Öyküleyici Anlatım (Öyküleme)
		
				
		Eylül 16, 2024 - Okuma süresi: 9 dakika
		
		
		Bir olayı yer, zaman ve kişi unsurlarına bağlayarak dile getiren anlatım biçimi, öyküleyici anlatım (öyküleme) olarak adlandırılır. Öyküleyici anlatım, açıklayıcı öyküleme ve sanatsal öyküleme olmak üzere iki temel türde incelenir.
Açıklayıcı öyküleme, sanatsal kaygılar taşımadan ve belirli bir zaman dilimi esas alınarak yapılan anlatımdır. Burada ana amaç, okuyucuya bilgi sunmak olduğundan, tarihsel sıralama ve kronolojik düzen büyük önem taşır.
Sanatsal öyküleme, bilgi verme amacı gütmeyen bir öyküleme türüdür. Bu türde amaç, olayın içinde okuyucuda bir duygu atmosferi yaratmaktır. Sanatsal öyküleme, özellikle roman ve hikâye türlerinde yaygın olarak kullanılmaktadır.
Öyküleyici Anlatımın Özellikleri
- Öyküleyici anlatım, olay anlatımına dayanır. Olayın bulunmadığı yerde öyküleme gerçekleştirilmez.
- Öyküleyici anlatımda olay, belirli bir zaman diliminde gerçekleşir.
- Olayın geçtiği bir yer (mekân) vardır.
- Olayın içinde yer alan ve genellikle bu olayı gerçekleştiren kişi veya kişiler mevcuttur.
- Öyküleyici anlatım metinlerinde fiiller sıkça kullanılır.
- Öyküleme, okuyucuyu bir olay içinde yaşatmayı ve o olayı hikâye etmeyi amaçlar.
- Öyküleyici anlatımda varlıklar hareket halinde sunulur.
- Bir öyküleyici anlatımda genellikle bir anlatıcı bulunur. Anlatıcı, olayı genellikle geçmiş zaman kipiyle (-di, -miş) aktarır. Çoğunlukla olay, görülen geçmiş zaman kipi “-dı” ile anlatılır.
- Öyküleyici anlatımda olaylar, bir film şeridi gibi göz önüne gelir.
- Öyküleyici anlatımda, kişilerin yer değiştirmesi, ayak sesleri, gezmeler gibi sürekli bir hareketlilik bulunur.
- Duygu yerine merak unsuru öne çıkar; amaç, okuyucuyu bir olay içinde yaşatmak ve merakını artırmaktır.
- Olaylar, genellikle oluş sırasına göre aktarılır. Ancak geçmişe dönüşler ve farklı anlatım biçimleri de görülebilir. Bu anlatım türü, öykü, roman, masal, tiyatro, biyografi, otobiyografi, anı ve gezi türlerinde sıkça başvurulur.
- Öyküleme metinlerinde sürekli olarak “Ne oldu?”, “Nasıl oldu?” gibi soruların cevapları aranır.
- Öyküleyici anlatım, genellikle betimleyici anlatım ile birlikte kullanılır.
- Anlatılmak istenen düşünceler, olayların içindedir.
Öyküleyici Anlatımın Dört Temel Unsuru
- Olay: Eserde yer alan kişi veya kişilerin gerçekleştirdiği iş ve edinimlerdir. Olay, yaşanan bir gerçek olay olabileceği gibi, kurgusal veya tasarlanmış bir olay da olabilir. Öykülemede okuyucuyu olayın içine çekmek amaçlandığından, öyküleyici anlatım tekniğinin en önemli unsuru olaydır. Öyküleyici anlatımda olay her zaman mevcuttur.
- Zaman: Olayın geçtiği süreyi ifade eder. Zaman unsuru metinden metine değişebilir ve öykülemede bazen uzun, bazen kısa bir zaman dilimiyle karşılaşılabilir. Türkçenin dört ana zaman kipi, anlatımlarda yer alır.
- Yer (Mekân): Öykü ve romanlarda olaylar farklı yerlerde geçer. Bu yer, olaydan olaya değişir; bazen bir ada, bazen bir ev veya başka bir yer olabilir. Yer unsuru, olayların akışını engellememelidir.
- Kişi/Kişiler: Olayı yaşayan ve olayın içinde yer alan kişilerdir. Olay birkaç kişi arasında geçer ve kişiler, roman ve hikâye gibi türlerde temel öğelerdir. Olaylar, bu kişilerin etrafında kurgulanarak ön plana çıkar.
Öyküleyici Anlatımda Anlatıcı
Anlatıcı, olayı anlatan kişidir. Öyküleyici anlatımda mutlaka bir anlatıcı bulunur. İki temel anlatıcı türü vardır:
- Birinci kişili anlatım: Yazar, olayları sanki kendisi yaşıyormuş gibi anlatır. Bu anlatımda çekimli fiillerin çoğunlukla I. tekil şahıs ekiyle kullanıldığı görülür.
- Üçüncü kişili anlatım: Olaylar, üçüncü kişinin başından geçmiş gibi anlatılır ve yazar, anlatımda kahramanı “o” şeklinde ifade eder.
Öyküleyici Anlatımla İlgili Örnekler
Örnek 1
Gümüş gibi parlayan bu güzel kaşağının dişlerine bakar. Dişler çok keskin ve sivridir. Biraz köreltmek için duvarın taşlarına sürtmeye başlar. Dişler bozulunca yeniden dener. Ancak atlar durmaz ve kaşak kırılır. Öfkesini kaşağının kendisinden çıkarmak ister. On adım ilerideki çeşmeye koşar. Kaşağıyı onun taşına koyup yerden kaldırabildiği en ağır taş bularak üstüne hızlıca indirmeye başlar. İstanbul’dan gelen ve Dadaruh’un kullanmaya kıyamadığı bu güzel kaşağıyı ezip parçaladıktan sonra onun içine atar. Babası çeşmeye bakarken, kırılmış kaşağıyı görünce Dadaruh’u yanına çağırır. Dadaruh, kaşağının kırıldığını görünce çok korkar ve şaşırır. Babası, kaşağının kimin tarafından kırıldığını sorar.
İpuçları:
- Fiillerin yoğun kullanımı ve paragraftaki hareketlilik.
- Paragrafta bir olay örgüsünün bulunması.
- Kişi, yer ve zaman unsurlarının paragrafta yer alması.
- Duygu yerine merak unsurunun ön planda olması.
Örnek 2
Adam, Lale Hanım’ın babası Hacı Hasan Bey’i yanına çağırdı. Ona, evlerini birkaç günlüğüne Çarın oğlu ziyaret için kullanacağını söyledi. Evde sadece hizmetçilik yapacak kişinin kalması gerektiğini belirterek herkesin evden ayrılmasını emretti. Hacı Hasan Bey, bu isteği kabul etti. Hemen kızını evde bırakarak, oğlu ve eşiyle birlikte evden ayrıldı. Binbaşı Radko, Hacı Hasan Bey’in evine giderek kapıyı çaldı. Ancak Lale Hanım, kapıyı açmakta ısrar eder.
İpuçları:
- Fiillerin yoğun kullanımı ve paragraftaki hareketlilik.
- Anlatıcının görülen geçmiş zamanla anlatımı, yani “-di” kip eki.
- Paragrafta bir olay örgüsünün bulunması.
- Olay, kişi, yer ve zaman unsurlarının paragrafta yer alması.
- Anlatıcının okuyucuyu olay içinde yaşatma çabası.
Örnek 3
Hasan, bir gün Mısır’a gitmeye karar verdi. İlk olarak annesinden ve babasından helallik istedi. Onların ellerini öptü ve ayrıldıktan sonra şehir istasyonuna doğru yürümeye başladı. Hasan’ın heyecanı yüzünden okunuyordu. İstasyona varıp arabaya bindi ve doğrudan hava limanının yolunu tuttu. Heyecanı havaalanında da devam etti. Neyse ki, uçağa bindi ve hedefine ulaşmak üzere Mısır’a uçtu.
İpuçları:
- Fiillerin yoğun kullanımı ve paragraftaki hareketlilik.
- Anlatıcının görülen geçmiş zamanla anlatımı, yani “-di” kip eki.
- Paragrafta bir olay örgüsünün bulunması.
- Kişi, yer ve zaman unsurlarının paragrafta yer alması.
- Anlatıcının okuyucuyu olay içinde yaşatma çabası
 
Yorumlar
Öyküleyici anlatım, en temel tanımıyla bir olayın, belirli bir zaman ve mekân çevresinde, kahramanların başından geçenleri bir akış içinde aktarma sanatıdır. Bu anlatım biçiminin temel amacı, okuyucuyu bir seyirci konumuna getirerek olayları adeta zihninde bir film şeridi gibi canlandırmasını sağlamaktır. Bu nedenle hareket, eylem ve zamanın ilerleyişi öyküleyici anlatımın DNA'sını oluşturur. Bir metinde öyküleme tekniğinin baskın olduğunu anlamak için kendimize sormamız gereken kilit soru şudur: "Bu metin bana ne olduğunu anlatıyor?"
Öyküleyici anlatımın dört temel unsuru vardır:
1. Olay: Anlatımın merkezinde yer alan, kahramanların başından geçen durum veya durumlar zinciridir. Olay, bir olay örgüsü içinde sunulur. Bu örgü genellikle serim (giriş), düğüm (gelişme) ve çözüm (sonuç) bölümlerinden oluşur. Serim bölümünde kişiler, zaman ve mekân tanıtılır; düğüm bölümünde merak unsuru artar, olaylar karmaşıklaşır; çözüm bölümünde ise olaylar bir sonuca bağlanır.
2. Kişi (Kahramanlar): Olayı yaşayan veya olayın gelişimine etki eden varlıklardır. Karakterlerin fiziksel ve ruhsal özellikleri, olay örgüsünün inandırıcılığını artırır.
3. Yer (Mekân): Olayın geçtiği çevredir. Mekân, olayların atmosferini belirlemede ve kahramanların ruh hallerini yansıtmada önemli bir rol oynar.
4. Zaman: Olayın yaşandığı an, dönem veya süreçtir. Anlatımda zaman akışı kronolojik olabileceği gibi, geriye dönüş (flashback) gibi tekniklerle de kırılabilir.
Öyküleyici anlatımın en belirgin özelliklerinden biri, fiil (eylem) kullanımının yoğun olmasıdır. "Geldi, koştu, söyledi, baktı, düşündü" gibi hareket bildiren fiiller, metne dinamizm kazandırır ve olayların ardı ardına sıralandığını gösterir. Bu, onu en çok karıştırıldığı betimleyici anlatımdan ayıran en temel farktır. Betimleme bir "fotoğraf karesi" gibidir; durağandır ve sıfatlar aracılığıyla bir varlığı veya manzarayı zihinde resmetmeyi amaçlar. Öyküleme ise bir "video kaydı" gibidir; hareketlidir ve zamanın akışını hissettirir. Elbette bu iki anlatım biçimi genellikle iç içe kullanılır, ancak metnin genel amacı hangisinin baskın olduğunu belirler.
Bir diğer önemli konu ise anlatıcı ve bakış açılarıdır. Öyküleyici metinlerde olaylar üç temel bakış açısından biriyle anlatılır:
* Kahraman (Birinci Kişi) Bakış Açısı: Anlatıcı, olayın kahramanlarından biridir ve olayları "ben" veya "biz" diliyle aktarır. Okuyucu, her şeyi bu karakterin gözünden görür ve onun duygu ve düşüncelerini bilir.
* Gözlemci (Müşahit) Bakış Açısı: Anlatıcı, olayları bir kamera tarafsızlığıyla, dışarıdan bir göz olarak aktarır. Karakterlerin zihninden geçenleri veya gizli duygularını bilmez; sadece gördüklerini ve duyduklarını anlatır. "O" veya "onlar" dili kullanılır.
* İlahi (Hâkim/Tanrısal) Bakış Açısı: Anlatıcı, olayların geçmişini, geleceğini ve kahramanların akıllarından geçen her şeyi bilir. Sınırsız bir bilgiye sahiptir ve olaylara her yönden hâkimdir. Yine "o" veya "onlar" dili kullanılır, ancak Gözlemci Bakış Açısı'ndan farkı, karakterlerin iç dünyasına girebilmesidir.
Roman, hikâye, masal, fabl, anı, destan gibi edebi türlerin ana anlatım biçimi öykülemedir. Özellikle dilbilgisi ve paragraf sorularında bir metnin anlatım biçimini belirlemek istendiğinde, metinde bir olay örgüsünün varlığına, zaman akışına ve eylem bildiren kelimelerin yoğunluğuna dikkat etmek gerekir. Eğer paragraf, bir varlığın veya mekânın özelliklerini durağan bir şekilde sıralıyorsa betimleme; bir kavramı veya düşünceyi açıklıyorsa açıklayıcı anlatım; bir tezi kanıtlamaya çalışıyorsa tartışmacı anlatım ağır basmaktadır. Ancak metin sizi bir yerden alıp başka bir yere götürüyor, bir olayın başını, ortasını ve sonunu hissettiriyorsa, hiç şüphesiz öyküleyici anlatım ile karşı karşıyasınız demektir.
Yorum Bırak