Dil Ötesi İşlev (Üst Dil) Tanımı ve Örnekleri
Eylül 14, 2024 - Okuma süresi: 3 dakika
Dil ötesi işlev, dilin kendi yapısını, kurallarını veya kullanımıyla ilgili bilgileri ifade etme biçimidir. Bu işlev, dilin nasıl çalıştığını açıklamak amacıyla kullanılır ve genellikle bilimsel metinlerde, dilbilgisi kitaplarında ve öğretici konuşmalarda yer alır. Dil ötesi işlev, dilin nasıl işlendiği, nasıl yapılandığı veya dildeki bazı kavramların açıklanmasıyla ilgili bilgiler sunar. İşte dil ötesi işlevlerle ilgili örnekler:
Dil Ötesi İşlev Örnekleri
- “Güzel insanlar elbette güzel düşünür.”
- Açıklama: Bu cümlede “güzel” sözcüğü iki farklı işlevde kullanılmıştır. İlk olarak sıfat olarak, yani “güzel insanlar” ifadesinde, ikinci olarak ise zarf olarak, yani “güzel düşünür” ifadesinde kullanılmıştır.
- “Türkçede başlıca ekler, yapım ve çekim ekleridir.”
- Açıklama: Bu cümle, Türkçedeki ekleri açıklamaktadır. Yapım ekleri ve çekim ekleri arasındaki farkları belirtir, böylece dilin yapılandırılmasını gösterir.
- “Sözcükler, temelde isim ve fiil olmak üzere ikiye ayrılır.”
- Açıklama: Burada, dilin temel bir sınıflandırması yapılır: sözcüklerin isim ve fiil olarak iki gruba ayrıldığı ifade edilir.
- “Sözcüğün temel anlamından uzaklaşarak kazandığı yeni anlama yan anlam denir.”
- Açıklama: Yan anlam kavramı açıklanır; bu, bir sözcüğün temel anlamından saparak kazandığı yeni anlamı ifade eder.
- “Bir bilim, sanat, meslek dalıyla ilgili özel kavramları karşılayan sözcüklere terim anlam denir.”
- Açıklama: Terim anlam kavramı açıklanır; bu, belirli bir alana ait özel terimlerin anlamını ifade eder.
- “Yüklemde bildirilen eylemi yapan varlığa özne denir.”
- Açıklama: Özne kavramı açıklanır; yüklemde belirtilen eylemi gerçekleştiren veya eylemden etkilenen varlık olarak tanımlanır.
Bu örneklerde, dilin çeşitli yönleri ve dilin kullanımıyla ilgili bilgilerin nasıl verildiği açıklanır. Bu tür bilgiler, dilin yapısal ve işlevsel özelliklerini anlamaya yardımcı olur.
Yorumlar
İletişim, yalnızca dış dünyadaki nesneler, olaylar veya duygular hakkında bilgi alışverişi yapmakla sınırlı değildir. Dil, aynı zamanda kendi yapısını, kurallarını ve unsurlarını da konu alabilen, kendi üzerine dönebilen (öz-göndergesel) bir sisteme sahiptir. İşte bu noktada, dilbilimci Roman Jakobson'un iletişim modelinde tanımladığı altı temel işlevden biri olan dil ötesi işlev (metalinguistic function) veya diğer adıyla üst dil devreye girer. Bu işlev, dilin kendisini bir nesne olarak ele alıp, onu açıklamak, tanımlamak veya sorgulamak için kullanılması durumunu ifade eder. Kısacası, dil hakkında konuşmak için yine dilin kullanılmasıdır.
Jakobson'un modelinde her işlev, iletişimin farklı bir ögesine odaklanır. Örneğin, göndergesel işlev bağlama (dış dünya), duygusal işlev göndericiye, çağrı işlevi ise alıcıya odaklanırken; dil ötesi işlev doğrudan iletişimin temelini oluşturan koda, yani dilin kendisine odaklanır. Bu işlev sayesinde dilin belirsizlikleri giderilir, kuralları öğrenilir ve iletişimdeki potansiyel aksaklıklar onarılır. İletişim ortak bir kod üzerinde anlaşmayı gerektirir ve dil ötesi işlev, bu ortak zeminin kurulmasını ve sürdürülmesini sağlayan temel mekanizmadır.
Dil ötesi işlevin en temel ve yaygın örnekleri günlük hayatta sürekli karşımıza çıkar. Çoğu zaman farkında olmadan bu işlevi kullanırız:
1. Tanımlamalar ve Açıklamalar: Bir kelimenin anlamını açıklamak, bu işlevin en net örneğidir.
* “‘Metafor’ kelimesi, bir şeyi, benzediği başka bir şeyin adıyla anlatma sanatıdır.”
* “Türkçede ‘-ler/-lar’ eki bir isme çoğul anlamı katar.”
* “Argoda ‘kafalamak’, birini ikna etmek anlamına gelir.”
Bu cümlelerde konuşulan şey dış dünyadaki bir nesne değil, doğrudan dilin bir unsuru olan kelime, ek veya ifadenin kendisidir.
2. Anlamı Sorgulama ve Netleştirme: İletişim sırasında bir belirsizlik yaşandığında, alıcının kodu (sözcüğü veya cümleyi) anlamadığını belirtmesi ve açıklama istemesi de dil ötesi bir eylemdir.
* “‘Müphemlik’ derken neyi kastediyorsun?”
* “Bu cümlenin yan anlamı mı var, yoksa temel anlamıyla mı kullandın?”
* “Söylediğin son kelimeyi anlamadım, tekrar eder misin?”
3. Dilbilgisi ve Yazım Kurallarını Düzeltme: Bir başkasının dil kullanımını düzeltmek veya doğru kullanımı belirtmek, tamamen kodun kendisine odaklanan bir müdahaledir.
* “‘Herkez’ değil, ‘herkes’ şeklinde yazılır.”
* “Bu cümlede özne-yüklem uyumsuzluğu var.”
* “Noktadan sonra büyük harfle başlamalısın.”
4. Çeviri ve Diller Arası İlişki: Bir kelimenin başka bir dildeki karşılığını söylemek, iki farklı kod sistemi arasında köprü kuran bir dil ötesi işlemdir.
* “İngilizcedeki ‘epiphany’ kelimesinin Türkçe tam karşılığı yoktur, ama ‘aniden gelen aydınlanma’ olarak açıklanabilir.”
* “‘Hello’, Türkçede ‘merhaba’ demektir.”
Bu işlevin önemi, dil öğrenme sürecinde ve akademik çalışmalarda daha da belirginleşir. Bir yabancı dil öğrenirken sürekli olarak “Bu kelime ne anlama geliyor?”, “Bu fiil nasıl çekimlenir?” gibi sorular sorarız. Dilbilim, filoloji, anlambilim gibi disiplinler, doğaları gereği tamamen dil ötesi işlev üzerine kuruludur; dillerin yapısını, tarihini ve işleyişini incelemek için yine dili bir araç olarak kullanırlar.
Sonuç olarak, dil ötesi işlev, dilin sadece bir iletişim aracı olmadığını, aynı zamanda kendi kendini analiz edebilen, düzeltebilen ve geliştirebilen karmaşık bir sistem olduğunu gösterir. İletişimde şeffaflığı sağlayan, öğrenmeyi mümkün kılan ve dilin kendi sınırlarını keşfetmesine olanak tanıyan bu hayati mekanizma, dilin gücünü ve esnekliğini ortaya koyan en temel özelliklerinden biridir. Günlük sohbetlerimizden en karmaşık felsefi metinlere kadar her alanda, dilin kendi üzerine düşünme yeteneği sayesinde anlam dünyamızı inşa eder ve koruruz.
Yorum Bırak