Günlük, bir kişinin yaşadığı olayları, hissettiklerini, düşüncelerini ve izlenimlerini günbegün kaydettiği yazı türüdür. Kişi bu tür yazıları genellikle başkaları için değil, kendisi için yazar, bu nedenle yazılarda sanatsal kaygı güdülmez. Eski Türk edebiyatında “ruznâme” olarak bilinen bu tür, modern anlamda edebiyatımızda fazla gelişmemiştir. Batı tarzında yazılan ilk günlük örneği, Direktör Ali Bey’in Seyahat Jurnali adlı eseridir. Nurullah Ataç, bu türdeki yazılarını “günce” olarak adlandırmış ve “günce” terimini Türk edebiyatına kazandıran ilk kişi olmuştur. Günlük türünde eser veren ünlü yazarlar arasında Falih Rıfkı Atay, Ömer Seyfettin, Nigâr Hanım ve Salah Birsel gibi isimler sayılabilir.
Bu sabah alayla birlikte yola çıktık. Hava oldukça güzeldi. Şimdi karargâha ulaştık, ancak çadırlar henüz kurulmadı. Yorgunluktan bitap düşmüş durumdayım ve başım biraz ağrıyor. Yolda mola verdiğimizde bir Turan gazetesi bulduk. Tarih 2 Teşrin-i Evvel olarak kaydedilmişti. Bulgaristan’ın Sırbistan ile ilişkilerini kestiği yazıyordu. Ayrıca Vedranye yakınlarındaki bir zaferden de söz ediyordu… (Ömer Seyfettin, 5 Teşrin-i Evvel ‘Ekim’)