Asıl ismi Burhaneddin Ahmed olan Kadı Burhaneddin, 1344’te Kayseri’de dünyaya gelmiştir. Babası Kayseri kadısı Şemseddin Mehmed’dir. Ailesinden aldığı eğitimle başladığı ilim yolculuğunu, genç yaşta Anadolu, Şam, Mısır ve Halep gibi önemli kültür ve bilim merkezlerinde aldığı derslerle sürdürmüştür. Henüz 14 yaşındayken babası ile birlikte gittiği Mısır’da, fıkıh, hadis ve tıp gibi alanlarda kendini geliştirerek dört büyük mezhep hakkında bilgi sahibi olmuştur.
Memleketi Kayseri’ye döndüğünde, burada bir süre kadılık yapmış ve daha sonra ise Kadı Burhaneddin Devleti olarak bilinen, adını taşıyan ve 18 yıl süresince hükümdarlık yaptığı bir devlet kurmuştur. Bu dönemde, hem bir devlet adamı hem de bir şair olarak önemli başarılara imza atmış ve bölgedeki siyasal dengeyi etkileyen bir isim olmuştur.
Ancak siyasi hayatı da oldukça hareketli ve tehlikelidir. Kadı Burhaneddin, Sivas’ta kurduğu beyliğinde, birçok savaş ve mücadeleye katılmış, sonunda bir savaşta esir düşerek 1399 yılında Akkoyunlular tarafından öldürülmüştür. Edebi kimliğinin yanı sıra, adil ve cesur bir devlet adamı olarak da tanınır.
Kadı Burhaneddin’in Hayatı |
---|
Doğum Yeri: Kayseri |
Doğum Yılı: 1344 |
Babası: Şemseddin Mehmed |
Eğitim Aldığı Yerler: Anadolu, Şam, Mısır, Halep |
Hükümdarlık Yaptığı Yer: Sivas Merkezli Kadı Burhaneddin Devleti |
Ölüm Tarihi: 1399 |
Ölüm Nedeni: Akkoyunlular tarafından esir alınarak öldürüldü |
Eğitim ve İlim Alanları: Fıkıh, hadis, tıp, sarf ve nahiv |
En Bilinen Eser: Türkçe Divan |
Kadı Burhaneddin, Türk edebiyatında tuyuğ nazım biçimini en çok kullanan sanatçı olarak bilinir. Bu edebi formu edebiyatımıza kazandıran ve yaygınlaşmasını sağlayan kişidir. Tuyuğlarının yanı sıra, gazel türünde de ustalığını göstermiş ve bu türde son derece samimi bir anlatım tarzı benimsemiştir.
Şiirlerinde genellikle beşeri aşk, dünya zevkleri, kahramanlık ve savaşçı ruh gibi konuları işlerken, zaman zaman tasavvufi düşüncelere de yer vermiştir. Kadı Burhaneddin’in şiirlerinde savaşçı kişiliğinin ve hükümdar kimliğinin yansımalarını görmek mümkündür. Eserlerinde hiçbir zaman mahlas kullanmamış, adını doğrudan şiirlerine yansıtmamıştır.
Kadı Burhaneddin’in en bilinen eseri Türkçe Divanıdır. Bu eser daha çok gazel, tuyuğ ve rubailerden oluşur. Divan, belirli bir sıralamaya uygun olarak önce gazeller, sonra rubailer ve en sonunda tuyuğlar olmak üzere düzenlenmiştir.
Sevgilinin işi azar ve naz olur
Gözü büyüleyici, bakışı baştan çıkarıcı olur
Ey gönül, sabret, dayan ona
Sevgiliye ulaşmak yavaş yavaş olur.
Hakka şükür, koçların zamanı
Tüm âlem bu anın hayranıdır
Gün batısından gün doğusuna kadar
Aşk erinin bir nefeslik seyrânıdır.
Kendini şeyh gören komutan olur
Enelhak davasını güden darağacına çıkar
Er olan Hak yoluna baş koyar
Döşekte ölen yiğit pislik olur.
Kadı Burhaneddin, tuyuğ, Azeri Türkçesi şairi, Kadı Burhaneddin Devleti, 14. yüzyıl Türk edebiyatı, Türkçe Divan, gazel türünde şiirler, beşeri aşk temalı şiirler, tasavvuf edebiyatı, Türk edebiyatında kahramanlık, aruz ölçüsüyle yazan şair, cinas sanatı, doğa betimlemeleri, Türk Divan şairleri.
Yorumlar
14. yüzyıl Anadolu sahası, siyasi çalkantıların ve beylikler arası mücadelenin hüküm sürdüğü bir geçiş dönemidir. Anadolu Selçuklu Devleti'nin yıkılışının ardından ortaya çıkan bu karmaşık tabloda, hem kılıcıyla devlet kuran bir hükümdar hem de kalemiyle Türk edebiyatının temellerini atan bir şair olarak öne çıkan Kadı Burhaneddin Ahmed (1345-1398), Türk dili ve edebiyatı açısından eşsiz bir konuma sahiptir. Onun hayatı, sanatı ve eserleri, sadece bir şahsiyetin portresini değil, aynı zamanda bir dönemin dil, kültür ve siyaset panoramasını da gözler önüne serer.
Hayatı: Kılıç ve Kalem Arasında Bir Hükümdar
Kayseri'de doğan Kadı Burhaneddin, köklü ve ilim sahibi bir aileden gelmektedir. Babasının kadı olması, onun küçük yaştan itibaren sağlam bir eğitim almasını sağlamıştır. Eğitimini Mısır ve Şam gibi dönemin önemli ilim merkezlerinde tamamladıktan sonra Kayseri'ye dönerek kadılık görevine başlamıştır. Siyasi zekâsı ve cesareti sayesinde Eretna Beyliği içinde hızla yükselmiş, vezirlik makamına kadar ulaşmıştır. Eretna hükümdarının vefatının ardından yaşanan taht kavgalarından faydalanarak 1381 yılında Sivas'ta kendi adıyla anılan devleti kurmuş ve hükümdarlığını ilan etmiştir.
Hükümdarlık dönemi, sürekli bir mücadele içinde geçmiştir. Bir yanda Osmanlılar ve Karamanoğulları, diğer yanda ise Timur tehlikesi ve yerel beyliklerle savaşmak zorunda kalmıştır. Bu mücadeleci ruhu, onun hem bir devlet adamı olarak kararlılığını hem de bir şair olarak sanatının temel dinamiklerini oluşturmuştur. Hayatı, Akkoyunlu hükümdarı Kara Yülük Osman Bey ile yaptığı bir savaşta esir düşüp öldürülmesiyle trajik bir şekilde son bulmuştur.
Sanatı ve Edebî Kişiliği: Coşkun ve Cesur Bir Ses
Kadı Burhaneddin'in sanatı, hayatından bağımsız düşünülemez. Şiirleri, savaş meydanlarındaki bir hükümdarın cesaretini, aşk karşısındaki coşkusunu ve hayata karşı pervasız tavrını yansıtır. Divan edebiyatının ilk büyük temsilcilerinden biri olmasına rağmen, dili sonraki yüzyıllardaki şairler kadar ağır ve süslü değildir. O, Eski Anadolu Türkçesi'nin en canlı ve samimi örneklerini sunar. Dili, halk söyleyişlerine, deyimlere ve atasözlerine oldukça yakındır. Bu durum, onun şiirlerini hem sanatsal hem de dilbilimsel açıdan değerli kılar.
Kadı Burhaneddin’in şiirlerinde iki ana tema öne çıkar: aşk ve kahramanlık. Aşkı ele alışı, tasavvufi ve platonik bir çerçeveden çok, beşerî, canlı ve tutkulu bir yöndedir. Sevgiliye duyulan özlem, kavuşma arzusu ve kıskançlık gibi duyguları cesurca dile getirir. Kahramanlık temalı şiirlerinde ise bir hükümdarın gururu, savaş meydanlarındaki yiğitliği ve düşmanlarına karşı meydan okuyan tavrı hissedilir. Bu şiirler, adeta onun otobiyografisinin lirik yansımalarıdır.
Nazım biçimleri arasında en çok gazel ve tuyuğ türlerinde eser vermiştir. Özellikle tuyuğ, onunla özdeşleşmiş bir formdur. Tuyuğ, Türklerin divan edebiyatına kazandırdığı, aruzun "fâilâtün fâilâtün fâilün" kalıbıyla yazılan ve genellikle cinaslı kafiye kullanılan millî bir nazım biçimidir. Kadı Burhaneddin, bu türün en usta şairlerinden biri olarak kabul edilir ve tuyuğları, onun anlık duygu patlamalarını, zekice yapılmış kelime oyunlarını ve cesur ifadelerini barındırır.
Eserleri ve Türk Dili İçin Önemi
Günümüze ulaşan en önemli eseri, şüphesiz Divan'ıdır. Kendi döneminde bir şairin bu hacimde bir divan tertip etmesi, onun edebiyata verdiği önemin ve bu alandaki yetkinliğinin bir kanıtıdır. 1500'den fazla gazel, 119 tuyuğ ve rubailerden oluşan bu Divan, Anadolu sahasında Türkçenin bir edebiyat dili olarak kendini ispat etme sürecindeki en önemli yapı taşlarından biridir. Eser, sadece lirik şiirler toplamı değil, aynı zamanda 14. yüzyıl Türkçesinin söz varlığını, dil yapısını ve fonetik özelliklerini incelemek için paha biçilmez bir kaynaktır.
Kadı Burhaneddin'in eserlerini incelerken karşılaşılan arkaik kelimeler, yerel ağız özellikleri ve dilbilgisi yapıları, Türk dilinin tarihsel gelişimini anlamak isteyen araştırmacılar ve öğrenciler için adeta bir laboratuvar niteliğindedir. Onun şiirleri, Divan edebiyatının Farsça ve Arapçanın yoğun etkisi altına girmeden önceki daha "Türkçe" sesini duymamızı sağlar. Bu yönüyle Kadı Burhaneddin, hem bir devlet kurucusu hem de bir dil öncüsü olarak Türk kültür tarihindeki seçkin yerini almıştır.
Yorum Bırak