İçerik (Konu)

Eylül 15, 2024 Okuma süresi: 10 dakika

İçerik Cümleleri

İçerik, bir sanat yapıtının sunduğu bilgileri ve anlatılanları ifade eder. Eserde işlenen duygular, düşünceler ve hayaller bu kapsama girer ve eserin konusunu oluşturur. Kısacası, anlatılan nedir? ve sanatçı ne anlatıyor? sorularının cevapları içerik ile ilgilidir. İçerik cümleleri de, yapıtların içeriği hakkında bilgi veren cümlelerdir.

İçerik ile İlgili Açıklamalı Örnek Cümleler

Örnek 1

“Sanatçı son eserinde köydeki çocukluk yıllarını anlatmış.”

Bu cümlede, sanatçının eseriyle ilgili içerik bilgisi verilmiştir. Sanatçı neyi anlatıyor? sorusunu sorduğumuzda “köydeki çocukluk yıllarını” cevabını alırız. Bu nedenle, cümle içerik cümleleri içinde değerlendirilir.

Örnek 2

“Şair, bu şiirinde bağımsızlığa giden yoldaki sıkıntıları ele almış.”

Bu cümlede sanat yapıtının anlattıklarına dair bilgi verilmektedir. Sanatçı neyi anlatıyor? sorusunu sorarsak, “bağımsızlığa giden yoldaki sıkıntıları” cevabını alırız. Bu da eserin içeriği ile ilgilidir. Bu yüzden cümle içerik cümleleri arasında yer alır.

Örnek 3

Karabibik adlı eserde, bir çift öküz sahibi olmaya çalışan yalnız bir çocuk babası dul çiftçinin yaşadıkları anlatılır.”

Burada “anlatılan nedir?” sorusunun cevabı, “bir çift öküz sahibi olmaya çalışan yalnız bir çocuk babası dul çiftçinin yaşadıkları” şeklindedir. Dolayısıyla, bu cümle içerik cümleleri arasında değerlendirilir.

Örnek 4

“Reşat Nuri’nin Çalıkuşu eserinde, bir subay kızı olan Feride ile teyzesinin oğlu Kamuran‘ın aşkı anlatılır.”

Bu cümlede eserin içeriği ile ilgili bilgi verilmiştir. Sanatçı neyi anlatıyor? sorusuna “bir subay kızı olan Feride ile teyzesinin oğlu Kamuran’ın aşkını” cevabı alınır. Dolayısıyla, bu cümle içerik cümleleri içinde değerlendirilmelidir.

Örnek 5

“Cahit Sıtkı Tarancı’nın şiirlerinde ölüm korkusu önemli bir yer tutar.”

Bu cümlede, sanatçının işlediği ana konu olan “ölüm korkusu” ifade edilmiştir. Bu tür bilgiler içerikle ilgilidir ve bu yüzden cümle içerik cümleleri arasında yer alır.

Örnek 6

“Son romanında bir kadının hayata yeniden dönme süreci anlatılır.”

Cümlede, sanat yapıtının içeriği hakkında bilgi verilmiştir. Sanatçı neyi anlatıyor? sorusuna “bir kadının hayata yeniden dönme sürecini” cevabı alınır. Bu nedenle, cümle içerik cümleleri arasında değerlendirilir.

Örnek 7

Fuzuli‘nin eserlerinde işlenen en önemli tema aşktır.”

Bu cümlede sanatçının odaklandığı konu “aşk” olarak belirtilmiştir. Sanatçı neyi anlatıyor? sorusuna “aşkı” cevabını alırız. Bu da içerikle ilgilidir, bu yüzden cümle içerik cümleleri arasında yer alır.

Örnek 8

Anadolu’nun coğrafyası ve güzellikleri yazarın eserlerinde sıkça yer alır.”

Bu cümlede anlatılan “Anadolu’nun coğrafyası ve güzellikleri” ifadesi ile eserin içeriği açıklanmıştır. Sanatçı neyi anlatıyor? sorusuna “Anadolu’nun coğrafyası ve güzellikleri” cevabı alınır. Dolayısıyla cümle içerik cümleleri içerisinde değerlendirilir.

Örnek 9

“Bu eser, bir dağ köyünde yaşayan yalnız bir kadının maceralarını anlatır.”

Cümlede, sanat yapıtının sunduğu içerik “bir dağ köyünde yaşayan yalnız bir kadının maceraları” olarak belirtilmiştir. Bu nedenle, cümle içerik cümleleri arasında yer alır.

Örnek 10

“Bu son eseri, Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminin bir fotoğrafıdır.”

Bu cümlede, eserin konusu olarak “Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemi” belirtilmiştir. Sanatçı neyi anlatıyor? sorusuna “Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemini” cevabı alınır. Bu da içerik ile ilgilidir ve cümle içerik cümleleri arasında değerlendirilir.

İçerik ve Üslup Cümleleri Arasındaki Farklar

İçerik cümleleri, sanat yapıtının özünü ve konusunu temel alırken; üslup cümleleri ise dil ve anlatım tarzı üzerinde durur. İçerik cümleleri “Ne anlatılıyor?” sorusunun cevabını verirken, üslup cümleleri “Nasıl anlatılıyor?” sorusunun cevabını içerir. Eserde işlenen duygular, düşünceler ve hayaller içerikle ilgiliyken; bunların işleniş şekli üslup ile ilgilidir.

İçerik ve Üslup Cümleleri Arasındaki Farklar ile İlgili Açıklamalı Örnek Cümleler

Örnek 1

“Asya’nın bozkırlarında iz süren isimsiz kahramanların öyküsü son yapıtında kaleme alınmıştır.” (İçerik cümlesi)

Sanatçı neyi anlatıyor? sorusuna “Asya’nın bozkırlarında iz süren isimsiz kahramanların öyküsü” cevabını alırız. Bu da içerikle ilgilidir, bu yüzden cümle içerik cümleleri arasında değerlendirilir.

“Yazar, kahramanların öyküsünü sade, açık ve akıcı bir dil ile anlatır.” (Üslup cümlesi)

Nasıl anlatıyor? sorusuna “sade, açık ve akıcı bir dil ile” cevabını alırız. Bu cümlede dil ve anlatım tarzı ön plandadır, bu nedenle üslup cümlesidir.

Örnek 2

Yahya Kemal’in eserlerinde İstanbul her açıdan yer alır.” (İçerik cümlesi)

Sanatçı neyi anlatıyor? sorusuna “İstanbul” cevabını alırız. Bu bilgi, eserin içeriği ile ilgilidir ve cümle içerik cümleleri arasında yer alır.

“Yazarın tekdüze anlatımı, eserin içeriğine gölge düşürmüştür.” (Üslup cümlesi)

Nasıl anlatıyor? sorusuna “tekdüze” cevabını alırız. Bu, anlatımın etkileyiciliği ile ilgilidir ve dolayısıyla cümle üslup cümlesidir.

Örnek 3

“Ünlü sanatçı, son yapıtını anılarına ayırmıştır.” (İçerik cümlesi)

Sanatçı neyi anlatıyor? sorusuna “anılarını” cevabını alırız. Bu, eserin konusu ile ilgilidir ve cümle içerik cümleleri arasında değerlendirilir.

“Yazarın soyut anlatımı ve uzun cümle merakı, yapıtını tozlu raflara mahkûm etmiştir.” (Üslup cümlesi)

Nasıl anlatıyor? sorusuna “soyut anlatım ve uzun cümle” cevabını alırız. Bu, eserin dil ve anlatım tarzı ile ilgilidir ve bu nedenle cümle üslup cümlesidir.


Lirik Anlatım

Eylül 15, 2024 Okuma süresi: 8 dakika

Lirik Anlatım

Lirik anlatım, bir eserde duyguların, düşüncelerin ve hayallerin coşkulu ve heyecanlı bir dille ifade edilmesidir. Bu anlatım tarzında sevinç, üzüntü, heyecan gibi duygular, yazarın içsel bir coşku içinde, etkileyici bir şekilde sunulur. “Coşku ve heyecana bağlı anlatım” olarak da bilinen lirik anlatım, genellikle şiir gibi edebi türlerde tercih edilen bir tekniktir.

Lirik Anlatımın Özellikleri

  • Duygu ve Heyecan: Lirik anlatımda dil, duygusal heyecanın aktarılmasında önemli bir işlev üstlenir. Bu anlatım biçiminde, yazarın içsel duygusal hali ve yaşadığı coşku, okuyucuya aktarmak amacıyla yoğun bir şekilde ifade edilir.
  • Şiir ve Hitabet: Lirik anlatım, daha çok şiir ve hitabet türlerinde başvurulan bir tekniktir. Bu anlatım türü, duygusal ve estetik bir etki yaratmayı hedefler.
  • Kişi, Yer, Olay ve Zaman: Bu anlatım türünde genellikle kişi, yer, olay ve zaman unsurları yer almaz. Bunun yerine, duygu ve düşünceler ön plandadır.
  • Mecaz ve Yan Anlam: Lirik anlatımda kullanılan sözcükler genellikle mecaz ve yan anlamlar içerir. Bu, anlatımın soyut ve kapalı ifadelerle zenginleşmesini sağlar.
  • Edebi Sanatlar: Lirik anlatımda benzetme, kişileştirme, abartma gibi edebi sanatlara sıkça başvurulur. Bu teknikler, anlatımın estetik değerini artırır ve okuyucuda derin bir etki bırakır.
  • Etkililik ve Özlü Anlatım: Bu tür anlatımda, etkililiği artırmak için özlülük ve yoğunluk ön plandadır. Duygu ve çağrışım değeri yüksek ifadeler kullanılır.
  • Soyut İfadeler: Lirik anlatımda sıkça soyut ve kapalı ifadeler bulunur. Alışılmamış bağdaştırmalar ve farklı ritmler bu anlatımın karakteristik özelliklerindendir.

Lirik Anlatım Örnekleri

Örnek 1

Deniz Özlemi

Gözlerimde bir damla su, denize dönüşüyor, Çöllerde kalmış gibi yanıyorum, adeta yanıyorum; Tüm denizcilerin ruhu bende yaşıyor. Başımın üzerindeki gökyüzünü bir deniz gibi görüyorum.

Nasıl yaşarım, ey deniz, senden uzak? Gözlerimde titreyen bir fenerin ışığı yanıp sönüyor. Limanın kıyısında gece boyunca sallanarak uyuyor mu? Altında çivilerle sabitlenmiş gemiler var mı?

Bir gün, nehirler gibi derin derin akarak Dağlardan ve ormanlardan sana ulaşacak mıyım? Ey deniz! Şöyle bir gün sana bakacak mıyım? Elma bahçelerinden, fındık bahçelerinden?

(Ömer Bedrettin Uşaklı)

Örnek 2

Bahar Melodisi

Titrek bir damlanın yansıması, sevincin Yüzünün solmuş yapraklarında; Keder içinde taşarken duyguların Şarkılar dudaklarından dökülür.

Hayalini işlerken sesle örgüler, Bir çini vazodan dökülen güller Gibi hayalinde şafaklar güler Buruşmuş bir çiçek parmaklarında.

Gözlerin kararan yollarda üzgün, Ve yüzün bir zambak kadar beyazdır. Süzülüp akasya dallarında gün, Damla damla erir ayaklarında.

Sesin perde perde genişledikçe, Gözlerinden sarkan geceye yağarken, Sürer eteğini silik ve ince, Bir gölge bahçenin uzaklarında.

Sen böyle kederle taşarken akşam, Derim: Dudaklarında şarkı ben olsam Gözlerinde damla ve içinde gam Eriyen renk olsam yanaklarında!

(Ahmet Muhip Dıranas)

Örnek 3

Hafız’ın Mezarı

Hafız’ın mezarının bulunduğu bahçede bir gül varmış; Her gün kanayan rengiyle açarmış. Gece, bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış, Eski Şiraz’ı hatırlatan ahengiyle.

Ölüm, huzurlu bir bahar ülkesidir bir nevi; Gönül her yerde bir buhurdan gibi yıllarca tüter. Ve serin servilerin gölgesinde kalan kabrinde, Her sabah bir gül açar; her gece bir bülbül öter.

(Yahya Kemal Beyatlı)

Örnek 4

Sürgün Ülkeden Başkente

Senin kalbinden sürgün oldum ilkin, Bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir uzantısı. Tüm törenler, şölenler ve ayinler dışında, Sana geldim, ayaklarına kapanmaya geldim, Af dilemeye geldim, affa layık olmasam da.

Dünya sürgünümü uzatma, Güneşi bahardan koparıp, Aşkın en onulmazından koparıp, Bir tuz bulutu gibi savurarak yüreğime, Ah, uzatma dünya sürgünümü benim.

Nice yorulduğum ayakkabılarım değil, Ayaklarımda belli. Lambalar eğri, aynalar akrep meleği, Zaman çarpılmış atın son hayali, Ev miras değil, mirasın hayaleti.

Ey gönlümün doğurduğu, büyüttüğü, Kuş tüyünden ve kuş sütünden, Gecelerde ve gündüzlerde, İnsanlığa anıt gibi yükselttiği, Sevgili, en sevgili, ey sevgili, Uzatma dünya sürgünümü benim.

Tüm şiirlerde söylediğim sensin, Suna dedimse sen, Leyla dedimse sensin. Seni saklamak için görüntülerinden faydalandım, Salome’nin, Belkis’in. Boşunaydı saklamaya çalışmam öylesine, Aşikârsın sen, bellisin.

Kuşlar uçar, senin gönlünü taklit için, Ellerinden devşirir bahar çiçeklerini. Deniz gözlerinden alır sonsuzluğun haberini. Ey gönüllerin en yumuşağı, en derini, Sevgili, en sevgili, ey sevgili, Uzatma dünya sürgünümü benim.

Yıllar geçti, sapan ölümsüz iz bıraktı toprakta, Yıldızlara uzanıp hep seni sordum gece yarılarında. Çatı katlarında, bodrum katlarında, Gölgelendi gecemi aydınlatan eşsiz lamba. Hep Kanlıca’da, Emirgân’da, Kandilli’nin kurşunî şafaklarında.

Seninle söyleşip durdum bir ömrün baharında, Şimdi onun birdenbire gelen sonbaharında, Sana geldim, ayaklarına kapanmaya geldim, Af dilemeye geldim, affa layık olmasam da. Ey çağdaş Kudüs (Meryem), Ey sırrını gönlünde taşıyan Mısır (Züleyha), Ey ipeklere yumuşaklık bağışlayan merhametin kalbi, Sevgili, en sevgili, ey sevgili, Uzatma dünya sürgünümü benim.

Dağların yıkılışını gördüm bir Venüs bardağında, Köle gibi satıldım pazarlar pazarında. Güneşin sarardığını gördüm Konstantin duvarında, Senin hayallerinle yandım düşlerin civarında. Gölgendi yansıyıp duran bengisu pınarında, Ölüm düşüncesinin beni sardığı şu anda, Verilmemiş hesapların korkusuyla, Sana geldim, ayaklarına kapanmaya geldim, Af dilemeye geldim, affa layık olmasam da.

Sevgili, en sevgili, ey sevgili!

(Sezai Karakoç)

Örnek 5

Her düşündüğümde seni, Bir ceylan su içmeye iner.

Çayırları büyürken görürüm,

Her akşam seninle,

Yeşil bir zeytin tanesi,

Bir parça mavi deniz,

Beni alır,

Seni düşündükçe.

Gül dikiyorum, elim değdiği yere,

Atlara su veriyorum,

Ve daha çok seviyorum dağları.

(İlhan Berk)


Fiillerde Kip ve Zaman Örnekli Anlatım

Eylül 15, 2024 Okuma süresi: 5 dakika

Fiiller, zaman bakımından iki ana kategoriye ayrılır:

1. Basit Zamanlı Fiiller

Bu tür fiiller, yalnızca bir haber veya dilek kipi ile çekimlenmiş olan fiillerdir. Basit zamanlı fiiller, sadece tek bir kip ekini alarak oluşturulurlar.

Örnekler:

  • Öğrenciler derslerine düzenli olarak çalışmıştır.
  • Siz eve ne zaman döneceksiniz?
  • Şu anda biz sizi bekliyoruz.
  • Yarın size geleceğiz.
  • Her sabah koşuya çıkıyorum.
  • Okula zamanında varmalısın.
  • Soruları birlikte gözden geçirelim.
  • Keşke zamanında burada olsaydınız.
  • Lütfen hemen yerinize oturun.

2. Bileşik Zamanlı Fiiller

Bileşik zamanlı fiiller, birden fazla kip eki alarak oluşan eylemlerdir. Bu fiiller, basit zamanlı fiillere ek fiilin “-di, -miş, -ise” çekim eklerinin getirilmesiyle oluşturulur. Türkçede beş haber kipi ve dört dilek-şart kipi bulunur. Toplamda dokuz kip mevcuttur ve bunlar arasında iki tür bileşik zamanlı fiil oluşturulabilir.

A. Hikâye Birleşik Zaman

Bu tür fiiller, basit kipli fiillere ek fiilin “-idi” çekimini ekleyerek yapılır. Hikâye birleşik zamanlı fiiller, zaman eklerinin iki tane olduğu fiillerdir.

Örnekler:
  • O, kitap yazmıştı: Yazmış idi / öğrenilen geçmiş zamanın hikâyesi
  • Hava nasıl olacaktı? / Gelecek zamanın hikâyesi
  • Gelecekte yazacağı kitaplardan bahsetti: Yazacak idi / Gelecek zamanın hikâyesi
  • O, alışveriş yapmak istedi: Yaza idi / İstek kipinin hikâyesi
  • Evin dekorasyonunu yapmadı: Yazsaydı / Şart kipinin hikâyesi
  • Bu işin yapılması gerekiyordu: Yazmalı idi / Gereklilik kipinin hikâyesi

B. Rivayet Birleşik Zaman

Bu fiiller, basit kipli fiillere ek fiilin “-imiş” çekim ekini getirerek yapılır. Rivayet birleşik zamanlı fiillerde de iki tane kip veya zaman eki bulunur.

Örnekler:
  • O, kitabı okuyormuş: Okuyor imiş / Şimdiki zamanın rivayeti
  • Bir sonraki adımda ne yapacakmış: Yapacak imiş / Gelecek zamanın rivayeti
  • O, bu durumu biliyormuş: Biliyor imiş / Öğrenilen geçmiş zamanın rivayeti
  • Kitapları getirmedi: Getirmiş imiş / Öğrenilen geçmiş zamanın rivayeti
  • Bu yemeği daha önce yemiş: Yemiş imiş / Öğrenilen geçmiş zamanın rivayeti
  • Çalışmasını istiyormuş: İstiyormuş imiş / Gereklilik kipinin rivayeti

C. Şart Birleşik Zaman

Bu fiiller, basit kipli fiillere ek fiilin “-ise” çekimini ekleyerek yapılır. Şart birleşik zamanlı fiillerde, iki tane kip veya zaman ekinin kullanımı söz konusudur.

Örnekler:
  • Eğer çalışıyorsa: Çalışıyor ise / Şimdiki zamanın şartı
  • Dışarı çıkacaksa: Çıkacak ise / Gelecek zamanın şartı
  • Eğer yazmışsa: Yazmış ise / Öğrenilen geçmiş zamanın şartı
  • Kitapları bitirmişse: Bitirmiş ise / Öğrenilen geçmiş zamanın şartı
  • Eğer düzenliyorsa: Düzenliyor ise / Geniş zamanın şartı
  • Sözleri dinlemişse: Dinlemiş ise / Öğrenilen geçmiş zamanın şartı

Fiillerde Olumsuzluk

Bir fiilin olumsuz hale getirilmesi, fiil kök veya gövdesine kip eklerinden önce “-me, -ma” olumsuzluk eklerinin eklenmesiyle sağlanır.

Örnekler:
  • O, ödevini tamamladı: Tamamlamadı
  • Bu hafta sonu dışarı çıkmam gerekmiyor: Çıkmamalı

Fiil Kiplerinde Anlam Kayması

Kiplerin kendi zaman anlamından farklı olarak başka bir zamanın yerine kullanılması anlam kayması olarak adlandırılır. Bu tür fiillerde kip veya zaman ekleri, farklı bir kipin işlevini üstlenir.

Örnekler:
  • Her hafta düzenli olarak egzersiz yapıyorum. (Yapıyorum)
  • Bugünden itibaren daha sık görüşeceğiz. (Görüşeceğiz)
  • Biraz sonra söylediklerinizi uygulayacağım. (Uygulayacağım)
  • Her zaman eve geç geliyorsun. (Gelirsin)
  • Her hafta burada komşular bir araya geliyor. (Bir araya gelirler)
  • Her sabah bu masada ders çalışıyorum. (Çalışıyorum)
  • Nasreddin Hoca bir gün misafirliğe gitmiş. (Gitmiş)
  • Adam bir bakar ki arabası yerinde değil. (Bakmış)
  • Biraz sabır, birazdan hareket ederiz. (Edeceğiz)
  • Söylediklerinizi yazalım, yapalım. (Yapacağız)

Basit Cümleler Örneklerle Detaylı Açıklama

Eylül 15, 2024 Okuma süresi: 6 dakika

Tek bir yargı içeren cümlelere basit cümle denir. Basit cümlelerde herhangi bir yan cümlecik bulunmaz ve yalnızca bir yüklem vardır. Yüklem, ya ek fiil almış isim soylu bir sözcük ya da çekimli bir fiil olabilir. Ancak bu cümlelerde fiilimsiler yer almaz. Yani, basit cümleler kesinlikle fiilimsi içermez. Tek bir yargıdan oluştuğu için bu cümlelerde temel bir anlam vardır ve başka bir yan cümleciğin eklenmesi söz konusu değildir.

Ayrıca, basit cümleler noktalama işaretleri veya bağlaçlar ile genişletilebilir, fakat yargı sayısı değişmez. Bu tür cümlelerde birden fazla yargıdan bahsedilmediği için, cümlenin anlamı basit ve nettir.

Örnekler:

  1. Koca bir ormanın ortasında birdenbire sessizlik oldu.
  2. Sakin denizlerin derinliği her zaman fazladır.
  3. Cumartesi günü babamla şehir dışına çıkacağız.
  4. Her insanın kalbinin bir köşesinde umut ışığı vardır.
  5. Memleketimin havasını, suyunu çok özledim.
  6. Ahmet, sınıfın en zeki öğrencisidir.
  7. Sizinle buraya bir daha gelmeyeceğim.
  8. Körlerin krallığında tek gözlü adam lider olur.

Bu örneklerde görüldüğü gibi, cümlelerde yalnızca tek bir yüklem bulunur ve yan cümlecik yer almaz. Cümlelerin yüklemleri ya ek fiil almış isim soylu sözcüklerden ya da çekimli bir fiilden oluşur. Bu cümleler net bir yargı taşır ve anlam karmaşıklığına yer verilmez.

Basit Cümleler ile İlgili Uyarılar:

  1. Basit cümle, kısa cümle anlamına gelmez. İki ya da daha fazla sözcükten oluşmasına rağmen hala basit cümle olan örnekler vardır. Yani, bir cümle uzun olabilir fakat yan cümlecik içermediği sürece basit cümle kategorisine girer.

Örnek:

  • Dün akşam gökyüzünde parlayan yıldızları izledin mi?
    Bu cümlede tek bir yüklem vardır: izledin. Dolayısıyla, bu cümle uzun olmasına rağmen basit cümle olarak kabul edilir.
  • Okulumuzun en çalışkan öğrencisi, şehirdeki bir eve taşındı.
    Bu cümlede “taşındı” yüklemdir ve yan cümlecik bulunmaz, bu da cümleyi basit cümle yapar.

Buna karşılık, şu örneklerde ise cümle yapısının basit cümle olmadığını görüyoruz:

  • Kitabı alıp okudu.
    Bu bir birleşik cümledir çünkü “alıp” yan cümlecik oluşturur.
  • Geldi ve gitti.
    Bu cümle sıralı cümledir, çünkü birden fazla yüklem içerir: “geldi” ve “gitti”.
  1. Ek fiil almış isim ya da isim soylu sözcüklerin yer aldığı cümleler de basit cümle olabilir. Bu tür cümlelerde, ek fiil yüklemi oluşturur ve yan cümlecik içermezler.

Örnekler:

  • Babamın köyde devasa bir bahçesi vardı.
    Bu cümlede “vardı” ek fiil almıştır ve basit cümledir.
  • Başarılı her bireyin ardında azimli bir ekip vardır.
    Burada “vardır” ek fiil almış ve cümleyi basit cümle haline getirmiştir.
  • Bu yıl düzenlenen yarışma gerçekten heyecan vericiydi.
    Bu cümlede “heyecan vericiydi” ek fiil almış olup, yan cümlecik içermediği için basit cümledir.
  • Yahya Kemal Beyatlı, Türk edebiyatının en seçkin şairlerindendir.
    Bu cümlede “şairlerindendir” ek fiil almış bir isimdir, dolayısıyla bu da basit cümle olarak sınıflandırılır.
  1. Basit cümlelerin yüklemleri yalnızca fiil değil, isim de olabilir. Eğer bir cümle ek fiil almış bir isim soylu sözcük ile sonlanıyorsa, bu da basit cümle kategorisine girer. Yani, basit cümleler sadece fiil cümleleri değildir; isim cümleleri de olabilir.

Örnekler:

  • Kitap, en sadık dosttur.
    Burada “dosttur” yüklem olmuş ve cümle basit isim cümlesi olmuştur.
  • Vatan, emek veren insanların omuzlarında yükselir.
    Bu cümlede ise “yükselir” yüklem olduğu için, bu cümle basit fiil cümlesidir.

Bu şekilde, basit cümlelerin yapısını ve özelliklerini anlamak mümkündür. Tek yargılı, yani sadece bir yüklem barındıran cümleler basit cümle olarak tanımlanır.


Söyleşmeye Bağlı Anlatım

Eylül 15, 2024 Okuma süresi: 11 dakika

Söyleşmeye Bağlı Anlatımın Tanımı ve Özellikleri

Söyleşmeye bağlı anlatım, genellikle diyalog, monolog veya röportaj gibi karşılıklı konuşma biçimlerinde başvurulan bir anlatım türüdür. Bu anlatım biçiminde, iki veya daha fazla kişi herhangi bir konu üzerinde karşılıklı olarak konuşur ve bu konuşmalar söyleşmeye bağlı anlatım olarak adlandırılır. Bu anlatım türü, hikâyelerde, tiyatrolarda ve manzum hikâyelerde de karşılaşılabilir.

Söyleşmeye Bağlı Anlatımın Özellikleri

  1. Göndergesel Dil Kullanımı: Söyleşmeye bağlı anlatımda dil, genellikle göndergesel işlevde kullanılır. Yani dil, iletişimi sağlama ve bilgi iletme amacıyla kullanılır.
  2. Edebi ve Öğretici Metinlerde Kullanım: Bu anlatım yöntemi, edebi ve öğretici metinlerde yaygın olarak başvurulan bir anlatım türüdür.
  3. Karşılıklı Konuşmalar: Söyleşmeye bağlı anlatımda en az iki kişinin karşılıklı konuşması söz konusudur. Bu karşılıklı konuşmalar, metnin dinamik ve etkili bir şekilde ilerlemesini sağlar.
  4. Yalın ve Kısa Cümleler: Bu anlatımda cümleler, genellikle yalın ve kısadır. Bu, doğrudan ve anlaşılır bir anlatım tarzı sağlar.
  5. Jest ve Mimikler: Jest ve mimikler, anlatımın gücünü artırabilir. Bu görsel ve hareketli unsurlar, anlatımın etkisini ve anlaşılabilirliğini arttırabilir.
  6. Ses Tonu ve Vurgu: Ses tonu, vurgu ve tonlama, söyleşmeye bağlı anlatımda ön plana çıkar. Bu sözlü iletişim unsurları, anlatımın anlamını ve duygusunu destekler.
  7. Diyalog ve Monolog: Hikâye ve romanlarda geçen karşılıklı konuşmalar genellikle diyalog olarak adlandırılırken, iç konuşmalar ise monolog olarak tanımlanır.
  8. Halk Edebiyatındaki Örnekler: Halk edebiyatında, “dedim, dedili” şiirleri gibi söyleşmeye bağlı anlatımın örnekleri bulunabilir. Ancak, bu tür örnekler halk edebiyatında sınırlı sayıda bulunur.
  9. Görme ve İşitmeye Bağlı Anlatım: Söyleşmeye bağlı anlatım, görme ve işitmeye bağlı bir anlatım türüdür. Bu, anlatımın duyusal ve dinamik bir doğaya sahip olduğunu gösterir.
  10. Diyalog, İç Monolog ve Bilinç Akımı: Söyleşmeye bağlı anlatımda, karşılıklı konuşmalara diyalog, kişinin kendi kendine konuşmasına iç monolog ve dil kurallarına bağlı kalmadan konuşmaya ise bilinç akımı denir. Bu, anlatımın çeşitliliğini ve derinliğini arttırır.
  11. Mevki ve Makamın Önemi: Söyleşmeye bağlı anlatımda, kişilerin mevki ve makamı da önemlidir. Bu, karakterlerin sosyal ve psikolojik durumlarını belirleyebilir.
  12. Soru ve Sıra ile Konuşma: Kişilerin soru cevap şeklinde konuşturulmasına “soru yolu ile konuşma”, konuşmaların bir sıra dâhilinde yapılmasına ise “sıra ile konuşma” denir. Roman ve hikâye kahramanlarının konuşmaları da “olay tanımlama” olarak adlandırılır.

Söyleşmeye Bağlı Anlatıma Örnekler

Örnek 1

PARA PARA PARA

Müdür—Değerli öğretmen arkadaşlarım,
bilindiği üzere okulumuzun ihtiyaçları **giderek artmakta**, fakat gelirimiz bunu **karşılayamamaktadır**. Dolayısıyla, bu ihtiyaçların karşılanması için **acilen kaynak bulmamız gerekmektedir**.

Öğretmen—Müdürüm, IMF’den yardım **talebinde bulunsak**, bize yardım etmez mi?

Öğretmen—Kesinlikle eder. **Hiç şüpheniz olmasın**, fakat küçük bir **sorun** olacak. Bir yıl sonra IMF’nin yardım borcunu **ödemek** için okulu **satmamız gerekecek**.

Müdür—Arkadaşlar, şakanın sırası **değil**. Lütfen **ciddi** olalım.

Öğretmen—Sayın müdürüm, benim **güzel bir fikrim** var.

Öğretmen—Derslerden sonra okulun ihtiyaçları için **seyyar satıcılık** yapalım derseniz, hiç **konuşmayın**. Ben **ev kiram** için bu işi yapıyorum.

Müdür—Buyurun Hocam, **fikrinizi** alalım.

Öğretmen—Okulumuzun **çatı katı** şu an boş **değil mi**?

Müdür—Boooş.

Öğretmen—Çatı katına 20 **ranza** **düşmez mi**?

Müdür—30 **ranza** da düşer ama ne **yapacaksın** ranzayı.

Öğretmen—30 ranzayı, **üstüne** de kaliteli birkaç yatak koyduğumuzda **küçücük bir otelimiz** olur. Otel fiyatlarının yarısı kadar bir **ücret talep edersek**, **gör o zaman** para nasıl kazanılıyormuş.

Öğretmen—Bence çatı katına da gerek **yok**. Otel sadece akşamları **kullanıldığına göre**, bütün sınıfları oda **niyetine** kullanabiliriz.

Açıklama: Bu metin, iki veya daha fazla kişinin bir konu üzerinde karşılıklı olarak konuştuğu bir söyleşmeye bağlı anlatım örneğidir. Metin, bir tiyatro parçasından alınmıştır. Dil, daha çok göndergesel işlevde kullanılmıştır. Cümlelerin yalın ve kısa olması, metindeki karşılıklı diyalogların söyleşmeye bağlı anlatım ile oluşturulduğunu göstermektedir. Bu anlatım türü, karakterler arasındaki etkileşimi ve iletişimi öne çıkarır.


Durum Fiilleri Nedir? Örnekler

Eylül 15, 2024 Okuma süresi: 6 dakika

Durum Fiilleri Nedir? Örnekler

Durum fiilleri, öznenin kendi isteğiyle gerçekleşen, genellikle durağanlığı veya hareketsizliği ifade eden fiillerdir. Bu fiiller, çoğunlukla bir nesne almaz ve dolayısıyla “neyi?” ya da “kimi?” sorularına cevap vermezler.

Örnek Fiiller:

  • Uyu-
  • Yürü-
  • Otur-
  • Dur-
  • Uzan-
  • Git-
  • Çık-
  • Ağla-

Örnekler:

  • “Muhammed Furkan dün akşam çok geç uyumuştu.”

    Burada “uyuma-“ fiili, bir durağanlığı ve hareketsizliği ifade eder. Fiil, nesne almadığı ve “neyi” veya “kimi” sorularına cevap vermediği için durum fiilidir.

  • “Evine kadar arkadaşının yardımıyla yürüdü.”

    Bu örnekte “yürü-“ fiili, hareketsizliği ifade etmesine rağmen nesne almadığı için, “kimi” veya “neyi” sorularına yanıt veremediği için durum fiilidir.

  • “Çocuğunu o durumda görünce hüngür hüngür ağladı.”

    “Ağla-“ fiili, insan iradesiyle gerçekleştiği ve geçişsiz olduğu için durum fiilidir. Fiil, nesne almadığı ve “neyi” veya “kimi” sorularına cevap vermediği için durum fiili olarak kabul edilir.

  • “Araç, bir süre yavaş seyrettikten sonra durdu.”

    Burada “dur-“ fiili, nesne almadığı ve dolayısıyla “neyi” veya “kimi” sorularına cevap vermediği için durum fiilidir.

Bu fiiller, öznenin hareketsizliği veya durağan haliyle ilgilidir ve belirli bir nesne ile ilişkili olmadan gerçekleşirler.

 

 

 

Durum Fiilleri Nedir?

Durum fiilleri, bir eylemin gerçekleşmesi sırasında öznenin içinde bulunduğu durumu veya yaşadığı değişimi ifade eden fiillerdir. Bu fiiller genellikle bir nesne almazlar ve eylemin sonucunda bir nesne ortaya çıkmaz. Yani, “neyi?” veya “kimi?” sorularına cevap vermezler.

Basitçe söylemek gerekirse, durum fiilleri bir kişinin veya bir şeyin nasıl olduğunu, ne durumda olduğunu anlatır.

Durum Fiillerinin Özellikleri:

  • Nesne almazlar: Genellikle “neyi?” veya “kimi?” sorularına cevap vermezler.
  • Özne üzerindeki etkisi: Eylem, öznenin kendi üzerinde bir değişiklik yaratır veya öznenin bir durumu hakkında bilgi verir.
  • “Onu” eklemesi: Bir fiilin durum fiili olup olmadığını anlamak için fiilin önüne “onu” kelimesi getirilir. Anlam karmaşası oluşuyorsa o fiil durum fiilidir. Örneğin: “Ben onu düşünüyorum.” (doğru) – “Ben onu seviniyorum.” (yanlış)

Durum Fiili Örnekleri:

  • Duyguları ifade eden fiiller: sevinmek, üzülmek, korkmak, aşık olmak
  • Fiziksel durumu ifade eden fiiller: uyumak, ağlamak, gülmek, hastalanmak
  • Zihinsel durumu ifade eden fiiller: düşünmek, anlamak, unutmak, öğrenmek
  • Diğer durum fiilleri: var olmak, bulunmak, görünmek, duyulmak

Durum Fiili İçeren Cümle Örnekleri:

  • Çocuk çok mutlu.
  • Ben bu konuyu anlamıyorum.
  • O hasta olduğu için okula gelemedi.
  • Kitap masanın üzerinde duruyor.

Durum Fiilleri Neden Önemlidir?

Durum fiilleri, bir dilin zenginliğini ve ifade gücünü artıran önemli bir fiil türüdür. Bu fiiller sayesinde duygularımızı, düşüncelerimizi ve durumlarımızı daha net ve etkili bir şekilde ifade edebiliriz.

Özetle, durum fiilleri, bir öznenin içinde bulunduğu durumu veya yaşadığı değişimi ifade eden fiillerdir. Bu fiiller, nesne almazlar ve genellikle “neyi?” veya “kimi?” sorularına cevap vermezler. Durum fiilleri, dildeki ifade çeşitliliğini artıran önemli bir unsurdur.


Yüklem Nedir? Nasıl Bulunur? Örnekli Açıklama

Eylül 15, 2024 Okuma süresi: 7 dakika

Yüklem: Cümlede anlamı tamamlayan, cümleyi bir yargıya bağlayan ögedir. Cümlenin en temel ögesi olarak kabul edilir ve tek başına bir cümle oluşturabilir. Yüklemi bulmak için herhangi bir soru sorulmaz, çünkü yüklem zaten cümlenin temel yargısını oluşturur.

Yüklem, cümlede çeşitli sözcük türlerinden oluşabilir. İsimler, fiiller, isim soylu sözcükler, fiilimsiler, isim tamlamaları, sıfat tamlamaları, birleşik fiiller yüklem görevinde kullanılabilir. Bu sözcükler, cümlenin anlamını tamamlar ve belirli bir yargı ifade eder.

Örnekler:

  1. Ali, ders çalıştığında mutlu hisseder. (Yüklem, birleşik fiilden oluşmuştur.)
  2. Sınıfımızın en başarılı öğrencisidir. (Yüklem, belirtili isim tamlamasından oluşmuştur.)
  3. Ayşe, çok saygılı bir öğrenci olmuştu. (Yüklem, sıfat tamlamasından meydana gelmiştir.)
  4. Geç gelen öğrenci Hasan’dı. (Yüklem, bir isimden meydana gelmiştir.)
  5. En güzel an dinlenmektir. (Yüklem, fiilimsiden oluşmuştur.)
  6. Bu başarıyı getiren sendin. (Yüklem, zamirden oluşmuştur.)
  7. Onu sizden sonra aradım. (Yüklem, fiilden oluşmuştur.)
  8. Hayat, umut ve mücadeledir. (Yüklem, bağlaç öbeğinden oluşmuştur.)
  9. Tüm çabamız sizin içindir. (Yüklem, edat grubundan oluşmuştur.)
  10. Üzerindeki elbiseler artık eski püsküydü. (Yüklem, ikilemeden oluşmuştur.)

Kurallı cümlelerde, genellikle yüklem cümlenin sonunda yer alır. Ancak yüklemin vurgu kazanması amacıyla bazen farklı pozisyonlarda da kullanılabilir.

Örnekler:

  • Onlar, doğruyu yaşayarak öğrendiler. (Yüklem sondadır.)

Soru cümlelerinde de yüklem olabilir ve soru sözcüğü yükleme eklenerek anlam oluşturulabilir. Özellikle ek fiil alarak yüklem görevini üstlenen soru sözcükleriyle karşılaşmak mümkündür.

Örnek:

  • Bu konuyu anlatan kimdi? (Yüklem ek fiil ile oluşturulmuştur.)

Sıralı cümlelerde birden fazla yüklem yer alabilir ve bu yüklemler ortak bir özne tarafından gerçekleştirilir. Bu tür cümlelerde yüklem, cümlede birden fazla anlamı pekiştirir.

Örnek:

  • Onun arkadaşları, ailesi ve öğretmenleri gelmişti. (Yüklem ortaktır ve tek bir yargı ifade eder.)

Bazı cümlelerde yüklem, tamlama halinde olup cümlenin bütününü oluşturabilir. Bu tür cümlelerde genellikle gizli özne bulunur, çünkü cümlenin anlamı tamlamanın kendisiyle tamamlanır.

Örnekler:

  1. Yaşamın en zor anlarıydı. (Yüklem, tamlamadır ve gizli özne vardır.)
  2. Okulumuzun en sevilen öğrencisidir. (Yüklem, tamlamadır ve gizli özne bulunur.)

Eğer bir ifadede yargı yoksa, ne kadar uzun olursa olsun o ifade cümle değildir, çünkü yüklem olmadan bir yargı oluşmaz.

Örnek:

  • Sınıfımızın en çalışkan, en dürüst, en yardımsever öğrencisi… (Bu ifade cümle değildir çünkü yüklem yoktur.)

Yüklem tek kelimeden oluşabileceği gibi, bir tamlama ya da kelime grubu şeklinde de olabilir. Ancak her durumda cümlenin anlamını tamamlamak zorundadır.

Örnekler:

  1. Yazdım. (Yüklem, tek kelimeden oluşmuştur.)
  2. Sınav sonuçları açıklandı. (Yüklem, fiilden oluşmuş ve anlamı tamamlamıştır.)

Eksiltili cümlelerde yüklem bazen açıkça yazılmaz ya da söylenmez, ancak bu cümlenin yüklemsiz olduğu anlamına gelmez. Cümlenin eksik kısmı, anlamdan çıkarılır ve okuyucu tarafından tamamlanır.

Örnek:

  • Dün eve kim geldi?
  • Ali. (“Ali geldi” anlamı yüklemi tamamlar.)

Her cümlede (yan cümlecikler hariç) bir yüklem bulunur. Cümleler arasında yan cümlecik olmadığı sürece, her cümlede bir tane yüklem olmalıdır.

Örnek:

  • Kimse bizi anlamaz, dinlemez, umursamaz. (Bu cümlede üç yüklem vardır: “Anlamaz”, “dinlemez”, “umursamaz”.)

Sıfat-fiil ekleri de bazen yüklem olabilir. Sıfat-fiil ekleriyle oluşturulan cümlelerde, yüklem olup olmadığını anlamak için cümlenin genel anlamına bakılmalıdır.

Örnekler:

  1. Gelecek yıllar bize yeni umutlar getirecek. (Yüklem sıfat-fiil ile oluşturulmuştur.)
  2. Hayaller hiç bitmez. (Yüklem sıfat-fiil ile yapılmıştır.)
  3. Tanıdık yüzlerle karşılaşınca hemen ayrıldı. (Yüklem sıfat-fiil eki ile oluşturulmuştur.)
  4. Yazılmış kader bir gün değişir. (Yüklem sıfat-fiilden oluşmuştur.)

Deyimler, cümlede anlamı pekiştiren ifadelerdir ve deyimlerle oluşturulan yüklemleri ayırmak sıklıkla yanlış anlaşılır. Ancak deyimlerin de yüklem olarak kullanılabileceğini unutmamak gerekir.

Örnekler:

  1. Çocukluk arkadaşını görünce bağrına bastı. (Yüklem deyimden oluşmuştur.)
  2. Bize aldırış etmeden bildiğini yaptı. (Yüklem deyimden meydana gelmiştir.)

Önemli bir nokta da “değil” sözcüğüdür. Tek başına “değil” yüklem oluşturmaz, ancak diğer sözcüklerle birleşerek anlam ifade eder ve cümlenin yargısını tamamlar.

Örnek:

  • Bu mesele o kadar da zor değil. (Burada “zor değil” yüklemdir; “değil” tek başına yüklem olamaz.)

Ayrı Yazılan Birleşik Sözcükler Kelimeler ve Örneklerle Açıklama

Eylül 15, 2024 Okuma süresi: 7 dakika

Ayrı Yazılan Birleşik Kelimeler

A. Birleşik Fiillerin Yazımı

  1. Yardımcı Fiillerle Kurulan Birleşik Fiiller: Birleşik fiillerin yazımı, eğer ilk kelimede herhangi bir ses değişikliği veya türeme meydana gelmemişse ayrı yazılır. Bu tür fiillerde, yardımcı fiil olarak kullanılan “etmek,” “edilmek,” “eylemek,” “olmak,” ve “olunmak” fiilleri bulunur.
    • Örnekler:
      • önceki gün: “gün” kelimesinde ses değişikliği olmadan kullanılan yardımcı fiil “önceki” kelimesi ayrı yazılır.
      • yüzmek: “yüz” fiiline “mek” ekinin gelmesiyle oluşan bu fiil ayrı yazılır.
  2. Anlam Değişikliğine Uğramayan Birleşik Kelimeler: Birleşme sırasında kelimelerden hiçbiri veya sadece ikinci kelime anlam değişikliğine uğramıyorsa, bu birleşik kelimeler ayrı yazılır.
    • Örnekler:
      • karpuz çekirdeği (karpuzun iç kısmında bulunan çekirdek)
      • tuzlu kurabiye (tuz içeren kurabiye)
      • kuş tüyü (kuşların tüyleri)

    Not: Yol ve ulaşım terimleri ayrı yazılır.

    • Örnekler:
      • şehir içi yol (şehir içindeki yollar)
      • demiryolu (trenlerin kullanıldığı yol)

    Not: “Bilim” ve “bilgi” sözcükleriyle kurulan birleşik kelimeler ayrı yazılır.

    • Örnekler:
      • biyoloji bilimi (biyoloji alanındaki bilim)
      • matematik bilgisi (matematik hakkında bilgi)

    Not: “Yuvar” ve “küre” kelimeleriyle kurulan birleşik kelimeler ayrı yazılır.

    • Örnekler:
      • güneş yuvarı (güneşin yuvarlak şekli)
      • atmosfer küresi (atmosferin küresel yapısı)

    Not: Yiyecek ve içecek adlarıyla kurulan birleşik kelimeler ayrı yazılır.

    • Örnekler:
      • tuzlu kuruyemiş (tuzlu şekilde hazırlanmış kuruyemiş)
      • kuru meyve (suyu alınmış meyve)

    Not: Gök cisimleri ayrı yazılır.

    • Örnekler:
      • Ay Yıldızı (gök cisminden bir yıldız)
      • gök taşı (uzaydan düşen taş)

    Not: Organ veya organ yerine geçen sözcüklerle kurulan birleşik kelimeler ayrı yazılır.

    • Örnekler:
      • göz kapakları (gözlerin üst kısmında bulunan kapaklar)
      • karaciğer hastalığı (karaciğerle ilgili hastalık)

    Not: Zamanla ilgili birleşik kelimeler ayrı yazılır.

    • Örnekler:
      • yıl dönümü (bir yılın tamamlanması)
      • gün sonu (günün bitiş zamanı)
  3. Sıfat-Fiil Ekleriyle Kurulan Birleşik Kelimeler:
    • Örnekler:
      • gece yarısı (gecenin ortasında bir zaman dilimi)
      • hızlı hareket (hızla yapılan hareket)
  4. Yer ve Kuruluş Adlarında Kişi Adları: Kişi adlarından oluşmuş mahalle, bulvar, cadde, sokak, ilçe, köy vb. yer ve kuruluş adlarında, şahıs adları ayrı yazılır.
    • Örnekler:
      • Mustafa Kemal Mahallesi (bir mahalle adı)
      • Ahmet Yesevi Caddesi (bir cadde adı)
  5. “Dış,” “İç,” ve “Sıra” Sözcükleriyle Oluşturulan Birleşik Kelimeler: Bu tür birleşik kelimeler ayrı yazılır.
    • Örnekler:
      • yasa dışı (kanuna aykırı)
      • sıra dışı (normalin dışında)
  6. Somut Olarak Yer Belirten “Alt” ve “Üst” Sözcükleriyle Oluşturulan Birleşik Kelimeler: Bu tür birleşik kelimeler ve terimler ayrı yazılır.
    • Örnekler:
      • yer altı madenleri (yerin altında bulunan madenler)
      • böbrek üstü bezi (böbreklerin üstünde bulunan bez)
  7. “Alt,” “Üst,” “Ana,” “Ön,” “Art,” “Arka,” “Yan,” “Karşı,” “İç,” “Dış,” “Orta,” “Büyük,” “Küçük,” “Sağ,” “Sol,” “Peşin,” “Bir,” “İki,” “Tek,” “Çok,” “Çift” Sözlerinin Başa Getirilmesiyle Oluşan Birleşik Kelimeler: Bu tür birleşik kelimeler ve terimler ayrı yazılır.
    • Örnekler:
      • alt yazı (film veya video içindeki yazılar)
      • ön söz (kitapların başında yer alan açıklamalar)

Fiilden İsim Yapan Ekler ve Örnekleri

Eylül 15, 2024 Okuma süresi: 22 dakika

Fiilden İsim Yapım Ekleri

Fiil köklerine eklenen isim yapım ekleri, fiil köklerinden yeni isimler türetir. Bu ekler, fiil köklerine eklenerek isimler oluşturur ve fiilden isim yapma işlemini gerçekleştirir.

Başlıca Fiilden İsim Yapım Ekleri:

  • -ım: Fiil köklerine eklenerek isim oluşturur. Genellikle bir fiilin sonucu, durumu veya ürününü ifade eder.
    • alım (almak) – alınan şey
    • akım (akmak) – sürekli hareket
    • giyim (giymek) – giysi
    • bakım (bakmak) – ilgilenme
    • bilim (bilmek) – bilgi alanı
    • üretim (üretmek) – üretim süreci
    • tüketim (tüketmek) – tüketme
    • yıkım (yıkmak) – yıkılma
  • -ı, -i, -u, -ü: Fiil köklerine eklenerek isim türetir. Bu ekler genellikle eylemle ilgili bir nesne, durum veya özellik oluşturur.
    • gezi (gezmek) – gezme etkinliği
    • yazı (yazmak) – yazılmış metin
    • doğu (doğmak) – yön
    • tartı (tartmak) – tartma aracı
    • koşu (koşmak) – koşma eylemi
    • koku (kokmak) – kokuşma
    • sıkı (sıkmak) – sıkılık
    • artı (artmak) – ekleme
  • -gı, -gi, -gu, -gü: Fiil köklerine eklenerek genellikle somut bir nesne veya olgu oluşturur.
    • silgi (silmek) – silme aracı
    • sergi (sermek) – sergileme yeri
    • vergi (vermek) – devlet tarafından alınan para
    • bilgi (bilmek) – öğrenilen şey
    • algı (algılamak) – algılama
    • sevgi (sevmek) – sevme duygusu
    • çalgı (çalmak) – müzik aleti
    • saygı (saymak) – sayma durumu
  • -kı, -ki, -ku, -kü: Fiil köklerine eklenerek isim oluşturur. Bu ekler genellikle somut nesneler veya kavramlar oluşturur.
    • atkı (atmak) – soğuk havada kullanılan giysi
    • baskı (bastırmak) – baskı uygulama
    • bitki (büyümek) – bitki türü
    • biçki (biçmek) – kesme şekli
    • keski (kesmek) – kesim aracı
    • tutku (tutmak) – güçlü arzu
    • uyku (uyumak) – dinlenme durumu
  • -gın, -gin, -gün, -gün: Fiil köklerine eklenerek isim oluşturur ve genellikle duygusal veya niteliksel durumları ifade eder.
    • kırgın (kırmak) – kırılmışlık durumu
    • kızgın (kızmak) – öfke durumu
    • durgun (durgun) – hareketsiz
    • yaygın (yaymak) – yayılma durumu
    • bilgin (bilmek) – bilgi sahibi kişi
    • dalgın (dalmak) – dikkatsizlik durumu
  • -kın, -kin, -kun, -kün: Fiil köklerine eklenerek genellikle nitelik veya durum ifade eder.
    • bitkin (bitmek) – yorgunluk durumu
    • seçkin (seçmek) – kaliteli kişi
    • baskın (baskın) – ani saldırı durumu
    • düşkün (düşmek) – zayıf olma durumu
    • küskün (küs) – kırgınlık durumu
    • tutkun (tutmak) – derin ilgi
  • -k: Fiil köklerine eklenerek genellikle nitelik veya durum ifade eder.
    • çürük (çürümek) – bozulmuş
    • soğuk (soğumak) – düşük sıcaklık
  • -ık, -ik, -uk, -ük: Fiil köklerine eklenerek isim oluşturur ve genellikle bir özelliği veya durumu ifade eder.
    • açık (açmak) – açıklık durumu
    • atık (atmak) – kullanılmayan şey
    • çatık (çatmak) – çatlama durumu
    • sanık (sanmak) – suçlanan kişi
    • yarık (yarılmak) – yarılma durumu
    • kesik (kesmek) – kesilmiş yer
    • kırık (kırmak) – kırılmış yer
    • bozuk (bozulmak) – bozulmuş şey
  • -ak, -ek: Fiil köklerine eklenerek isim türetir. Genellikle somut nesneler veya kavramları ifade eder.
    • kaçak (kaçmak) – yasadışı geçiş
    • uçak (uçmak) – hava taşıtı
    • durak (durmak) – araç bekleme yeri
    • yatak (yatmak) – uyuma yeri
    • konak (konmak) – büyük ev
    • korkak (korkmak) – cesaretsiz kişi
    • ürkek (ürkmek) – çekingen kişi
  • -ıcı, -ici, -ucu, -ücü: Fiil köklerine eklenerek isim oluşturur ve genellikle bir fiilin sonucunu veya eylemi ifade eder.
    • alıcı (almak) – şeyleri alan kişi
    • bakıcı (bakmak) – ilgilenen kişi
    • tutucu (tutmak) – bir şeyi tutan kişi
    • kalıcı (kalmak) – sürekli kalan şey
    • kurucu (kurmak) – kuruluşu gerçekleştiren kişi
    • geçici (geçmek) – kısa süreli olan şey
    • satıcı (satmak) – satış yapan kişi
  • -r, -ır, -ir, -ur, -ür: Fiil köklerine eklenerek isim oluşturur ve genellikle bir fiilin yapıldığı yer veya nesne ifade eder.
    • gelir (gelmek) – gelir getiren şey
    • okur (okumak) – okuma yapan kişi
    • gider (gitmek) – gidilen yer
    • düşünür (düşünmek) – düşünme durumu
  • -t, -ıt, -it, -ut, -üt: Fiil köklerine eklenerek isim oluşturur ve genellikle bir fiilin sonucu veya aleti ifade eder.
    • taşıt (taşımak) – taşıma aracı
    • yakıt (yakmak) – enerji kaynağı
    • ölçüt (ölçmek) – ölçme aracı
    • geçit (geçmek) – geçiş yeri
    • umut (umut etmek) – umut edilen şey
  • -ıntı, -inti, -untu, -üntü: Fiil köklerine eklenerek isim oluşturur ve genellikle bir fiilin sonucunu ifade eder.
    • esinti (esinmek) – hafif rüzgar
    • kırıntı (kırmak) – küçük parçalar
    • alıntı (alıntı yapmak) – aktarma
    • sarsıntı (sarsmak) – titreşim
    • üzüntü (üzülmek) – üzüntü durumu
  • -anak, -enek: Fiil köklerine eklenerek isim oluşturur ve genellikle bir kavramı veya olguyu ifade eder.
    • görenek (görmek) – gelenek
    • olanak (olmak) – imkan
    • tutanak (tutmak) – resmi belge
    • seçenek (seçmek) – alternatif
    • gelenek (gelmek) – geleneksel uygulama
  • -gıç, -giç, -guç, -güç: Fiil köklerine eklenerek isim oluşturur ve genellikle bir alet veya nesne ifade eder.
    • dalgıç (dalmak) – su altı araştırmacısı
    • bilgiç (bilmek) – bilgili kişi
    • başlangıç (başlamak) – başlangıç noktası
  • -ce, -ca: Fiil köklerine eklenerek isim oluşturur ve genellikle bir kavram veya durum ifade eder.
    • eğlence (eğlenmek) – eğlence etkinliği
    • düşünce (düşünmek) – düşünce durumu
    • sakınca (sakınmak) – sakınma durumu
    • güvence (güvence vermek) – güvenlik durumu
  • -tı: Fiil köklerine eklenerek isim oluşturur ve genellikle bir fiilin sonucu veya durumu ifade eder.
    • kızartı (kızartmak) – kızarmış durum
    • morartı (morarmak) – morarma durumu
    • belirti (belirtmek) – işaret
    • karartı (kararmak) – kararma durumu
    • bağırtı (bağırtmak) – yüksek ses
  • -maca, -mece: Fiil köklerine eklenerek isim oluşturur ve genellikle bir oyun veya bulmacayı ifade eder.
    • bulmaca (bulmak) – çözülmesi gereken soru
    • bilmece (bilmek) – bilmece sorusu
  • -kan, -ken: Fiil köklerine eklenerek isim oluşturur ve genellikle bir kişinin özelliğini veya durumunu ifade eder.
    • unutkan (unutmak) – unutma eğiliminde olan kişi
    • üretken (üretmek) – verimli kişi
    • çalışkan (çalışmak) – çalışan kişi
    • iletken (iletmek) – elektrik veya ısı ileten malzeme
  • -ın, -in: Fiil köklerine eklenerek isim oluşturur ve genellikle bir nesneyi ifade eder.
    • akın (akmak) – ani ve yoğun hareket
    • yığın (yığmak) – büyük miktar
    • tütün (tütün) – sigara yapımında kullanılan bitki
    • ekin (ekmek) – tarım ürünü
  • -ga, -ge: Fiil köklerine eklenerek isim oluşturur ve genellikle bir nesneyi veya kavramı ifade eder.
    • bilge (bilmek) – bilgili kişi
    • süpürge (süpürmek) – temizlik aracı
    • bölge (bölmek) – coğrafi alan
    • dalga (dalmak) – su hareketi
    • gösterge (göstermek) – işaret veya sembol
  • -kaç, -geç: Fiil köklerine eklenerek isim oluşturur ve genellikle bir özelliği ifade eder.
    • utangaç (utangaç) – çekingen kişi
    • yüzgeç (yüzmek) – balık yüzgeci
    • üşengeç (üşümek) – tembel kişi
  • -inç: Fiil köklerine eklenerek isim oluşturur ve genellikle bir duygu durumunu ifade eder.
    • sevinç (sevinmek) – mutlu olma durumu
    • gülünç (gülmek) – komik durum
    • korkunç (korkmak) – korkutucu durum
  • -sel, -sal: Fiil köklerine eklenerek isim oluşturur ve genellikle bir özelliği ifade eder.
    • görsel (görmek) – görsel ile ilgili
    • işitsel (işitmek) – işitsel ile ilgili
  • -maç: Fiil köklerine eklenerek isim oluşturur ve genellikle bir olay veya nesneyi ifade eder.
    • yırtmaç (yırtmak) – yırtılmış yer
  • -mbaç: Fiil köklerine eklenerek isim oluşturur ve genellikle bir oyun veya bulmacayı ifade eder.
    • saklambaç (saklanmak) – çocuk oyunu
    • dolambaç (dolamak) – karmaşık yol
  • -e: Fiil köklerine eklenerek isim oluşturur ve genellikle bir nesne veya durumu ifade eder.
    • dize (dizmek) – şiir dizisi
    • süre (sürmek) – zaman aralığı
  • -ç: Fiil köklerine eklenerek isim oluşturur ve genellikle bir duygu durumunu ifade eder.
    • sevinç (sevinmek) – mutlu olma hali
    • usanç (usanmak) – bıkkınlık
    • inanç (inanmak) – güven veya güvenme durumu
  • Fiilimsi (Eylemsi) Ekleri: Fiilden isim türetir ve genellikle eylemi ifade eder.
    • -me, -ma: Fiilden isim oluşturur.
      • danışma (danışmak) – bilgi alma
      • okuma (okumak) – okuma eylemi
      • yazma (yazmak) – yazma eylemi
      • sevme (sevmek) – sevme eylemi
      • başlama (başlamak) – başlama eylemi
    • -mek, -mak: Fiilden isim türetir ve genellikle eylemi ifade eder.
      • yemek (yemek) – yemek eylemi
      • içmek (içmek) – içme eylemi
      • çalışmak (çalışmak) – çalışma eylemi
      • gelmek (gelmek) – gelme eylemi
      • gitmek (gitmek) – gitme eylemi
    • -ış, -iş, -uş, -üş: Fiilden isim türetir ve genellikle eylemin sonucunu ifade eder.
      • açılış (açmak) – açılış etkinliği
      • bitiş (bitmek) – bitiş noktası
      • dikiş (dikmek) – dikiş eylemi
      • yürüyüş (yürümek) – yürüyüş etkinliği
      • atış (atmak) – atış eylemi
      • gülüş (gülmek) – gülme şekli
      • oturuş (oturmak) – oturma şekli
    • -an, -en: Fiilden isim türetir ve genellikle eylemi gerçekleştiren kişiyi veya nesneyi ifade eder.
      • inleyen (inlemek) – inleyen çocuk
      • gülen (gülmek) – gülen adam
      • çalışan (çalışmak) – çalışan işçi
      • gezen (gezmek) – gezen tilki
    • -ası, -esi: Fiilden isim türetir ve genellikle bir şeyin yapılmasını ifade eder.
      • yazılası (yazmak) – yazılması gereken
      • öpülesi (öpmek) – öpülmesi gereken
      • bakılası (bakmak) – bakılması gereken
      • kırılası (kırmak) – kırılması gereken
    • -mez, -maz: Fiilden isim türetir ve genellikle bir eylemin gerçekleşmemesi durumunu ifade eder.
      • bitmez (bitmek) – bitmeyen
      • yaramaz (yaramak) – yaramaz öğrenci
      • yılmaz (yılmak) – yılmayan
      • çıkmaz (çıkmak) – çıkmaz sokak
    • -r, -ar, -er: Fiilden isim türetir ve genellikle bir eylemin sonucu veya durumu ifade eder.
      • geçer (geçmek) – geçiş durumu
      • bilir (bilmek) – bilgi sahibi kişi
      • çalar (çalmak) – çalan saat
    • -dik, -dık, -duk, -dük: Fiilden isim türetir ve genellikle tanınan şeyler veya durumları ifade eder.
      • tanıdık (tanımak) – tanıdık kişi
      • olmadık (olmamak) – alışılmadık işler
    • -ecek, -acak: Fiilden isim türetir ve genellikle gelecekte yapılacak eylemi ifade eder.
      • yakacak (yakmak) – yakma materyali
      • gelecek (gelmek) – gelecekteki zaman
      • içecek (içmek) – içilecek şey
    • -mış, -miş: Fiilden isim türetir ve genellikle geçmiş zaman durumu ifade eder.
      • geçmiş (geçmek) – geçmiş zaman

Bu ekler, fiil köklerinden isim türetme işlevi görür ve fiilin anlamını genişleterek yeni isimler oluşturur.


Alışılmış ve Alışılmamış Bağdaştırma

Eylül 15, 2024 Okuma süresi: 4 dakika

Alışılmış Bağdaştırma

Alışılmış bağdaştırma, akıl ve mantık açısından uyumlu olan bağdaştırmalardır. Bu tür bağdaştırmalar, dilde genel bir kabul görmüş, herkes tarafından anlaşılmış ve üzerinde uzlaşı sağlanmış söz veya söz öbekleridir. Bu tür ifadeler, genellikle sözlüklerde ve dilbilim kitaplarında yer almaktadır.

Örnekler:

  • Trafik işaretleri
  • Okul tabelası
  • Trafik sinyalleri
  • Mavi elbise
  • Kapı kolu

Alışılmamış Bağdaştırma

Alışılmamış bağdaştırma, akıl ve mantık kurallarına uymayan bağdaştırmalardır. Bu tür bağdaştırmalar, mantık açısından ve genel kullanımda uyumsuzluk gösterir. Türkçede genellikle kullanılmayan, alışılmamış ve alışkanlık dışı bağdaştırmalardır.

Örnekler:

  • İçilmiş kitaplar
  • Trafik patatesi
  • Kırık cam
  • Yanmış süt
  • Domates kapısı

Not: Sınavlarda, alışılmış ve alışılmamış bağdaştırmalarla ilgili sıklıkla cümlelerde boşluk bırakılarak uygun sözcük veya söz öbeği ile boşlukların tamamlanması şeklinde sorular sorulmaktadır.

Örnek Cümleler

Cümle:

O hiçbir zaman ………………. fırsatları aklından çıkaramadı. Belli ki çok etkilenmişti.

Yukarıdaki cümlede boş bırakılan yere gelecek en uygun sözcük hangisidir?

A) bulunan

B) içilen

C) kaçırılan

D) işitilen

E) uygulanan

Çözüm:

  • Bulunan fırsatlar (alışılmamış bağdaştırma, çünkü fırsatlar bulunmaz)
  • İçilen fırsatlar (alışılmamış bağdaştırma, çünkü fırsatlar içilmez)
  • Kaçırılan fırsatlar (alışılmış bağdaştırma, çünkü fırsatlar kaçırılır)
  • İşitilen fırsatlar (alışılmamış bağdaştırma, çünkü fırsatlar işitilmez)
  • Uygulanan fırsatlar (alışılmamış bağdaştırma, çünkü fırsatlar uygulanmaz)

Doğru Cevap: “C” seçeneğidir.


Dudak Ünsüzleri Benzeşmesi (n-b Çatışması) ve Türkçede Ses Değişiklikleri

Eylül 15, 2024 Okuma süresi: 5 dakika

Dudak Ünsüzleri Benzeşmesi (n-b Çatışması) ve Türkçede Ses Değişiklikleri

Türkçede, “n” ünsüzü ile biten bir heceden sonra “b” ile başlayan bir hece geldiğinde, “b” sesi genellikle kendisinden önceki “n” sesini “m” sesine dönüştürür. Bu ses değişikliği, dudak ünsüzleri arasında benzeşme nedeniyle ortaya çıkar. Dudak ünsüzleri, dudakların birleşmesiyle oluşur ve bu nedenle seslerin oluşum yerleri benzerdir. Bu durum, seslerin uyumlu hale gelmesini sağlar. Özellikle Farsça kökenli kelimelerde ve diğer yabancı kelimelerde bu benzeşmeye sıkça rastlanır.

Dudak Ünsüzleri Benzeşmesi ile İlgili Örnekler

1. Sünbül – Sümbül
“Sünbül” kelimesi doğru yazımıyla “sümbül” olarak düzeltilmelidir. Burada “n” sesi, “b” ile başlayan bir heceden önce “m” sesine dönüşür.

2. Tenbel – Tembel
“Tenbel” yerine “tembel” doğru yazımdır. Bu kelimede “n” sesi “b” sesi tarafından “m” sesine dönüştürülür.

3. Penbe – Pembe
“Penbe” kelimesinin doğru yazımı “pembe”dir. Burada “n” sesi, “b” ile başlayan bir heceden önce “m” sesine dönüşür.

4. Tanbur – Tambur
“Tanbur” yerine “tambur” doğru yazımdır. Bu kelimede “n” sesi “b” sesi tarafından “m” sesine dönüştürülür.

5. Muşanba – Muşamba
“Muşanba” kelimesinin doğru yazımı “muşamba”dır. Burada “n” sesi “b” sesine dönüşür.

6. Anbar – Ambar
“Anbar” doğru yazımıyla “ambar” olarak düzeltilmelidir. Bu kelimede “n” sesi, “b” ile başlayan bir heceden önce “m” sesine dönüşür.

7. Cınbız – Cımbız
“Cınbız” yerine “cımbız” doğru yazımdır. Burada “n” sesi “b” sesi tarafından “m” sesine dönüştürülür.

8. Saklanbaç – Saklambaç
“Saklanbaç” kelimesinin doğru yazımı “saklambaç”tır. “N” sesi, “b” sesine dönüşür.

9. Anber – Amber
“Anber” doğru yazımıyla “amber” olarak düzeltilmelidir. Bu kelimede “n” sesi “b” sesine dönüşür.

10. Dolanbaç – Dolambaç
“Dolanbaç” yerine “dolambaç” doğru yazımdır. Burada “n” sesi, “b” ile başlayan bir heceden önce “m” sesine dönüşür.

11. Konposto – Komposto
“Konposto” kelimesinin doğru yazımı “komposto”dur. Bu kelimede “n” sesi “b” sesi tarafından “m” sesine dönüştürülür.

12. Kanbur – Kambur
“Kanbur” doğru yazımıyla “kambur” olarak düzeltilmelidir. Burada “n” sesi “b” sesine dönüşür.

13. Kanber – Kamber
“Kanber” yerine “kamber” doğru yazımdır. Bu kelimede “n” sesi “b” sesi tarafından “m” sesine dönüştürülür.

14. Münbit – Mümbit
“Münbit” kelimesinin doğru yazımı “mümbit”tir. Burada “n” sesi, “b” ile başlayan bir heceden önce “m” sesine dönüşür.

15. Çenber – Çember
“Çenber” yerine “çember” doğru yazımdır. Bu kelimede “n” sesi “b” sesi tarafından “m” sesine dönüşür.

16. Çarşanba – Çarşamba
“Çarşanba” kelimesinin doğru yazımı “çarşamba”dır. Burada “n” sesi “b” sesine dönüşür.

17. Perşenbe – Perşembe
“Perşenbe” doğru yazımıyla “perşembe” olarak düzeltilmelidir. Bu kelimede “n” sesi “b” sesi tarafından “m” sesine dönüşür.

Özel Durumlar

Uyarı 1: Özel isimlerde dudak ünsüzleri benzeşmesi kuralı uygulanmaz.
Örnekler:

  • İstanbul
  • Safranbolu
  • Zeytinburnu
  • Binboğa

Uyarı 2: Birleşik sözcüklerde dudak ünsüzleri benzeşmesi (n-b çatışması) kuralı geçerli değildir.
Örnekler:

  • Onbaşı
  • Binbaşı
  • Günbatımı
  • Tonbalığı
  • Sonbahar

Seslerin Oluşumu ve Deneyim

Dudak ünsüzlerinin (b, m, p) oluşumu sırasında dudaklarımızın birleşmesi gerekir. Bu nedenle bu sesler dudak ünsüzleri olarak kabul edilir. “n” sesi ise damak ünsüzü olduğundan, dudak ünsüzleriyle birleşmez. Bu, seslerin nasıl oluştuğunu anlamak için bir deney yaparak da görülebilir.


Sözcük Grupları – Söz Öbekleri

Eylül 15, 2024 Okuma süresi: 7 dakika

Söz Öbekleri ve Anlamları: Yansıma Sözcükler, İkilemeler, Atasözleri, Deyimler ve Özdeyişler

Yansıma Sözcükler:
Yansıma sözcükler, doğadaki seslerin taklit edilerek türetilmiş kelimelerdir. Bu tür kelimeler, belirli bir sesin insan kulağındaki karşılığını temsil eder.

Örnekler:

  • “Yüksek sesle bir şiddet patırtısı duyduk.”
    Burada “pıtır” sesinden “patırtı” sözcüğü türetilmiştir.
  • “Gece boyunca sürekli bir uğultu vardı.”
    Burada “uğ” sesinden “uğultu” sözcüğü türetilmiştir.

İkilemeler:
İkilemeler, anlamı güçlendirmek, vurgulamak veya etkileyici kılmak amacıyla kullanılan söz öbekleridir. Çeşitli şekillerde oluşturulabilirler:

Oluşum Şekilleri:

  • Eş Anlamlı Sözcüklerin Tekrarlanması:
    “Şan şöhret”, “akıllı uslu”, “hısım akraba”
    Burada iki eş anlamlı kelime birlikte kullanılarak anlam pekiştirilir.
  • Yakın Anlamlı Sözcüklerin Arka Arkaya Kullanılması:
    “Ağrı sızı”, “doğru dürüst”, “eş dost”
    Burada benzer anlamlı kelimeler bir arada kullanılarak anlam güçlendirilir.
  • Aynı Kelimenin Tekrarlanması:
    “Tatlı tatlı”, “güzel güzel”, “hızlı hızlı”
    Aynı kelimenin tekrarıyla vurgulama yapılır.
  • Zıt Anlamlı Sözcüklerin Kullanılması:
    “Aşağı yukarı”, “iyi kötü”, “az çok”, “büyük küçük”
    Zıt anlamlı kelimeler bir arada kullanılarak çeşitli anlam nüansları ifade edilir.
  • Biri Anlamlı, Diğeri Anlamsız Sözcüklerin Kullanılması:
    “Eski püskü”, “eğri büğrü”, “yırtık pırtık”
    Bir kelime anlamlı, diğeri anlamsız bir sözcük olarak kullanılarak ifade güçlendirilir.
  • İki Anlamsız Sözcüğün Kullanılması:
    “Abur cubur”, “ıvır zıvır”, “karman çorman”
    İki anlamsız sözcük bir araya getirilerek bir kavram oluşturulur.
  • Yansıma Sözcüklerin Tekrarlanması:
    “Vızır vızır”, “gümbür gümbür”
    Yansıma sözcüklerin tekrarı ile ifade vurgulanır.

Not: İkileme içindeki sözcükler arasına noktalama işareti koyulmaz.

Atasözleri:
Atasözleri, anonim (söyleyeni bilinmeyen), kalıplaşmış ve genellikle öğüt veren özlü sözlerdir.

Örnekler:

  • “Komşunun tavuğu, komşuya kaz görünür.”
    Komşunun sahip olduğu şeyler, diğerleri için daha değerli görünebilir.
  • “Söz gümüşse, sükût altındır.”
    Konuşmak değerlidir ama sessizlik daha değerlidir.
  • “İşleyen demir ışıldar.”
    Sürekli çalışan veya gelişen şeyler daha iyi sonuç verir.
  • “Körle yatan şaşı kalkar.”
    Kötü etkilerle birlikte olan kişi kendisi de o etkilere kapılabilir.

Deyimler:
Deyimler, iki veya daha fazla kelimeden oluşan, belirli durum veya duyguları kısa ve özlü bir şekilde anlatan kalıplaşmış ifadelerdir.

Örnekler:

  • “Gözünden düştü.” (Kişinin değerini kaybetmek)
    “Öğretmenin gözünden düştün.”
  • “Akıl vermek.” (Başkasına tavsiye vermek)
    “Herkes akıl veriyor ama yardım eden yok.”
  • “Ekmek kazanmak.” (Geçimini sağlamak)
    “Çalış, ekmeğini kazan, başkasına muhtaç olma.”

Atasözleri ve Deyimlerin Ortak Özellikleri:

  1. Kalıplaşmış İfadeler: Söz öbekleri, belirli bir biçimi ve yapıyı korur. Sözcükleri değiştirmek, eklemek veya çıkarmak mümkün değildir.
  2. Mecaz Anlam: Genellikle mecaz anlam içerirler, dolayısıyla doğrudan değil, dolaylı olarak bir anlam ifade ederler.
  3. Söyleyenleri Belirli Değildir: Bu ifadeler anonim olup, kimin söylediği genellikle bilinmez.
  4. En Az İki Kelimeden Oluşur: Genellikle iki veya daha fazla kelimeden oluşur.

Atasözleri ve Deyimlerin Farklılıkları:

  1. Şekil: Atasözleri cümle şeklindedir. Deyimler ise genellikle söz gruplarından oluşur.
  2. Amaç: Atasözleri öğüt verir ve öğreticidir. Deyimler ise belirli bir öğüt veya ders vermez.
  3. Genellik: Atasözleri genel geçer kurallar içerir ve kural niteliğindedir. Deyimler ise belirli durumlara göre kullanılır.
  4. Kip: Atasözleri geniş zaman kipindedir ve kişiye göre çekimlenmez. Deyimler ise kişiye göre çekimlenebilir.

Özdeyişler (Vecizeler):
Özdeyişler, düşünce, duygu veya ilkeleri kısa ve öz bir şekilde ifade eden, genellikle bir kişiye ait olan ifadelerdir.

Örnekler:

  • “Cennet, anaların ayakları altındadır.” – HZ. MUHAMMED (s.a.v.)
    Anne sevgisinin ve değerinin önemini vurgular.
  • “Kuvvete dayanmayan adalet aciz, adalete dayanmayan kuvvet zalimdir.” – PASCAL
    Adalet ve kuvvet arasındaki dengenin önemini ifade eder.
  • “Milli benliğini bilmeyen milletler, başka milletlere yem olurlar.” – ATATÜRK
    Millî kimliğin ve özgürlüğün önemini anlatır.
  • “Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol.” – MEVLANA CELALEDDİN RUMİ
    Dış görünüş ile içsel tutum arasında uyum sağlanması gerektiğini belirtir.

Birleşik Cümleler Örneklerle Detaylı Açıklama

Eylül 15, 2024 Okuma süresi: 8 dakika

Bir cümle yapısı içerisinde birden fazla yargının bulunduğu, yani yan ve temel cümleciklerin birleşiminden meydana gelen cümlelere birleşik cümle denir. Birleşik cümleler, yapılarında tek bir yüklem içerir, fakat cümle içerisinde birden fazla yargı barındırırlar. Bu yargılardan biri yan cümlecik, diğeri ise temel cümlecik olarak adlandırılır. Bu yapıyı anlamak için “yan cümlecik” ve “temel cümlecik” kavramlarının ne anlama geldiğini bilmek önemlidir. Bir birleşik cümle, basitçe şu formülle ifade edilebilir:

Birleşik cümle = Yan cümlecik + Temel cümlecik

Temel Cümlecik Nedir?

Temel cümlecik, bir cümlenin çekimli fiile veya ek fiil almış bir ad soylu sözcüğe sahip olan ana yargısına verilen addır. Temel cümlecik, cümlenin asıl anlamını ve yargısını taşıyan bölümüdür.

Örnek:

“Yağmur durunca dışarı çıktı.”
Bu cümlede “dışarı çıktı” kısmı temel cümleciktir. “Durunca” ise yan cümlecik olarak cümleye ek anlam katmaktadır.

Başka bir örnek daha verecek olursak:
Çalışırsan başarırsın.”
Burada ise “başarırsın” cümlenin temel cümleciğidir ve “çalışırsan” kısmı yan cümleciği oluşturur. Böylelikle birleşik cümle oluşmuş olur.

Yan Cümlecik Nedir?

Yan cümlecik, cümlenin bir öğesi olarak görev yapar ve genellikle fiilimsi, dilek-şart kipinde fiil ya da bir aktarma söz içerir. Yan cümlecik, temel cümleciğe ek bir anlam veya şart katar. Yan cümlecik, cümlenin öznesi, nesnesi, zarf tümleci gibi işlevlerde bulunabilir. Yan cümlecik yüklemi, fiilimsi ya da çekimli bir fiil olabilir.

Örnek:

“Onu çizip bitirdi.”
Burada “çizip” yan cümlecik olarak kullanılmıştır ve temel cümlecik “bitirdi” dir. “Çizip” kelimesi bir fiilimsi olduğu için yan cümleciği oluşturur.

Bir başka örnek:
“Akşam size mutlaka uğrarım, demişti.”
Bu cümlede, “demişti” kısmı yan cümlecik olup, aktarma söz olarak kullanılmıştır. Temel cümlecik ise “uğrarım” kısmıdır.

Birleşik Cümlelerin Türleri

Birleşik cümleler, farklı yapıları nedeniyle çeşitli kategorilere ayrılır. Bunlar dört ana başlıkta incelenir:

1) Girişik Birleşik Cümle

Girişik birleşik cümleler, içinde fiilimsi bulunan cümlelerdir. Yan cümlecik, fiilimsinin olduğu bölümdür, temel cümlecik ise yüklemi içeren bölümdür. Yan cümlecik temel cümleciğin bir öğesi olabilir ya da cümledeki işlevine göre farklı görevler üstlenebilir.

Açıklamalı Örnekler:

Vazgeçenler sadece kaybedenlerdir.”
Bu cümlede, “vazgeçenler” sözcüğü bir sıfat-fiil eki almıştır ve yan cümleciktir. Yüklemin bulunduğu kısım olan “kaybedenlerdir” ise temel cümleciktir.

“Abdal ata binince, bey oldum sanır.”
Bu cümlede yan cümlecik, “Abdal ata binince” kısmıdır ve “-ince” zarf-fiil eki ile oluşmuştur. Temel cümlecik ise “bey oldum sanır” kısmıdır.

Başka Örnekler:

  • Bal toplayacak çiçeği arar. (Yan cümlecik: belirtili nesne)
  • Yüz kere hesaplayıp bir kez kesmeliyiz. (Yan cümlecik: zarf tümleci)
  • Bilen yanılır. (Yan cümlecik: özne)
  • Kırıldığı noktadan kopar. (Yan cümlecik: dolaylı tümleç)

Not:

Bir cümlede kaç tane fiilimsi varsa o kadar yan cümlecik bulunur.

Örnek:

Gözyaşlarını silerek yürürken düşüp yaralanmış.”
Bu cümlede üç yan cümlecik vardır: “silerek”, “yürürken” ve “düşüp” fiilimsileridir.

2) Şartlı Birleşik Cümle

Şartlı birleşik cümleler, yan cümleciğin temel cümleye şart anlamı katmasıyla oluşur. Yan cümlecik, genellikle “-se, -sa” şart kipi eki alır ve temel cümleye bağlanır. Ana cümleyi zaman, şart, sebep veya benzetme açısından tamamlar.

Açıklamalı Örnekler:

Ne doğrarsan kaşığında o çıkar.”
Bu cümlede, “ne doğrarsan” kısmı yan cümleciği oluşturur ve şart kipi ekiyle temel cümleye bağlanır.

Çalışırsan sınavı kazanırsın.”
Bu cümlede de “çalışırsan” yan cümleciktir ve şart kipi eki ile temel cümleye bağlanmıştır.

3) İç İçe Birleşik Cümle

Başka bir kişinin sözünün, olduğu gibi aktarılmasıyla oluşan birleşik cümlelere “iç içe birleşik cümle” denir. Bir cümle içerisinde, başka bir cümle öğe olarak yer alır ve iki cümle birbirine bağlanır.

Açıklamalı Örnekler:

“Ben seni anlıyorum, dedi.”
Burada, “anlıyorum” cümlesi yan cümleciktir ve temel cümlenin belirtisiz nesnesi olarak görev yapmaktadır. Temel cümleciğin yüklemi “dedi”dir.

“Ahmet, ‘Seninle görüşmek istiyorum‘ dedi.”
Bu cümlede, aktarılan söz yan cümleciktir ve temel cümleye eklenmiştir.

4) Ki’li Birleşik Cümle

“Ki” bağlacıyla kurulan birleşik cümlelere ki’li birleşik cümle denir. Farsçadan dilimize geçen “ki” bağlacı, çekimli fiillerden sonra gelir ve yan cümleciği temel cümleye bağlar.

Örnekler:

Dürüst ol ki herkes sana güvensin.”
Bu cümlede, “dürüst ol” kısmı yan cümleciktir ve “ki” bağlacıyla temel cümleye bağlanmıştır.

“Emanete sahip çık ki münafık olmayasın.”
Burada da “emanete sahip çık” kısmı yan cümlecik olup, “ki” bağlacı ile temel cümleye bağlanmıştır.

Bu şekilde, birleşik cümlelerin farklı türlerini ve bu türlerin cümlede nasıl görev yaptığını anlamış oluruz.


Yorum Cümleleri Tanımı ve Açıklamalı Örnek Cümleler

Eylül 15, 2024 Okuma süresi: 9 dakika

Herhangi bir olay veya duruma duyguların katıldığı anlatımlar, yorum cümleleri olarak adlandırılır. Bu tür cümlelerde kişisellik ve öznellik belirgindir. Yorum cümleleri, bir olay veya duruma dair kişisel görüşleri ve duygusal değerlendirmeleri içerir.

Yorum Cümleleri ile İlgili Açıklamalı Örnek Cümleler

Örnek 1

Artık hayallerimin suya düşeceğinden kaygılanmıyorum çünkü onlar, düşe düşe yüzmeyi öğrenmişler. (Cemal Süreya)

Bu cümlede, kişisel duygular ve öznellik öne çıkmaktadır. “Hayallerin suya düşmesi” ve “hayallerin düşe düşe yüzmeyi öğrenmeleri” ifadeleri, kişisel görüş ve duyguları yansıttığı için yorum cümlesi olarak değerlendirilir.

Örnek 2

Dürüstlük, kıymetli bir mülktür; ucuz insanlarda bulunmaz. (Balzac)

“Dürüstlük” soyut bir kavramdır ve soyut kavramlar genellikle nesnel ölçütlerle değerlendirilmez. Cümlede “Dürüstlük, kıymetli bir mülktür” ve “ucuz insanlar” ifadeleri kişisel görüşler içerdiği için cümle yorum cümlesi olarak kabul edilir.

Örnek 3

Kadınlar zayıftır ama anneler güçlüdür. (Victor Hugo)

Bu cümlede, “kadın” ve “ana” kavramları üzerinden yapılan değerlendirme kişisel bir bakış açısını yansıtır. “Ana”nın çocuk sahibi olduğu için daha duyarlı ve güçlü olduğu düşüncesi, kişisel yorumları içerir. Bu nedenle, cümle yorum cümleleri arasında yer alır.

Örnek 4

Bahar mevsiminde duygular sel gibi akar.

Cümlede “duyguların sel gibi akması” ifadesiyle, bahar mevsimiyle ilişkili olarak kişisel duyguların etkisi anlatılmaktadır. Bu tür bir anlatım, kişisel bir görüş ve duygusal değerlendirme içerir, dolayısıyla yorum cümlesidir.

Örnek 5

Ne zaman bir düş kursam, ertesi gün hayal kırıklıklarını toparlıyorum. (Murathan Mungan)

Bu cümlede “düş kurmak” ve “hayal kırıklıklarını toparlamak” ifadeleri kişisel deneyim ve öznelliği yansıtır. Kişinin kişisel görüşleri ve duygusal durumları, yorum cümlesinin temelini oluşturur.

Örnek 6

Sesini hatırlamıyorum bile ama söyledikleri hala aklımda. (İlhan Berk)

“Söyledikleri hala aklımda” ifadesi, duygu ve kişisel izlenimleri yansıtır. Bu tür bir anlatım kişisel görüşleri ve duygusal bir atmosferi ifade eder, bu yüzden yorum cümlesi olarak kabul edilir.

Örnek 7

Gönlümü yayla yaptım Bingöl çobanlarına der. (Kemalettin Kamu)

“Gönlümü yayla yaptım” ifadesi, kişisel bir görüşü ve öznelliği içerir. Şairin sanatsal bir ifadeyle gerçekleştirdiği bu yorum, kişisel bir bakış açısını yansıtır ve yorum cümlesi olarak değerlendirilir.

Örnek 8

Zaman, en iyi yazardır. Her zaman mükemmel sonları yazar.

“Zaman” kavramı etrafında yapılan bu değerlendirme, kişisel bir görüşü ve öznelliği içerir. “Mükemmel sonlar yazmak” ifadesi, kişisel bir yorumdur ve bu cümle yorum cümleleri arasında yer alır.

Örnek 9

Beraber ağlamaktaki tatlılık kadar hiçbir şey kalpleri birbirine bağlamaz. (Rousseau)

Cümlede “beraber ağlamaktaki tatlılık” ve “kalpleri birbirine bağlamak” ifadeleri, duygusal bir değerlendirmeyi içerir. Bu tür bir anlatım kişisel bir yorum yapar ve bu nedenle yorum cümlesi olarak kabul edilir.

Örnek 10

Meğer susmak; insanın içiyle konuşmasıymış, geç fark ettim. (K. Tazeoğlu)

“İnsanın içiyle konuşması” ifadesi, kişisel bir görüş ve öznelliği içerir. Bu tür bir yorum, kişisel duyguları ve deneyimleri yansıttığı için yorum cümlesidir.

Yorumlanabilecek Sözler

Farklı bir dünyayla karşılaşırsınız onun bu son eserinde.

Bu cümlede “farklı bir dünyayla karşılaşmak” ifadesi kişisel bir gözlem ve değerlendirmeyi yansıtır. Bu tür bir ifade kişisel yorumları içerir.

Hayat yaşandığı kadar vardır. Gerisi ya hafızalardaki hatıra ya da hayallerdeki ümittir.

“Hayat yaşandığı kadar vardır” ifadesi, kişisel bir değerlendirme ve öznelliği içerir. Bu tür yorumlar kişisel görüşleri ifade eder.

Ay ninniler söylüyordu Dünya’ya, Güneş ağabeyi uykudayken.

“Ay ninniler söylüyordu” ifadesi, kişisel bir hayal gücünü ve duygusal anlatımı yansıtır. Bu tür bir yorum kişisel görüşleri ifade eder.

Uçsuz bucaksız gökyüzünde kanat çırpan martıların seyrinde gönül huzura ererdi.

“Uçsuz bucaksız gökyüzünde martıları izlemek” ifadesi, kişisel bir duygusal deneyimi anlatır. Bu tür yorumlar kişisel duyguları ve gözlemleri yansıtır.

Yeryüzünde biten her hayat için gökyüzünde bir melek ağlar.

“Gökyüzünde melek ağlar” ifadesi, kişisel bir duygusal yorum ve gözlemi içerir. Bu tür anlatımlar kişisel görüşleri yansıtır.

Hasret kapımda nöbet tutar.

“Hasret kapımda nöbet tutar” ifadesi, kişisel bir duygusal durumun ve öznelliğin ifadesidir. Bu tür bir yorum kişisel görüşleri içerir.

Gözler yaşarmadıkça gönüllerde gökkuşağı oluşmaz. (Cheney)

“Gözler yaşarmadıkça gönüllerde gökkuşağı oluşmaz” ifadesi, kişisel bir duygusal gözlem ve yorum içerir. Bu tür bir ifade, kişisel görüşleri ve duygusal değerlendirmeleri yansıtır.

Eğer aşk için kelime gerekseydi, dilsizler nasıl sevecekti. (Edward)

“Dilsizlerin sevmesi” ifadesi, kişisel bir görüş ve duygusal yorum içerir. Bu tür bir ifade, kişisel gözlemleri ve duygusal değerlendirmeleri yansıtır.

Cam kırıkları gibidir bazen kelimeler, ağzına dolar insanın. Sussan acıtır; konuşsan kanatır! (Oğuz Atay)

“Kelimelerin cam kırıkları gibi olması” ifadesi, kişisel bir duygusal gözlem ve yorum içerir. Bu tür bir anlatım, kişisel görüşleri ve öznelliği yansıtır.

Hazin hazin esiyordu sonbahar rüzgârları.

“Sonbahar rüzgârlarının hazin esmesi” ifadesi, kişisel bir duygusal gözlem ve yorum içerir. Bu tür anlatımlar kişisel duyguları yansıtır.

Acıya kahkaha atabilmek bir sanatsa eğer ben çok pahalı bir tabloyum. (Bukowski)

“Acıya kahkaha atabilmek” ifadesi, kişisel bir duygusal yorum ve gözlemi içerir. Bu tür bir anlatım kişisel görüşleri ve öznelliği yansıtır.


Benzetme

Eylül 15, 2024 Okuma süresi: 7 dakika

Benzetme, iki kavram, olay ya da durumun birbiriyle ilişkilendirilerek anlatılmasına denir ve bu anlatım biçimi özellikle düşünceyi somutlaştırmak ve daha anlaşılır kılmak amacıyla kullanılır. Benzetmenin temel amacı zayıf olanı daha güçlü bir şeye yaklaştırmak, bu sayede anlatımı daha etkili ve akılda kalıcı hale getirmektir. Benzetme yaparken genellikle “gibi, tıpkı, sanki, adeta” gibi ifadeler tercih edilir. Benzetme çoğunlukla cümle düzeyinde yer alır ancak bazı paragraflarda da bu anlatım yoluna başvurulabilir. Benzetme, anlatımı güçlendirmek ve netleştirmek amacıyla kullanılan en önemli tekniklerden biridir.

Bir benzetmede genellikle dört ana unsur bulunur: benzeyen, benzetilen, benzetme yönü ve benzetme edatı. Bu unsurların tamamı bir arada kullanılır. Ancak bazen benzetme yönü ve edatı, anlatımın doğallığı içerisinde yer almayabilir. Benzetme yapılırken, anlatılmak istenen asıl şey benzeyen unsur olup, benzetilen ise onu açıklamak amacıyla kullanılır. Benzetme, okurun zihninde canlandırmak istediği düşünceyi somutlaştırır ve etkili bir şekilde aktarılmasını sağlar.

Benzetme ile İlgili Örnekler

Örnek 1

“Bilmiyorum duygularım beni hangi derin uçurumlara sürükleyecek. Hangi yoldan devam edeceğimi kestiremiyorum. İnsan neden hisleriyle boğuşur, neden onların derinliklerinde kaybolur? Bence bunun nedeni hayata anlam katmasıdır. Duygularım bir kasırga gibi içimde esip coşarken, hayat da daha renkli bir hâl alır benim için. Öyleyse neden hislerimizi köreltemiyoruz ki? Bırakalım hislerimiz özgürce süzülsün, adeta bir balık gibi engin denizlerde yüzsün.”

Açıklama: Bu paragrafta yazar düşüncelerini daha anlaşılır ve canlı kılmak için benzetme yöntemine başvurmuştur. “Duygularım bir balık gibi okyanusların derinliklerinde yüzsün.” ifadesinde, duygular ile balık arasında bir benzetme yapılmıştır. Burada balık, denizde özgürce dolaşan bir varlık olarak duygulara benzetilmiştir ve bu benzetme, duyguların serbestçe hareket etmesi gerektiğini vurgulamaktadır.

Örnek 2

“Türkülerimiz… Bazen derin bir sızı, bazen mutluluğun kaynağı. Eskiden bir Kerkük türküsü, bir Erzurum türküsüyle sabahlara uyanırdık. Zaman zaman da Nizip yöresine ait türküler ruhumuzu okşardı. Her türlü kötülükten uzak, yürekleri birleştiren bu türküler, tıpkı şairin dediği gibi ‘Ana sütü gibi saf ve temiz’dir. Türküler, ruhumuza ana sütü gibi hayat veren, bizi hayata bağlayan değerlerdir.”

Açıklama: Bu paragrafta, türküler ile ana sütü arasında bir benzetme yapılmıştır. Ana sütü, insan hayatında saf ve temiz olan, hayata bağlayan bir unsur olarak bilinir. Yazar, bu saflık ve temizliği türkülerle özdeşleştirerek onların da aynı şekilde ruhu besleyen, yaşama bağlayan unsurlar olduğunu anlatmak istemiştir.

Örnek 3

“Hayatın akışına karşı adeta bir yaprak gibi savruluyoruz. Bazen sert bir duvara çarpıyoruz, bazen de rüzgârın önünde savrulup gidiyoruz. Hiçbir zaman istediğimiz yönde ilerleyemiyoruz. Neden mi? Çünkü yeterince çaba sarf etmiyoruz. Hayatı rüzgârsız düşünmek elbette mümkün değil. Ancak insanlar, emek ve gayretle bu rüzgârın yönünü değiştirebilirler. Öyleyse neden bir kuru yaprak gibi hafif ve savunmasız olalım ki? Rüzgârın önünde savrulup gitmeyelim.”

Açıklama: Bu örnekte, insanların hayat karşısındaki zayıflığı, bir yaprağın rüzgârda savrulmasına benzetilmiştir. Yaprak, doğada rüzgârın önünde çaresizce sürüklenen bir varlıktır ve bu benzetmeyle, insanın hayatın karşısında çaba göstermediği takdirde aynı şekilde savrulacağı anlatılmak istenmiştir.

Örnek 4

“Toplumda kömür gibi kapkara gözlü insanlar ya da hilal gibi düzgün kaşlı bireyler olabilir. Ancak asıl önemli olan, sabırda Eyüp gibi insanların bulunmasıdır. O, durmuş bir saat misali zamandan şikâyetçi olmayan biriydi. İnsan, rüzgâr gibi hızla akan zamanın içinde sabırla ilerlemelidir. Çünkü her insan fanidir ve bir gün bu dünyadan göçüp gidecektir.”

Açıklama: Bu paragrafta birden fazla benzetme yapılmıştır. Gözler, siyah renklerinden dolayı kömür ile; kaşlar ise düzgünlüklerinden dolayı hilal ile benzetilmiştir. Ayrıca, sabırlı bir insan Hz. Eyüp’e, durgun bir zamanı anlatmak için de durmuş bir saate benzetme yapılmıştır. Bu cümleler, okurun zihninde anlatılanları daha somut ve etkileyici hale getirmek için kullanılmıştır.

Örnek 5

“Ülkemizin can damarı olan o geniş ovale doğru yaklaşıyorduk. Hangi ova mı? Elbette ki Çukurova’dan bahsediyorum. Bahar geldiğinde güzelliğiyle insanı büyüleyen o görkemli yer. Çukurova, yine göz kamaştırıcı görünüyordu; sanki beyaz bir at gibi zarif ve süslüydü bu mevsimde. O uçsuz bucaksız coğrafya, rüyalara giren bir diyar gibi masalsıydı.”

Açıklama: Bu paragrafta, Çukurova güzelliği ve zarafetiyle beyaz bir ata benzetilmiştir. Beyaz at, zarif, güzel ve dikkat çeken bir varlık olarak seçilmiştir ve bu benzetmeyle Çukurova’nın doğasının aynı özelliklere sahip olduğu anlatılmak istenmiştir.

Bu örneklerde görüldüğü gibi, benzetme ile anlatılan şeyler daha anlaşılır ve zihinde canlanacak bir hale getirilir. Bu sayede anlatılmak istenen düşünce daha etkili bir şekilde aktarılmış olur.


Öğretici Anlatım

Eylül 15, 2024 Okuma süresi: 9 dakika

Öğretici Anlatım: Bilgilendirme ve Yönlendirme Tekniği

Bir konuda okuyucuyu bilgilendirmek, düşündürmek, yönlendirmek ve ikna etmek amacıyla kullanılan anlatım tekniğine öğretici anlatım denir. Bu anlatım biçimi, genellikle belirli bir bilgi vermek ve okuyucuyu konu hakkında bilinçlendirmek amacı taşır.

Öğretici Anlatımın Özellikleri

  • Öğretici anlatım, açıklama, aydınlatma ve bilgi verme amacı güder. Bu anlatım türü, konuyu net ve açık bir şekilde sunarak okuyucunun bilgi edinmesini sağlar.
  • Bu tür metinlerde kelime oyunlarına yer verilmez. Sanatlı ve süslü ifadelerden kaçınılır, çünkü ana amaç bilgi vermek ve anlaşılır olmaktır.
  • Öğretici anlatımda sade, açık, pürüzsüz ve anlaşılır bir dil kullanılır. Okuyucunun metni rahatça kavrayabilmesi için dil basit ve net tutulur.
  • Dil, daha çok göndergesel işlevde kullanılır, yani dilin doğrudan bilgi iletme işlevi öne çıkar.
  • Söz sanatları ve kelimelerin mecaz anlamları öğretici anlatımda kullanılmaz. Bu anlatım, doğrudan ve açık bir iletişim sağlar.
  • Öğretici anlatımda cümleler genellikle nesnel ve tarafsız bir biçimde oluşturulur. Gereksiz söz tekrarları ve telaffuzu güç kelimelerden kaçınılır.
  • Duygu ve düşünceler kesin, kısa ve net bir şekilde ifade edilir. Amacın bilgi vermek olduğu bu anlatımda, dolaylı anlatımlardan kaçınılır.
  • Öğretici anlatımda dil dışı öğelere başvurulabilir. Grafik, tablo, plan gibi görsel öğeler, metnin daha anlaşılır ve etkili olmasına katkıda bulunur.
  • Genellikle geniş zaman kipi kullanılır. Bu, verilen bilgilerin genel ve daimî olduğunu ifade eder.
  • Öğretici anlatımda anlatıcı, hedef kitlede belirli bir beklenti içindedir. Bu, açıklayıcı anlatımdan ayrılmasını sağlar.
  • Öğretici metinler, somut ve anlaşılır bilgiler içerir. Metinlerde bazı durumlarda terimler yer alabilir ve okuyucunun bilgiyi kavrayabilecek birikime sahip olması beklenir.
  • Ders kitapları, ansiklopediler, bazı akademik metinler ve mesleki yayınlar gibi kaynaklarda bu anlatım tekniği sıklıkla kullanılır.

Öğretici Anlatımla İlgili Örnekler

Örnek 1

DİL BİRLİĞİNİN ÖNEMİ

Bir millet, aynı topraklar üzerinde yaşayan, aralarındaki dil, tarih, ülkü, gelenek ve görenek birliği ile tanımlanır. Bir toplumun millet olarak adlandırılabilmesi için, o toplumda ortak bir dil konuşulması, tarihi bir geçmişe sahip olmaları, gelecekte birlikte yaşama arzusunu taşımaları ve ortak duyguları paylaşmaları gerekmektedir. Millet olmanın ve birlikte yaşamanın temeli, dil, kültür ve geçmişin birikimi ile atılır.

Fertleri birbirine bağlayan ve milletin oluşumunu sağlayan temel unsur kültürdür. Kültürün en önemli parçalarından biri dildir. Eğer dil olmazsa, milletler de dağılır, tıpkı harcına çimento katılmadan örülmüş tuğlaların dağıldığı gibi. Nasıl ki tuz yiyeceği korursa, dil dini, din de milleti korur. Diline sahip çıkmayan milletler, kendi değerlerinden koparak egemen milletlerin sömürgesi haline gelir. Dil, bir milletin hem kalbi hem de zihnidir. Unutulmamalıdır ki, kalbi duran ölür, zihnini yitiren delirir.

Bu nedenle, dil, insanları bir arada tutan ve aralarındaki iletişimi sağlayan tek araçtır. Dil, milletin birlik ve bütünlüğünü sağlayan en güçlü bağdır. Dil; geçmişi bugüne, bugünü ise yarınlara bağlar. Bir milletin dili, onun tarihi ve kültürü ile iç içedir. Bu yüzden, millet için gerekli olan her şey dilde saklıdır. Dilsiz bir millet tarihin hiçbir döneminde varlığını sürdürememiştir. (kamudanhaber.com)

Açıklama: Bu metin, okuyucuyu bilgilendirmek, düşündürmek ve yönlendirmek amacıyla yazılmıştır. Metin, kelime oyunları içermeyen, sade ve açık bir dil kullanılarak yazılmıştır. Geniş zaman kipinin tercih edilmesi ve metnin akademik özellikler taşıması, bu metnin öğretici anlatım tekniğiyle oluşturulduğunu gösterir.

Örnek 2

İLİM KENDİN BİLMEKTİR

İlim, ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsin
Ya nice okumaktır

Okumaktan murat ne
Kişi Hak’kı bilmektir
Çün okudun bilmezsin
Ha bir kuru ekmektir

Okudum bildim deme
Çok taat kıldım deme
Eğer Hak bilmez isen
Abes yere gelmektir

Dört kitabın mânâsı
Bellidir bir elifte
Sen elifi bilmezsin
Bu nice okumaktır

Yiğirmi dokuz hece
Okursun uçtan uca
Sen elif dersin hoca
Mânâsı ne demektir

Yunus Emre der hoca
Gerekse bin var hacca
Hepisinden iyice
Bir gönüle girmektir
(Yunus Emre)

Açıklama: Bu şiir, okuyucuyu ikna etmek, düşündürmek, yönlendirmek ve nasihat vermek amacıyla yazılmıştır. Şiir, yazıldığı döneme uygun olarak sade, açık ve pürüzsüz bir dil kullanımı içerir. Şiirin dizelerinde geniş zaman kipinin kullanılması, şiirin öğretici anlatım tekniğinden faydalanarak yazıldığını gösterir.


İlgi (Tamlayan) Eki Örneklerle Detaylı Açıklama

Eylül 15, 2024 Okuma süresi: 4 dakika

İlgi (Tamlayan) Eki (-ın, -in, -un, -ün, -im)

İlgi (tamlayan) eki, ad tamlamalarında kullanılan ve tamlayan olan sözcüğe eklenen bir ektir. Bu ek, belirtili ad tamlaması oluşturarak cümlelerde anlam bütünlüğü sağlar.

Kullanım ve Örnekler:

  1. Belirtili Ad Tamlaması Oluşturma:
    • Bahçenin çiçekleri herkesin ilgisini çekti.
    • Onların evleri gerçekten çok güzelmiş!
    • Bizim okulumuz kısa sürede yeniden boyandı.
  2. Kişi Zamirlerinde İlgi Eki:

    İlgi eki, “ben” ve “biz” kişi zamirlerine geldiğinde “-im” şeklini alır, ve yine bir isim tamlaması oluşturur.

    • Benim babam (Buradaki “-im” eki kişi zamiri “ben”e aittir ve tamlayan eki olarak kullanılmıştır.)
    • Bizim babamız (Benzer şekilde, “-im” eki kişi zamiri “biz”e aittir ve isim tamlaması oluşturur.)
  3. İyelik Eki ile Karıştırılmaması Gereken Durumlar:

    İlgi eki olan “-im” ve iyelik eki olan “-ım, -im, -um, -üm” sıklıkla karıştırılabilir. Bu karışıklığı önlemek için “tamlayan” ve “tamlanan” unsurlarına dikkat edilmelidir.

    • Arkadaşın gözlüğü (Burada “-ın” eki tamlayan olarak işlev görür.)
    • Gözlüğün kırılmış (Burada “-ün” eki, senin gözlüğün anlamında tamlanan olarak kullanılmıştır.)
  4. Edat ve Fiil Bağlama:

    İlgi eki, isim, zamir ve sıfat-fiil sözcükleri edatlara ve fiillere bağlayabilir.

    • Arkadaşın için bunları yaptım. (İsim, edat ile bağlanmıştır.)
    • Senin için her şeyi göze alırım. (Zamir, edat ile bağlanmıştır.)
    • Tanıdıkların için bunlar hazırlanmış. (Sıfat-fiil, edat ile bağlanmıştır.)
    • Bütün güzellikler senin olsun. (Zamir, fiil ile bağlanmıştır.)
    • Okul birinciliği Furkan’ın oldu. (İsim, fiil ile bağlanmıştır.)
  5. İlgi Zamiri (ki):

    Türkçede, ad görevli bir sözcüğe “-ki” ekinin getirilmesiyle oluşturulan ilgi zamiri, belirtili isim tamlamalarında “tamlanan” unsurunun yerini tutar. Bu zamir eklendiği sözcüğe her zaman bitişik yazılır ve büyük küçük ünlü uyumuna uymayan tek biçimi “-ki”dir.

    • Seninki (senin evin)
    • Bizimki (bizim evimiz)
    • Sizinki (sizin eviniz)
  6. Diğer Kullanım Alanları:
    • Sınava çalışmalısın ki kazanabilesin. (Burada “-ki” bağlaç olarak kullanılmıştır.)
    • Duydum ki unutmuşsun gözlerimin rengini. (Bu kullanımda “-ki” bağlaç olarak işlev görür.)
    • Akşamki maç oldukça heyecanlıydı. (Burada “-ki” sıfat yapım eki olarak kullanılmıştır.)
    • Evdeki hesap çarşıya uymaz. (Yine burada “-ki” sıfat yapım eki olarak işlev görür.)

Dünya, Güneş, Ay ve Gezegen Adları Nasıl Yazılır?

Eylül 15, 2024 Okuma süresi: 4 dakika

“Dünya”, “Güneş” ve “Ay” sözcüklerinin yazımı, cümle içindeki kullanım alanlarına göre değişiklik gösterir.

Gök Bilimi ve Coğrafya Bağlamında

  • Büyük harfle yazılır: Bu sözcükler, gök cisimleri olarak kullanıldığında büyük harfle yazılırlar. Örneğin:

    • Dünya, Güneş Sistemi’nin üçüncü gezegenidir.
    • Ay, Dünya’nın tek doğal uydusudur.
    • Güneş, Güneş Sistemi’nin merkezindeki yıldızdır.

Gündelik Hayatta

  • Küçük harfle yazılır: Bu sözcükler, mecazi anlamda veya günlük hayatta kullanıldığında küçük harfle yazılırlar. Örneğin:

    • Bugün hava çok sıcak, sanki güneş yeryüzüne düşecekmiş gibi.
    • O benim dünyam.
    • Geceleyin ay ışığında yürüyüşe çıktık.

Özetle:

  • Büyük harfle yazım: Gök cisimleri olarak kullanıldığında (astronomi, coğrafya)
  • Küçük harfle yazım: Mecazi anlamda veya günlük hayatta kullanıldığında

Önemli Not:

  • Diğer gezegenler: Diğer gezegenlerin adları da (Mars, Jüpiter vb.) her zaman büyük harfle yazılır.
  • Yıldızlar: Bütün yıldızların adları büyük harfle başlar.

Örnek Cümleler:

  • Doğru: Dünya, Güneş Sistemi’nin bir parçasıdır.
  • Yanlış: dünya, güneş sisteminin bir parçasıdır.
  • Doğru: Ay, gökyüzünde parlıyor.
  • Yanlış: ay, gökyüzünde parlıyor.
  • Doğru: Bugün hava çok güzel, güneş parlıyor.
  • Yanlış: Bugün hava çok güzel, Güneş parlıyor.

Neden Önemlidir?

  • Doğru yazım: Dilin kurallarına uygun yazım, iletişimin daha etkili olmasını sağlar.
  • Saygı: Büyük harf kullanımı, bu gök cisimlerinin önemini vurgular.

Unutmayın: Bu kuralı öğrenerek, “Dünya”, “Güneş” ve “Ay” sözcüklerini doğru şekilde kullanabilirsiniz.


Ek Fiilin Görevleri

Eylül 15, 2024 Okuma süresi: 7 dakika
1. İsim Soylu Sözcükleri Yüklem Yapmak: Ek fiil isim soylu sözcükleri yüklem yaparken dört kip ekinden yararlanır;• Görülen (Bilinen) Geçmiş Zaman: Görülen geçmiş zamanda isimlere “-idi” eki getirilerek cümlede yüklem görevi üstlenmeleri sağlanır.

Örnek: Alperen çalışkan idi. → Örnek cümlede “-idi” eki “çalışkan” isminin sonuna gelmiş vee bu ismin cümlede yüklem görevi üstlenmesini sağlamıştır. Ek fiil kendinden önceki sözcüğe birleşik olarak da yazılabilir. Birleşik yazıldığında başındaki ünlü düşer. Alperen çalışkandı.

Öğrenilen (Duyulan) Geçmiş Zaman: Öğrenilen geçmiş zamanda isimlere “-imiş” eki getirilerek cümlede yüklem görevi üstlenmeleri sağlanır.

Örnek: Alperen çalışkan imiş.Alperen çalışkanmış.

Şart Kipi: İsimlere “-ise” eki getirilerek oluşturulur. Cümleye koşul anlamı katar. Ek fiilin koşul ekini alan sözcük cümlede yüklem görevini üstlenmez.

Örnek: Hastaysa biraz dinlensin. (hasta ise)

Geniş Zaman: Ek fiilin geniş zaman kipinde kullanılan şekli, diğer çekimlerdeki kadar belirgin değildir. Ek fiilin geniş zaman çekiminde, (üçüncü tekil vee çoğul kişiler hariç) sadece kişi ekinden yararlanılır.

1. tekil kişi: çalışkanım → kişi eki kullanılmış

2. tekil kişi: çalışkansın → kişi eki kullanılmış

3. tekil kişi: çalışkandır → ek fiilin geniş zamanı kullanılmış

1. çoğul kişi: çalışkanız → kişi eki kullanılmış

2. çoğul kişi: çalışkansınız → kişi eki kullanılmış

3. çoğul kişi: çalışkanlardır → -lar kişi ekinden sonra ek fiilin geniş zamanı kullanılmış

2. Basit Zamanlı Filleri Birleşik Zamanlı Yapmak:

Ek fiilin görevlerinden biri de basit zamanlı filleri birleşik zamanlı yapmaktır. Bu konuyu incelemeden önce basit zamanlı fiil kavramını öğrenelim. Basit zamanlı fiil, fiilin tek birr zaman veya kip bildirecek şekilde çekimlenmesiyle oluşur.

gider, gidiyor, gidecek, gitmiş

Birleşik zamanlı fiil ise, fiilin birden çokk kip vee zaman bildirecek şekilde çekimlenmesiyle oluşur. Basit zamanlı fiillere ek fiil getirilerek birleşik zamanlı fiil yapılır.

Her sabah erken kalk-aridi. → Her sabah erken kalkardı.
Yukarıdaki örnekte “kalmak” fiiline “-ar” geniş zaman eki getirilmiş vee birr tek zaman eki aldığı için bu haliyle basit zamanlı fiil olmuştur. Daha sonra ise ek fiilin “-idi” eki getirilmiş, “kalkar idi” veya diğer okunuşuyla “kalkardı” şekline dönüşmüş vee birleşik zamanlı fiil olmuştur. www.z-turkce.com

BİRLEŞİK ZAMAN KİPLERİ

Hikaye Birleşik Zaman: Fiilin basit çekiminden sonra ek fiilin “idi” şekli getirilerek yapılır.

Örnek: gel-miş-idi-mgelmiştim

gel → fiil kökü

miş → duyulan geçmiş zaman eki

idi → ek fiilin hikaye birleşik zamanı

m → kişi eki

Örnek: git-meli-idigitmeliydi

git → fiil kökü

meli → gereklilik kipi

idi → ek fiil

Rivayet Birleşik Zaman: Fiilin basit çekiminden sonra ek fiilin “imiş” şekli getirilerek yapılır.

Örnek: gel-ecek-imiş-imgelecekmişim

gel → fiil kökü

ecek → gelecek zaman eki

imiş → ek fiilin rivayet birleşik zamanı

im → kişi eki

Örnek: git-meli-imişgitmeliymiş

git → fiil kökü

meli → gereklilik kipi

imiş → ek fiilin rivayet birleşik zamanı

Koşul (Şart) Birleşik Çekimi: Fiilin basit çekiminden sonra ek fiilin “ise” şekli getirilerek yapılır.

Örnek: bil-ecek-isebilecekse

bil → fiil kökü

ecek → gelecek zaman eki

ise → ek fiilin koşul birleşik çekimi

Örnek: al-malı-ise-nalmalıysan

al → fiil kökü

malı → gereklilik kipi

ise → ek fiilin koşul birleşik çekimi

n → kişi eki


Kanıtlayıcı Anlatımın Tanımı ve Özellikleri

Eylül 15, 2024 Okuma süresi: 9 dakika

Kanıtlayıcı Anlatımın Tanımı ve Özellikleri

Kanıtlayıcı anlatım, herhangi bir düşüncenin veya konunun doğruluğunun çeşitli açılardan okuyucuya veya dinleyiciye ispatlanmaya çalışıldığı anlatım biçimidir. Bu tür bir anlatım, ikna, inandırma, kabul ve benimsetme kavramlarıyla da açıklanabilir. Kanıtlayıcı anlatımın amacı, ileri sürülen düşüncenin ispatlanmasıdır.

Kanıtlayıcı Anlatımın Özellikleri

  1. İkna ve İnandırma: Kanıtlayıcı anlatımda, yazarın amacı, okuyucuyu veya dinleyiciyi ikna etmek, inandırmak ve kendi görüşünü kabul ettirmektir. Yazar, görüşünü destekleyen argümanlarla okuyucuyu ikna etmeye çalışır.
  2. Konu Gerekliliği: Kanıtlayıcı anlatımda, öncelikle belirli bir konunun bulunması gerekir. Bu konu, yazarın ispatlamaya çalışacağı düşüncenin temeli olur.
  3. Göndergesel Dil: Dil, genellikle göndergesel işlevde, bazen de alıcıyı harekete geçirme işlevinde kullanılır. Yazar, dilin nesnel ve anlaşılır bir şekilde kullanılmasına özen gösterir.
  4. Sorular ve Tekrar: Yazar, kendi düşüncesinin kabul görmesini sağlamak için okuyucuya düşünmeye teşvik eden sorular sorar. Ayrıca, belirli kelime ve kelime gruplarını tekrar eder.
  5. Gerçek Anlam Kullanımı: Kanıtlayıcı anlatımda, kelimeler ve öbekler genellikle gerçek anlamda kullanılır. Bu, anlatımın açıklayıcı ve doğrudan olmasına katkı sağlar.
  6. Üçüncü Şahısların Görüşleri: Konunun aydınlatılması için, üçüncü şahısların görüşlerine başvurulur. Bu, yazarın görüşünü destekleyen kanıtlar sunar.
  7. Nesnellik ve Sade Dil: Anlatımın nesnel, yorumdan uzak ve süslü olmaması dikkat edilmesi gereken bir diğer özelliktir. Sade bir dil kullanılarak açık ve anlaşılır bir anlatım sağlanır.
  8. Kavramların Tanımı ve Açıklaması: Kanıtlayıcı anlatımda, kavramların tanım ve açıklamaları oldukça önemlidir. Bu, okuyucunun görüşün temelini anlamasını sağlar.
  9. Kullanım Alanları: Kanıtlayıcı anlatım, genellikle eleştiri, makale, münazara, açık oturum, konferans gibi anlatımlarda kullanılır. Bu tür metinlerde görüşlerin ispatlanması önemlidir.
  10. Konu Sınırlandırması ve Bakış Açısı: Kanıtlayıcı anlatımda, yazar genellikle konuyu sınırlar veya konuya belirli bir bakış açısı kazandırır. Bu, anlatımın odaklanmış ve hedefe yönelik olmasını sağlar.
  11. Hedef Kitlenin Özellikleri: Yazar, hedef kitlesinin kültür düzeyini, geleneklerini ve beklentilerini de göz önünde bulundurmalıdır. Bu, anlatımın etkili ve doğru bir şekilde uyarlanmasını sağlar.
  12. Deneme ve Edebi Metinler: Kanıtlayıcı anlatım, deneme ve edebi metinler gibi metinlerde genellikle kullanılmaz. Bu tür metinlerde, anlatım daha özgür ve sanatsal olabilir.
  13. Uzman Görüşleri: Kanıtlayıcı anlatımda, yazar görüşünü kanıtlamak için alanında uzman kişilerin görüşlerine yer verebilir. Bu, görüşün güçlü bir şekilde desteklenmesini sağlar.
  14. Özgün İmgeler ve Söz Sanatları: Kanıtlayıcı anlatımda, özgün imgeler, soyutlama, süslü söyleyiş ve söz sanatlarından uzak bir anlatım tercih edilir. Bu, anlatımın doğrudan ve etkili olmasına yardımcı olur.
  15. Zarflar ve Güçlendirme: Yazar, savunduğu görüşe güç katmak için bazı zarflar kullanabilir. Örneğin, “elbette”, “şüphesiz”, “kuşkusuz”, “asla”, “kesinlikle” gibi sözcükler kullanarak vurgu yapabilir.

Kanıtlayıcı Anlatımın Örnekleri

Örnek 1

Şiirin başka bir dile çevrilip çevrilmeyeceği uzun zamandır tartışılmaktadır. Şiirin kendine özgü yapısı nedeniyle, çevirisinin zor olduğunu söylemek mümkündür. Anlamın okur merkezli olması, bir dildeki ses ve biçemin diğer dilde yakalanmasının zor olması, dillerin sözcüklerinin her zaman birbirini karşılamaması şiir çevirisini zorlaştıran etkenlerdir. Jean Cocteau, “Şiir, öyle ayrı bir dil ki başka hiçbir dile çevrilemez hatta yazılmış göründüğü dile bile.” sözüyle bu gerçeği ortaya koymaktadır.

Açıklama: Bu parçada yazar, “şiirin yapısı nedeniyle çevirisinin zor olduğu” düşüncesini işlemiştir. Bunu inandırıcı kılmak için, aynı doğrultuda düşünen Jean Cocteau’nun sözünden yararlanarak tanık olarak göstermiştir. Yazar, ayrıca örneklere başvurarak düşüncesini ispatlamaya çalışmaktadır.