Masal, insanların hayal gücünün zenginliklerini ortaya koyan ve gerçek dünya ile ilişkisiz olarak, olağanüstü özelliklere sahip kahramanların başından geçen fantastik olayları konu alan bir edebi türdür. Masallar, yazarları belli olmayan ve halk arasında sözlü olarak aktarılan eserler olarak bilinir. Türk edebiyatında Keloğlan Masalları, Binbir Gece Masalları gibi önemli örnekleri bulunan masallar, zengin anlatım tarzları ve fantastik unsurları ile dikkat çeker. Masal türünde eser vermiş önemli sanatçılardan bazıları Muzaffer İzgü ve Eflâtun Cem Güney’dir.
Masalın Yapısal Bölümleri:
- Giriş Bölümü: Masallar genellikle “Bir varmış, bir yokmuş” veya “Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde” gibi tekerlemelerle başlar. Bu giriş kısmı, masalın temelini oluşturan ve dinleyiciyi masalın hayalî dünyasına hazırlayan bölümdür. Bu aşama, “döşeme” olarak adlandırılır.
- Ana Olay Bölümü: Masalda asıl olayların geliştiği bölümdür. Burada, kahramanların yaşadığı maceralar ve karşılaştıkları zorluklar ayrıntılı bir şekilde anlatılır.
- Sonuç Bölümü: Masallar genellikle “Gökten üç elma düştü” veya “Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine” gibi tekerlemelerle sona erer. Bu bölüm, olayların tatlı bir sonuca bağlandığı ve genellikle dileklerle tamamlanan kısımdır.
Masalın Temel Özellikleri:
- Hayalî Mekânlar: Masallarda olaylar gerçek dünyadan bağımsız olarak hayalî mekânlarda geçer. Örneğin, Kaf Dağı, Yedi Yerin Altı gibi fantastik yerler masallarda yer alır.
- Zamanın Belirsizliği: Masallarda zaman, genellikle belirsizdir. Olaylar, “evvel zaman içinde” gibi soyut bir zaman diliminde anlatılır.
- Abartılı Anlatım: Masallar, olayları abartılı bir şekilde sunar. Bu abartılar, masalların fantastik doğasını vurgular.
- Olağanüstü Kahramanlar: Masallarda sıkça olağanüstü varlıklar yer alır. Cinler, periler, devler ve ejderhalar gibi karakterler, masalların önemli unsurlarındandır.
- Sembol Karakterler: Masallarda bazı karakterler sembolik nitelikler taşır ve belirli toplumsal rollerin temsilcisi olarak görülür. Örneğin; padişah, vezir, köylü gibi karakterler bu türün örneklerindendir.
- Geçmiş Zaman Kullanımı: Masallar genellikle geçmiş zaman kipinde anlatılır. Bu, masalların geleneksel ve tarihî bir anlatım tarzı taşımasını sağlar.
- Eğitici ve Öğretici Unsurlar: Masallar, genellikle eğitici ve öğretici mesajlar içerir. Ahlaki dersler ve yaşam bilgileri masallar aracılığıyla aktarılır.
- Tekrar Edilen Unsurlar: Masallarda tekrarlara sıkça yer verilir. Örneğin, padişahın üç oğlu olması veya gökten üç elma düşmesi gibi tekrar eden unsurlar masallarda bulunur.
- Tatlı Bir Son: Masallar genellikle tatlı bir sonla biter. İyilik ve doğruluk ödüllendirilir, kötülük ise cezalandırılır.
Masalın Unsurları:
- Tekerleme: Masallarda başlangıçta veya sonunda kullanılan kalıplaşmış sözlerdir. “Bir varmış, bir yokmuş” veya “Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine” gibi tekerlemeler, dinleyicilerin dikkatini çeker ve masalın fantastik dünyasına geçiş yapmalarını sağlar.
- Karakterler ve Varlıklar: Masallarda yer alan varlıkların bir kısmı doğaüstü özelliklere sahiptir. Cinler, periler, devler gibi karakterler, insan özellikleri taşır ve iyilik veya kötülük gibi özelliklerle tasvir edilir.
- Yer ve Zaman: Masallarda yer ve zaman genellikle belirsizdir. Olaylar hayalî bir mekânda ve “evvel zaman içinde” gibi soyut bir zaman diliminde anlatılır.
Yorumlar
Türkçe dilbilgisi, pek çok öğrenci için kurallar, istisnalar ve ezberlenmesi gereken formüllerle dolu, korkutucu bir orman gibi görünebilir. Ancak bu ormana bir masal anlatıcısının gözünden bakarsak, her bir kuralın aslında hikâyeyi daha anlamlı, daha canlı ve daha büyülü kılan birer yapı taşı olduğunu fark ederiz. Dilbilgisinin her bir konusu, masalın karakterlerini, olay örgüsünü ve geçtiği mekânı şekillendiren sihirli bir unsurdur.
Masalımızın ana karakterleri, hiç şüphesiz, isimler ve fiillerdir. İsimler ("Keloğlan", "padişah", "dev", "saray"), masal evreninin varlıklarını ve nesnelerini temsil eder. Onlar olmadan bir hikâye başlayamaz. Ancak bu karakterlere hayat veren, onlara hareket ve eylem kazandıran asıl güç fiillerdir. "Gitti", "savaştı", "düşündü", "kazandı" gibi fiiller, cümlenin kalbi, yani yüklemi olarak masalın olay örgüsünü ileriye taşır. Bir cümlenin yüklemi olmadan var olması, kahramanı olmayan bir masal kadar anlamsızdır.
Bu ana karakterlerin dünyasını renklendiren, onlara kişilik ve özellik katan yardımcı kahramanlar ise sıfatlar ve zarflardır. Sıfatlar, isimlerin önüne gelerek onları niteler: "cesur Keloğlan", "kurnaz tilki", "yedi katlı saray". Bu nitelemeler, zihnimizdeki resmi netleştirir ve masalın atmosferini zenginleştirir. Zarflar ise fiillerin nasıl, ne zaman, ne kadar yapıldığını anlatarak eyleme derinlik katar: Keloğlan, devin mağarasına "gizlice" girdi; prensesi kurtarmak için "hızla" koştu.
Masalın kurgusu, yani olayların birbiriyle nasıl ilişkilendiği, cümlenin ögeleri ve cümle türleri konusuna karşılık gelir. Türkçenin temel söz dizimi olan özne-tümleç-yüklem sıralaması, masalın en temel anlatı yapısıdır. "Keloğlan (özne) devin hazinesini (belirtili nesne) saraya (dolaylı tümleç) getirdi (yüklem)." Bu yapı, olayı kimin yaptığını, neyi etkilediğini ve nerede gerçekleştiğini net bir sırayla anlatır. Olay örgüsü karmaşıklaştıkça, yani birden fazla eylem iç içe geçtiğinde, fiilimsiler (isim-fiil, sıfat-fiil, zarf-fiil) ve bağlaçlar devreye girer. "Padişahın kızını kurtarınca (zarf-fiil) zengin olacağını (isim-fiil) düşünen Keloğlan, yola çıktı." Bu tür birleşik cümleler, masalın akıcılığını ve derinliğini artırır.
Türkçenin asıl sihri ise kelimelerin sonuna eklenen büyülü tılsımlarda, yani yapım ve çekim eklerinde saklıdır. Bu ekler, dilin en esnek ve güçlü yönüdür. Yapım ekleri, bir kelimeden yepyeni bir karakter veya kavram türetir: "göz" isminden "gözlük", ondan da "gözlükçü" kelimesinin türemesi gibi. Çekim ekleri ise kelimenin anlamını değiştirmeden ona yeni görevler yükler. Masal kahramanımızın yolculuğunu ismin hâl ekleri ile takip ederiz: Keloğlan "evden" çıktı, "ormana" girdi, "ağacın altında" dinlendi ve "padişahı" gördü. Fiillerin zaman içinde yolculuk yapmasını sağlayan ise kip ve şahıs ekleridir: "geldi" (geçmişte yaşandı), "gelecek" (gelecekte yaşanacak), "gelmeli" (bir gereklilik var). Bu ekler olmasaydı, masalımız zaman ve mekândan kopuk, donuk bir anlatı olurdu.
Şimdi bu bilgileri bir "çözümlü soru" ile pekiştirelim. Cümlemiz şu olsun: "Uzak diyarların birindeki yaşlı bilge, kendisine sığınan çaresiz yolcuya sihirli bir tılsım uzattı."
* Çözüm:
* Yüklem: "uzattı" (Çekimli fiil, masalın ana eylemi)
* Özne: "Uzak diyarların birindeki yaşlı bilge" (Kim uzattı? Bir sıfat tamlaması olan bu sözcük grubu, masalın ana karakterini tanımlıyor.)
* Dolaylı Tümleç: "kendisine sığınan çaresiz yolcuya" (Kime uzattı? İçinde sıfat-fiil grubu barındıran bu öge, eylemin yöneldiği kişiyi belirtiyor.)
* Belirtisiz Nesne: "sihirli bir tılsım" (Ne uzattı? Eylemden etkilenen nesne, sıfat tamlaması yapısında.)
Sonuç olarak, Türkçe dilbilgisine bir masalın mantığıyla yaklaşmak, kuralları ezberlemek yerine onların işlevini ve hikâyeye kattığı anlamı kavramayı sağlar. Her bir dilbilgisi konusu, bu büyülü anlatının daha sağlam, etkileyici ve unutulmaz olmasına hizmet eden vazgeçilmez bir parçasıdır. Bu bakış açısıyla, en zorlu dilbilgisi soruları bile çözülmesi keyifli birer bulmacaya, birer maceraya dönüşür.
Yorum Bırak