Mecaz Anlam
Eylül 16, 2024 - Okuma süresi: 5 dakika
Mecaz Anlam
Mecaz anlam, bir sözcüğün gerçek anlamıyla şekil veya işlev bakımından hiçbir bağı kalmadığı durumlarda kullanılır. Mecazlı anlatımda, benzetme amacı güdülür ve sözcüğün gerçek anlamından uzaklaşarak yeni bir anlam kazandığı görülür. Bu anlam, dilin zenginliğini ve renkli ifade biçimlerini yansıtır. Mecaz anlamlar, deyim ve atasözü gibi ifade şekillerinde de karşımıza çıkabilir.
Mecaz Anlam Örnekleri
- Sen bizim için bir ışıksın üstadım.
(Mecaz anlam: Yol gösterici. Burada “ışık” kelimesi, gerçek anlamında ışık olmanın ötesinde, kişiyi yönlendiren, rehberlik eden biri olarak kullanılmıştır.)
- Çok ağır sözlerle muhatabına yükleniyordu.
(Mecaz anlam: Hakaret içeren. “Ağır sözler” ifadesi, gerçek anlamında fiziksel ağırlık taşımayan, ancak hakaret veya eleştiri barındıran sözler anlamında kullanılmıştır.)
- Komşumuz bize dün akşam soğuk davrandı.
(Mecaz anlam: İlgisiz, sevgisiz. “Soğuk” kelimesi, gerçek anlamında fiziksel soğukluk anlamında değil, kişinin ilgisiz ve sevgisiz tavırlarını ifade eder.)
- Boş gözlerle etrafına bakıyordu.
(Mecaz anlam: Anlamsız. “Boş gözler” ifadesi, kişinin bakışlarının anlamsız, boş olduğunu ifade eder; gerçek anlamında gözlerin içi boşalmış anlamına gelmez.)
- Mustafa bizimle olan tüm ilişkilerini kesti.
(Mecaz anlam: Bitirmek. Burada “kesti” kelimesi, gerçek anlamında bir şeyi fiziksel olarak kesmekten ziyade, ilişkilerin sona erdirilmesini ifade eder.)
- Öğretmenin sorusuna ters bir cevap verdi.
(Mecaz anlam: Alakasız. “Ters cevap” ifadesi, gerçek anlamında fiziksel bir terslik değil, soruya uygun olmayan veya alakasız bir yanıt anlamında kullanılmıştır.)
- Bu işte bizim sorumluluğumuz olmasaydı bu taş bize gelmezdi.
(Mecaz anlam: Üstü kapalı söylenen dokundurucu söz. “Taş” ifadesi burada, olumsuz bir durumu ifade eden, dolaylı yoldan eleştiri anlamında kullanılmıştır.)
- İki göz bebeğini aynı anda kaybedince günden güne erimeye başladı.
(Mecaz anlam: Metanetini kaybetmek. “Erimek” ifadesi, gerçek anlamında fiziksel bir erimeyi değil, kişinin moralinin ve dayanma gücünün azalmasını ifade eder.)
- Dünya, Suriye’de olanlara kör ve sağır kaldı.
(Mecaz anlam: Duyarsız kalmak. Burada “kör ve sağır kalmak,” gerçek anlamında gözlerin ve kulakların işlevsiz hale gelmesi değil, olaylara karşı duyarsızlık .)
- O, yetim çocuklara gayet sıcak davrandı.
(Mecaz anlam: İlgi göstermek, yakınlık beslemek. “Sıcak” kelimesi, gerçek anlamında fiziksel sıcaklığı ifade etmez; burada ilgi ve samimiyeti temsil eder.)
- Bütün yapılanlara karşın ne de ince davranmıştı Mustafa oysa.
(Mecaz anlam: Nazik, anlayışlı. “İnce davranmak” ifadesi, gerçek anlamında fiziksel bir incelik değil, kişinin nazik ve anlayışlı tavrını ifade eder.)
- Murat Bey, bu konuda bizimle resmen oynuyor.
(Mecaz anlam: Aldatmaya çalışmak. “Oynamak” kelimesi, gerçek anlamında fiziksel bir oyun oynamak değil, kişinin aldatma veya kandırma davranışını ifade eder.)
- Bu işte onun da parmağının olması bizi üzdü.
(Mecaz anlam: Olumsuzlukta katkısı olmak. “Parmak” ifadesi burada, kişinin olumsuz bir durumun parçası olmasını ifade eder; gerçek anlamında fiziksel bir parmak değil.)
- Öğrencinin olanlar karşısında cesareti tamamen kırıldı.
(Mecaz anlam: Güven kaybetmek. “Cesaretin kırılması,” gerçek anlamında fiziksel bir kırılmayı değil, kişinin özgüveninin azalmasını ifade eder.)
- Şu çeşmenin haline bak, su içecek tası yok; kırma insanın kalbini yapacak ustası yok.
(Mecaz anlam: İncitmek, üzmek. Burada “kırmak,” gerçek anlamında fiziksel bir kırma değil, duygusal bir incitme anlamında kullanılmıştır.)
Yorumlar
Mecaz anlam, bir kelimenin gerçek (temel) anlamından tamamen uzaklaşarak, içinde bulunduğu bağlam sayesinde kazandığı yeni ve soyut anlama verilen addır. Dilin sadece bir iletişim aracı olmaktan çıkıp bir sanat formuna dönüşmesini sağlayan en temel unsurlardan biridir. Kelimeler, sözlükteki ilk ve en somut karşılıklarının dışına çıkarak duygu, düşünce ve hayal dünyasını daha zengin ve etkili bir şekilde ifade etme gücüne kavuşur. Bu anlam kayması rastgele değil, genellikle bir benzetme veya ilgi kurma yoluyla gerçekleşir.
Mecaz anlamın oluşumundaki en yaygın yöntem, kelimeler arasında benzerlik ilişkisi kurmaktır. Bir kavramın özelliği, başka bir kavrama aktarılarak anlatım güçlendirilir. Örneğin, "Bu sözlerin beni çok kırdı" cümlesinde "kırmak" fiili, fiziksel olarak bir nesneyi parçalamak olan gerçek anlamının dışındadır. Burada, bir nesnenin kırıldığında yaşadığı parçalanma ve hasar görme durumu, insanın duygusal olarak incinmesi ve üzülmesi arasındaki benzerliğe dayanarak kullanılmıştır. Böylece soyut olan "üzüntü" kavramı, somut bir eylem olan "kırmak" ile ifade edilerek somutlaştırma yapılmış olur. Bu, mecazın en temel işlevlerinden biridir: anlaşılması zor olan soyut durumları, herkesin bildiği somut eylemlerle daha anlaşılır ve hissedilir kılmak.
Mecaz anlamın en yoğun ve kalıplaşmış şekilde karşımıza çıktığı yapılar deyimlerdir. "Göze girmek," "kulak kabartmak," "etekleri zil çalmak" gibi deyimlerde kelimeler gerçek anlamlarını tamamen yitirmiştir. Hiç kimse bu ifadeleri duyduğunda fiziksel bir eylemi düşünmez; bunlar artık bütünleşmiş ve özel bir durumu ifade eden kalıplardır. Deyimler, dilin kültürel kodlarını ve ortak duyuş biçimini yansıtan en güçlü mecaz örnekleridir.
Bir diğer önemli mecaz türü ise Mecaz-ı Mürsel (Ad Aktarması)'dır. Bu türde, kelimeler arasında benzetme amacı güdülmeden, parça-bütün, iç-dış, yazar-eser, yer-insan gibi anlam ilgileri üzerinden bir aktarım yapılır. "Yemeğe oturunca tabağını hemen bitirdi" cümlesinde kastedilen şey tabağın kendisi değil, içindeki yemektir. "Ankara bu karara tepki gösterdi" dendiğinde ise coğrafi bir mekan olan Ankara'nın değil, orada bulunan hükümetin veya yetkililerin tepkisinden bahsedilir. Ad aktarması, anlatıma yoğunluk ve kısalık katarak daha sanatsal ve dolaylı bir ifade imkanı sunar.
Mecaz anlam, sadece edebi metinlerde veya şiirde karşılaşılan bir özellik değildir; gündelik dilin de ayrılmaz bir parçasıdır. Konuşurken farkında olmadan sayısız mecaz kullanırız: "trafik çok sıkışık," "sınavda ter döktüm," "bu işin kokusu yakında çıkar," "ona karşı içim ısındı" gibi ifadeler, dilin ne kadar canlı ve dinamik bir yapı olduğunu gösterir. Kelimeler, zamanla toplumun ihtiyaçlarına ve algılayış biçimine göre yeni anlamlar kazanır ve bu, dilin canlılığını korumasını sağlar.
Sonuç olarak, mecaz anlam kelimelere derinlik, ifade gücü ve estetik bir boyut katan temel bir dil olgusudur. Bir kelimenin sadece sözlükteki ilk anlamıyla sınırlı kalmayıp, bağlam içinde nasıl esneyebileceğini, nasıl yeni dünyalar kurabileceğini gösterir. Dilin yaratıcı potansiyelini ortaya çıkaran mecazlar, iletişimi sıradanlıktan kurtararak onu daha renkli, etkileyici ve unutulmaz kılar. Bu nedenle, bir dili tam anlamıyla anlamak ve ustaca kullanmak, onun mecazlarla örülü zengin dünyasına hakim olmaktan geçer.
Yorum Bırak