Türkçe Dilbilgisi, Türk diliyle ilgilenen çalışma alanıdır. Türkçe, Türkçe’de “Türkçe” anlamına gelir ve dilbilgisi, “dilbilim” anlamına gelir. Bu alan, Türk dilinin tarihi, dil bilgisi, söz dizimi, fonetik, lehçeler, edebiyat ve sosyolinguistik yönleri de dahil olmak üzere Türk diliyle ilgili çok çeşitli konuları kapsar.
Türk dil biliminde, bilim insanları Türk dilinin yapısını, zaman içindeki gelişimini, bölgesel farklılıklarını ve çeşitli sosyal bağlamlarda kullanımını araştırırlar. Türkçe ile Altay ve Ural akrabaları gibi diğer diller arasındaki ilişkileri incelerler. Ayrıca dil temasını ve çok dilliliğin Türkçe konuşan topluluklar üzerindeki etkisini de incelerler.
Türkçe Dilbilgisi’nin alt alanlarından bazıları şunlardır:
Türkçe Dilbilgisi, düzenli olarak yeni araştırma ve yayınların üretildiği hızla gelişen bir alandır. Türkiye’nin küresel ekonomideki rolü arttıkça, Türk dilini ve kültürel ve dilsel bağlamını anlamanın önemi de artmaktadır.
Takdir (beğeni) cümleleri, bir kişi, varlık veya durumu güzel, başarılı veya faydalı bulma duygusunu ifade eden cümlelerdir. Bu tür cümleler, genellikle bir kişinin bir başka kişiye, bir esere, ya da bir duruma yönelik olumlu değerlendirmesini ve takdirini yansıtır. “Takdir ediyorum”, “beğeniyorum”, “hayranım” gibi ifadelerle veya bu anlamları taşıyan yapılarla kurulabilir.
Takdir (beğeni) cümleleri, insan ilişkilerinde, sanatsal eleştirilerde, eğitim ve öğretimde, iş hayatında ve hemen hemen her türlü sosyal etkileşimde önemli bir yer tutar. Bu cümleler, olumlu geri bildirim sağlar ve bireyler arası ilişkilerde pozitif bir atmosfer yaratır. Övgü, beğeni ve takdir ifade etmek, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde motivasyon kaynağı olabilir ve özgüveni artırabilir. Bu nedenle, takdir cümleleri, iletişimin ve kişilerarası etkileşimin önemli ve yapıcı bir parçasıdır.
Dolaylı anlatım cümleleri, başkasına ait olan sözlerin, soruların veya düşüncelerin doğrudan ifade edilmeksizin, dolaylı bir biçimde aktarılmasını sağlayan cümlelerdir. Bu tür cümleler, konuşulan veya yazılan sözlerin özünü koruyarak, ancak sözcükleri, dil bilgisini ve yapıyı değiştirerek ifade eder. Dolaylı anlatım, genellikle “diye”, “demiş”, “dedi ki” gibi ifadelerle belirtilir ve tırnak işareti kullanılmaz.
Dolaylı anlatım cümleleri, özellikle edebiyatta, gazetecilikte ve günlük dilde sıkça kullanılır. Bu cümleler, bilgiyi aktarırken aynı zamanda dilin akıcılığını ve esnekliğini artırır, okuyucuya ya da dinleyiciye daha genel bir bakış açısı sunar.
Eş anlamlı kelimeler, aynı ya da çok yakın anlamları ifade eden kelimelerdir. Bu tür kelimeler, dilde anlam zenginliği ve çeşitliliği sağlar, aynı zamanda yazarların ve konuşmacıların ifadelerini çeşitlendirme imkanı tanır. Eş anlamlı kelimeler Türkçe’de “anlamdaş” veya “eş anlam” olarak da bilinir.
Eş anlamlı kelimeler, Türkçe dil bilgisinin temel yapıtaşlarından biridir ve dil öğrenimi sürecinde bu kelimelerin bilinmesi, dil kullanımını daha etkin ve zengin hale getirir. Eş anlamlılar, dilin anlam katmanlarını derinleştirir ve dil kullanıcılarına daha esnek ifade imkanları sunar.
EŞ ANLAMLI SÖZCÜKLER SÖZLÜĞÜ
– A –
– B –
– C –
– Ç –
– D –
– E –
-F-
-G-
-H-
-I-
-İ-
– J –
-K-
-L-
-M-
-N-
-O-
-Ö-
-P-
-R-
-S-
-Ş-
-T-
-U-
-Ü-
-V-
-Y-
-Z-
Özel anlamlı sözcükler, belirli bir nesne, kişi, yer veya kavramı ifade etmek için kullanılan ve genellikle dar bir anlam yelpazesine sahip kelimelerdir. Bu tür kelimeler, daha geniş ve kapsayıcı olan genel anlamlı kelimelerin aksine, çok spesifik bir öğeyi tanımlar. Özel anlamlı sözcükler, dildeki anlam yoğunluğunu artırır ve iletişimi daha doğru ve etkili kılar.
Özel anlamlı sözcükler, bir konuya özgü ayrıntıları ifade etmek için dilde kritik bir rol oynar. Bu kelimeler sayesinde, konuşma ve yazı daha zengin, anlaşılır ve açıklayıcı hale gelir. Özellikle teknik, bilimsel veya edebi metinlerde bu tür kelimeler sıklıkla kullanılır, çünkü okuyucuya konunun özünü anlamada yardımcı olur ve iletişimde doğruluk sağlar.
Genel anlamlı sözcükler, kendi başlarına geniş ve kapsayıcı anlamlar taşıyan kelimelerdir. Bu tür sözcükler, çok sayıda özelliği veya örneği kapsayabilir ve genellikle daha spesifik kelimelerin üst kategorisini oluşturur. Bu kelimeler, belirli bir nesne, durum veya eylemi değil, geniş bir kategori veya sınıfı ifade eder.
Genel anlamlı sözcükler, dilin daha organize ve sistematik kullanılmasına olanak tanır. Özellikle eğitim, bilim ve günlük dil kullanımında bu tür kelimeler, iletişimi kolaylaştırır ve anlatılmak istenen genel kavramları açıklığa kavuşturur. Bu kelimeler sayesinde, dil kullanıcıları çok sayıda özgül örneği tek bir terim altında toplayabilir ve daha verimli iletişim kurabilir.
Zıt anlamlı kelimeler, birbiriyle karşıt veya zıt anlamlara sahip olan kelimelerdir. Bu kelimeler Türkçede “antitez” ya da “karşıt anlam” olarak bilinir. Zıt anlamlı kelimeler, dilde bir kontrast oluşturarak, ifadelere vurgu katmak veya belirli bir durumu daha net şekilde açıklamak için kullanılır.
Zıt anlamlı kelimeler, öğrencilere dilin zıtlıklarını ve karşıtlıklarını keşfetme fırsatı sunar. Bu kelimeler, çeşitli yazılı ve sözlü anlatımlarda, özellikle edebi metinlerde, tartışmalarda ve günlük diyaloglarda sıkça kullanılır. Zıt anlamlı kelimelerin bilinmesi, dil kullanıcılarının daha etkili iletişim kurmalarına yardımcı olur ve dilin dinamiklerini gösterir.
Yakın anlamlı kelimeler, anlamları birbirine çok benzeyen ancak tam olarak aynı olmayan kelimelerdir. Bu kelimeler, genellikle benzer bağlamlarda kullanılabilirler, fakat aralarındaki küçük anlam farklılıkları, kullanıldıkları özel durumlara göre değişkenlik gösterir. Yakın anlamlı kelimeler, dilin esnekliğini artırır ve dil kullanıcılarına ifadelerini çeşitlendirme imkanı sağlar.
Yakın anlamlı kelimeler, özellikle edebi metinlerde, gazetecilikte, akademik yazılarda ve günlük dilde ifade biçimini zenginleştirmek için kullanılır. Bu kelimeler, dil kullanıcılarına daha nüanslı ve duruma uygun ifadeler sunarak, iletişimin daha etkili ve açık olmasına yardımcı olur.
Yansıma sözcükler, doğada bulunan sesleri taklit ederek oluşturulan ve bu seslerin insan dilindeki karşılığı olan kelimelerdir. Bu tür kelimeler, ses taklitlerine dayanır ve genellikle konuşulan dilde doğal sesleri, hayvan seslerini veya çeşitli eylemlerin çıkardığı sesleri ifade etmek için kullanılır. Yansıma sözcükler, dilbilimsel olarak onomatope olarak da bilinir ve evrensel bir dil oluşumu özelliği gösterir, çünkü pek çok dilde benzer ses olaylarını ifade etmek için benzer yansıma sözcükler kullanılır.
Yansıma sözcükler, dilin fonetik özelliklerini ve seslerin dildeki temsilini gösterir. Bu kelimeler, dilin nasıl duyusal bir deneyime dönüşebileceğinin ve dil ile çevre arasındaki etkileşimin somut örneklerini sunar. Çocuk edebiyatından yetişkin edebiyatına, günlük konuşmalardan öğretici metinlere kadar geniş bir kullanım alanına sahiptir.
Dolaylama, yani perifraz, bir düşünceyi ya da kavramı doğrudan ifade etmek yerine, daha geniş ve kalıplaşmış bir dizi kelime kullanarak dolambaçlı bir şekilde anlatma yöntemidir. Bu yöntem, dilde zenginlik yaratır, ifadelere estetik bir değer katar ve bazen de bir konuyu daha nazik ya da resmi bir biçimde ele almanın yolunu açar.
Dolaylama, özellikle edebiyat, sanat, ve günlük dilde, anlatımı zenginleştirme, duygu ve düşünceleri daha incelikli bir şekilde ifade etme imkanı tanır. Bu sayede dil daha canlı, etkileyici ve anlamlı hale gelir. Dolaylama kullanımı, dilin sadece bir iletişim aracı olmadığını, aynı zamanda güçlü bir sanat formu olduğunu gösterir.
Deyim, genellikle mecazi anlam taşıyan ve dilde sabitlenmiş kelime gruplarıdır. Deyimler, kelimelerin tek tek anlamlarından farklı, özel ve kalıplaşmış bir bütün anlam ifade eder. Türkçe’de ve diğer dillerde, konuşma ve yazı dilini zenginleştiren önemli unsurlardandır. Deyimler, dilin kültürel ve tarihsel birikimini yansıtan ögeler olarak dilin renkli yüzünü ortaya koyar.
Deyimler, günlük konuşma dilinden edebi metinlere, medyadan akademik yazılara kadar geniş bir kullanım alanına sahiptir. Herhangi bir deyim genellikle mecazi bir anlam taşıdığı için, o deyimi kullanan kişi dinleyici veya okuyucuya daha zengin bir anlam ve duygusal derinlik sunmayı amaçlar. Deyimler, direkt bir ifade yerine dolaylı ve imgeli bir anlatım sağlar.
Deyimler, Türkçe dil bilgisinin zengin ve renkli bir parçası olarak, dilin sadece haber verme işlevini değil, aynı zamanda estetik ve duygusal ifade kapasitesini de gösterir.
Deyimlerin dil içindeki kullanımları, edebi ve günlük konuşmaları renklendiren önemli unsurlardır. Türkçe dahil pek çok dilde bulunan deyimler, çeşitli özelliklerle tanımlanır. İşte deyimlerin bazı temel özellikleri:
Deyimlerin bu özellikleri, onları dilin vazgeçilmez unsurları yapar ve dilin sadece temel iletişim aracı olmadığını, aynı zamanda kültürel bir ifade biçimi olduğunu gösterir.
Deyim Nedir? Deyimler, anlatımı güçlendirmek ve daha etkili hale getirmek için bir araya gelen kalıplaşmış sözlerdir. Deyimlerdeki sözcüklerin yerine eş anlamlısı kullanılamaz ve sözcüklerin yerleri değiştirilemez. Örneğin:
Deyimler anlatımı güzelleştirir ve güçlendirir. Örneğin:
1. Kuruluşlarına Göre Deyimler
a. Mastarlı Deyimler Mastar ekleriyle kurulan deyimlerdir.
b. Mastarsız Deyimler Mastar ekleri olmadan kurulan deyimlerdir.
c. Kafiyeli Deyimler Kafiye ile kurulan deyimlerdir.
d. Cümle Biçiminde Olan Deyimler Tam cümle olarak kurulan deyimlerdir.
e. Öykü Biçiminde Olan Deyimler Öykü şeklinde anlatılan deyimlerdir.
a. Gerçek Anlamlı Deyimler Kelime anlamlarıyla aynı anlamda kullanılan deyimlerdir.
b. Mecaz Anlamlı Deyimler Kelime anlamları dışında, mecazi anlamda kullanılan deyimlerdir.
Deyimler, dili zenginleştirir ve anlatımı etkili hale getirir. Doğru kullanıldığında, ifade gücünü artırarak iletişimi daha renkli ve canlı kılar.
Kinayeli Deyimler Kinayeli deyimler, doğrudan doğruya bir şeyi ifade etmek yerine, ima yoluyla anlatımda bulunulan deyimlerdir. Bu deyimler, kelimelerin gerçek anlamları dışında, dolaylı olarak ifade edilen anlamlarla kullanılır.
Örnekler:
Tamlama Biçiminde Olan Deyimler Tamlama biçiminde olan deyimler, iki ya da daha fazla kelimenin bir araya gelerek oluşturduğu, kalıplaşmış söz öbekleridir. Bu deyimler, genellikle belirli bir durumu veya olayı ifade eder.
Örnekler:
Deyimlerin çoğu, somut olaylara, söylentilere veya ünlü kişilerle ilgili anılara dayanır. İşte bazı örnekler:
Bazen deyimler, anlamlarının açıklamasıyla birlikte kullanılır. Bu tür kullanımlar, deyimin daha anlaşılır olmasını sağlar.
Örnekler:
Mecaz anlam, bir sözcüğün ya da ifadenin gerçek anlamından farklı olarak, benzetme yoluyla veya ilişkili bir anlamda kullanılmasıdır. Mecaz anlamlar, dilin estetik ve ifade gücünü artıran, konuşma ve yazı diline renk katan ögelerdir. Bir sözcük mecaz anlamda kullanıldığında, okuyucu ya da dinleyici o sözcüğü yeni bir bağlamda algılar ve bu da anlatıma derinlik katar.
Mecaz anlamlar, dilin şiirsel ve imgeli yönünü ortaya çıkarır. Aynı zamanda, mecaz kullanım, edebi metinlerde ve günlük dilde derinlik, duygusal ifade ve görsellik sağlar. Dilin bu esnek kullanımı, iletişimi daha etkili ve akılda kalıcı hale getirir. Mecazlar, sözcüklerin çok yönlülüğünü ve dilin zenginliğini sergiler, dilin sadece haber vermekten öte, duygu ve düşünceleri aktarmada ne kadar güçlü bir araç olduğunu gösterir.
Kelimenin “gerçek anlamı” ya da bir diğer deyişle “asıl anlamı,” bir sözcüğün en yaygın, en çok bilinen ve en temel anlamını ifade eder. Bu anlam, sözcüğün dildeki ilk kullanımına ve en genel kabul gören tanımına dayanır. Gerçek anlam, genellikle sözcüklerin sözlüklerde verilen ilk anlamı olarak karşımıza çıkar ve bu kullanım, genelde mecazi ya da terim olarak kullanılan anlamlardan daha temeldir.
Gerçek anlam, bir kelimenin günlük konuşma ve yazıda en sık rastlanan ve en doğrudan anlamıdır. Bu kullanım, sözcüğün başka anlamlar kazanmadan önceki ilk ve en temel kullanımına dayanır. Özellikle dil öğreniminde ve dilin doğru kullanımında gerçek anlamın bilinmesi önemlidir. Bu sayede iletişimde anlam kaymalarının önüne geçilmiş olur.
Sözcüklerin her biri evrendeki bir varlığı, kavramı veya eylemi dilde temsil eder. Sözcüklerin işaret ettiği şeyler somut olduğunda, bu sözcükler de somut; soyut olduğunda ise soyut anlam taşır.
Somutluğu beş duyu ile algılanabilme; soyutluğu ise beş duyu ile algılanamama olarak tanımlayabiliriz.
Örneğin ışık, taş, su, hava, ses, renk, toprak, insan gibi varlıklar somut anlam taşırken; akıl, düşünce, cennet, melek, sevgi, dert gibi kavramlar soyut anlam taşır.
Bazen sözcüklerin somut veya soyut anlam taşıma durumu, cümlenin bağlamına göre değişir.
Somut anlamlı bir sözcüğün cümlede soyut anlam kazanmasına soyutlama; soyut anlamlı bir sözcüğün somut anlamda kullanılmasına ise somutlama denir.
Soyutlama ve somutlamayı karıştırmamak için cümledeki kelimenin ilk hali dikkate alınmalıdır. İlk hali somut ise soyutlaşmış, soyut ise somutlaşmıştır.
Soyutlama ve somutlama, dilde anlam derinliği ve zenginlik sağlar. Günlük dilde sıkça kullanılan bu iki kavram, edebi eserlerde ve söylemlerde de önemli bir yer tutar. Soyutlama, bir olguyu, düşünceyi veya duyguyu daha anlaşılır ve etkileyici kılmak için somut unsurlarla bağdaştırma işlemi iken, somutlama soyut bir kavramı fiziksel özelliklerle ifade etme yöntemidir.
Bu şekilde dilimizdeki soyut ve somut kavramların birbirleriyle nasıl etkileşime geçtiğini ve anlamlarını nasıl zenginleştirdiğini görebiliriz.
Tanım: Soyut anlam, beş duyu organıyla doğrudan algılanamayan, genelde düşünce, duygu veya kavramları ifade eden kelimelerin taşıdığı anlamdır. Soyut anlamlar, fiziksel bir karşılığı olmayan, ancak zihinsel ve duygusal düzeyde varlık gösteren ögeleri ifade eder.
Özellikler:
Örnekler:
Tanım: Somut anlam, beş duyu organıyla algılanabilen, fiziksel olarak varlığı gözlemlenebilir nesneleri, olayları veya durumları ifade eden kelimelerin taşıdığı anlamdır.
Özellikler:
Örnekler:
Somut ve soyut anlam ayrımı, kelimelerin günlük ve edebi kullanımında önemli bir yere sahiptir. Bu ayrım, dilin anlam katmanlarını zenginleştirir ve yazarların, konuşmacıların duygu ve düşüncelerini daha etkin bir şekilde ifade etmelerine olanak tanır. Soyut kavramlar, genellikle felsefi veya edebi metinlerde daha yoğun kullanılırken, somut kavramlar bilimsel veya teknik yazımda daha sık tercih edilir.
Yan anlam, sözcüğün temel anlamıyla ilgili olarak zamanla yeni anlamlar kazanmasıdır. Bu ilgi, genellikle temel anlam ile yan anlamlar arasında görev veya şekil yönünden benzerlikten kaynaklanır.
Yan anlamda kullanılan sözcükler, temel anlamlarıyla doğrudan ilişkili olup, şekil veya görev benzerliği taşır. Aşağıdaki cümlelerde koyu renkle yazılmış sözcükler yan anlamda kullanılmıştır:
Yan anlam kullanımı, sözcüklerin temel anlamlarıyla ilişkilidir ve bağlama göre farklı anlamlar kazanabilir. İşte yan anlamda kullanılan daha fazla örnek:
Yan anlam, sözcüklerin zamanla kazandığı ek anlamları ifade eder. Aşağıdaki örnekler, sözcüklerin temel anlamlarından türeyen yan anlamları gösterir:
Bu örnekler, dildeki sözcüklerin ne kadar zengin ve çok katmanlı olduğunu gösterir. Sözcükler, kullanıldıkları bağlama göre farklı anlamlar kazanarak dilin esnekliğini ve zenginliğini artırır. Yan anlam, dilin dinamik yapısını ve sözcüklerin farklı bağlamlarda nasıl yeni anlamlar kazandığını ortaya koyar.
Sözcük, dilin anlam taşıyan en küçük birimidir. Duygu ve düşüncelerimizi ifade etmek için sözcüklerden yararlanırız. Bu nedenle, sözcükler duygularımızı ve düşüncelerimizi simgeleyen göstergeler olarak kabul edilir. Sözcükler, kavramların sese dönüşmüş biçimleridir. Bir kısmı tek başına anlam ifade eder ve duygu, düşünce, varlık, durum bildirir. Örneğin, mutluluk, bilgi, ağaç, uyumak gibi kelimeler bu kategoridedir. Ancak, bazı sözcükler tek başına anlam taşımaz ve cümle içinde diğer sözcüklerle bağlam ilişkileri kurar. Bu tür sözcükler arasında ve, ama, hatta, göre, kadar, gibi gibi bağlaçlar ve edatlar bulunur.
Sözcükler genellikle birden çok kavramı yansıtabilir. Bu anlamlar, sözcüklerin kullanıldıkları bağlama göre belirlenir. Temel anlam, bir sözcüğün bağlamdan bağımsız olarak akla ilk gelen anlamıdır. Sözcüğün temel anlamıyla kullanılması, tek başına taşıdığı anlam ile cümle içinde kazandığı anlamın örtüşmesidir. Temel anlam, bir sözcüğün yansıttığı ilk kavramdır. Sözcük, tek başına iken temel anlamıyla düşünülür.
Aşağıdaki cümlelerde koyu renkle yazılmış sözcükler gerçek anlamda kullanılmıştır:
Çoğu sözcük zaman içinde tarihsel, toplumsal gelişmeler ve bireysel özelliklerin etkisiyle anlam çerçevesini genişletmiş ve çok anlamlı hale gelmiştir. Anlam çerçevesinin genişleyerek çok anlamlılığın oluşmasında kavramlar arasında benzerlik, yakınlık gibi ilgilere dayalı aktarmalar etkili olmuştur.
Çok anlamlılık, dilin zenginliğini ve esnekliğini gösterir. Her bir sözcük, kullanıldığı bağlama göre farklı anlamlar taşıyabilir.
Bu örnekler, Türkçe sözcüklerin zengin ve çok yönlü yapısını gösterir. Sözcüklerin anlamları, kullanım bağlamlarına göre değişiklik gösterebilir ve çok çeşitli kavramları ifade edebilir. Bu, dilin esnekliğini ve derinliğini ortaya koyar.
Türkçe, tarih boyunca Arapça ve Farsça gibi dillerden etkilenmiş, bu etkileşimler sonucunda ses sistemine özgü kurallar ve istisnalar kazanmış bir dildir. İşte bu ses özellikleri ve örnekleri:
Modern Türkçede doğal olarak uzun ünlüler bulunmaz. Bununla birlikte, Arapça ve Farsça kökenli sözcüklerde uzun ünlüler mevcuttur. Bu kelimeler Türkçeye geçerken orijinal dildeki ünlü uzunlukları korunmuştur, ancak Türkçe yazımda bu uzunluklar özel işaretlerle belirtilmez.
Bazı kelimelerde, anlam farklılıklarını göstermek için ünlülerin üzerine uzunluk işareti konulur. Bu, yazı dilinde bazen kullanılsa da günlük dilde yaygın değildir.
Türkçe’deki bazı özel adlar ve Arapça, Farsça kökenli kelimeler, ince “g” ve “k” seslerinden sonra gelen “a” ve “u” ünlülerini içerir. Bu ünlüler, kelimenin kökenine bağlı olarak korunur ve yazımda bu ince sesler özel işaretlerle gösterilir.
Türkçe’de genel kural olarak iki ünlü doğrudan yan yana gelmez. Ancak, yabancı kökenli bazı kelimeler bu kuralın dışında kalabilir.
Türkçe kelime yapısında, genellikle iki ünsüz yan yana gelmez. Ancak, yabancı kökenli sözcüklerde bu durum gözlemlenebilir.
Türkçede doğal olarak “f, h, j, v” sesleri bulunmaz. Ancak, bu sesler yabancı dillerden alınan kelimelerde ve yansıma sözcüklerde yer alabilir.
Türkçede yansıma sözcükler ve ünlemler, genel ses kurallarına uymayabilir. Bunlar sesleri taklit eden veya duygusal ifadeler içeren kelimelerdir.
Bazı Türkçe kelimeler zamanla ses değişimine uğramış ve asıl hallerinden farklılaşmıştır.
Bu özellikler, Türkçenin zengin ses yapısını ve dilin evrimini gösterir. Türkçenin sesbilimsel kuralları ve istisnaları, dilin nasıl işlediğini ve dili şekillendiren tarihî ve kültürel etkileri anlamamızı sağlar.
Zıt anlamlı kelime, bir dildeki iki kelimenin birbirine karşıt ya da zıt anlamlar taşıdığını ifade eder. Bu kelimeler, genellikle bir durumu, özelliği, miktarı veya pozisyonu ifade ederken kullanılır ve birbiriyle doğrudan zıtlık oluşturur. Zıt anlamlı kelimeler, dilin zenginliğini ve ifade çeşitliliğini artırır, aynı zamanda karşılaştırmalar yaparak anlatımı güçlendirir.
Bu tür kelimeler, Türkçe’de anlatımları güçlendirir, yazıları daha renkli ve anlaşılır kılar. Zıt anlamlı kelimeler, dil öğreniminde de önem