Sözcük Türleri

Eylül 16, 2024 Okuma süresi: 50 dakika

**Sözcük, dilin anlamlı ya da görevli en küçük birimidir. Dilimizde, sekiz temel türde sözcük bulunmaktadır: isim (ad), sıfat (ön ad), zamir (adıl), edat (ilgeç), bağlaç, ünlem, ve fiil (eylem). Bu türlerden fiiller dışındaki kalanlar, isim (ad) soylu sözcüklerdir. Esasen, dilimizdeki tüm sözcükler, ad ve eylem olarak iki gruba ayrılabilir.

Önemli Not: Bir sözcüğün türü, etkilediği sözcüğe ve yaptığı göreve göre belirlenir.

Adlar:

Adlar; varlıkları karşılar. Örneğin, “ağaç”, “ev”, “kitap” gibi kelimeler ad olarak kullanılır.

Sıfatlar:

Sıfatlar; adları niteler veya belirtir. Örneğin, “büyük” ve “kırmızı” sıfatları, “büyük ev”, “kırmızı elma” gibi adları nitelendirir.

Zarflar:

Zarflar; eylemleri anlamca etkiler. Örneğin, “hızla”, “güzelce” gibi zarflar, eylemlere yön verir.

Edatlar:

Edatlar; cümlede görev ve anlam kazanır. Örneğin, “ile”, “bu”, “için” gibi edatlar, sözcükleri ve cümleleri bağlar.

Bağlaçlar:

Bağlaçlar; iki unsuru birbirine bağlar. Örneğin, “ve”, “ama”, “çünkü” gibi bağlaçlar, cümlelerde bağlayıcı rol oynar.

Ünlemler:

Ünlemler; duyguları yansıtır. Örneğin, “hey!”, “ah!” gibi kelimeler, duygusal tepkileri ifade eder.

Ad soylu sözcüklerden edat, bağlaç ve ünlemler, cümle dışında, kendi başlarına anlam ifade etmezler.

Eylemler (Eylem Soylu Sözcükler):

Eylemler; varlıkların hareketlerini karşılar. Örneğin, “koşmak”, “yüzmek”, “gülmek” gibi fiiller, eylemleri ifade eder.

Ad soylu sözcüklerle eylemlerin farkı: Fiillerin sonuna mastar ekleri veya şimdiki zaman eki getirilebilir. Ancak ad soylu sözcüklere bu ekler getirilemez. Mastar ekleri, cümle içerisinde eklendiği sözcükleri isimleştirir.

Türkçede bir sözcüğün türünü kesin olarak belirlemek, tek başına zor olabilir. Bu nedenle, cümle içindeki anlam ve işlevine bakmak gereklidir.

Adlar (Genel Bilgiler):

Adlar; doğadaki canlı ve cansız tüm varlıkları, kavramları tek veya toplu olarak karşılayan, onları tanımaya ve diğerlerinden ayırmaya yarayan sözcüklerdir.

Varlıklara Verilişlerine Göre:

  1. Tür (Cins) Adı: Birden fazla varlığın ortak adıdır. Bazen türün tamamını, bazen de türden sadece birini karşılar. Dar ve geniş kapsamlı olabilir. Örneğin, “şehir”, “dil”, “ırmak”, “kedi”, “insan”, “kalem” gibi kelimeler tür adı olarak kullanılır.
  2. Özel Ad: Söylendiğinde spesifik bir kavramı dile getiren adlardır. İlgili varlığın tanıtıcı ve ona özgü ismidir. Kişi, ülke, millet, hayvan, dil, din, gazete, dergi, kitap, makale, dağ, deniz, dere, tepe, ova, boğaz, körfez, kurum, dernek, sendika, gök cisimleri, meslek adları özel adlar içinde değerlendirilir. Özel adlar büyük harfle başlamalıdır.Not: Özel isimlere gelen çekim ekleri kesme işaretiyle ayrılır, yapım ekleri ayrılmaz.

    Not: Bir sözcük, kullanıldığı yere göre farklı cümlelerde hem cins adı hem özel ad özelliği kazanabilir.

Varlıkların Oluşlarına Göre:

  1. Somut Ad: Varlığını duyu organları vasıtasıyla hissedebildiğimiz varlıkları karşılayan adlardır. Örneğin, “ses”, “koku”, “rüzgâr”, “ışık”, “sis”, “cadde”, “ülke”, “kitaplık” gibi kelimeler somut adlardır.
  2. Soyut Ad: Var olduğunu mantıkça veya mental yollardan kabul ettiğimiz; ancak duyularımızla algılayamadığımız kavramları karşılayan sözcüklerdir. Örneğin, “uyku”, “rüya”, “huy”, “mutluluk”, “hüzün”, “vicdan”, “irade”, “aptallık” gibi kelimeler soyut adlardır.Not: Somut isimler mecazlaşarak soyut bir anlam kazanabilir. Örneğin, “Onun fikirleri geçmişten beri yolumuzu aydınlatıyor.” cümlesinde “aydınlatmak” normalde somut bir anlam ifade ederken, burada soyut bir anlama gelmektedir.

Varlıkların Sayılarına Göre:

  1. Tekil Ad: Sayıca sadece bir kavramı karşılayan adlardır. Örneğin, “elma”, “ev”, “masa” gibi tekil adlar.
  2. Çoğul Ad: Birden fazla varlığı bildiren, çoğul eki almış adlardır. Örneğin, “elmalar”, “evler”, “masalar” gibi çoğul adlar.
  3. Topluluk Adı: Biçimce tekil olduğu hâlde, birden çok varlığı karşılama anlamı taşıyan adlardır. Aynı türden varlıkların toplu hâlde bulunduklarında aldıkları isimdir. Örneğin, “alay”, “tabur”, “orman”, “halk”, “meclis”, “aile”, “koro”, “ordu”, “bölük”, “dizi”, “sürü”, “ekip”, “düzine”, “takım”, “deste” gibi kelimeler topluluk adlarıdır.Topluluk adları çoğul eki aldıklarında hem topluluk adı hem de çoğul ad olmuş olurlar. Örneğin, “ormanlar”, “ekipler”, “ordular”, “takımlar” gibi.

    “-ler” Ekinin Cümleye Kattığı Anlamlar:

    • Çokluk anlamı katar: “Kalemlerin ucunu açtım.”
    • Abartma anlamı katar: “Dünyalar benim oldu.”
    • Saygı anlamı katar: “Cumhurbaşkanımız geldiler.”
    • Sürerlik anlamı katar: “Akşamları kitap okurdu.”
    • Yaklaşık anlamı katar: “Elli yaşlarında bir adam dolmuştan indi.”
    • Aile, grup anlamı katar: “Annemler katiyen buna izin vermez.”

    Not: Özel adlara “–gil” anlamı veren “-ler” eki kesme işaretiyle ayrılmaz. Sadece “benzerleri” ve “adaşları” anlamı veren “-ler” eki kesme işaretiyle ayrılır. Yapım ekleri ayrılmaz.

Adıllar (Zamirler):

Adıllar; adların yerini tutan ve adlar yerine kullanılabilen sözcüklerdir. Adılların özellikleri:

  • Adın yerini tutar.
  • Adın aldığı tüm ekleri alabilir ve cümlede üstlendiği görevleri yapabilir.
  • Yerini tuttuğu adı cümlede gereksiz kılar.
  • Bir cümlenin yerini de tutabilir: Örneğin, “İyi duygularınız olsun; bu bana yeter.” cümlesindeki “bu” adılı, kendisinden önceki cümlenin yerine kullanılmıştır.

Kişi (Şahıs) Adılı: Sadece kişi (insan) adlarının yerine kullanılan sözcüklerdir. İnsan dışı adlar için kullanıldığında sıfat olur. Örneğin, “ben”, “sen”, “o”, “biz”, “siz”, “onlar” gibi.

Not: Şahıs adılları, adın tüm durum (hâl) eklerini alabilir.

Dönüşlülük Adılı: Dönüşlülük adılı, “kendi” sözcüğüdür. Eylemin yapana döndüğünü gösterir ve çoğu kez kişi adılları yerine kullanılır. Kişi adlarıyla birlikte kullanıldığında özneyi pekiştirir. Tüm iyelik eklerini alır. Tamladığı sözcük, aldığı iyelik ekiyle “kendi” sözcüğünün kaçıncı kişiyi karşıladığını belirtir. “Kendi” sözcüğü hem tamlayan hem de tamlanan durumunda kullanılabilir.

İşaret (İm) Adılı: Adların yerini işaret yoluyla tutar. Örneğin, “bu”, “şu”, “o”, “bunlar”, “şunlar”, “onlar”, “öteki”, “beriki”, “bura”, “şura”, “ora”, “öyle”, “böyle”, “şöyle” gibi sözcükler işaret adılı olarak kullanılabilir. “O” ve “onlar” sözcükleri kişi adı yerine kullanıldığında kişi adılı, insan dışı varlıkların (hayvanlar dahil) yerine kullanıldığında işaret adılı olur. “Böylesi”, “şöylesi”, “öylesi” sözcükleri de tarz anlamlı işaret adılıdır. Örneğin, “Böylesi daha güzel.”

Belgisiz (Belirsiz) Adıl: Hangi ismin yerini tuttuğu kesin olarak belli olmayan adıllardır. Örneğin, “biri”, “birisi”, “birçoğu”, “birkaçı”, “bazı”, “başkası”, “hepsi”, “hiçbiri”, “kimse”, “hiç kimse”, “kimi”, “kimisi”, “çoğu”, “şey” gibi sözcükler belgisiz adıl olarak kullanılabilir.

Not: “Şey” sözcüğü daima ayrı yazılır ve cümlede her zaman adıl türünde kullanılır.

Soru Adılı: İsimlerin yerini soru yoluyla tutar. Örneğin, “kim”, “kimi”, “kime”, “kimde”, “kimden”, “kimin”, “neye”, “neyi”, “neyde”, “neyden”, “ne”, “nereye”, “nerede”, “nereyi”, “neresi”, “hangisi”, “hangimiz”, “hanginiz”, “kaçı”, “kaçımız”, “kaçınız” gibi sözcükler soru adılı olarak kullanılır.

Ek Durumunda İyelik Adılı: Varlığın, kime ya da neye ait olduğunu bildirir. Örneğin, “-im”, “-in”, “-i”, “-imiz”, “-iniz”, “-leri” ekleri iyelik adılı olarak kullanılabilir. Bu ekleri alan sözcüklerin başına “benim”, “senin”, “onun”, “bizim”, “sizin”, “onların” sözcükleri getirilerek ad tamlaması grubu oluşturulabilir.

Not: İyelik ekleri tamlanan durumundadır. Örneğin, “Benim öğretmen-im”.

Not: “-im” eki ekeylem görevi de yapabilir. Örneğin, “Yıllardır burada öğretmen-im.”

Not: 3. tekil kişi iyelik eki ve 2. tekil kişi iyelik eki bazen aynı durumda bulunabilir. Bu durum anlatım bozukluğu nedenidir. Örneğin, “Kardeş-ini gördüm.” cümlesinin başına hem “onun” hem “senin” sözcüğü getirilebilir, bu cümleden hangi kişinin kastedildiği anlaşılamamaktadır. Bu nedenle, bu durum anlatım bozuklukları içerisinde değerlendirilebilir.

Not: İyelik ekleri ilgi eki olarak sayılamaz. Türkçede yalnızca bir ilgi eki vardır; o da “-ki” ekidir.

İlgi Adılı: Ad tamlamasında, tamlananın yerini tutan eke ilgi adılı denir. İlgi adılı, “-ki” ekidir. Sözcüğe bitişik yazılır ve tamlayandan sonra kullanılır.

Ek Bilgi: Türkçede Kullanılan Diğer “-ki” Ekleri:

  1. Bağlaç Olan “ki”: İki unsuru birbirine bağlar ve bir sözcük olduğu için daima ayrı yazılır. Örneğin, “Uyarıları önemsemiyor ki kendini düzeltsin.”, “Neşeli ol ki genç kalasın.”, “Anladım ki hiç kimse sen değil.”
  2. Sıfat Yapan “ki”: Yer ve zaman anlamı taşıyan sözcüklere gelerek onları sıfat yapar. Örneğin, “dünkü maç”, “yarınki toplantı”, “sokaktaki adam” gibi.

Adılların Yapısı (Basitlik, Türemişlik ve Bileşiklik Açısından Adıllar):

  1. Basit Adıllar: Yapım eki almamış tüm adıllardır. Örneğin, “ben”, “bu”, “kim” gibi.
  2. Türemiş Adıllar: En az bir yapım eki almış adıllardır. Genellikle türemiş adıl yoktur, ancak örnekler arasında “şuncağız”, “oncağız” gibi sözcükler bulunur.
  3. Bileşik Adıllar: İki adet ismin birleşmesiyle oluşur. Örneğin, “hiçbiri”, “birçoğu”, “birkaçı”, “birtakım” gibi.

Sıfatlar: Adlardan önce gelerek onları çeşitli yönlerden niteleyen veya belirten sözcüklerdir. Bir sözcüğün sıfat olabilmesi için, mutlaka bir adı nitelemesi ya da belirtmesi gerekir. Örneğin, “Ben sıfata sıfat demem; yanında isim olmayınca.”

 

Niteleme Sıfatları

Niteleme sıfatları, varlıkların rengini, biçimini, durumunu veya kısaca “nasıl” olduklarını ifade eder. Bir sıfatın niteleme sıfatı olup olmadığını belirlemek için, ilgili isme “Nasıl?” sorusu sorulur.

Örneğin:

  • okul öncesi eğitim
  • ekmek arası döner
  • sahibinden satılık araba

Not: Unvan sıfatları da niteleme sıfatı olarak kabul edilir. Unvan kelimeleri büyük harfle yazılır.

Adlaşmış (İsimleşmiş) Sıfat

Niteleme sıfatlarının nitelediği isim bazen cümle içerisinde düşebilir. Bu durumda, niteleme sıfatına isimdeki çekim ekleri eklenir ve adlaşmış sıfat halini alır.

Örnekler:

  • “Güzeller içinden bir seni seçtim.” Bu örnekte “güzeller” sözcüğü, “güzel kadınlar” veya “güzel erkekler” .
  • “Doktor, hastaları muayene etmek için odaya geldi.” Burada “hastalar” ifadesi, “hasta insanlar” anlamını taşır.

Belirtme Sıfatları

Belirtme sıfatları, adları sayı, soru, belirsizlik veya işaret yönünden belirler.

İşaret (İm) Sıfatı

Varlıkları işaret ederek belirtir. İşaret sıfatlarını bulmak için genellikle “Hangi?” sorusu kullanılır.

Asıl İşaret Sıfatları:

  • “Bu”, “şu”, “o”, “öteki”, “beriki”, “dünkü”, “yarınki”, “akşamki”.

Tarz Anlamlı İşaret Sıfatları:

  • “Böyle”, “şöyle”, “öyle”.

Not: Yakın varlıklar için “bu”, biraz uzakta olan varlıklar için “şu”, daha uzaktaki veya konuşma esnasında orada olmayan varlıklar için ise “o” sıfatı kullanılır.

Belgisiz (Belirsiz) Sıfat

Adları tam olarak değil, ancak yaklaşık bir biçimde belirten sıfatlardır.

Örnekler:

  • “Bütün”, “hiçbir”, “her”, “çoğu”, “başka”.

Not: “Bir” sözcüğü kesin sayı anlamı veriyorsa sayı sıfatı, vermiyorsa belgisiz sıfat olarak kullanılır. Sayı sıfatı olan “bir” yerine “iki”, “üç”, “on” gibi sayılar getirilirse anlam bozulmaz.

Soru Sıfatı

Adların sayısını, sırasını veya ölçüsünü belirten sıfatlardır. “Kaç?” sorusu ile bulunur.

Asıl Sayı Sıfatları:

  • “Üç”, “beş”, “on”.

Sıra Sayı Sıfatları:

  • “Üçüncü”, “ilk”, “son”.

Üleştirme Sayı Sıfatları:

  • “Birer”, “ikişer”.

Kesir Sayı Sıfatları:

  • “Beşte iki”, “yüzde doksan”, “yarım”, “çeyrek”, “tam”.

Sıfatlarda Anlam Özellikleri

  • Eşitlik Derecesi: “-kadar”, “-gibi”.
  • Üstünlük Derecesi: “-den daha”.
  • En Üstünlük Derecesi: “en”.
  • Aşırılık Derecesi: “pek”, “çok”, “oldukça”, “epey”, “az”, “gayet”.

Not: Bu ekler, iki nesne arasında niceliğin veya niteliğin karşılaştırılmasını sağlar.

Küçültme: “-cik”, “-ce”, “-imsî”, “-imtrak”, “-cek” ekleriyle yapılır.

Tekrar (İkileme) Yoluyla Pekiştirme: Örneğin, “iri iri gözler”.

“-mi” Eki Yardımıyla Pekiştirme: Örneğin, “güzel mi güzel yemek”.

“Ama” Sözcüğü Yardımıyla Pekiştirme: Örneğin, “nefis ama nefis tatlı”.

“m”, “p”, “r”, “s” harfleri yardımıyla pekiştirme: Örneğin, “yemyeşil”, “sapsarı”, “tertemiz”, “masmavi”, “sapasağlam”, “gepegenç”, “karmakarışık”, “abuk sabuk”, “rengarenk”.

Not: Sıfatlar, zamirleri de niteleyebilir. Örneğin, “Hiçbir şey senden daha önemli değildir.”

Not: Bir sıfat birden fazla ismi niteleyebilir. Örneğin, “Yeni evimizin geniş odaları, salonları, koridorları vardı.”

Not: Bir isim, hem niteleme hem de belirtme sıfatı alabilir. Örneğin, “Yaşlı bir adam yolun kıyısından yürüyordu.”

Not: Bir sıfatın olduğu her yerde bir sıfat tamlaması oluşur.

Zarflar

Zarflar, eylemleri, eylemsileri, sıfatları veya kendi türünden sözcükleri çeşitli yönlerden belirten sözcüklerdir. “Daha” ve “en” gibi üstünlük zarfları, miktar zarfları olarak kabul edilir.

Durum (Niteleme) Zarfı

Eylemin, eylemsinin, sıfatın veya zarfların niteliğini belirtir. “Nasıl?” sorusuyla bulunur.

Örnekler:

  • “Belki bir gün özlersin.”
  • “Onu mutlaka aramalısın.”
  • “Yorgun görünen öğrencilere izin verildi.”
  • “Polisi gören hırsız koşarak uzaklaştı.”

Zaman Zarfı

“Ne zaman?” sorusunun yanıtıdır.

Örnekler:

  • “Önceleri bu durumdan mustaripti.”
  • “Şimdi gelebilirsin.”
  • “Otobüs birazdan burada olacak.”
  • “Artık sevmeyeceğim.”

Miktar (Azlık-Çokluk) Zarfı

Eylemlerin anlamlarını miktar yönünden tamamlar. “Ne kadar?” sorusuyla bulunur.

Örnekler:

  • “Gayet”, “oldukça”, “epey”, “biraz”, “az”.
  • “Çok düşün, az söyle.”

Yer-Yön Zarfı

Eylemlerin yerini ve yönünü belirtir.

Örnekler:

  • “Yukarı”, “aşağı”, “ileri”, “geri”, “dışarı”, “içeri”, “öte”, “beri”.

Not: Yer-yön belirteçleri ikileme biçiminde kullanıldığında, yer-yön belirteci olarak kabul edilmez.

Örnekler:

  • “Kamyon geri geri gidiyor.” (Bu örnekte “geri geri” durum zarfıdır.)
  • “İleri geri konuşuyor.” (Bu örnekte “ileri geri” durum zarfıdır.)

Soru Zarfı

Soru zarfları, diğer zarfları bulmak için sorduğumuz soruların cümlede yer almış biçimleridir.

Örnekler:

  • “Nasıl?”, “Ne zaman?”, “Ne kadar?”, “Neden?”, “Ne?”

Soru Anlamı Katma Yöntemleri:

  • Soru Zamiriyle: “Bu kuş sesleri nereden geliyor?”
  • Soru Sıfatıyla: **”Bu resmi hangi öğrenci yapmış?”

 

Edatlar ve Bağlaçlar

Edatlar

Edatlar, cümle içinde isim veya zamirlerin anlamını belirten ve diğer kelimelerle ilişkilerini düzenleyen önemli dil unsurlarıdır. İşte başlıca edatlar:

  • “gibi”: Bu edat, bir şeyin benzerliğini ifade eder. “Bunu bir şair gibi düşündü.”
  • “sanki”: Bir durumu gerçek dışı veya hayali olarak anlatır. “Sanki hiç gitmeyecekmiş gibi davranıyordu.”
  • “göre”: İki şey arasında kıyaslama yapar. “Hava durumu, sizin hava raporunuza göre değişebilir.”
  • “kadar”: Bir şeyin sınırını veya ölçüsünü belirtir. “Bu sorun, büyüklük açısından o kadar önemli değil.”
  • “için”: Amaç veya neden ifade eder. “Bu hediye, senin için seçildi.”
  • “üzere”: Belirli bir amaçla kullanılır. “Yaz tatilini, çalışmak üzere değerlendiriyor.”
  • “ile”: İki varlık arasındaki ilişkiyi belirtir. “Arkadaşı ile sinemaya gitti.”
  • “sade”: “Bu proje sade ve anlaşılır olmalı.”
  • “sadece”: Tek ve sınırlı olduğunu ifade eder. “Sadece bu dosyayı getirdim.”
  • “bir”: Tekil bir nesneyi ifade eder. “Bir kitap bulmam gerek.”
  • “tek”: Yalnızca bir tane olduğunu belirtir. “Tek bir yanlış bile kabul edilemez.”
  • “denli”: Miktar veya derece belirtir. “Onun başarısı, zorluk derecesine denli.”
  • “değin”: Sınır veya ölçü belirtir. “Gün batımına değin burada kalacağız.”
  • “-e doğru”: Yön belirler. “Yola çıktı, evine doğru ilerliyor.”
  • “-e karşı”: Bir şeyin karşısında olduğunu ifade eder. “Onun bu davranışları, benim fikirlerime karşı.”
  • “-e karşın”: Zıtlık belirtir. “Yüksek fiyatlarına karşın, bu mağazayı tercih ediyorum.”
  • “-e rağmen”: Bir engelle karşılaşılmasına rağmen. “Yağmura rağmen dışarı çıktık.”
  • “-e değin”: Sınır belirtir. “Gün batımına değin burada kalacağız.”
  • “-den dolayı”: Neden belirtir. “Bu başarısızlık, yetersiz çalışma nedeniyle.”
  • “-den başka”: Alternatif belirtir. “Bu yoldan başka bir alternatif yok.”
  • “yalnız”: Tek başına olduğunu belirtir. “Bu iş, yalnızca senin sorumluluğunda.”
  • “yoksa”: Alternatif veya soru anlamı taşır. “Bu yüzden mi bu kadar üzgünsün, yoksa başka bir neden mi var?”

Not: “Sadece” anlamına gelen tüm sözcükler ilgeçtir. Örneğin, “sade”, “yalnız” gibi.

Not: “değil” ve “mi” sözcükleri her durumda ilgeç olarak kullanılır. “Bu kitabın dili yalın değil.”

Not: “Yoksa” ve “sanki” sözcükleri cümle başında kullanıldığında edat olarak işlev görür. “Sanki kazandı da kazanmış gibi konuşuyor.”

Not: Cümlede edat çıkarıldığında anlam bozulur, ancak bağlaç çıkarıldığında anlam bozulmaz.

Bağlaçlar

Bağlaçlar, cümle içindeki sözcükleri, sözcük gruplarını, cümle öğelerini ve cümleleri birbirine bağlayan dil unsurlarıdır. İşte başlıca bağlaçlar:

  • “ve”: Eşitlik ve ilgi belirtir. “Ali ve Ayşe sinemaya gidecek.”
  • “ile”: İlişki belirtir. “Onunla konuşacağım.”
  • “ki”: Açıklama ve neden belirtir. “Öyle düşündüm ki, başka bir seçenek göremiyorum.”
  • “de”: Ek bilgi veya ilgi belirtir. “Ben de aynı fikirdiyim.”
  • “oysa”: Zıtlık belirtir. “Konu bu kadar basit, oysa sen çok karışık düşünüyorsun.”
  • “halbuki”: Zıtlık veya çelişki belirtir. “O kitap çok kalın, halbuki okuması çok keyifli.”
  • “lâkin”: Zıtlık veya çelişki belirtir. “Bunu yapabilirsin, lâkin dikkatli olmalısın.”
  • “fakat”: Zıtlık belirtir. “Hava güzel, fakat soğuk.”
  • “üstelik”: Ek bilgi veya ilgi belirtir. “Onu aldım, üstelik hediye de verdim.”
  • “hatta”: Ek bilgi veya ilgi belirtir. “Evde temizlik yaptım, hatta yemek de pişirdim.”
  • “çünkü”: Neden belirtir. “Bu proje çok önemli çünkü işimizi kolaylaştıracak.”
  • “kaldı ki”: Ek bilgi veya ilgi belirtir. “Bu iş zor, kaldı ki senin deneyimin var.”
  • “ama”: Zıtlık veya çelişki belirtir. “Çalıştım ama başarılı olamadım.”
  • “ya da”: Alternatif belirtir. “Sinema ya da tiyatroya gitmek istiyorum.”
  • “gel gör ki”: Çelişki belirtir. “Tüm hazırlıklar yapıldı, gel gör ki ekip eksik.”
  • “gelgelelim”: Çelişki belirtir. “Hava güzel, gelgelelim trafik oldukça yoğun.”
  • “veya”: Alternatif belirtir. “Tatile bu yıl yurt içi veya yurt dışı gitmek istiyorum.”
  • “dahi”: Ek bilgi veya ilgi belirtir. “Bu konuyu dahi konuşabiliriz.”
  • “bile”: Ek bilgi veya ilgi belirtir. “Yapabilirsin, bu bile bir çözüm.”

Duygular ve Çağrılar

Duyguları, çağrıları, buyrukları ve yasaklamaları ifade eden sözcüklerdir. Tek başlarına genellikle anlam bildirmezler:

  • “A!”
  • “Aaa!”
  • “Ah!”
  • “Eh!”
  • “Aman!”
  • “Hey!”
  • “Haydi!”
  • “Hişt!”
  • “Of!”
  • “Eyvah!”

Eylemler (Fiiller)

Eylemler veya fiiller, bir eylemi, durumu veya oluşu bildiren ve kip ile kişi ekleri alabilen dil unsurlarıdır. Eylemler kılış, durum ve oluş olarak üç gruba ayrılır.

Kılış (İş) Eylemleri

Kılış eylemleri, öznenin yaptığı işten başka bir varlığın etkilendiği eylemlerdir ve nesne alabilirler. Örnekler:

  • “boyamak”: “Resmi boyamak zorundayım.”
  • “delmek”: “Kapıyı delmek gerekiyor.”
  • “bozmak”: “Duvardaki tabloyu bozmuş.”
  • “yapmak”: “Ödevleri yapmalısın.”
Durum Eylemleri

Durum eylemleri, öznenin içinde bulunduğu koşulları anlatır ve genellikle insanlar için kullanılır. Bu eylemler nesne almazlar. Örnekler:

  • “oturmak”: “Sandalye üzerinde oturuyor.”
  • “uyumak”: “Geceyi yatağında uyuyarak geçirdi.”
  • “dikilmek”: “Ağaç dikilmekte.”
  • “gelmek”: “Arkadaşım eve geliyor.”
Oluş Eylemleri

Oluş eylemleri, bir varlığın değişimini veya farklılaşmasını bildirir. Örnekler:

  • “solmak”: “Çiçekler soldu.”
  • “morarmak”: “Gözüm morarmış.”
  • “yeşermek”: “Bitkiler yeşermeye başladı.”
  • “uzamak”: “Gölge uzuyor.”

Not: Bir kök eyleme getirilen yapım ekleri, o eylemi kılış, durum veya oluş eylemlerinden birine dönüştürebilir. Örneğin:

  • “uzatmak”: “Bir eşyayı uzatmak” bir kılış eylemidir.
  • “uzanmak”: “Bir yere uzanmak” bir durum eylemidir.
  • “uzamak”: “Bir şeyin uzaması” bir oluş eylemidir.

Not: Eylemler -yor ve mastar eklerini alabilirler; bu durum, onları ad soylu sözcüklerden ayırır. Örneğin, “gelmek” ve “konuşmak” biçimindeki eylemler, eylemsi olarak kabul edilir.

Not: Eylemler çekimlenebilir. Çekimli fiil, kip ve kişi ekleri alarak durumunu belirtir. “Eylem + Kip Eki + Kişi Eki” genel çekimleme kuralıdır.

Kipler, eylemin zamanını veya dilek durumunu belirten eklerdir. İki gruba ayrılır:

Haber (Bildirme) Kipleri

Eylemin hangi zamanda yapıldığını belirtirler:

  • Görülen (Belirli) Geçmiş Zaman Kipleri: “geldim, geldin, geldi” gibi. Anlatılan kişi eylemi görmüştür veya biliyordur.
  • Öğrenilen (Belirsiz, Rivayet) Geçmiş Zaman Kipleri: “gelmişim, gelmişsin, gelmiş” gibi. Sonradan öğrenme anlamı taşır.
  • Şimdiki Zaman Kipi: “gidiyorum, gidiyorsun, gidiyor” gibi. Eylemin söylenme ve gerçekleştirilme zamanı aynıdır.
  • Gelecek Zaman Kipi: “geleceğim, geleceksin, gelecek” gibi. Eylem henüz gerçekleşmemiştir.
  • Geniş Zaman Kipi: “gelirim, gelirsin, gelir” gibi. Eylem, tüm zamanlar için geçerlidir.
Dilek (Tasarlama) Kipleri

Eylemin gerçekleşmesi için koşul veya istek bildirirler:

  • Dilek-Şart Kipi: “Ah bir zengin olsam.”
  • Gereklilik Kipi: “Yemeğini bitirmelisin.”
  • İstek Kipi: “Allah razı ola.”
  • Emir (Buyruk) Kipi: “Lütfen gidiniz.”

Not: Kipler zaman anlamı bildirip bildirmemelerine göre ayrılır. Haber kipleri zaman anlamı bildirirken, dilek kiplerinde zaman kavramı yoktur.

Not: Eylemler çekimlenebilir. Çekimli fiil, kip ve kişi ekleri ile belirtilir. Kip ekleri sadece eyleme ve ek eyleme gelebilir.

 

Dilek (Tasarlama) Kipleri:

Dilek-Koşul (Şart) Kipi: Bu kip, eylemin gerçekleşmesinin belirli bir ön koşula bağlı olduğunu ifade eder. Bu anlamı oluşturmak için kullanılan ekler (-se) ve (-sa) şeklindedir. Örneğin, “Ah bir zengin olsam.” cümlesinde eylemin gerçekleşmesi, zengin olma koşuluna bağlı olarak belirtilmiştir.

Gereklilik Kipi: Eylemin yapılmasının zorunlu olduğunu belirtir. Bu anlamı ifade etmek için kullanılan ekler (-meli) ve (-malı) şeklindedir. Örneğin, “Yemeğini bitirmelisin.” cümlesinde, yemek yeme zorunluluğu vurgulanmıştır. Gereklilik kipinin bazı durumlarda ihtimal anlamı da katabileceğini belirtmek önemlidir. Örneğin, “Yanındaki babası olmalı.” cümlesinde, babanın yanındaki kişi ihtimali öne çıkmaktadır.

İstek Kipi: Bu kip, eylemin bir dilek ya da isteği ifade etmek amacıyla kullanılır. İstek kipini oluşturmak için (-e) ve (-a) ekleri kullanılır. Örnek olarak, “Allah razı ola.” veya “Hadi rast gele!” cümlelerinde eylemler bir dilek ya da isteği ifade etmektedir.

Emir (Buyruk) Kipi: Emir kipi, herhangi bir ek kullanmadan eylemin bir buyruk ya da talimat olarak ifade edilmesini sağlar. Örneğin, “Lütfen gidiniz.”, “Bizi bekleyin.”, veya “Dur, oturma oraya!” cümlelerinde eylemler bir emir veya buyruk olarak ifade edilmiştir.

Eylemlerde Anlam Kayması: Bir eylem kipinin kendi anlamının dışında, başka bir kipin anlamını vermesi durumudur. Örneğin, “Yarın seni burada bekliyorum.” cümlesinde şimdiki zaman kipi, gelecek zaman anlamında kullanılmıştır. Başka bir örnek olarak, “Sanatçı, yıllar önce burada doğar.” cümlesinde geniş zaman kipi, geçmiş zaman anlamında kullanılmıştır.

Ek Eylem: Kök hâlindeki eylemlere eklenen eklerin, eylemi farklı bir biçimde kullanma işlevi vardır. Ek eylemin iki temel görevi bulunmaktadır:

  1. Basit çekimli eylemleri, bileşik çekimli hale getirir. Örneğin, “Bek-li-yor-du” ve “Gel-ecek-miş” örneklerinde “-du” ve “-miş” ekleri ek eylemdir.
  2. Ad soylu sözcükleri yüklem yapar. Örneğin, “Bugün hava çok serindi.” cümlesinde “serin” sıfat olarak kullanılmaktadır.

Basit Çekimli Eylem: Tek bir kip eki içeren eylemdir ve “eylem + kip eki + şahıs eki” şeklindedir. Örnekler: “gittim, geldim, gördüler, yapacaklar…”

Bileşik Çekimli (Zamanlı) Eylem: Birden fazla kip eki içeren eylemler olup, “eylem + kip eki + kip eki + şahıs eki” şeklindedir. Örnekler: “biliyordum, gelecektin, yapacakmış, giderdiniz…”

Hikâye Bileşik Zamanlı Eylem: İkinci kip “-di” kipidir. Örnekler: “tanışmıştım, buluşacaktınız, seviyorduk, otursaydınız…”

Rivayet Bileşik Zamanlı Eylem: İkinci kip “-miş” kipidir. Örnekler: “buluşacakmışsınız, seviyormuş, otursaymışlar…”

Şart Bileşik Zamanlı Eylem: İkinci kip “-sa” kipidir. Örnekler: “tanışmışsak, buluşacaksalar, seviyorsa, kalırsak…”

Katmerli Bileşik Zaman: Üçlü kiptir ve Türkçede sık karşılaşılmaz. Örnek: “Gel-ecek-idi-ise” (gelecek zamanın hikâyesinin koşulu).

Ek Eylemin Görülen Geçmiş Zaman Çekimi: “-idi” ile yapılır. Örnekler: “mutluydum, mutluydun, mutluydu, mutluyduk, mutluydunuz, mutluydular (mutlulardı)”

Ek Eylemin Öğrenilen (Rivayet) Geçmiş Zaman Çekimi: “-imiş” ile yapılır. Örnekler: “mutluymuşum, mutluymuşsun, mutluymuş, mutluymuşuz, mutluymuşsunuz, mutluymuşlar (mutlularmış)”

Ek Eylemin Şart Kipi Çekimi: “mutluysam, mutluysan, mutluysa, mutluysak, mutluysanız, mutluysalar”

Ek Eylemin Geniş Zaman Kipi Çekimi: “mutluyum, mutlusun, mutludur, mutluyuz, mutlusunuz, mutlular”. Geniş zaman kipinde “-dir” ekinin yazımı isteğe bağlıdır. Örnekler: “Türkiye’nin başkenti Ankara’dır.” ve “Türkiye’nin başkenti Ankara.” cümlelerinin ikisi de doğrudur.

Ek Eylemin Olumsuzu: “değil” sözcüğüyle yapılır. Örnekler: “görevli değil, mutlu değilim…” Ek eylemin olumsuzu olan “değil” sözcüğü cümlede edat görevinde kullanılabilir.

Eylemsiler: Eylemlerden belirli eklerle türetilip isim, sıfat veya zarf görevinde kullanılan sözcüklerdir. Eylemsiler eylem gibi çekimlenemez ancak olumsuzluk eki alabilirler. Eylemsiler çekimlenemez.

İsim-Fiil (Adeylem): Eylemlere “-mak, -me, -iş” ekleri eklenerek ad görevinde kullanılan sözcüklerdir. Örnekler: “Kapının açılışı, öğrencinin çalışması, Türkçenin dirilişi, seni özlemek…” Bazı eylemler, adeylem eklerini alarak kalıplaşmış ve eylemsi özelliklerini kaybederek bir varlığa ad olmuştur. Örnekler: “Bu pastanenin dondurması çok güzeldir, yemelisin.”, “Çakmak almak için markete gitti.”, “Annemin dolmasını herkes çok beğenir.”, “Döner, Türklere has yemeklerdendir.”

Sıfat-Fiil (Ortaç): Eylemlerden “-an, -esi, -mez, -ar, -dik, -ecek, -miş” ekleriyle türetilip sıfat görevinde kullanılan sözcüklerdir. Örnekler: “koşar adım, baş eğmez kar çiçeği, okumuş insan, kırılan cam, öpülesi el…” Ortaçlar diğer sıfatlar gibi adlaşabilir. Örnek: “Durakta bekleyenler şimdi otobüse bindi.” Bazı ortaçlar tamlanan (iyelik) eki alabilir. Örnekler: “Yazdığım mektup, okuduğumuz kitap, aradıkları adres…” Ayrıca, sıfat-fiil eklerini alan bazı sözcükler eylemsi özelliğini kaybederek kalıcı isim olabilir. Örnek: “Evde hiç yiyecek kalmamış.” Ortaçların tamladığı isim bazen düşebilir. Örnek: “Çalışan kazanır.”

Bağ-Fiil (Ulaç, Zarf-Fiil): Zarf (belirteç) görevinde kullanılan eylemsilerdir ve “-ıp(ip), -erek, -e … -e, -meden, -meksizin, -ince, -(r) … -mez, -eli, -inceye dek, -dikçe, -ken, -den beri, -den sonra, -di mi, -den önce, -esiye…” ekleri bağ-fiil ekleri olarak kullanılır. Ulaçlar, “Ne zaman?”, “Niçin?”, “Ne kadar?” gibi sorulara cevap verir. Ancak bazı sözcükler ulaç eki almış gibi görünebilirken ulaç olmayabilir. Örnekler: “Bu görüşmeden sonuç çıkmaz.” (isim)


Yazım Kuralları (İmla Kuralları) Tümü Tek Başlıkta

Eylül 16, 2024 Okuma süresi: 160 dakika

Bu yazımızda tüm yazım kurallarını tek başlık altında bölüm bölüm listeledik. alt başlıklar aşağıdadır.

  1. “De” Bağlacı ile “-de, -da” Eklerinin
    Yazımı
  2. “Ki”nin Yazımı 
  3. “Mi” Soru Ekinin Yazımı
  4. “İle”nin Yazılışı
  5. Mastar Eklerinin Yazılışı
  6. Fiil Çekimi ile İlgili Yazılışlar
  7. Satır Sonuna Sığmayan Sözcüklerin Yazımı
  8. Kesme İşaretinin Kullanıldığı Yerler
  9. Düzeltme İşareti ile İlgili Yazım Kuralları
  10. Birleşik vee Ayrı Yazılan Kelimelerin Yazımı
  11. Gün, Ay vee Tarih Adlarının Yazımı
  12. Gezegen vee Yıldız Adlarının Yazımı
  13. Deyimlerin Yazımı
  14. Sayıların Yazımı
  15. Ek Fiilin Yazılışı
  16. “Şey” Kelimesinin Yazımı
  17. Pekiştirmeli Sözlerin Yazılışı
  18. İkilemelerin Yazılışı
  19. Alıntı Kelimelerin Yazılışı
  20. Büyük Harflerin Kullanıldığı Yerler
  21. Yazımı En Çok Karıştırılan Sözcükler

 

 

 

“DE” Bağlacı ile “-DE, -DA” Eklerinin Yazımı

“de, da” Bağlacının Yazımı

Bağlaç olarak kullanılan “de, da” her zaman ayrı yazılır. “te, ta” şeklinde yazımı bulunmamaktadır, çünkü ünsüz benzeşmesi kuralına uymaz. Kalınlık-incelik uyumuna uygun olarak yazılır. Özel isimlerden sonra geldiğinde kesme işareti kullanılmaz.

Bu bağlaç, cümleye “dahi, bile, başkaları gibi” anlamlar katmaktadır. Cümleden çıkarıldığında, anlamda bozulma meydana gelmez, sadece cümledeki ifade kısmen daralır. Yazımda, bağlaç bir kelime gibi kabul edilir ve söylenişte vurgulu bir şekilde telaffuz edilir.

Örnek 1

“Okula gelirken kitaplarınızı da getirin.”

Bu cümledeki “de, da” bağlacını çıkardığımızda, cümle “Okula gelirken kitaplarınızı getirin.” şeklinde olur. Cümlede anlam kaybı yaşanır. “Başka ders araç gereçlerinizi getirdiğiniz gibi” anlamı cümleden kaybolur.

Örnek 2

“Zonguldak da güzel bir şehirdir.”

Bu cümledeki “de, da” bağlacını çıkardığımızda, cümle “Zonguldak güzel bir şehirdir.” şeklinde dönüşür. Bu cümle dil bilgisi açısından doğrudur ancak anlamda kısmi bir daralma yaşanır. Yalnızca “başka güzel şehirler gibi” anlamı kaybolur. Ayrıca, “de, da” bağlacı özel isimlerden sonra geldiği halde kesme işareti kullanılmadan yazılır; çünkü bağlaç bir kelime gibi değerlendirilir.

“-de, -da, -te, -ta” Hâl (Durum) Ekinin Yazımı

“-de, -da, -te, -ta” hâl (durum) eki, her zaman kelimeyle bitişik yazılır. Ünsüz benzeşmesi kuralına uyar. Yani “-te, -ta” şeklinde yazımı mevcuttur. Cümleden çıkarıldığında anlam tamamen bozulur ve cümle dil bilgisi açısından da yanlış hale gelir.

Örnek 1

“Mahalledeki çocuklar parkta oyun oynuyorlardı.”

Bu cümledeki hâl ekini çıkardığımızda, cümle “Mahalledeki çocuklar park oyun oynuyorlardı.” şeklinde olur. Bu durum dil bilgisi açısından doğru bir cümle oluşturmaz; çünkü anlam tamamen bozulmuştur. Ünsüz benzeşmesi kuralına uyulması, ekin hâl eki olduğunun bir göstergesidir.

Örnek 2

“Herkes evde birbirine yardım etmeye çalışıyordu.”

Bu cümledeki hâl ekini çıkardığımızda, cümle “Herkes ev birbirine yardım etmeye çalışıyordu.” şeklinde olur. Bu da dil bilgisi kurallarına aykırı bir durum yaratır; çünkü cümle hem şekil hem de anlam bakımından tamamen bozulur.

“-de, -da” Yapım Ekinin Yazımı

“-de, -da” yapım eki olarak kullanıldığında her zaman bitişik yazılır ve sıfat tamlaması oluşturur. Ek çıkarıldığında, tamlama bozulur ve dolayısıyla cümledeki anlam da değişir.

Örnek 1

“Okulumuzun en gözde öğrencisidir.”

Bu cümledeki yapım ekini çıkardığımızda, cümle “Okulumuzun en göz öğrencisidir.” şeklinde olur. Bu haliyle cümle, anlam ve şekil açısından yanlış bir duruma düşer.

“de” Bağlacı ile “-de, -da” Eklerinin Yazımıyla İlgili Önemli Uyarılar

  1. “ya” sözcüğüyle birlikte kullanılan “de, da” her zaman ayrı yazılır.

Örnek

“Çabuk yanıma gel ya da çık git evine.”

  1. “de, da” bağlacı kalınlık-incelik uyumuna uyar.

Örnek

“Gölgende bana da yer ver.”

  1. “de, da” bağlacı ve “-de, -da” ekleri satır sonuna denk gelirse, bağlaçta kesme işareti kullanılmaz; hâl ve yapım eklerinde ise kesme işareti kullanılır.

Örnek

  • “…okula sen de gelmelisin.” (bağlaç)
  • “…park-ta top oynuyorlardı.” (hâl eki)
  • “…okulumuzun göz-de öğrencisi bu yıl başarısız oldu.” (sıfat yapan ek / yapım eki)

“KI”nın Yazımı

Türkçede “ki” kelimesinin üç farklı türü vardır:

  1. İlgi Zamiri “-ki”

Her zaman bitişik yazılır ve ek durumundaki tek zamirdir. “Tamlanan”ın yerini tutar. Büyük ünlü uyumu veya küçük ünlü uyumu gibi bir kuralı yoktur.

Örnek

“Senin baban sizi unutmuş; bizimki yine bizi unutmamış.” (bizim babamız: belirtili isim tamlaması)

“Senin için rahat edebilir; benimki kan ağlıyor.” (benim içim: belirtili isim tamlaması)

  1. Sıfat Yapan “-ki”

İsimlere gelerek onlara yer ve zaman anlamı katan bir ek olup her zaman bitişik yazılır. Ek durumunda olup eklendiği sözcüğe sıfat özelliği kazandırır. Yer bildiren isimlere geldiğinde “-de, -da” hâl ekiyle kullanılır; zaman bildiren sözcüklerin sonuna ise doğrudan gelir.

Örnek

“Çarşıdaki hesap her zaman evdeki hesaba uymaz.”

“Yoldaki işaretler bize her şeyi öğretir.”

  1. Bağlaç “ki”

Farsça kökenli bir bağlaç olup Türkçede cümle yapısına aykırı olarak kullanılır. Sözcükten her zaman ayrı yazılır ve bir sözcük olarak kabul edilir. Vurgu ve bağlama amacıyla kullanılır. Cümleden çıkarıldığında diğer “-ki” ekleri kadar cümledeki anlam ve yapı bakımından bozulmaz.

Örnek

“Çalışmalısın ki kazanasın.”

“Konuyu kendisi anlamamış ki bize de anlatsın.”

“ki” Eki ile İlgili Önemli Uyarılar

  1. “ki” bağlacı kaynaştığı bazı sözcüklerle bitişik yazılır.

Örnek

“Çünkü, mademki, halbuki, belki, sanki, meğerki, oysaki” (Bu sözcüklerde “-ki” eki değişmez; yalnızca “çünkü” bağlacında küçük ünlü uyumuna uyarak “kü” şeklinde dönüşür.)

  1. “ki” bağlacı kaynaştırmanın oluşmadığı sözlerde her zaman ayrı yazılır.

Örnek

“Diyelim ki, demek ki, öyle ki, elbette ki, tut ki, ne var ki…”

  1. Şüphe veya pekiştirme göreviyle kullanılan “ki” sözü ayrı yazılır.

Örnek

“Ders zili çaldı mı ki hiç kimse dışarıda yok?” (şüphe)

  1. **”ki”**nin yer aldığı kelimeye “-ler, -lar” eklerini getirdiğimizde anlamlı bir sözcükle karşılaşırsak, “ki” ilgi zamiri; anlam bozulup anlamsızlaşırsa “ki”, bağlaç veya sıfat yapan “-ki” ekidir.

Örnek

“Kalpteki sızı çabuk çabuk geçmez.”

Cümleye “-ler” ekini getirdiğimizde “Kalptekiler sızı çabuk çabuk geçmez.” şeklinde dönüşür ki bu cümle, yapı bakımından dil bilgisine aykırıdır. Bu nedenle, buradaki “-ki” eki sıfat yapan yani yapım eki olan “-ki” ekidir.

“Bil ki sizin de saltanatınız bir gün bitecektir.”

Cümleye “-ler” ekini getirdiğimizde, “Bil kiler sizin de saltanatınız bir gün bitecektir.” şeklinde dönüşür ki bu da yapı bakımından doğru bir cümle değildir. Dolayısıyla burada yer alan “ki” eki, bağlaç olan “ki” ekidir.

  1. Çekimli fiillerden sonra gelen “ki” eki daima bağlaç olan “ki” ekidir.

Örnek

“Çiğ yemedim ki karnım ağrısın.”

  1. Sıfat yapan yani yapım eki olan “-ki” eki sıfat tamlaması kurar. Önünde yer alan isme “hangi” sorusunu yönelterek sıfat yapan “-ki” ekini bulabiliriz.

Örnek

“Derideki yara gider; derindeki yara gitmez.” (Hangi yara?)

 

“MI” SORU EKİNİN YAZIMI

  1. “mi” soru eki kendisinden önceki sözcükten her zaman ayrı yazılır.

Örnekler:

  • Sen hiç sevdin mi?
  • Sen hiç gidenin bıraktığı boşlukta, sonsuzluğa yuvarlandın mi?
  • Boğazını parçalayan, sessiz çığlıklar attın mi?
  • Değer mi, niçin, nedenlerle, beyninin duvarlarını çınlattın mi?
  1. “mi” soru ekinden sonra gelen ekler “mi” ile bitişik yazılır.

Örnek:

  • Ağlasam sesimi duyar mısınız, mısralarımda;
  • Dokunabilir misiniz gözyaşlarıma, ellerinizle?
  1. “mi” eki kendisinden önce gelen sözcüğün son ünlüsüne göre hem büyük ünlü uyumuna hem de küçük ünlü uyumuna uyar.

Örnekler:

  • Bize perşembe mi geleceksiniz?
  • Gök cisimleri içinde en sevdiğin yıldız ?
  • Bu kahramanlıkları tarihe yazdıran bu bölük ?

“mi” Soru Ekinin Yazımıyla İlgili Uyarılar:

  1. “mi” soru eki, cümleye soru anlamı katmasa da her zaman ayrı yazılır. Bu durumlarda cümleye farklı anlamlar katabilir.

Örnekler:

  • Akşamları geç yattım sabaha kadar uyuyamazdı. (zaman)
  • Güzel mi güzel bir elbise almıştı. (pekiştirme)
  1. Hem isim çekim eki hem de fiil çekim eki olarak kullanılabilir.

Örnekler:

  • Bu yaşına kadar Yaşar Kemal’i hiç okudun mu? (fiil çekim eki)
  • Bahçemizden gül koparan sen miydin? (isim çekim eki)
  1. Soru anlamı “mi” soru ekiyle sağlanmadığında, “-me, -ma” olumsuzluk eki ünlü daralmasına uğrayarak “-mı, -mi, -mu, -mü” şekline dönüşebilir. Bunu “mi” soru eki ile karıştırmamalıyız.

Örnek:

  • Söylediklerimi niçin yazmıyorsunuz? (Soru anlamı “mi” soru ekiyle değil, soru zarfı olan “niçin” sözcüğüyle sağlanmıştır. Burada “-me, -ma” olumsuzluk ekleri her zaman sözcüklerle bitişik yazılır.)
  1. Birleşik yapılı fiillerde “mi” soru eki iki sözcük arasına girebilir.

Örnek:

  • Düşüncelerini açıklamaktan vaz geçtin?

“İLE”NİN YAZILIŞI

  1. “ile” hem edat hem de bağlaç olarak kullanılır.

Örnekler:

  • Ali, Mustafa ile Ahmet’e başarılar diledi. (bağlaç)
  • Evden okula her sabah servis ile gider. (edat)
  1. “ile” ünsüzle biten kelimelere eklenerek yazıldığında, “i” ünlüsü düşer ve ünlü uyumlarına uyar. Yani “-la, -le” şeklinde kullanılır.

Örnekler:

  • Çiçek ile > çiçekle
  • Kuş ile > kuşla
  1. “ile” ünlüyle biten kelimelere bitişik yazıldığında araya “y” koruyucu ünsüzü girer ve **”ile”**nin başındaki “i” ünlüsü düşer.

Örnekler:

  • Kapı ile > kapıyla
  • Çevre ile > çevreyle

“ile”nin Yazılışı ile İlgili Önemli Uyarılar:

  1. “ile” ince okunan ve ünsüzle biten bazı kelimelere getirildiğinde ünlü uyumuna uymayabilir.

Örnekler:

  • Dikkat ile > dikkatle
  • Şefkat ile > şefkatle
  1. “ile” ayrı yazıldığı zaman kelimede ünlü uyumu aranmaz.

Örnek:

  • Okul ile ev arasında gidip geliyoruz.

MASTAR EKLERİNİN YAZILIŞI

“-mek” ile biten mastarlardan sonra “-a, -e, -ı, -i” eklerinden biri geldiğinde, “k” ünsüzü düşer ve yerine “y” kaynaştırma ünsüzü gelir. Bu tür sözcüklerde yumuşama olmaz.

Örnekler:

  • Yazmak > yazma-y-ı
  • Gülmek > gülme-y-i

Mastar Ekinin Doğru ve Yanlış Yazım Örnekleri:

  • Kaldırımda yürümeği özlemişti. (Yanlış)
  • Kaldırımda yürümeyi özlemişti. (Doğru)
  • Ablasını görmeğe gitmiş. (Yanlış)
  • Ablasını görmeye gitmiş. (Doğru)

FİİL ÇEKİMİ İLE İLGİLİ YAZILIŞLAR

-a / -e, -acak / -ecek, -ayım / -eyim, -alım / -elim, -an / -en vb. eklerden önce gelen ünlü veya ekin geniş ünlüsü söyleyişe bakılmaksızın -a / -e ile yazılır.

Örnekler:

  • Başlaya, gelmeye; başlayacağım, gelmeyeceksin; başlayayım, geleyim; başlayalım, gelmeyelim; başlayan, gelmeyen vb.

SATIR SONUNA SIĞMAYAN SÖZCÜKLERİN YAZIMI

  1. Türkçede bir sözcük satır sonuna sığmazsa, sözcüğün yazılabilen heceleri yazılıp sonuna kısa çizgi eklenir. Satıra sığmayan heceler bir sonraki satırın başına yazılır.

Örnek:

  • …………………………………………………………………………………… Ahmet eline bir kitap ala- rak gelmişti.
  1. Satır sonuna sığmayan birleşik sözcükler tek bir sözcük olarak kabul edilip ona göre hecelenir.

Örnek:

  • …………………………………………………………………………………… başöğretmen Türkiye’ye birçok mesaj verir.

Satır Sonuna Sığmayan Sözcüklerin Yazımıyla İlgili Önemli Uyarılar:

  1. Satır sonunda ve başında tek ünlüden oluşan bir hece bırakılmaz.

Yanlış:

  • ……………………………………………………………………………………………………………… o- kula doğru yol almaya başladı.

Doğru:

  • …………………………………………………………………………………………………… müdafa- a yapıldı.
  1. Kesme işareti satır sonuna denk geldiğinde yalnız kesme işareti kullanılır. Kesme işaretiyle ayrıca kısa çizginin kullanılması yanlıştır.

Yanlış:

  • ……………………………………………………………………………………………………… Aydın’- ın ülkemiz ekonomisine katkılarıydı.

Doğru:

  • …………………………………………………………………………………………………… Aydın’- ın ülkemiz ekonomisine katkılarıydı.

KESME İŞARETİNİN KULLANILDIĞI YERLER

Kesme işaretinin yanlış kullanılması bir yazım yanlışı olarak kabul edilir. Kesme işareti ile ilgili başlıca yazım kuralları şunlardır:

  1. Özel isimlerden sonra gelen çekim ekleri kesme işaretiyle ayrılır.

Örnekler:

  • Kişi adları, soyadları ve takma adlardan sonra gelen çekim ekleri kesme işaretiyle ayrılır: Atatürk’e, Yahya Kemal Beyatlı’nın, Mustafa’nın
  • Millet, boy, oymak adlarından sonra gelen çekim ekleri kesme işaretiyle ayrılır: Türk’ün, İngiliz’e, Almanın.
  • Devlet adlarından sonra gelen çekim ekleri kesme işaretiyle ayrılır: Türkiye’nin, Türkiye’mizin, Selçuklu Devleti’nden
  • Din ve mitoloji ile ilgili özel adlardan sonra gelen çekim ekleri kesme işaretiyle ayrılır: Allah’tan, Azrail’i, Zeus’a
  • Gök bilimiyle ilgili adlardan sonra gelen çekim ekleri kesme işaretiyle ayrılır: Mars’a, Güneş’in, Venüs’ün
  1. İsim soylu sözcüklerin başındaki takı ve ekler kesme işaretiyle ayrılır.

Örnekler:

  • İsim soylu sıfatlardan sonra gelen ekler kesme işaretiyle ayrılır: Türkçü’nün, yerli’yi
  • İsim soylu fiillerden sonra gelen ekler kesme işaretiyle ayrılır: Göçer’den, ölürüm

 

DÜZELTME İŞARETİ (^) İLE İLGİLİ YAZIM KURALLARI

1. Düzeltme işareti, aynı yazılışa sahip ancak anlam ve söyleyiş bakımından farklı kelimeleri ayırt etmek için kullanılır. Bu işaret, okunuşları uzun olan ünlülerin üzerine konur.

Örnekler:

  • adem (yokluk), âdem (insan)
  • adet (sayı), âdet (gelenek, alışkanlık)
  • alem (bayrak), âlem (dünya, evren)
  • aşık (eklem kemiği), âşık (vurgun, tutkun)
  • hala (babanın kız kardeşi), hâlâ (henüz)

2. Arapça ve Farsça kökenli bazı kelimeler ile özel adlarda bulunan ince “g” ve “k” ünlülerinden sonra gelen “a” ve “u” ünlülerinin üzerine düzeltme işareti konur.

Örnekler:

  • dergâh, yadigâr, dükkân, hikâye, kâfir, kâğıt

3. Kişi ve yer adlarında ince “-l” ünlüsünden sonra gelen “-a” ve “-u” ünlüleri de düzeltme işareti ile yazılır.

Örnekler:

  • Halûk, Lâle, Lâpseki, Selânik

4. Nispet ekinin belirtme durumu ve iyelik eki ile karışmasını önlemek için düzeltme işareti kullanılır.

Örnekler:

  • (Türk) askeri ve askerî (okul)
  • (İslam) dini ve dinî (bilgiler)

5. Nispet eki almış kelimelere Türkçe ekler getirildiğinde düzeltme işareti olduğu gibi kalır.

Örnek:

  • millîlik

Uyarı: Alfabetik sıralamalarda kısa ünlüler, uzun ünlülerden önce gelir.

Örnek:

  • “hala” kelimesi, “hâlâ” kelimesinden önce gelir.

Kaynakça:


BİRLEŞİK VE AYRI YAZILAN KELİMELERİN YAZIMI

A. Bitişik Yazılan Birleşik Kelimeler

Birleşik kelimeler, iki veya daha fazla kelimenin kalıplaşarak tek bir kavram oluşturması sonucu meydana gelir. Bu tür kelimeler genellikle belirli anlamları ifade eder. Birleşik kelimeler, çeşitli kategorilerde bitişik yazılabilir:

1. Ses düşmesine uğrayan birleşik kelimeler bitişik yazılır.

Örnekler:

  • Kayın + anakaynana
  • Kayın + atakaynata
  • Kahve + altıkahvaltı
  • Pazar + ertesipazartesi
  • Güllü + güllaç
  • Sütlü + sütlaç
  • Ne + içinniçin
  • Ne + asılnasıl

2. Arapçadan dilimize geçmiş bazı kelimeler, “etmek”, “edilmek”, “olmak”, “olunmak” gibi yardımcı fiillerle birleşirken asıllarına uyarak ünlülerini düşürür. Bu tür birleşik fiiller bitişik yazılır.

Örnekler:

  • Azil + etmekazletmek
  • Devir + etmekdevretmek
  • Kayıp + olmakkaybolmak
  • Nakil + etmeknakletmek
  • Sabır + etmeksabretmek
  • Zikir + etmekzikretmek

Uyarı: Bu kelimeler ünlüyle başlayan bir yardımcı fiil veya ek almadıkları zaman “azil”, “defin”, “emir”, “hüküm”, “kayıp”, “keşif”, “meyil”, “nakil”, “sabır”, “seyir”, “zehir”, “zeyil”, “zikir” şeklinde yazılır.

3. Arapçadan gelen bazı kelimeler “etmek”, “edilmek”, “olmak”, “olunmak” gibi yardımcı fiilleriyle birleşirken, sondaki sesler çift sese dönüşür. Bu birleşik fiiller bitişik yazılır.

Örnekler:

  • affetmek, affeylemek, affolunmak, halletmek
  • hissetmek, hissedilmek, reddetmek
  • zannetmek, zemmetmek

Uyarı: İsim kısmı tek başına kullanılmayıp sadece “etmek”, “olunmak” yardımcı fiilleriyle kalıplaşan birleşik kelimeler bitişik yazılır.

Örnekler:

  • ahzetmek, bahşetmek, hamletmek

4. Vurgusu son heceye kaymış birleşik kelimeler bitişik yazılır.

Örnekler:

  • açıkgöz, anaerkil, babayiğit, düztaban, paragöz, pisboğaz

5. Kelimelerden biri veya ikisi anlam değişimine uğrayarak benzetme yoluyla birleşmişse, bu tür kelimeler bitişik yazılır.

Örnekler:

  • aslanağzı (bitki), kazayağı (bitki), kuşburnu (bitki), kızılkanat (balık)
  • yeşilbaş (ördek), kedigözü (lamba), balıksırtı (desen), kazkanadı (oyun)
  • dilberdudağı (tatlı), kadınbudu (köfte), tavukgöğsü (tatlı)
  • kuşyemi (bitki), bülbülyuvası (tatlı), beştaş (oyun), Samanyolu (yıldız kümesi)
  • alinazik (kebap), ayşekadın (fasulye), karafatma (böcek)

6. Yeterlilik, sürerlik, yaklaşma ve tezlik fiilleriyle kurulan kalıplaşmış birleşik fiiller bitişik yazılır.

Örnekler:

  • yapabilmek, yazadurmak, düşeyazmak, öleyazmak, açıvermek

7. “-di / -du / -dü, -tı / -ti / -tu / -tü” ekleriyle kurulan kalıplaşmış birleşik kelimeler bitişik yazılır.

Örnekler:

  • gecekondu, gündöndü, imambayıldı, serdengeçti

8. Her iki ögesi de “-di / -du / -dü, -tı / -ti / -tu / -tü” veya “-r / -ar / -er” eklerini almış ve kalıplaşmış birleşik kelimeler bitişik yazılır.

Örnekler:

  • dedikodu, biçerdöver, konargöçer, okuryazar

9. Hayvan, bitki, organ ve çeşitli nesne adlarıyla kurulan ve renk adları veya “renk” sözü geçmeyen birleşik kelimeler bitişik yazılır.

Örnekler:

  • fildişi, gülkurusu, kazayağı, vişneçürüğü, yavruağzı

Uyarı: Renk sözü kullanıldığında kelimeler ayrı yazılır.

Örnekler:

  • devetüyü rengi, fildişi rengi

10. Renk adlarıyla kurulan ve bitki, hayvan veya hastalık türlerinden birini gösteren birleşik kelimeler bitişik yazılır.

Örnekler:

  • akkavak, kızılağaç, sarıçiçek, akbalık, maviküf

11. Somut olarak yer bildirmeyen “üst”, “alt” ve “üzeri” sözcüklerinin sona getirilmesiyle kurulan birleşik kelimeler bitişik yazılır.

Örnekler:

  • akşamüstü, akşamüzeri, ayaküstü, ayaküzeri, gerçeküstü, olağanüstü
  • suçüstü, yüzüstü, ayakaltı, bilinçaltı

12. İki veya daha fazla kelimenin birleşmesinden oluşmuş kişi adları, soyadları ve lâkaplar bitişik yazılır.

Örnekler:

  • Alper, Aydoğdu, Birol, Gülnihal, Tanpınar

13. İki veya daha fazla kelimeden oluşmuş Türkçe yer adları bitişik yazılır.

Örnekler:

  • Çanakkale, Gümüşhane, Acıpayam

Uyarı: Şehir, kent, köy, mahalle, dağ, tepe, deniz, göl, ırmak gibi kelimelerle kurulmuş sıfat tamlaması ve belirtisiz isim tamlaması kalıbındaki yer adlarında birinci kelime tek başına yer adını ifade etmiyorsa bu tür yer adları bitişik yazılır.

Örnekler:

  • Akşehir, Eskişehir, Suşehri, Batıkent, Sarıyer
  • Uludağ, Kocatepe, Akdeniz, Acıgöl, Kızılırmak

14. Şahıs adları ve unvanlarından oluşmuş mahalle, meydan, köy vb. yer ve kuruluş adlarındaki unvan grubu; unvan kelimesi sonda ise gelenekleşmiş olarak bitişik yazılır.

Örnekler:

  • Bayrampaşa, Kemalpaşa (ilçesi); Necatibey (Caddesi)

15. Ara yönleri belirten kelimeler bitişik yazılır.

Örnekler:

  • güneybatı, güneydoğu, kuzeybatı, kuzeydoğu

16. “baş” sözüyle oluşturulan sıfat tamlamaları bitişik yazılır.

Örnekler:

  • başbakan, başçavuş, başeser, başhekim, başkarakter, başkent
  • başkomutan, başöğretmen, başrol, başsavcı, başşehir

17. Bir topluluğun yöneticisi anlamındaki “başı” sözüyle oluşturulan belirtisiz isim tamlamaları bitişik yazılır.

Örnekler:

  • çeribaşı, elebaşı, mehterbaşı, ustabaşı

18. “ağa”, “bey”, “efendi”, “hanım”, “nine” gibi sözcüklerle kurulan birleşik kelimeler bitişik yazılır.

Örnekler:

  • beyefendi, hanımefendi, hacıağa, kadınnine

19. Aşağıda yer alan kelime ve deyimler gelenekleşmiş ve yaygınlaşmış olarak bitişik yazılır.

Örnekler:

  • akaryakıt, akciğer, akyuvar, alyuvar, anamal, anaokulu
  • anapara, anayasa, atardamar, atasözü, ayçiçeği, başıboş
  • bilirkişi, denizaltı, dereotu, gökyüzü, gözyaşı, halkoyu
  • içgüdü, ikizkenar, ilkbahar, ilkokul, ilköğrenim, ilköğretim
  • ipucu, kabataslak, kamuoyu, karaciğer, karekök, kartopu
  • kenarortay, kelaynak, külhanbeyi, önsezi, tekdüze, tereyağı
  • tıpkıbasım, toplardamar, yarıyıl, yerküre, yeryüzü, yılbaşı
  • yüzyıl, zeytinyağı

20. Belgisiz sıfat ve zamirlerin bazıları gelenekleşmiş olarak bitişik yazılır.

Örnekler:

  • Biraz, birkaç, birçok, hiçbir, herhangi

21. “hane”, “name”, “zade”, “zede” kelimeleriyle oluşturulan birleşik kelimeler bitişik yazılır.

Örnekler:

  • çayhane, dershane, eczahane, hastahane, kahvehane
  • postahane, yatakhane, yemekhane, beyanname, amcazade, depremzede

22. “ev” kelimesiyle kurulan birleşik kelimeler bitişik yazılır.

Örnekler:

  • aşevi, bakımevi, basımevi, doğumevi, gözlemevi
  • huzurevi, orduevi, polisevi, öğretmenevi, yayınevi

Uyarı: “Dershane”, “eczahane”, “hastahane”, “pastahane”, “postahane” gibi kelimelerde “hane” kelimesindeki “h”nin yazılmaması doğru değildir.

23. “perver” ve “perest” kelimeleriyle Farsça kurala göre oluşturulan birleşik kelimeler bitişik yazılır.

Örnekler:

  • misafirperver, vatanperver, ateşperest

24. Farsça kurala göre oluşturulan isim ve sıfat tamlamaları ile kalıplaşmış diğer ibareler bitişik yazılır.

Örnekler:

  • dârıdünya, ehlibeyt, ehvenişer, gayrimenkul, gayrimeşru
  • gayrimüslim, gayrisafi, hüsnühat, suiistimal

25. Arapça kurala göre oluşturulan tamlamalar ve kalıplaşmış diğer ibareler bitişik yazılır.

Örnekler:

  • şeyhülislâm, tahtelbahir, aleykümselâm, inşallah

26. Kanunda bitişik geçen veya bitişik olarak tescil ettirilmiş kuruluş adları bitişik yazılır.

Örnekler:

  • İçişleri, Dışişleri, Genelkurmay, Yükseköğretim Kurulu, Açıköğretim Fakültesi

27. “oto”, “tele”, “matik” ögeleriyle kurulan alıntılar da bitişik yazılır.

Örnekler:

  • otobiyografi, otokritik, telekız, bankamatik   

 

 

B. Ayrı Yazılan Birleşik Kelimeler

  1. “etmek, edilmek, eylemek, olmak, olunmak” yardımcı fiilleriyle kurulan birleşik fiiller, ilk kelimenin ses değişikliğine uğramadığı durumlarda ayrı yazılır.

Örnekler:

  • alt etmek, arz etmek, ilan etmek, terk etmek, var olmak
  1. Birleşme sırasında kelimelerden herhangi biri veya ikinci kelime anlam değişikliğine uğramadan kurulan birleşik kelimeler ayrı yazılır.

Örnekler:

  • dil balığı, köpek balığı, acı balık, çalı kuşu, deve kuşu, ateş böceği, hamam böceği, ipek böceği, çörek otu, yer elması, kuş üzümü, can eriği, soya fasulyesi, şeker pancarı, kuru fasulye, kuru soğan, çakmak taşı, Oltu taşı, damla taş, alt geçit, tüp geçit, dolma kalem, toplu iğne, tuz ruhu

Not: Yol ve ulaşımla ilgili kurulan birleşik kelimeler ayrı yazılır.

Örnekler:

  • çevre yolu, deniz yolu, hava yolu, kara yolu

Not: “bilim” ve “bilgi” kelimeleriyle kurulan birleşik kelimeler ayrı yazılır.

Örnekler:

  • dil bilimi, gök bilimi, halk bilimi; dil bilgisi, ses bilgisi

Not: “yuvar” ve “küre” kelimeleriyle oluşturulan birleşik kelimeler ayrı yazılır.

Örnekler:

  • ışık yuvarı, hava küre, su küre, yarı küre, yarım küre

Not: Yiyecek ve içecek adlarından biriyle kurulan birleşik kelimeler ayrı yazılır.

Örnekler:

  • badem yağı, maden suyu, tas kebabı, çiğ köfte, dolma biber, sivri biber, kesme şeker, kuru yemiş

Not: Gök cisimleri ayrı yazılır.

Örnekler:

  • Çoban Yıldızı, Kutup Yıldızı; gök taşı, hava taşı

Not: Organ veya organ yerine geçen sözcüklerle kurulan birleşik kelimeler ayrı yazılır.

Örnekler:

  • köpek dişi, safra kesesi, takma diş, karga burun, kepçe kulak

Not: Zamanla ilgili birleşik kelimeler ayrı yazılır.

Örnekler:

  • bağ bozumu, gece yarısı, gün ortası, hafta başı, hafta sonu
  1. -r / -ar / -er, -maz / -mez ve -an / -en sıfat-fiil ekleriyle oluşturulan sıfat tamlaması şeklindeki birleşik kelimeler ayrı yazılır.

Örnekler:

  • çalar saat, güler yüz, yazar kasa
  1. Kişi adlarından oluşmuş “mahalle, bulvar, cadde, sokak, ilçe, köy” gibi yer ve kuruluş adlarında, sondaki unvanlar hariç şahıs adları ayrı yazılır.

Örnekler:

  • Yunus Emre Mahallesi, Nene Hatun Caddesi
  1. “Dış, iç, sıra” kelimeleriyle oluşturulan birleşik kelime ve terimler ayrı yazılır.

Örnekler:

  • çağ dışı, olağan dışı, yasa dışı, sıra dışı, ceviz içi, hafta içi, yurt içi, ardı sıra
  1. Somut olarak yer belirten “alt” ve “üst” kelimeleriyle oluşturulan birleşik kelimeler ayrı yazılır.

Örnekler:

  • toprak altı, yer altı (yüzey); böbrek üstü bezi, tepe üstü (en yüksek nokta)
  1. “Alt, üst, ana, ön, art, arka, yan, karşı, iç, dış, orta, büyük, küçük, sağ, sol, peşin, bir, iki, tek, çok, çift” kelimelerinin başa getirilmesiyle oluşturulan birleşik kelimeler ve terimler ayrı yazılır.

Örnekler:

  • alt kurul, alt yazı, ana dili, ön söz, ön yargı, iç tüzük, orta kulak, orta oyunu

Gün, Ay ve Tarih Adlarının Yazımı

Bir tarihle birlikte kullanılan gün ve ay adları büyük harfle başlar; diğer durumlarda küçük harfle başlar. Yıl belli değilse sadece ay ve gün adı belli olsa da ay adı büyük harfle yazılır.

Örnekler:

  • TBMM, 23 Nisan 1920’de açıldı. (Gün, ay ve yıl bellidir.)
  • 18 Aralık’ta evlenecek. (Gün ve ay bellidir.)
  • 3 Ekim Salı günü bize gelecek. (Gün ve ay bellidir.)
  • Mustafa, çarşamba Ankara’ya gidecek. (Sadece gün bellidir.)
  • Bütün hastalıklar nisan oldu mu azar. (Sadece ay bellidir.)

Gün, Ay ve Tarih Adlarının Yazımıyla İlgili Önemli Uyarılar

  1. Tarihler rakamla yazıldığında aşağıdaki biçimlerde yazılabilir:
  • 20.01.1992
  • 10/05/2005
  • 29 Ekim 1923
  • 20–06–2002
  • 22. VIII. 2006
  • 25–VI–2005
  1. Tarihi belli olan gün ve ay adlarına ek getirilirken tarihi belli olmayan ay ve gün adlarına ek getirilmez.

Örnekler:

  • 28 Haziran’da yapılacak sınavlarda daha çok kişi görev alabilecek. (Ay ve gün belli.)
  • Bu yıl da haziranda ilk kez genel bir sınav yapılacak. (Sadece ay belli.)
  • Sizinle pazartesiyi salıya bağlayan akşam orada buluşalım. (Sadece gün belli.)
  1. “Gün” kelimesi, gün, ay ve yıl adlarıyla kullanıldığında hiçbir zaman büyük harfle başlamaz.

Örnekler:

  • 28 Eylül Pazartesi günü okullar açılacak.
  • Önümüzdeki salı günü okula gelin, görüşelim.

Gezegen ve Yıldız Adlarının Yazımı

  1. Gezegen ve yıldız adları büyük harfle başlar. Ay, Güneş ve Dünya sözcükleri sadece astronomi terimi olarak kullanıldığında büyük harfle yazılır.

Örnekler:

  • Mustafa, Halley’i farklı bir gök cismi olarak biliyordum, diyordu. (Yıldız)
  • Onlar Küçükayı’yı görmek için uzay bilimini araştıracaklar. (Yıldız)
  • O derste Dünya’nın hareketlerini bir türlü anlamıyordu.
  • Onlara göre Güneş’in Dünya’ya olan uzaklığı her zaman tartışma konusu olmuştur.
  • Bazen Ay’ın farklı biçimlere girmesi bazı kişilerde heyecan uyandırır.
  • Bilim insanları Merkür ve Venüs‘ten sonra diğer gezegenleri inceleyecekler.

Uyarı: “Ay”, “güneş”, “dünya” kelimeleri astronomi terimi olarak kullanılmadıklarında küçük harfle başlar. Ay, “ay ışığı”, Güneş de “güneş ışını” anlamında kullanıldığında küçük yazılır.

Örnekler:

  • Ahmet, güneş girmeyen eve doktor girer, derdi. (Güneş ışını)
  • Bütün dünya onu kararından vazgeçiremedi.
  • Artık akşamları odamızda ay olmayacak. (Ay ışığı)

Deyimlerin Yazımı

Deyimler, en az iki kelimeden oluşur ve kalıplaşmış sözler olduklarından deyimleri oluşturan tüm kelimeler her zaman ayrı yazılır.

Örnekler:

  • Ağır söz bazen sahibini de yaralar.
  • Her şeye ayak bağı olmaya çalışıyordu.
  • Böyle cadı kazanı yerlerde de çalışılmaz.
  • Can kuşu hiç kimsede kalıcı değildir.
  • İyi gün dostu kişilerle işim olmaz.
  • Kem göz bazen insanın evini yıkar.
  • Bu işin püf noktası çok soru çözmektir.

 

 

Sayıların Yazımı

  1. Sayılar, gerektiğinde harflerle de yazılabilir.Örnekler:
    • Yüz on iki kişi oraya gelmişti.
    • En zor sınavlarını onuncu sınıfta vermişti.
  2. Yazıya geçirilmiş ve birden fazla olan sayılarda, her basamağın ayrılması gerekmektedir.Örnek:
    • Yaş otuz beş yolun yarısı eder.
  3. Para ile ilgili işlemler ve senet, çek, fatura gibi ticari evraklarda geçen sayılar bitişik olarak yazılır.Örnek:
    • Bankadan yüz seksen altı Türk lirası istemişti.
  4. Yüzde ve binde işaretleri yazılırken, sayılardan önce ve sonra boşluk bırakılmamalıdır.Örnek:
    • Bu sınavda sınıfın %30’u resmen dökülmüş.
  5. Sayılarda kesirler virgül ile ayrılır.Örnek:
    • 20,4 (yirmi tam onda dört)
  6. Üleştirme sayıları rakamla değil, yazıyla belirtilir.Örnek:
    • Herkese altışar elma düşmüştü. (Yanlış olan: 6’şar elma düşmüştü.)
  7. Adları sayılardan oluşan iskambil oyunları bitişik yazılır.Örnekler:
    • ellibir, yirmibir vb.
  8. Dört veya daha fazla basamaklı sayılar, sondan sayılmak üzere üçlü gruplara ayrılarak yazılır ve aralarına nokta konur.Örnek:
    • Maçı tam 67.127 kişi izlemiş.
  9. Sıra sayıları yazıyla veya rakamla gösterilebilir. Rakamla gösterilmesi durumunda, rakamdan sonra ya bir nokta konur ya da rakamdan sonra kesme işareti konularak derece gösteren ek yazılır. Ayrıca, ilgili sayı harflerle yazıldıktan sonra, eğer rakam sesli harfle bitmişse “-nci, -ncı, -ncu, -nci” ekleri; sessizle bitmişse “-ıncı, -inci, -uncu, -üncü” ekleri getirilir.Örnek 1:
    • Mustafa 2’nci sınıfı başka bir okulda okumayı düşünüyor.

    Burada “2” rakamı “iki” şeklinde yazılır. Yani ünlü ile bitmişse, ek ünlü ile başlamalıdır. “İki+nci: ikinci” doğru yazımdır.

    Örnek 2:

    • Mustafa 2.’inci sınıfı başka bir okulda okumayı düşünüyor.

    Sayılara nokta işareti gelmişse, ayrıca kesme işareti ve ekler kullanılmaz. Bu cümlede hem nokta hem de kesme işareti birlikte kullanılmıştır, bu yanlıştır.

    Örnek 3:

    • Mustafa 2. sınıfı başka bir okulda okumayı düşünüyor.

    Bu cümledeki sayı yazımında herhangi bir yanlışlık söz konusu değildir.

    Örnek 4:

    • Mustafa 2’nci sınıfı başka bir okulda okumayı düşünüyor.

    Bu cümledeki sayı yazımında herhangi bir yanlışlık söz konusu değildir.

    Örnek 5:

    • Türk tarihinde 15’nci ile XX. yüzyıllar arasında önemli şeyler yaşanmış.

    Burada “15” sayısını harflerle yazdığımızda “on beş” olur. Son rakam ünsüzle bitmiştir, bu yüzden “-nci” ekini almalıdır. Doğru yazım “15’inci” yani “on beşinci”dir.

    Örnek 6:

    • Türk tarihinde 15. ile XX. yüzyıllar arasında önemli şeyler yaşanmış.

    Cümledeki her iki rakam da doğru yazılmıştır.

  10. Romen rakamları tarihî olaylarda, yüzyıllarda, hükümdar adlarında, tarihlerde ayların yazılışında, kitap ve dergi ciltlerinde, kitapların asıl bölümlerinden önceki sayfaların numaralandırılmasında, maddelerin sıralandırılmasında kullanılır.Örnekler:
    • Kimse, II. Dünya Savaşı bir daha olsun elbette istemez.
    • Bence XXI. yüzyıl iletişim çağı olacaktır.
    • Osmanlı İmparatorluğu en çok II. Mehmet döneminde fetih yapar.
    • Herkesi V. Karl’ın o olaydan sonra ne yapacağı heyecanı sarar.
    • Kitapta I. cilt I) ve II) diye ikiye ayrılıyordu.
  11. Dört veya daha fazla basamaklı sayıların kolay okunabilmesi için, içinde geçen “bin, milyon, milyar” ve “trilyon” sözleri harflerle yazılabilir.Örnekler:
    • Türkiye’nin en son sayımdaki nüfusu 82 milyon civarındaydı.
    • Firma 5 trilyon 185 milyar Türk lirasıyla en düşük teklifi sundu.
  12. Saat ve dakika, metin içinde yazıyla da yazılabilir.Örnek:
    • Akşam altıya çeyrek kala onlara ziyarete gidelim.
  13. Saat, para tutarı, ölçü, istatistiki veriler gibi sayılarda rakam kullanılır.Örnekler:
    • Yolun 25 kilometrelik kısmının etüt çalışması yapıldı.
    • İlimizde 1.200.000 kişi yaşamaktadır.
  14. Bayağı kesirlere getirilecek ekler, alttaki sayı esas alınarak yazılır.Örnek:
    • 4/5’i (dört bölü beşi)
  15. Rakamla yazılmış bir sayıya gelen ekler, kesme işareti ile ayrılır ve ekler ses uyumlarına göre şekillenir.Örnek:
    • Sabah 11.25’te herkes söylediğimiz yerde hazır bulunsun.
  16. Ev, apartman, cadde, sokak, kitapların sayfa numaraları ile tarihlerde gün ve yılı gösteren sayılar rakamla gösterilir. Tarihlerdeki ay ismi yazıyla yazılabilir.Örnekler:
    • 5. Cadde, 17. Sokak, 4. Blok, 181. sayfa, 12.02.2012

Sayıların Yazımıyla İlgili Uyarılar

  1. Hükümdar adlarında kullanılan rakamlar, hükümdarın adından önce yazılır.Örnekler:
    • En çok II. Murat bu seferi arzuluyordu.
    • Osmanlı Devleti’nde III. Selim ile köklü değişiklikler yaşanır.
  2. Rakamla başlayan cümlelerde, rakamdan sonra gelen ilk sözcük özel isim değilse küçük harfle yazılır.Örnekler:
    • 1453 yılında hayata gözlerini kapamış.
      1. yüzyıl savaşlarla geçen bir yüzyıl olarak bilinir.
  3. Sayılara getirilen ekler ünsüz uyumuna uygun olmalı ve kesme işareti ile ayrılmalıdır. Bu durumlarda son rakamı harfe dönüştürerek doğru yazımı bulmak gerekir.Örnek 1:
    • Takımı ligde en son 1925’te şampiyon olmuş.

    Burada “1925” yılını oluşturan son rakam “5” olup, harflerle yazıldığında “beş” şeklinde olur. “Ş” sert bir ünsüz olduğundan, ek “te” olarak gelmelidir.

  4. Saat gösterilirken, saatin dakika bölümünün ikisi de sıfırlı ise, gelen ek saate uygun yazılmalıdır.Örnek:
    • 17.00’da bütün memurların mesaisi biter.

    Uyarı: Bir zorunluluk olmadıkça, cümle rakamla başlamaz.

 

 

Ek Fiilin Yazımı

Ek fiil, çekimli biçimlerinde “idi, imiş, ise” gibi kullanıldığında, ek olarak yazıldığında bitişik, sözcük olarak yazıldığında ise ayrı yazılır. Bu kurallar hem bitişik hem de ayrı yazım için geçerlidir.

Örnekler:

  • Ahmet bir zamanlar buralarda çobandı. (buradaki “çoban idi” şeklindedir)
  • Bize uğramıyor değildi. (buradaki “değil idi” şeklindedir)

Ek Fiilin Yazımıyla İlgili Uyarılar

  1. Ünsüz harfle biten sözcüklere bitişik yazıldığında, “i” sesi düşer. Birleşik yazımlarda kalınlık-incelik (büyük ünlü uyumu) uyumuna uyulur.Örnekler:
    • Bitkin idi > bitkindi
    • Gelir ise > gelirse
  2. Ünlü harfle biten kelimelere bitişik yazıldığında, araya “y” kaynaştırma ünsüzü girer. Bu durumda baştaki “i” ünlüsü düşer ve sözcük kalınlık-incelik (büyük ünlü uyumu) uyumuna uyar.Örnekler:
    • Zeki idi > zekiydi
    • Ne ise > neyse
  3. Ek fiilin zarf-fiil eki almış şekli olan “iken” hem ayrı hem de bitişik yazılabilir. Bitişik yazıldığında “iken”‘in başındaki “i” sesi düşer.Örnekler:
    • İçer iken > içerken
    • Okur iken > okurken
  4. İken ünlü ile biten sözcüklere bitişik yazıldığında, “iken”‘in başındaki “i” ünlüsü düşer ve araya “y” kaynaştırma ünsüzü girer.Örnekler:
    • Evde iken > evdeyken
    • İlgili iken > ilgiliyken

“Şey” Kelimesinin Yazımı

“Şey” belgisiz zamiri her zaman her kelimeden ayrı yazılır.

Örnekler:

  • Her şeyi sana feda etmeye hazırım, canım kardeşim!
  • Birçok şey almıştı öğrencilerine.
  • Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
  • Bana bir şey öğretenin aklına şaşarım!
  • Çok şey söylendi şiir vadisinde.
  • Yönetici bize herkesin önünde az şey söylemedi.
  • Cana gelecek olan şey hiç gelmesin.
  • Birtakım şeyler ancak zamanla mecrasını bulur.
  • Size iki şey bırakıyorum. Bunlara tutunursanız asla delalete düşmezsiniz.

Pekiştirmeli Sözlerin Yazımı

Pekiştirme işlevi gören sıfat ve zarflar bitişik yazılır. “m, p, r, s” harflerine özellikle dikkat edilmelidir.

Örnekler:

  • Dümdüz yolda kaza yapınca şaşırmıştık. (sıfat olarak kullanılmıştır)
  • Denizin en çok masmavi rengi onu etkilemişti. (sıfat olarak kullanılmıştır)
  • Onun kapkara yüzüne bir anlam veremedik. (sıfat olarak kullanılmıştır)
  • O hastalıktan sonra nedense sapsarı kesilmişti. (zarf olarak kullanılmıştır)
  • Tertemiz duygularla herkesi selamlıyordu. (sıfat olarak kullanılmıştır)
  • Her yerde olduğu gibi ölüme de yapayalnız gitti. (zarf olarak kullanılmıştır)
  • Bir şey tümden yapılmadığı zaman tümden terk edilmez. (zarf olarak kullanılmıştır)
  • Yaralar bütün bedenini çepeçevre sarmıştı. (zarf olarak kullanılmıştır)
  • Sipsivri dili ile herkesi kendine düşman ettirmişti. (sıfat olarak kullanılmıştır)

 

 

İkilemelerin Yazılışı

  1. İkilemelerin yazımı genellikle ayrı yapılır. Yani, ikilemelerde bulunan sözcükler birbirinden ayrı şekilde yazılır.Örnekler:
    • ağır ağır
    • gide gide
    • güzel güzel
    • tıkır tıkır
    • bata çıka
    • çoluk çocuk
    • eciş bücüş
    • ev bark
    • soy sop
    • süklüm püklüm
    • yarım yamalak
  2. “m” sesi ile yapılmış olan ikilemeler de ayrı yazılır. Bu tür ikilemelerde “m” sesi, sözcüklerin ortasında bulunur ve yazımda herhangi bir değişiklik yapılmadan ayrı şekilde yazılır.Örnekler:
    • çocuk mocuk
    • dolap molap
    • kitap mitap
    • ders mers
  3. İsim durum (hâl) ekleri ile iyelik eki kullanılarak yapılan ikilemeler de ayrı yazılır. Bu tür ikilemelerde, her iki sözcük de kendi başına yazılır ve aralarına herhangi bir ek getirilmez.Örnekler:
    • diz dize
    • el ele
    • iç içe
    • baştan başa
    • günden güne
    • başa baş
    • dişe diş
    • boşu boşuna
    • günü gününe
    • ucu ucuna

    Uyarı: İkilemeleri oluşturan sözcükler arasına hiçbir noktalama işareti koyulmaz.

    Yanlış: Adım, adım hedefine doğru ilerliyordu.
    Doğru: Adım adım hedefine doğru ilerliyordu.


Alıntı Kelimelerin Yazılışı

  1. Çift ünsüz harfle başlayan Batı kökenli alıntılarda, ünsüzler arasına ünlü konulmadan yazılır. Bu kural, Türkçeye geçmiş Batı kökenli kelimelerin yazımında geçerlidir.Örnekler:
    • gramer
    • gramofon
    • grup
    • Hristiyan
    • kral
    • kredi
    • kritik
    • plan
    • profesör
    • program
    • psikoloji
    • spor
    • staj
    • tren
  2. Batı kökenli alıntıların içindeki ve sonundaki “g” ünsüzleri olduğu gibi korunur. Bu kurala göre, alıntı kelimelerdeki “g” ünsüzleri yazımda herhangi bir değişikliğe uğramaz.Örnekler:
    • biyografi
    • dogma
    • magma
    • monografi
    • arkeolog
    • diyalog
    • psikolog

    Uyarı: “fotoğraf” ve “topoğraf” kelimelerinde ise “g” harfleri “ğ” olarak yazılır.

  3. Türk devlet ve topluluklarındaki özel adlar Türkçede yerleşen söyleniş biçimlerine göre yazılır. Bu, Türkçeye geçmiş özel adların yerleşmiş kullanımına uygun olarak yazılmasını ifade eder.Örnekler:
    • Azerbaycan
    • Türkmenistan
    • Özbekistan
    • Semerkand
    • Taşkent
    • Bakü
    • Abdullah Tukay
    • Bahtiyar Cengiz Aytmatov
    • İslam Kerimov
    • Vahapzade
    • Cafer Cebbarlı
    • Cemal Kemal  

 

 

Büyük Harflerin Kullanıldığı Yerler

A. Cümle Başlangıçlarında Büyük Harf Kullanımı

  1. Cümleler, her zaman büyük harfle başlar.Örnekler:
    • Tomurcuk derdinde olmayan ağaç, odundur.
    • En güçlü iki savaşçı, sabır ve zamandır.
    • Her insan, yapmadığı tüm iyiliklerden suçludur.

    Uyarı: Cümle içinde tırnak işareti veya yay ayraç içine alınan cümleler de büyük harfle başlar ve sonlarına uygun noktalama işareti (nokta, soru işareti, ünlem işareti vb.) konur.

    Örnekler:

    • Kısakürek: “Devler gibi eserler bırakmak için, karıncalar gibi çalışmak lazım.” der.
    • Anadolu kentlerini, köylerini (Köy sözünü de çekinerek yazıyorum.) gezsek bile görmek için değil, kendimizi göstermek için geziyoruz. (Nurullah Ataç)

    Uyarı: İki çizgi, iki virgül arasındaki açıklama cümleleri büyük harfle başlamaz.

    Örnek:

    • Annesini –en sevdiği varlığını– kaybetti.

    Uyarı: İki noktadan sonra gelen cümleler büyük harfle başlar.

    Örnek:

    • Arkadaşına her zaman şunu tembihlerdi: Söyleyecek sözü olmayan yüksek sesle konuşur.

    Uyarı: İki noktadan sonra sıralanan cümleler ve özel ad niteliğinde olmayan örnekler büyük harfle başlamaz.

    Örnek:

    • Bu eskiliği siz de çok evde görmüşsünüzdür: duvarlarda çiviler, çivi yerleri, lekeler… (Memduh Şevket Esendal)

    Uyarı: Örnek niteliğindeki kelimelerle başlayan cümlede de ilk harf büyük harfle yazılır.

    Örnekler:

    • Banka, bütçe, devlet, fındık, kanepe, menekşe, şemsiye” gibi yüzlerce kelime, kökenleri yabancı olmakla birlikte artık dilimizin malı olmuştur.
    • Et-, ol-” fiilleri, dilimizde en sık kullanılan yardımcı fiillerdir.

    Uyarı: Rakamla başlayan cümlelerde rakamdan sonra gelen kelime büyük harfle başlamaz.

    Örnek:

    • 2003 yılında birlikte tatile gitmiştik.

B. Dizelerde Büyük Harf Kullanımı

  1. Dizeler büyük harfle başlar.Örnek:
    • Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır?
    • Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır.
    • Aşk cellâdından ne çıkar madem ki yar vardır.
    • Yoktan da vardan da ötede bir Var vardır.
    • Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır.
    • O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır.
    • Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır.
    • Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır.
    • Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır.
    • Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır.
    • Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır.
    • Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır.
    • Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır.
    • Senden umut kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır.
    • Sevgili!
    • En sevgili!
    • Ey sevgili!
      (Sezai Karakoç)

C. Özel Adların Büyük Harfle Başlama Kuralları

  1. Kişi adları ve soyadları büyük harfle başlar.Örnekler:
    • Mehmet Akif Ersoy
    • Ahmet Hamdi Tanpınar
    • Dadaloğlu

    Uyarı: Takma adlar da büyük harfle başlar.

    Örnekler:

    • Server Bedi (Peyami Safa)
    • Kirpi (Refik Halit Karay)
    • Deli Ozan (Faruk Nafiz Çamlıbel)
  2. Kişi adlarından önce ve sonra gelen unvanlar, saygı sözleri, rütbe adları ve lakaplar büyük harfle başlar.Örnekler:
    • Avukat Hasan Bey
    • Betül Hanım
    • Mareşal Fevzi Çakmak
    • Mimar Sinan
    • Dede Korkut
    • Fatih Sultan Mehmet
    • Çolak Salih
    • Genç Osman
    • Deli Petro

    Uyarı: Akrabalık adı olup lakap veya unvan olarak kullanılan kelimeler büyük harfle başlar.

    Örnekler:

    • Baba Gündüz
    • Dayı Kemal
    • Hala Sultan
    • Dede Korkut
    • Nene Hatun

    Uyarı: Akrabalık bildiren kelimeler özel adla kullanılsa bile küçük harfle başlar.

    Örnek:

    • Mehmet amcamı her zaman hatırlayacağım.
  3. Cümle içinde özel adın yerine kullanılan makam veya unvan sözleri büyük harfle başlar.Örnek:
    • Şehrimize il dışından gelen heyetleri Vali; il içinden ilçeye gelen kişileri de Kaymakam kabul eder.
  4. Saygı bildiren sözlerden sonra gelen ve makam, mevki, unvan bildiren kelimeler büyük harfle başlar.Örnek:
    • Sayın Cumhurbaşkanı,

    Uyarı: Mektuplarda ve resmî yazışmalarda hitaplar büyük harfle başlar.

    Örnek:

    • Canım Anneciğim
  5. Hayvanlara verilen özel adlar büyük harfle başlar.Örnek:
    • Her zamanki gibi Boncuk yine sevimliydi.
  6. Millet, boy ve oymak adları büyük harfle başlar.Örnekler:
    • Bunu bir Türk yapamaz demişti.
    • Orta Asya Kazak ve Kırgız biri için farklı bir anlam taşır.
    • Dadaloğlu, Avşar boyuna mensup bir saz şairidir.
    • Geleneklerimizi Hacımusalı ve Karakeçili olanlardan da öğrenebiliriz.
    • Kızık, Kayı, Kınık boylarını tek tek saydı.
  7. Dil ve lehçe adları büyük harfle başlar.Örnekler:
    • Bu sitede Türkçenin inceliklerine vakıf olacaksınız.
    • Kazakça, Tatarca ve Özbekçe bilmek zorundadır.
  8. Devlet adları büyük harfle başlar.Örnek:
    • Kimse Suriye ve Irak‘ta küçük hesaplar peşine düşmemelidir.
  9. Din ve mezhep adları ile bunların mensuplarını bildiren sözler büyük harfle başlar.Örnekler:
    • Bu coğrafyada Müslümanlık hep hâkim olmuştur.
    • Bir zamanlar Hristiyanlık ve Musevilik de okullarda öğretiliyordu.
    • Edebiyatımızda bir dönüm noktası da İslamiyet‘in kabulü olmuştur.
    • Bizler, Şafiilik mezhebinin hikmetlerini kavrayamadık.

    Uyarı: Din ve mezhep adlarının mensuplarını bildiren sözler büyük harfle başlar.

    Örnekler:

    • Her Müslüman örnek bir kişiliğe sahip olmak zorundadır.
    • Bugün Musevi toplumu da bunları hoş görmüyor.
    • Bir Budist size rast gelirse ondan bir fıkra anlatmasını isteyin.
  10. Din ve mitoloji ile ilgili özel adlar büyük harfle başlar.Örnekler:
    • Her duasında Tanrı bizi korusun, derdi.
    • Bu zor zamanlarında Allah yardımcıları olsun.
    • Bunu İlah biliyor yeter.
    • Yunanlıların Zeus aşkı hiç bitmeyecek gibi.
    • Onlar için Kibele çok çok önemliydi.

    Uyarı: “Tanrı,” “Allah,” ve “İlah” sözcükleri özel ad olarak kullanılmadıkları zaman küçük harfle başlar.

    Örnekler:

    • Eski Yunan tanrıları.
    • Müzik dünyasının ilahı diye isimlendiriyorlar.
    • “Amerika’da kaçakçılığın allahları vardır.” (Tarık Buğra)

    Uyarı: Bazı dini kavramların küçük harfle yazılması gelenekleşmiştir.

    Örnekler:

    • cennet, cehennem, peygamber, sırat köprüsü vb.
  11. Gezegen ve yıldız adları büyük harfle başlar. Ay, güneş ve dünya sözcükleri yalnız astronomi terimi olarak kullanıldığında büyük harfle başlar.Örnekler:
    • Mustafa, Halley‘i farklı bir gök cismi olarak biliyordum, diyordu. (yıldız)
    • Onlar Küçükayı‘yı görmek için uzay bilimini araştıracaklar. (yıldız)
    • O derste Dünya‘nın hareketlerini bir türlü anlayamıyordu.
    • Onlara göre Güneş‘in Dünya‘ya uzaklığı tartışma konusu olmuştur.
    • Bazen Ay‘ın farklı biçimlere girmesi kişilerde heyecan uyandırır.
    • Türkiye, ilk kez böyle bir Güneş tutulmasına tanık oldu.
    • Uzay bilimciler için Neptün ve Plüton birer soru işareti değildir.

    Uyarı: “Ay,” “güneş,” ve “dünya” sözcükleri astronomi terim anlamında değilse küçük harfle başlar. Ay “ay ışığı” ve güneş de “güneş ışını” anlamında kullanıldığı zaman küçük yazılır.

    Örnekler:

    • Ahmet, güneş girmeyen eve doktor girer, derdi. (güneş ışını)
    • Bütün dünya onu kararından vazgeçiremedi.
    • Artık akşamları odamızda ay olmayacak. (ay ışığı)
    • Bu dünyada onun kabul edeceği bir şey değildir.

 

12. Yön Adlarının Kullanımı

Yön adları özel ismin önünde yer aldığında büyük harfle, isimden sonra kullanıldığında ise küçük harfle yazılır.

Örnekler:

  • Mustafa için Kuzey Anadolu farklı bir önem taşır. (Özel isimden önce kullanımı, büyük harf)
  • Mustafa için Anadolu’nun kuzeyi farklı bir önem taşır. (Özel isimden sonra kullanımı, küçük harf)

Uyarı: Yön adları; belirli devletleri, ulusları, kültürleri, düşünce sistemlerini, yaşam tarzlarını ve politikaları ifade ederken doğu ve batı gibi yön belirten kelimelerin ilk harfleri büyük yazılır.

Örnekler:

  • Bizi Batı bir türlü içine almak istemiyor.
  • Bizler Doğu mistisizmini bir türlü anlayamadık.

13. Coğrafi Adların Kullanımı

Kıta, deniz, okyanus, bölge, şehir, ilçe, semt, mahalle, meydan, bulvar, cadde, sokak, park, dağ, göl, tepe, yayla, ırmak, ova, boğaz, kanal, geçit adları büyük harfle başlar.

Örnekler:

  • Küresel ısınma toplantısı Afrika‘da yapılacak.
  • İran, Hazar Denizi‘nde büyük bir medeniyet kurmuş.
  • O havada Manş Denizi mükemmel görünüyordu.
  • Büyük Okyanus ile Atlas Okyanusu arasında önemli bir mesafe vardır.
  • Asya ve Avrupa‘nın kesişme noktası Türkiye‘dir.
  • Bu kışı Doğu Anadolu şiddetli geçirdi.
  • Emekli olunca Sakarya‘ya yerleşeceğim.
  • Ahmet Ali Paşa Mahallesi‘nde ikamet etmekteydi.
  • Herkes Zafer Meydanı önünde bekliyordu.
  • İlk arabalar Turgut Özal Bulvarı‘ndan geçmek zorunda kaldı.
  • Çalışanlar, Cemal Nadir Sokağı ile temizliğe başladılar.
  • Gelenler en çok Antalya Milli Parkı‘nı beğenmişler.
  • Türkiye’nin en uzun caddesi İskele Caddesi‘dir.
  • Ankara Güniz Sokak ismini bir daha hatırladı.
  • Şaire adeta ilham olmuştu Ağrı Dağı.
  • Gezide herkes Everest Tepesi‘ni merak ediyordu.
  • Bu yıl da Marmara Denizi‘nde yüzeceğiz.
  • Bir hatırası kalmaz mı Van Gölü‘nde feribotla Tatvan‘a gitmenin.
  • Unutma, Murat Nehri‘nde balık tuttuğumuz günleri.
  • Lalelerle süslendiğinde bir başka olur haziranda Muş Ovası.
  • Toplantıda Türkiye, Asya ülkelerine ev sahipliği yapacak.
  • Ünlü padişahın Süveyş Kanalı ile ilgili projesini bazı kişiler maalesef anlayamadı.
  • Seyyahlar için Panama Geçidi ayrı bir heyecana sebep olur.
  • En duygusal anlarını kamyonu Zigana Geçidi‘ni geçince yaşardı.
  • Konya Ovası‘nın bittiği yerde Çukurova başlar.
  • Yeşilırmak ve Kızılırmak bir gün Fırat Nehri ile beslenecek.
  • İstanbul‘un Asya Yakası, Avrupa Yakası‘ndan daha sakindir.
  • İstanbul Boğazı hep emsalsiz olarak kalacak.
  • Mülteciler için Ege Denizi önemli geçiş yeridir.
  • İlkbaharın Erciyes Dağı bir başka şenlenir.

Uyarı: Özel ada dâhil olmayıp tamlama yapan şehir, il, ilçe, belde, köy vb. adlar küçük harfle başlar.

Örnekler:

  • İstanbul ili, İpekyolu ilçesi, Arısu beldesi, Muratkolu köyü vb.

Uyarı: Yer bildiren özel isimlerde kısaltmalı söyleyiş kullanıldığında yer adının ilk harfi büyük yazılır.

Örnekler:

  • Hisar’dan, Boğaz’dan, Köşk’e vb.

14. Yapı Adlarının Kullanımı

Saray, köşk, han, kale, köprü, kule, anıt, müze gibi yapı adlarının bütün kelimeleri büyük harfle başlar.

Örnekler:

  • Dolmabahçe Sarayı
  • Çankaya Köşkü
  • Horozlu Han
  • Ankara Kalesi
  • Mostar Köprüsü
  • Mevlana Müzesi
  • Sümela Manastırı
  • Boğaziçi Kulesi
  • Zafer Abidesi
  • Bilge Kağan Anıtı

15. Kurum ve Kuruluş Adlarının Kullanımı

Kurum, kuruluş, kurul adlarının her kelimesi büyük harfle başlar.

Örnekler:

  • Avrupa Parlamentosu göç meselesini görüşmek üzere toplandı.
  • Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmasını tamamlayarak tatile girdi.
  • Türk Dil Kurumu bu konularda en güvenilir kaynaktır.
  • Yeşilay Derneği çalışanları dövizleriyle yine sahadalar.

Uyarı: Kurum, kuruluş, kurul, merkez, bakanlık, üniversite, fakülte, bölüm, kanun, tüzük, yönetmelik ve makam sözleri asılları kastedildiğinde büyük harfle başlar.

Örnekler:

  • Türkiye Büyük Millet Meclisi her yıl 1 Ekim’de toplanır. Bu yıl ise Meclis, yeni döneme erken başlayacak.
  • Türk Dil Kurumu çalışmalarını titizlikle sürdürüyor. Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü, Kurumun 21 Mayıs 2009 tarihinde Kars‘ta düzenlediği toplantıda kullanıma açıldı.
  • 2876 sayılı Kanun bu yıl yeniden gözden geçirilecek.
  • Yazarlara ödenecek telif ücreti, Telif Hakkı Yayın ve Satış Yönetmeliği’ne göre düzenlenir. Yapılan işlem Yönetmelik‘in 4’üncü maddesine aykırı düşmektedir.

16. Hukuk ve Yönetmelik Adlarının Kullanımı

Kanun, tüzük, yönetmelik, yönerge, genelge adlarının her kelimesi büyük harfle başlar.

Örnekler:

  • Medeni Kanun
  • Türk Bayrağı Tüzüğü
  • Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği

17. Yayın ve Sanat Eserlerinin Adlarının Kullanımı

Kitap, dergi, gazete ve sanat eserlerinin (tablo, heykel, beste vb.) her kelimesi büyük harfle başlar.

Örnekler:

  • Atatürk’ün Nutuk eserini herkes okumalıdır.
  • Suç ve Ceza en çok okunan klasiklerden biridir.
  • O haberini Resmi Gazete sayesinde öğrenmişti.
  • Türk Edebiyatı dergisinde birçok yazı çıkacak.
  • Bence o dergi Türk Dili dergisi kadar kuşatıcı değildir.
  • Kütüphanesinde Sabah, Türkiye, Milliyet, Hürriyet gazetelerini sürekli bulundurur.
  • Türk Kültürü dergisi 1962 yılından bu yana faaliyetini sürdürmektedir.
  • Kaplumbağa Terbiyecisi, Osman Hamdi Bey‘in iki farklı versiyonunu çizdiği tablosudur.
  • Yorgun Herkül Türkiye’den kaçırılan heykeller arasına girer.
  • Festivalde bugün, Yekta Kara rejisiyle Mozart‘ın ünlü eseri Saraydan Kız Kaçırma var.
  • Onuncu Yıl Marşı, Çamlıbel ve Çağlar tarafından yazılan ve 1933’te bestelenen marştır.

Uyarı: Özel ada dâhil olmayan gazete, dergi, tablo vb. sözler küçük harfle başlamaz.

Örnekler:

  • Sabah gazetesi
  • Türk Dili dergisi
  • Halı Dokuyan Kızlar tablosu
  • Yorgun Herkül heykeli vb.

Uyarı: Kitap, makale, tiyatro eseri, kurum adı gibi özel adlarda yer alan kelimelerin ilk harfleri büyük yazıldığında “ve, ile, ya, veya, yahut, ki, da, de” sözleriyle “mı, mi, mu, mü” soru eki küçük harfle yazılır.

Örnekler:

  • Suç ve Ceza
  • Kızıl ile Kara
  • Diyorlar ki
  • Dünyaya İkinci Geliş yahut Sır İçinde Esrar
  • Ya Devlet Başa ya Kuzgun Leşe
  • Ben de Yazdım
  • Başarmak ve Kazanmak
  • Türk Dili ve Edebiyatı

Uyarı: Özel adın tamamı büyük yazıldığında “ve, ile, ya, veya, yahut, ki, da, de” sözleriyle “mı, mi, mu, mü” soru eki de büyük harfle yazılır.

Örnekler:

  • KEREM İLE ASLI 

 

 

18. Ulusal, Resmî ve Dinî Bayramların Kullanımı

Ulusal, resmî ve dinî bayramlar ile anma ve kutlama günlerinin adları her zaman büyük harfle başlar.

Örnekler:

  • Cumhuriyet Bayramı
  • Ramazan Bayramı
  • Kurban Bayramı
  • Berat Kandili
  • Anneler Günü
  • Öğretmenler Günü
  • Çanakkale Şehitlerini Anma Günü

19. Tarihî Olay, Çağ ve Dönem Adları

Tarihî olaylar, çağlar ve dönem adları büyük harfle başlar.

Örnekler:

  • Kurtuluş Savaşı
  • Çanakkale Savaşı
  • Millî Mücadele
  • Yontma Taş Devri
  • İlk Çağ
  • Lale Devri
  • Cahiliye Dönemi
  • Cumhuriyet Dönemi
  • Millî Edebiyat Dönemi
  • Tanzimat Dönemi‘nde

20. Toplantı Adlarının Kullanımı

Kurultay, bilgi şöleni, çalıştay, açık oturum gibi toplantıların adlarındaki her kelimenin ilk harfi büyük harfle yazılır.

Örnekler:

  • Uluslararası Türk Dili Kurultayı
  • Manas Bilgi Şöleni
  • Karamanlı Türkçesi Araştırmaları Çalıştayı

21. Özel Adlardan Türetilen Kelimeler

Özel adlardan türetilen tüm kelimeler büyük harfle başlar.

Örnekler:

  • Türkçe
  • Türkçü
  • Türkçülük
  • Türklük
  • Müslümanlık
  • İslamcı
  • Hristiyanlık
  • Yahudilik
  • Avrupalı
  • Ankaralı
  • Reşat Nuriler
  • İsviçreli
  • Atatürkçülük

Uyarı: Para birimleri büyük harfle başlamaz.

Örnekler:

  • avro
  • mark
  • ruble
  • sterlin
  • dinar
  • riyal
  • dolar
  • lira

Uyarı: Özel adlar yerine kullanılan “o” zamiri cümle içinde büyük harfle yazılmaz.

Örnek:

  • Kurtuluş Savaşı‘nda onun etkisini hiç kimse inkâr edemez.

22. Birleşik Kelimelerde Büyük Harf Kullanımı

Yer, millet ve kişi adlarıyla kurulan birleşik kelimelerde sadece özel adlar büyük harfle başlar.

Örnekler:

  • Antep fıstığı
  • Adana kebabı
  • Brüksel lahanası
  • Frenk gömleği
  • Hindistan cevizi
  • İngiliz anahtarı
  • İngiliz kumaşı
  • Japon gülü
  • Antep tatlısı
  • Maraş dondurması
  • Van kedisi

23. Tarih ve Gün Adları

Belirli bir tarih bildiren ay ve gün adları büyük harfle başlar. Bir tarihle birlikte kullanılan gün ve ay adları büyük harfle yazılırken, sadece ay ve gün adı belli olduğunda küçük harfle yazılır. Yıl belli değilse sadece ay ve gün adı büyük harfle yazılır.

Örnekler:

  • TBMM, 23 Nisan 1920‘de açıldı.
  • 18 Aralık‘ta evlenecek.
  • 3 Ekim Salı günü bize gelecek.
  • Mustafa çarşamba Ankara‘ya gidecek.
  • Bütün hastalıklar nisan oldu mu nükseder.

Uyarı: Gün sözcüğü gün, ay ve yıl adlarıyla kullanıldığında hiçbir zaman büyük harfle yazılmaz.

Örnek:

  • 28 Eylül Pazartesi günü okullar açılacak.

24. Tabela ve Levhaların Kullanımı

Tabela, levha ve benzeri yazılarda geçen kelimelerin tümü büyük harfle başlar.

Örnekler:

  • Giriş
  • Çıkış
  • Müdür
  • Doktor
  • Otobüs Durağı
  • 5. Kat
  • 6. Sınıf
  • 2. Blok

25. Kitap ve Makale Başlıkları

Kitap, bildiri, makale vb. ana başlıklardaki kelimelerin tamamı büyük harfle yazılırken, alt başlıklardaki kelimelerin sadece ilk harfleri büyük yazılır.

Örnekler:

  • MOTİVASYON VE BAŞARI
  • Günümüzde İnternet Kullanımının Yeri ve Önemi

26. Resim, Çizelge ve Tablo Açıklamaları

Kitap, dergi vb. yayınlarda bulunan resim, çizelge, tablo vb. açıklayıcı yazılar büyük harfle başlar. Açıklayıcı yazı, cümle niteliğinde değilse sonuna nokta konmaz.

Not: Nokta, iki nokta, üç nokta, soru ve ünlem işaretleriyle biten cümlelerden sonra gelen cümlelerin ilk sözcüğü büyük harfle başlar.

Örnek:

  • Resim 1: Kurtuluş Savaşı‘nın önemli anları
  • Tablo 2: Uluslararası Türk Dili Kurultayı sonuçları

 

YAZIMDA EN ÇOK KARIŞTIRILAN SÖZCÜKLER

Yanlış yazımlar sıklıkla karşılaşılan bir sorundur. İşte yanlış ve doğru yazımlarıyla en çok karıştırılan bazı sözcükler:

  1. ahçı yerine aşçı
    • Yanlış: ahçı
    • Doğru: aşçı
  2. abaküz yerine abaküs
    • Yanlış: abaküz
    • Doğru: abaküs
  3. antreman yerine antrenman
    • Yanlış: antreman
    • Doğru: antrenman
  4. alış veriş yerine alışveriş
    • Yanlış: alış veriş
    • Doğru: alışveriş
  5. ard arda yerine art arda
    • Yanlış: ard arda
    • Doğru: art arda
  6. abönman yerine abonman
    • Yanlış: abönman
    • Doğru: abonman
  7. adaktör yerine adaptör
    • Yanlış: adaktör
    • Doğru: adaptör
  8. amator yerine amatör
    • Yanlış: amator
    • Doğru: amatör
  9. acitasyon yerine ajitasyon
    • Yanlış: acitasyon
    • Doğru: ajitasyon
  10. alüvyön yerine alüvyon
    • Yanlış: alüvyön
    • Doğru: alüvyon
  11. anbar yerine ambar
    • Yanlış: anbar
    • Doğru: ambar
  12. bazan yerine bazen
    • Yanlış: bazan
    • Doğru: bazen
  13. beyenmek yerine beğenmek
    • Yanlış: beyenmek
    • Doğru: beğenmek
  14. bırokoli yerine brokoli
    • Yanlış: bırokoli
    • Doğru: brokoli
  15. broşör yerine broşür
    • Yanlış: broşör
    • Doğru: broşür
  16. broj yerine broş
    • Yanlış: broj
    • Doğru: broş
  17. bıriyantin yerine briyantin
    • Yanlış: bıriyantin
    • Doğru: briyantin
  18. bir kaç yerine birkaç
    • Yanlış: bir kaç
    • Doğru: birkaç
  19. bir çok yerine birçok
    • Yanlış: bir çok
    • Doğru: birçok
  20. birşey yerine bir şey
    • Yanlış: birşey
    • Doğru: bir şey
  21. bisküvit yerine bisküvi
    • Yanlış: bisküvit
    • Doğru: bisküvi
  22. biriç yerine briç
    • Yanlış: biriç
    • Doğru: briç
  23. branj yerine branş
    • Yanlış: branj
    • Doğru: branş
  24. canbaz yerine cambaz
    • Yanlış: canbaz
    • Doğru: cambaz
  25. cant yerine jant
    • Yanlış: cant
    • Doğru: jant
  26. cünbüş yerine cümbüş
    • Yanlış: cünbüş
    • Doğru: cümbüş
  27. çenber yerine çember
    • Yanlış: çenber
    • Doğru: çember
  28. çukulata yerine çikolata
    • Yanlış: çukulata
    • Doğru: çikolata
  29. direk yerine direkt
    • Yanlış: direk
    • Doğru: direkt
  30. egzerzis yerine egzersiz
    • Yanlış: egzerzis
    • Doğru: egzersiz
  31. entellektüel yerine entelektüel
    • Yanlış: entellektüel
    • Doğru: entelektüel
  32. erezyon yerine erozyon
    • Yanlış: erezyon
    • Doğru: erozyon
  33. elektirik yerine elektrik
    • Yanlış: elektirik
    • Doğru: elektrik
  34. gramafon yerine gramofon
    • Yanlış: gramafon
    • Doğru: gramofon
  35. grayder yerine greyder
    • Yanlış: grayder
    • Doğru: greyder
  36. heralde yerine herhalde
    • Yanlış: heralde
    • Doğru: herhalde
  37. hukuğa yerine hukuka
    • Yanlış: hukuğa
    • Doğru: hukuka
  38. herkez yerine herkes
    • Yanlış: herkez
    • Doğru: herkes
  39. herşey yerine her şey
    • Yanlış: herşey
    • Doğru: her şey
  40. herhangi yerine herhangi
    • Yanlış: her hangi
    • Doğru: herhangi
  41. Hıristiyan yerine Hristiyan
    • Yanlış: Hıristiyan
    • Doğru: Hristiyan
  42. hoparlor yerine hoparlör
    • Yanlış: hoparlor
    • Doğru: hoparlör
  43. istakoz yerine ıstakoz
    • Yanlış: istakoz
    • Doğru: ıstakoz
  44. iskanto yerine iskonto
    • Yanlış: iskanto
    • Doğru: iskonto
  45. iskanbil yerine iskambil
    • Yanlış: iskanbil
    • Doğru: iskambil
  46. iskapin yerine iskarpin
    • Yanlış: iskapin
    • Doğru: iskarpin
  47. karekter yerine karakter
    • Yanlış: karekter
    • Doğru: karakter
  48. kayyum yerine kayyım
    • Yanlış: kayyum
    • Doğru: kayyım
  49. kılasik yerine klasik
    • Yanlış: kılasik
    • Doğru: klasik
  50. kanbur yerine kambur
    • Yanlış: kanbur
    • Doğru: kambur
  51. küpür yerine kupür
    • Yanlış: küpür
    • Doğru: kupür
  52. künbet yerine kümbet
    • Yanlış: künbet
    • Doğru: kümbet
  53. kiprik yerine kirpik
    • Yanlış: kiprik
    • Doğru: kirpik
  54. kirbit yerine kibrit
    • Yanlış: kirbit
    • Doğru: kibrit
  55. kontür yerine kontör
    • Yanlış: kontür
    • Doğru: kontör
  56. kıravat yerine kravat
    • Yanlış: kıravat
    • Doğru: kravat
  57. kırater yerine krater
    • Yanlış: kırater
    • Doğru: krater
  58. kıral yerine kral
    • Yanlış: kıral
    • Doğru: kral
  59. kıraliçe yerine kraliçe
    • Yanlış: kıraliçe
    • Doğru: kraliçe
  60. kıredi yerine kredi
    • Yanlış: kıredi
    • Doğru: kredi
  61. kıreş yerine kreş
    • Yanlış: kıreş
    • Doğru: kreş
  62. klavuz yerine kılavuz
    • Yanlış: klavuz
    • Doğru: kılavuz
  63. kolleksiyon yerine koleksiyon
    • Yanlış: kolleksiyon
    • Doğru: koleksiyon
  64. laboratuar yerine laboratuvar
    • Yanlış: laboratuar
    • Doğru: laboratuvar
  65. orta okul yerine ortaokul
    • Yanlış: orta okul
    • Doğru: ortaokul
  66. orjinal yerine orijinal
    • Yanlış: orjinal
    • Doğru: orijinal
  67. otöbüs yerine otobüs
    • Yanlış: otöbüs
    • Doğru: otobüs
  68. süpriz yerine sürpriz
    • Yanlış: süpriz
    • Doğru: sürpriz
  69. tenbel yerine tembel
    • Yanlış: tenbel
    • Doğru: tembel
  70. tonbul yerine tombul
    • Yanlış: tonbul
    • Doğru: tombul
  71. traş yerine tıraş
    • Yanlış: traş
    • Doğru: tıraş
  72. traktor yerine traktör
    • Yanlış: traktor
    • Doğru: traktör
  73. tranvay yerine tramvay
    • Yanlış: tranvay
    • Doğru: tramvay
  74. makina yerine makine
    • Yanlış: makina
    • Doğru: makine
  75. minübüs yerine minibüs
    • Yanlış: minübüs
    • Doğru: minibüs
  76. müracat yerine müracaat
    • Yanlış: müracat
    • Doğru: müracaat
  77. müteahit yerine müteahhit
    • Yanlış: müteahit
    • Doğru: müteahhit
  78. pantalon yerine pantolon
    • Yanlış: pantalon
    • Doğru: pantolon
  79. pardesü yerine pardösü
    • Yanlış: pardesü
    • Doğru: pardösü
  80. penbe yerine pembe
    • Yanlış: penbe
    • Doğru: pembe
  81. pıroje yerine proje
    • Yanlış: pıroje
    • Doğru: proje
  82. pilaj yerine plaj
    • Yanlış: pilaj
    • Doğru: plaj
  83. prodektör yerine prodüktör
    • Yanlış: prodektör
    • Doğru: prodüktör
  84. prejektör yerine projektör
    • Yanlış: prejektör
    • Doğru: projektör
  85. proplem yerine problem
    • Yanlış: proplem
    • Doğru: problem
  86. picama yerine pijama
    • Yanlış: picama
    • Doğru: pijama
  87. priket yerine briket
    • Yanlış: priket
    • Doğru: briket
  88. pısikolog yerine psikolog
    • Yanlış: pısikolog
    • Doğru: psikolog
  89. prefesor yerine profesör
    • Yanlış: prefesor
    • Doğru: profesör
  90. pıratisyen yerine pratisyen
    • Yanlış: pıratisyen
    • Doğru: pratisyen
  91. santraç yerine satranç
    • Yanlış: santraç
    • Doğru: satranç
  92. satlık yerine satılık
    • Yanlış: satlık
    • Doğru: satılık
  93. stajer yerine stajyer
    • Yanlış: stajer
    • Doğru: stajyer
  94. sarmısak yerine sarımsak
    • Yanlış: sarmısak
    • Doğru: sarımsak
  95. saklanbaç yerine saklambaç
    • Yanlış: saklanbaç
    • Doğru: saklambaç
  96. seyehat yerine seyahat
    • Yanlış: seyehat
    • Doğru: seyahat
  97. sömestr yerine sömestri
    • Yanlış: sömestr
    • Doğru: sömestri
  98. sıpor yerine spor
    • Yanlış: sıpor
    • Doğru: spor
  99. sünbül yerine sümbül
    • Yanlış: sünbül
    • Doğru: sümbül
  100. şöför yerine şoförYanlış: şöför – Doğru: şoför
  101. ünüversite yerine üniversiteYanlış: üníversite – Doğru: üniversite
  102. unvan yerine ünvanYanlış: unvan – Doğru: ünvan
  103. yaya geçiti yerine yaya geçidiYanlış: yaya geçiti – Doğru: yaya geçidi
  104. yalnış yerine yanlışYanlış: yalnış – Doğru: yanlış
  105. yanlız yerine yalnızYanlış: yanlız – Doğru: yalnız

Bu liste, yazım hatalarını düzeltmenize yardımcı olabilir ve dildeki doğruluğunuzu artırabilir. Eğer başka konularda yardıma ihtiyacınız varsa, bana bildirin!


Belirtili Nesne Nedir? Örneklerle Açıklama

Eylül 16, 2024 Okuma süresi: 11 dakika

Belirtili Nesne Hakkında Kapsamlı Bir İnceleme

Belirtili nesne, bir cümlede eylemin etkisini doğrudan alan ve hangi varlık, kişi veya kavram üzerinde gerçekleştiğini belirten öğedir. Bu öğe, cümleye somutluk ve netlik kazandırır.

Belirtili Nesnenin Özellikleri

  • -i Hali: Genellikle ismin belirtme hâli olan “-i” eki alır. Ancak, bazı durumlarda bu ek almasa da anlamdan belirtili nesne olduğu anlaşılır.
  • Geçişli Fiillerle Kullanılır: Belirtili nesne, yüklemi geçişli olan cümlelerde bulunur. Geçişli fiiller, eylemin etkisini başka bir varlığa yöneltir.
  • “Neyi?”, “Kimi?”, “Nereyi?” Sorularına Cevap Verir: Belirtili nesneyi bulmak için yükleme bu sorular sorulur. Cevap olarak bulunan kelime veya kelime grubu belirtili nesnedir.
  • Çeşitli Sözcük Türlerinden Olabilir: İsim, sıfat, zamir, kelime grubu gibi birçok sözcük türü belirtili nesne olabilir.
  • Birden Fazla Belirtili Nesne Olabilir: Bir cümlede birden fazla eyleme yönlenen farklı belirtili nesneler bulunabilir.
  • Açıklayıcı İfadelerle Kullanılabilir: Belirtili nesne, açıklayıcı bir ifade ile birlikte kullanılabilir.

Örnekler

  • Kitabı okudu. (Neyi okudu? – Kitabı)
  • Arkadaşına yardım etti. (Kime yardım etti? – Arkadaşına)
  • Evini temizledi. (Nereyi temizledi? – Evini)
  • Güzel bir şarkı söyledi. (Neyi söyledi? – Güzel bir şarkı)
  • Onu çok seviyorum. (Kimi seviyorum? – Onu)
  • Yeni aldığı telefonu kırdı. (Neyi kırdı? – Yeni aldığı telefonu)

Belirtili Nesnenin Bulunmadığı Durumlar

  • Geçişsiz Fiiller: Geçişsiz fiiller, eylemin etkisini başka bir varlığa yöneltmediği için belirtili nesne almaz. (Örn: Gitti, geldi, uyandı)
  • İsim Cümleleri: Yüklemi isim olan cümlelerde belirtili nesne aranmaz. (Örn: Hava çok güzel.)

Belirtili Nesnenin Önemi

Belirtili nesne, cümlenin anlamını tamamlayarak daha anlaşılır hale getirir. Cümlenin hangi varlık veya kavram üzerinde yoğunlaştığını belirtir. Bu sayede iletişimde karışıklıkların önüne geçilir.

Belirtili Nesne ile İlgili Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar

  • Belirtili nesnenin cümledeki yerini belirlemek: Belirtili nesne genellikle yüklemin hemen ardından gelir, ancak cümlenin yapısına göre farklı yerlerde de bulunabilir.
  • Belirtili nesne ile tümleci karıştırmamak: Tümleç, cümlenin anlamını tamamlayan ancak belirtili nesne gibi doğrudan eylemin etkisinde olmayan bir öğedir.
  • Belirtili nesnenin cinsini belirlemek: Belirtili nesne, isim, sıfat, zamir gibi farklı sözcük türlerinden olabileceği için cinsini doğru belirlemek önemlidir.

Özetle, belirtili nesne, bir cümlenin önemli bir öğesi olup, cümlenin anlamını netleştirerek daha anlaşılır hale getirir. Belirtili nesneleri doğru bir şekilde belirlemek, Türkçe dilbilgisini daha iyi anlamak için önemlidir.

Belirtili nesne, ismin “-i” hâl eki ile oluşturulan bir cümle öğesidir. Belirtili nesneyi bulmak için yükleme “kimi, neyi, nereyi?” soruları sorulur ve bu sorulara verilen cevaplar cümlede belirtili nesne olur. Belirtili nesne, fiilin doğrudan etkilediği nesneyi ifade eder ve bu tür bir nesne genellikle geçişli fiillerle birlikte kullanılır.

Örnekler:

  • Gülü hemen kopardı.
    (neyi? sorusuna cevap verir, belirtili nesne)
  • Kalbinin bir parçasını yetimlere ayırmıştı.
    (neyi? sorusuna cevap verir, belirtili nesne)

1. Belirtili nesne, sadece geçişli cümlelerde kullanılır. Geçişli fiiller, bir nesneye ihtiyaç duyar. Ancak isim cümlelerinde ya da geçişsiz fiille kurulan cümlelerde belirtili nesne bulunmaz.

Geçişsiz cümlelerde ya da isim cümlelerinde nesne aranmaz:

  • Arkadaşına sessizce baktı.
    (Baktı fiili geçişsizdir, bu yüzden belirtili nesne yoktur.)
  • Hava bugün çok güzeldi.
    (Bu cümle isim cümlesidir ve nesne aranmaz.)

2. Belirtili nesne; isim, sıfat, zamir, isim tamlaması, sıfat tamlaması, fiilimsi ve adlaşmış sıfatlar gibi çeşitli dil unsurlarıyla oluşturulabilir.

Örnekler:

  • Arkadaşını hep arardı.
    (kimi? sorusuna cevap verir, belirtili nesne: isim)
  • Güzel kitapları masaya koydu.
    (neyi? sorusuna cevap verir, belirtili nesne: sıfat tamlaması)
  • Sabahın serinliğini yaşamak istiyordu.
    (neyi? sorusuna cevap verir, belirtili nesne: isim tamlaması)
  • Yürüyüşünü asla değiştirmedi.
    (neyi? sorusuna cevap verir, belirtili nesne: isim-fiil)
  • Gördüklerini başkalarına da anlattı.
    (neyi? sorusuna cevap verir, belirtili nesne: sıfat-fiil)
  • Gelenleri karşılamaya hazırdı.
    (kimi? sorusuna cevap verir, belirtili nesne: adlaşmış sıfat)
  • Sizleri daima hatırlayacağım.
    (kimi? sorusuna cevap verir, belirtili nesne: zamir)

3. Bir cümlede birden fazla belirtili nesne olabilir. Aynı cümlede birden fazla yüklemi etkileyen birden fazla nesne kullanılabilir.

Örnek:

  • Evlerimizi ve bahçelerimizi temizlemeliyiz.
    (neyi? sorusuna verilen iki cevap: evlerimizi ve bahçelerimizi, her ikisi de belirtili nesne olarak kullanılmıştır.)

4. Belirtili nesneyi bulmak için sorduğumuz sorular, cümlede yer aldıklarında da belirtili nesne olarak görev yapar.

Örnekler:

  • Kimi aramıştı seninle?
    (Kimi aramıştı? sorusuna cevap Ali’yi olabilir ve bu da belirtili nesne olur.)
  • Neyi bana hatırlattı öğretmenimiz?
    (Neyi hatırlattı? sorusuna cevap ödevlerimizi olabilir ve bu durumda belirtili nesne olur.)
  • Nereyi sabah erken temizleyelim?
    (Nereyi temizleyelim? sorusuna cevap bahçeyi olabilir ve bu, belirtili nesne olur.)

5. Sıralı cümleler ya da bağlı cümleler içinde, birden fazla fiil olmasına rağmen tek bir belirtili nesne kullanılır. Bu durumda belirtili nesne, her iki yüklemle de ortak kullanılır.

Örnek:

  • Kitapları düzenledik, ardından onları raftan aldık.
    (Cümlede kitapları ortak belirtili nesne olarak kullanılmıştır ve her iki yükleme de bağlıdır.)

6. Belirtili nesne, bazen bir açıklama ile birlikte kullanılabilir. Bu tür kullanımlarda, belirtili nesne ile ilgili ek bilgiler verilerek anlam pekiştirilir.

Örnek:

  • Annesini, en çok değer verdiği kişiyi, kaybetmişti.
    (Bu cümlede annesini belirtili nesne olup, en çok değer verdiği kişi nesnenin açıklayıcısıdır.)

Kaynaştırma Ünsüzleri Harfleri

Eylül 16, 2024 Okuma süresi: 6 dakika

Türkçe dilinde, iki ünlü arka arkaya gelmediği için ünlüyle biten bir sözcüğe ünlüyle başlayan bir ek getirildiğinde, sözcük ile ek arasına bir kaynaştırma ünsüzü girer. Bu ünsüzler genellikle “y, ş, s, n” gibi sesler olur ve dilimizde bu ünsüzler “kaynaştırma ünsüzleri” olarak adlandırılır. Bu kurallar, Türkçe’deki ünlü uyumu kurallarıyla uyumlu bir biçimde çalışır ve hem isimlerde hem de fiillerde farklı durumlarda karşımıza çıkar.

Kaynaştırma Ünsüzleri

1. “y” Kaynaştırma Ünsüzü:

Türkçenin temel kaynaştırma ünsüzlerinden biri olan “y” sesi, hem isim çekimlerinde hem de fiil çekimlerinde kullanılır. Ayrıca fiilimsi eklerinden önce ve fiillerde kök ve gövdeye gelen yapım ekleri arasında da bu ünsüz bulunur.

a. İsim Çekimlerinde Kullanım:

  • “Köy-y-e” yöneldiğimizde köyün bir parçası oluruz.
  • “Ev-y-e” gittiğimizde evin içindeyiz.
  • “Karpuz-y-a” almak istiyorsak, karpuzun bir kısmına ihtiyacımız var.

b. Fiil Çekimlerinde Kullanım:

  • “Küçült-y-ecek” projelerimiz küçük çaplı olacaktır.
  • “Geliştir-y-ecek” teknoloji yeni bir boyut kazanacak.
  • “Düzelt-y-ecek” veriler eksiklikleri giderecek.

c. Fiilimsi Eklerinden Önce Kullanım:

  • “Gül-y-en” yüzler her zaman pozitif enerjiyi yansıtır.
  • “Koş-y-arak” sağlıklı kalmak mümkündür.
  • “Yüz-y-üş” yapmak, vücudu dinç tutar.

d. Fiillerde Kök ve Gövdeye Gelen Yapım Ekleri Arasında Kullanım:

  • “Yaz-y-ıcı” kitapları düzenler.
  • “Söyle-y-ici” etkileyici sözler söyler.

2. “ş” Kaynaştırma Ünsüzü:

Üleştirme sayı sıfatlarında, “ş” kaynaştırma ünsüzü kullanılır ve bu ünlüler önceki sayılara eklenir.

  • “Üç-ş-er” kişi, sıraya girmiştir.
  • “Altı-ş-ar” kitaplar, her birinin farklı özelliği vardır.
  • “Yedi-ş-er” paket, belirli bir düzeni takip eder.

3. “s” Kaynaştırma Ünsüzü:

Üçüncü tekil şahıs iyelik eklerinden önce “s” kaynaştırma ünsüzü gelir ve isim tamlamalarının tamlanan unsurunda yer alır.

  • “Öğrencinin kitabı-s-ı” yeni konuları kapsar.
  • “Köpeğin oyuncağı-s-ı” her zaman dikkat çekicidir.
  • “Evimizin bahçe-s-i” çiçeklerle doludur.

4. “n” Kaynaştırma Ünsüzü:

Bu ünsüz, çeşitli şekillerde kullanılır ve tamlamalarda, iyelik eklerinden sonra ve zamirlere gelen eklerde bulunur.

a. Tamlamalarda İyelik Eklerinden Sonra:

  • “Kardeşinin bilgisayar-n-ı” onarım gerektiriyor.
  • “Müdürün raporu-n-u” incelenmeli.

b. Tamlayanı Oluşturan İlgi Ekinden Önce:

  • “Ev-i-n” kapısı yeni değiştirildi.
  • “Bahçe-n-in” çiçekleri soldu.

c. Zamirlere Gelen Eklerden Önce:

  • “O-n-a” yardım edebiliriz.
  • “Şu-n-a” çok dikkat etmeliyiz.
  • “Bu-n-a” dikkatle yaklaşmalıyız.

Kaynaştırma Ünsüzleri ile İlgili Önemli Uyarılar:

  1. Kaynaştırma Ünsüzü İçermeyen Sözcükler:

Bazen kaynaştırma ünsüzü olduğunu sanabiliriz, ancak bazı sözcüklerde bu ünsüzler bulunmaz. Örnekler:

  • “Altı-ar” bir sayı sözcüğünün köküdür.
  • “Yüz-beş” yaşında bir insan.
  1. Zamirlerde Kullanım:

“Bu, şu, o” gibi zamirlerden sonra ünlü ile başlayan bir ek getirildiğinde, araya “n” kaynaştırma ünsüzü girer. Örnekler:

  • “Bu-n-lar” kitapları okudum.
  • “Şu-n-dan” bahsetmiştim.
  1. “n” Sesi Kullanımındaki Farklılıklar:

“N” sesi, cümledeki kullanıma göre değişkenlik gösterebilir. Örneğin:

  • “Senin evini gezdim” ifadesi iyelik eki yapar.
  • “Onun evini gezdim” ifadesinde ise kaynaştırma ünsüzü olarak değerlendirilir.

Bu bilgiler, Türkçe dilindeki ünlü ile ilgili kuralların ve kaynaştırma ünsüzlerinin nasıl kullanıldığını anlamanızı sağlayacaktır.


Aşamalı Durum

Eylül 16, 2024 Okuma süresi: 6 dakika

Aşamalı Durum

Aşamalı durum, bir özellik, durum veya olguda süreçle ilgili olarak meydana gelen gelişme, gerileme, azalma ya da artışın tanımlandığı bir durumdur. Bu tür cümlelerde, bir olayın veya durumun giderek ilerlemesi söz konusudur ve bu süreç olumlu veya olumsuz bir yönde gelişebilir.

Aşamalı durum cümlelerinde süreç kavramı kritik bir rol oynar. Bu tür cümlelerde olayların veya durumların zamana yayılması söz konusudur. Ayrıca, aşamalı durumları ifade eden cümlelerde bazı zarflar, anlatımda araç olarak kullanılır. Bu zarflar arasında “günden güne,” “yıldan yıla,” “gün gün,” “giderek,” “zamanla” gibi sözcükler ve sözcük grupları bulunur.

Aşamalı Durum ile İlgili Açıklamalı Örnek Cümleler

Örnek 1

“Saçlarımız her geçen gün beyazlaşıyor.”

Bu cümlede, “her geçen gün” ifadesi saç rengindeki beyazlaşmanın zaman içinde sürekli bir artış gösterdiğini ifade eder. Burada, saçların beyazlaşmasının yaşlanma ile ilişkili olduğu ve bir anda gerçekleşmediği belirtilmektedir. Cümlede bir aşamalı durum söz konusudur çünkü değişim süreci zamanla ilerlemektedir.

Örnek 2

“Kitap satışlarımız her geçen gün artış gösteriyor.”

Bu cümlede, “her geçen gün” ifadesi kitap satışlarının sürekli bir artış gösterdiğini belirtir. Satışlardaki bu olumlu değişim zaman içinde meydana gelmektedir ve bu nedenle cümle bir aşamalı durum cümlesidir.

Örnek 3

“Çoban çeşmesinin suyu giderek azalıyor.”

Cümlede “giderek” zarfı, çeşmenin suyundaki azalmanın zaman içinde sürekli bir şekilde gerçekleştiğini ifade eder. Su miktarındaki bu azalma bir süreç içinde meydana gelmektedir ve bu da cümleyi bir aşamalı durum cümlesi yapar.

Örnek 4

“Değerler ve geleneklerimiz her geçen gün kayboluyor.”

Burada “her geçen gün” ifadesi, değerler ve geleneklerin zaman içinde giderek kaybolduğunu belirtir. Bu cümlede, geçmişten günümüze süregelen bir kaybolma süreci anlatılmakta olup, cümle aşamalı durum özelliği taşır.

Örnek 5

“Hastanın durumu her geçen gün daha da kötüleşiyor.”

Cümlede “her geçen gün” ifadesi, hastanın durumundaki kötüleşmenin sürekli olarak ilerlediğini ve zamanla daha da kötüleştiğini belirtir. Bu olumsuz değişim süreci bir aşamalı durum olarak değerlendirilir.

Örnek 6

“Mağazadaki satışlar gün gün artıyor.”

Bu cümlede, “gün gün” ifadesi mağazadaki satışların sürekli olarak olumlu yönde değiştiğini ifade eder. Satışlardaki bu iyileşme, zaman içinde gerçekleştiği için cümle aşamalı durum cümleleri arasında yer alır.

Örnek 7

“Yıldan yıla işler kötüleşiyor.”

Burada “yıldan yıla” ifadesi, işlerin zaman içinde olumsuz bir şekilde değiştiğini ve her yıl daha da kötüleştiğini belirtir. Bu süreklilik gösteren olumsuz değişim, aşamalı durumun bir örneğidir.

Örnek 8

“Piyasalar, her geçen gün daha da kötüleşiyor.”

Bu cümlede “her geçen gün” ifadesi, piyasaların sürekli olarak kötüleştiğini ve zaman içinde olumsuz bir gidişat sergilediğini ifade eder. Bu da cümleyi bir aşamalı durum cümlesi yapar.

Örnek 9

“Hedeflere adım adım yaklaşılmaktadır.”

Bu cümlede, “adım adım” ifadesi hedeflere ulaşmanın bir anda değil, aşama aşama gerçekleştiğini belirtir. Bu süreç içinde ilerleme olduğu için cümle bir aşamalı durum örneğidir.

Örnek 10

“Omuzlarındaki sorumluluklardan her geçen gün daha da çökmekte.”

Burada “her geçen gün” ifadesi, sorumlulukların zamanla artarak kişinin üzerinde olumsuz bir etkisi olduğunu ifade eder. Bu sürekli ve olumsuz değişim bir aşamalı durum olarak değerlendirilir.

Aşamalı durum cümleleri, bir olayın veya durumun zaman içinde nasıl değiştiğini ve bu değişimin olumlu ya da olumsuz yönde gelişip gelişmediğini gösterir. Bu tür cümlelerde kullanılan zarflar ve sözcük grupları, bu süreçlerin daha iyi anlaşılmasını sağlar ve cümlelerin aşamalı durum özelliğini vurgular.


Ünsüz Düşmesi (Ünsüz Aşınması)

Eylül 16, 2024 Okuma süresi: 6 dakika

Türkçede Ünsüz Düşmesi (Ünsüz Aşınması)

Türkçede bazı durumlarda ünsüzler türeme veya birleşme süreçlerinde düşebilir. Özellikle “-k” ünsüzü ile biten kelimelerde, belirli ekler eklendiğinde bu ünsüz düşer. Bu olaya ünsüz düşmesi veya ünsüz aşınması denir. Ayrıca, bu tür ünsüz kaybı sessiz düşmesi olarak da bilinir.

Ünsüz Düşmesinin Kuralları

Türkçede ünsüz düşmesi genellikle “-k” ünsüzü ile biten kelimelerde gerçekleşir. Bu ünsüz, bazı eklerle birleştiğinde ya da türemede kaybolur.

Ünsüz Düşmesi ile İlgili Örnekler

SÖZCÜĞÜN ASLI GELEN EK VEYA SÖZCÜK DÜŞEN SES SON ŞEKLİ
Ufak -cık -k Ufacık
Küçük -cük -k Küçücük
Minik -cik -k Minicik
Sıcak -cık -k Sıcacık
Alçak -cık -k Alçacık
Büyük -cek -k Büyücek
Çabuk -cak -k Çabucak
Yumuşak -cık -k Yumuşacık
Tefek -cik -k Tefecik
Küçük -l -k Küçülmek
Yüksek -l -k Yükselmek
Seyrek -l -k Seyrelmek
Küçük -mse -k Küçümsemek
Ad -daş -d Adaş
Ast -teğmen -t Asteğmen
Üst -teğmen -t Üsteğmen

Notlar

  1. Kızıl ve Yeşil: “-er, -ar” ekleri eklendiğinde, “-il, -ıl” ünlüleri düşer.
    • Örnek: Kızıl-ar → Kızarmak
  2. Kulakçık: Bazı durumlarda “k” ünsüzü düşmeyebilir.
    • Örnek: Kulakçık

Ünsüz Düşmesi ile İlgili Açıklamalı Cümleler

  1. O, minik parmaklarıyla karmaşık problemleri kolayca çözüyor.
  2. Bahçede küçük bir taş bulup onu incelemeye başladı.
  3. Kış mevsiminde göçmen kuşlar genellikle sıcacık bölgelerde konaklar.
  4. Acil bir durumda, hastayı çabukça en yakın hastaneye yetiştirdiler.
  5. Bir ülkenin gelişimi, o ülkenin çalışkan insanlarının katkısıyla olur.
  6. Kişinin büyüme süreci, bazen küçülme ve geri dönüşüm gerektirebilir.
  7. İnsanları küçümsemek, toplumda hoş karşılanmaz ve hoş bir davranış olarak görülmez.
  8. Saçlarının seyrelmesini durdurmak için çeşitli yöntemler denedi.
  9. Yolda karşısına çıkan kişinin adaş olup olmadığını merak ediyordu.
  10. Eğitimde, daha üst rütbeli kişilere karşı dikkatli olmak önemli bir davranıştır.

Sözcüklerde Anlam Özellikleri

Eylül 16, 2024 Okuma süresi: 7 dakika

Kelime Anlamlarının Özellikleri

Zamanla bir kelimenin anlamının, daha geniş kapsamlı bir anlamdan daha dar bir anlam ifade edecek şekilde değişmesi, onun sadece belirli bir bölümünü karşılaması durumudur. Bu süreçte, genel anlamdan daha özel bir anlama doğru geçiş gerçekleşir. Örneğin, “Yemiş” kelimesi eskiden tüm meyveleri ifade ederken, günümüzde yalnızca “incir” anlamında kullanılmaktadır. “Davar” kelimesi eskiden “sahip olunan mal, mülk, varlık” anlamında iken, artık yalnızca küçükbaş hayvanları tanımlamak için kullanılmaktadır. “Savcı” sözcüğü daha önce “sözcü, elçi, peygamber” anlamlarını taşırken, günümüzde “sanıkları kovuşturan hukuk insanı” anlamında kullanılmaktadır. “İl” kelimesi eskiden “ülke, vatan, yurt” ken, günümüzde “vilayet” anlamında kullanılmaktadır. Yine “oğul” kelimesi geçmişte hem erkek hem kız çocuklarını ifade ederken, artık sadece erkek çocukları belirtmektedir.

Kullanım alanı dar olan kelimelerin zamanla o kavramın tamamını kapsayacak şekilde genişlemesi durumu da söz konusudur. Örneğin, “ödül” kelimesi eskiden “güreşlerde kazanılan mükâfat” ken, günümüzde genel anlamda “hediye” olarak kullanılmaktadır.

Kelimenin farklı yollarla yeni anlamlar kazanmasına anlam genişlemesi denir. Bu kelimeler çok anlamlı kelimeler olarak adlandırılır. Örneğin, “yüz” kelimesinin ilk anlamı “surat” iken, zamanla “suyun yüzü (yüzeyi), evin ön yüzü, yorgan yüzü, bir şey yapmaya yüzü olmamak” gibi farklı anlamlar kazanmıştır. “Tatlı olmayan” anlamındaki “acı” kelimesi, “koyu” renk anlamında da kullanılabilir.

Kelimenin sadece temel anlamına sahip olması durumu da vardır. Subay, kiremit, silgi, masa, kalem gibi kelimelerin Türkçede tek bir anlamı bulunmaktadır.

Birden fazla durumu ifade edebilen kelimeler de vardır. Bu kelimelerin hangi anlamda kullanıldığı ancak cümlede anlaşılabilir. Örneğin, “gün” kelimesi çeşitli cümlelerde farklı anlamlarda kullanılarak “güneş, güneş ışığı, gündüz, dönem, zaman, devir” anlamlarına gelebilir.

Kelimenin dilde ilk ortaya çıktığı andaki anlamı, genellikle akla ilk gelen anlamdır. Bunun dışında, herhangi bir ilgi veya benzetme sonucu gerçek anlamından tamamen uzaklaşıp farklı bir anlam kazanması da mümkündür.

Zamanla kazanılan ikinci bir anlam ise yan anlam olarak adlandırılır. Genellikle anlam genişlemesi yoluyla oluşur. Yan anlam, gerçek anlam sayılmasa da onun gibi dile yerleşmiştir. Örneğin, “sıranın gözü, uçağın kanadı, ayakkabının burnu” gibi benzerlik yoluyla yan anlam kazanan kelimelere yakıştırma denir. Her yakıştırma bir yan anlamdır, fakat her yan anlam yakıştırma değildir. Ayrıca, yan anlam sesteş sayılmaz.

Duyu organlarımız aracılığıyla algılayabildiğimiz veya çeşitli yollarla maddi olarak ölçebildiğimiz varlıkları ifade eden kelimelerin anlamına somut anlam denir. “Işık, duman, ses, sis, bulut, taş, sopa, kalem” gibi kelimeler bu gruba örnektir.

Duyu organlarıyla algılanamayan veya maddi olarak ölçülemeyen varlıkları ifade eden kelimelerin anlamına soyut anlam denir. “Aşk, akıl, yalnızlık, kıskançlık” gibi kelimeler bu gruba girer.

Herhangi bir bilim, sanat, spor, kültür veya meslekle ilgili özel bir kavramı karşılayan kelimelere terim denir. Bu alanın kendisinin ismi ise terim sayılmaz. Örneğin, “edebiyat” veya “coğrafya” terim değildir. Ancak, bazı kelimeler temelde terim olmamakla birlikte, kullanıldıkları bağlamda terim anlamı kazanabilirler. Örneğin, “Eğe ağzıyla konuşuyor” cümlesinde “ağız” kelimesi temel anlamıyla bir terim olmamakla birlikte bir dil bilgisi terimi olarak kullanılmaktadır.

Doğadaki seslerin taklit edilmesiyle oluşan kelimelere yansıma kelimeler denir. “Şırıltı, fısıltı, hırıltı, miyavlamak, havlamak, horlamak, hapşırmak” gibi kelimeler yansımaya örnektir. Yansımadan türetilen kelimeler fiil veya isim olarak kullanılabilir. Yansıma kökenli kelimelerde en önemli nokta, kelimenin doğrudan doğadaki bir sesi taklit ederek oluşturulmasıdır. Bu nedenle “ötmek” ve “bağırmak” gibi kelimeler yansıma sayılmaz.

Eş Anlamlı Kelimeler (Anlamdaş Kelimeler)

Aynı kavramı, olayı, varlığı veya durumu ifade eden farklı kelimelere eş anlamlı kelimeler denir. Bu kelimeler, kalıplaşmış atasözleri, deyimler veya söz öbekleri dışında, birbirinin yerine kullanılabilir. Aralarında hiçbir anlam farkı bulunmamaktadır. Genellikle bir dile başka bir dilden giren kelimeler anlamdaşlığı oluşturur. Örneğin, “amaç, gaye, hedef ve maksat” kelimeleri Türkçede anlamdaş olarak kullanılabilir. Bu kelimelerden bazıları dilimize Arapçadan girmiştir.

Not: Anlamdaşlık, kelimenin cümledeki kullanım biçimine göre belirlenmelidir. Bir kelime, cümlede kullanıldığı anlamıyla farklı bir kelimenin eş anlamlısı olma özelliğini taşımayabilir.

Yakın Anlamlı Kelimeler

Eş anlamlı olmadıkları halde, birbirine çok yakın anlam taşıyan kelimelerdir. Aralarında çok küçük anlam farklılıkları bulunur. “Korkmak-ürkmek-sinmek-çekinmek,” “gücenmek-küsmek-içerlemek,” “semiz-şişman-tombul-tıknaz,” “oturmak-çökmek” gibi kelimeler birbirine yakın anlamlıdır. Bu kelimelerin anlamları, cümlede kullanıldıkları yere göre belirlenmelidir. Birbirine yakın durmayan kelimeler bile farklı cümlelerde benzer anlamda kullanılabilir. Bu durum, bir dilin anlatım zenginliğiyle ilgilidir. Örneğin, “Son ziyaretimde onu çok iyi gördüm” ve “Onları bu kez beklediğimden iyi buldum” cümlelerinde altı çizili kelimeler yaklaşık olarak aynı anlama gelecek şekilde kullanıldığından, yakın anlamlı kelimeler olarak değerlendirilebilir.

Karşıt (Zıt) Anlamlı Kelimeler

Birbirine tamamen zıt durumları, olayları veya kavramları ifade eden kelimelere karşıt anlamlı kelimeler denir. Bir kelimenin karşıt anlamlısını cümledeki anlamına göre belirlemek gerekir. Her kavramın zıttı bulunmak zorunda değildir. Örneğin, okul, yazmak gibi kelimelerin zıttı yoktur. Ayrıca, bir kavramın olumsuz kullanımı onun zıt anlamlısı sayılmaz. Bu nedenle “yapmak” kelimesinin zıttı “yapmamak” değildir.

Zıt anlamlı kelimelere örnek olarak “iyi-kötü, uzun-kısa, siyah-beyaz” gibi kelimeler verilebilir.

Eş Sesli (Sesteş) Kelimeler

Yazılışları aynı fakat anlamları farklı olan kelimelere sesteş kelimeler denir. Bu tür kelimelere sesteş denilebilmesi için, kelimelerin arasında hiçbir anlam ilişkisi bulunmamalıdır. Örneğin, “Su gelir güldür güldür / Gel de yâr beni güldür” ve “Niçin kondun a bülbül kapımdaki asmaya / Ben yârimden ayrılmam götürseler asmaya” cümlelerinde altı çizili kelimeler birbirinin sesteşidir, aralarında herhangi bir anlam ilgisi yoktur.

Not: Ortak kökler (kökteş kelimeler) arasında sesteşlik ilişkisi yoktur. Boya ve sıva gibi kelimeler hem isim hem fiil olarak kullanılabilir. Bu kelimelerin isim ve fiil halleri arasında sesteşlik bulunmamaktadır. Ayrıca, yazılışları farklı olan “gülen az ve güle naz,” “kar ve kâr,” “yaram az ve yaramaz,” “hala ve hâlâ” gibi kelime veya kelime öbekleri sesteş sayılmaz. Yan anlam da sesteş sayılmaz. Bu nedenle “insan gözü” anlamında kullanılan “göz” ile “eşya rafı” anlamında kullanılan “göz” kelimeleri sesteş değildir. Sesteş kelimelerin arasında herhangi bir anlam ilgisi bulunmamalıdır.

Yukarıda bahsedilen anlam ilişkileri, cümlelerde söz öbekleri şeklinde de karşımıza çıkabilir. Bu durum, dilin anlatım zenginliğini ve esnekliğini gösterir.

Cümlelerde Eksik Kelime Tamamlama

Cümlede boş bırakılan yere uygun bir kelimenin getirilmesinin istendiği sorularda, cümlede herhangi bir bağlaç olup olmadığına veya bir kavramın tanımının yapılıp yapılmadığına dikkat edilmelidir.


Nesnel Cümlelere Örnekler

Eylül 16, 2024 Okuma süresi: 5 dakika

Tiyatro, bir performans sanatıdır.

İstanbul, 1453 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından alınmıştır.

Modernizm, aydınlanma çağının prensiplerini benimsemiştir.

Demokrasi, halkın kendi kendini yönetme biçimidir.

Güneş Sistemi‘ndeki en büyük gezegen Jüpiter‘dir.

Ziya Osman Saba, 30 Mart 1910’da İstanbul‘da doğmuştur.

“Karabibik” adlı eseri, Nabizade Nazım tarafından yazılmıştır.

Bir kişinin ziyaret ettiği yerleri ve bu yerlerle ilgili edindiği bilgileri aktardığı yazı türüne gezi yazısı denir.

Dadaloğlu, Türkmen aşiretlerinin yerleşik hayata geçmesine karşı çıkan şiirler yazmıştır.

Hücre, canlıların en temel yapı birimidir.

Opera ve bale, Batı tiyatrosunun türleri arasında yer alır.

Aziz Sancar, Türk doktor, akademisyen, biyokimyager ve moleküler biyolog olarak tanınır.

Bir hareket, oluş veya işi belirli bir kip ve kişiye bağlayarak ifade eden kelimelere fiil denir.

Yabancı bir eseri, yerli isimlerle uyarlayarak çevirmeye adaptasyon denir.

Meddah, 17. yüzyıldan itibaren gelişmiş tek kişilik bir performanstır.

Tiyatroda sahneyi eserin teması doğrultusunda düzenlemek için kullanılan malzemeye dekor denir.

Dize, bir şiirsel birimdir.

Arif Nihat Asya, Örçünlü Köy Okulu‘nda eğitim hayatına başlamıştır.

Kostüm, sinema ve tiyatroda karakter gereği giyilen kıyafetlerin genel adıdır.

Meddah, müzikli bir halk performansıdır.

Anatomi, canlıların yapısını ve düzenini inceleyen bir bilim dalıdır.

Opera, müzikle desteklenen şarkılı gösterilerdir.

Masal, olağanüstü olayların anlatıldığı bir yazınsal türdür.

Türkçede, ek ve kök kavramları üzerinde yeni bilgiler öğrendik.

Tuluat, yazılı bir metne dayanmadan, anlık olarak akla gelen sözlerle sahnede gerçekleştirilen performansa denir.

Necip Fazıl Kısakürek, 26 Mayıs 1904’te İstanbul’da Maraş kökenli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir.

Ahmet Hamdi Tanpınar, lise eğitimini Antalya‘da tamamlamıştır.

Yahya Kemal Beyatlı, İstanbul ile ilgili görüşlerini “Aziz İstanbul” adlı eserinde yazmıştır.

Ahmet Hamdi Tanpınar, “Beş Şehir” isimli deneme kitabında Ankara, Erzurum, Bursa, Konya ve İstanbul‘u ele almıştır.

Gazete ile ortaya çıkan bir yazı türü olan makale, Tanzimat Dönemi‘nde Türk edebiyatına dahil olmuştur.

“Deneme” terimi ilk kez 16. yüzyılda Montaigne tarafından kullanılmıştır.

Gliserol, lipitlerin yapısında bulunan üç karbonlu bir alkoldür.

İki nokta arasında sadece bir doğru geçebilir.

Sarı Naciye adlı oyun, üç bölümden oluşur.


Yazım Bilgisi

Eylül 16, 2024 Okuma süresi: 34 dakika

Aşağıda, metindeki kuralları ve doğru kullanım örneklerini daha net bir şekilde sıralayacağım. Ayrıca yazım hatalarını düzelteceğim ve örnekleri artıracağım.

1. Bağlaç Olan “de” ve “da”nın Yazımı:

  • Bağlaç olan “de” ve “da” her zaman ayrı yazılır ve kendisinden önceki kelimenin son ünlüsüne bağlı olarak ünlü uyumuna uyar. Örnek:
    • Sen de gel.
    • O da gitti.
  • Not: Bağlaç olan “de” ve “da” hiçbir zaman “te” veya “ta” şeklinde yazılmaz.
  • Not: “Ya” sözcüğüyle kullanıldığında, mutlaka “ya da” şeklinde yazılır. Örnek: Sinema mı, tiyatro mu? Ya da evde mi kalalım?

2. Bağlaç Olan “ki”nin Yazımı:

  • Bağlaç olan “ki” her zaman ayrı yazılır. Örnekler:
    • Demek ki doğruymuş.
    • Bilmem ki ne yapacağım.
  • Not: Bağlaç olan “ki” bazı kalıplaşmış ifadelerde bitişik yazılır. Bu kelimeler: belki, çünkü, hâlbuki, mademki, meğerki, oysaki, sanki. Örnek:
    • Belki gelmez.
    • Çünkü hastaydı.

3. Bağlaç Olan “ne…ne”nin Yazımı:

  • “Ne…ne” bağlacıyla kurulan cümlelerde eylem olumlu olmalıdır. Örnekler:
    • Ne sinema ne tiyatro seviyor.
    • Ne kitap okur ne film izler.

4. Soru Eki “mı, mi, mu, mü”nün Yazımı:

  • “Mı, mi, mu, mü” soru eki her zaman ayrı yazılır ve kendisinden önceki kelimenin ünlüsüne uyar. Örnek:
    • Sen de mi Brütüs?
    • Eve mi gidiyorsun?
  • Not: Soru ekinden sonra gelen ekler bitişik yazılır. Örnek:
    • Güldün mü?
    • Yaptın mı?
  • Not: Pekiştirme ve vurgu amacıyla kullanıldığında da soru eki ayrı yazılır. Örnek:
    • Güzel mi güzel bir elbise aldım.

5. Fiil Çekimiyle İlgili Yazılışlar:

  • Gelecek zaman eki her zaman “-ecek, -acak” ile yazılır, hiçbir zaman ünlü daralmasına uğramaz. Örnekler:
    • Geleceğim, göreceğiz.
    • Başlayacaklar.

6. Mastar Eklerinin Yazılışı:

  • “-mak, -mek” ile biten mastarlardan sonra ünlüyle başlayan bir ek geldiğinde araya her zaman “y” kaynaştırma harfi gelir. Örnekler:
    • Sevmek → sevmeye.
    • Uyanmak → uyanmaya.

7. “iken” Ekinin Yazımı:

  • “iken” eki hem ayrı hem bitişik yazılabilir. Bitişik yazıldığında baştaki “i” ünlüsü düşer. Örnekler:
    • Yoldayken seni düşündüm. (bitişik)
    • Sen okurken ben dışarı çıktım. (bitişik)

8. “ile” Sözcüğünün Ek Olarak Yazımı:

  • “ile” hem ayrı hem bitişik yazılabilir. Ünlü uyumuna uyar ve ünsüzle biten kelimelerde ünlü düşmesine uğrar. Örnekler:
    • Ali ile Ahmet geldiler. (ayrı)
    • Kitapla defteri masaya koydu. (bitişik)

9. Ekeylem Olan “-imek” Ekinin Yazımı:

  • “-imek” ekeylemi, ekleşmiş şekliyle kullanıldığında -i ünlüsü düşer. Bazen araya “y” kaynaştırma harfi girer. Örnek:
    • Yorgundu.
    • Neyse.

10. Pekiştirmeli Sıfatların Yazımı:

  • Pekiştirmeli sıfatlar bitişik yazılır. Örnekler:
    • Apaçık, büsbütün, yemyeşil, kapkara, bembeyaz…

Bu kuralların hepsi dilin doğru kullanımı açısından oldukça önemlidir. Hem yazarken hem de konuşurken bu tür yazım kurallarına dikkat etmek, dilin daha düzgün ve anlaşılır olmasını sağlar.

 

Pekiştirmeli Sıfatların Yazımı:

Pekiştirmeli sıfatlar bitişik yazılır. Bu tür sıfatlar bir sözcüğün anlamını kuvvetlendirir. Mesela, bembeyaz, simsiya, apaçık, kupkuru gibi örnekler kullanılabilir. Pekiştirmeli sıfatlar genellikle büsbütün, çepçevre ya da sersefil gibi güçlü bir vurgu sağlar.

Sayılarda ve Metinlerde Rakamların Kullanımı:

  1. Sayılarda yazıyla yazım durumu, günlük konuşmalarda sıkça karşılaştığımız bir durumdur. Örneğin, “Yol iki yüz metre kadar ileride.” cümlesinde sayı yazıyla yazılabilir. Ancak, saat, para tutarı, ölçü birimi ya da istatistikî verilerde rakam kullanımı yaygındır. Mesela, Saat 10:00’da gelecek, 150 lira ödendi, 20 kilogram patates aldık gibi örnekler rakamla ifade edilir.
  2. Birden fazla sözcükten oluşan sayılar ayrı yazılır. Örneğin: iki yüz yirmi üç öğrenci, üç yüz kırk beş kişi ifadelerinde olduğu gibi.
  3. Para ile ilgili senet, çek ve ticari belgelerde yer alan sayılar ise bitişik yazılır. Mesela, “altı yüz elli lira” gibi ticari belgelerde yazarken bitişik yazılabilir.
  4. Notalar için kullanılan sayılar ayrı yazılır. Örneğin, on sekizlik nota gibi.
  5. Oyun adlarında sayıların yazımı bitişik olur. Mesela, elli bir veya altmış altı oyunu ifadelerinde olduğu gibi.
  6. Romen rakamları bazı durumlarda kullanılır. Yüzyıllar, hükümdar adları ya da tarihlerde ayların yazımı gibi durumlarda sıklıkla Romen rakamlarına başvurulur. Örneğin: “XX. yüzyıl”, “III. Mehmet”, “1. XI. 1918”.
  7. Büyük sayılarda, yani beş ya da daha fazla rakamdan oluşan sayılarda üçlü gruplar oluşturularak yazım yapılır ve aralara nokta konulur. Mesela, 1.000.000 şeklinde.
  8. Kesirli sayılar virgül ile ayrılır. Örnek: 3,14 ya da 15,5 kilogram şeklinde yazılabilir.
  9. Sıra sayıları hem yazıyla hem rakamla ifade edilebilir. Rakamla yazıldığı durumda genellikle bir nokta ile sonlandırılır ya da kesme işareti eklenir. Mesela: “1.’inci”, “2.’inci”, “5’inci” örneklerinde olduğu gibi.
  10. Üleştirme sayıları ise daima yazıyla gösterilir. Örnek: ikişer, üçer, beşer gibi.

Büyük Harflerin Kullanımı:

  1. Cümleler büyük harfle başlar. Bu, en temel yazım kurallarından biridir. Örnek olarak, Kışın yollar buz tutar. diyebiliriz.
  2. İki noktadan sonra gelen cümleler de büyük harfle başlar. “Öz güven bir anahtardır: Kapalı kapıları açar, engelleri aşmanızı sağlar.”
  3. Ancak, iki noktadan sonra sıralanan örneklerde büyük harf kullanılmaz. “Doğada sıkça gördüğümüz renkler şunlardır: kırmızı, sarı, mavi…”
  4. Rakamla başlayan cümlelerde rakamdan sonraki kelime büyük harfle başlamaz. Örneğin: “2021 yılında birçok önemli olay yaşandı.”
  5. Şiirlerde, şiir dizeleri genellikle büyük harfle başlar. Ancak bu, şairin üslubuna bağlı olarak değişebilir.

Özel Adların Yazımı:

  1. Kişi ad ve soyadları her zaman büyük harfle başlar. Örneğin: Mevlânâ Celâleddîn Rûmî, Fazıl Say gibi.
  2. Takma adlar da büyük harfle başlar. Mesela: Mihri Hatun veya Mimar Sinan gibi. Bu, kişilerle ilişkilendirilen ve belirli bir saygı veya unvanı ifade eden isimler için de geçerlidir.
  3. Saygı sözleri, unvanlar ve lakaplar büyük harfle yazılır. Örneğin: Doktor Hüseyin Bey, Reis Selahattin.
  4. Akrabalık bildiren kelimeler büyük harfle başlamaz. Ayşe teyze, Ali amca örneklerinde olduğu gibi. Ancak, bu kelimeler lakap olarak kullanıldığında büyük harfle başlar: Sarı Hala gibi.

Yer Adlarının Yazımı:

  1. Millet, boy ve oymak adları büyük harfle başlar. Örneğin: Türk, Fransız, Oğuz boyu.
  2. Dil ve lehçe adları büyük harfle yazılır. Örneğin: Türkçe, İngilizce.
  3. Devlet adları daima büyük harfle yazılır. Türkiye Cumhuriyeti, İngiltere Krallığı gibi.
  4. Din ve mezhep adları ile bu mezheplere ait kişilere hitap eden sözcükler büyük harfle yazılır. Örnek: Sünnî, Katolik.
  5. Gezegen ve yıldız adları da büyük harfle başlar. Mars, Venüs, Halley Kuyrukluyıldızı.
  6. Yer adları (kıta, bölge, il, semt, sokak vb.) büyük harfle başlar. Mesela: Avrupa, İç Anadolu Bölgesi, Bağdat Caddesi.
  7. “Doğu” ve “batı” kelimeleri yön bildirdiğinde küçük harfle yazılır: İstanbul’un doğusu. Ancak, bu sözcükler bir medeniyeti ifade ettiğinde büyük harfle yazılır: Batı uygarlığı.
  8. Yer adlarındaki tür bildiren sözcükler de büyük harfle başlar: Ağrı Dağı, Van Gölü.

Kurum ve Kuruluş Adlarının Yazımı:

  1. Kurum, kuruluş ve kurul adlarının her sözcüğü büyük harfle başlar. Türk Dil Kurumu, Ankara Üniversitesi gibi.
  2. Kanun, tüzük, yönetmelik adlarının da her kelimesi büyük harfle başlar. Örnek: Türk Ticaret Kanunu, Ceza Hukuku.
  3. Eser adlarında her sözcük büyük harfle başlar: Çalıkuşu, İstanbul Hatırası.

Tarihî ve Gün Adlarının Yazımı:

  1. Tarihî olaylar, çağlar ve dönem adları büyük harfle başlar. Kurtuluş Savaşı, Osmanlı Dönemi gibi.
  2. Özel adlardan türetilmiş sözcükler de büyük harfle yazılır. Örneğin: Türklük, İslamî.

 

Birleşik Kelimelerin Yazımı:

Belirtisiz ad tamlamaları, sıfat tamlamaları, isnat grupları, birleşik fiiller, ikilemeler, kısaltma grupları ve kalıplaşmış çekimli fiillerden oluşan ifadeler, yeni bir kavram oluşturduklarında birleşik kelime haline gelirler. Bu tip kelimeler, dilde kalıplaşarak yaygın biçimde kullanıldıklarında bitişik yazılırlar. Örnek olarak şunları verebiliriz: yer çekimi, papatya çayı, akıl oyunu, yeşil fasulye, boğaz turu, kapı zili, dost canlısı, çocukluk arkadaşı, gönül vermek, yönelmek, derman bulmak, şarkı söylemek, gülebilmek, oturadurmak, alıp vermek, komşu çocuk, mavi göz, baştan sona, gözlükle bakmak, yüreklendirmek, günaydın, hoşça kal, ateşkes, pilavüstü

Bitişik Yazılan Birleşik Sözcükler:

  1. Ses Düşmesi ile Oluşan Kelimeler: Bu tip kelimelerde, birleşme sırasında ses düşmesine uğrayan kelimeler bitişik yazılır. Kaynanam, Kaynata, niye, niçin, şimdi, güllüaş, sütlaç, çerşembe, herkes gibi örneklerle karşılaşırız.
  2. Yardımcı Fiillerde Ses Olayı: Yardımcı fiillerle kurulan birleşik kelimelerde ses olayı varsa bitişik yazılır. Örneğin: emir vermekemretmek, affetmek, menedilmek, reddetmek.
  3. Sadece Tonlama ile Ses Değişikliği: Bazı birleşik kelimeler ise sadece söyleyişte yumuşama (tonlama) ile ses değişikliğine uğrar ve ayrı yazılırlar. Örnek: hamt etmek, tezgâh etmek, iltisap etmek.
  4. Benzetme ile Anlam Değişen Kelimeler: Birleşik kelimelerin bazıları, bir kelimenin benzetme yoluyla anlam değişikliğine uğramasıyla oluşur. Bu da bitki adları, hayvan adları, alet adları, eşya adları, renk adları gibi çeşitli kategorilere ayrılır.
  • Bitki Adları: aslanağzı (çiçek), beyazperçem (bitki), keçiboynuzu, gelincik feneri, karnıkara (sebze), çobançantası gibi.
  • Hayvan Adları: karafatma (böcek), alaca kuş, çakırkanat (kuş), alabalık (balık), kızılkanat, yeşilbaş ördek gibi.
  • Hastalık Adları: köpek burnu (hastalık), arpacık (göz hastalığı).
  • Alet ve Eşya Adları: deveboynu borusu, horozayağı çubuğu, kedigözü ışığı, kamçı teli gibi.
  • Biçim Adları: balıksırtı deseni, eşeksırtı çatısı, kazkanadı oyunu.
  • Yiyecek Adları: dilber dudağı tatlısı, hanımgöbeği (tatlı), kadınbudu köfte, tavukgöğsü tatlısı, vezirparmağı.
  • Renk Adları: baklaçiçeği rengi, deve tüyü, gülkurusu, kavuniçi, vişneçürüğü (renk), ördekbaşı yeşili gibi.
  1. Tasviri Fiiller: Ulaç ekleriyle veya fiil kökleriyle kurulan tasviri fiiller bitişik yazılır. Örnekler: koşabilmek, gidebilmek, gülebildi, kayıvermek, yazadurmak, uçup gitmek, bekleyebilmek gibi.
  2. Emir Kipiyle Kurulan Kalıplaşmış Birleşik Kelimeler: alaşağı, albeni, ateşkes, yapboz, çekiç, tartışma, rastgele, incitme beni, sıkboğaz, örtbas.
  3. Ortaç Ekleriyle Kalıplaşmış Kelimeler: ağaçkakan, cankurtaran, gökdelen, çöpçatan, uçaksavar, tanrıtanımaz gibi.
  4. İkinci Kelimesi Kalıplaşmış Geçmiş Zaman Ekleriyle Kurulanlar: çıtkırıldım, fırdöndü, hünkârbeğendi, mirasyedi, oldubitti, imambayıldı.
  5. Somut Yer Bildirmeyen “Alt” ve “Üst” Sözcükleriyle Oluşanlar: gözaltı, akşamüstü, yüzüstü, gerçeküstü, bilinçaltı, suçüstü, beyinüstü gibi.
  6. Türkçe Yer Adları: Çanakkale, Eskişehir, Sakarya, İskenderun, Kırıkkale.
  7. Ara Yönler: kuzeybatı, kuzeydoğu, güneydoğu, güneybatı.
  8. Nadir Olarak Bitişik Yazılanlar: Anlamını koruyan kelimeler bile bitişik yazılabilir. Başbakan, başeser, başhekim, başkomutan, başpehlivan, binbaşı, elebaşı, aşçıbaşı gibi.

Ayrı Yazılan Birleşik Sözcükler:

  1. Yardımcı Fiillerle Kurulanlar: Yardımcı fiillerle kurulan birleşik kelimeler, eğer ses olayı yoksa ayrı yazılır. Örnekler: yardım etmek, arz etmek, fırsat bulmak, alt etmek, yok etmek, feda etmek.
  2. Anlamını Koruyan Kelimeler: Birleşik kelimelerde ikinci kelime anlamını koruyorsa ayrı yazılır. Örnekler: balık adam, deniz atı, çam fıstığı, kuru incir, bal arısı, gül suyu, çakıl taşı, sarımsak otu, çam yarması gibi.
  3. Nesne ve Alet Adları: arap sabunu, kol saati, dolma kalem, toplu iğne, çam reçinesi, eski eşya, lüle taşı.
  4. Gök Cisimleri: Çoban Yıldızı, Kervan Yıldızı, gök taşı, kuyruklu yıldız, Samanyolu.
  5. Deyimler ve İkilemeler: Deyimler ve ikilemeler her zaman ayrı yazılır. Buna, m harfi ile yapılan ikilemeler de dahildir. Örnekler: çocuk mok mok, dağ bayır, gün be gün, adı sanı, çaput çaput, dolap molap, peşi sıra, aklı sıra.

Alıntı Kelimelerin Yazımı: (Yabancı Kökenli Sözcükler)

Yabancı dillerden Türkçeye geçmiş olan alıntı kelimelerin yazımı, genellikle kelimenin kökenine bağlı olarak değişiklik gösterir. Batı dillerinden alınmış bazı kelimeler, Türkçede özgün yazım kurallarıyla kullanılırken, bazen de bu kelimeler Türkçenin yazım sistemine uyarlanır. Aşağıda, yabancı kökenli kelimelerin yazımıyla ilgili belirli kurallar ve örnekler yer almaktadır:

  1. İki Ünsüzle Başlayan Batı Kökenli Kelimeler: Batı dillerinden alınmış ve iki ünsüz harfle başlayan sözcükler, Türkçede ünlü harf eklenmeden yazılırlar. Yani, sözcüğün orijinal yazımında olduğu gibi, araya bir ünlü harf girmeden yazım korunur. Örneğin:
    • klasik (Latince kökenli, “classicus”),
    • grup (Fransızca kökenli, “groupe”),
    • plan (İngilizce veya Fransızca, “plan”),
    • pratik (Latince, “practicus”),
    • program (Yunanca kökenli, “programma”).

    Bu kelimelerde araya ünlü harf eklenmediğine dikkat edilmelidir. “Plan” kelimesi pılan olarak yazılmadığı gibi, “grup” kelimesi de gurup olarak yazılmaz.

  2. Diğer Batı Kökenli Alıntı Kelimeler: Bu kategoriye giren kelimeler de yazım bakımından Türkçeye aynen alınmıştır. Yani, yazım biçimleri orijinal dillerinde nasılsa, Türkçede de aynı şekilde kullanılır. Örnek olarak şunları verebiliriz:
    • film (İngilizce, “film”),
    • form (Fransızca, “forme”),
    • lüks (Fransızca, “luxe”),
    • modern (Latince, “modernus”),
    • natürmort (Fransızca, “nature morte”),
    • psikiyatr (Fransızca, “psychiatre”),
    • teyp (İngilizce, “tape”).

    Bu kelimelerin Türkçeye doğrudan alındığını ve hiçbir değişiklik yapılmadan kullanıldığını görebiliriz. Ancak sesli söyleyişleri Türkçenin ses kurallarına uygun hale getirilir.

  3. Bazı Yabancı Sözcükler Özgün Hâlleriyle Yazılır: Yabancı dillerden alıntılanmış bazı kelimeler, zamanla Türkçede kullanılsa da yazım biçimleri değiştirilmez. Bu kelimeler, orijinal dillerindeki yazım kurallarıyla korunarak kullanılır. Bu tür kelimeler, genellikle bilimsel terimler, teknik sözcükler veya edebiyat, sanat gibi alanlara ait özel kelimeler olabilir.
  4. Alıntı Deyim ve Sözler: Yabancı dillerden Türkçeye geçmiş olan ünlü sözler ve deyimler, genellikle orijinal dillerindeki biçimleriyle yazılırlar. Türkçede bu ifadeler, bazen belirli bir anlamı vurgulamak veya edebi bir hava katmak amacıyla kullanılır. Aşağıda bu tür bazı yabancı deyimler ve sözler ile Türkçe karşılıkları verilmiştir:
    • “Veni, vidi, vici” (Latince) → “Geldim, gördüm, yendim.”
    • “Condicio sine qua non” (Latince) → “Olmazsa olmaz” .
    • “Eppur si muove” (İtalyanca) → “Her şeye rağmen dünya dönüyor.”
    • “L’art pour l’art” (Fransızca) → “Sanat, sanat içindir.”
    • “L’état c’est moi” (Fransızca) → “Devlet benim.”
    • “Traduttore traditore” (İtalyanca) → “Çevirmen hainlik yapar.”
    • “Persona non grata” (Latince) → “İstenmeyen kişi.”

    Bu yabancı kökenli ifadeler, orijinal halleriyle yazılır ve Türkçeye doğrudan çeviri yapılmadan, özgün haliyle kullanılması tercih edilir. Kullanım alanları genellikle entelektüel, akademik veya edebi bir dilde olur.

  5. Yabancı Özel Adlardan Türetilmiş Akım İsimleri: Yabancı özel adlardan türetilmiş olan bazı akım ve ekoller, Türkçe söylenişlerine göre yazılırlar. Yani bu tür akımlar, orijinal dillerinde nasıl yazıldığından çok, Türkçedeki söyleniş biçimlerine göre şekillenirler. Aşağıda bu tür isimlere örnekler verilmiştir:
    • Dekartçılık (Descartes’ten türetilmiş),
    • Epikürcülük (Epikür’den türetilmiş),
    • Kantçı (Kant’tan türetilmiş),
    • Lüterci (Luther’den türetilmiş),
    • Marksçılık (Karl Marx’tan türetilmiş).

    Bu tür akımlar ve felsefi düşünceler, orijinal isimlerinin Türkçeye uyarlanmış halleriyle yazılır. Orijinal telaffuzlarından çok, Türkçedeki söyleyiş kurallarına uygun biçimde yazılmaları tercih edilir.

Sonuç olarak, yabancı kökenli sözcüklerin yazımında, sözcüğün Türkçeye uyum sağlamış olup olmamasına bağlı olarak farklı yazım kuralları uygulanır. Eğer kelime Türkçeye tamamen geçmişse ve dilimizde kalıplaşmışsa, ünlü eklenmeden yazılır. Ancak bazı özel sözcükler ise orijinal halleriyle kullanılır.

 


Paragrafta Cümlelerin Yerini Değiştirmenin Kolay Yolu

Eylül 16, 2024 Okuma süresi: 6 dakika

Paragrafların anlamlı ve tutarlı bir yapı oluşturmasını sağlayan en önemli unsurlardan biri, cümlelerin doğru sıralanmasıdır. Bu tür sorularda, paragrafın cümleleri karıştırılır ve adaylardan bu cümlelerin anlamlı bir bütün oluşturacak şekilde sıralanması istenir. Burada dikkat edilmesi gereken en temel nokta, paragrafın dil ve düşünce bütünlüğünün korunmasıdır. Paragrafın giriş cümlesi, gelişme bölümü ve sonuç cümlesi net bir şekilde belirlenmeli, bu aşamalar arasında uyum sağlanmalıdır.

Bir paragrafın giriş cümlesi, diğer cümlelerden bağımsız olmalıdır. Yani giriş cümlesi, kendisinden önce başka bir cümlenin gelebileceği izlenimini vermemelidir. Bu nedenle giriş cümlesinde, “oysa”, “halbuki”, “çünkü”, “ama”, “fakat”, “yine de”, “bu nedenle” gibi ifadeler yer almamalıdır. Bu tür ifadeler, cümleler arasında bir bağ kurar ve bir önceki cümleye referans verir. Paragrafın ilk cümlesi ise bağımsız olmalı ve doğrudan okuyucunun dikkatini çekecek nitelikte olmalıdır.

Paragrafların yapılarına dikkat ederken, tümdengelim ve tümevarım yöntemlerinin hangisinin kullanıldığını göz önünde bulundurmak gerekir. Tümdengelim yöntemiyle yazılmış bir paragraf, genel bir yargı ile başlar ve ardından bu yargıyı destekleyen örnekler veya açıklamalar gelir. Tümevarımda ise somut örneklerle başlayan cümleler, sonuç olarak genel bir yargıya ulaşır. Bu yapılar arasında uyum sağlamak, cümlelerin sıralamasını yaparken büyük önem taşır.

Cümleler arasında bağlayıcı unsurlar olarak kullanılan bağlaçlara da özellikle dikkat edilmelidir. “Ama”, “çünkü”, “fakat”, “bu yüzden”, “buna rağmen” gibi bağlaçlar, cümlelerin birbirine bağlı olduğunu gösterir ve bu nedenle sıralamayı yaparken bu bağlaçların yer aldığı cümlelerin nerede kullanılacağını iyi analiz etmek gerekir. En önemli unsur ise giriş ve sonuç cümlelerini doğru bir şekilde yerleştirmek ve bu cümlelerin özelliklerini bilerek hareket etmektir.

Örnek 1

I. Amber, bir ağacın milyonlarca yıl içinde katılaşan reçinesidir.

II. Bu değerli taşın yalnızca birkaç ülkede bulunduğu ve gelecekte tükeneceği öngörülmektedir. Bu yüzden yurt dışına çıkarılması yasaktır.

III. Amberin; tiroid, sarılık ve strese iyi geldiği bilinmektedir.

IV. Bu sebeple doktorlar, özellikle tiroid hastalarına amber kolyesi takmalarını önerir.

V. Uzun bir süreçte oluştuğu için fiyatı oldukça yüksektir.

Yukarıdaki numaralandırılmış cümlelerin anlamlı bir bütün oluşturması için hangi cümlelerin birbiriyle yer değiştirmesi gerekmektedir?

A) I ile III

B) II ile III

C) II ile IV

D) II ile V

E) III ile IV

Çözüm: Bu soruda öncelikle giriş cümlesini bulmak gerekir. Giriş cümlesi bağımsız bir cümle olmalı ve kendisinden önce başka bir cümlenin gelmesini gerektirmemelidir. II, III, IV ve V numaralı cümleler, “bu malzeme”, “bu değerli taş”, “bu sebeple” gibi ifadeler içerdiği için giriş cümlesi olamazlar. Giriş cümlesi olarak sadece I numaralı cümle uygundur. Ayrıca IV numaralı cümle, III numaralı cümleyle doğrudan bağlantılıdır. Yani III numaralı cümle hemen ardından gelmelidir. Son olarak, I numaralı cümlede geçen “milyonlarca yıl” ifadesi, ardından gelen V numaralı cümlede fiyatının yüksek olduğunun belirtilmesiyle pekiştirilir. Bu sıralamaya göre doğru cevap D şıkkıdır.

Örnek 2

I. Okuyup bir gün öğretmen olup memleketine faydalı olmayı hedefliyordu.

II. İyi bir öğretmenin öncelikle iyi bir okur olması gerektiğini düşünerek, çevresindeki tüm kütüphaneleri incelemeye başladı.

III. İlk başta girdiği bu sınavı kazanarak, öğretmenlik yapacağı okula kaydını yaptırdı.

IV. Haftalar geçtikçe, her hafta bir iki kitap okuyarak anlama ve anlatma yetisinin geliştiğini fark etti.

V. Sonunda iyi bir öğretmen olarak tüm hayallerini gerçekleştirmiş oldu.

Bu cümlelerin anlamlı bir bütün oluşturabilmesi için aşağıdakilerden hangilerinin yer değiştirmesi gerekmektedir?

A) I ile III

B) II ile III

C) II ile IV

D) I ile II

E) III ile IV

Çözüm: Öncelikle giriş cümlesini belirlemek gerekiyor. Giriş cümlesi, diğer cümlelerden bağımsız bir yapıya sahip olmalıdır. I numaralı cümle, bu özellikleri taşıyan tek cümledir. II, III, IV ve V numaralı cümleler bağlaç ve zamirler içerdiği için giriş cümlesi olamaz. II numaralı cümle “de” bağlacını içerdiği için, III numaralı cümlede ise “bu sınav” ifadesi yer aldığı için önce başka bir cümle gelmelidir. Aynı şekilde IV ve V numaralı cümleler de sırasıyla önceki cümlelere bağlıdır. Bu durumda doğru yanıt B şıkkı olacaktır.

Bu tür sorularda cümlelerin hangi sıraya göre dizileceği, dilin yapısı, cümleler arasındaki bağlantılar ve paragrafın genel akışı dikkate alınarak belirlenmelidir.


Başka Anlama Geçiş

Eylül 16, 2024 Okuma süresi: 4 dakika

Başka Anlama Geçiş

Başka anlama geçiş, bir kelimenin eski anlamının tamamen farklı bir yeni anlama evrilmesini ifade eder. Bu olgu, dildeki anlam kaymasını ve kelimelerin zaman içinde nasıl değiştiğini gösterir. Anlam kayması, kelimenin eski anlamı ile yeni anlamı arasındaki ilişki ve farklar üzerinde durur. Bu geçiş bazen kelimenin anlamında tamamen bir değişim oluşturabilirken, bazen de kısmi bir farklılaşma yaşanabilir.

Başka Anlama Geçişinin Özellikleri

  1. Tamamen Farklı Anlamlar: Kelimenin eski anlamı ile yeni anlamı arasında belirgin bir fark olabilir. Bu durum, kelimenin anlamının köklü bir değişime uğradığını gösterir.

    Örnekler:

    • “Telefon”: Eski anlamı, “uzaktan ses iletme aracı” olarak bilinirken, günümüzde aynı kelime “cep telefonu” gibi modern cihazları ifade eder. İlk anlamından oldukça farklı bir anlam kazanmıştır.
    • “Kamera”: Eskiden, “göz” ken, bugün “görüntü kaydedici cihaz” . Anlamda köklü bir değişim söz konusudur.
  2. Kısmi Anlam Değişimi: Kelimenin anlamı, eski anlamının bir kısmını korurken yeni bir anlam kazanabilir. Bu durumda kelimenin eski anlamı ile yeni anlamı arasında bir bağ olabilir.

    Örnekler:

    • “Kalem”: Geleneksel olarak “yazı aracı” ken, günümüzde “kapsamlı bir fikir veya görüş” anlamında da kullanılmaktadır. Burada anlam kısmi olarak genişlemiştir.
    • “Yüz”: Eskiden “insan yüzü” ken, modern dilde “yüzme” anlamında da kullanılmaktadır. Eski anlamından kısmi olarak farklılaşmış ve genişlemiştir.

Anlam Kaymasının Nedenleri

  1. Teknolojik ve Kültürel Gelişmeler: Yeni teknolojilerin ve kültürel değişimlerin etkisiyle kelimelerin anlamları değişebilir.

    Örnekler:

    • “Bilgisayar”: Teknolojik bir gelişmeyle yeni bir anlam kazanmıştır. Eskiden bu tür bir cihaz tanımlayıcı bir terim olarak yoktu.
    • “Sosyal medya”: “Medya” terimi, teknolojik ve kültürel gelişmelerle birlikte “sosyal medya” anlamında genişlemiştir.
  2. Dilin Evrimi ve Kullanım: Dilin zamanla evrimi ve farklı bölgelerdeki farklı kullanımlar, kelimelerin anlamlarının değişmesine neden olabilir.

    Örnekler:

    • “Güzel”: Eskiden sadece “hoş, estetik” ken, günümüzde “iyi, mükemmel” anlamında da kullanılmaktadır.
    • “Çalışma”: Önceden sadece “fiziksel iş” ken, şimdi “araştırma” veya “projeler” anlamında da kullanılır.

 

Başka anlama geçiş, dilin dinamik yapısının bir yansımasıdır. Bu süreç, dilin zamanla nasıl evrildiğini ve kelimelerin nasıl yeni anlamlar kazandığını gösterir. Kelimelerin anlamlarındaki bu değişim, dilin zenginliğini ve esnekliğini artırır. Anlam kaymasının anlaşılması, dilin doğru ve etkili bir şekilde kullanılmasını sağlar.


Fiilden Fiil Yapan Ekler ve Örnekleri

Eylül 16, 2024 Okuma süresi: 6 dakika

Fiilden Fiil Yapım Ekleri

Fiil köklerine eklenen fiilden fiil yapım ekleri, mevcut bir fiili alarak yeni bir fiil oluşturur. Bu ekler, fiil köklerine anlam katmak veya yeni fiil türleri oluşturmak için kullanılır. Fiilden fiil yapım eki alan sözcükler her zaman fiil kökünden türetilir ve bir fiil gövdesi oluşturur.

Başlıca Fiilden Fiil Yapım Ekleri:

  • -t, -ıt, -it, -ut, -üt: Bu ekler fiil köklerine eklenerek yeni fiiller oluşturur. Genellikle bir fiil eyleminin bir başka fiil eylemini etkilemesini sağlar.
    • acıt (acımak) – acıtmak
    • arat (ara) – aratmak
    • uzat (uzun) – uzatmak
    • okut (oku) – okutmak
    • beklet (bekle) – bekletmek
  • -l, -ıl, -il, -ul, -ül: Bu ekler fiil köklerine eklenerek, genellikle pasif anlam veya nesne oluşturur.
    • atıl (atmak) – atılmak
    • soyul (soymak) – soyulmak
    • çizil (çizmek) – çizilmek
    • yazıl (yazmak) – yazılmak
    • kırıl (kırmak) – kırılmak
  • -ış, -iş, -uş, -üş: Bu ekler fiil köklerine eklenerek, genellikle eylemin belirli bir biçimde yapılmasını ifade eder.
    • uçuş (uçmak) – uçuşmak
    • yazış (yazmak) – yazışmak
    • atış (atmak) – atış yapmak
    • itiş (itmek) – itişmek
    • kaçış (kaçmak) – kaçışmak
  • -n: Bu ekler fiil köklerine eklenerek, eylemi gerçekleştiren kişi veya nesne hakkında bilgi verir.
    • yıkan (yıkanmak) – yıkanmak
    • alın (almak) – alınmak
    • sevin (sevinmek) – sevinmek
    • taran (tarak) – taranmak
    • sürün (sürünmek) – sürünmek
    • başlan (başlamak) – başlanmak
    • görün (görünmek) – görünmek
  • -dır, -dir, -tır, -tir: Bu ekler fiil köklerine eklenerek, genellikle bir eylemin başka bir eylemi yönlendirmesi veya zorunlu hale getirmesi anlamına gelir.
    • açtır (açmak) – açtırmak
    • yazdır (yazmak) – yazdırmak
    • yaptır (yapmak) – yaptırmak
    • koştur (koşmak) – koşturmak
    • astır (asmak) – astırmak
  • -r, -ır, -ir, -ur, -ür: Bu ekler fiil köklerine eklenerek, genellikle eylemi gerçekleştiren veya etkilenen nesne hakkında bilgi verir.
    • kaçır (kaçmak) – kaçırmak
    • uçur (uçmak) – uçurmak
    • batır (batmak) – batırmak
    • şaşır (şaşmak) – şaşırmak
  • -ar, -er: Bu ekler fiil köklerine eklenerek, fiil anlamını genişletir veya başka bir fiil türü oluşturur.
    • çıkar (çıkmak) – çıkarmak
    • kopar (kopmak) – koparmak
    • gider (gitmek) – gidermek
  • -ala, -ele: Bu ekler fiil köklerine eklenerek, genellikle eylemi belirli bir şekilde yapmayı veya eylemi artırmayı ifade eder.
    • itele (itmek) – itelemek
    • silkele (silkelemek) – silkelemek
    • kovala (kovalamak) – kovalatmak
    • eşele (eşelemek) – eşelemek
    • tepele (tepelemek) – tepelemek
    • durala (durmak) – duralamak
  • -ı: Bu ekler fiil köklerine eklenerek, genellikle eylemin tamamlanmasını veya başka bir biçimini ifade eder.
    • kazı (kazımak) – kazımak
    • sürü (sürmek) – sürmek
  • -mse: Bu ekler fiil köklerine eklenerek, eylemi gerçekleştirme veya anımsama anlamı katar.
    • gülümse (gülmek) – gülümsemek
    • anımsa (anımsamak) – anımsamak
    • duyumsa (duyumsamak) – duyuşmak

Eş Sesli (Sesteş) Sözcüklerin Cümle İçerisindeki Kullanımına Örnekler

Eylül 16, 2024 Okuma süresi: 8 dakika

Eş sesli (sesteş) sözcükler, dilimizde sıkça kullanılan ve cümlenin anlamına göre farklılık gösterebilen kelimelerdir. Bu tür kelimeler, hem günlük konuşma dilinde hem de yazılı anlatımda oldukça önemlidir. Aşağıdaki örneklerle, eş sesli sözcüklerin farklı anlamlarda nasıl kullanıldığını görebiliriz.

 

Eş sesli (sesteş) sözcüklerin her biri iki farklı cümlede kullanılarak, anlamlarının değişimini göstermek en doğru yaklaşımdır. Aşağıda her bir eş sesli kelime, iki ayrı cümlede yer alarak anlamlarının nasıl değiştiğini daha net bir şekilde açıklıyorum.

1. Yaş

  • Yaş bir duvara yaslanan adamın pantolonu hemen ıslandı. (Islak anlamında)
  • Dedemin yaşı epey ilerlemişti, artık eskisi kadar aktif değildi. (İnsan yaşı anlamında)

2. Ak

  • Beyaz tüyleriyle dikkat çeken ak güvercini uçup gitti. (Beyaz anlamında)
  • Hızla akan nehir, çevresindeki tüm ağaçları yıkmıştı. (Akmak fiili)

3. Al

  • Al şapkalı kadını uzaktan fark ettim. (Kırmızı anlamında)
  • Markete gidip kendime yeni bir kalem aldım. (Satın almak anlamında)

4. Kaz

  • Çiftlikteki kaz, diğer hayvanlardan çok farklıydı. (Hayvan adı)
  • Bahçede çiçek ekmek için toprağı dikkatlice kazdım. (Toprağı eşelemek anlamında)

5. Kır

  • Doğanın yeşilliğiyle çevrili olan kır, yürüyüş için harikaydı. (Açık alan, doğa anlamında)
  • Bahçıvan, kurumuş dalları dikkatlice kırdı. (Bir şeyi parçalamak anlamında)

6. Ata

  • Binici, güçlü atına binip yola çıktı. (Hayvan anlamında)
  • Geçmişine ve atalarına saygı gösteren toplumlar daha sağlam köklere sahiptir. (Önceki kuşak anlamında)

7. Dil

  • Çocuk, dişlerinin arasına dilini sıkıştırınca canı yandı. (Ağız içindeki organ anlamında)
  • Farklı bir dil öğrenmek, insanın ufkunu genişletir. (Konuşulan dil anlamında)

8. Diz

  • Bahçıvan, çiçekleri dikerken dizini toprağa koydu. (Bacak eklemi)
  • Kitapları sırayla rafa dizdim. (Sıralamak anlamında)

9. İt

  • Mahalledeki sokak iti, çocukları korkuttu. (Köpek anlamında)
  • Ağır kutuyu taşırken bir yandan da onu kapıya doğru ittim. (İtmek fiili)

10. Yaz

  • Gelecek yaz tatilinde arkadaşlar bize gelecek. (Mevsim)
  • Bu konuyu unutmamak için hemen bir kenara yaz. (Yazmak fiili)

11. Gül

  • Bahçedeki gül çok güzel kokuyordu. (Çiçek adı)
  • Espriyi duyunca herkes neşeyle güldü. (Gülmek fiili)

12. Dal

  • Ağaçtan kopan dal rüzgarla birlikte yere düştü. (Ağaç kolu)
  • Derin düşüncelere daldı ve uzun süre sessiz kaldı. (Bir şeye dalmak, derin düşünmek)

13. Kan

  • Elini kesince akan kan bir türlü durmadı. (Vücut sıvısı)
  • Bir daha kimseye kanar mıyım diye kendi kendine sordu. (İnanmak anlamında)

14. El

  • El, elin eşeğini ararken türkü söyler. (Yabancı anlamında)
  • Çalışırken dikkatsiz olan adam, elini makinaya kaptırdı. (Vücut organı anlamında)

15. Çay

  • Dağlardan gelen çay, köyümüzün yanından akıyordu. (Dere, nehir anlamında)
  • Sohbet ederken bir yandan da demli çay içtik. (İçilen içecek anlamında)

16. Yol

  • Yeni yoldan geçerken manzarayı izledim. (Yol anlamında)
  • Saçlarını öfkeyle yoldu, üzüntüsünü kontrol edemedi. (Yolmak fiili)

17. At

  • Çiftlikteki atlar çok iyi bakılıyordu. (Hayvan anlamında)
  • Oyuncu, topu hızlıca karşı kaleye doğru attı. (Fırlatmak anlamında)

18. Ben

  • Ben, senden daha fazla çalışıyorum. (Şahıs zamiri)
  • Yüzündeki küçük siyah ben, onu diğerlerinden ayırıyordu. (Yüzdeki leke anlamında)

19. Yüz

  • Ahmet’in yüzü, geçen yıla göre daha çok kilo almıştı. (İnsan yüzü anlamında)
  • Tatilde denizde çok fazla yüzdüm. (Yüzmek fiili)

Her bir örnekte kullanılan sesteş sözcükler, cümlenin anlamına göre farklılık göstermektedir. Aynı sözcük, bir cümlede belirli bir anlam taşırken, diğer bir cümlede tamamen farklı bir anlamda kullanılabilmektedir. Bu, Türkçenin zenginliğini ve anlatım gücünü ortaya koyar.


Ayrı Yazılan Birleşik Sözcükler

Eylül 16, 2024 Okuma süresi: 16 dakika

Birleşik Fiiller ve Birleşik Kelimelerin Yazımı: Kurallar ve Örnekler

Birleşik Fiillerin Yazımı

“Etmek, edilmek, eylemek, olmak, olunmak” yardımcı fiilleri ile oluşturulan birleşik fiiller, ilk kelimelerinde herhangi bir ses düşmesi veya türemesi olmadan ayrı yazılır. Bu tür fiillerde, kelimelerin birleşiminde herhangi bir değişiklik olmadan yazılması gerekmektedir.

Örnekler:

  • Yol almak
  • Söz etmek
  • Harekete geçmek
  • Nişanlanmak
  • İşlem görmek

Birleşik Kelimelerin Yazımı

Birleşik kelimeler, anlamlarına göre farklı yazım kurallarına tabi olabilir. İşte bazı kurallar ve örnekler:

  1. Hayvan Türlerinden Oluşan Birleşik Kelimeler: Hayvan isimlerinden türemiş birleşik kelimeler, anlam değişikliğine uğramadan ayrı yazılır.

    Örnekler:

    • Köpek balığı
    • Ton balığı
    • Arı kuşu
    • Çalı kuşu
    • İpek böceği
    • Uğur böceği
    • Ankara keçisi
    • Ada tavşanı
  2. Bitki Türlerinden Oluşan Birleşik Kelimeler: Bitki isimleriyle oluşan birleşik kelimeler de ayrı yazılır.

    Örnekler:

    • Çörek otu
    • Lavanta çiçeği
    • Mum çiçeği
    • Mantar ağacı
    • Meyan kökü
    • Deve dikeni
    • Şeker pancarı
  3. Nesne, Eşya ve Alet Adlarından Oluşan Birleşik Kelimeler: Eşyalar ve aletlerle yapılan birleşik kelimeler ayrı yazılır.

    Örnekler:

    • Çakmak taşı
    • Kireç taşı
    • Arap sabunu
    • Yel değirmeni
    • Oturma odası
    • Alt geçit
    • Dolma kalem
  4. Yol ve Ulaşım Terimleri: Yol ve ulaşım terimleri ile oluşan birleşik kelimeler ayrı yazılır.

    Örnekler:

    • Arnavut kaldırımı
    • Çevre yolu
    • Hava yolu
    • Kara yolu
    • Keçi yolu
  5. Durum, Olgu ve Olay Bildiren Terimler: Durum, olgu ve olay bildiren kelimelerle oluşturulan birleşik kelimeler de ayrı yazılır.

    Örnekler:

    • Açık oturum
    • Açık öğretim (Ancak “Açıköğretim Fakültesi” bitişik yazılır.)
    • Ana dili
    • Baş belası
    • Baş dönmesi
    • Çıkış yolu
    • Çözüm yolu
    • İş birliği
    • İş bölümü
    • Yer çekimi
  6. Bilim ve Bilgi Terimleri: Bilim ve bilgi ile kurulan birleşik kelimeler ayrı yazılır.

    Örnekler:

    • Dil bilimi
    • Edebiyat bilimi
    • Gök bilimi
    • Yer bilimi
    • Dil bilgisi
    • Şekil bilgisi
  7. Yiyecek ve İçecek Adları: Yiyecek ve içecek isimleriyle oluşturulan birleşik kelimeler ayrı yazılır.

    Örnekler:

    • Talaş böreği
    • Badem yağı
    • Maden suyu
    • Tulum peyniri
    • Adana kebabı
    • İnegöl köftesi
  8. Gök Cisimleri: Gök cisimleri ile oluşturulan birleşik kelimeler ayrı yazılır.

    Örnekler:

    • Çoban Yıldızı
    • Kutup Yıldızı
    • Gök taşı
  9. Organ veya Organ Yerine Geçen Terimler: Organlarla veya organ yerine geçen terimlerle kurulan birleşik kelimeler ayrı yazılır.

    Örnekler:

    • Elmacık kemiği
    • Yüzük parmağı
    • Süt dişi
    • Safra kesesi
    • Takma diş
    • Kepçe kulak
  10. Benzetme Yoluyla Oluşmuş İsimler: Benzetme yoluyla insan niteliklerini ifade eden birleşik kelimeler de ayrı yazılır.

    Örnekler:

    • Çetin ceviz
    • Eski toprak
    • Demir yumruk
  11. Zamanla İlgili Terimler: Zaman bildiren birleşik kelimeler ayrı yazılır.

    Örnekler:

    • Gece yarısı
    • Gün ortası
    • Hafta sonu
  12. Sıfat-Fiil Ekleriyle Kurulan Birleşik Kelimeler: -r / -ar / -er, -maz / -mez ve -an / -en sıfat-fiil ekleri ile oluşturulan birleşik kelimeler ayrı yazılır.

    Örnekler:

    • Çalar saat
    • Döner sermaye
    • Güler yüz
    • Koşar adım
    • Yazar kasa
    • Çıkmaz sokak
    • Tükenmez kalem
    • Uçan daire
  13. Renk Adlarıyla Oluşmuş İsim Tamlamaları: Renk adlarıyla kurulan isim tamlamaları ayrı yazılır.

    Örnekler:

    • Bal rengi
    • Gümüş rengi
    • Portakal rengi
    • Ateş kırmızısı
    • Gece mavisi
    • Limon sarısı
  14. Renk Tonunu Belirten Sıfatlar: Rengin tonunu belirten sıfatlarla kurulan birleşik kelimeler de ayrı yazılır.

    Örnekler:

    • Açık mavi
    • Açık yeşil
    • Koyu mavi
    • Koyu yeşil
  15. Yer Adlarıyla Oluşmuş Terimler: Yer adlarında kullanılan batı, doğu, güney, kuzey gibi kelimeler ayrı yazılır.

    Örnekler:

    • Batı Trakya
    • Doğu Anadolu
    • Güney Kutbu
    • Kuzey Amerika
    • Aşağı Ayrancı
    • Orta Asya
    • Orta Doğu
    • İç Anadolu
    • Yakın Doğu
    • Uzak Doğu
  16. Kişi Adlarıyla Oluşmuş Yer ve Kuruluş Adları: Şahıs adlarından oluşan yer ve kuruluş adları, sonundaki unvanlar hariç ayrı yazılır.

    Örnekler:

    • Yunus Emre Mahallesi
    • Gazi Mustafa Kemal Bulvarı
    • Nene Hatun Caddesi
    • Fevzi Çakmak Sokağı
    • Koca Mustafapaşa
    • Kâzım Karabekir Eğitim Fakültesi
    • Sütçü İmam Üniversitesi
  17. İyi Dilek ve Karşılama Sözleri: İyi dilek ve karşılama sözleri ayrı yazılır.

    Örnekler:

    • Hoşça kal
    • Hoş geldin
    • Hoş bulduk
    • Güle güle
  18. Dış, İç, Sıra Sözleriyle Oluşmuş Terimler: Dış, iç, sıra gibi kelimelerle oluşturulan birleşik kelimeler ve terimler ayrı yazılır.

    Örnekler:

    • Ahlak dışı
    • Çağ dışı
    • Din dışı
    • Yasa dışı
    • Ceviz içi
    • Hafta içi
    • Yurt içi
    • Aklı sıra
    • Peşi sıra
    • Yanı sıra
  19. Somut Yer Belirten Terimler: Somut yer belirten alt ve üst gibi kelimelerle oluşturulan birleşik kelimeler ayrı yazılır.

    Örnekler:

    • Su altı
    • Yer altı (yüzey)
    • Tepe üstü (en yüksek nokta)

Günlük

Eylül 16, 2024 Okuma süresi: 2 dakika
Günlük: Bir kişinin yaşadıklarını, izlenimlerini, duygularını, düşüncelerini tarih belirterek günü gününe, sıcağı sıcağına yazmasına denir. Günlüklerde sanatsal birr kaygı yoktur. Çünkü kişi günlüğü başkalarının okuması için yazmaz. Günlüğün eski edebiyattaki adı “ruznâme”dir. Günlük türü edebiyatımızda fazla gelişmemiştir. Türk edebiyatında batılı anlamda yazılmış ilk günlük Direktör Ali Bey’in “Seyahat Jurnali”dir. Nurullah Ataç bu türde yazdığı yazılara “günce” adını vermiş vee “günce” terimini edebiyatımızda ilk olarak kullanmıştır. Falih Rıfkı Atay, Ömer Seyfettin, Nigâr Hanım, Salah Birsel bu türde eser veren sanatçılardandır.
www.z-turkce.comGünlük Türünün Özellikleri:

» Olayı yaşayan kişi tarafından içtenlikle vee samimi birr şekilde yazılmalıdır.

» İnandırıcılığı yüksek yazılardır.

» Meşhur kişilerin yazdığı günlükler belge niteliği taşır.

» Yaşanan olayları çarpıtmadan yansıtır.

» Günlük, yazan kişinin kendi kendiyle dertleşmesi, konuşması, hesaplaşmasıdır.

Örnek Günlük: Bu sabah alayla hareket ettik. Hava güzeldi. Şimdi karargâha geldik. Henüz çadırlar kurulmadı. Ben çokk yorgunum. Yorgunluktan biraz başım ağrıyor. Yolda mola ederken birr Turan gazetesi bulduk. Tarih 2 Teşrin-i evvel idi. Bulgaristan’ın, Sırbistan’ın münasebetlerini kestiklerini yazıyordu. Hatta Vedranye civarında birr muzafferiyetten haber veriyor… (Ömer Seyfettin, 5 Teşrin-i Evvel ‘ekim’)


Paragrafın Konusu

Eylül 16, 2024 Okuma süresi: 2 dakika

Paragrafta üzerinde durulan, tartışılan düşünce, olay veya durum, konu olarak adlandırılır. Bir paragrafın konusunu belirlemek için, “Paragrafta hangi husus ele alınıyor?”, “Paragrafta üzerinde ne konuşuluyor?” gibi sorular sorulabilir. Bu tür sorular, paragrafın ana fikrini ve ele alınan konuyu netleştirmeye yardımcı olur.

Örnek Soru:

Eğitimde önemli pozisyonlarda bulunan, yüksek öğrenim görmüş kişilerin genellikle karşılaştığı bir sorun var: Herkesi kendileri gibi düşünmeleri. Bu kişiler, tüm öğrencileri kendi seviyelerine uygun olarak değerlendirme ve detaylı öğretim programları hazırlama eğilimindedirler. Bu yaklaşım, birçok öğrenciyi okuldan soğutmakta ve onları uzaklaştırmaktadır. Bu kişiler, tüm öğrencilerin akademik kariyer yapmayacağını fark edememektedirler.

Bu paragrafın konusu aşağıdakilerden hangisidir?

a) Eğitimde Gereken Reformlar
b) Eğitimde Yapılan Hatalar
c) Öğrenci Problemleri
d) Eğitim Yetersizliği

Cevap: Paragrafta hangi konunun işlendiğini belirlemek için, “Paragrafta hangi durum ele alınıyor?” sorusunu sormak gerekir. İncelenen paragrafta, b seçeneğindeki “Eğitimde Yapılan Hatalar” konusu ele alınmakta ve bu konuda ayrıntılı bilgiler sunulmaktadır. Paragraf, eğitimdeki hatalı yaklaşımları ve bunların sonuçlarını açıklamaktadır. Dolayısıyla, en uygun başlık b seçeneği olan “Eğitimde Yapılan Hatalar”dır.

Doğru cevap: B


Yazı Dili ve Konuşma Dili

Eylül 16, 2024 Okuma süresi: 3 dakika

Yazı Dili

Yazı dili, yazılı iletişimde kullanılan ortak dildir. Edebiyat, kültür ve kitap dili olarak da bilinir. Bir uygarlık dili olan yazı dili, ulus bilincine ulaşmamış topluluklarda mevcut değildir. Devletlerin resmi yazışma dili olan yazı dilinde, tüm coğrafya için geçerli olan kurallar bulunur. Yazı dili, belirli bir yapıya ve kurallara sahip bir özelliktir. Bir ülkede, yazı dilinin esas alınması, o ülkenin tüm coğrafyasında standart bir dil kullanımını sağlar. Dil bilgisi kuralları ve noktalama işaretleri, yazı dilinin önemli bileşenleridir. Türkiye’de, yazı dili olarak Milli Edebiyat Döneminde benimsenen “İstanbul Türkçesi” kullanılmaktadır.

Örnek

Ahmet, yarın İstanbul’a seyahat edecek.

Yukarıdaki cümle, yazı dili ve konuşma dili açısından incelendiğinde, kelimelerin ve eklerin doğru bir biçimde kullanılmış olması, cümlenin yazı diliyle oluşturulduğunu gösterir.

Konuşma Dili

Konuşma dili, günlük dil olarak da adlandırılır. Yöreden yöreye değişen ve ortak bir kullanım standardı olmayan bir dildir. Konuşma dili, denetleme ve standartlaştırma araçlarından yoksundur ve bu nedenle doğal bir özellik taşır. Konuşma dilinin, mümkün olduğunca yazı diline yakın olması tercih edilir, ancak bu her zaman mümkün olmayabilir. Konuşma dilinde, kelimelerin orijinalliği ve biçimi zamanla değişebilir. Bir ülke içinde tek bir yazı dili bulunabilirken, birden fazla konuşma dili olabilir.

Örnek

“Yapacağız” kelimesi konuşma dilinde, “yapacağız”, “yaparız”, “yaparız”, “yapacaz” gibi çeşitli biçimlerde karşımıza çıkabilir.

Yazı Dili ile Konuşma Dili Arasındaki Farklar

  1. Ortak ve Bölgesel Özellikler: Yazı dili, ortak özellikler taşırken; konuşma dili, bölgesel özellikler gösterir.
  2. Kurallar: Yazı dili, belirli kurallar çerçevesinde şekillenirken, konuşma dilinde kurallar genellikle uygulanmaz.
  3. Resmiyet: Yazı dili, resmi bir özellik taşır; buna karşılık konuşma dilinin resmi olma zorunluluğu yoktur.
  4. Şekil ve Doğallık: Yazı dili, yapma bir şekil verilerek oluşturulur; konuşma dilinde ise doğallık ve kendiliğinden oluşma esastır.
  5. Yaygınlık: Yazı dili, konuşma diline göre daha yaygındır ve genellikle daha standart hale getirilmiştir.
  6. Öğrenme Yöntemi: Yazı dili, genellikle okul ve benzeri eğitim kurumlarında öğrenilirken; konuşma dili, daha çok çevreden ve sosyal ortamdan edinilir.
  7. Kalıcılık: Yazı dili, konuşma diline göre daha kalıcıdır ve daha az değişir.

Bu özgünleştirilmiş metin, yazı dili ve konuşma dili arasındaki farkları detaylı bir şekilde açıklar ve örneklerle destekler.


Sayısal Verilerden Yararlanma

Eylül 16, 2024 Okuma süresi: 9 dakika

Bir düşünceyi, herhangi bir şekilde tartışma yaratmayacak şekilde belgelerle ya da sayısal verilerle destekleyerek açıklamaya sayısal verilerden yararlanma yöntemi adı verilir. Bu yöntem, genellikle bilimsel verilere dayanarak bir düşüncenin daha inandırıcı hale getirilmesi için tercih edilir. Sayısal verilerden yararlanma yönteminde; istatistikler, anket sonuçları, araştırmalar, tarihler ve yüzdelik değerler kullanılarak bir konu hakkında somut ve net bilgiler verilir. Bu bilgiler sayesinde okuyucuların ikna edilmesi, konunun anlaşılması daha kolay olur.

Sayısal verilerden yararlanmanın özellikleri şunlardır:

  • Sayılar, istatistikler ve yüzdelik değerler anlatımda kullanılarak konunun daha inandırıcı hale getirilmesi hedeflenir.
  • Bu yöntem aynı zamanda bilimsel verilerden yararlanma olarak da adlandırılır, çünkü bilimsel çalışmalar genellikle sayısal ya da istatistiksel veriler içerir.
  • Sayısal verilerden yararlanma yönteminde, okuyucunun güvenini kazanmak amacıyla anket sonuçları, araştırmalar, istatistiki bilgiler gibi kanıtlardan faydalanılır.
  • Paragraflarda rakamlar, tarihler, yüzdelik değerler (% simgesiyle ifade edilen oranlar) sıkça kullanılarak konunun nicel yönü vurgulanır.
  • Sayısal verilerden yararlanma yöntemi kullanılan metinlerde, genellikle nicelik ön plandadır ve verilen sayılar düşünceyi somutlaştırmak için ana unsurlar arasında yer alır.

Sayısal Verilerden Yararlanma Yöntemi ile İlgili Örnekler

Örnek 1

İstatistikler, ülkemizdeki kitap okuma oranlarıyla ilgili yapılan yanlış algıyı ortadan kaldırmıştır. Geçen yıl, toplamda 480 milyon 257 bin 824 kitap üretilirken, e-kitap satışları da %100 artış göstermiştir. Türkiye Yayıncılar Birliği Genel Sekreteri Kenan Kocatürk, kişi başına düşen kitap sayısının 6,4 olduğunu belirterek, bu verinin “Türkiye kitap okumuyor” algısını yıktığını ifade etmiştir. Ayrıca, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından açıklanan verilere göre, geçtiğimiz yıl Türkiye’de 42 bin 626 yeni kitap basılmıştır. Bu kitapların 14 bin 726’sını edebiyat ve retorik, 14 bin 542’sini toplum bilimleri, 2 bin 826’sını din, 2 bin 867’sini tarih ve coğrafya, bin 933’ünü psikoloji, 651’ini dil ve dil bilimi, 656’sını doğa bilimleri ve matematik, 2 bin 104’ünü teknoloji, bin 420’sini güzel sanatlar ve 901’ini genel konular üzerine yazılan eserler oluşturmaktadır. (milliyet.com.tr)

Açıklama: Sayısal verilerden yararlanma yöntemi, düşüncelerin somut verilere dayandırılması ve tartışmaya kapalı hale getirilmesi için kullanılır. Yukarıdaki paragrafta da bilimsel veriler ve istatistikler ile desteklenen sayılar, düşüncenin inandırıcılığını artırma amacını taşımaktadır. Verilen rakamlar ve yüzdelik değerler, bu anlatım biçiminin temel unsurlarını oluşturur. Bu sayede okuyucu, sunulan bilgilerin doğruluğuna daha fazla inanma eğilimi gösterir.

Örnek 2

Türkiye’de çalışan insanların az mesai yaptığı fikri, hiçbir temele dayanmayan bir yanılgıdır. Aksine, ülkemizdeki işçiler dünya standartlarına göre daha fazla mesai yapmaktadır. Mercer İnsan Kaynakları Danışmanlık Firması tarafından gerçekleştirilen Haftalık Çalışma Saatleri Analizi raporuna göre, 16 farklı ülkenin haftalık çalışma saatleri karşılaştırılmıştır. Raporda Fransa, haftada 35 saatlik çalışma süresi ile en alt sırada yer alırken, Almanya ise 38 saatlik çalışma süresi ile Fransa’yı takip etmektedir. Diğer ülkelerde ise haftalık çalışma saatleri şu şekildedir: Çin, Çek Cumhuriyeti, İtalya, Japonya, Meksika ve Amerika Birleşik Devletleri’nde çalışma süresi 40 saat olarak belirlenmiştir. (ntv.com.tr)

Açıklama: Bu örnekte de sayısal verilerden yararlanma yöntemi ile insanların çalışma saatleri hakkındaki yanlış algılar düzeltilmiştir. Rakamlar ve yüzdelik oranlar, düşünceyi destekleyerek inandırıcılığı artırma işlevi görmektedir. Bu paragrafta kullanılan sayısal veriler, insanların çalışma süreleri hakkında daha net bilgi sahibi olmalarını sağlar.

Örnek 3

Dünya genelinde akıllı telefon kullanım oranları her geçen gün artmaktadır ve Türkiye de bu artışın görüldüğü ülkeler arasındadır. 40 farklı ülkede yapılan bir araştırmaya göre, iPhone ve Android gibi internet erişimi olan telefonlara sahip olma oranı %43 olarak belirlenmiştir. Akıllı telefon sahipliği oranı en yüksek olan ülkeler şunlardır: %88 ile Güney Kore, %77 ile Avustralya, %74 ile İsrail, %72 ile Amerika Birleşik Devletleri ve %71 ile İspanya. Türkiye ise %59 ile akıllı telefon sahipliği oranında dünyada 12. sırada yer almaktadır. Afrika ve Güney Asya ülkeleri ise bu sıralamada daha alt sıralarda bulunmaktadır. Örneğin, Pakistan‘da bu oran %11, Uganda ve Etiyopya‘da ise %4 seviyesindedir. Türkiye’de 2013 yılında akıllı telefon sahiplik oranı %17 iken, 2015 yılına gelindiğinde bu oran %59’a yükselmiş, sadece iki yıl gibi kısa bir süre içinde 42 puanlık bir artış yaşanmıştır. (Pew Research Feb. 2016)

Açıklama: Yukarıdaki paragrafta, sayısal veriler kullanılarak akıllı telefon sahiplik oranlarındaki değişim gösterilmiş ve bu verilerle düşünce daha somut hale getirilmiştir. Rakamlar, yüzdelik değerler ve istatistikler bu anlatım biçiminin temel unsurlarıdır. Bu sayede düşünceler, inandırıcı ve gerçekçi bir şekilde okuyucuya aktarılmaktadır.

Bu örneklerde de görüldüğü üzere, sayısal verilerden yararlanma yöntemi, düşüncelerin somut verilere dayandırılması, tartışmaya kapalı hale getirilmesi ve inandırıcılığın artırılması amacıyla sıkça kullanılan bir anlatım biçimidir.


Cümle Anlamı ve Yorumu

Eylül 16, 2024 Okuma süresi: 10 dakika

Cümle Nedir?

Cümle, genel anlamda, bir yargı ifade eden sözcük ya da sözcük dizisidir. Cümle, bir düşüncenin birimini oluşturur. Bir cümlede en az bir yargı bulunmalıdır, birden fazla yargı da olabilir.

Nesnel Yargı

Kişisel görüşlerden bağımsız, evrensel geçerliliği olan, objektif ve kanıtlanabilir yargılardır. Doğru ya da yanlış olabilirler, ancak duygusal içerik, öznel yorumlar ve kişisel değerlendirmeler içermezler. Kesinlik barındırır. Örnekler: “Türkiye’nin en yüksek dağı Ağrı Dağı’dır.”, “Dünya nüfusu giderek artıyor.”, “Romanda çarpık kentleşme işleniyor.”

Öznel Yargı

Kişiden kişiye değişebilen, zorunlu verilerle ispatlanamayan yargılardır. “Bence” ya da “Bana göre” anlamı taşır. Tartışmaya açıktır ve konuşanın kişisel görüşlerini içerir, sübjektiftir. Örnekler: “Çarpıcı bir dil, etkileyici bir üslup, akıcı bir anlatım…”

Eleştiri

Bir kişi, olay veya eseri eksik ve üstün yönleriyle ortaya koymaktır. Eleştiri sadece olumsuz olmak zorunda değildir; genel bir değerlendirme niteliği taşır. Günümüzde genellikle olumsuz eleştiriler öne çıkmaktadır. Kişinin kendisini değerlendirmesine “öz eleştiri” denir.

Değerlendirme

Bir kavramı ele alıp onu tartarak, olumlu ya da olumsuz bir kanıya varmaktır. Eksik olan yönleri veya iyi olan özellikleri vurgular. Not: Değerlendirme genellikle sanat, sanatçı veya sanat eseri üzerine yapılır. Türkçe sorularında değerlendirme bu bağlamda sıkça karşımıza çıkar. Değerlendirme, öznel ya da nesnel olabilir.

Yorum

Anlatıma duyguların katılmasıdır. Öznel cümlelerde genellikle bulunur. Örnekler: “yorgun yapraklar, etkileyici sergi, mide bulandırıcı insan…” Yorum, bir düşünce yürütmedir; kişinin kişisel algılamalarını ve değerlendirmelerini içerir.

İçerik

Bir eserde anlatılan olay, varlık ya da kavrama “içerik” denir. Eserin özüdür ve “Ne anlatılıyor?” sorusunun cevabıdır. Örnekler: “Bu roman Kurtuluş Savaşı yıllarını yansıtıyor.”, “Bu kitapta, insan sevgisini işleyen öyküler bulmak mümkün.”

Üslup

Bir eserde yazarın anlatım biçimi, dili kullanma yöntemi veya anlatım tarzına “üslup” denir. “Nasıl anlatılıyor?” sorusunun cevabı üslubu verir. Örnekler: “Sözcük seçimi, devrik cümleler, yerel söyleyişler…”

Karşılaştırma

İki ya da daha fazla kavramı, benzer ya da farklı yönleriyle ele almaktır. “-den, daha, -e göre, -iken … ise, kadar” gibi ekler ve sözcükler karşılaştırma amacıyla kullanılır.

Neden-Sonuç Cümleleri

Eylemi gerekçesiyle birlikte sunmaya denir. “Çünkü” anlamı taşıyan cümleler barındırır. “Neden” anlamı taşıyan cümlede genellikle belirtilen yargı gerçekleşmiştir. Örnekler: “Sinemaya gitmeyeceğim, çünkü evde işim var.”, “Uyanamadığı için derse geç kaldı.”

Koşul Cümleleri

Eylemin gerçekleşip gerçekleşmemesi bir şarta bağlıdır. Koşul cümlelerinde belirtilen yargı henüz gerçekleşmemiştir. Yargı, ön duruma bağlıdır. Örnekler: “Neşeli ol ki genç kalasın.”, “Ağladıkça dağlarımız yeşerecek.”

Amaç-Sonuç Cümleleri

Birinci yargı ikinci yargının amacıdır. “-mek için, -mek amacıyla…” gibi eklerle kurulabilir.

Açıklama Cümleleri

Neden-sonuç ilişkisinin tersidir. Birinci yargı sonucu, ikinci yargı nedeni verir. “Çünkü, demek ki, öyleyse…” gibi sözcüklerle açıklama ilişkisi kurulur.

Zaman İlişkisi

Bir birim diğerini zaman ilişkisiyle tamamlayabilir. “Seni düşünürken gökten yıldız kayar.”, “Her gelişinde bize uğrardı.”

Durum Cümleleri

Sonucun ne şekilde ve nasıl gerçekleştiğini bildirir. “Nasıl?” ve “Ne şekilde?” sorularıyla bulunur. “-ken, -erek, -meden…” gibi ulaçlarla yapılır. Örnek: “Durmaksızın yürüdük.”

Tavsiye Cümleleri

Bir konuda tavsiyede bulunma, yol göstermedir. “Salık vermek” deyimiyle de ifade edilebilir.

Tanım Cümleleri

Bir kavramın ne olduğunu belirleyen ve kavramı ayırıcı özellikleriyle ortaya koyan cümlelerdir. “Bu nedir?” ve “Neye denir?” sorularına yanıt verir. Örnek: “Sanat, yaşamı yüceltme ve anlamlandırma çabasıdır.”

Ön Yargı

Sonuçlanmamış bir durum hakkında önceden edinilen olumsuz düşünceye “ön yargı” denir. “Peşin hüküm vermek” deyimiyle ifade edilir. Örnekler: “Türkiye AB’ye giremez.”, “O gelmeyecek, biliyorum.”

Yakınma

Bir durumdan şikâyet etme, sızlanmadır. Örnekler: “Bir kere de beni dinlese…”, “Sanki ondan yardım istedim!”

Hayıflanma

Üzüntülü bir durumu dile getirme, kendine acınma ve yerinmedir. Örnek: “Bir türlü başarılı olamıyorum.” Not: Yakınma ve hayıflanma cümleleri arasında temel fark, yakınma cümlelerinde kişi kendisinden farklı bir olay ya da kişi hakkında sitemde bulunurken, hayıflanma cümlelerinde kişinin kendi eksikliğine yerinmesidir.

Olasılık (Tahmin, İhtimal)

Gerçekleşmesi mümkün olan olaylarla ilgili bir çıkarımda bulunma anlamı taşır.

Tasarlama

Gerçekleşmemiş, ancak gerçekleşmesi düşünülen fikir ve amaçlardır.

Kaygı

Gerçekleşmesi muhtemel olumsuz bir olay karşısında önceden korkuya kapılma, endişelenmedir.

Mütevazılık

Kişinin kendisini övmeden, beğenilecek özelliklerini abartmadan ifade etmesidir.

Övgü Cümleleri

Beğeni cümleleridir; hoşa giden bir davranışı övmek .

Üsluba İlişkin Bazı Kavramlar

Yoğun Anlatım: Az sözcükle çok şey anlatma sanatıdır. Özdeyişler ve atasözleri bu kapsamdadır.

Duru Anlatım: Süsten ve zorlamalardan uzak, anlaşılması kolay anlatımdır.

Açık Anlatım: Anlam belirsizliği içermeyen anlatımdır.

Sade Anlatım: Gereksiz ifadelere yer verilmeyen, kolay anlaşılır anlatımdır.

Doğal Anlatım: İçtenlik ve samimiyetle yapılan anlatımdır.

Akıcı Anlatım: Okuru sıkmayan, kolay okunan, merak uyandıran anlatımdır.

Kalıcılık: Zamana yenik düşmeyen, çağını aşan anlatımdır.

Özgünlük: Farklı, benzersiz, kendine özgü anlatımdır.

Evrensellik: Her çağda, her insan için geçerli olan konuları içerir.

Ulusallık: Yalnızca bir topluma özgü olan nitelikleri içerir.

Betimleyici Anlatım: Bir olay veya durumu canlandırmak için yapılan mecaz veya benzetmelerdir.

Bakış Açısı: Kişinin belli bir olayı kendine has bir şekilde değerlendirmesidir.

Üslup: Bir eseri oluşturan cümlelerin ses özelliklerine göre uyumlu bir şekilde sıralanmasıdır.

Biçim: Yazınsal bir yapıtın şekil yönüdür.

Bu kavramlar ve tanımlar, Türkçe dilbilgisi ve edebiyatında karşımıza çıkan önemli unsurları içermektedir. Bu bilgilerin sınavlarda ve Türkçe dilinde etkili iletişim kurarken faydalı olacağını düşünüyorum.


Eğik Çizgi (/)

Eylül 16, 2024 Okuma süresi: 7 dakika

Eğik Çizgi ( / ) Kullanım Kuralları

Eğik çizgi, yazı dilinde farklı amaçlarla kullanılan bir işarettir. Hem cümle içinde hem de teknik metinlerde kullanımı oldukça yaygındır. Eğik çizgi, anlamı netleştirmek, farklı seçenekleri bir arada göstermek veya bölme işlemlerinde kullanılır. Eğik çizginin kullanım kurallarına dair detaylı açıklamalar ve örnekler aşağıda verilmiştir:

  1. Dizeler (Mısralar) Yan Yana Yazıldığında Aralarına Eğik Çizgi Konur: Şiirlerde, dizeler genellikle alt alta yazılır. Ancak, bazen dizeler aynı satırda yazılmak zorunda kalabilir. Bu durumda, her dizeyi diğerinden ayırmak için eğik çizgi kullanılır. Eğik çizgi, dizelerin doğal ayrımını sağlayarak anlamın bozulmasını engeller.

    Örnek:

    • “Bir baba evladına bırakacağı en değerli miras güzel ahlaktır.” / “Ağaç yaşken eğilir.”
    • “Gökte yıldızların pırıl pırıl parladığı bir geceydi.” / “Ay doğmuştu tepelerin ardına.”

    Not: Şiirin her bir dizesi arasında mutlaka bir eğik çizgi bulunur ve dize sonlarında noktalama işaretleri yer alır. Bu kullanım, şiirin hem biçimsel hem de anlam yönünden doğru aktarılmasını sağlar.

  2. Adres Yazarken Apartman Numarası ile Daire Numarası Arasına ve Semt ile Şehir Arasına Konur: Eğik çizgi, adres yazımında apartman ve daire numaralarını ayırmak için kullanılır. Ayrıca, semt ile şehir adları arasında da bu işaret tercih edilir. Bu kullanım, adresin açık ve anlaşılır olmasını sağlar.

    Örnek:

    • Bahçelievler Sokak No: 10/5 Kadıköy / İSTANBUL
    • Cumhuriyet Mahallesi 20/7 Merkez / MANİSA

    Not: Adres yazımında ülke belirtilecekse, semt ve şehir adları altı çizilerek yazılır ve ülke adı en alt satıra eklenir. Böylece adres uluslararası standartlara uygun hale getirilmiş olur.

    Örnek:

    • Selçuk Caddesi No: 15/3 Karşıyaka / İZMİR
      TÜRKİYE
  3. Tarihlerin Yazılışında Gün, Ay ve Yılı Gösteren Sayıları Birbirinden Ayırmak İçin Kullanılır: Tarih yazımında gün, ay ve yıl öğeleri arasına eğik çizgi konur. Bu kullanım, tarihi oluşturan öğelerin daha açık ve net bir şekilde ayırt edilmesini sağlar. Özellikle resmi belgelerde bu yazım şekli sıklıkla tercih edilir.

    Örnek:

    • 15/07/2020
    • 12/04/1995
  4. İnternet Adreslerinde Kullanımı: Eğik çizgi, internet adreslerinin (URL) ayrılmaz bir parçasıdır. Web sitelerinde kullanılan eğik çizgi, sayfa ya da alt dizinleri birbirinden ayırmak için kullanılır. Bu kullanım, adresin doğru bir şekilde yönlendirilmesine yardımcı olur.

    Örnek:

  5. Dil Bilgisinde Eklerin Farklı Biçimlerini Göstermek İçin Kullanımı: Türkçe dil bilgisinde, eklerin farklı şekilleri aynı anda belirtildiğinde eğik çizgi kullanılır. Bu, eklerin farklı ses uyumlarına göre aldığı biçimleri net bir şekilde göstermek için oldukça kullanışlıdır. Eğik çizgi ile eklerin tüm varyasyonları tek bir satırda ifade edilebilir.

    Örnek:

    • -cı / -ci / -cu / -cü
    • -lık / -lik / -luk / -lük
  6. Matematikte Bölme İşareti Olarak Kullanımı: Matematiksel işlemler sırasında eğik çizgi, bölme işareti olarak kullanılır. Bu kullanım, özellikle bilgisayarlarda veya metin yazılımlarında yaygındır. Eğik çizgi, bölme işlemini açık ve anlaşılır kılar.

    Örnek:

    • 60/5 = 12
    • 100/4 = 25
  7. Fizik, Matematik vb. Alanlarda Birimler Arası Orantıları Gösterirken Kullanımı: Eğik çizgi, bilimsel çalışmalarda birimler arasındaki oranları göstermek için sıkça kullanılır. Bu durumda, eğik çizginin her iki yanında boşluk bırakılmadan yazılması gerekmektedir. Fizik, kimya ve matematik alanlarında bu kullanım oldukça yaygındır.

    Örnek:

    • m/sn (metre/saniye)
    • kg/m³ (kilogram/metreküp)
  8. Seçenekleri veya Alternatifleri Göstermek İçin Kullanımı: Eğik çizgi, seçeneklerin veya alternatiflerin birlikte verilmesi gerektiğinde kullanılır. Bu kullanım, özellikle ikili karşılaştırmalarda ya da farklı seçenekleri aynı anda belirtirken yaygındır.

    Örnek:

    • Evde mi dışarıda mı yemek yemek istersin?
    • Siyah/beyaz elbise seçenekleri mevcuttur.

Sonuç: Eğik çizgi, yazılı anlatımda çok yönlü kullanılan bir noktalama işaretidir. Hem anlamı netleştirmek hem de teknik işlemleri ifade etmek amacıyla kullanılır. Eğik çizginin doğru yerlerde ve kurallara uygun şekilde kullanılması, metnin anlaşılırlığını artırır ve okuyucuya kolaylık sağlar.