Soyut anlatım, duyularla algılanamayan, daha çok düşünce, his, kavram gibi soyut olguları ifade eden anlatım biçimidir. Bu tür anlatım, genellikle doğrudan fiziksel karşılığı olmayan, daha genel ve evrensel kavramlarla ilgilidir.
Somut anlatım, duyularla algılanabilen, fiziksel olarak var olan nesne, olay veya durumları ifade eden anlatım biçimidir. Somut anlatım, daha belirgin ve net olan, herkesin kolayca anlayabileceği gerçek dünya unsurlarını kapsar.
Bu örneklerde, soyut anlatımda daha çok hisler, düşünceler ve kavramlar yer alırken, somut anlatımda fiziksel olarak var olan ve duyularla algılanabilen nesneler, olaylar veya durumlar yer almaktadır.
Sezgi, insanın bir durumu, olayı veya gerçeği, duyu organlarıyla algılamadan ve mantıklı düşünme sürecinden geçirmeden doğrudan ve aniden kavrama yetisidir. Sezgi, genellikle içsel bir his veya ani bir farkındalık olarak ortaya çıkar ve çoğu zaman mantık veya kanıtlara dayanmadan bir şeyin doğru olduğuna inanmayı içerir.
Sezgi Cümleleri, kişinin bir durumu, olayı veya gerçeği sezgi yoluyla anladığını, hissettiğini veya fark ettiğini ifade eden cümlelerdir. Bu cümlelerde, doğrudan gözlem veya mantıksal çıkarımlar yerine, kişinin içsel hisleri veya anlık farkındalıkları ön plandadır.
1. Bu işte bir tuhaflık var gibi hissediyorum.
2. O adamın tehlikeli olduğunu hissediyorum.
3. Bugün kötü bir şey olacak gibi hissediyorum.
4. Bu evi ilk gördüğümde burada yaşayacağımı hissettim.
5. Onunla konuşmadan, bana yardım edeceğini hissettim.
6. O olayın doğru olmadığını hissettim.
7. Bu projede başarısız olacağımızı hissediyorum.
8. Bu konuda bir sorun çıkacağını sezdim.
9. Yeni öğretmenin çok iyi biri olduğunu hissettim.
10. Bu yolculukta başımıza bir şey geleceğini hissediyorum.
11. Bu iş teklifinin arkasında bir şeyler olduğunu hissediyorum.
12. O gün, yanlış bir şeyler olacağını hissetmiştim.
13. Bu kararın yanlış olduğunu hissediyorum.
14. Bu yolun doğru olduğunu içimden bir ses söylüyor.
15. O filmi izlediğimde, yönetmenin ne demek istediğini anladım.
16. Bu işe başvurmam gerektiğini hissediyorum.
17. Onun dürüst biri olduğunu içimden biliyorum.
18. O teklifi kabul etmemem gerektiğini hissettim.
19. Bu yemeğin içinde bir şeyler eksik gibi hissediyorum.
20. O yere gitmemem gerektiğini hissediyorum.
Sezgi cümleleri, kişinin mantık ve gözlemden bağımsız olarak hissettiği içsel duyumları ifade eder. Bu cümleler, kişinin anlık farkındalıklarını, içsel hislerini ve sezgisel bilgilerini yansıtarak, genellikle doğru çıkan içsel uyarılardır. Sezgi, insanların karar alma süreçlerinde ve günlük yaşamlarında önemli bir rol oynar.
Bu cümle türleri, kişinin çeşitli durumlar karşısında dilek, koşul, zorunluluk veya isteklerini ifade eden cümlelerdir. Her biri farklı bir amaca hizmet eder ve farklı şekillerde kurulur. İşte bu cümle türlerinin tanımları ve örnekleri:
Tanım: Dilek cümleleri, bir kişinin arzu ettiği, olmasını istediği veya temenni ettiği durumları ifade eden cümlelerdir. Genellikle “inşallah, umarım, dilerim ki” gibi ifadelerle başlar.
Örnekler:
Tanım: Şart cümleleri, bir olayın veya durumun gerçekleşmesi için başka bir olayın veya durumun gerçekleşmesi gerektiğini ifade eden cümlelerdir. Genellikle “eğer, şayet, ise” gibi bağlaçlarla kurulur.
Örnekler:
Tanım: Gereklilik cümleleri, bir durumun veya olayın gerçekleşmesi için yapılması zorunlu olan şeyleri ifade eden cümlelerdir. Genellikle “-malı, -meli” ekleri ile oluşturulur.
Örnekler:
Tanım: İstek cümleleri, bir kişinin arzu ettiği, olmasını istediği şeyleri ifade eden cümlelerdir. Genellikle “-elim, -alım, -eyim, -ayım” ekleri ile oluşturulur.
Örnekler:
1. Dilek Cümleleri:
2. Şart Cümleleri:
3. Gereklilik Cümleleri:
4. İstek Cümleleri:
Bu cümle türleri, kişinin çeşitli durumlar karşısındaki dilek, koşul, zorunluluk veya isteklerini ifade etmesine olanak tanır ve dilin zenginliğini ve çok yönlülüğünü gösterir. Her bir cümle türü, kişinin düşüncelerini ve duygularını etkili bir şekilde ifade etmesine yardımcı olur.
Tasarı cümleleri, henüz gerçekleşmemiş ancak gerçekleşmesi planlanan, tasarlanan veya hayal edilen olayları, durumları veya eylemleri ifade eden cümlelerdir. Bu cümleler, gelecekte yapılması düşünülen şeyler hakkında bilgi verir. Tasarı cümleleri genellikle gelecekle ilgili plan, istek, hayal veya niyetleri belirtir ve “gelecek zaman” kipiyle oluşturulur.
1. Yarın sinemaya gideceğiz.
2. Bu yaz tatile çıkmayı düşünüyoruz.
3. Hafta sonu arkadaşlarımla buluşacağım.
4. Yeni bir araba almayı planlıyorum.
5. Önümüzdeki yıl yurt dışına çıkmayı hedefliyorum.
6. Bu akşam evde film izleyeceğiz.
7. Yeni bir dil öğrenmeye başlayacağım.
8. Mezun olduktan sonra yüksek lisans yapmayı düşünüyorum.
9. Emekli olduğumda köye yerleşeceğim.
10. Yarın toplantıya katılacağım.
11. Bu projeyi bir ay içinde tamamlayacağız.
12. Gelecek hafta yeni bir kitap satın alacağım.
13. Yeni yılla birlikte sağlıklı beslenmeye başlayacağım.
14. Önümüzdeki aylarda iş değiştirmeyi düşünüyorum.
15. Tatilden döndüğümüzde evi yeniden düzenleyeceğiz.
16. Yarın sabah erken kalkacağım.
17. Gelecek ay yeni bir kursa başlayacağım.
18. Bu kış kayak yapmaya gideceğiz.
19. Hafta sonu şehir dışına çıkmayı düşünüyoruz.
20. Önümüzdeki yaz evlenmeyi planlıyoruz.
Bu açıklamalar ve örnekler, tasarı cümlelerinin nasıl kullanıldığını ve hangi durumlar için uygun olduğunu gösterir. Tasarı cümleleri, gelecekte yapılması düşünülen planlar, niyetler veya hayaller hakkında bilgi verir ve genellikle gelecek zaman kipiyle oluşturulur.
Yakınma Cümleleri: Kişinin, hoşlanmadığı bir durumu veya memnuniyetsiz olduğu bir konuyu ifade ettiği cümlelerdir. Yakınma cümlelerinde kişi, genellikle mevcut bir durumdan veya olaydan dolayı şikayet eder.
Pişmanlık Cümleleri: Kişinin geçmişte yaptığı bir eylemden dolayı duyduğu üzüntü veya keşke yapmasaydım dediği durumları ifade eden cümlelerdir. Pişmanlık cümlelerinde kişi, genellikle geçmişte yaptığı bir hatanın farkına varır ve bu hatadan dolayı üzüntü duyar.
Hayıflanma Cümleleri: Kişinin, geçmişte gerçekleşmemiş bir olay veya yapmadığı bir eylem nedeniyle duyduğu üzüntüyü ve keşke yapsaydım dediği durumları ifade eden cümlelerdir. Hayıflanma cümlelerinde kişi, genellikle bir fırsatı kaçırmış olmanın veya bir şeyi yapmamış olmanın üzüntüsünü yaşar.
Yakınma Cümleleri: Bu cümlelerde, kişi mevcut bir durumdan veya olaydan dolayı memnuniyetsizliğini ve hoşnutsuzluğunu ifade eder. Bu cümleler genellikle “neden, ne kadar, bu kadar, çok, sürekli” gibi kelimelerle başlar veya içlerinde barındırır.
Pişmanlık Cümleleri: Bu cümlelerde, kişi geçmişte yaptığı veya yapmadığı bir eylemden dolayı duyduğu üzüntüyü ifade eder. Pişmanlık cümleleri genellikle “keşke, yapsaydım, etseydim, olsaydım” gibi ifadeler içerir.
Hayıflanma Cümleleri: Bu cümlelerde, kişi geçmişte gerçekleşmemiş bir olay veya yapmadığı bir eylem nedeniyle duyduğu üzüntüyü ifade eder. Hayıflanma cümleleri de genellikle “keşke, yapsaydım, etseydim, olsaydım” gibi ifadelerle kurulur ve pişmanlık cümlelerine benzer bir yapıdadır, ancak genellikle gerçekleşmemiş olaylar üzerine yoğunlaşır.
Bu cümleler, kişinin duygusal durumunu ve olaylara olan tepkisini anlamamıza yardımcı olur. Yakınma, pişmanlık ve hayıflanma cümleleri, kişinin geçmişteki deneyimlerinden duyduğu memnuniyetsizlik, üzüntü veya keşke duygularını ifade eder ve bu duyguların etkisini göstermek için kullanılır.
Türkçede, yardımcı fiiller ile kurulan birleşik fiillerin yazımı, bu fiillerin ilk kelimesinde ses düşmesi veya türemesi olup olmamasına göre değişir. Yardımcı fiiller genellikle “etmek, edilmek, eylemek, olmak, olunmak” gibi fiillerdir. Bu fiiller, başka bir kelime ile birleşerek birleşik fiiller oluşturur. Yardımcı fiiller ile kurulan birleşik fiillerin yazımıyla ilgili kuralları ve örnekleri aşağıda detaylı bir şekilde açıklayacağım.
Birleşik fiillerin ilk kelimesinde herhangi bir ses düşmesi veya türemesi olmuyorsa, bu fiiller ayrı yazılır.
Birleşik fiillerin ilk kelimesinde ses düşmesi veya türemesi varsa, bu fiiller bitişik yazılır.
Yardımcı fiiller ile kurulan birleşik fiillerin yazımı, kelimenin ilk kısmında ses düşmesi veya türemesi olup olmamasına bağlıdır. Eğer ses düşmesi veya türemesi varsa, birleşik fiiller bitişik yazılır; ses düşmesi veya türemesi yoksa, ayrı yazılır. Bu kuralları öğrenerek ve uygulayarak Türkçede doğru yazımı sağlamak mümkündür.
Bu yazıda, ses düşmesi veya türemesi olan ve olmayan birleşik fiillerin yazımı ile ilgili örnekler sunularak, konunun daha iyi anlaşılması amaçlanmıştır. Doğru yazımı öğrenmek ve uygulamak için bu kurallara dikkat etmek önemlidir.
Kaygı cümleleri, bir kişinin gelecekte olabilecek olumsuz durumlar veya beklenmeyen olaylar hakkında duyduğu endişeyi ifade eden cümlelerdir. Bu cümlelerde, kişinin içsel sıkıntısı, huzursuzluğu ve korkuları belirgin bir şekilde görülür. Kaygı cümleleri, genellikle belirsizlik, tehlike, risk veya olumsuz sonuçlar karşısında duyulan endişeleri yansıtır.
1. Ya sınavı geçemezsem ne yaparım?
2. Eğer işimi kaybedersem, ailemi nasıl geçindireceğim?
3. Çocuğum okula uyum sağlayamazsa çok üzülürüm.
4. Yarın hava kötü olursa tatilimiz mahvolur.
5. Bu proje zamanında bitmezse büyük sorun yaşarız.
6. Araba yolda kalırsa ne yapacağız?
7. Eğer hastalanırsam, kim bana bakacak?
8. Toplantıda başarısız olursam kariyerim tehlikeye girer.
9. Bu kadar borcu nasıl ödeyeceğim?
10. Yarınki sunumda hata yaparsam çok utanırım.
11. Çocuklarımın geleceği ne olacak?
12. Evde yangın çıkarsa her şeyimiz yanar.
13. Yeterince birikimim yok, gelecekte ne yapacağım?
14. Yeni işe alışamazsam çok zorlanırım.
15. Bu ilişki yürümeyecek diye çok korkuyorum.
16. Ya ameliyat kötü geçerse?
17. Eğer başarısız olursam, tüm emeklerim boşa gider.
18. Yarınki sınav çok zor olursa ne yaparım?
19. Beni sevmekten vazgeçerse çok üzülürüm.
20. Eğer sağlık sorunları yaşarsam, hayatım altüst olur.
Kaygı cümleleri, kişinin gelecekte karşılaşabileceği olumsuz durumlar hakkında duyduğu endişeyi ve korkuyu yansıtır. Bu cümleler, kişinin içsel dünyasındaki huzursuzluğu ve belirsizlikler karşısında hissettiği sıkıntıyı ifade eder. Kaygı, insan hayatının doğal bir parçasıdır ve bu tür cümleler, kişisel deneyimlerin ve duygusal durumların ifadesinde önemli bir rol oynar.
Öneri Cümleleri: Bir kişiye veya gruba belirli bir konuda öneride bulunulan, bir şeyin yapılmasının iyi olacağını belirten cümlelerdir. Bu cümlelerde, konuşmacı genellikle bir durum veya konu hakkında kendi fikrini sunar ve karşısındakine bu doğrultuda hareket etmesini önerir.
Tavsiye Cümleleri: Bir kişiye veya gruba belirli bir konuda tavsiyede bulunulan, belirli bir davranış veya eylemin yararlı olacağını belirten cümlelerdir. Tavsiye cümlelerinde, konuşmacı genellikle kendi deneyimlerine veya bilgisine dayanarak bir şeyin yapılmasının faydalı olacağını belirtir.
Teklif Cümleleri: Bir kişiye veya gruba belirli bir konuda teklif sunulan, bir şeyin yapılması için öneride bulunulan cümlelerdir. Teklif cümleleri genellikle bir eylem veya planın birlikte yapılmasını ya da bir kişinin belirli bir eylemi gerçekleştirmesini önerir.
Öneri Cümleleri
Tavsiye Cümleleri
Teklif Cümleleri
Bu cümleler, öneri, tavsiye ve teklif cümlelerinin çeşitli durumlarda nasıl kullanılabileceğini ve hangi durumlar için uygun olduğunu gösterir. Öneri, tavsiye ve teklif cümleleri, karşıdaki kişinin daha iyi, daha sağlıklı veya daha etkili bir davranış sergilemesini amaçlar.
Ara söz ve ara cümle, bir cümlenin anlamını pekiştirmek, açıklamak, ayrıntılandırmak veya ek bilgi vermek için kullanılan ifadelerdir. Ara sözler ve ara cümleler, genellikle iki virgül, iki kısa çizgi ya da iki parantez arasında yer alır ve cümlenin ana yapısından ayrı olarak düşünülebilir.
Ara Söz: Cümlenin anlamını pekiştiren, açıklayan ya da cümleye ek bilgi veren kısa ifadelerdir. Ara Cümle: Cümlenin anlamını desteklemek veya açıklamak için kullanılan daha uzun ifadelerdir ve genellikle cümlenin akışını kesmeden ek bilgi sağlar.
Bu cümlelerde ara sözler ve ara cümleler, cümlelerin anlamını pekiştirmek, açıklamak veya ek bilgi vermek amacıyla kullanılmıştır.
Doğrudan anlatım, bir kişinin söylediği sözlerin, konuşma biçimi değiştirilmeden, olduğu gibi aktarılmasıdır. Bu anlatım şeklinde, kişinin söyledikleri tırnak içinde ve aynen yazılır. Doğrudan anlatımda anlatıcı, söylenenleri değiştirmeden, doğrudan doğruya aktarır.
Bu cümlelerde, doğrudan anlatım kullanılarak kişilerin söyledikleri sözler tırnak içinde ve aynen aktarılmıştır.
20 adet kişileştirme (teşhis) cümlesi örneği:
Bu cümlelerde, cansız varlıklar veya doğa olayları insana özgü nitelikler veya eylemlerle ifade edilmiştir.
Adaptasyon: 1. Yabancı kökenli bir tiyatro eserini, lokal kültüre uygun şekilde uyarlamak. 2. Bir romanın veya hikâyenin sinema ya da televizyon dizisi olarak yeni bir formata dönüştürülmesi.
ahenk: Herhangi bir durumda veya yapıda estetik uyumluluk.
akıcılık: Yazıların veya ifadelerin okurken kesintisiz ve rahat bir şekilde akması.
akrostiş: Her dize başının sıralı bir biçimde okunduğunda gizli bir kelime veya mesaj ortaya çıkaran şiir biçimi.
alegori: 1. Karmaşık bir kavramı veya durumu daha basit ve anlaşılır bir temsil aracılığıyla açıklama yöntemi. 2. Sanatsal bir eserde, gerçek öğelerin sembolik anlatımlarla ifade edilmesi.
aliterasyon: Şiir veya yazıda, ses uyumu yaratmak amacıyla benzer harflerin veya seslerin tekrar edilmesi.
anıştırma: Bir konuyu veya olayı hatırlatıcı bir şekilde dile getirme.
B –
bağlam: Olayların, durumların veya ilişkilerin bütününü ve birbirleriyle olan ilişkisini tanımlayan dilbilimsel terim.
bakış açısı: Bir konuyu incelemek için seçilen özel yönlendirme veya düşünce tarzı.
belgesel roman: Toplumsal olaylar veya tarihsel belgelerden esinlenerek yazılan roman türü.
D –
deneme: Kişisel görüşler ve eleştirel düşüncelerle süslenmiş, konu üzerine derinlemesine düşündüren düzyazı çalışması.
dramatik: 1. Tiyatro ile özdeşleşen; sahne sanatlarına has özellikler gösteren. 2. İçerisinde çatışmalar ve gergin anlar bulunan; bu tür dramatik yapıların insan ilişkileri üzerinde yarattığı etki. 3. Güçlü duygusal tepkilere neden olan. 4. Duygusal derinliği olan ve izleyiciler üzerinde etkileyici bir his uyandıran.
edebi dil: Yazınsal eserlerde kullanılan özgü ve estetik değer taşıyan dil formu.
edebî eser: Edebiyatın çeşitli dallarında üretilmiş, sanatsal bir değeri olan yazılı ya da sözlü eser.
eleştiri: Bir sanat ya da edebiyat eserini tüm yönleriyle değerlendirip detaylı bir şekilde yorumlama ve analiz etme işlemi.
F –
fıkra: Gazete ve dergilerde belirli bir alan içinde güncel konuları tartışan, okuyucuya sunulan kısa yazı türü.
G –
folklor: Bir toplumun geleneksel bilgilerini, kültürel ögelerini ve yaşam biçimlerini inceleyen bilim dalı.
geleneğe: Toplumun tarih boyunca aktardığı, kuşaktan kuşağa geçen kültürel değerler, bilgiler ve davranış kalıpları.
gelişim romanı: Bir karakterin veya topluluğun hayatının farklı evrelerini, bu evrelerin psikolojik ve toplumsal değişimlerini detaylı bir şekilde anlatan edebi eser türü.
H –
halk romanı: Genelde toplumun geniş kesimlerince ilgi gören, seri üretim yoluyla yayımlanan ve sıklıkla popüler temaları işleyen roman türü.
İ –
iletişim: İnsanlar arasında düşünce, bilgi ve duyguların çeşitli araçlar ve yöntemlerle aktarılması süreci.
inceleme: Belirli bir konu hakkında derinlemesine bilgi sağlayan, detaylı ve analitik yaklaşım içeren yazılı eser veya çalışma.
islev: Bir nesne ya da kişinin belirli bir amaç doğrultusunda üstlendiği görev ya da işlev.
izlenim: Bir olayın veya durumun bireyler üzerinde bıraktığı duygusal veya zihinsel etki.
– **izlenimcilik**: Gerçekliği olduğu gibi yansıtmak yerine, kişinin duygusal ve bireysel algılarına göre anlatılan sanat akımı.
– **Karagöz**: Geleneksel Türk gölge oyunu, karakterlerin ve hikayelerin gölgeler aracılığıyla anlatıldığı bir tiyatro formu.
– **karşılaştırmalı edebiyat**: Farklı dillerde ve kültürlerde yazılmış eserlerin birbiriyle karşılaştırılması, bu eserler arasındaki benzerlik ve farklılıkların incelenmesi.
– **kavram**: Bir düşünce veya fikrin zihinde oluşturduğu genel ve soyut tasarım.
– **kinaye**: Söylenenin ötesinde anlamlar taşıyan, mecazi kullanımlar içeren ifade biçimi.
– **kuram**: Teorik çerçevede, belirli bir bilgi birikimi üzerine kurulu düşünceler bütünü. Bilimsel hipotezler ve varsayımların sistemli bir şekilde incelenmesi.
– **kurmaca**: Gerçek dışı, hayali; tamamen yazarın yaratıcılığına dayanan kurgusal tasarımlar.
– **lirizm**: Kişisel duyguların ve tutkuların esin kaynağı olarak kullanıldığı, duygusal bir anlatım biçimi.
– **metin**: Yazılı veya sözlü iletişimde kullanılan, dil ve anlam özelliklerini barındıran yazılı veya sözlü eser.
– **mitoloji**: Efsaneler ve mitler aracılığıyla, eski uygarlıkların tanrılarını, kahramanlarını ve doğaüstü olaylarını anlatan bilim dalı.
– **monolog**: Sahne sanatlarında bir karakterin tek başına seyirciye ya da kendine hitaben yaptığı uzun konuşma.
– **nesnel**: Gerçekleri kişisel duygulardan bağımsız, tarafsız ve objektif bir şekilde yansıtan yaklaşım.
– **nükteli**: Espri yoluyla, genellikle ince bir zeka ürünü olarak karşımıza çıkan sözlü veya yazılı ifade.
– **olgu romanı**: Yalnızca gerçek olaylara odaklanan, karakter ve olay gelişiminin derinlemesine incelendiği roman türü.
– **otobiyografi**: Yazarın kendi yaşam öyküsünü anlattığı, kişisel deneyimlerine dayanan yazınsal eser.
– **öznel**: Kişisel görüş, duygu ve düşüncelere dayanan; objektif olmayan, bireysel yaklaşım.
– **ritim**: Yazıda veya konuşmada belirli bir akıcılık ve vurgu düzeni; dilin müzikalitesini ön plana çıkaran yapı.
– **röportaj**: Gazetecilerin veya yazarların bir konu hakkında bilgi edinmek amacıyla yaptığı, soru-cevap şeklindeki diyaloglar.
– **sahne**: Tiyatro ve gösteriler için özel olarak düzenlenmiş, izleyicilerin olayları rahatça görebileceği alan.
– **sanat**: İnsan duygularını ve düşüncelerini estetik bir biçimde ifade etme çabası.
– **seyahatname**: Seyahat eden kişilerin gördükleri yerler ve yaşadıkları deneyimler üzerine yazdıkları eserler.
– **söyleşi**: İki veya daha fazla kişinin katıldığı, belirli bir konu üzerine yapılan
konuşmalar; diyalog formatında ilerleyen edebi tür.
– **teknik**: Bir işi gerçekleştirmede kullanılan yöntemler bütünü; belirli bir sanat veya meslek dalında uygulanan pratik bilgiler.
– **türkü**: Anadolu’ya özgü, genellikle halk arasında söylenen, duygusal içerik taşıyan müzik türü.
– **üslup**: Bir yazarın veya sanatçının eserlerinde görülen, kişisel karakteristiklerin ve düşünce yapısının baskın çıktığı ifade biçimi.
– **yığın romanı**: Kesintisiz bir heyecanı ve olay akışını koruyarak okuyucunun ilgisini sürekli canlı tutmayı hedefleyen roman türü.
– **zihniyet**: Bir toplum veya bireyin dünya görüşünü, düşünce ve değer yargılarını ifade eden terim.
Paragraf soruları, bilgi gerektiren değil, anlamaya dayalı sorulardır. Bu nedenle, bu tür soruları çözebilmek için anlamak ve özellikle anlamı doğru yorumlayabilmek önemlidir.
Anlamayı, anladığımızı yorumlamayı ve bu yorumları seçeneklerde bulmayı gerektiren beceriler, paragraf sorularını çözmek için hayati öneme sahiptir.
Paragraf sorularında başarılı olmak için anlamayı ve yorumlamayı engelleyen unsurlar ortadan kaldırılmalıdır. Bu unsurlar şunlardır:
ÖSYM, paragraf soruları aracılığıyla, okuyan, okuduğunu anlayan ve anladığını açık yargılar hâline dönüştürebilen (yorumlayan) öğrencileri diğerlerinden ayırt etmeyi hedefliyor. Dolayısıyla, okuma ve doğal olarak dil zevki gelişmemiş öğrenciler için bu alandaki sorular kolay değildir. Bu yüzden okumayı ihmal edilemez bir alışkanlık olarak benimsemeliyiz. Bu amaçla öncelikle:
Paragraf sorularının belirli bir dili, anlatımı ve yapısı vardır. Bu sorular, çok çeşitli yönlerden birbirine benzer; dolayısıyla çıkmış soruların iyice incelenmesi, sindirilmesi bize önemli bir avantaj sağlayacaktır.
Paragrafla ilgili soru biçimleri ve soru cümleleri çok çeşitli olmakla beraber temel bazı alanlara yöneliktir. Bu alanlar kısaca şunlardır:
Paragraf yapısı ve anlatım biçimlerine ilişkin soruları, ilgili konuları ayrı birer başlıkla incelediğimizden burada ayrıca ele almıyoruz.
Genelde anlam konularıyla ve özellikle paragrafla ilgili bazı kavramların bilinmesi, bu tür soruların çözümüne katkı sağlar.
İşlenen konuyla anlatılmak istenen düşünce, yargı veya karşı tarafa iletilmek istenen mesaja ana düşünce denir. Paragraflar, bir ana düşünceyi karşı tarafa iletmek için yazılır. Ana düşünce genellikle tek bir cümlede ifade edilir. Ancak, bu cümlenin açıklanması, genişletilmesi ve gerekçelendirilmesi paragrafı oluşturur. Bu tür paragraflardaki tüm diğer cümleler ana düşünceyi destekler, bu cümle çerçevesinde ve ona bağlı olarak gelişir. Bu yüzden ana düşünce cümlesi diğer cümlelerden daha kapsamlıdır ve onlara hükmeder.
Bir duyguyu anlatan parçalarda ana düşüncenin yerini ana duygu alır.
Ana düşünceyi desteklemek için oluşturulan yargılara yardımcı düşünce denir. Yardımcı düşünceler, ana düşünceyi oluşturur veya ona ulaşan yoldaki işaret levhalarıdır.
Anlatılanı, konuyu belirginleştiren, temsil eden, içerikle ilgili sözcük veya sözcük grubudur.
Bir metnin anlaşılması, çözümü anlatım aracı olan sözcüklerin anlamının bilinmesine bağlıdır. Anlamını bilmediğimiz her sözcük, parçanın anlaşılmasını zorlaştıracaktır. ÖSYM’nin gerek eski sınav sistemlerinde gerekse bugünkü TYT ve AYT’deki paragraf sorularına dikkat edildiğinde bazı kavramların sıkça kullanıldığını görüyoruz. Çünkü seçilen paragrafların benzer bir üslubu ve ortak konuları vardır. Bu benzerlikler ve sıklık, seçilen sözcüklerde de kendini gösterir.
Aşağıdaki sözcüklerin anlamını bilip bilmediğinizi kontrol edelim:
Paragraf soruları, diğer soru türleri gibi kolay, orta ve zor olarak ayrılabilir. Bu soruların uzun olması, onların çözülemez olduğu anlamına gelmez. Aslında, paragraf sorularının uzunluğu, bir dil bilgisi sorusunun çözüm süresinden daha fazla zaman almaz. Ayrıca, paragraf soruları ek bilgi gerektirmediğinden, çözüm süreci daha basit olabilir.
Yorum soruları ile tartışmak zaman kaybına neden olur. Parçada verilen bilgilerle çözüme ulaşmalıyız; dışarıdan bir şeyler eklemeye çalışmak gereksizdir. Parçanın bizim bilgilerimizle desteklenmesi veya çelişmesinin hiçbir önemi yoktur. Verilen parçayı sahiplenmek, metne mesafeli yaklaşmayı sağlar. Seçenekleri, kendi doğrularımızdan sıyırarak, parçada verilen bilgilere göre değerlendirmeliyiz.
Uzun paragrafların fazla zaman alacağını düşünenler için “hızlı okuma” tekniği ile süreyi kısaltmak mümkündür. Okuma, bir araçtır; anlama ve çözüme ulaşma ise amaçtır. Bu nedenle, olabildiğince hızlı okumalıyız, ancak anlamayı zorlaştıracak kadar hızlı olmamalıdır. Paragrafı yeniden okumayı gerektirecek hızdan kaçınılmalıdır.
Paragraf soruları uzun olabilir, ancak anlatımı son derece açık olabilir. Aynı zamanda, kısa ama zor anlaşılır sorular da mevcuttur. Bu nedenle, ön yargılı olmamak çok önemlidir. Kolay görünen zor sorular olduğu gibi, zor görünen kolay sorular da vardır.
Yukarıdaki açıklamaların her biri, paragraf çözümünde yararlanılacak önemli noktaları içerir. Farklı kaynaklarda genişçe anlatılan paragrafın bölümleri (giriş, gelişme, sonuç) konusuna burada değinmiyoruz.
Bir düşünceyi konu edinen paragraflar, ana düşünce cümlesi etrafında şekillenir. Bu cümle genellikle paragrafın başlığını oluşturur. Bazı sorular, metnin ana fikrini bulmamızı gerektirir.
Bazen, ana düşünce yargı cümlesi olarak sunulduktan sonra, onu somutlaştırmak ve pekiştirmek için örnekler verilir. Ana düşünce net değilse, onu destekleyen cümleye kadar devam edilir.
Ana düşünce genellikle paragrafın ilk veya son cümlesinde bulunur. Ancak, bu her zaman geçerli değildir. Paragrafın tamamı mantıklı bir bütünlük içinde yer almalı ve geniş bir kapsamda ele alınmalıdır.
Paragrafların başında, sonunda veya ortasında bozukluk varsa, diğer bölümleri gözden geçirip yeniden düzenlemek gerekebilir. Bu soruların çözüm şekli, diğerlerinden pek farklı değildir. Önemli olan, parçanın anlamını bozmadan düzenlemektir.
Sık yapılan bir hata, cümlelerin şekilsel uyumluluğuna aldanmak ve anlamı ikinci planda tutmaktır. Önce anlamak gerektiğini unutmamalıyız.
Olumsuz köklü soruların (yardımcı düşünce soruları) seçeneklerini, parçadan doğru bir şekilde alarak güvenle çözebiliriz. Seçeneklere ilişkin ipuçları, genellikle metin içinde bulunur. Yani, cümle A’dan B’ye doğru değişir.
Bir paragrafın yazılış amacı mutlaka vardır. Yazar, düşüncesini ve duygusunu okuyucuya iletmek ister. Bunu yaparken, belirli bir amacı da vardır. Parçanın ana düşüncesi, yazarın iletmek istediği ana mesajdır. Bu mesajı anlamak ve tek cümleyle ifade edebilmek önemlidir.
Parçayı okuduktan sonra, üzerinde en çok durulan noktayı düşünmeliyiz. “Yazar ne anlatmak istiyor?” sorusunu kendimize sormalıyız. Yazar, birçok ayrıntıya ve örneğe yer vermiş olabilir; ancak bunlar, ana fikri desteklemek içindir. Bize düşen ise, bu ana mesajı anlamaktır.
Cümle yorumu sorularında, gerek öncüllerde, gerek seçeneklerde bazı önemli kavramlar sürekli karşımıza çıkar; cümleler veya seçenekler bu kavramlar üzerinde gelişir, yükselir. Bu kavramların karşıtlarını burada inceleyelim ve kendimize mal edelim.
Elbette, kavramlar bunlarla sınırlı değil; sizler de önemli gördüğünüz ve anlamını tam olarak bilmediğiniz kavramları mutlaka zihninizde netleştirin.
Sokakta yürürken arkadaşınızla karşılaştınız, onunla bir süre sohbet ettiniz ve ardından ayrıldınız. Arkadaşınız size “Kendine iyi bak!” dedi. Bu basit cümle aslında çok sayıda anlam içerebilir. “Kendine iyi bak” ifadesi, bir yandan hoşça kal demek olabilirken, diğer yandan arkadaşınızın sizin sağlığınızı önemsediği anlamına da gelebilir. Cümleyi yorumlamak, bu tür çoklu anlamları ve gizli mesajları açığa çıkarmak, cümlede belirtilen düşünceleri, duyguları ve niyetleri çözümlemektir.
Zaman zaman konuşmalarda veya yazılarda, söylenmek istenen şeyin altında yatan daha derin anlamlar ve mesajlar bulunur. Konuşmacının veya yazarın, kullandığı sözcüklerle aslında neyi ifade etmek istediğini anlamak, verilen cümlenin yorumlanmasını gerektirir. Örneğin, “Aslında bu durum hiç de hoşuma gitmedi” cümlesi, yüzeyde bir hoşnutsuzluk belirtisi olarak görülebilir, ancak derinlemesine incelendiğinde, daha ciddi bir memnuniyetsizliği veya hayal kırıklığını ifade ediyor olabilir.
Bu gibi yorumlamalar, konuşulan veya yazılan her sözcüğün ve cümlenin ardında yatan anlamları ve mesajları ortaya çıkarmak amacıyla yapılır. Özellikle sınavlarda, verilen cümlelerin anlamlarını, vurgulanan düşünceleri ve niyetleri çözümlemek önemlidir.
Cümle yorumu, bir cümleden çıkarılabilecek yargıları belirlemek ve cümlenin aslında neyi ifade ettiğini anlamak amacıyla yapılır. Bu konuda karşılaşabileceğimiz soru tarzları şunlardır:
Bu tarz sorular, cümlede ifade edilmek istenen düşüncenin, duygunun ve mesajın ne olduğunu belirlemeyi hedefler. Cümlede geçen sözcüklerin anlamları, bağlamları ve kullanım şekilleri, cümle yorumunu yaparken dikkate alınmalıdır.
Cümle yorumu yaparken, çeşitli özelliklerin ve kavramların karşıtlarını bilmek de önemlidir. Bazı kavramların karşıtlarını bilmek, cümledeki anlamı ve vurguyu daha iyi çözümlememize yardımcı olabilir. İşte bazı önemli kavramlar ve karşıtları:
Bu kavramlar, dilin ve ifadenin inceliklerini anlamak için gereklidir. Özellikle sınavlarda ve edebi metinlerde, bu kavramların doğru anlaşılması ve yorumlanması önemlidir. Bu sayede, verilen cümlenin veya metnin derin anlamını ve yazarın asıl amacını daha iyi kavrayabiliriz.
Bir düşünceyi iletmenin, bir olayı aktarmanın ya da bir konuyu açıklamanın çeşitli yolları vardır. Paragrafın ana anlatım biçimleri şu şekilde sıralanabilir:
Bu anlatım biçimleri, yazarın iletmek istediği mesajın en etkili şekilde iletilmesini sağlar. Örneğin, bir durumun nasıl geliştiğini açıklamak için öyküleme, bir kişiyi ya da nesneyi detaylı tanıtmak için betimleme kullanılır. Bir düşünceyi savunmak veya çürütmek için tartışma, bilgi vermek için ise açıklama yöntemi tercih edilir.
Öyküleme, yaşanan ya da kurgulanan olayları sıralı bir şekilde aktarma biçimidir. Bu anlatım türü, genellikle olay örgüsü, zaman ve mekân unsurlarını içerir. Hikâye, roman, destan ve masal gibi edebi türlerde sıkça kullanılır.
Örneğin, “Kuruyan ağaçların bu yaz nasıl yeşerdiğini ve kuşların yuva yapmaya başladığını gördüm.” cümlesi, öyküleme ile anlatılan bir duruma örnek verilebilir. Bu tür anlatım, okuyucuyu olayın içine çeker ve hayal gücünü harekete geçirir.
Betimleme, varlıkların belirgin özelliklerini, detaylı ve canlı bir şekilde anlatma yöntemidir. Görsel ögeleri kullanarak, okuyucunun zihninde belirgin bir resim oluşturmayı amaçlar. Bu anlatım biçimi, nesneleri, insanları, mekânları ve olayları tasvir ederken ayrıntılara odaklanır.
Örneğin, “Deniz masmavi ve dalgalar köpük köpüktü, sahil boyunca uzanan beyaz kumlar güneşin altında parlıyordu.” betimleme yönteminin kullanıldığı bir cümledir. Betimleme, okuyucunun gözünde canlı bir resim oluşturarak, metnin daha etkileyici olmasını sağlar.
Bir paragrafta kullanılan anlatım biçimleri, yazının amacına göre değişir. Bilgilendirici bir yazıda açıklama ve betimleme, hikâye anlatımında ise öyküleme öne çıkar. Tartışma ise, bir fikri savunmak veya eleştirmek için kullanılır. Bu anlatım biçimlerini doğru ve etkili bir şekilde kullanmak, yazının amacına ulaşmasını sağlar.
Örnekler:
Aşağıdaki cümlelerde koyu yazılmış kelimeler gerçek anlamda kullanılmıştır: