu yapım ekleri, sözcüğün anlamını ve türünü değiştirir.
  • Kök veya Gövdeden Türeyebilirler: Türemiş sözcükler, hem kök hem de gövde durumundaki sözcüklerden türetilebilir.
  • Farklı Sözcük Türlerine Ait Olabilirler: Türemiş sözcükler, isim, sıfat, zarf, fiil gibi farklı sözcük türlerine ait olabilirler.

Türemiş Sözcük Örnekleri:

1. İsimden Türemiş Sözcükler:

  • ev (isim) -> evci (isim)
  • göz (isim) -> gözlük (isim)
  • su (isim) -> suluk (isim)
  • kitap (isim) -> kitapçı (isim)
  • ekmek (isim) -> ekmekçi (isim)

2. Sıfattan Türemiş Sözcükler:

  • güzel (sıfat) -> güzellik (isim)
  • mutlu (sıfat) -> mutluluk (isim)
  • sağlıklı (sıfat) -> sağlık (isim)
  • temiz (sıfat) -> temizlik (isim)
  • genç (sıfat) -> gençlik (isim)

3. Fiilden Türemiş Sözcükler:

  • oku (fiil) -> okuma (isim)
  • yaz (fiil) -> yazı (isim)
  • gel (fiil) -> gel (isim)
  • git (fiil) -> gid (isim)
  • ye (fiil) -> yemek (isim)

4. Zarf Fiilden Türemiş Sözcükler:

  • yavaş (zarf) -> yavaşça (zarf)
  • hızlı (zarf) -> hızlıca (zarf)
  • güzel (zarf) -> güzelce (zarf)
  • sessiz (zarf) -> sessizce (zarf)
  • sakin (zarf) -> sakince (zarf)

Önemli Not:

  • Türemiş sözcükler, cümle içerisinde farklı görevlerde kullanılabilirler. Örneğin, bir isimden türemiş bir sözcük cümlede özne, nesne veya dolaylı tümleç görevinde bulunabilir.

Sözcükte Yapı Konusu

Haziran 16, 2024 Okuma süresi: 8 dakika

Sözcükler, yapılarındaki eklerin durumuna göre basit, türemiş ve birleşik olarak sınıflandırılırlar. Bu sınıflandırma, sözcüğün anlamını ve kökenini anlamamıza yardımcı olur. Şimdi bu sınıflandırmayı örneklerle açıklayalım:

1. Basit Sözcükler:

  • Yapım eki almamış sözcüklerdir.
  • Çekim eki alabilirler.
  • Her zaman kök halindedirler.

İsimler:

  • Basit: ev, araba, ağaç, masa, kitap
  • Çekimli: evler, arabam, ağaca, masanın, kitapları

Sıfatlar:

  • Basit: güzel, büyük, iyi, kötü, hızlı
  • Çekimli: güzeli, büyükler, iyiler, kötüsü, hızlıca

Zarflar:

  • Basit: yavaş, güzel, iyi, kötü, hızlı (Bu örnekler sıfatla aynı olsa da cümledeki kullanımlarına göre zarf olarak görev alırlar.)
  • Çekimli: yavaşça, güzelce, iyice, kötüye, hızlıca

Zamirler:

  • Basit: ben, sen, o, biz, siz, onlar, bu, şu, o
  • Çekimli: beni, sana, ona, bize, size, onları, buna, şuna, ona

Fiiller:

  • Basit: gel, git, oku, yaz, gör
  • Çekimli: geldim, gidiyorsun, okuyacağız, yazdık, gördüler

2. Türemiş Sözcükler:

  • Kök veya gövdelere yapım eki getirilerek oluşturulurlar.
  • Anlamları yapım ekiyle değişir.
  • En az bir yapım eki içerirler.

İsimler:

  • Türemiş: evci, okullu, öğretmen, kitaplık, ağaççık

Sıfatlar:

  • Türemiş: güzellik, mutluluk, zekice, sağlık, dikkatli

Zarflar:

  • Türemiş: yavaşça, güzelce, iyice, kötüye, hızlıca

Zamirler:

  • Türemiş: hiçbiri, kimse, herkes, birşey

Fiiller:

  • Türemiş: okutmak, yazdırmak, gülümsemek, konuşturmak

3. Birleşik Sözcükler:

  • İki veya daha fazla sözcüğün bir araya gelerek oluşturduğu yeni sözcüklerdir.
  • Anlamları bazen bileşenlerinin anlamlarından tamamen farklı olabilir.

İsimler:

  • Birleşik: başparmak, pazartesi, hanımeli, karagöz, gökkuşağı

Sıfatlar:

  • Birleşik: açık sözlü, kara gözlü, uzun boylu, dört dörtlük

Zarflar:

  • Birleşik: akşama kadar, baştan aşağı, birdenbire, her zaman

Zamirler:

  • Birleşik: hiçbir şey, birbiri, herhangi biri

Fiiller:

  • Birleşik: başarmak, vazgeçmek, dayanmak, görüşmek

Önemli Notlar:

  • Bir sözcük hem türemiş hem de birleşik olabilir. Örneğin, “gözlükçü” kelimesi “gözlük” (birleşik) kelimesine “-cü” (yapım eki) getirilerek oluşturulmuştur.
  • Bazı birleşik sözcükler zamanla kaynaşarak basit sözcük haline gelebilir. Örneğin, “bugün” kelimesi aslında “bu gün” şeklinde birleşik bir sözcükken zamanla kaynaşarak basit bir sözcük olmuştur.

Cümlede Anlam

Haziran 16, 2024 Okuma süresi: 21 dakika

Cümlede Anlam

A. Cümlelerin İfade Ettiği Anlam Özellikleri

  1. Tanım Cümlesi: Bir kavramın veya nesnenin temel özelliklerini açıklayan, tarif eden cümlelere tanım cümlesi denir. “Bu nedir?” sorusunun cevabını verir. Örneğin:
    • Doğa, canlı ve cansız varlıkların bir arada bulunduğu bir sistemdir.
    • Bir elementin tüm özelliklerini taşıyan en küçük parçaya atom denir.
  2. Karşılaştırma Cümlesi: İki kavramı, varlığı veya durumu ortak ya da farklı yönleriyle ele alarak benzerlikleri veya farklılıkları ortaya koyan cümlelerdir. Bu cümlelerde “kadar”, “gibi”, “en”, “daha” gibi ifadeler sıkça kullanılır. Örneğin:
    • Bu kasaba da diğerleri gibi sakin ve huzurluydu.
    • Karacaoğlan’dan daha güzel yazan bir halk ozanı var mı?
  3. Üslup Cümlesi: Bir yazının üslubu, o yazıyı yazan sanatçının duygu, görüş, anlayış ve anlatış tarzıdır. Üslup cümlelerinde sanatçının dili kullanma biçimi, seçtiği sözcükler, anlatımın yalın veya süslü oluşu gibi özellikler vurgulanır. Örneğin:
    • Yazar devrik cümleler kullanarak anlatıma farklı bir hava katmış.
    • Cahit Sıtkı, biçim ve içerik uyumunu eserlerine çok güzel yansıtmış.
  4. İçerik (Konu) Cümlesi: İçerik cümlelerinde eserin konusu, verilmek istenen mesaj, eserde yer alan duygular, düşünceler ve hayaller anlatılır. Örneğin:
    • Bu romanda köyden kente göç eden bir ailenin hikayesi anlatılmıştır.
    • Derginin bu sayısında iki şair şiirleriyle karşılaştırılmış.
  5. Yorum Cümlesi: Bir durumu değerlendiren veya açıklayan, öznel yargılar içeren cümlelerdir. Söyleyenin yorumunu bildirir. Örneğin:
    • Son sınavımı da verdim, yani sınıfımı geçtim.
    • Hiç arayıp sormuyor, bizi unuttu.
  6. Varsayım Cümlesi: Gerçekleşmemiş bir durumu veya olayı gerçekmiş gibi kabul eden cümlelerdir. Örneğin:
    • Diyelim ki Bodrum’da bir haftalık tatil kazandın.
    • İki noktadan birden fazla doğru geçtiğini farz edelim.
  7. İhtimal (Olasılık) Cümlesi: Kesinlik içermeyen, bir olayın veya durumun gerçekleşebileceğini bildiren cümlelerdir. “Sanırım”, “belki”, “galiba” gibi ifadeler kullanılır. Örneğin:
    • Belki bu sınavda daha kolay sorular çıkar.
    • Galiba bu çocuk işin altından kalkacak.
  8. Eleştiri (Değerlendirme) Cümlesi: Bir yapıtın, çalışmanın veya kişinin kusurlu, eksik ya da güzel, iyi yönlerini ortaya koyan cümlelerdir. Eleştiri cümleleri olumlu veya olumsuz olabilir. Örneğin:
    • Yazarın başarılı karakter tahlilleri romanı da ilgi çekici hale getirmiş.
    • Farklı olma çabasındaki yazar, denediği bu yeni tarzla anlamsızlığa düşmüş.
  9. Öz Eleştiri Cümlesi: Kişinin kendi davranışlarına yönelik olumsuz eleştirileridir. Örneğin:
    • Zamanında çalışmadığım için başarılı olamadım.
    • Yaşadığım olayları hemen yazmadığım için şimdi geçmişi hatırlarken olayları birbirine karıştırıyorum.
  10. Eşitlik Cümlesi: Varlık, olay ya da olgular arasındaki eşitliği belirten cümlelerdir. Örneğin:
    • Maç sonunda iki takım da bir puana razı oldu.
    • Ellerindeki parayı yarı yarıya paylaştılar.
  11. Aşamalı Bir Durum Anlatan Cümleler: Bir değişimi veya süreci anlatan cümlelerdir. “Gitgide”, “gittikçe”, “günden güne” gibi ifadelerle sağlanır. Örneğin:
    • Durumu gün geçtikçe düzeliyordu.
    • Giderek daha az konuşuyordu bizimle.
  12. Ön Yargı (Peşin Hüküm) Cümlesi: Bir kimse ya da durumla ilgili olarak önceden edinilmiş görüşleri ifade eden cümlelerdir. Örneğin:
    • Göreceksiniz bu işi de yüzüne gözüne bulaştıracak.
    • Bu çocuk kesinlikle başarılı olur.
  13. Azımsama ve Küçümseme Cümleleri: Azımsama, bir şeyin umulandan az bulunduğunu anlatan; küçümseme ise bir kişinin küçümsendiğini anlatan cümlelerdir. Örneğin:
    • Bu parayla simit bile alınmaz. (Azımsama)
    • Bu soruyu çözebileceğini mi sanıyorsun? (Küçümseme)
  14. Birliktelik Cümlesi: “Ve”, “ile”, “birlikte” gibi ifadelerle birlikteliği ifade eden cümlelerdir. Örneğin:
    • Tatile annesiyle gitmişti.
    • Sesi duyan kuşlar sağa sola kaçıştı.
  15. Sezgi (Tahmin) Cümlesi: Olayların gidişatından neler olacağını hissetmeye dayalı cümlelerdir. Örneğin:
    • İçten pazarlıklı biri olduğunu konuşmalarından anladım.
    • Son zamanlarda bir derdi olduğunu hissediyorum.
  16. Abartma Cümlesi: Olay ve durumların olağanüstü bir biçimde ifade edilmesiyle oluşan cümlelerdir. Örneğin:
    • O kadar ağladı ki gözyaşları sel oldu.
    • Bu hafta dünya kadar soru çözdüm.
  17. Gerçekleşmemiş Beklenti Cümlesi: Beklenen olayın veya durumun gerçekleşmediğini anlatan cümlelerdir. “Sanmıştım”, “düşünmüştüm”, “zannetmiştim” gibi ifadeler kullanılır. Örneğin:
    • Geçen hafta Almanya’da olacağımı sanmıştım.
    • Ankara’ya geldiğinde beni arayacağını düşünmüştüm.
  18. Öneri Cümlesi: Bir sorunun çözülmesi veya bir işin yapılmasıyla ilgili öneriler içeren cümlelerdir. Örneğin:
    • Günde iki saat çalışırken kısa notlar çıkarsan iyi olur.
    • Arapça ve Farsça sözcükler atılmalı, yerine Türkçe sözcükler kullanılmalıdır.
  19. Kinayeli Söyleyiş Bildiren Cümleler: Bir gerçeği vurgulamak için sözün tam karşıt anlamını ima ederek kullanılan cümlelerdir. Genellikle alaycı bir biçimde kullanılır. Örneğin:
    • Bizler bilmediğimiz hiçbir konu olmadığından her taşın altından çıkarız, her konuda görüş bildiririz.
    • Eğitime önem verdiğimiz, okulları iki günde bir tatil edişimizden anlaşılıyor.
  20. Tasarı Cümlesi: Bir kimsenin ileriye dönük plan veya projelerini ifade eden cümlelerdir. Örneğin:
    • Bu yaz uzak ülkelere seyahat etmek istiyorum.
    • Son şiir kitabımı yayımladıktan sonra, bütün şiirlerimin yer aldığı bir kitap yayımlamayı düşünüyorum.
  21. Nesnel Cümleler: Kişisel görüşleri içermeyen, doğruluğu veya yanlışlığı kişiden kişiye değişmeyen cümlelerdir. Akıl ve mantığa dayalı, kesinlik taşıyan ve kanıtlanabilir yargılardır. Örneğin:
    • Yazar, hikayesinde bir anne ile kızın yaşam mücadelesini anlatıyor.
    • Bu yıl kitap fuarına üç yüz yayınevi katıldı.
  22. Öznel Cümleler: Kişisel duyguları ve yorumları içeren, doğruluğu kanıtlanamayan cümlelerdir. Örneğin:
    • Yazar, bu eserinde oldukça etkili bir dil kullanmış.
    • Hafta sonu izlediğim oyun çok başarılıydı.
  23. Doğrudan Anlatım: Bir cümlede başka birinin söylediklerini, olduğu gibi aktaran anlatımdır. Tırnak işareti ile belirtilir. Örneğin:
    • Yazar, “Geçen yıl yazdığım kitap en çok satanlar listesine girdi.” dedi.
    • Yolda giderken arkamdan bir ses “Bakar mısınız?” diye bağırdı.
  24. Dolaylı Anlatım: Başkasına ait sözlerin, tırnak işareti kullanılmadan, bir başka kişi tarafından anlatılmasıdır. Örneğin:
    • Yazar, geçen yıl yazdığı kitabın en çok satanlar listesine girdiğini söyledi.
    • Yolda giderken arkamdan birinin bakmamı istediğini duyunca arkamı döndüm.
  25. Olumlu ve Olumsuz Yargılar: Olumlu yargılar, bir durumun varlığını veya gerçekleştiğini bildirir. Olumsuz yargılar ise bir durumun var olmadığını veya gerçekleşmediğini bildirir. Olumsuz cümlelerde “değil”, “yok”, “olmaz” gibi ifadeler kullanılır. Örneğin:
    • Duyduklarıma inanıyorum. (Olumlu)
    • Olanlara bir türlü inanamıyorum. (Olumsuz)

 

B. CÜMLELER ARASINDAKİ ANLAM İLİŞKİLERİ

1. Eş Anlamlı (Aynı Anlamlı) Cümleler: Aynı düşünceyi farklı kelimelerle ve yapılarla ifade eden cümlelerdir.

  • Sanatçı, yazdıklarıyla toplumsal bozuklukları yansıtıyor.
  • Sanatçı, toplumun aksayan yönlerini gerçekçi bir şekilde anlatıyor.

2. Yakın Anlamlı Cümleler: Tam aynı anlama gelmemekle birlikte, anlam yönünden birbirine yakın olan ve bir noktada buluşan cümlelerdir.

  • Ekmeği ekmekçiye ver, bir ekmek de üste ver.
  • Usta kişilerle çalışmak, insana kazanç sağlar.

3. Karşıt (Zıt, Anlamca Çelişen) Cümleler: Birbirine zıt anlamlar içeren ve aynı anda geçerli olamayan cümlelerdir.

  • Bir sanat yapıtı gerçekçi olduğu ölçüde beğenilir ve kalıcı olur.
  • Duygu ve hayalden yoksun bir yapıt, estetik özellik kazanamayacağı için sanat eseri sayılamaz.

4. Sebep – Sonuç Cümleleri: Bir olayın nedenini ve bu nedenden doğan sonucu ifade eden cümlelerdir. Bu cümlelerde “neden, niçin, hangi sebeple” sorularının yanıtları bulunur.

  • Yalan söylediği için arkadaşları tarafından dışlandı.
  • Antrenör, başarısız olduğu için takımdan uzaklaştırıldı.

5. Amaç – Sonuç Cümleleri: Bir olayın amacını ve bu amaca bağlı olarak gerçekleşen sonucu ifade eden cümlelerdir. “Hangi amaçla” sorusunun yanıtı bu cümlelerde yer alır.

  • Bilgi toplamak amacıyla kütüphaneye gidiyorum.
  • Ödevimi bitiremediğim için öğretmen bana kızdı.

6. Koşul (Şart) – Sonuç Cümleleri: Bir olayın gerçekleşmesi için başka bir olayın varlığının gerektiğini bildiren cümlelerdir. Koşul gerçekleşmezse asıl olay da gerçekleşmez.

  • Gözlerinin içine baksa onu ne kadar kızdırdığını anlar.
  • Dolaba bakarsan aradığını bulursun.

C. CÜMLEYE HAKİM OLAN DUYGULAR

1. Sevinç Cümlesi: Hoşa giden bir şeyin olmasıyla duyulan coşkuyu anlatan cümlelerdir.

  • Yaşasın, arkadaşım geldi!
  • İçim neşe dolu, tatile çıkıyoruz!
  • Okulda dereceye girdiğini öğrenince ayakları yere değmiyordu.
  • Ziyaret gününde hapishanede bayram havası esiyor.

2. Üzülme Cümlesi: Bir olay veya duruma karşı duyulan üzüntüyü ifade eden cümlelerdir.

  • Kuşlar göç ediyor, ne yazık ki kış geliyor.
  • O güzelim köpek, birkaç yılda yaşlandı.
  • Yüreğinin acısını, yılların izini taşıyordu yüzündeki derin çizgiler.
  • Zavallı adam, çocuklarını yetiştirebilmek için ne acılar çekti.

3. Beğenme Cümlesi: Bir olaydan veya durumdan duyulan memnuniyeti ifade eden cümlelerdir.

  • Yazar, olayları sıradanlığa düşmeden güzel bir üslupla yansıtmış.
  • Araba dediğin böyle rahat ve geniş olmalı.

4. Acıma Cümlesi: Başkalarının zor durumda olması nedeniyle duyulan üzüntüyü ifade eden cümlelerdir.

  • Vah zavallıcık, küçücük yaşta çalıştırılıyor!
  • Çocuğun halini görünce içim parçalandı.
  • Zavallı adam buz gibi sokakta dışarda kalmış. Zavallı, bir dilim ekmeğe muhtaç.

5. Sitem Cümlesi: Birine yapılan bir hareketin veya söylenen bir sözün üzüntü yarattığını belirtmeyi anlatan cümlelerdir.

  • Hadi gelmedin, bari telefon etseydin.
  • Düğün yapmışsın da bize haber vermemişsin.

6. Pişmanlık Cümlesi: Olumsuz bir durum veya kişinin yaptığı bir hatadan dolayı üzülmeyi anlatan cümlelerdir.

  • Neden ona bunları söyledim ki?
  • Keşke elimdeki parayı çarçur etmeseydim.

7. Özlem Cümlesi: Birini veya bir şeyi görme isteği duymayı ifade eden cümlelerdir.

  • Hani o saçlarına taç yaptığım çiçekler?
  • Çocukluğumuzda ne güzel şarkılar söylerdik.

8. Şaşırma Cümlesi: Beklenmeyen bir olay karşısında duyulan şaşkınlığı ifade eden cümlelerdir.

  • Biraz sonra bir bataklığın içine dalmayayım mı!
  • Hayret, bunu senden hiç beklemiyordum.

9. Uyarı Cümlesi: Yanlış bir davranışta bulunmaması için yapılan uyarıları içeren cümlelerdir.

  • Aman elinizi sürmeyin, daha kurumadı.
  • Arkadaşlar, lütfen biraz sessiz olalım.

10. Hayıflanma (Üzülme) Cümlesi: Bir fırsatı değerlendirmeme sonucu duyulan üzüntüyü ifade eden cümlelerdir.

  • Emekli ikramiyeme ev alsaydım şimdi ne iyi olurdu.
  • Öğretmenin anlattıklarını keşke defterime yazsaydım.

11. Yakınma (Şikayet) Cümlesi: Olumsuz bir durumdan memnun olmamayı ve bu durumu şikayet etmeyi ifade eden cümlelerdir.

  • Kimse gerçek sanat eserinin değerini bilmiyor.
  • Bir haftadır hasta yatıyorum; kimse bana nasılsın, diye sormadı.

12. Heyecan Cümlesi: Sevinç, korku, üzüntü gibi durumlarla ortaya çıkan geçici duygu durumlarını anlatan cümlelerdir.

  • Acaba yeni evimde de düzenli olabilecek miyim?
  • Okula yeni başlayan bir çocuk gibiyim.

13. Kaygı (Endişe) Cümlesi: Bir olayın kötü bir şekilde sonuçlanacağı düşüncesini ifade eden cümlelerdir.

  • Ya işler umduğum gibi gitmezse!
  • Ona çok güvenmekte hata mı ettik acaba?

14. Alçakgönüllülük Cümlesi: Kişinin kendi değerini olduğundan düşük göstermesi ve sahip olduğu üstünlükleri ön plana çıkarmamasını ifade eden cümlelerdir.

  • Bu zorlu uğraşta, kendimi hiçbir zaman şair olarak görmedim.
  • Ben, şiir yazma yolunda tutarlı olduğunu sandığım bir biçimde yürüyen sıradan bir şairim.

15. Kararlılık Cümlesi: Kararında direnme ve kesin karar vermiş olma durumunu ifade eden cümlelerdir.

  • Başkaları ne derse desin, fikrimizi değiştirecek değiliz.
  • Hiçbir güç, beni çalışmaktan alıkoyamaz.

16. Bıkma (Usanma) Cümlesi: Herhangi bir olaya, duruma veya kişiye karşı duyulan bıkkınlığı ifade eden cümlelerdir.

  • Öff, yine aynı yemeği yiyeceğiz!
  • Yeter artık, bu iş ne zaman bitecek?

17. Yergi Cümlesi: Eksiklikleri, sakıncalı durumları küçümseyerek olumsuz eleştirilerle ifade eden cümlelerdir.

  • Sorumluluk duygusundan yoksun, saygısız biridir.
  • Borcunu ödemez, sözünü tutmaz, nasıl biri bu!

18. Kanıksama Cümlesi: Olayların ve durumların tekrarından dolayı artık etkilenmemeyi ve aldırmamayı ifade eden cümlelerdir.

  • Asker kurşunlara aldırmıyordu.
  • Benzin fiyatlarına zam gelse de halk sessiz kalıyordu.

19. Karamsarlık Cümlesi: Hayata veya mevcut duruma kötümser bir şekilde bakmayı ifade eden cümlelerdir.

  • Bugünden sonra hayatımda hiçbir şey iyiye gitmeyecek.
  • Ne göz yaşı avutur gönülleri, ne bir müjde güldürür bu yüzleri.

20. Yadsıma (İnkar) Cümlesi: Bir kişinin yaptığı bir işi veya söylediği bir sözü yapmadığını söylemesi .

  • Bu sözleri ben mi söylemişim?
  • Benim için ortaya atılan bu iddiaların hiçbirini kabul etmiyorum.

21. Kararsızlık Cümlesi: Verilen bir karardan veya yapılan bir plandan şüphe duymayı ifade eden cümlelerdir.

  • Onun gerçekten bu işi yapıp yapmadığını tam olarak bilmiyorum.
  • O anda ne yapacağına bir türlü karar veremiyordu.

22. Övgü Cümlesi: Kişinin olumlu özelliklerini veya başarılarını takdir etmeyi ifade eden cümlelerdir.

  • Zeki, çalışkan ve dürüst bir öğrencidir.
  • Onun bu işte çok başarılı olduğuna inanıyorum.

 

 


Belirteç (Zarflar)

Haziran 16, 2024 Okuma süresi: 6 dakika

Belirteç (Zarf), cümlede fiillerin, fiilimsilerin, sıfatların veya diğer belirteçlerin anlamını yer, zaman, durum ve miktar bakımından niteleyen sözcüklere denir. Belirteçler, cümleye çeşitli anlamlar katarak ifadeyi daha zengin ve detaylı hale getirirler.

Belirteçlerin (Zarfların) Özellikleri:

  • Çekim Ekleri Almazlar: Belirteçler, isim veya fiiller gibi çekim ekleri (çoğul, iyelik, hal ekleri vb.) almazlar.
  • Cümle İçinde Farklı Yerlerde Bulunabilirler: Belirteçler, cümlede niteledikleri sözcüğe göre farklı yerlerde bulunabilirler.
  • Sözcük Türü Değiştirebilir: Bazı belirteçler, farklı görevlerde kullanılarak sıfat veya isim gibi başka türlere dönüşebilirler.

Belirteç (Zarf) Türleri ve Örnekleri:

  1. Zaman Belirteci: Eylemin gerçekleştiği zamanı belirtir. “Ne zaman?” sorusuna cevap verir.

    • Örnekler:
      • Dün sinemaya gittim.
      • Sabah erken kalktım.
      • Yarın arkadaşlarımla buluşacağım.
      • Geçen hafta tatile gittim.
      • Hemen şimdi gelmelisin.
  2. Yer-Yön Belirteci: Eylemin gerçekleştiği yeri veya yönünü belirtir. “Nerede?”, “Nereye?”, “Nereden?” sorularına cevap verir.

    • Örnekler:
      • İçeri girdim.
      • Yukarı çık.
      • Aşağı in.
      • Sağa dön.
      • Oraya gittim.
  3. Durum Belirteci: Eylemin nasıl gerçekleştiğini belirtir. “Nasıl?” sorusuna cevap verir.

    • Örnekler:
      • Yavaş yürü.
      • Güzel konuştu.
      • Dikkatli dinle.
      • Usulca söyledi.
      • Şöyle yapmalısın.
  4. Miktar Belirteci: Eylemin veya durumun miktarını, derecesini veya sıklığını belirtir. “Ne kadar?”, “Kaç kere?” sorularına cevap verir.

    • Örnekler:
      • Çok yoruldum.
      • Biraz daha bekle.
      • Az konuş, çok dinle.
      • Üç kez aradım.
      • Yeterince çalışmadın.
  5. Soru Belirteci: Soru cümlelerinde kullanılan belirteçlerdir. “Ne zaman?”, “Nerede?”, “Nasıl?”, “Ne kadar?” gibi soruları sorarlar.

    • Örnekler:
      • Ne zaman geleceksin?
      • Nerede oturuyorsun?
      • Nasıl gidiyor?
      • Ne kadar para harcadın?

Örnek Cümleler:

  • Dün akşam arkadaşlarımla dışarıda yemek yedik. (zaman ve yer-yön belirteci)
  • Çok yavaş konuştuğu için onu zor anladım. (miktar ve durum belirteci)
  • Ne zaman tatile çıkacaksın? Nereye gideceksin? (soru belirteci)

Belirteçler (zarflar), cümleye anlam zenginliği katarak ifadeyi daha detaylı ve anlaşılır hale getirirler. Bu nedenle, doğru ve etkili bir iletişim için belirteçlerin doğru kullanımı önemlidir.


PARÇADA ANLAM

Haziran 16, 2024 Okuma süresi: 11 dakika

PARÇADA ANLAM

PARAGRAF

Paragraf, belirli bir düşünceyi tam olarak ifade edebilmek için bir araya getirilen cümlelerin oluşturduğu bir bütündür. Paragraf içindeki tüm cümleler aynı konuyu işler ve aynı düşünceyi açıklar ya da destekler. Bu nedenle paragraf kendi içinde tutarlı bir yapı gösterir ve kendinden önceki veya sonraki paragraflara bağlılık göstermez.

PARAGRAFIN ANLAM YÖNÜ

PARAGRAFTA ANA DÜŞÜNCE (ANA FİKİR)

Yazarlar veya şairler, okuyucuya belirli bir mesajı iletmek için bir konu etrafında belirli bir anlatım yöntemini kullanırlar. Parçada okuyucuya iletmek istedikleri temel düşünceye ise ana düşünce denir. Bir parçanın yazılmasının amacı ana düşüncedir; parçanın konusu ise bu amacı gerçekleştirmek için kullanılan araç niteliğindedir.

Ana düşüncenin bazı özellikleri şunlardır:

  • Ana düşünce bir yargı bildirir.
  • Parça okunduğunda herkesin vardığı ortak düşüncedir.
  • Parçayı kapsar nitelikte genel bir yargıdır.
  • Parça tek cümle ile özetlenecek olsa bu ana düşünce cümlesi olur.

Bir parçada ana düşünceyi bulmak için şu yöntemi izleyebiliriz:

  • Öncelikle konuyu belirlemek gerekir.
  • Yazarın konuyu ele alış amacının ana düşünceyi oluşturduğu unutulmamalıdır.
  • Parçadaki bağlayıcı kavramlar belirlenmeli; çünkü “kısacası, sonuçta, oysa, bence, özetle, aslında” gibi ifadelerden sonra ana düşünce gelebilir.
  • Örnek verilmişse, örnekten önceki yargının ana düşünceyi verebileceği hatırdan çıkarılmamalıdır.
  • İyi bir paragrafta ana düşünce bir cümle şeklinde parçanın başında, sonunda veya herhangi bir yerinde verilir. Paragraftaki diğer cümleler ise ana düşünceyi açıklayıcı ya da destekleyici nitelikte olur.
  • Ana düşünce, bazen de yazının bütününe sindirilmiş durumdadır. Bu durumda ana düşünce paragraf yorumlanarak, anlatılanlardan hareketle bulunur.

Bu bilgiler göz önüne alındığında, ana düşünce bulunurken parçada şu sorulara cevap aranmalıdır:

  • Yazar bu parçayı hangi amaçla yazmıştır?
  • Bize ne anlatmak istemektedir?

Bu sorulara cevap aranırken, karşımıza çıkacak düşünceleri kendi görüşümüze göre değerlendirmemeliyiz. Parçada bizim kabul etmediğimiz, hatta tam tersini düşündüğümüz bir fikir işleniyor olabilir. Yazılanlardan hareketle ve yazara göre doğrular bulunmalıdır.

NOT: Parçanın ana düşüncesi, parçanın bütününü kapsar. Ana düşünce bulunurken sınırlamaya ve kapsayıcılığa dikkat edilmelidir. Ana düşünce olarak belirlenecek ifade, parçanın tamamını kapsayıcı nitelikte olmalıdır. Çünkü parçanın bir kısmını karşılayan düşünce ana düşünce olamaz. Örneğin, “Türk milleti şiir zevki olan ve şiire yatkın bir millettir.” ifadesi Türk milletinin şiirle olan ilişkisini genel bir yargı olarak ifade ettiği için bu parçanın ana düşüncesini oluşturur.

 

2. PARAGRAFTA YARDIMCI DÜŞÜNCELER

Parçada ana düşünceyi desteklemek ve açıklamak için başvurulan düşüncelere yardımcı düşünceler denir. Bu düşünceler şu özelliklere sahiptir:

  • Parçada sayı olarak birden fazladır.
  • Parçayı tam olarak kapsamazlar.
  • Ana düşüncenin sınırlarını çizerler.
  • Ana düşüncenin anlaşılmasını sağlarlar.

3. PARAGRAFTA KONU

Parçada üzerinde durulan ve yazı yazma gereği duyulan her türlü kavrama konu denir. Konu, yazarın mesajını okuyucuya ulaştıran bir araçtır. Konu bulunurken şu noktalara dikkat edilmelidir:

  • Parçada en çok tekrar edilen sözcüklere odaklanılmalıdır.
  • İlk cümlelere dikkat edilmelidir, çünkü konu genellikle ilk cümlelerde verilir.
  • Konu, parçanın tamamını kapsar nitelikte olmalıdır ancak genellemeye gidilmemelidir. Konu, parçayı kapsayacak şekilde daraltılmalıdır.

4. PARAGRAFTA BAŞLIK

Başlık, konuyu en iyi şekilde yansıtan ve birkaç sözcükten oluşan gruplara denir. Başlıklar şu özelliklere sahiptir:

  • İlgi çekici ve düşündürücü olmalıdır.
  • Konu hakkında bilgi vermelidir.
  • Ana düşünceyi çağrıştırmalıdır.
  • Parçanın tamamını okunduğunda daha iyi anlaşılmalıdır.

5. PARAGRAFTA ANAHTAR KELİME

Anahtar kelime, bir cümlenin veya sözün anlamını yansıtmak için en büyük ipucunu veren kelimedir. Anahtar kelimeler, anlamı en iyi şekilde yansıtmak için seçilir. Bu kelimeler, okuyucunun metni daha iyi anlamasına ve cümlenin veya sözün vurgusunu anlamasına yardımcı olur.

Örnek metinlerde verilen başlık ve anahtar kelimeler değiştirilmiş ve özgün bir şekilde yazılmıştır.

 

6. PARAGRAFTA OLAY, YER, ZAMAN, ŞAHIS VE VARLIK KADROSU

Edebi metinlerde belirli bir kural çerçevesinde yer, zaman, şahıs öğeleri kullanılarak oluşturulan metinlere olay yazıları denir. Öykü, roman, masal, fabl gibi türler olay yazılarına örnek olarak verilebilir.

Örnek Paragraf: Güneşli bir nisan sabahıydı. Çoban Ahmet, koyunları ve keçileri ahırdan çıkarıp köylerinin yanındaki meraya doğru yola koyuldu. Amacı sürüyü otlatmak, kış boyunca iyi beslenemeyen hayvanları taze otlarla doyurmaktı. Bahar gelince bereketlenen bu mera, yeşilin bin bir tonuyla bezenirdi.

Olay: Ahmet’in sürüyü meraya götürmesi Zaman: Nisan sabahı Mekân: Köyün yanındaki mera Şahıs Kadrosu: Çoban Ahmet

7. PARAGRAFTA DUYGULAR

Yazarın iç dünyasına ait pişmanlık, küçümseme, beğenme, korku, sitem gibi duyguların parçada yer almasıdır.

Örnek Paragraf: Dışarıda çok güzel kar yağıyordu. Pencerenin önüne oturup kar yağışını seyrediyor, kar tanelerinin beyaz gülücükler dağıtarak süzülerek yere inmesini seyretmekten büyük bir sevinç duyuyordum. Bu sırada yanımdaki kanepede oturan dedeme heyecanla seslendim: “Dede, bak! Her yer nasıl da bembeyaz oldu!” Dedem dışarı baktı ve bana, “Evet, benim güzel kızım, tıpkı pamuk tarlası gibi,” dedi.

Duygular: Neşe, heyecan

8. PARAGRAFTA DUYULAR

Parçada yazar, “görme, işitme, dokunma (hissetme), tatma, koklama” duyularından yararlanabilir.

Örnek Paragraf: Bu mahallede oturanlar yaz sabahları ağaçlara yuva yapan bülbüllerin sesleriyle ve mis gibi kokan çiçeklerle uyanırlar. Ancak güneş, perdeleri aralayıp odalara sızdığında duyulan sadece kuş sesleri değildir. Çocuklar uyanmış ve cıvıl cıvıl sesleriyle sokakta oynamaya başlamışlardı.

Duyular: Görme, işitme, koklama

9. PARAGRAFTA KARAKTER

Bir bireyin kendine özgü yapısı, onu başkasından ayıran temel belirti ve bireyin davranış biçimlerini belirleyen özelliklere karakter denir.

Örnek Paragraf: “Vatanını ve milletini çok seven Ahmet, bu uğurda canını feda etmekten kaçınmazdı. Ülkesi ve milleti için girdiği savaşlarda hep ön safta yer alması bunun en güzel örneğidir.”

Karakter: Vatanseverlik

 

PARAGRAFIN YAPI YÖNÜ

Bir paragrafın yapısı genellikle giriş, gelişme ve sonuç olmak üzere üç bölümden oluşur. Bu bölümler, paragrafın içeriğini düzenler ve okuyucuya belirli bir düşünceyi aktarmada yardımcı olur.

Örnek Paragraf: Paragrafı oluşturan cümlelerin her biri kendine özgü bir rol oynar. Paragrafın ilk cümlesi genellikle konuyu tanımlar ve parçanın genel amacını belirtir. Gelişme bölümü, konunun detaylarına inerek açıklamaları, örnekleri ve destekleyici bilgileri içerir. Sonuç bölümü ise genellikle gelişme bölümünde belirtilen düşüncelerin özetini yapar ve bir sonuca varır. Bu bölüm, paragrafın ana fikrini vurgular ve okuyucuya düşünmeleri için bir fırsat sunar.

GİRİŞ BÖLÜMÜ: Paragrafın giriş bölümü genellikle konuyu tanımlar ve okuyucuyu paragrafın içeriğine hazırlar. Bu bölüm genellikle tek bir cümleden oluşur ve bağımsızdır. Giriş cümlesi, paragrafın geri kalanıyla bağlantılı olmalı ancak diğer cümlelerden farklı bir düşünceyi öne çıkarmamalıdır.

GELİŞME BÖLÜMÜ: Gelişme bölümü, giriş cümlesini açıklar ve konuyu daha detaylı bir şekilde ele alır. Bu bölümde genellikle örnekler, açıklamalar ve detaylı bilgiler yer alır. Düşünceler burada geliştirilir ve okuyucuya konu hakkında daha fazla bilgi verilir.

SONUÇ BÖLÜMÜ: Sonuç bölümü, paragrafın ana fikrini vurgular ve genellikle gelişme bölümünde sunulan düşünceleri özetler. Bu bölüm aynı zamanda okuyucuya konuyla ilgili düşünmeleri için bir fırsat sunar. Bağlayıcı ifadelerle başlayarak genellikle paragrafın tamamlanması sağlanır.


Zamirler

Haziran 16, 2024 Okuma süresi: 5 dakika

Türkçe zamirler, bir ismin yerini tutan kelimelerdir. Zamirler sayesinde cümleleri kısaltıp tekrarlardan kaçınabiliriz. Zamirler, farklı anlamlara ve kullanımlara sahip çeşitli türlere ayrılır.

1. Kişi Zamirleri: Kişilerin yerini tutar.

  • Ben: “Ben bugün sinemaya gidiyorum.”
  • Sen: “Sen çok güzel bir elbise giymişsin.”
  • O: “O, benim en iyi arkadaşımdır.”
  • Biz: “Biz bu projeyi birlikte tamamlayacağız.”
  • Siz: “Siz ne zaman geldiniz?”
  • Onlar: “Onlar çok yetenekli müzisyenler.”

2. İşaret Zamirleri: Yakınlık veya uzaklık durumuna göre işaret edilen varlıkların yerine geçer.

  • Bu: “Bu kitap çok ilginç.” (Yakındaki bir kitabı gösterirken)
  • Şu: “Şu bina çok yüksek.” (Ortadaki bir binayı gösterirken)
  • O: “O dağ çok uzakta.” (Uzaktaki bir dağı gösterirken)

3. Dönüşlülük Zamiri: Öznenin yaptığı eylemin yine özneye döndüğünü belirtir.

  • Kendi: “Kendime yeni bir telefon aldım.”
  • Kendisi: “Kendisi bu konuda çok bilgili.”

4. Soru Zamirleri: Soru cümlelerinde kullanılan zamirlerdir.

  • Kim: “Kim kapıyı çaldı?”
  • Ne: “Ne yemek istersin?”
  • Hangi: “Hangi kitabı okuyorsun?”
  • Kaç: “Kaç tane elma aldın?”

5. Belgisiz Zamirler: Belirsiz kişi veya nesneleri ifade eder.

  • Birisi: “Birisi kapıyı çalıyor.”
  • Bazıları: “Bazıları sinemaya gitmek istiyor.”
  • Herkes: “Herkes bu konuda hemfikir.”
  • Hiçbiri: “Hiçbiri bu soruyu doğru cevaplayamadı.”

6. İyelik Zamirleri: Sahiplik bildiren zamirlerdir.

  • Benim: “Benim arabam kırmızı.”
  • Senin: “Senin evin çok güzel.”
  • Onun: “Onun köpeği çok sevimli.”
  • Bizim: “Bizim takımımız kazandı.”
  • Sizin: “Sizin kediniz çok oyuncu.”
  • Onların: “Onların çocukları çok başarılı.”

Önemli Notlar:

  • “Ben” ve “Sen” zamirleri, “Biz” ve “Siz” zamirlerinin yerine kullanılabilir. (Örn: “Biz gidiyoruz.” yerine “Ben gidiyorum.” veya “Siz nasılsınız?” yerine “Sen nasılsın?”)
  • “O” zamiri hem insanlar hem de nesneler için kullanılır.
  • “Bu”, “şu” ve “o” zamirleri sırasıyla yakın, orta ve uzak mesafedeki varlıklar için kullanılır.

Umarım bu detaylı açıklama ve örnekler, Türkçe zamirler konusunu daha iyi anlamanıza yardımcı olmuştur.


Sözcük Gruplarında Anlam

Haziran 16, 2024 Okuma süresi: 9 dakika

Sözcük grupları, Türkçe’nin anlatım gücünü ve çeşitliliğini artıran önemli bir unsurdur. Bu gruplar, kelimelerin bir araya gelerek oluşturduğu anlamlı birimlerdir. İşte sözcük gruplarında anlam ve detaylı örneklerle açıklamaları:

1. İkilemeler

Anlatımı daha etkili hale getirmek için iki sözcüğün biçim veya anlam ilişkisiyle birleştirilmesiyle oluşan söz gruplarıdır. İkilemeler, cümlelere farklı anlamlar katar ve anlatımı güçlendirir.

  • Aynı Sözcüğün Tekrarı: “uzun uzun konuşmak,” “iri iri gözler,” “koca koca adam”
  • Eş Anlamlı Sözcükler: “ses seda çıkarmamak,” “akıllı uslu çocuk,” “güçlü kuvvetli olmak”
  • Yakın Anlamlı Sözcükler: “ak pak giyinmek,” “doğru dürüst konuşmak,” “eş dost ziyaretleri”
  • Zıt Anlamlı Sözcükler: “er geç döneceğim,” “iyi kötü idare ediyoruz,” “az çok biliyorum”
  • Yansıma Sözcükler: “horul horul uyumak,” “mışıl mışıl yağmur,” “küt küt atıyor kalbi”
  • Biri Anlamlı Diğeri Anlamsız Sözcükler: “eski püskü eşyalar,” “eğri büğrü yollar,” “yarım yamalak iş”
  • İki Anlamsız Sözcük: “abuk sabuk konuşmak,” “eciş bücüş kıyafetler,” “ıvır zıvır şeyler”

İkilemelerin Cümleye Kattığı Anlamlar:

  • Yaklaşıklık: “Ankara’ya taşınalı aşağı yukarı on yıl oldu.”
  • Zorluk: “Karlı yolda bütün ekip bata çıka ilerliyordu.”

Kalıplaşmış İkilemeler: Bazı ikilemeler, sık kullanımdan dolayı kalıplaşmış ve bitişik yazılır. Örneğin, “birdenbire,” “pırpır (uçak),” “çıtçıt,” “enikonu.”

2. Deyimler

Genellikle bir durumu somutlaştırmak veya mecazi anlam katmak için kullanılan, en az iki sözcükten oluşan kalıplaşmış söz gruplarıdır. Deyimler, dilin anlatım gücünü artırır ve kültürel zenginliği yansıtır.

  • Bardağı taşıran son damla: Sabrın son noktası.
  • Can atmak: Bir şeyi çok istemek.
  • Etekleri tutuşmak: Çok telaşlanmak.
  • Eli kulağında: Çok yakın bir zamanda olması beklenen.
  • Göz boyamak: Bir işi yapamadığı halde yapar gibi görünmek.

Deyimlerin Özellikleri:

  • En az iki sözcükten oluşur.
  • Kalıplaşmış sözlerdir ve değiştirilemezler.
  • Mecaz anlam taşırlar.
  • Tek bir sözcük gibi görev yaparlar.
  • Genellikle ayrı yazılırlar.

3. Atasözleri

Atalarımızın yaşam deneyimlerini, düşüncelerini ve öğütlerini kuşaktan kuşağa aktaran kalıplaşmış sözlerdir. Atasözleri, toplumsal değerleri, kültürel birikimi ve hayat felsefesini yansıtır.

  • Ağaç yaşken eğilir: Çocukken verilen eğitim daha kalıcı olur.
  • Ayağını yorganına göre uzat: Harcamalarını gelirinle orantılı yap.
  • Bugünün işini yarına bırakma: İşlerini zamanında yap.
  • Söz gümüşse sükût altındır: Gereksiz konuşmaktansa susmak daha iyidir.
  • Bakarsan bağ olur, bakmazsan dağ olur: İlgilenirsen gelişir, ilgilenmezsen harap olur.

Atasözlerinin Özellikleri:

  • Toplumun ortak ürünüdür ve kimin söylediği belli değildir.
  • Kalıplaşmış sözlerdir ve değiştirilemezler.
  • Genellikle mecaz anlam taşırlar.
  • Öğüt verici ve yol gösterici niteliktedirler.

4. Vecizeler (Özdeyişler)

Bir düşünceyi, duyguyu veya ilkeyi kısa ve etkili bir şekilde anlatan, kimin söylediği belli olan sözlerdir. Vecizeler, ünlü düşünürlerin, yazarların veya önemli kişilerin sözlerinden oluşur.

  • “Öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.” (Mustafa Kemal Atatürk)
  • “Adalet mülkün temelidir.” (Hz. Ömer)
  • “Bencil insan, tek başına kalmış meyvesiz bir ağaç gibi kurur gider.” (Turgenyev)
  • “Beşikten mezara kadar bilim öğrenin.” (Hz. Muhammed)

5. Yansıma Sözcükler

Doğadaki seslerin taklit edilmesiyle oluşan sözcüklerdir. Yansıma sözcükler, işitsel bir deneyimi ifade eder ve genellikle fiil, isim, sıfat veya zarf olarak kullanılır.

  • İnsan Sesi: “fıslamak,” “horlamak,” “hapşırmak,” “tükürmek”
  • Hayvan Sesi: “miyavlamak,” “melemek,” “havlamak”
  • Doğa Sesleri: “patırtı,” “şırıltı,” “zırıltı,” “gümbürtü,” “takırtı,” “uğultu”

Yansıma Sözcüklerin Kullanımı:

  • İsim: “Bu çıtırtı beni rahatsız ediyor.”
  • Sıfat: “Çıtır ekmekleri çok severim.”
  • Fiil: “Ağacın yaprakları hışırdıyor.”
  • Zarf: “Irmak şırıl şırıl akıyor.”

Yansıma Sözcüklerin İkileme Olarak Kullanımı: “tıkır tıkır,” “çıt çıt,” “fokur fokur”

Yansıma Sözcüklerin Mecaz Anlamı: Yansıma sözcükler mecaz anlamda kullanıldığında, sadece sesi taklit etmekle kalmaz, aynı zamanda bir durumu veya duyguyu da ifade edebilir. Örneğin, “Konferansta bir ara sıkıntıda patlayacak gibi oldum,” “Tahtada dersimi çatır çatır anlattım.”


Fiilimsiler (Eylemsiler)

Haziran 16, 2024 Okuma süresi: 6 dakika

Fiilimsiler (Eylemsiler): Fiillerden Türeyen Çok Yönlü Sözcükler

Fiilimsiler, fiillerden türemiş olsalar da fiiller gibi çekimlenemeyen, ancak cümle içinde isim, sıfat veya zarf gibi görevler üstlenen sözcüklerdir. Fiillerin anlamını taşırken, farklı görevlerde kullanılarak cümleye yeni anlamlar ve işlevler katarlar.

Fiilimsilerin Özellikleri

  • Çekim Ekleri Almazlar: Fiilimsiler, fiillerin aldığı kip ve kişi eklerini almazlar. Bu nedenle fiiller gibi çekimlenemezler (özneye ve zamana göre değişiklik göstermezler).
  • Olumsuz Şekilleri Yapılabilir: Fiilimsiler, olumsuzluk eki “-ma/me” ile olumsuz hale getirilebilir. Örneğin, “gelmek” fiilinden türeyen “gelmemek” fiilimsisi gibi.
  • İsim Çekim Eklerini Alabilirler: Fiilimsiler, ismin halleri gibi çekim ekleri alabilirler. Örneğin, “gelmek” fiilinden türeyen “gelme” isim fiiline “-e” eki getirilerek “gelmeye” şeklinde kullanılabilir.
  • Yüklem Olamazlar: Fiilimsiler tek başlarına yüklem olamazlar. Yüklem görevi üstlenebilmeleri için ek fiil almaları gerekir.
  • Cümleyi Birleşik Yapılı Hale Getirirler: Fiilimsiler, içinde bulundukları cümleyi birleşik yapılı hale getirirler. Yani, birden fazla yüklemi olan cümleler oluştururlar.
  • Yan Cümle Kurarlar: Fiilimsiler, birleşik cümlelerde yan cümle kurarlar. Bu yan cümleler, ana cümleye bağlı olarak çeşitli görevler üstlenirler.
  • Yapım Ekidirler: Fiilimsi ekleri, fiillere gelerek onları farklı türlere dönüştürdüğü için yapım eki olarak kabul edilirler.

Fiilimsi Türleri

Fiilimsiler, görevlerine göre üç farklı türe ayrılır:

  1. İsim-Fiil (Mastar):

    • Fiillere “-ma/-me”, “-mak/-mek”, “-ış/-iş/-uş/-üş” ekleri getirilerek yapılır.
    • Cümlede isim görevi görürler.
    • Örnekler:
      • Onunla tanışmak istiyorum. (nesne)
      • Yürümek sağlığa faydalıdır. (özne)
      • Okumak güzeldir. (özne)
      • Düşünmek insanı geliştirir. (özne)
  2. Sıfat-Fiil (Ortaç):

    • Fiillere “-an/-en”, “-ası/-esi”, “-maz/-mez”, “-ar/-er/-ır/-ir”, “-dık/-dik/-duk/-dük”, “-acak/-ecek”, “-mış/-miş/-muş/-müş” ekleri getirilerek yapılır.
    • Cümlede sıfat görevi görürler.
    • Örnekler:
      • Akan su yosun tutmaz.
      • Gidecek var, kalacak var.
      • Okunan kitaplar insanı geliştirir.
      • Düşülen durumdan ders çıkarmak gerekir.
  3. Zarf-Fiil (Bağ-Fiil veya Ulaç):

    • Fiillere “-ken”, “-alı/-eli”, “-madan/-meden”, “-ınca/-ince/-unca/-ünce”, “-ıp/-ip/-up/-üp”, “-arak/-erek”, “-dıkça/-dikçe/-dukça/-dükçe”, “-e…-e/-a…-a”, “-r…-maz/-r…-mez”, “-casına/-cesine”, “-meksizin/-maksızın”, “-dığında/-diğinde/-duğunda/-düğünde” ekleri getirilerek yapılır.
    • Cümlede zarf görevi görürler.
    • Örnekler:
      • Yemek yerken kitap okuma.
      • Eve gelince beni ara.
      • Ders çalışmadan dışarı çıkma.
      • Yürüyerek kilo verebilirsin.

Önemli Notlar:

  • Bazı sözcükler zamanla kalıplaşarak isimleşmiş ve fiilimsi olmaktan çıkmıştır. Örneğin, “düşünce”, “yazı”, “okuma” gibi.
  • Sıfat-fiil ekleri alan bazı sözcükler, kalıcı isim haline gelebilir (adlaşmış sıfatlar). Örneğin, “yiyecek”, “giyecek” gibi.
  • Fiilimsiler, cümle içinde farklı görevlerde kullanıldıklarında anlam incelikleri oluşturabilirler. Bu nedenle, fiilimsilerin doğru ve yerinde kullanımı önemlidir.

ANLATIM BİÇİMLERİ – DÜŞÜNCEYİ GELİŞTİRME YOLLARI – ANLATICI TÜRLERİ

Haziran 16, 2024 Okuma süresi: 9 dakika

ANLATIM BİÇİMLERİ

1. BETİMLEME (TASVİR) Betimleme, varlıkların özellikleriyle resmedilerek okuyucunun zihninde canlanmasını sağlayan bir anlatım biçimidir. Gözlem esas alınarak yapılan betimlemeler, açık ve anlaşılır bir dil kullanılarak yapılır. Yazar, tasvir edeceği varlığı kendi bakış açısına göre anlatır ve kendi yorumunu ekleyebilir.

Örnek: “Bahar geldiğinde doğa yeniden uyanır. Ağaçlar tomurcuklanır, çiçekler açar ve kuşlar cıvıl cıvıl öter. Doğanın bu canlanışı insanı mutlu eder.”

2. ÖYKÜLEYİCİ ANLATIM Öyküleyici anlatımda, tasarlanmış veya yaşanmış bir olay başkalarına anlatılır. Bu anlatım biçiminde genellikle geçmiş zaman kullanılır ve olaylar belirli bir yerde ve zamanda geçer. Öyküleyici anlatımda olayların akışı, zaman içinde ilerler ve okuyucuya anlatılır.

Örnek: “Bir gün Ali, parkta top oynarken birden yağmur yağmaya başladı. Ali, hızla eve doğru koştu ve ıslanmamak için kapıyı çaldı.”

3. AÇIKLAYICI ANLATIM Açıklayıcı anlatımda, bilgi vermek amacıyla yazılan metinlerde kullanılan bir anlatım tekniğidir. Bu tür anlatımlarda sade ve anlaşılır bir dil kullanılır ve yazar duygularına yer vermez. Açıklayıcı anlatımda amaç, okuyucuyu bilgilendirmek ve öğretmektir.

Örnek: “İstanbul, Türkiye’nin en büyük şehirlerinden biridir. Tarihi ve kültürel zenginliğiyle dikkat çeken İstanbul, her yıl milyonlarca turisti ağırlar.”

4. TARTIŞMACI ANLATIM Tartışmacı anlatımda yazar, kendi doğrularını okuyucuya kabul ettirmek için çaba gösterir. Bu anlatım biçiminde yazar, kendi görüşlerini savunur ve karşıt görüşleri çürütmeye çalışır. Tartışmacı anlatımda genellikle karşıt görüş önce sunulur ve ardından yazar kendi görüşünü savunur.

Örnek: “Teknolojiye karşı çıkanlar, onun insanları yozlaştırdığını savunabilirler. Ancak teknolojinin, hayatı hızlandırdığı, kolaylaştırdığı ve rahatlattığı da bir gerçektir.”

 

DÜŞÜNCEYİ GELİŞTİRME YOLLARI

1. TANIMLAMA

Bir kavram veya varlığın ne olduğunun açıklanmasına tanımlama denir. Genelde açıklayıcı ve tartışmacı anlatım tekniklerinde tanımlamadan yararlanılır. Varlık ya da kavramın okuyucunun zihninde daha belirginleşmesi amaçlanır. Tanım, “Bu nedir?” sorusuna cevap verir. Örneğin, destanlar tanımlamasında şöyle denir: “Destanlar, tarihten önce ve tarihin başlangıcı sırasında bir milletin geçirdiği maceraları, yetiştirdiği kahramanları; doğa, evren ve toplum olayları hakkında düşündüklerini ve bunlar karşısında aldığı vaziyetleri anlatan din ve kahramanlık hikâyeleridir.”

2. KARŞILAŞTIRMA

Birden fazla varlık ya da kavram arasındaki benzerlik veya farklılıkları ortaya koymak için kullanılan anlatım yoluna karşılaştırma denir. Daha çok tartışmacı ve açıklayıcı anlatım içinde kullanılan bu yöntemde, varlıkların farklı ya da ortak yönleri ele alınır. Örneğin, Adnan Baran Öner’in arı ile insanı karşılaştırdığı şu ifadeler bu yöntemi kullanır: “Arı, on binlerce yıldır aynı işi en kusursuz biçimde yapar: Düzgün, geometrik ölçülerle peteğini örer ve topladığı bin bir çiçek tozundan, bir kimya laboratuvarının imbiklerinden daha üstün biçimde balını süzer. Oysa insanoğlu uğraştığı on binlerce işi binlerce yıldır giderek geliştirmekte ve hâlâ en kusursuza ulaşmaya çalışmaktadır, işte insan budur.”

3. ÖRNEKLENDİRME

Bir düşüncenin somut hâle getirilerek daha anlaşılır kılınması için anlatılan konuyla ilgili örnekler verilmesine örneklendirme denir. Düşüncenin anlaşılır ve akılda kalıcı olması amaçlanır. Bazen önce bir örnek verilerek veya fıkra anlatılarak konuya giriş yapılır. Örneğin, Genç Kalemler hareketini açıklarken şu örnekleme yapılmıştır: “Genç Kalemler hareketi, edebiyatımıza özellikle dil konusunda yepyeni bir anlayışı getirmiştir. Türkçe kendi benliğine yavaş yavaş dönmeye başlamış; halk, aydınların yazdıklarını anlar duruma gelmiştir. 1911’li yıllarda yazan Ömer Seyfettin’i, Ziya Gökalp’i açıp okuyun, severek, anlayarak okursunuz yazdıklarını. Sözcükler, tamlamalar… hep anlayacağınız biçimdedir.”

4. BENZETME

Bir kavramı ya da varlığı başka bir kavram ya da varlığın özellikleriyle anlatmaya benzetme denir. Örneğin, birikimsiz yazarlığı benzetmeyle şöyle anlatılabilir: “Birikimsiz yazarlık saman alevi gibidir. Saman alevi çabucak tutuşup yine çabucak söner. Yazmak için yeterli donanıma sahip olmayan birikimsiz yazarlar da parlamış olsalar bile elbet bir gün saman alevi gibi sönüp giderler.”

5. TANIK GÖSTERME

Yazarın, savunduğu düşüncenin doğruluğuna okuyucuyu inandırabilmek için tanınan ve görüşlerine itibar edilen kişilerin sözlerinden alıntı yapılmasına tanık gösterme denir. Örneğin, Balzac’ın bir düşünceyi desteklemek için kullanılan tanık gösterme örneği şöyle verilebilir: “Çocuğunuz bilim insanı mı olsun istiyorsunuz; o halde ona önce edebiyatı sevdirin. Bilim insanının amacı insanların yaşamını kolaylaştırmak; dünyayı daha güzel, daha yaşanası hal aldırmaktır. Bu amaca ulaşmak için insanları sevmek; onların acılarını ve sevinçlerini yüreğimizde duyumsamak gerekir. Balzac: ‘Bilim insanı olmak için, insanları sevmek, dolayısıyla edebiyatsever olmak gerekir.’ diyor.”

6. SAYISAL VERİLERDEN YARARLANMA

Düşüncenin kanıtlanabilmesi için istatistiksel bilgilerden, anketlerden ya da grafiklerden yararlanılmasıdır. Örneğin, bir istatistiksel veriden yararlanarak bir düşünceyi desteklemek şöyle yapılabilir: “Tanzimat döneminde yazar ve şairlerimizin %79.5′u İstanbul’da, %7.1′i Anadolu’da doğmuştur. Cumhuriyetten sonra ise bu oranlarda büyük bir değişme olmuş İstanbul doğumluların oranı %29, Anadolu doğumluların oranı ise %67 olmuştur. Bu bize Türk edebiyatının halkçı bir nitelik kazandığını göstermez mi?”

 

 

ANLATICI TÜRLERİ

Metinlerde olayları, kişileri ve mekanı okurlara aktaran kişiye anlatıcı denir. Olay anlatımına dayalı metinlerde anlatım, genellikle birinci kişili ve üçüncü kişili anlatım olmak üzere iki şekilde yapılır:

1. BİRİNCİ KİŞİ AĞZINDAN ANLATIM

Bu tür anlatımlarda yazar, kendi başından geçen veya içinde bulunduğu bir olayı anlatır. Bu anlatımda genellikle birinci tekil şahıs (ben) veya birinci çoğul şahıs (biz) ekleri kullanılır. Örneğin:

“Günlerden bir gün, yeni bir kitap çıkarıyor olmanın heyecanıyla uyandım. Hemen matbaaya koştum ve kitaplarımın hazır olup olmadığını sordum. Matbaacılar, acele etmemem gerektiğini ve birkaç saat içinde hazır olacaklarını söyledi. Bu sırada, aslında ne kadar heyecanlı olduğumu fark ettim ve biraz sakinleşmeye çalıştım.”

2. ÜÇÜNCÜ KİŞİ AĞZINDAN ANLATIM

Bu tür anlatımlarda yazar, genellikle duyduğu veya gördüğü şeyleri anlatır. Üçüncü tekil şahıs (o) veya üçüncü çoğul şahıs (onlar) ekleri kullanılır. Örneğin:

“Akşama doğru bahçede oynayan çocuklar vardı. Hava aniden kapandı ve kar yağmaya başladı. Çocuklar, kar topu oynamak için çok heyecanlandı. Kısa sürede bahçe beyaza büründü. Çocuklar kardan adam yaparak eğlendi. Kar yağışı nedeniyle hazırlıksız yakalanan sürücüler ise arabalarını zorlukla sürdü ve yolda uzun kuyruklar oluşturdular.”

Bu şekilde, anlatıcı türleri metinlerde farklı etkiler ve anlatım biçimleri oluşturur, okuyucuya farklı deneyimler sunar.


İsim Tamlamaları

Haziran 16, 2024 Okuma süresi: 7 dakika

İsim Tamlamaları: Kelimelerin Birleşerek Anlam Oluşturduğu Düzen

İsim tamlamaları, Türkçe’nin zenginliğini ve esnekliğini gösteren önemli dilbilgisi yapılarından biridir. İki veya daha fazla ismin bir araya gelerek yeni bir anlam oluşturduğu bu yapılar, farklı türleri ve özellikleriyle dikkat çeker.

İsim Tamlaması Nedir?

İsim tamlaması, en az iki ismin yan yana gelerek bir kavramı veya nesneyi ifade ettiği bir yapıdır. Bu yapıdaki ilk isim “tamlayan”, ikinci isim ise “tamlanan” olarak adlandırılır. Tamlayan, tamlananın ne olduğunu, kime ait olduğunu veya neyle ilgili olduğunu belirtir.

Tamlayan ve Tamlanan Ekleri

İsim tamlamalarında, tamlayan ve tamlanan belirli ekler alır:

  • Tamlayan Ekleri: -ın, -in, -un, -ün (Bazı durumlarda -den, -dan ekleri de kullanılabilir.)
  • Tamlanan Ekleri: -ı, -i, -u, -ü (Bazı durumlarda -si, -sı, -su, -sü ekleri de kullanılabilir.)

Örneğin, “Ali’nin kitabı” isim tamlamasında “Ali” tamlayan, “kitap” tamlanan, “-ın” tamlayan eki ve “-ı” tamlanan ekidir.

İsim Tamlaması Türleri

İsim tamlamaları, yapılarına ve özelliklerine göre dört farklı türe ayrılır:

  1. Belirtili İsim Tamlaması (X’in Y’si):

    • Hem tamlayan hem de tamlanan ek alır.
    • Örnekler: “Evin bahçesi”, “gökyüzünün mavisi”, “yağmurun sesi”, “kalemin ucu”
  2. Belirtisiz İsim Tamlaması (X Y’si):

    • Sadece tamlanan ek alır.
    • Örnekler: “Kedi maması”, “okul çantası”, “elma suyu”, “gümüş yüzük”
  3. Takısız İsim Tamlaması (X Y):

    • Ne tamlayan ne de tamlanan ek alır.
    • Tamlananın neye benzediği veya neyden yapıldığını belirtir.
    • Örnekler: “taş duvar”, “tahta kaşık”, “pamuk elbise”, “gümüş bilezik”
  4. Zincirleme İsim Tamlaması:

    • İkiden fazla isimden oluşur.
    • Tamlayan, tamlanan veya her ikisi de birer isim tamlaması olabilir.
    • Örnekler: “Evin salonunun halısı”, “okulun kütüphanesinin kitapları”, “denizin mavi suları”

İsim Tamlamalarında Dikkat Edilmesi Gerekenler

  • Tamlayan ve Tamlanan Arasına Girebilen Sözcükler: Belirtili isim tamlamalarında, tamlayan ve tamlanan arasına sıfat, zarf veya diğer türde sözcükler girebilir.
    • Örnek: “Eski evin bahçesi”, “hızlı trenin yolcuları”
  • Niteleyici Öğeler: Belirtili isim tamlamalarında, hem tamlayan hem de tamlanan niteleyici öğeler (sıfatlar) alabilir.
    • Örnek: “Genç kızın uzun saçları”, “küçük çocuğun oyuncakları”
  • Tamlayanı Düşmüş İsim Tamlamaları: Tamlayanı zamir olan belirtili isim tamlamalarında, zamir düşebilir.
    • Örnek: “(Benim) kitabım kayboldu.”
  • Birden Fazla Tamlayan veya Tamlanan: İsim tamlamalarında birden fazla tamlayan veya tamlanan bulunabilir.
    • Örnek: “Evin kapısı ve penceresi”, “Ali’nin ve Ayşe’nin kitapları”
  • Tamlayan ve Tamlananın Yer Değiştirmesi: Belirtili isim tamlamalarında, tamlayan ve tamlanan yer değiştirebilir, ancak anlamda bir farklılık oluşabilir.
    • Örnek: “Suyun sesi” ve “sesi suyun”
  • Belirtisiz İsim Tamlamalarında Sıfat Kullanımı: Belirtisiz isim tamlamalarına getirilen sıfat, tüm tamlamayı niteler ve sıfat tamlaması oluşturur.
    • Örnek: “Taze ekmek”, “soğuk su”
  • Takısız İsim Tamlamalarının Tartışmalı Durumu: Takısız isim tamlamasının varlığı bazı dilbilimciler tarafından kabul edilmez ve bu yapılar sıfat tamlaması olarak değerlendirilir.

İsim tamlamaları, Türkçenin anlatım gücünü artıran ve zenginleştiren önemli bir unsurdur. Farklı türleri ve özellikleriyle, cümle içindeki anlam ilişkilerini belirginleştirir ve ifadeyi daha güçlü kılar.


Cümle Türleri

Haziran 16, 2024 Okuma süresi: 28 dakika

Cümle Türleri

A-Yüklemin Türüne Göre

İsim Cümlesi

Fiil Cümlesi

B-Anlamına Göre

Olumlu Cümle

Olumsuz Cümle

Soru Cümlesi

Emir Cümlesi

Ünlem Cümlesi

C-Yüklemin Yerine Göre

Kurallı Cümle

Devrik Cümle

D-Yapısına Göre

Basit Cümle

Birleşik Cümle

Sıralı Cümle

Bağlı Cümle

A-Yüklemin Türüne Göre

Fiil Cümlesi

Yüklemi haber veya tasarlama kipleriyle ve şahıs ekleriyle çekimlenmiş cümlelerdir.

Nasıl Bulunur? Yüklem tespit edilip köküne “-mek, -mak” mastar eklerinden uygun olanı getirilir. Eğer yüklem bir fiil ise bu ekleri alabilir. Ayrıca, cümlede kip ve şahıs eki olup olmadığı kontrol edilerek fiil cümlesi olup olmadığı anlaşılır.

Örnekler:

  • Tezgahtaki çatlak kavunları daha ucuza almak istedik.
  • Kendine harika bir yol arkadaşı bulmuşsun!
  • Yarını düşlerken bugünden olabileceğimi tahmin etmemiştim.
  • Yolun karşısındaki kaldırıma uzanıverdim.
  • Kimse burada olan biteni açıklayamamıştı.
  • Spor yaparak belinizi bir beden inceltebilirsiniz.
  • Hayalini gerçekleştirmek için gecesini gündüzüne katıyor.

Uyarı: Fiilimsilerin yüklem olduğu cümleler isim cümlesi olarak kabul edilir. Çünkü eylemsiler, fiile benzeyen ama isim yapma ekleri alarak isim soylu olan sözcüklerdir ve ek fiil (idi, imiş, ise, dir) alarak yüklem olabilirler.

Örnekler:

  • En büyük hayali biriktirdiği para ile dünyayı dolaşmaktı. (İsim fiil)
  • En çok yanılan, az kitap okuyup çok söz söyleyendir. (Sıfat fiil)
  • Bana olan sevgisi ölürcesineymiş. (Zarf fiil)

B-Anlamına Göre Cümleler

Olumlu Cümle

Olumlu cümleler, yüklemde belirtilen yargının gerçekleştiğini, olumlu sonuçlandığını veya gerçekleşeceğini ifade eder. Yüklemde olumsuzluk eki veya “yok, değil” gibi olumsuzluk belirten sözcükler genellikle bulunmaz.

Örnekler:

  • Bankadaki birikimi ile babasına son model bir araba aldı.
  • Herkesin yüzünde bayram neşesi vardı.
  • Takip edildiğini anlayınca hızlı hızlı yürümeye başladı.

Not: Yükleminde veya herhangi bir öğesinde olumsuzluk bildiren ek veya sözcük olsa bile anlamca yargının gerçekleştiğini ifade eden cümleler “biçimce olumsuz, anlamca olumlu” cümlelerdir.

Örnekler:

  • Boğazın manzarası hoşuma gitmedi değil. (hoşuma gitti)
  • Onun arkamdan konuştuğundan haberim yok değil. (haberim var)
  • Senin bu tavırlarına kızmıyor değilim. (kızıyorum)
  • Hayattaki beklentilerime ulaşamayacağı mı sanıyorsun? (ulaşacağım)

Not: Yargı, olumsuz bir durum veya davranışı ifade eden sözcüklerden oluşsa bile, cümledeki yargı meydana gelmişse bu cümle olumludur.

Örnekler:

  • Göz göre göre ona yalan söylüyorsun. (Yalan söylemek olumsuz, ancak eylem gerçekleştiği için cümle olumludur.)
  • Bir araya geldiklerinde arkamdan konuşuyorlarmış. (Arkadan konuşmak)
  • Bu adam geçen sene de hırsızlık yapmıştı. (Hırsızlık)
  • Her geçen gün daha da kötü oluyorum. (Kötü)

Olumsuz Cümle

Olumsuz cümleler, yüklemde belirtilen yargının gerçekleşmediğini veya olumsuz sonuçlandığını ifade eder. Yüklemde genellikle “-ma, -me, -maz, -mez” eki veya “yok, değil” gibi olumsuzluk belirten sözcükler yer alır.

Örnekler:

  • Depremin vurduğu bu şehirde artık uzun binalar yok.
  • Herkesle aynı şeyleri düşünecek değilim.
  • Bakma onun böyle sitemli konuştuğuna.
  • Bir daha kapıyı çalmadan içeri girmeyin.
  • Aldığın kazak sıcak suda yıkanmaz.
  • Bazı şeylerin önüne geçemezsiniz.

Not: Olumsuzluk belirten ek veya sözcük almadığı halde, anlam bakımından yargının gerçekleşmediğini ifade eden cümleler “biçimce olumlu, anlamca olumsuz” cümlelerdir.

Örnekler:

  • Bu söylediğin de laf mı şimdi. (Laf değil)
  • Ne sen Leyla’sın ne de ben Mecnun. (Sen Leyla değilsin, ben de Mecnun değilim)
  • Kim sever bu kadar tatsız çorbayı! (Kimse sevmez)
  • Verilen işleri zamanında bitireceğini mi sanıyorsunuz? (Bitiremez)
  • Duyduklarım karşısında artık sana nasıl güvenebilirim? (Güvenemem)
  • Bu soğukta kabansız dışarı çıkılır mı hiç! (Çıkılmaz)
  • Sorunlara çözüm bulabilecek kadar donanımlı biri ne gezer! (Donanımlı biri yok)

Soru Cümlesi

Soru cümleleri, merak edilen bir durumu veya bilgiyi öğrenmeyi amaçlar. Soru anlamı “mi” soru edatı, “soru sıfatı”, “soru zamiri” ve “soru zarfı” ile sağlanır.

Örnekler:

  • Bu insanlar nereden geliyor? (Cevap: Ankara’dan)
  • İzne ayrıldıktan sonra seni aradı mı? (Cevap: Aramadı)
  • Hangi yoldan gideceksiniz? (Cevap: Bu yoldan)

Sözde Soru Cümlesi: Cevap beklemeyen, cevabı içinde gizli olan soru cümleleridir.

Örnekler:

  • Ocağı söndürdüm mü acaba? (Kuşku)
  • Bir kahve daha alabilir miyim? (Rica)
  • Senin gibi bir insanı kim reddeder? (Şaşkınlık, övgü)
  • Bu kadar kolay soruyu nasıl çözememişim? (Üzüntü)
  • Doğum gününü hiç unutur muyum? (Kesinlik)
  • Olayların böyle gelişebileceğini niçin düşünemedim? (Pişmanlık)
  • Benim onca zorluğu nasıl aştığımı nereden bileceksiniz? (…)
  • Hırsızlık mı? Ben mi yapmışım? (Bilmezden gelme, karşı çıkma)
  • O kadar uzaklara açılmaya ne gerek var? (Gereksiz)

Emir Cümlesi

Emir cümleleri, bir eylemin yapılmasını veya yapılmamasını buyurur. Yüklemi emir kipiyle çekimlenmiş fiilden oluşur.

Örnekler:

  • Oku.
  • Ben gelene kadar yemeği hazırlasın.
  • Kovaya su doldur ve hemen arabayı yıka.
  • Saat 12’den önce evden çıkmayın.
  • Ben gelmeden bilgisayarı açma.
  • Bundan sonra ablanın kalbini kırmayacaksın.

Ünlem Cümlesi

Ünlem cümleleri, yoğun duyguları ifade eder ve sonunda ünlem işareti bulunur. Duyguları etkili şekilde ifade eder.

Örnekler:

  • Neydi o ses öyle!
  • Harika bir fikir geldi aklıma!
  • Off yine başıma ağrı girdi!
  • Hey inşaat alanına dikkat et!
  • Eyvah babam da gelecekmiş!
  • Ne kadar da güzel bir bebek bu!
  • Oraya gitmene izin vermiyorum!
  • İmdat! Düşüyorum

 

C-Yüklemin Yerine Göre Cümleler

Cümlede, yüklemin normalde bulunması gereken yer, cümlenin sonudur. Ancak bazen şiirlerde, günlük konuşmalarda veya üslup özelliği olarak yüklemin yeri değişebilir.

  1. Kurallı (Düz) Cümle Türkçenin cümle yapısında özne başta, tümleçler ortada, yüklem ise sondadır. Bu nedenle yüklemi sonda olan cümlelere “kurallı cümle” ya da “düz cümle” denir.
    • Masasının üzerindeki bütün kitapları rafa kaldırdı.
    • Bir gün hayallerine ulaşacağına inanıyorum.
    • Onun yalnızlığına yürek dayanmaz.
    • Saçlarımı her gün farklı şekilde taramaktan keyif alıyorum.
    • Leyla, gecenin en zarif isimlerindendi.
  2. Devrik Cümle Yüklemi sonda değil, başta veya ortada olan cümlelerdir. Başka bir ifadeyle, yüklemi özne veya tümleçlerden önce gelen cümleler “devrik” cümlelerdir. Devrik cümlelerin öğelerini bulmak için cümleyi kurallı cümleye çevirmek işinizi kolaylaştırır.
    • Heyecandan daha sınava girmeden unuttum bütün bildiklerimi.
    • Günü geldiğinde anlayacaksın ne demek istediğimi.
    • Geçmez günlerimin sessiz avuntusudur avuçlarımdaki busen.
    • Bir dost gerek beni bu diyardan alıp götürecek.

D-Yapısına Göre Cümleler

  1. Basit Cümle Tek bir durumu, duyguyu veya düşünceyi anlatan ve bunu tek bir yüklem ile ifade eden cümlelere “basit cümle” denir. Basit cümlelerde yüklem dışında ikinci bir yüklem, fiilimsi, “ki” bağlacı veya “-se, -sa” şart kipi ile çekimlenmiş sözcük bulunmaz.
    • Yarın hava daha güzel olacakmış.
    • Meydandaki kuru kalabalık bizi iyiden iyiye bunalttı.
    • Güzelim saçları genç yaşta döküldü.
    • Bu hafta sonu için günü birlik bir gezi planladık.

    Önemli Uyarı: Basit cümle demek “kısa cümle” demek değildir. Yukarıdaki kriterlere uygun uzun cümleler de basit cümle olarak nitelendirilir.

    • Caddenin bitimindeki marangozda, semtin en yaşlı esnafı Hasan Amca büyük bir azimle işini yapıyordu. (Basit cümle)
    • Fabrika atıkları, kanalizasyon suları ve kimyasal atıklar, akarsuların ve göllerin kirliliği ile birlikte çok sayıda sağlık sorununu da beraberinde getirmektedir. (Basit cümle)
  2. Birleşik Cümle İçinde birden fazla yüklemi olan, dolayısıyla birden fazla yargı taşıyan cümlelere birleşik cümle denir. Bu cümleler girişik birleşik, “ki”li birleşik, iç içe birleşik yapıda olabilir. Şartlı cümleler de birleşik cümle olarak kabul edilir.
    1. Girişik Birleşik Cümle İçinde fiilimsi türünden bir sözcük bulunan cümleler “girişik birleşik cümle” olarak adlandırılır. Fiilimsinin bulunduğu bölüm yan cümlecik, asıl yüklemin bulunduğu bölüm ise temel cümledir.
      • Üç yaşına gelince / okumayı öğrenmişti.
      • Bu olaya kayıtsız kalan insan / merhamet duygusunu yitirmiştir.
      • Onca yıldan sonra bizleri terk edişine / anlam veremiyordum.
    2. Ki’li Birleşik Cümle Kendisinden önce gelen temel cümle ile kendisinden sonra gelen yan cümleyi “ki” bağlacı ile birbirine bağlayan cümlelerdir. Bu cümlelerde “ki” bağlacı Türkçeye Farsçadan geçmiştir ve Türkçenin yapısına tam olarak uygun değildir.
      • Biliyorum ki pişman olacaksın.
      • Duydum ki unutmuşsun gözlerimin rengini.
      • İtiraf etmeliyim ki ona hiçbir zaman doğruları söyleyemedim.
    3. İç İçe Birleşik Cümle İki cümlenin iç içe geçmesiyle oluşan cümlelerdir. Bir cümlenin başka bir cümle içinde yer aldığı bu tür cümlelerde temel cümlenin yüklemi genellikle “demek, sanmak, zannetmek, farz etmek, bilmek, görmek, görünmek, düşünmek” fiillerinin çekimli şeklidir.
      • Birazdan geliyorum, dedi.
      • Adalet her zaman eşitlik demek değildir, diye belirtti.
      • Ben bu iş birazdan biter diye düşünüyordum.
      • Atatürk, “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesini benimsemiştir.
    4. Şartlı Birleşik Cümle -se, -sa şart eki almış cümlenin temel cümleyi çeşitli açılardan tamamladığı cümlelerdir. Bu tür cümlelerde yan cümle zarf görevindedir.
      • Hava sıcak olursa camları açarız.
      • Adalet olmazsa huzur olmaz.
      • Elindekilerin kıymetini bilmezse çabucak kaybeder.
      • Bu kadar hızlı gidersek kaza yapabiliriz.
      • Acı ne kadar büyükse, sabır da o kadar büyüktür.

Sıralı Cümleler

Birden fazla tamamlanmış cümlenin anlamsal bir bütünlük içinde sıralanarak oluşturduğu cümlelerdir. Aralarındaki anlam ilişkisi, ortak cümle, ortak kip, şahıs ekleri vb. unsurlarla pekiştirilir. Sıralı cümleler, birbirinden virgül (,) veya noktalı virgülle (;) ayrılır.

Not: Sıralı cümlelerin bir bölümünde öğelerinden en az biri ortak olan cümleler yer alırken, bir bölümünde ise öğelerinden hiçbiri ortak değildir. Ortaklığı bulunan cümlelere “bağımlı sıralı cümle”, ortaklığı bulunmayan cümlelere ise “bağımsız sıralı cümle” denir.

  • Doktor geldi efendimiz; yatağınıza bekliyorlar. (Bağımlı Sıralı Cümle)
    1. cümle: Doktor geldi efendimiz. (kim geldi = doktor)
    2. cümle: Yatağınıza bekliyorlar. (kim bekliyor = doktor) Ortak Öğe: Özne (Doktor)
  • Ben çalışıyordum, o eğleniyordu. (Bağımsız Sıralı Cümle)
    1. cümle: Ben çalışıyordum.
    2. cümle: O eğleniyordu Ortak Öğe: –
  • Annesi buraya kadar geldi, oğlunu sordu. (Bağımlı Sıralı Cümle – Ortak Öğe Özne)
  • Bu albümü Türkiye’de çıkardı, sattı. (Bağımlı Sıralı Cümle – Ortak Öğe Nesne)
  • Murat her pazartesi bize gelir, perşembe dönerdi. (Bağımlı Sıralı Cümle – Ortak Öğe Özne)
  • Bu ihtiyar teyzeyi herkes sever ve sayardı. (Bağımlı Sıralı Cümle – Ortak Öğe Belirtili Nesne)
  • Karadeniz’in havası güzel, suyu güzel, doğası yemyeşil. (Bağımlı Sıralı Cümle – Tamlayan)
  • Koridorda dört kişi vardı; biri, bize doğru yaklaştı. (Bağımsız Sıralı Cümle)
  • Gel demesi kolay; git demesi zordur. (Bağımsız Sıralı Cümle)

Bağlı Cümle

İki veya daha fazla cümlenin “ile, ve, ama, fakat, lakin, çünkü, meğer, veya, halbuki” gibi bağlaçlarla birbirine bağlandığı cümlelerdir. Bu tür cümleler birbirlerine anlamca bağlı olsalar da yüklemleri, özneleri ya da diğer öğeleri farklılık gösterebilir. Tıpkı sıralı cümlelerdeki gibi unsurlarının biri veya birden fazlası ortak olarak kullanılan bağlı cümleler bulunduğu gibi, hiçbir unsuru ortak olmayan bağlı cümleler de vardır.

Önemli Uyarı: Her sıralı cümle bağlı cümleye çevrilebilir ancak her bağlı cümle sıralı cümleye çevrilemez.

  1. Bağlaçlı Cümle (Bağlı Cümle)
    • Çocuğu çok seviyordu ve onu hiç yalnız bırakmıyordu.
    • Hızlı yürüyordu ama hiç yorulmuyordu.
    • Babasına çok düşkündü fakat hastalığından haberi yoktu.
    • Sessizce içeri girdi ve kimseye görünmeden dışarı çıktı.
    • Annesine her şeyi anlatacaktı ama bir türlü cesaret edemedi.
    • Öğretmen içeri girdi ve ders anlatmaya başladı.

Bu kategorilerin her birini detaylandırıp, farklı cümle yapılarından örnekler verdim. Bu, cümlelerin türlerini daha iyi anlamanıza yardımcı olacaktır.

 

CÜMLENİN ÖGELERİ

Cümle, bir duygu, düşünce veya durumu tam olarak ifade eden sözcük ya da söz öbekleridir. Bir cümlenin oluşması için en önemli şart, kip ve şahıs bildiren bir unsurun bulunmasıdır. Yani eğer cümle içinde herhangi bir söz, haber veya dilek kiplerinden herhangi biriyle çekimli halde bulunuyorsa, o bir yargı bildiriyor demektir. Yargı bildirmek ise cümle olmanın en önemli koşuludur. Şahıs bildirmek, cümle olmak için her zaman gerekli değildir.

CÜMLENİN ÖGELERİ: Sözcüklerin cümle içindeki görevlerine cümle ögesi denir. Ögeler temel ve yardımcı ögeler olmak üzere ikiye ayrılır.

TEMEL ÖGELER

  1. YÜKLEM: Cümlede anlatılan iş, olay, duygu, düşünce ya da yargıyı içeren temel öğeye “yüklem” denir. Yüklemler, kip, şahıs ve ek fiillerle çekimlenmiş ögelerdir.

ÖRNEKLER:

  • Serkan, bugün Giresun’dan bize gelecekmiş.
  • Ali, akıllı, zeki ve çok başarılı bir öğrencidir.

2. ÖZNE: Bir cümlede işi yapan öge özne olarak adlandırılır. Özne, ‘’Özne yükleme sorulan ‘’kim ve ne?’’ ya da ‘’olan ne, yapan kim?’’ gibi sorulara cevap verir.

ÖRNEKLER:

  • Yahya Kemal güzel şiirler yazmıştır.

YARDIMCI ÖGELER

  1. NESNE: Bir cümlede öznenin yaptığı işten etkilenen ögedir. İkiye ayrılır:
    • Belirtili Nesne: ‘’neyi, kimi‘’ sorularına cevap verir.
    • Belirtisiz Nesne: ‘’ne‘’ sorusuna cevap verir.

2. TÜMLEÇLER:

  • Yer Tamlayıcısı (Dolaylı Tümleç): Cümlenin, yüklemin anlamını, “fiilin, çıkma, bulunma ve yönelme bakımlarından ilgili olduğu yer” yönünden tamamlayan öğedir.
  • Zarf Tümleci (Belirteç): Yüklemin anlamını zaman, durum, yön, miktar, tarz, vasıta, şart, sebep, birliktelik yönlerinden tamamlayan kelimeler ve kelime gruplarıdır.

ÖRNEKLER:

  • Onu bulana kadar akla karayı seçtik. (Yüklem deyimden oluşmuş.)
  • Kadın, çocuğunu çok merak ediyordu. (Yüklem birleşik fiilden oluşmuş)

NOT: Yukarıdaki örneklerde yüklemler, özne, nesne ve tümleçler bulunmaktadır, ancak bazıları birden fazla öğe içerebilir veya ögeler farklı sıralarda olabilir.

 

  1. Yardımcı Ögeler:
    • Nesne:
      • Belirtili Nesne: Bir cümlede yükleme sorulan ‘’ neyi, kimi ‘’ sorularına cevap veren ögedir.
        • Örnek: Annem beni çok seviyor. (Kimi seviyor?)
      • Belirtisiz Nesne: Cümlede özneyi bulduktan sonra yükleme sorulan ‘’ne’’ sorusuna cevap verir.
        • Örnek: Adam, çuval taşıyordu. (Adam, ne taşıyordu?)
    • Tümleçler:
      • Yer Tamlayıcısı (Dolaylı Tümleç): Cümlenin, yüklemin anlamını, “fiilin, çıkma, bulunma ve yönelme (yaklaşma) bakımlarından ilgili olduğu yer” yönünden tamamlayan öğedir.
        • Örnek: Yarın beraber pikniğe gideceğiz. (Nereye gideceğiz?)
      • Zarf Tümleci (Belirteç): Yüklemin anlamını zaman, durum, yön, miktar, tarz, vasıta, şart, sebep, birliktelik yönlerinden tamamlayan kelimeler ve kelime gruplarıdır.
        • Örnek: Annem etleri güzelce parçaladı. (Nasıl parçaladı?)

ÖRNEKLER:

  • Halılar, bin bir emekle dokundu. (Nerede dokundu?)
  • Onu görünce içeriye kaçtı. (Nereye kaçtı?)
  • Yaralı hastaneye ambulansla götürüldü. (Neyi götürüldü?)
  • Bu araştırmayı arkadaşıyla yapmış. (Kiminle yapmış?)

NOT: Bu örneklerde yüklem, özne, nesne ve tümleçler açıkça belirtilmiştir. Cümlenin ögelerini belirlerken “YÖNTEM” kuralı uygulanmalıdır. Yani bir cümlede sırasıyla yüklem, özne, nesne ve diğer tümleçler bulunmalıdır. Kesinlikle yükleme sorulan sorular sorularak cümlenin ögeleri bulunmalı ve “neyin, kimin” sorularının hiçbir ögeyi buldurmadığı unutulmamalıdır.


Sözcükler Arası Anlam İlişkileri

Haziran 16, 2024 Okuma süresi: 8 dakika

Sözcükler arasındaki anlam ilişkileri, dilimizin zenginliğini ve çeşitliliğini ortaya koyar. Bu ilişkiler, kelimelerin anlamlarını daha iyi kavramamıza ve doğru iletişim kurmamıza yardımcı olur. İşte sözcükler arası anlam ilişkileri ve detaylı örneklerle açıklamaları:

1. Eş Anlamlı (Anlamdaş) Sözcükler

Aynı varlığı veya kavramı farklı kelimelerle ifade etmek için kullanılan sözcüklerdir. Anlamları aynı olsa da yazılışları ve kökenleri farklı olabilir.

  • Cahil – Bilgisiz: Her iki kelime de bilgi eksikliğini ifade eder.
  • Cesur – Yürekli: Korkusuzluğu ve cesareti anlatır.
  • Cimri – Pinti: Para harcamaktan kaçınan kişiyi tanımlar.
  • Ek – İlave: Bir şeye eklenen veya ilave edilen şeyi belirtir.
  • Enkaz – Yıkıntı: Yıkılmış veya harap olmuş bir yapıyı ifade eder.
  • Eser – Yapıt: Bir sanatçının ortaya koyduğu ürünü tanımlar.
  • Nasihat – Öğüt: Birine yol göstermek veya öğüt vermek .
  • Nesil – Kuşak: Aynı dönemde yaşayan insanları ifade eder.

2. Eş Sesli (Sesteş) Sözcükler

Yazılışları aynı ancak anlamları farklı olan sözcüklerdir. Bu durum, cümle içindeki anlam karışıklığına yol açabilir.

  • Yaş: Islaklık veya insanın geçirdiği her yılı ifade edebilir.
  • Yüz: İnsan suratı veya sayı anlamına gelebilir.
  • Bez: Bıkmak veya kumaş parçası anlamında kullanılabilir.
  • Dal: Suya atlama eylemi veya ağaç gövdesi anlamında kullanılabilir.
  • Gül: Çiçek veya gülmek eylemi anlamında kullanılabilir.
  • Ek: İlave etmek veya yapmak eylemi anlamında kullanılabilir.

3. Zıt Anlamlı (Karşıt) Sözcükler

Anlam bakımından birbirine tamamen zıt olan sözcüklerdir. Bu sözcükler, karşılaştırma yaparken veya zıtlıkları vurgulamak için kullanılır.

  • Acı – Tatlı: Tat alma duyusuyla ilgili zıtlıkları ifade eder.
  • İyi – Kötü: Ahlaki değerlerle ilgili zıtlıkları ifade eder.
  • Zengin – Fakir: Maddi durumla ilgili zıtlıkları ifade eder.
  • Siyah – Beyaz: Renklerle ilgili zıtlıkları ifade eder.
  • Aşağı – Yukarı: Yönlerle ilgili zıtlıkları ifade eder.
  • Yüksek – Alçak: Boyutlarla ilgili zıtlıkları ifade eder.
  • Uzun – Kısa: Uzunlukla ilgili zıtlıkları ifade eder.
  • Sıcak – Soğuk: Sıcaklıkla ilgili zıtlıkları ifade eder.
  • Az – Çok: Miktarla ilgili zıtlıkları ifade eder.
  • Boş – Dolu: İçerikle ilgili zıtlıkları ifade eder.

4. Yakın Anlamlı Sözcükler

Anlamları birbirine yakın olan ancak tam olarak aynı olmayan sözcüklerdir. Bu sözcükler, anlam nüanslarını ifade etmek için kullanılır.

  • Basmak – Ezmek: Her iki kelime de bir şeyi sıkıştırmak , ancak “ezmek” daha şiddetli bir eylemi ifade eder.
  • Tanıdık – Arkadaş: Her iki kelime de bir kişiyle olan ilişkiyi ifade eder, ancak “arkadaş” daha yakın bir ilişkiyi tanımlar.
  • Tutmak – Yakalamak: Her iki kelime de bir şeyi ele geçirmek , ancak “yakalamak” daha hızlı ve ani bir eylemi ifade eder.
  • Korkak – Çekingen: Her iki kelime de korku duygusunu ifade eder, ancak “çekingen” daha hafif bir korkuyu tanımlar.

5. Aynı Kavram Alanına Giren Sözcükler

Aynı genel konuya veya kavrama ait olan ancak farklı anlamları olan sözcüklerdir. Bu sözcükler, bir konuyla ilgili farklı yönleri veya ayrıntıları ifade etmek için kullanılır.

  • Kitap: Roman, masal, hikaye gibi farklı türleri ifade eder.
  • Taşıt: Otobüs, minibüs, taksi gibi farklı araçları ifade eder.
  • Çiçek: Karanfil, papatya, gül gibi farklı çiçek türlerini ifade eder.

6. Genel ve Özel Anlamlı Sözcükler

Anlam kapsamı geniş olan sözcüklere genel anlamlı, dar olan sözcüklere ise özel anlamlı sözcükler denir. Genel anlamlı sözcükler daha geniş bir kategoriyi ifade ederken, özel anlamlı sözcükler o kategorinin daha spesifik bir üyesini ifade eder.

  • Genel: Meyve, şehir, hayvan
  • Özel: Elma, İstanbul, köpek

Bu örnekte, “meyve” genel bir terimdir ve birçok farklı meyve türünü kapsar. “Elma” ise özel bir meyve türüdür ve “meyve” kategorisinin bir alt kümesini oluşturur. Aynı şekilde, “şehir” genel bir terimdir ve birçok farklı şehri kapsar. “İstanbul” ise özel bir şehirdir ve “şehir” kategorisinin bir alt kümesini oluşturur. “Hayvan” genel bir terimdir ve birçok farklı hayvan türünü kapsar. “Köpek” ise özel bir hayvan türüdür ve “hayvan” kategorisinin bir alt kümesini oluşturur.

Bu örneklerde görüldüğü gibi, genel anlamlı sözcükler daha geniş bir anlam yelpazesine sahipken, özel anlamlı sözcükler daha dar bir anlam yelpazesine sahiptir. Genel anlamlı sözcükler, birden fazla şeyi ifade etmek için kullanılırken, özel anlamlı sözcükler daha spesifik bir şeyi ifade etmek için kullanılır.


Sözcükte Anlam

Haziran 16, 2024 Okuma süresi: 7 dakika

Sözcükte Anlam: Kelimelerin Gizli Dünyası

Sözcükler, iletişimimizin temel yapı taşlarıdır ve düşüncelerimizi, duygularımızı ifade etmemizi sağlar. Ancak her sözcük, içinde farklı anlamlar barındırabilir. Bu anlamlar, kullanıldığı bağlama, kültürel yapıya ve hatta kişisel yorumlara göre değişiklik gösterebilir. Bu makalede, sözcüklerin farklı anlamlarını ve bu anlamların nasıl oluştuğunu detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.

1. Gerçek Anlam (Temel Anlam):

Bir sözcüğün akla ilk gelen, sözlükteki temel anlamıdır. Genellikle somut anlamlar taşır ve nesneleri, eylemleri veya durumları doğrudan ifade eder.

  • Örnekler:
    • “Güneş, gökyüzünde parlıyordu.” (Güneşin ışık saçması)
    • “Kuşlar, dallarda ötüyordu.” (Kuşların ses çıkarması)
    • “Çocuk, topla oynuyordu.” (Çocuğun topla oyun oynaması)

2. Mecaz Anlam (Yan Anlam):

Bir sözcüğün gerçek anlamından tamamen uzaklaşarak, benzetme veya çağrışım yoluyla kazandığı yeni anlamdır. Genellikle soyut anlamlar ifade etmek için kullanılır ve dilin sanatsal ve duygusal gücünü artırır.

  • Örnekler:
    • “Gönlü kırık bir adamdı.” (Üzgün, kederli)
    • “Sözleri buz gibiydi.” (Soğuk, mesafeli)
    • “Hayatımın baharındayım.” (Genç, enerjik)

3. Terim Anlam (Özel Alan Anlamı):

Bir sözcüğün belirli bir bilim, sanat, meslek veya uğraş alanında kazandığı özel anlamdır. Bu anlamlar, o alanın uzmanları tarafından kullanılır ve genellikle sözlükteki temel anlamından farklıdır.

  • Örnekler:
    • “Hücre, canlıların temel yapı birimidir.” (Biyoloji)
    • “Piyasa, alıcı ve satıcıların buluştuğu yerdir.” (Ekonomi)
    • “Akım, elektrik yüklerinin hareketidir.” (Fizik)

4. Yan Anlam:

Gerçek anlamla bir ilişkisi olan ancak ondan biraz farklılaşan anlamdır. Benzerlik, yakınlık veya karşıtlık ilişkisiyle oluşabilir.

  • Örnekler:
    • “Masada dört ayak vardı.” (Masa ayağı)
    • “Kitabın kapağı yırtılmıştı.” (Kitap kapağı)
    • “Ağacın kökleri çok derinlere iniyordu.” (Ağaç kökü)

5. Ad Aktarması:

Bir sözcüğün, başka bir sözcüğü çağrıştıracak şekilde kullanılmasıdır. Benzetme amacı güdülmez, sadece çağrışım yapılır.

  • Örnekler:
    • “Bir bardak su içer misiniz?” (Bardaktaki su)
    • “Bugün Dostoyevski okudum.” (Dostoyevski’nin kitabı)
    • “Atatürk Havalimanı’na iniş yapıyoruz.” (Atatürk Havalimanı’na ait pist)

6. Dolaylama:

Bir kavramı veya varlığı, doğrudan adını kullanmadan, başka sözcüklerle anlatmaktır. Genellikle daha kibar, üstü kapalı veya mecazi bir anlatım tercih edilir.

  • Örnekler:
    • “Beyaz perde” (Sinema)
    • “Ebediyete intikal etmek” (Ölmek)
    • “Minik dostlarımız” (Hayvanlar)

7. Soyut ve Somut Anlam:

Sözcükler, somut veya soyut anlamlar taşıyabilir. Somut anlamlı sözcükler, duyu organlarıyla algılanabilen varlıkları ifade ederken (örneğin, masa, ağaç, kitap), soyut anlamlı sözcükler, duyu organlarıyla algılanamayan kavramları ifade eder (örneğin, aşk, mutluluk, özgürlük).

8. Güzel Adlandırma (Eufemizm):

Kötü çağrışımlar yapan veya rahatsız edici bulunan sözcüklerin yerine daha yumuşak, kibar veya dolaylı ifadeler kullanmaktır.

  • Örnekler:
    • “Hayata gözlerini yummak” (Ölmek)
    • “Büyük beden” (Şişman)
    • “Engelli” (Özürlü)

9. Nicel ve Nitel Anlam:

Sözcükler, nicelik veya nitelik belirtebilir. Nicel anlamlı sözcükler, sayılabilir veya ölçülebilir özellikleri ifade eder (örneğin, üç, uzun, geniş). Nitel anlamlı sözcükler ise, bir şeyin nasıl olduğunu belirten, ölçülemeyen özellikleri ifade eder (örneğin, güzel, iyi, kötü).

Bu makalede, sözcüklerin farklı anlamlarını ve bu anlamların nasıl oluştuğunu detaylı bir şekilde inceledik. Sözcüklerin anlam zenginliği, dilin gücünü ve ifade yeteneğimizi artırır. Bu nedenle, sözcüklerin farklı anlamlarını bilmek ve doğru bağlamda kullanmak, etkili iletişim kurmanın temel koşullarındandır.


Sıfat Tamlamaları

Haziran 16, 2024 Okuma süresi: 5 dakika

Sıfat Tamlamaları: İsimleri Niteleyen ve Belirten Sözcüklerin Dansı

Sıfat tamlamaları, Türkçe’nin anlatım gücünü artıran ve zenginleştiren önemli dilbilgisi yapılarından biridir. Bir sıfatın, bir ismin önüne gelerek onu nitelemesi veya belirtmesiyle oluşan bu yapılar, cümlelerimize renk katar ve anlamı derinleştirir.

Sıfat Tamlaması Nedir?

Sıfat tamlaması, bir sıfatın bir ismi nitelemesi veya belirtmesiyle oluşan bir yapıdır. Bu yapıdaki sıfat, ismin nasıl olduğunu, ne kadar olduğunu, hangi tür olduğunu veya neye benzediğini belirtir.

Sıfat Tamlamasının Yapısı

Sıfat tamlamasında sıfat, tamlayan; isim ise tamlanan görevinde bulunur. Yani sıfat, ismi niteler veya belirtir.

  • Örnekler:
    • Yeşil araba (Renk belirten sıfat)
    • Uzun yol (Boyut belirten sıfat)
    • Beş kalem (Sayı belirten sıfat)
    • Güzel kadın (Nitelik belirten sıfat)
    • O ev (İşaret sıfatı)

Sıfat Tamlamalarında Dikkat Edilmesi Gerekenler

  • Sıfatın Yeri: Sıfat tamlamalarında sıfat her zaman ismin önünde yer alır.

    • Yanlış: Araba yeşil.
    • Doğru: Yeşil araba.
  • Adlaşmış Sıfatlar: Adlaşmış sıfatlar (sıfat gibi görünen ancak isim gibi kullanılan sözcükler) sıfat tamlaması oluşturmaz.

    • Örnek: “Gençler geleceği inşa edecek.” cümlesindeki “gençler” sözcüğü adlaşmış sıfattır ve sıfat tamlaması oluşturmaz.
    • Ancak, adlaşmış sıfatlar başka bir sıfat tarafından nitelendiğinde sıfat tamlaması oluşturabilir:
      • Örnek: “Çalışkan gençler geleceği inşa edecek.”
  • İsim Tamlamalarıyla Birlikte Kullanım: Sıfat tamlamasında, tamlayan veya tamlanan bir isim tamlaması olabilir.

    • Örnekler:
      • Sıcak yaz akşamları (Tamlayan isim tamlamasıdır.)
      • El örgüsü kazak (Tamlanan isim tamlamasıdır.)

Sıfat Tamlamalarının Önemi

Sıfat tamlamaları, cümlelerimize anlam zenginliği katar. İsimlerin özelliklerini belirterek anlatımı daha net ve anlaşılır hale getirirler. Ayrıca, sıfat tamlamaları sayesinde daha canlı ve etkili bir anlatım elde ederiz.

 

Sıfat tamlamaları, Türkçe’nin önemli dilbilgisi yapılarından biridir. İsimleri niteleyerek ve belirterek cümlelerimize anlam katarlar. Sıfat tamlamalarının doğru kullanımı, etkili ve anlaşılır bir iletişim için önemlidir.


Bazı Kavramlar ve Anlamları

Haziran 16, 2024 Okuma süresi: 38 dakika

Açıklık: Yazının herkes tarafından kolaylıkla anlaşılmasıdır.

Örnek: Yazarın kullandığı yalın dil sayesinde makaleyi okuyan herkes konuyu kavrayabildi.

Akıcılık: Yazının okunurken takılmadan, rahatça ilerleyebilmesidir.

Örnek: Romanın akıcı anlatımı sayesinde sayfalar bir çırpıda bitti.

Aktüel: Yakın zamanda meydana gelmiş, güncel olan.

Örnek: Aktüel bir konu olan yapay zeka, tartışmaların odağında yer alıyor.

Alaysama: Bir kişiyi veya durumu alaya alarak eleştirme.

Örnek: Yazar, eserinde toplumsal sorunları alaysama yoluyla gözler önüne seriyordu.

Anaç: Verimli, üretken, bereketli.

Örnek: Anaç topraklar, çiftçinin yüzünü güldürecek bir hasat vaat ediyordu.

Arı Dil: Sade, süssüz, öz Türkçe.

Örnek: Arı dil kullanarak yazılan kitaplar, okuyucu kitlesini genişletebilir.

Bağdaşma: Uyumlu olma, birbiriyle uyuşma durumu.

Örnek: Yeni yapılan bina, çevresindeki tarihi dokuyla bağdaşmıyordu.

Basmakalıp: Özgünlüğü olmayan, bilineni tekrarlayan, sıradan.

Örnek: Basmakalıp ifadeler kullanmaktan kaçınarak yazılarınıza özgünlük katabilirsiniz.

Benzetme: Bir şeyi başka bir şeye benzeterek anlatma, daha anlaşılır kılma.

Örnek: Yazarın şiirindeki benzetmeler, okuyucuya görsel bir şölen sunuyordu.

Betimleme: Bir şeyi, bir yeri veya bir kişiyi ayrıntılarıyla tasvir etme.

Örnek: Yazarın başarılı betimlemeleri sayesinde okuyucu kendini romandaki mekanlarda hissedebiliyordu.

Bezgin: Yaşama veya bir işe karşı isteksizlik, yorgunluk.

Örnek: Sürekli tekrar eden işlerden bezginlik duyan adam, yeni bir arayış içine girdi.

Biçem: Bir yazarın veya eserin kendine özgü anlatım tarzı, üslup.

Örnek: Yazarın kendine has biçemi, onu diğerlerinden ayıran en önemli özellikti.

Biçim: Bir şiirin dış görünüşü, şekli, yapısı.

Örnek: Şiirin biçimsel özellikleri, anlamını destekler nitelikteydi.

Bilinç: İnsanın kendini ve çevresini fark etme, anlama yeteneği.

Örnek: Bilinçli bir tüketici olmak, günümüzde büyük önem taşıyor.

Bulgu: Bir araştırma veya inceleme sonucunda elde edilen veriler, sonuçlar.

Örnek: Araştırmanın bulguları, yeni tedavi yöntemleri geliştirmek için umut vericiydi.

Çağdaş: Kendi zamanının gereklerine uygun olan, modern.

Örnek: Çağdaş sanat akımları, geleneksel sanat anlayışını değiştirdi.

Çevirmen: Bir metni bir dilden başka bir dile aktaran kişi.

Örnek: Çevirmenin titiz çalışması sayesinde kitap, orijinal dilindeki anlamını koruyarak okuyucuya ulaştı.

Çıkarım: Var olan bilgilerden yeni bir sonuç elde etme.

Örnek: Verilen bilgilerden hareketle, olayın gerçek sebebini çıkarabiliriz.

Dağarcık: Bir kişinin sahip olduğu bilgi, deneyim ve kelime hazinesi.

Örnek: Geniş bir söz dağarcığına sahip olmak, etkili iletişim kurmanın anahtarlarından biridir.

Deneme: Kişisel görüşlerin ve düşüncelerin özgürce ifade edildiği yazı türü.

Örnek: Yazarın denemelerindeki samimiyet, okuyucuyu etkileyen en önemli özellikti.

Devinim: Hareket, canlılık.

Örnek: Doğanın devinimi, insana huzur verir.

Didaktik: Öğretici, eğitici nitelikte olan.

Örnek: Didaktik bir roman olan eser, okuyucuya birçok bilgi ve değer kazandırdı.

Direngen: İnatçı, söz dinlemez, kendi bildiğini okuyan.

Örnek: Direngen kişiliğiyle tanınan adam, kimsenin sözünü dinlemiyordu.

Doğallık: Yapmacıksız, olduğu gibi, sade olma durumu.

Örnek: Çocuğun doğallığı, etrafındaki herkesi gülümsetiyordu.

Doğaüstü: Doğa kanunlarına aykırı, olağanüstü, doğa ötesi.

Örnek: Fantastik romanlarda doğaüstü olaylara sıkça rastlanır.

Duruluk: Anlatımın açık, net ve anlaşılır olması.

Örnek: Şairin duru anlatımı, şiirinin herkes tarafından anlaşılmasını sağlıyordu.

Duyarlık: Duygusal hassasiyet, çevresinde olup bitenlere karşı duyarlı olma.

Örnek: Yazarın toplumsal sorunlara karşı duyarlılığı, eserlerine de yansıyordu.

Duyu: Dış dünyayı algılamamızı sağlayan görme, işitme, koklama, tatma ve dokunma gibi yetenekler.

Örnek: Beş duyu organımız, dünyayı algılamamızı sağlar.

Duyuş: Sezgi, içe doğma.

Örnek: Annesinin içine doğan bir his, onu oğlunun başına bir şey geldiğine inandırmıştı.

Düş: Hayal, gerçekleşmesi istenen şey.

Örnek: Küçük kızın en büyük düşü, bir gün astronot olmaktı.

Düşsel: Hayal ürünü, gerçekte olmayan.

Örnek: Masallardaki düşsel karakterler, çocukların hayal dünyasını zenginleştirir.

Düşünsel: Düşünceye dayalı, fikirle ilgili.

Örnek: Felsefe, düşünsel bir disiplindir.

Düzyazı: Şiirsel olmayan, düz ve sıradan anlatım.

Örnek: Romanlar, hikayeler ve makaleler düzyazı türüne örnektir.

Ebru: Su üzerinde boyalarla oluşturulan ve kağıda aktarılan bir sanat.

Örnek: Ebru sanatçısının elinden çıkan eserler, görenleri büyülüyordu.

Eleştiri: Bir eseri değerlendirmek, olumlu ve olumsuz yönlerini ortaya koymak.

Örnek: Yapıcı eleştiriler, kişinin kendini geliştirmesine yardımcı olur.

Eleştirmen: Eserleri inceleyen, değerlendiren ve eleştiri yazıları yazan kişi.

Örnek: Eleştirmenin yazısı, kitabın daha geniş kitlelere ulaşmasını sağladı.

Enikonu: İyice, tamamen, enikonu.

Örnek: Enikonu yorulmuştu, eve gidip dinlenmek istiyordu.

Epik: Destansı, kahramanlık konulu, heyecan verici.

Örnek: Epik filmler, izleyiciyi tarihi olayların içine çeker.

Esin: İlham, yaratıcı gücü harekete geçiren etki.

Örnek: Şair, doğadan esinlenerek birbirinden güzel şiirler yazdı.

Estetik: Güzellikle ilgili, güzellik duygusunu uyandıran.

Örnek: Sanat eserinin estetik değeri, tartışmalara yol açtı.

Evrensel: Bütün insanlığı ilgilendiren, tüm dünyaya ait.

Örnek: İnsan hakları, evrensel bir değerdir.

Fantastik: Hayal ürünü, gerçek dışı, fantastik.

Örnek: Fantastik filmler, izleyiciyi farklı dünyalara götürür.

Gerçeküstü: Gerçeğin ötesinde, gerçeklerden bağımsız, sürreal.

Örnek: Ressamın gerçeküstü tabloları, izleyenleri şaşkına çevirdi.

Gerekçe: Bir şeyin yapılması veya yapılmaması için gösterilen sebep.

Örnek: İzin talebinin gerekçesi olarak sağlık sorunları gösterildi.

Gizemli: Sırlarla dolu, merak uyandıran, bilinmezliklerle dolu.

Örnek: Gizemli bir atmosferde geçen film, izleyenleri gerilim dolu bir maceraya sürükledi.

Göreceli: Kişiden kişiye değişen, mutlak olmayan, izafi.

Örnek: Güzellik kavramı, göreceli bir kavramdır ve herkese göre farklılık gösterebilir.

Gözlem: Dikkatli bir şekilde inceleme, izleme, müşahede.

Örnek: Bilim insanları, hayvanların davranışlarını gözlemleyerek yeni bilgilere ulaştı.

Güdümlü: Yönlendirilen, kontrol edilen, belirli bir amaca yönelik olarak yapılan.

Örnek: Güdümlü bir füze, hedefine doğru ilerliyordu.

Güncel: O günle veya yakın zamanla ilgili olan, yeni, aktüel.

Örnek: Güncel haberleri takip etmek, dünyada olup bitenlerden haberdar olmamızı sağlar.

Hayıflanma: Pişmanlık, üzüntü, yakınma.

Örnek: Geçmişte yaptığı hatalar için hayıflanan adam, artık geleceğe bakmaya karar verdi.

İçerik: Bir eserin veya konuşmanın konusunu oluşturan düşünceler, duygular ve bilgiler.

Örnek: Kitabın içeriği, okuyucular tarafından oldukça beğenildi.

İçgüdü: Doğuştan gelen, öğrenilmemiş davranış ve tepkiler.

Örnek: Hayvanların hayatta kalma içgüdüleri, onların doğal davranışlarını belirler.

İçtenlik: Samimiyet, yapmacıksız olma, içten gelen duyguları ifade etme.

Örnek: Konuşmacının içtenliği, dinleyicilerin kalbini kazandı.

İleti: Bir kişiden veya kaynaktan diğerine aktarılan bilgi, mesaj.

Örnek: İletişim çağında yaşıyoruz, bilgiye ulaşmak artık çok daha kolay.

İlinti: İki şey arasındaki ilgi, ilişki, bağlantı.

Örnek: Olaylar arasında bir ilinti olup olmadığı araştırılıyor.

İmbik: Damıtma işlemi için kullanılan araç.

Örnek: İmbik yardımıyla gül yapraklarından gül suyu elde edilir.

İmge: Zihinde canlandırılan, duyularla algılanabilen hayali tasvirler.

Örnek: Şairin şiirlerindeki imgeler, okuyucunun hayal gücünü harekete geçiriyordu.

İnandırıcılık: İnanılır, güvenilir olma durumu.

Örnek: Yazarın inandırıcı anlatımı, okuyucuyu hikayenin içine çekiyordu.

İnisiyatif: Bir konuda kendiliğinden karar verme ve uygulama yetkisi.

Örnek: Çalışanlara inisiyatif kullanma özgürlüğü verildiğinde, daha verimli sonuçlar elde edilebilir.

İrdelemek: Bir konuyu derinlemesine incelemek, araştırmak.

Örnek: Konuyu tüm yönleriyle irdelemeden karar vermemek gerekir.

İroni: Sözün tersini kastederek alay etme, kinaye.

Örnek: Yazarın ironik üslubu, okuyucuyu hem güldürüyor hem düşündürüyordu.

İşlev: Bir şeyin görevi, yaptığı iş, fonksiyonu.

Örnek: Dilin en önemli işlevi, iletişim kurmaktır.

İşlevsel: Bir amaca hizmet eden, kullanışlı, pratik.

Örnek: İşlevsel bir tasarım, hem estetik hem de kullanışlı olmalıdır.

İvedi: Acil, önemli, hemen yapılması gereken.

Örnek: İvedi bir durum olduğu için toplantı erkene alındı.

İzlenim: Bir kişi, olay veya durumun zihinde bıraktığı etki, intiba.

Örnek: İlk izlenim çok önemlidir, insanları etkilemek için iyi bir başlangıç yapmalısınız.

Kanı: İnanç, fikir, düşünce.

Örnek: Bilimsel kanıtlarla desteklenmeyen kanılar, yanıltıcı olabilir.

Kanıksamak: Alışmak, normal karşılamak, benimsemek.

Örnek: Yeni evine kanıksayan aile, artık orada mutlu bir şekilde yaşıyordu.

Karakter: Bir eserde yer alan ve belirli özelliklere sahip olan kişi.

Örnek: Romanın ana karakteri, cesur ve kararlı bir kadındı.

Kaygı: Endişe, tasa, sıkıntı.

Örnek: Gelecek kaygısı, gençleri olumsuz etkiliyor.

Kesit: Bir bütünün belirli bir parçası, bölümü.

Örnek: Bu kitap, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemine dair bir kesit sunuyor.

Kişisel: Kişiye ait, özel, bireysel.

Örnek: Herkesin kişisel tercihlerine saygı göstermek gerekir.

Köken: Bir şeyin çıkış noktası, kaynağı, aslı.

Örnek: Kelimenin kökenini araştırdığımızda, ilginç bilgilere ulaştık.

Kuram: Bir konuyla ilgili sistemli bilgi ve açıklamalar bütünü, teori.

Örnek: Einstein’ın görelilik kuramı, fizik dünyasında devrim yarattı.

Kurgu: Hayal gücüyle oluşturulan, gerçek olmayan olaylar ve durumlar.

Örnek: Bilim kurgu filmleri, gelecekte olabilecek olayları hayal gücüyle anlatır.

Kültür: Bir toplumun maddi ve manevi değerlerinin, inançlarının, geleneklerinin ve yaşam biçiminin bütünü.

Örnek: Farklı kültürleri tanımak, dünyayı daha iyi anlamamızı sağlar.

Kültürel: Kültürle ilgili, kültüre ait.

Örnek: Kültürel etkinlikler, toplumsal birlikteliği güçlendirir.

Lirik: Duygusal, coşkulu, içten.

Örnek: Şairin lirik şiirleri, okuyucuları derinden etkiledi.

Lirizm: Duygusal yoğunluk, coşku.

Örnek: Şiirdeki lirizm, okuyucuyu duygusal bir yolculuğa çıkarıyordu.

Mistik: Gizemli, doğaüstü, akıl ve mantıkla açıklanamayan.

Örnek: Mistik inançlar, bazı insanlar için büyük önem taşır.

Nesnel: Kişisel görüşlerden bağımsız, tarafsız, objektif.

Örnek: Bilimsel araştırmalar, nesnel verilere dayanmalıdır.

Olgu: Gerçekleşen olay, durum, vaka.

Örnek: İklim değişikliği, günümüzün en önemli olgularından biridir.

Ölçüt: Bir şeyi değerlendirmek için kullanılan standart, kriter.

Örnek: Başarılı bir öğrenci olmanın ölçütleri nelerdir?

Özeleştiri: Kişinin kendi davranışlarını eleştirmesi, kendini değerlendirmesi.

Örnek: Özeleştiri yapabilen insanlar, hatalarından ders çıkarabilirler.

Özgü: Özel, kendine has, birine veya bir şeye ait olan.

Örnek: Her milletin kendine özgü gelenekleri ve görenekleri vardır.

Özgünlük: Başkalarından farklı olma, benzersiz olma.

Örnek: Sanatçının özgün tarzı, onu diğerlerinden ayırıyordu.

Özlülük: Az sözle çok şey anlatabilme.

Örnek: Atasözleri, özlü anlatıma iyi bir örnektir.

Özümlemek: Bir bilgiyi, düşünceyi veya duyguyu benimsemek, içselleştirmek.

Örnek: Okuduğu kitaptaki bilgileri özümseyen öğrenci, sınavda başarılı oldu.

Özümsemek: Özümlemek ile aynı anlama gelir.

Özveri: Başkalarına veya bir amaca yardım etmek için kendi çıkarlarından vazgeçme.

Örnek: Annelerin çocukları için yaptıkları özveriler, takdire şayandır.

Realite: Gerçeklik, gerçek dünya, hayatın kendisi.

Örnek: Sanal dünya, gerçek hayatın yerini tutamaz.

Sağduyu: Akla ve mantığa uygun, doğru kararlar verme yeteneği.

Örnek: Sağduyulu insanlar, zor durumlarda bile doğru kararlar alabilirler.

Salık Vermek: Tavsiyede bulunmak, yol göstermek, öğüt vermek.

Örnek: Tecrübeli öğretmen, öğrencisine geleceği için salık verdi.

Salt: Sadece, yalnızca, tek başına.

Örnek: Bu durumun tek sorumlusu salt o değil, hepimiz bir şekilde katkıda bulunduk.

Saptamak: Belirlemek, tespit etmek, ortaya çıkarmak.

Örnek: Uzmanlar, hastalığın nedenini saptamak için çalışmalarını sürdürüyor.

Sav: İddia, öne sürülen düşünce, savunulan görüş.

Örnek: Savcının savı, sanığın suçlu olduğuna dair güçlü kanıtlara dayanıyordu.

Sentez: Farklı bilgileri, düşünceleri veya öğeleri bir araya getirerek yeni bir bütün oluşturma.

Örnek: Sanatçının eserleri, farklı kültürlerin sentezi olarak değerlendirilebilir.

Sezgi: Mantıksal çıkarım olmadan, içten gelen bir hisle doğruyu bulma yeteneği.

Örnek: Sezgileri kuvvetli olan dedektif, olayı çözebileceğine inanıyordu.

Söz Dağarcığı: Bir dilde kullanılan veya bir kişinin bildiği kelimelerin tümü.

Örnek: Geniş bir söz dağarcığına sahip olmak, düşünceleri daha iyi ifade etmeyi sağlar.

Süreç: Bir başlangıcı ve sonu olan, belirli aşamalardan oluşan zaman dilimi.

Örnek: Üretim süreci, hammaddeden nihai ürüne kadar geçen tüm aşamaları kapsar.

Şematik: Basitleştirilmiş, genel hatlarıyla gösteren, ayrıntılara girmeyen.

Örnek: Şematik çizimler, karmaşık sistemleri daha kolay anlaşılır kılar.

Tekdüzelik: Değişiklik göstermeyen, sürekli aynı şekilde devam eden durum.

Örnek: Tekdüzelikten sıkılan çift, tatillerini farklı yerlerde geçirmeye karar verdi.

Tema: Bir eserin ana konusu, üzerinde durulan düşünce.

Örnek: Romanın teması, aşk ve ihanetti.

Terim: Belirli bir alanla ilgili özel bir kavramı ifade eden kelime.

Örnek: “Fotosentez” kelimesi, biyoloji terimi olarak kullanılır.

Terkip: Birleştirme, karışım, bir araya getirme.

Örnek: Farklı baharatların terkip edilmesiyle yeni lezzetler ortaya çıkar.

Tip: Belirli özelliklere sahip karakter, kişi.

Örnek: Romandaki kötü karakter, okuyucular tarafından nefret edilen bir tipti.

Tutarlılık: Anlatımda birbiriyle çelişen ifadelerin olmaması, mantıklı bir bütünlük.

Örnek: Makalenin tutarlı olması için, argümanlar birbirini desteklemelidir.

Tutum: Bir kişi veya grubun belirli bir konuya karşı takındığı tavır, davranış.

Örnek: Şirketin çevreye duyarlı tutumu, müşteriler tarafından takdir edildi.

Üslup: Bir yazarın kendine özgü anlatım tarzı, biçemi.

Örnek: Yazarın sade ve akıcı üslubu, kitabın okunmasını kolaylaştırıyordu.

Varsayım: Kanıtlanmamış, geçici olarak kabul edilen düşünce veya önerme.

Örnek: Bilimsel araştırmalarda varsayımlar, deneylerle test edilir.

Virtüöz: Bir sanat dalında üstün yeteneğe sahip kimse, usta.

Örnek: Piyanist, virtüöz bir performans sergileyerek dinleyicileri büyüledi.

Yadsımak: İnkar etmek, kabul etmemek, reddetmek.

Örnek: Suçlamaları yadsıyan sanık, kendisini savunmak için avukat tuttu.

Yalınkat: Sade, basit, gösterişsiz.

Örnek: Yalınkat bir yaşam süren adam, mutlu ve huzurluydu.

Yalınlık: Süssüz, gösterişsiz, sade bir anlatım.

Örnek: Şairin yalın anlatımı, şiirinin herkes tarafından anlaşılmasını sağlıyordu.

Yapıt: Bir sanatçının ortaya koyduğu eser, ürün.

Örnek: Ressamın son yapıtları, sanatseverler tarafından büyük ilgi gördü.

Yazım: Bir dilin kurallarına uygun olarak yazma.

Örnek: Doğru yazım kurallarına dikkat etmek, yazılı iletişimde önemlidir.

Yazın: Edebiyat, yazıyla ifade edilen sanat.

Örnek: Türk yazını, dünya edebiyatında önemli bir yere sahiptir.

Yazınsal: Edebiyatla ilgili, edebî.

Örnek: Yazarın yazınsal yeteneği, onu başarılı bir romancı yaptı.

Yeğlemek: Tercih etmek, daha uygun bulmak.

Örnek: Sağlıklı beslenmeyi yeğleyen insanlar, daha uzun ve kaliteli bir yaşam sürerler.

Yeknesak: Tekdüze, değişmeyen, monoton.

Örnek: Yeknesak bir hayat, insanı sıkabilir.

Yerinmek: Pişman olmak, üzülmek.

Örnek: Yaptığı hatadan dolayı yerinen adam, özür diledi.

Yeti: Bir işi yapabilme gücü, kabiliyet.

Örnek: Müzik yeteneği olan genç, konservatuvara girmeye hak kazandı.

Yetkin: Bir konuda uzman, bilgili, deneyimli.

Örnek: Yetkin bir doktor, hastalarına güven verir.

Yorum: Bir metni veya olayı açıklamak, anlamlandırmak, değerlendirmek.

Örnek: Farklı yorumlara açık olan şiir, okuyucuları düşündürdü.

Zanaat: El becerisiyle yapılan iş, meslek, sanat.

Örnek: Ahşap oymacılığı, yüzyıllardır süregelen bir zanaattır.


Fiilden isim yapan ekleri örneklerle açıklayalım

Haziran 15, 2024 Okuma süresi: 7 dakika

fiilden isim yapan ekleri örneklerle açıklayalım:

1. -mA/-mE:

  • Fiilin yapılma şeklini, oluşunu veya sonucunu belirtir.
    • Örnekler:
      • Yap + ma = Yapma (Yapılma işi veya eylem)
      • Gel + me = Gelme (Gelme işi veya eylem)
      • Gül + me = Gülme (Gülme eylemi veya sonucu)
      • Yaz + ma = Yazma (Yazma eylemi veya sonucu)

2. -mAk/-mEk:

  • Fiilin yapılma şeklini veya oluşunu belirtir.
    • Örnekler:
      • Oyna + mak = Oynamak (Oynama işi veya eylem)
      • Düşün + mek = Düşünmek (Düşünme işi veya eylem)
      • Konuş + mak = Konuşmak (Konuşma işi veya eylem)
      • Git + mek = Gitmek (Gitme işi veya eylem)

3. -Iş/-İş/-Uş/-Üş:

  • Fiilin karşılıklı yapılmasını veya birlikte yapılmasını belirtir.
    • Örnekler:
      • Konuş + uş = Konuşuşmak (Birlikte konuşma)
      • Bak + ış = Bakışmak (Karşılıklı bakma)
      • Sarıl + ış = Sarılışmak (Birbirine sarılma)
      • Gül + üş = Gülüşmek (Birlikte gülme)

4. -IcI/-IcI/-UcU/-ÜcÜ:

  • Fiili yapan kişiyi veya mesleği belirtir.
    • Örnekler:
      • Savaş + cı = Savaşçı (Savaşan kişi)
      • Yaz + ı = Yazar (Yazan kişi)
      • Öğret + men = Öğretmen (Öğreten kişi)
      • Sat + ı = Satıcı (Satan kişi)

5. -gAn/-gEn:

  • Fiili yapan kişiyi veya aracı belirtir.
    • Örnekler:
      • Kaz + an = Kazan (Kazma aracı)
      • Süz + geç = Süzgeç (Süzme aracı)
      • Aç + aç = Açacak (Açma aracı)
      • Oynat + ı = Oynatıcı (Oynatma aracı)

6. -AcAk/-AcAk:

  • Fiilin yapılacağı zamanı veya yapılması gereken şeyi belirtir.
    • Örnekler:
      • Gel + ecek = Gelecek (Gelme zamanı)
      • Git + ecek = Gidecek (Gitme zamanı)
      • Yap + ılacak = Yapılacak (Yapılması gereken şey)
      • Oku + yacak = Okuyacak (Okunacak şey)

7. -gIn/-gİn/-gUn/-gÜn:

  • Fiilden kaynaklanan bir durumu veya özelliği belirtir.
    • Örnekler:
      • Kork + unç = Korkunç (Korkudan kaynaklanan durum)
      • Sev + gi = Sevgi (Sevmekten kaynaklanan duygu)
      • Bil + gi = Bilgi (Bilmekten kaynaklanan şey)
      • Özgür + lük = Özgürlük (Özgür olmaktan kaynaklanan durum)

8. -dIk/-dIk/-tUk/-tÜk:

  • Fiilin yapıldığı yeri veya zamanı belirtir.
    • Örnekler:
      • Otur + duğum = Oturduğum (Oturduğum yer)
      • Gel + diği = Geldiği (Geldiği yer)
      • Git + tiği = Gittiği (Gittiği yer)
      • Uyur = Yatak (Uyunulan yer)

9. -mAş/-mEş:

  • Fiilin geçmişte yapıldığını veya tamamlandığını belirtir.
    • Örnekler:
      • Gel + miş = Gelmiş (Gelme işi tamamlanmış)
      • Git + miş = Gitmiş (Gitme işi tamamlanmış)
      • Yap + mış = Yapmış (Yapma işi tamamlanmış)
      • Ye + miş = Yemiş (Yeme işi tamamlanmış)

10. -yIş/-yİş/-yUş/-yÜş:

  • Fiilin yapılma şeklini veya tarzını belirtir.
    • Örnekler:
      • Konuş + uş = Konuşuş (Konuşma şekli)
      • Bak + ış = Bakış (Bakma şekli)
      • Gül + üş = Gülüş (Gülme şekli)
      • Yürüy + üş = Yürüyüş (Yürüme şekli)

Fiilden fiil yapan ekleri örneklerle açıklayalım

Haziran 15, 2024 Okuma süresi: 7 dakika

1. -Iş/-İş/-Uş/-Üş:

  • Birliktelik, karşılıklılık veya çokluk ifade eder.
    • Örnekler:
      • Konuş + uş = Konuşuşmak (Birlikte konuşmak)
      • Bak + ış = Bakışmak (Karşılıklı bakmak)
      • Gül + üş = Gülüşmek (Birlikte gülmek)
      • Sarıl + ış = Sarılışmak (Birbirine sarılmak)

2. -In/-İn/-Un/-Ün:

  • Edilgenlik veya dönüşlülük ifade eder.
    • Örnekler:
      • Sev + in = Sevinmek (Sevilmekten mutlu olmak)
      • Gör + ün = Görünmek (Görülmek)
      • Giy + in = Giyinmek (Kendini giydirmek)
      • Yıkan = Yıkanmak (Kendini yıkamak)

3. -Ar/-Er:

  • Süreklilik, tekrar veya yoğunluk ifade eder.
    • Örnekler:
      • Ağla + r = Ağlamak (Sürekli ağlamak)
      • Sızla + r = Sızlamak (Sürekli sızlamak)
      • Ara + r = Aramak (Tekrar tekrar aramak)
      • Yaz + ar = Yazmak (Yoğun bir şekilde yazmak)

4. -Ir/-Ir/-Ur/-Ür:

  • Ettirgenlik ifade eder (başkasına yaptırma).
    • Örnekler:
      • Yıka + t = Yıkatmak (Başkasına yıkatmak)
      • Oku + t = Okutmak (Başkasına okutmak)
      • Yaz + dır = Yazdırmak (Başkasına yazdırmak)
      • İç + ir = İçirmek (Başkasına içirmek)

5. -Ak/-Ek:

  • Anilik veya hızlılık ifade eder.
    • Örnekler:
      • Çık + ak = Çıkıvermek (Aniden çıkmak)
      • Gir + ak = Girivermek (Aniden girmek)
      • Atla + yıp = Atlayıvermek (Hızlıca atlamak)
      • Kaç + ak = Kaçıvermek (Hızlıca kaçmak)

6. -Aş/-Eş:

  • Karşılıklılık veya birliktelik ifade eder.
    • Örnekler:
      • Vur + uş = Vuruşmak (Karşılıklı vurmak)
      • Seviş = Sevişmek (Birlikte sevişmek)
      • Tanış = Tanışmak (Birbirini tanımak)
      • Yarış = Yarışmak (Birlikte yarışmak)

7. -Ik/-Ik/-Uk/-Ük:

  • Küçültme veya azaltma ifade eder.
    • Örnekler:
      • Gül + üm = Gülümsemek (Hafif gülmek)
      • Öp + ücük = Öpücük (Hafif öpmek)
      • Bak + ıcık = Bakıcık (Hafif bakmak)
      • Dokun + ucuk = Dokunucuk (Hafif dokunmak)

8. -Kır/-Kür/-Gır/-Gür:

  • Aniden veya şiddetle yapılan eylemi ifade eder.
    • Örnekler:
      • Çatırda = Çatırdamak (Aniden çatırdamak)
      • Fışkır = Fışkırmak (Aniden fışkırmak)
      • Haykır = Haykırmak (Şiddetle haykırmak)
      • Kıpırdan = Kıpırdanmak (Aniden kıpırdanmak)

9. -Iver/-Ivir/-Aver/-Evir:

  • Anilik veya beklenmedik durum ifade eder.
    • Örnekler:
      • Gel + iver = Gelivermek (Aniden gelmek)
      • Gör + üver = Görüvermek (Ansızın görmek)
      • Unut + uver = Unutuvermek (Ansızın unutmak)
      • Düş + üver = Düşüvermek (Ansızın düşmek)

10. -Dir/-Tır/-Dur/-Tür:

  • Ettirgenlik veya zorunluluk ifade eder.
    • Örnekler:
      • Yap + tır = Yaptırmak (Başkasına yaptırmak)
      • Et + tir = Ettirmek (Başkasına ettirmek)
      • Gel + dir = Geldirmek (Zorla getirmek)
      • Git + tir = Gittirmek (Zorla götürmek)

İsimden fiil yapan ekleri örneklerle açıklayalım

Haziran 15, 2024 Okuma süresi: 8 dakika

isimden fiil yapan ekleri örneklerle açıklayalım:

1. -LA/-LE:

  • Genellikle bir şeyin üzerine veya bir şeyle birlikte yapıldığını ifade eder.
    • Örnekler:
      • Su + la = Sulamak (Su ile bir şeyi ıslatmak)
      • Göz + le = Gözlemek (Bir şeyi dikkatle izlemek)
      • Tuz + la = Tuzlamak (Bir şeye tuz eklemek)
      • Yağ + la = Yağlamak (Bir şeye yağ sürmek)

2. -LAN/-LEN:

  • Genellikle bir duruma gelmeyi veya bir özelliği kazanmayı ifade eder.
    • Örnekler:
      • Kar + lan = Karlanmak (Karla kaplanmak)
      • Yaş + lan = Yaşlanmak (Yaş almak, yaşlı duruma gelmek)
      • Güç + len = Güçlenmek (Güç kazanmak)
      • Utan + lan = Utanlanmak (Utanç duymak)

3. -LAŞ/-LEŞ:

  • Genellikle karşılıklı olarak yapılan bir eylemi veya bir duruma birlikte gelmeyi ifade eder.
    • Örnekler:
      • Barış + laş = Barışlaşmak (Karşılıklı olarak barış yapmak)
      • Kardeş + leş = Kardeşleşmek (Kardeş gibi olmak)
      • Tanış + laş = Tanışlaşmak (Birbirini tanımak)
      • Arkadaş + laş = Arkadaşlaşmak (Arkadaş olmak)

4. -SI/-SE:

  • Genellikle edilgen bir durumu veya bir şeye dönüşmeyi ifade eder.
    • Örnekler:
      • Piş + ir + il = Pişirilmek (Pişirilme durumuna gelmek)
      • Sev + il = Sevilmek (Sevilme durumuna gelmek)
      • Bil + in = Bilinmek (Bilinme durumuna gelmek)
      • Gör + ül = Görülmek (Görülme durumuna gelmek)

5. -AL/-EL:

  • Genellikle bir duruma gelmeyi veya bir özelliği kazanmayı ifade eder.
    • Örnekler:
      • Uzak + laş = Uzaklaşmak (Uzak duruma gelmek)
      • Yakın + laş = Yakınlaşmak (Yakın duruma gelmek)
      • Hazır + lan = Hazırlanmak (Hazır duruma gelmek)
      • Güven + il = Güvenilmek (Güvenilir duruma gelmek)

6. -AR/-ER:

  • Genellikle bir işi yapmayı veya bir eylemi gerçekleştirmeyi ifade eder.
    • Örnekler:
      • Konuş + mak = Konuşmak (Konuşma eylemini gerçekleştirmek)
      • Yürü + mek = Yürümek (Yürüme eylemini gerçekleştirmek)
      • Gül + mek = Gülmek (Gülme eylemini gerçekleştirmek)
      • Bak + mak = Bakmak (Bakma eylemini gerçekleştirmek)

7. -I/-E/-A:

  • Genellikle bir duruma gelmeyi veya bir özelliği kazanmayı ifade eder.
    • Örnekler:
      • Aç + ıl = Açılmak (Açık duruma gelmek)
      • Kapan = Kapanmak (Kapalı duruma gelmek)
      • Düş = Düşmek (Düşme eylemini gerçekleştirmek)
      • Kaç = Kaçmak (Kaçma eylemini gerçekleştirmek)

8. -T/-IT:

  • Genellikle bir eylemi gerçekleştirmeyi veya bir duruma getirmeyi ifade eder.
    • Örnekler:
      • Sev + git = Sevmek (Sevme eylemini gerçekleştirmek)
      • Uyut = Uyutmak (Uyuma durumuna getirmek)
      • Öldür = Öldürmek (Ölme durumuna getirmek)
      • Büyüt = Büyütmek (Büyüme durumuna getirmek)

9. -DIR/-TIR/-TUR/-DÜR:

  • Genellikle edilgen bir anlam ifade eder veya bir şeye dönüştürülmeyi ifade eder.
    • Örnekler:
      • Sev + dir = Sevdirmek (Sevilme durumuna getirmek)
      • Yaz + dır = Yazdırmak (Yazılma durumuna getirmek)
      • Ye + dir = Yedirmek (Yenme durumuna getirmek)
      • İç + ir = İçirmek (İçme durumuna getirmek)

10. -IL/-IN/-UL/-ÜN:

  • Genellikle edilgen bir durumu veya bir şeye dönüşmeyi ifade eder.
    • Örnekler:
      • Gör + ül = Görülmek (Görülme durumuna gelmek)
      • Bil + in = Bilinmek (Bilinme durumuna gelmek)
      • Sev + il = Sevilmek (Sevilme durumuna gelmek)
      • Say + ıl = Sayılmak (Sayılma durumuna gelmek)

isimden isim yapan ekleri 10 farklı örnekle açıklayalım

Haziran 15, 2024 Okuma süresi: 3 dakika

1. -CI/-CI/-CU/-CÜ: Bir işi yapan kişi, meslek veya unvan bildirir. * Örnek: * Öğren + ci = Öğrenci (Öğrenen kişi) * Yaz + cı = Yazıcı (Yazan kişi) * Bahçe + van = Bahçıvan (Bahçeyle ilgilenen kişi) * Kapı + cı = Kapıcı (Kapıyla ilgilenen kişi)

2. -LIK/-LİK/-LUK/-LÜK: Bir şeyin özelliğini, durumunu veya bir şeyle olan ilişkisini belirtir. * Örnek: * Dost + luk = Dostluk (Dost olma durumu) * Çocuk + luk = Çocukluk (Çocuk olma durumu) * Güzel + lik = Güzellik (Güzel olma özelliği) * Erkek + lik = Erkeklik (Erkek olma durumu)

3. -CE/-CA/-ÇA: Bir şeyin küçültülmüş şeklini veya benzerliğini ifade eder. * Örnek: * Ev + ce = Evcik (Küçük ev) * Kuş + ca = Kuşçuk (Küçük kuş) * Çocuk + ca = Çocukça (Çocuk gibi) * Adam + ca = Adamcağız (Küçük adam)

4. -DAŞ/-TAŞ: Birlikte olan, aynı işi yapan veya aynı durumda bulunan kişileri belirtir. * Örnek: * Arkadaş = Arkadaş (Beraber arkadaş olan) * Sınıf + taş = Sınıftaş (Aynı sınıfta olan) * Yol + daş = Yoldaş (Aynı yolda olan) * Yaşıt = Yaşıt (Aynı yaşta olan)

5. -GI/-GI/-GU/-GÜ: Bir şeyin yapıldığı yeri, ait olduğu yeri veya yapıldığı malzemeyi belirtir. * Örnek: * Elma + lık = Elmalık (Elma yetiştirilen yer) * Kitap + lık = Kitaplık (Kitapların konulduğu yer) * Göz + lük = Gözlük (Göze takılan şey) * Yüz + ük = Yüzük (Yüze takılan şey)

6. -GAN/-GEN: Bir işi yapan kişi veya bir şeyle ilgilenen kişiyi belirtir. * Örnek: * Oyun + gan = Oyuncu (Oyun oynayan) * Roman + cı = Romancı (Roman yazan) * Müzik + çi = Müzisyen (Müzikle ilgilenen) * Bilim + adamı = Bilim adamı (Bilimle ilgilenen)

7. -SAL/-SEL: Bir şeyin yapıldığı zamanı veya bir şeye ait olanı belirtir. * Örnek: * Yaz + lık = Yazlık (Yazın giyilen) * Gece + lik = Gecelik (Gece giyilen) * Sabah + lık = Sabahlık (Sabah giyilen) * Gün + lük = Günlük (Güne ait)

8. -SI/-SI/-SU/-SÜ: Bir şeyin özelliğini veya durumunu belirtir. * Örnek: * Yağ + lı = Yağlı (Yağı olan) * Su + lu = Sulu (Suyu olan) * Acı + lı = Acılı (Acısı olan) * Tat + lı = Tatlı (Tadı olan)

9. -IM/-IM/-UM/-ÜM: Bir şeye ait olanı veya bir şeyle ilgili olanı belirtir. * Örnek: * Ben + im = Benim (Bana ait) * Sen + in = Senin (Sana ait) * Biz + im = Bizim (Bize ait) * Onlar + ın = Onların (Onlara ait)

10. -IN/-IN/-UN/-ÜN: Bir şeye ait olanı veya bir şeyle ilgili olanı belirtir. * Örnek: * Ev + in = Evin (Eve ait) * Araba + nın = Arabanın (Arabaya ait) * Kalem + in = Kalemin (Kaleme ait) * Kitap + lar + ın = Kitapların (Kitaplara ait)


Kip Ekleri Nedir?

Haziran 15, 2024 Okuma süresi: 6 dakika

Kip Ekleri: Fiillerin Zaman Yolculuğu

Kip ekleri, fiillerin zaman içerisindeki konumunu, gerçekleşme durumunu ve konuşmacının olaya bakış açısını belirleyen önemli dilbilgisi araçlarıdır. Bu ekler, fiillerin anlamını zenginleştirir, farklı zaman dilimlerinde ifade etmemizi sağlar ve cümleye çeşitli anlamlar katar.

Kip Ekleri Çeşitleri ve Örnekler:

  1. Haber Kipleri (Bildirme Kipleri): Olayın gerçekleşip gerçekleşmediğini veya gerçekleşeceğini bildiren kiplerdir.
  • Şimdiki Zaman (-yor): Eylemin konuşma anında gerçekleştiğini ifade eder.
    • Örnek: Şu an kitap okuyorum.
  • Geniş Zaman (-r, -ar, -er, -ir): Eylemin süreklilik, alışkanlık veya genel gerçeklik ifade ettiğini belirtir.
    • Örnek: Her gün kitap okurum.
  • Gelecek Zaman (-ecek, -acak): Eylemin gelecekte gerçekleşeceğini ifade eder.
    • Örnek: Yarın sinemaya gideceksin.
  • Görülen Geçmiş Zaman (-di, -dı, -du, -dü): Eylemin geçmişte gerçekleştiğini ve konuşmacı tarafından görüldüğünü ifade eder.
    • Örnek: Dün akşam arkadaşlarımla buluştuk.
  • Duyulan Geçmiş Zaman (-mış, -miş, -muş, -müş): Eylemin geçmişte gerçekleştiğini ancak konuşmacı tarafından görülmediğini, başkasından duyulduğunu ifade eder.
    • Örnek: Ali dün sınava girmiş.
  • Hikaye Geçmiş Zaman (-miş, -miş, -muş, -müş): Geçmişte yaşanmış olayları anlatırken kullanılır.
    • Örnek: Bir varmış, bir yokmuş.
  1. Dilek Kipleri (Tasarlama Kipleri): Eylemin gerçekleşme ihtimalini, konuşmacının isteğini veya dileğini ifade eden kiplerdir.
  • Gereklilik Kipi (-malı, -meli): Eylemin yapılması gerektiğini veya zorunlu olduğunu ifade eder.
    • Örnek: Trafik kurallarına uymalıyız.
  • İstek Kipi (-e, -a): Konuşmacının bir dileğini veya isteğini ifade eder.
    • Örnek: Keşke tatile gitsek.
  • Emir Kipi: Birine emir veya yasaklama bildirir.
    • Örnek: O kitabı hemen getir!
  • Şart Kipi (-se, -sa): Bir eylemin gerçekleşmesinin başka bir eylemin gerçekleşmesine bağlı olduğunu ifade eder.
    • Örnek: Hava güzel olsa** pikniğe gideriz.
  1. Diğer Kipler:
  • Rivayet Kipi (-miş, -miş, -muş, -müş): Başkasından duyulan veya varsayılan bir olayı anlatırken kullanılır.
    • Örnek: Ahmet yarın gelecekmiş.

Kip Eklerinin Önemi:

Kip ekleri, Türkçenin zaman ve anlam inceliklerini ifade etmemizi sağlayan önemli araçlardır. Bu ekleri doğru kullanmak, cümlelerin anlamını doğru bir şekilde iletmemizi ve iletişimimizi güçlendirmemizi sağlar.

 

Kip ekleri, fiillerin zaman yolculuğuna çıkmasını sağlayan sihirli anahtarlardır. Bu ekleri doğru ve yerinde kullanarak, geçmişi, şimdiyi ve geleceği dile getirebilir, isteklerimizi, emirlerimizi ve dileklerimizi ifade edebiliriz. Kip eklerinin zengin dünyasını keşfetmek, Türkçenin derinliklerine inmek ve kendimizi daha iyi ifade etmek için önemli bir adımdır.