Nesimi, asıl adıyla İmadüddin (1369-1417), 14. yüzyılda Azerbaycan’ın Şamahı şehrinde dünyaya gelmiştir. Azeri sahasının en önemli şairlerinden biri olarak kabul edilen Nesimi, Seyyid Nesimi olarak da anılır. Şairin hayatı hakkında sınırlı bilgi bulunmakla birlikte, güçlü edebi yeteneği ve derin tasavvufi bilgisi ile dikkat çeker.
Nesimi, Kur’an’daki harflerden anlam çıkarmaya dayalı mistik bir öğreti olan Hurufilik tarikatını benimsemiş ve bu düşünceyi eserlerinde yansıtmıştır. Hurufiliğin kurucusu Fazlullah Esterâbâdî’nin öğrencisi ve düşünce dünyasının izleyicisi olan Nesimi, aynı zamanda Hallac-ı Mansur’un felsefi görüşlerinden de etkilenmiştir. Bu bağlamda, insanın tanrısal bir varlık olduğuna dair iddiaları, şiirlerinin temel temasını oluşturmuştur.
Hayatının büyük bir bölümünde tasavvufi şiirler yazan ve bu doğrultuda dinî meseleleri irdeleyen Nesimi, aynı zamanda din dışı konularda da gazeller kaleme almıştır. Nesimi’nin en önemli özelliklerinden biri, Arapça, Farsça ve Azeri Türkçesi’ni ustalıkla kullanmasıdır. Bu çok yönlü dil becerisi, onun şiirlerinin geniş bir coğrafyada yankı bulmasını sağlamıştır.
Ancak, Nesimi’nin görüşleri dönemin dini otoriteleri tarafından sakıncalı bulunmuş ve sapkınlık olarak değerlendirilmiştir. Bu nedenle, 1417 yılında Halep’te Hurufi düşünceleri nedeniyle idam edilmiş, derisi yüzülerek öldürülmüştür. Bu trajik son, onu ifade özgürlüğünün ve inanç uğruna fedakârlığın sembolü haline getirmiştir. Alevi-Bektaşi edebiyatında da büyük bir yer edinen Nesimi, “Şah-ı Şehit” unvanıyla anılır ve “Yedi Ulu Ozan” arasında sayılır.
Nesimi, Azeri edebiyatının öncülerinden biri olarak kabul edilmekle kalmaz; aynı zamanda tasavvufî düşüncenin ve Hurufiliğin de önemli bir temsilcisi olarak öne çıkar. Şair, edebi kişiliğinde Allah, insan ve evren arasındaki mistik ilişkiyi şiirsel bir dille aktarmıştır. Hurufilik inancına göre, insanın yüzü Tanrı’nın tecelli ettiği bir ayna gibidir. Bu düşünce, Nesimi’nin şiirlerinde sıkça işlenmiş ve harfler üzerinden anlamlar yüklenmiştir.
Nesimi, çeşitli konularda yazdığı eserleriyle geniş bir edebi miras bırakmıştır. Şiirlerinde insan, aşk, tasavvuf ve inanç konularını işlerken, dini meselelerde kendine has bir bakış açısıyla eleştirel ve derinlikli bir üslup geliştirmiştir.
Eser Adı | Tür | Konusu |
---|---|---|
Cavidanname | Felsefi, Tasavvufi | Hurufilik inancını detaylı bir şekilde ele alan felsefi bir eserdir. |
Türkçe Divan | Şiir Divanı | Şairin Azeri Türkçesi ile yazdığı şiirlerini içeren ve tam olarak tamamlayamadığı divanıdır. |
Farsça Divan | Şiir Divanı | Hurufi düşüncelerini Farsça olarak kaleme aldığı, ancak yine tamamlayamadığı divandır. |
Elifname | Nazım, Tasavvufi | Türkçe divanında yer alan üç adet Elifname, harfler üzerinden tasavvufi anlamlar çıkarma yöntemini anlatır. |
Nesimi’nin şiirleri, insanın Tanrı’nın tecellisi olduğunu savunan derin tasavvufi düşünceler içerir. Şair, sekiz ve otuz iki harf üzerinden insanın yüzünü Tanrı’nın yansıması olarak ele alır. Bu düşünceye göre, insanın yüzü Tanrı’nın sıfatlarının yansıdığı bir mekân olarak değerlendirilir ve insanın evrendeki yeri kutsanır.
Nesimi, eserlerinde iman, aşk, insan ve evren ilişkisini cesur bir şekilde sorgular. Aynı zamanda, Hz. Muhammed (SAV), Hz. Ali ve On İki İmam’a olan bağlılığı da şiirlerinde sıklıkla işlediği temalar arasında yer alır. Ancak, eserlerinde ilk üç halifeye yer vermemesi, Alevilik-Bektaşilik inançlarına yakın bir duruş sergilediğinin göstergelerindendir.
Nesimi, Hurufilik, Hallac-ı Mansur, Elifname, Azeri Türkçesi, tasavvufi şiirler, Cavidanname, Türkçe Divan, Farsça Divan, aruz ölçüsü, Alevi-Bektaşi edebiyatı, Seyyid Nesimi, Halep şairleri, Şah-ı Şehit, ifade özgürlüğü, tasavvuf ve şiir, Hurufilik ve sanat, derisi yüzülen şair.