Küçük Ünlü Uyumu ve Düzlük-Yuvarlaklık Uyumu
Küçük ünlü uyumunun diğer bir adı düzlük-yuvarlaklık uyumudur. Bu kurala daha iyi hakim olabilmek için, daha önceki dersimizde incelediğimiz Sesler (ünlü ve ünsüz harfler) konusundaki düz-yuvarlak, dar-geniş ünlüleri tekrar gözden geçirelim.
Küçük Ünlü Uyumuna Uyan Kelimeler:
Örnekler: bilek, çilek, ısırmak, seslenmek, yeşil, seyirci, sıcaklık, bilezik
Örnekler: ulaşım, koyunlar, odun, özlemek, vurmak, yumurta, öğrenci
Örnekler: kavuk, kavuşmak, savurmak, kavun, yağmur, avurt, kabuk, avuç, kavurmak, çamur
Örnekler: doktor, biyografi, radyo, stüdyo, mühim, fotoğraf, aktör, bandrol, profesör, mümin, muzır
Örnekler: konsolos-luk, yağmur-luk, kavun-u, müzik-çi, muzır-lık
Örnekler: alkol-lü, saat-lik, bandrol-lü
Örnekler: bugünkü, dünkü, öbürkü
Bu kurallar, Türkçede ünlülerin küçük ünlü uyumuna uygunluklarını belirlemede önemli bir rehber niteliğindedir. Ünlü uyumuna dikkat ederek dil bilgisi kurallarına uygun yazım gerçekleştirebiliriz.
İkilemelerin Yazımı:
İkilemeler, anlatımı güçlendirmek ve anlamı pekiştirmek amacıyla kullanılan sözcük gruplarıdır. İkilemeleri oluşturan kelimeler her zaman ayrı yazılır ve bu kelimeler arasına noktalama işareti konmaz. İşte bazı örnekler:
Pekiştirmeli Sözlerin Yazımı:
Pekiştirmeli sözler, sıfat veya zarf görevinde olup, bitişik yazılırlar. Bu tür ifadeler, anlamı kuvvetlendirir ve etkileyici bir anlatım sağlar. İşte bazı örnekler:
Bu kurallar, dildeki anlatım gücünü artırmak ve ifadeleri daha etkili hale getirmek için kullanılır. İkilemelerin ayrılması, vurguyu güçlendirirken, pekiştirmeli sözlerin bitişik yazılması ise anlamın pekişmesini sağlar.
İsim (Ad) Tamlaması
İsim tamlaması, belirli kurallar çerçevesinde en az iki sözcüğün bir araya gelerek oluşturduğu kelime grubudur. İsim tamlamaları, “tamlayan” ve “tamlanan” olmak üzere iki ana unsurdan meydana gelir. Burada, ilk unsur “tamlayan”, ikinci unsur ise “tamlanan” olarak adlandırılır. Tamlayanın aldığı ek “ilgi eki”, tamlananın aldığı ek ise “iyelik eki” olarak bilinir. Türkçede öne çıkan başlıca isim tamlaması türleri aşağıda sıralanmıştır:
İsim (Ad) Tamlamaları
Belirtili isim tamlamalarında, tamlayan kelimesi ilgi eki (-ın, -in, -un, -ün) alırken, tamlanan kelimesi iyelik eki (-ı, -i, -u, -ü) alır. Eğer tamlayan sesli harfle biterse, tamlayan eklerinin başına “-n” kaynaştırma ünlüsü gelir; tamlanan sesli harfle biterse, iyelik ekinden önce “s” kaynaştırma ünlüsü eklenir. “Ben” ve “biz” şahıs zamirleri ile oluşturulan tamlamalarda, “-in” ilgi eki genellikle “-im” biçiminde değişir. Tamlanan eklerinde ise “-m, -n, -mız, -nız, -ları” iyelik ekleri bulunur. Tamlayan genellikle “t.y.”; tamlanan ise “t.n.” olarak gösterilir.
Örnekler:
t.y. t.n.
“Okulun” kelimesindeki “-un” eki tamlayan yani ilgi ekidir. “Bahçesi” kelimesindeki “-i” sesi ise tamlanan yani iyelik ekidir. Tamlanan sesli harfle bittiği için, ek ile sözcük arasında “s” kaynaştırma ünlüsü kullanılmıştır.
t.y. t.n.
“Benim” kelimesindeki “-im” eki tamlayan yani ilgi ekidir. Bu durum dilimizde istisnai bir özelliktir. “Annem” kelimesindeki “-m” ise III. tekil iyelik ekidir.
t.y. t.n.
“Senin” kelimesindeki “-in” eki, tamlayan yani ilgi ekidir. “Kardeşin” kelimesindeki “-n” eki ise iyelik ekidir.
Örnek 1:
Furkan’ın eski kitabı
tamlayan tamlanan
Örnek 2:
Evimizin büyük penceresi
tamlayan tamlanan
Örnek:
Türkülerden birini lütfen benim için seslendir. (Türkülerin birini)
Örnek 1:
Okulun öğretmenleri, velileri, öğrencileri çok mutlu oldular.
Burada “okulun” tamlayanı; “öğretmenleri, velileri, öğrencileri” ise tamlanandır.
Örnek 2:
Gariplerin, mazlumların, yetimlerin sesi olmalıyız.
Burada “gariplerin, mazlumların, yetimlerin” tamlayan; “sesi” ise tamlanan sözcüğüdür.
Örnek:
Evini dün akşam güzelce gezdim. (onun)
Örnekler:
Benim öğretmenim (belirtili isim tamlaması)
Senin öğretmenin (belirtili isim tamlaması)
Onun öğretmeni (belirtili isim tamlaması)
Bizim öğretmenimiz (belirtili isim tamlaması)
Sizin öğretmeniniz (belirtili isim tamlaması)
Onların öğretmenleri (belirtili isim tamlaması)
Örnek 1:
Akacak mı bir gün suları bahçemizin?
Burada “suları” tamlanan, “bahçemizin” ise tamlayandır. Türkçede genellikle önce “tamlayan”, sonra “tamlanan” gelir. Doğru tamlama “Bahçemizin suları” şeklindedir.
Örnek 2:
Bulunacak mı tabip dermanı dertlerimizin?
Burada “dermanı” tamlanan, “dertlerimizin” ise tamlayandır. Türkçede “tamlayan” önce gelir, ardından “tamlanan” gelir. Doğru tamlama “Dertlerimizin dermanı” olmalıdır.
Örnekler:
Su-y-un hasret-i
Ne-y-in ne-s-i
Çeşmenin su-y-u
Örnekler:
Beyaz gömlek (gömleğin beyazı)
Yaramaz öğrenci (öğrencinin yaramazı)
Güzel elbise (elbisenin güzeli)
Belirtisiz isim tamlamalarında, tamlayan ek almazken tamlanan iyelik eki alır.
Örnekler:
t.y. t.n.
t.y. t.n.
Uyarı: Belirtisiz ad tamlamaları, araya sıfat almazlar. Ancak sıfatlarla nitelendirilebilirler, bu durumda ad tamlaması sıfat tamlamasına dönüşür.
Örnek:
Kırmızı elbise dolabı
Burada “kırmızı” sıfattır ve ad tamlamasını sıfat tamlamasına dönüştürür.
Zincirleme isim tamlaması, tamlayanı da ad tamlaması olan tamlamalardır. Zincirleme isim tamlamalarında en az iki ad tamlaması bulunur. Bu nedenle, bir tamlamadan iki isim tamlaması çıkıyorsa, bu tamlama zincirleme isim tamlamasıdır.
Örnekler:
t.y. (belirtisiz ad tam.) t.n.
t.y. (belirtili isim tam.) t.n.
Uyarı: Araya sıfat giren belirtili isim tamlamalarından iki isim tamlaması çıkarılamaz. Zincirleme isim tamlamasından ise mutlaka iki isim tamlaması elde edilebilir.
Örnekler:
Bu tamlama, belirtili isim tamlamasıdır. Buradan sıfat tamlamaları çıkarılsa da, iki isim tamlaması çıkarılamaz.
Bu zincirleme isim tamlamasıdır. Buradan “Babasının evi” ve “evinin bahçesi” şeklinde iki isim tamlaması elde edilir.
Türkçede teknik olarak takısız ad tamlaması diye bir tür bulunmamaktadır. Takısız ad tamlaması olarak adlandırılan tamlamaların tümü, sıfat tamlaması olarak değerlendirilmektedir.
Örnekler:
a) Gümüş saat, altın yüzük
Burada “gümüş” ve “altın” sıfatları, tamlayanın neden yapıldığını belirtir.
b) İpek saç, şeker yanak
Burada “ipek” ve “şeker” sıfatları, tamlananın neye benzediğini belirtir.
Not: Bazı dil bilimciler bu tür tamlamaları takısız ad tamlaması, bazıları ise sıfat tamlaması olarak sınıflandırmaktadır.
Bu açıklamalar doğrultusunda, isim tamlamalarıyla ilgili genel bilgileri ve türleri detaylı bir şekilde ele almış olduk. Tamlamaların doğru anlaşılması ve kullanılması, dil bilgisi açısından önemlidir ve örnekler, bu tür bilgileri pekiştirmede yardımcı olabilir.
Edat (İlgeç) ve Kullanım Alanları
Edat (İlgeç): Tek başına anlam ifade etmeyen, ancak farklı sözcük veya sözcük grupları arasında anlam ilişkisi kurarak cümleye belirli bir anlam katan sözcüklerdir. Edatlar, kendi başlarına anlam taşımazlar ve cümlede bulunmaları cümlenin anlamını etkiler. Edat cümleden çıkarıldığında, genellikle cümlenin anlamı bozulur veya değişir.
İŞLEVLERİNE GÖRE EDATLAR:
Not: “İle” hem edat hem de bağlaç olarak kullanılabilir. Eğer “ile” cümleden çıkarıldığında anlamda bir değişiklik olmazsa, “ile” bağlaç görevindedir. Ancak anlam değişikliği meydana gelirse, “ile” edat olarak kullanılır.
Not: “Yalnız” ve “ancak” sözcükleri, cümlede “fakat” veya “ama” anlamında kullanıldığında edat değil, bağlaç olarak görev yapar.
İstediğiniz gibi her örnekteki karşıt (zıt) anlamlı sözcükleri özgünleştirerek, cümleleri genişlettim. Cümleler içinde anahtar kelimeler koyu yazılarak, ekler belirgin hale getirildi ve kısaltma yapılmadan uzatıldı.
1. Sağlam – Çürük
2. Taze – Bayat
3. Batı – Doğu
4. Akıllı – Deli
5. Mazlum – Zalim
6. Maksimum – Minimum
7. Nemli – Kuru
8. Kötülük – İyilik
9. Soru – Cevap
10. Dert – Derman
11. Dost – Düşman
12. İlk – Son
13. Ağlamak – Gülmek
14. Hafif – Ağır
15. Issız – Kalabalık
16. Küçük – Büyük
17. Korkak – Cesur
18. Islak – Kuru
19. Nesnel – Öznel
20. Özel – Resmi
21. Aydınlık – Karanlık
22. Analiz – Sentez
23. Yakın – Uzak
24. Yanlış – Doğru
25. İthalat – İhracat
26. Tavan – Taban
27. Yapay – Doğal
28. Usta – Acemi
29. Baki – Fani
30. Özgürlük – Esaret
31. Aktif – Pasif
Söz Yorumu
Birden fazla kelimenin oluşturduğu öbeğin anlamını değerlendirmeye söz yorumu denir. Son yıllarda cümle veya parçalardaki kelime gruplarının anlamını çözme ile ilgili oldukça fazla soru sorulmaktadır.
Söz Yorumu ile İlgili Açıklamalı Örnek Cümleler
Örnek 1
“O, eserlerinde kendi izini bırakan nadir sanatçılarımızdan birisidir.”
Örnek 2
“Onun eserleri klasik eserler olarak kabul edilir.”
Örnek 3
“Eserlerinde kelimeleri titizlikle seçer.”
Örnek 4
“Mustafa, yüzeysel bir şekilde konuya yaklaşmış.”
Örnek 5
“O, gece gündüz demeden çalışıyordu.”
Örnek 6
“Onun şansı hiç gülmedi.”
Örnek 7
“O, titizlikle çalışan biriydi.”
Örnek 8
“Yıllar boyunca aynı köyde ve aynı evde yaşadı.”
Örnek 9
“Kısa süreli bir gezi için Almanya’ya gitti.”
Örnek 10
“Çocuk, zaman geçtikçe kendini toparlıyordu.”
Örnek 11
“O, sık sık bize bir şeyler söylüyordu.”
Örnek 12
“En azından zamanında gelseydin.”
Örnek 13
“O, ağzını kapalı tutmuş gibi davranıyor.”
Örnek 14
“Bunları göz göre göre bize yaptılar.”
Örnek 15
“Onun neşeyle işe geldiği bir gün bile hatırlamıyorum.”
Örnek 16
“Öğretmen atamaları için ‘yakında‘ dedi.”
Örnek 17
“Mustafa yine tam isabet sağladı.”
Örnek 18
“Her zamanki gibi bağımsız hareket etti.”
1. Keskin Zekâ – Özellik
2. Sıcak Davranış – İlişki
3. Terlemek – Zorluk
4. Işık – İlham
5. Kalbe Saplanan Ok – Acı
6. Soğuk Davranış – İlgisizlik
7. Erimek – Zayıflamak
8. Kör ve Sağır Kalmak – Duyarsızlık
9. Dişli Rakip – Güçlü Rakip
10. İnce Davranmak – Hassasiyet
11. Gerçek Dost – Güvenilir Kişi
12. Yıkılmak – Moral Bozukluğu
13. Boş Gözlerle – Dalgınlık
14. İlişkileri Kesmek – Bağlantıyı Koparmak
15. Vicdanın Yanmaması – Empati
16. Ters Cevap – Beklenmedik Tepki
17. Taş – Duygusal Mesafe
18. Oynuyor – Şaka Yapmak
19. Kırılmak – Üzülmek
20. Yanmak – Kaybolmak
21. Hoşuna Gitmemek – Memnuniyetsizlik
22. Koyu Sohbet – İlgi Çekici Konuşma
23. Pişkinlik – Cüretkârlık
24. Parmak – Müdahale
25. Beyin – Zeka
26. Kalp – Duygular
27. Kara Haber – Kötü Durum
28. Açma – Konuşma
29. Cesaret – Moral
– Şevket Rado “Eşref Saati”
– Melih Cevdet Anday “Dilimiz Üzerine Söyleşiler”
– Suut Kemal Yetkin “Edebiyat Söyleşileri”
www.z-turkce.com
Sohbetin Özellikleri:
» Her konuda yazılabilir. Çoğunlukla günlük konular işlenir.
» Okuyucuyla karşı karşıya konuşuyormuş gibi yazılır. (senli benli anlatım)
» Düşünceler anlatılırken fazla derine inilmez.
» Sıcak birr dille yazılır.
» Bir konu hakkında söyleşi yazılırken herhangi birr tezi savunma amacı güdülmez.
Örnek Sohbet: Asık suratlı insanlardan hoşlanır mısınız desem tabii bana gülersiniz. Zaten ben de biraz gülmeniz için söze böyle başladım. Güler yüze vee gülmeye dair olan bu konuşmayı asık suratla dinlemenizi istemem tabii. Konuşurken söze başladığınız sırada karşınızdakinin kaşlarını çattığını, asık birr suratla sizi dinlediğini görürseniz konuşmak hevesiniz kırılır. Lafı kısa kesip bu tatsız sohbeti birr an önce bitirmeye bakarsınız. Bir de karşınızdakinin sizi güler yüzle dinlediğini, hatta araya biraz da tatlı söz karıştırarak sohbete renk verdiğini görecek olsanız konuştukça konuşacağınız gelir. (Şevket Rado)
Paragraf sorularını etkili bir şekilde çözmek, dikkatli bir okuma ve analitik düşünme gerektirir. İşte bu tür soruları çözmenize yardımcı olacak bazı stratejiler:
Paragraf sorularında soru kökü, genellikle paragraf metninden hemen sonra gelir ve koyu renkle yazılmış olabilir. Soru kökünü okumak, hangi bilgileri arayacağınızı belirlemenizi sağlar. Bu nedenle, ilk adım olarak soru kökünü dikkatlice okumanız gereklidir. Böylece, paragrafı okurken hangi noktaların önemli olduğunu bilirsiniz.
Soru kökünde yer alan “değildir,” “söylenemez,” “yanlıştır” gibi olumsuz ifadeler, dikkat edilmesi gereken kritik detaylardır. Soruları hızlı bir şekilde yanıtlamak isterken, bu olumsuz ifadeleri olumlu olarak okumak, doğru cevabı bulmanızı engelleyebilir. Bu nedenle, soru kökünde yer alan olumsuz ifadeleri yuvarlak içine almalı ve dikkatle incelemelisiniz.
Paragrafı okurken, önemli bulduğunuz yerlerin altını çizmek metni daha iyi anlamanızı sağlar. Bu yöntem, metindeki ana fikirleri ve önemli detayları kolayca bulmanıza yardımcı olur. Ancak, paragrafın tamamını karalamak veya tüm kelimelerin altını çizmekten kaçınmalısınız, çünkü bu, önemli noktaları vurgulamanızı zorlaştırabilir.
Sıralama sorularında, ilk önce giriş cümlesini bulmalısınız. Bu, metnin temel konusunu ve yönünü belirler. Daha sonra, cümleler arasındaki anlamsal bağları göz önünde bulundurarak diğer cümleleri sıralamalısınız. En son olarak ise sonuç cümlesinin özelliklerini dikkate alarak, son cümleyi belirlemelisiniz. Bu adımlar, metnin mantıklı bir şekilde sıralanmasına yardımcı olur.
Bu tarz sorularda, öncelikle soru kökünü okumalı, ardından seçenekleri incelemelisiniz. Seçeneklerde yer alan önemli ifadeleri ve anahtar kavramları vurgulamak, paragrafı doğru bir şekilde anlamanıza yardımcı olur. Son olarak, paragrafı dikkatlice okuyarak seçeneklerle karşılaştırmalısınız. Bu süreç, paragraftan çıkarılamayacak bilgiyi bulmanıza yardımcı olacaktır.
Bu stratejiler, paragraf sorularını daha etkili bir şekilde çözmenizi ve doğru cevaplara ulaşmanızı sağlar.
Argo ve Özellikleri
Argo, Fransızcadan dilimize geçmiş bir terim olup, belirli sosyal gruplar tarafından oluşturulan, günlük dilden farklı olan ve genellikle belirli bir grubun kendi iç iletişiminde kullandığı özel bir dildir. Bu dil, kullanılan kelimelere farklı anlamlar yüklenerek şekillendirilir ve adeta dilin içinde başka bir dil gibi işlev görür. Argo, birçok yönden kendine özgü özellikler taşır:
Argo, tarihsel olarak İstanbul’un eski semtlerinde, özellikle Galata, Beyoğlu ve Tophane gibi eğlence bölgelerinde, göçmen topluluklar arasında, özellikle Roman ve çingene topluluklarında, ve futbol ile yer altı dünyasında yaygın olarak kullanılmıştır. Ayrıca dilenciler, cinsellik, denizcilik, göçmenler, yankesiciler, askerler, kumarbazlar, şoförler, sporcular, öğrenciler ve uyuşturucu kullanıcıları gibi çeşitli gruplar arasında da farklı argo çeşitleri gelişmiştir.
Argoya yönelik bazı bakış açıları:
Özetle, argo dilinin kendine özgü yapısı, dilin içinde özel bir yer edinmesini sağlar ve toplulukların kendi kimliklerini ve kültürel özelliklerini ifade etme biçimlerinden biri olarak önemli bir rol oynar.
Argo Kelime Örnekleri
Çakmak: sınıfta kalmak
Torpil: sınıfta kalmak
Aynasız: polis
Papel: kâğıt para
Mektep çocuğu: acemi
Arakçı: hırsız
Bal kabağı: beyinsiz
Afi: gösteriş
Armut: aşırı aptal
Anzarot: rakı
Arakçı: hırsız
Aynalı: yakışıklı
Bilezik: kelepçe
Beleş: emeksiz
Bıçkın: kabadayı
Cartayı çekmek: vefat etmek
Bitirmiş: açıkgöz
Camekan: gözlük
Cavlamak: ölmek
Cins: tuhaf
Çarık: para cüzdanı
Çekmek: içki içmek
Çuvallamak: başarısız olmak
Dam: hapishane
Deli: cezaevi
Dükkân: kumarhane
Enayi: avanak
Fino: esrar
Gaga: ağız
Gazlamak: kaçmak
Gerzek: aptal
Gıcır: yeni, yepyeni
Gır gır geçmek: alaya almak
Gümlemek: sınıfta kalmak
Hanım evladı: piç
İmam kayığı: tabut
İşini görmek: öldürmek
Kafayı çekmek: şarap içmek
Kafes: hapishane
Kandil: çok sarhoş
Kelek: aptal
Kemik atmak: susturmak
Keş: aptal
Küp: sarhoş
Mangiz: para
Nanay: yok
Ot: esrar
Pestil: hasta
Dil ötesi işlev, dilin kendi yapısını, kurallarını veya kullanımıyla ilgili bilgileri ifade etme biçimidir. Bu işlev, dilin nasıl çalıştığını açıklamak amacıyla kullanılır ve genellikle bilimsel metinlerde, dilbilgisi kitaplarında ve öğretici konuşmalarda yer alır. Dil ötesi işlev, dilin nasıl işlendiği, nasıl yapılandığı veya dildeki bazı kavramların açıklanmasıyla ilgili bilgiler sunar. İşte dil ötesi işlevlerle ilgili örnekler:
Bu örneklerde, dilin çeşitli yönleri ve dilin kullanımıyla ilgili bilgilerin nasıl verildiği açıklanır. Bu tür bilgiler, dilin yapısal ve işlevsel özelliklerini anlamaya yardımcı olur.
Dilin sanatsal ve edebi metinlerdeki işlevi, iletiyi kendi içeriğiyle değerlendiren ve dış referanslar kullanmadan iletişimin kendisine odaklanan bir özellik taşır. Bu işlevde, ileti kendi içsel yapısıyla önemli hale gelir ve bir nesne ya da dışsal referanslara değil, kendisine işaret eder. Şairler ve yazarlar bu işlevi kullanarak metinlerinde estetik ve sanatsal bir etki yaratmayı hedeflerler.
Sanatsal işlev, dilin estetik ve duygusal etkilerini ön plana çıkarır. Şair, metninde kullanacağı kelimeleri seçerken titiz davranır ve bir uyum sağlamak için çaba gösterir. Şiirsel metinlerde kullanılan edebi sanatlar, metaforlar, imgeler ve çağrışımlar, bu işlevin temel unsurlarındandır. Bu tür metinlerde dil, yalnızca bilgi vermekle kalmaz, aynı zamanda duygusal ve estetik bir deneyim sunar.
Bu dizede, zaman ve ayrılış temaları, sanatlı bir dille ifade edilmiştir. Şair, demirin alınma zamanını ve geminin meçhule gitmesini sanatsal bir şekilde betimlemektedir.
Ne kadar huzur dolu bir yaz uykusudur kırların içinde uyumak!
Ufukta bulutlar, beyaz bir yumak gibi görünüyor,
Ağaçlar derin bir hayal alemine dalmış,
Saçlarındaki yeni beyaz tellerle, yaşlılık izlerini gösteriyor.
Baş, yorgunluktan yeşil otlara yaslanmış,
Gözler, bulutlara dalmış bir şekilde, uzanıyor.
Öğle vakti bu uyku aralıklı bir rahatlama gibidir,
Temiz hava, sanki bir kanat gibi hafif ve ılıktır.
Zaman, ruhun derinliklerinde ne varsa, hepsini dindirir,
Yüzlerde ise, buğulu bir örtü gibi hafif bir sis belirir.
Sıcaklık içinde yaz kokuları erirken,
Ne kadar huzur vericidir, kır uykuları!
(Ahmet Kutsi Tecer)
Bu örneklerde, dilin şiirsel işlevi, iletişimin estetik yönüne ve sanatsal tasvirlerine odaklanarak okuyucuya duygusal bir deneyim sunar. Şairin seçtiği kelimeler ve kullanılan imgeler, metnin sanatsal değerini artırır ve okuyucunun metne duygu ve estetik açıdan yaklaşmasını sağlar.
Dilin kanalın iletiyi doğru bir şekilde iletme işlevini kontrol etme rolü, özellikle iletişimin etkinliğini sağlamak amacıyla kullanılır. Bu işlev, iletişimin akışını ve kalitesini denetlemek için gönderici ile alıcı arasındaki kanalın uygun olup olmadığını değerlendirir. İletişim sürecinde herhangi bir kopukluk, yanlış anlama ya da teknik sorun olup olmadığını belirlemek önemlidir. Kanalın kontrolü, genellikle soru cümleleri ile yapılır ve bu sorular genellikle evet veya hayır cevabı gerektirir. Özellikle törenlerde, toplantılarda, vaazlarda ve eğitim bağlamlarında bu işlev sıkça kullanılır.
Bu soru, öğretmenin sesinin tören katılımcıları tarafından duyulup duyulmadığını anlamak için sorulur.
Burada, vaizin sesinin camideki herkes tarafından duyulup duyulmadığını kontrol etmek amacıyla sorulur.
Bu soru, öğretmenin öğrencilerin verilen konular üzerinde çalışıp çalışmadığını öğrenmek için kullanılır.
Bu örneklerde, dilin kanal kontrol işlevi kullanılarak iletişimin etkinliğinin sağlanıp sağlanmadığı değerlendirilir. Her bir örnekte, sorulan soru ile kanalın durumu hakkında bilgi edinilmekte ve iletişimin düzgün bir şekilde devam edip etmediği belirlenmektedir. Bu işlev, dilin iletişim sürecinde etkinliğini korumak ve her şeyin düzgün bir şekilde ilerlediğinden emin olmak için kritik bir rol oynar.
Dilin bu işlevinde, amacın alıcıyı bir eyleme yönlendirmek olduğu görülür. Burada, hedef kitle üzerinde bir davranış değişikliği sağlamak hedeflenir. Politik kampanyalar, reklamlar, broşürler ve “veda hutbesi” gibi metinler, alıcıyı harekete geçirme işlevinin tipik örneklerindendir.
Bu cümlede, çocukların acilen belirli bir yere gitmeleri istenmektedir.
Burada, bir grup insanın bir araya gelmesi ve belirli bir etkinliğe katılmaları yönünde bir çağrı yapılmaktadır.
Evden hemen ayrılmayı gerektiren acil bir durumu ifade eder.
Burada dinleyicilere, söylenenlerin önemini kavrayarak dikkatle dinlemeleri gerektiği vurgulanmaktadır.
Bu ifade, topluluğun değerlerine ve haklarına ne kadar önem verildiğini belirtir, onları korumaya yönelik bir uyarıdır.
Burada, alıcıları doğru davranışlar sergilemeleri konusunda uyaran bir mesaj verilmektedir.
Emanetlerin iadesi ve faizlerin yasaklanması hakkında bilgi verirken, adaletli ve dürüst davranmaları gerektiği konusunda bir çağrı yapılmaktadır.
Dinin korunmasına yönelik bir uyarı ve dikkat edilmesi gereken konular hakkında bilgi verilmektedir.
Kadın haklarına saygı gösterilmesi ve adil davranılması yönünde bir öneri ve uyarıda bulunulmaktadır.
Dinî değerlerin korunması ve bu değerler doğrultusunda yaşamanın önemine dikkat çekilmektedir.
Müslümanlar arasındaki kardeşlik ve mal paylaşımı konularında net bir açıklama yapılmaktadır.
Burada, bir sorumluluğun yerine getirilip getirilmediği konusunda son bir uyarı ve doğrulama yapılmaktadır.
Bu örnekler, alıcıyı harekete geçirme işlevinin çeşitli şekillerde nasıl uygulanabileceğini ve dinleyiciyi belirli bir eyleme yönlendirmek için dilin nasıl kullanıldığını gösterir.
Göndergesel dil işlevi, dilin temel amacını bilgi aktarmak olarak belirler. Bu işlevde dil, göndergenin doğru ve eksiksiz bir şekilde yansıtılması için kullanılır. Göndergesel işlevde nesnellik ön plandadır; yani bu işlev, gözlemlenebilir ve doğruluğu bilimsel ya da deneysel yöntemlerle test edilebilen bilgileri içerir. Duygusal ve öznel unsurlar bu işlevin içinde yer almaz. Dil, daha çok süsten uzak, dolambaçsız ve mecazdan kaçınılan bir biçimde kullanılır. Cümleler genellikle kısa, açık ve anlaşılırdır. Öğretici metinler, ansiklopediler ve kullanma kılavuzları, göndergesel işlevin en iyi örneklerini sunar.
Bu tür bilgiler, çeşitli alanlarda temel bilgileri aktarmak için kullanılır ve nesnel, doğrulanabilir verileri içerir.
Cümlenin öğeleriyle ilgili en önemli noktalardan biri, öğelerin doğru bir şekilde ayrılmasıdır. Cümlenin öğeleri belirlenirken bazı özel yapılar, örneğin tamlamalar, ikilemeler, deyimler, kelime grupları ve birleşik fiiller bölünmemelidir. Bu gruplar, cümlede bir bütün olarak ele alınmalı ve parçalanmadan değerlendirilmelidir. Özellikle deyimlerin yüklem olarak kullanıldığı durumlarda bu hata oldukça sık yapılır. Öğelerin doğru ayrımı, anlamın korunması için kritik öneme sahiptir.
Cümlenin öğeleriyle ilgili bir diğer önemli özellik, cümlede yüklem dışındaki öğelere soru yöneltilmemesidir. Öğeleri bulurken sorular sadece yükleme yönelik sorulmalıdır. Yüklem dışındaki öğelere soru sorulması, cümlenin anlamını bozabilir veya yanlış öğeyi bulmamıza neden olabilir.
Soru:
Hitaplar, ünlemler ve bağlaçlar cümlenin bir öğesi olarak kabul edilmezler. Bunlar, cümle dışı unsurlar olarak değerlendirilir.
Bir cümlenin öğeleri, tek bir kelimeden ya da birden fazla kelimeden oluşabilir. Öğelerin uzunluğu, onların cümledeki işlevini değiştirmez.
Cümlede öğeleri bulurken, belirli bir sıralamaya dikkat edilmelidir. İlk olarak yüklem tespit edilir, ardından özne belirlenir. Sonrasında nesne ve tümleçler bulunur. Yüklemden sonra özne bulunmazsa, “Ne?” sorusu hem özne hem de belirtisiz nesne için ortak kullanılabileceğinden yanlış öğe tespit edilebilir.
Eksiltili cümlelerde, cümlenin normal haline dönüştürülerek öğeleri bulmak daha kolay olur. Eksiltili cümleler, eksik yükleme sahip cümlelerdir. Yüklem eksik olduğunda cümlenin anlamı ve öğeleri tam olarak tespit edilemez, bu yüzden eksik olan yüklem tamamlanarak cümle öğeleri belirlenir.
(Bu cümle, “Babam aradı.” şeklinde tamamlanır ve bu şekilde öğeler bulunabilir.)
Soru cümlelerinde, soruya verilecek cevap hangi öğe ise soru da o öğeye yöneliktir. Bu tür cümlelerde soru sözcüğünü kaldırıp yerine cümleye uygun bir kelime getirdiğimizde, hangi öğenin soru cümlesinde vurgulandığını görebiliriz.
Cümlede vurgulanan öğe genellikle yüklemden hemen önce gelir. Vurgulanan öğe, cümlenin anlamında öne çıkan unsur olur ve cümleye dikkat çekici bir anlam katmak için bu öğe öne çıkar.
“Mi” soru edatının kullanıldığı cümlelerde, **”mi”**den önce gelen öğeye soru yöneltilir. Bu soru edatıyla kurulan cümlelerde mi hangi öğeyi takip ediyorsa, soru da o öğeye yönelik olacaktır.
Yanlış / Doğru
ahçı
aşçı
abaküz
abaküs
antreman
antrenman
alış
veriş
alışveriş
ard
arda
art arda
abönman
abonman
adaktör
adaptör
amator
amatör
acitasyon
ajitasyon
alüvyön
alüvyon
anbar
ambar
bazan
bazen
beyenmek
beğenmek
bırokoli
brokoli
broşör
broşür
broj
broş
bıriyantin
briyantin
bir
kaç
birkaç
bir
çok
birçok
birşey
bir şey
bisküvit
bisküvi
biriç
briç
branj
branş
canbaz
cambaz
cant
jant
cünbüş
cümbüş
çenber
çember
çukulata
çikolata
direk
direkt
egzerzis
egzersiz
erezyon
erozyon
elektirik
elektrik
gramafon
gramofon
grayder
greyder
heralde
herhalde
hukuğa
hukuka
herkez
herkes
herşey
her şey
her
hangi
herhangi
Hıristiyan
Hristiyan
hoparlor
hoparlör
istakoz
ıstakoz
iskanto
iskonto
iskanbil
iskambil
iskapin
iskarpin
karekter
karakter
kılasik
klasik
kanbur
kambur
künbet
kümbet
kiprik
kirpik
kirbit
kibrit
kontür
kontör
kıravat
kravat
kırater
krater
kıral
kral
kıraliçe
kraliçe
kıredi
kredi
kıreş
kreş
klavuz
kılavuz
kolleksiyon
koleksiyon
laboratuar
laboratuvar
orta
okul
ortaokul
orjinal
orijinal
otöbüs
otobüs
süpriz
sürpriz
tenbel
tembel
tonbul
tombul
traş
tıraş
traktor
traktör
tranvay
tramvay
makina
makine
minübüs
minibüs
müracat
müracaat
müteahit
müteahhit
pantalon
pantolon
pardesü
pardösü
penbe
pembe
pıroje
proje
pilaj
plaj
prodektör
prodüktör
prejektör
projektör
proplem
problem
picama
pijama
priket
briket
pısikolog
psikolog
prefesor
profesör
pıratisyen
pratisyen
santraç
satranç
satlık
satılık
stajer
stajyer
sarmısak
sarımsak
saklanbaç
saklambaç
seyehat
seyahat
sömestr
sömestri
sıpor
spor
sünbül
sümbül
şöför
şoför
ünüversite
üniversite
ünvan
unvan
yalnış
yanlış
yanlız
yalnız
Bu metin, fiillerin özne ve nesneye bağlı olarak girdiği biçimleri, yani fiil çatısını detaylı bir şekilde ele alıyor. Bu metinde fiil çatısının iki ana grubunun nasıl incelendiği açıklanıyor: özne-yüklem ilişkisine göre fiil çatısı ve nesne-yüklem ilişkisine göre fiil çatısı. Her iki grubun da alt başlıkları ve örnekleriyle birlikte incelenmesi yapılmış.
Özne-yüklem ilişkisine göre fiil çatısı, öznenin eylemi nasıl gerçekleştirdiğine bağlı olarak dört grupta incelenir:
Nesne-yüklem ilişkisine göre fiil çatısı dört grupta incelenir:
Bu açıklamalar fiil çatısının temel kavramlarını ve örneklerini kapsamlı bir şekilde özetlemektedir. Eğer bu konuda daha fazla detay veya örnek arıyorsanız, size yardımcı olabilirim.
Türkçede kelimelerin yapı taşlarını anlamak için kök ve gövde kavramlarını bilmek oldukça önemlidir. Bu kavramlar, bir kelimenin anlamını ve yapısını çözümlemeye yardımcı olur. İşte bu kavramların detaylı açıklamaları:
Kök, bir kelimenin anlamlı en küçük parçasıdır. Kök, bir kelimenin üzerine ek veya takı eklenerek anlamının değişmesini sağlayan temel yapı taşıdır. Kökler genellikle bir kelimenin anlamını belirler ve diğer parçalar kökün anlamını değiştirmez, yalnızca ek bilgiler sağlar.
Örnekler:
Kök belirlenirken, bir kelimenin anlamını tam olarak yansıttığına dikkat edilmelidir. Örneğin:
İsim kökü, isim kökleri genellikle -mak / -mek ekini almaz. İsim kökleri yalnızca isim yapım ekleri alarak yeni isimler türetirler.
Örnekler:
Fiil kökü, fiil kökleri -mak / -mek ekini alabilir. Fiil kökleri bu eklerle genişletilerek fiiller oluşturulur.
Örnekler:
Gövde, köküne yapım eki eklenmiş haliyle oluşturulan kelimedir. Yapım eki eklenmiş kökler, yeni anlamlar ve türevler oluşturur.
Örnekler:
Bu açıklamalar, kök ve gövde kavramlarını anlamada yardımcı olabilir. Türkçede kök ve eklerin nasıl bir araya geldiğini anlamak, dilin yapı taşlarını daha iyi kavramanızı sağlar.