**Sözcük, dilin anlamlı ya da görevli en küçük birimidir. Dilimizde, sekiz temel türde sözcük bulunmaktadır: isim (ad), sıfat (ön ad), zamir (adıl), edat (ilgeç), bağlaç, ünlem, ve fiil (eylem). Bu türlerden fiiller dışındaki kalanlar, isim (ad) soylu sözcüklerdir. Esasen, dilimizdeki tüm sözcükler, ad ve eylem olarak iki gruba ayrılabilir.
Önemli Not: Bir sözcüğün türü, etkilediği sözcüğe ve yaptığı göreve göre belirlenir.
Adlar; varlıkları karşılar. Örneğin, “ağaç”, “ev”, “kitap” gibi kelimeler ad olarak kullanılır.
Sıfatlar; adları niteler veya belirtir. Örneğin, “büyük” ve “kırmızı” sıfatları, “büyük ev”, “kırmızı elma” gibi adları nitelendirir.
Zarflar; eylemleri anlamca etkiler. Örneğin, “hızla”, “güzelce” gibi zarflar, eylemlere yön verir.
Edatlar; cümlede görev ve anlam kazanır. Örneğin, “ile”, “bu”, “için” gibi edatlar, sözcükleri ve cümleleri bağlar.
Bağlaçlar; iki unsuru birbirine bağlar. Örneğin, “ve”, “ama”, “çünkü” gibi bağlaçlar, cümlelerde bağlayıcı rol oynar.
Ünlemler; duyguları yansıtır. Örneğin, “hey!”, “ah!” gibi kelimeler, duygusal tepkileri ifade eder.
Ad soylu sözcüklerden edat, bağlaç ve ünlemler, cümle dışında, kendi başlarına anlam ifade etmezler.
Eylemler; varlıkların hareketlerini karşılar. Örneğin, “koşmak”, “yüzmek”, “gülmek” gibi fiiller, eylemleri ifade eder.
Ad soylu sözcüklerle eylemlerin farkı: Fiillerin sonuna mastar ekleri veya şimdiki zaman eki getirilebilir. Ancak ad soylu sözcüklere bu ekler getirilemez. Mastar ekleri, cümle içerisinde eklendiği sözcükleri isimleştirir.
Türkçede bir sözcüğün türünü kesin olarak belirlemek, tek başına zor olabilir. Bu nedenle, cümle içindeki anlam ve işlevine bakmak gereklidir.
Adlar; doğadaki canlı ve cansız tüm varlıkları, kavramları tek veya toplu olarak karşılayan, onları tanımaya ve diğerlerinden ayırmaya yarayan sözcüklerdir.
Varlıklara Verilişlerine Göre:
Not: Bir sözcük, kullanıldığı yere göre farklı cümlelerde hem cins adı hem özel ad özelliği kazanabilir.
Varlıkların Oluşlarına Göre:
Varlıkların Sayılarına Göre:
“-ler” Ekinin Cümleye Kattığı Anlamlar:
Not: Özel adlara “–gil” anlamı veren “-ler” eki kesme işaretiyle ayrılmaz. Sadece “benzerleri” ve “adaşları” anlamı veren “-ler” eki kesme işaretiyle ayrılır. Yapım ekleri ayrılmaz.
Adıllar; adların yerini tutan ve adlar yerine kullanılabilen sözcüklerdir. Adılların özellikleri:
Kişi (Şahıs) Adılı: Sadece kişi (insan) adlarının yerine kullanılan sözcüklerdir. İnsan dışı adlar için kullanıldığında sıfat olur. Örneğin, “ben”, “sen”, “o”, “biz”, “siz”, “onlar” gibi.
Not: Şahıs adılları, adın tüm durum (hâl) eklerini alabilir.
Dönüşlülük Adılı: Dönüşlülük adılı, “kendi” sözcüğüdür. Eylemin yapana döndüğünü gösterir ve çoğu kez kişi adılları yerine kullanılır. Kişi adlarıyla birlikte kullanıldığında özneyi pekiştirir. Tüm iyelik eklerini alır. Tamladığı sözcük, aldığı iyelik ekiyle “kendi” sözcüğünün kaçıncı kişiyi karşıladığını belirtir. “Kendi” sözcüğü hem tamlayan hem de tamlanan durumunda kullanılabilir.
İşaret (İm) Adılı: Adların yerini işaret yoluyla tutar. Örneğin, “bu”, “şu”, “o”, “bunlar”, “şunlar”, “onlar”, “öteki”, “beriki”, “bura”, “şura”, “ora”, “öyle”, “böyle”, “şöyle” gibi sözcükler işaret adılı olarak kullanılabilir. “O” ve “onlar” sözcükleri kişi adı yerine kullanıldığında kişi adılı, insan dışı varlıkların (hayvanlar dahil) yerine kullanıldığında işaret adılı olur. “Böylesi”, “şöylesi”, “öylesi” sözcükleri de tarz anlamlı işaret adılıdır. Örneğin, “Böylesi daha güzel.”
Belgisiz (Belirsiz) Adıl: Hangi ismin yerini tuttuğu kesin olarak belli olmayan adıllardır. Örneğin, “biri”, “birisi”, “birçoğu”, “birkaçı”, “bazı”, “başkası”, “hepsi”, “hiçbiri”, “kimse”, “hiç kimse”, “kimi”, “kimisi”, “çoğu”, “şey” gibi sözcükler belgisiz adıl olarak kullanılabilir.
Not: “Şey” sözcüğü daima ayrı yazılır ve cümlede her zaman adıl türünde kullanılır.
Soru Adılı: İsimlerin yerini soru yoluyla tutar. Örneğin, “kim”, “kimi”, “kime”, “kimde”, “kimden”, “kimin”, “neye”, “neyi”, “neyde”, “neyden”, “ne”, “nereye”, “nerede”, “nereyi”, “neresi”, “hangisi”, “hangimiz”, “hanginiz”, “kaçı”, “kaçımız”, “kaçınız” gibi sözcükler soru adılı olarak kullanılır.
Ek Durumunda İyelik Adılı: Varlığın, kime ya da neye ait olduğunu bildirir. Örneğin, “-im”, “-in”, “-i”, “-imiz”, “-iniz”, “-leri” ekleri iyelik adılı olarak kullanılabilir. Bu ekleri alan sözcüklerin başına “benim”, “senin”, “onun”, “bizim”, “sizin”, “onların” sözcükleri getirilerek ad tamlaması grubu oluşturulabilir.
Not: İyelik ekleri tamlanan durumundadır. Örneğin, “Benim öğretmen-im”.
Not: “-im” eki ekeylem görevi de yapabilir. Örneğin, “Yıllardır burada öğretmen-im.”
Not: 3. tekil kişi iyelik eki ve 2. tekil kişi iyelik eki bazen aynı durumda bulunabilir. Bu durum anlatım bozukluğu nedenidir. Örneğin, “Kardeş-ini gördüm.” cümlesinin başına hem “onun” hem “senin” sözcüğü getirilebilir, bu cümleden hangi kişinin kastedildiği anlaşılamamaktadır. Bu nedenle, bu durum anlatım bozuklukları içerisinde değerlendirilebilir.
Not: İyelik ekleri ilgi eki olarak sayılamaz. Türkçede yalnızca bir ilgi eki vardır; o da “-ki” ekidir.
İlgi Adılı: Ad tamlamasında, tamlananın yerini tutan eke ilgi adılı denir. İlgi adılı, “-ki” ekidir. Sözcüğe bitişik yazılır ve tamlayandan sonra kullanılır.
Ek Bilgi: Türkçede Kullanılan Diğer “-ki” Ekleri:
Sıfatlar: Adlardan önce gelerek onları çeşitli yönlerden niteleyen veya belirten sözcüklerdir. Bir sözcüğün sıfat olabilmesi için, mutlaka bir adı nitelemesi ya da belirtmesi gerekir. Örneğin, “Ben sıfata sıfat demem; yanında isim olmayınca.”
Niteleme sıfatları, varlıkların rengini, biçimini, durumunu veya kısaca “nasıl” olduklarını ifade eder. Bir sıfatın niteleme sıfatı olup olmadığını belirlemek için, ilgili isme “Nasıl?” sorusu sorulur.
Örneğin:
Not: Unvan sıfatları da niteleme sıfatı olarak kabul edilir. Unvan kelimeleri büyük harfle yazılır.
Niteleme sıfatlarının nitelediği isim bazen cümle içerisinde düşebilir. Bu durumda, niteleme sıfatına isimdeki çekim ekleri eklenir ve adlaşmış sıfat halini alır.
Örnekler:
Belirtme sıfatları, adları sayı, soru, belirsizlik veya işaret yönünden belirler.
Varlıkları işaret ederek belirtir. İşaret sıfatlarını bulmak için genellikle “Hangi?” sorusu kullanılır.
Asıl İşaret Sıfatları:
Tarz Anlamlı İşaret Sıfatları:
Not: Yakın varlıklar için “bu”, biraz uzakta olan varlıklar için “şu”, daha uzaktaki veya konuşma esnasında orada olmayan varlıklar için ise “o” sıfatı kullanılır.
Adları tam olarak değil, ancak yaklaşık bir biçimde belirten sıfatlardır.
Örnekler:
Not: “Bir” sözcüğü kesin sayı anlamı veriyorsa sayı sıfatı, vermiyorsa belgisiz sıfat olarak kullanılır. Sayı sıfatı olan “bir” yerine “iki”, “üç”, “on” gibi sayılar getirilirse anlam bozulmaz.
Adların sayısını, sırasını veya ölçüsünü belirten sıfatlardır. “Kaç?” sorusu ile bulunur.
Asıl Sayı Sıfatları:
Sıra Sayı Sıfatları:
Üleştirme Sayı Sıfatları:
Kesir Sayı Sıfatları:
Not: Bu ekler, iki nesne arasında niceliğin veya niteliğin karşılaştırılmasını sağlar.
Küçültme: “-cik”, “-ce”, “-imsî”, “-imtrak”, “-cek” ekleriyle yapılır.
Tekrar (İkileme) Yoluyla Pekiştirme: Örneğin, “iri iri gözler”.
“-mi” Eki Yardımıyla Pekiştirme: Örneğin, “güzel mi güzel yemek”.
“Ama” Sözcüğü Yardımıyla Pekiştirme: Örneğin, “nefis ama nefis tatlı”.
“m”, “p”, “r”, “s” harfleri yardımıyla pekiştirme: Örneğin, “yemyeşil”, “sapsarı”, “tertemiz”, “masmavi”, “sapasağlam”, “gepegenç”, “karmakarışık”, “abuk sabuk”, “rengarenk”.
Not: Sıfatlar, zamirleri de niteleyebilir. Örneğin, “Hiçbir şey senden daha önemli değildir.”
Not: Bir sıfat birden fazla ismi niteleyebilir. Örneğin, “Yeni evimizin geniş odaları, salonları, koridorları vardı.”
Not: Bir isim, hem niteleme hem de belirtme sıfatı alabilir. Örneğin, “Yaşlı bir adam yolun kıyısından yürüyordu.”
Not: Bir sıfatın olduğu her yerde bir sıfat tamlaması oluşur.
Zarflar, eylemleri, eylemsileri, sıfatları veya kendi türünden sözcükleri çeşitli yönlerden belirten sözcüklerdir. “Daha” ve “en” gibi üstünlük zarfları, miktar zarfları olarak kabul edilir.
Eylemin, eylemsinin, sıfatın veya zarfların niteliğini belirtir. “Nasıl?” sorusuyla bulunur.
Örnekler:
“Ne zaman?” sorusunun yanıtıdır.
Örnekler:
Eylemlerin anlamlarını miktar yönünden tamamlar. “Ne kadar?” sorusuyla bulunur.
Örnekler:
Eylemlerin yerini ve yönünü belirtir.
Örnekler:
Not: Yer-yön belirteçleri ikileme biçiminde kullanıldığında, yer-yön belirteci olarak kabul edilmez.
Örnekler:
Soru zarfları, diğer zarfları bulmak için sorduğumuz soruların cümlede yer almış biçimleridir.
Örnekler:
Soru Anlamı Katma Yöntemleri:
Dilek (Tasarlama) Kipleri:
Dilek-Koşul (Şart) Kipi: Bu kip, eylemin gerçekleşmesinin belirli bir ön koşula bağlı olduğunu ifade eder. Bu anlamı oluşturmak için kullanılan ekler (-se) ve (-sa) şeklindedir. Örneğin, “Ah bir zengin olsam.” cümlesinde eylemin gerçekleşmesi, zengin olma koşuluna bağlı olarak belirtilmiştir.
Gereklilik Kipi: Eylemin yapılmasının zorunlu olduğunu belirtir. Bu anlamı ifade etmek için kullanılan ekler (-meli) ve (-malı) şeklindedir. Örneğin, “Yemeğini bitirmelisin.” cümlesinde, yemek yeme zorunluluğu vurgulanmıştır. Gereklilik kipinin bazı durumlarda ihtimal anlamı da katabileceğini belirtmek önemlidir. Örneğin, “Yanındaki babası olmalı.” cümlesinde, babanın yanındaki kişi ihtimali öne çıkmaktadır.
İstek Kipi: Bu kip, eylemin bir dilek ya da isteği ifade etmek amacıyla kullanılır. İstek kipini oluşturmak için (-e) ve (-a) ekleri kullanılır. Örnek olarak, “Allah razı ola.” veya “Hadi rast gele!” cümlelerinde eylemler bir dilek ya da isteği ifade etmektedir.
Emir (Buyruk) Kipi: Emir kipi, herhangi bir ek kullanmadan eylemin bir buyruk ya da talimat olarak ifade edilmesini sağlar. Örneğin, “Lütfen gidiniz.”, “Bizi bekleyin.”, veya “Dur, oturma oraya!” cümlelerinde eylemler bir emir veya buyruk olarak ifade edilmiştir.
Eylemlerde Anlam Kayması: Bir eylem kipinin kendi anlamının dışında, başka bir kipin anlamını vermesi durumudur. Örneğin, “Yarın seni burada bekliyorum.” cümlesinde şimdiki zaman kipi, gelecek zaman anlamında kullanılmıştır. Başka bir örnek olarak, “Sanatçı, yıllar önce burada doğar.” cümlesinde geniş zaman kipi, geçmiş zaman anlamında kullanılmıştır.
Ek Eylem: Kök hâlindeki eylemlere eklenen eklerin, eylemi farklı bir biçimde kullanma işlevi vardır. Ek eylemin iki temel görevi bulunmaktadır:
Basit Çekimli Eylem: Tek bir kip eki içeren eylemdir ve “eylem + kip eki + şahıs eki” şeklindedir. Örnekler: “gittim, geldim, gördüler, yapacaklar…”
Bileşik Çekimli (Zamanlı) Eylem: Birden fazla kip eki içeren eylemler olup, “eylem + kip eki + kip eki + şahıs eki” şeklindedir. Örnekler: “biliyordum, gelecektin, yapacakmış, giderdiniz…”
Hikâye Bileşik Zamanlı Eylem: İkinci kip “-di” kipidir. Örnekler: “tanışmıştım, buluşacaktınız, seviyorduk, otursaydınız…”
Rivayet Bileşik Zamanlı Eylem: İkinci kip “-miş” kipidir. Örnekler: “buluşacakmışsınız, seviyormuş, otursaymışlar…”
Şart Bileşik Zamanlı Eylem: İkinci kip “-sa” kipidir. Örnekler: “tanışmışsak, buluşacaksalar, seviyorsa, kalırsak…”
Katmerli Bileşik Zaman: Üçlü kiptir ve Türkçede sık karşılaşılmaz. Örnek: “Gel-ecek-idi-ise” (gelecek zamanın hikâyesinin koşulu).
Ek Eylemin Görülen Geçmiş Zaman Çekimi: “-idi” ile yapılır. Örnekler: “mutluydum, mutluydun, mutluydu, mutluyduk, mutluydunuz, mutluydular (mutlulardı)”
Ek Eylemin Öğrenilen (Rivayet) Geçmiş Zaman Çekimi: “-imiş” ile yapılır. Örnekler: “mutluymuşum, mutluymuşsun, mutluymuş, mutluymuşuz, mutluymuşsunuz, mutluymuşlar (mutlularmış)”
Ek Eylemin Şart Kipi Çekimi: “mutluysam, mutluysan, mutluysa, mutluysak, mutluysanız, mutluysalar”
Ek Eylemin Geniş Zaman Kipi Çekimi: “mutluyum, mutlusun, mutludur, mutluyuz, mutlusunuz, mutlular”. Geniş zaman kipinde “-dir” ekinin yazımı isteğe bağlıdır. Örnekler: “Türkiye’nin başkenti Ankara’dır.” ve “Türkiye’nin başkenti Ankara.” cümlelerinin ikisi de doğrudur.
Ek Eylemin Olumsuzu: “değil” sözcüğüyle yapılır. Örnekler: “görevli değil, mutlu değilim…” Ek eylemin olumsuzu olan “değil” sözcüğü cümlede edat görevinde kullanılabilir.
Eylemsiler: Eylemlerden belirli eklerle türetilip isim, sıfat veya zarf görevinde kullanılan sözcüklerdir. Eylemsiler eylem gibi çekimlenemez ancak olumsuzluk eki alabilirler. Eylemsiler çekimlenemez.
İsim-Fiil (Adeylem): Eylemlere “-mak, -me, -iş” ekleri eklenerek ad görevinde kullanılan sözcüklerdir. Örnekler: “Kapının açılışı, öğrencinin çalışması, Türkçenin dirilişi, seni özlemek…” Bazı eylemler, adeylem eklerini alarak kalıplaşmış ve eylemsi özelliklerini kaybederek bir varlığa ad olmuştur. Örnekler: “Bu pastanenin dondurması çok güzeldir, yemelisin.”, “Çakmak almak için markete gitti.”, “Annemin dolmasını herkes çok beğenir.”, “Döner, Türklere has yemeklerdendir.”
Sıfat-Fiil (Ortaç): Eylemlerden “-an, -esi, -mez, -ar, -dik, -ecek, -miş” ekleriyle türetilip sıfat görevinde kullanılan sözcüklerdir. Örnekler: “koşar adım, baş eğmez kar çiçeği, okumuş insan, kırılan cam, öpülesi el…” Ortaçlar diğer sıfatlar gibi adlaşabilir. Örnek: “Durakta bekleyenler şimdi otobüse bindi.” Bazı ortaçlar tamlanan (iyelik) eki alabilir. Örnekler: “Yazdığım mektup, okuduğumuz kitap, aradıkları adres…” Ayrıca, sıfat-fiil eklerini alan bazı sözcükler eylemsi özelliğini kaybederek kalıcı isim olabilir. Örnek: “Evde hiç yiyecek kalmamış.” Ortaçların tamladığı isim bazen düşebilir. Örnek: “Çalışan kazanır.”
Bağ-Fiil (Ulaç, Zarf-Fiil): Zarf (belirteç) görevinde kullanılan eylemsilerdir ve “-ıp(ip), -erek, -e … -e, -meden, -meksizin, -ince, -(r) … -mez, -eli, -inceye dek, -dikçe, -ken, -den beri, -den sonra, -di mi, -den önce, -esiye…” ekleri bağ-fiil ekleri olarak kullanılır. Ulaçlar, “Ne zaman?”, “Niçin?”, “Ne kadar?” gibi sorulara cevap verir. Ancak bazı sözcükler ulaç eki almış gibi görünebilirken ulaç olmayabilir. Örnekler: “Bu görüşmeden sonuç çıkmaz.” (isim)