Aşık Murat Çobanoğlu Kimdir? Sanatı ve Eserleri

Ekim 6, 2024 - Okuma süresi: 8 dakika

Âşık Murat Çobanoğlu: Türk Halk Müziğinin Önemli Temsilcisi

Giriş

Âşık Murat Çobanoğlu, 1940 yılında Kars’ın Arpaçay ilçesine bağlı Koç köyü‘nde çiftçi bir ailenin çocuğu olarak hayata gözlerini açmıştır. Babası, ünlü halk ozanı Âşık Şenlik‘in çıraklarından biri olan Âşık Gülistan, annesi ise Lala Hanım’dır. Ailesinin geçim mücadelesi içinde büyüyen Murat Çobanoğlu, özellikle babasının müziğe olan tutkusundan etkilenmiştir. 1970’li yıllarda ailesiyle birlikte İzmir‘e yerleşen Âşık Gülistan, oğlu Murat’ı müziğin derinliklerine yönlendirir.

Küçük yaşlardan itibaren müziğe olan ilgisiyle öne çıkan Âşık Murat Çobanoğlu, ilkokul eğitimine devam ederken, ilk bağlama derslerini babasından ve yörenin tanınmış müzisyenlerinden almıştır. Çıldırlı Şenlik‘in çıraklarından aldığı dersler, onun müziğe olan tutkusunu artırmış ve yeteneğini geliştirmiştir.

Sanat Hayatı

Âşık Murat Çobanoğlu, 1951 yılında gördüğü bir rüyadan sonra saz çalmaya ve şiir söylemeye başlamıştır. 14 yaşında türkü söylemeye başlaması, onun için önemli bir dönüm noktası olmuştur. 1966 yılında düzenlenen Konya Âşıklar Bayramı’na katılması, onun için geleneksel âşıklık geleneğinin bir parçası haline gelmiştir. Bu bayram, zamanla onun kariyerinin en önemli taşlarından biri olurken, Konya, Artvin, Erzurum ve Mut’ta düzenlenen çeşitli yarışmalarda önemli başarılar elde etmiştir.

Âşık Murat Çobanoğlu, radyo ve televizyon programlarında yaptığı atışmalarla da dikkat çekmiş; Türkiye ve dünya genelinde aşıklık geleneği ve Halk Edebiyatı üzerine pek çok seminer düzenlemiştir. 1971 yılında Kars’ta açtığı “Çobanoğlu Halk Ozanları Kahvesi”, ozanların yetişmesi açısından önemli bir okul işlevi görmüş ve birçok sanatçının yetişmesine katkıda bulunmuştur.

Edebi Kişiliği

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı’nın en önemli temsilcilerinden biri olan Âşık Murat Çobanoğlu, aşıklık geleneğini başarıyla sürdüren sanatçılardandır. Sazına hâkimiyeti ve milli duygularını etkili bir biçimde ifade etmesi, onu halk arasında sevilen bir sanatçı yapmıştır. 1966’dan vefatına kadar her yıl düzenli olarak katıldığı Konya Âşıklar Bayramı, onun sanatına olan tutkusunu ve azmini göstermektedir.

Kars’taki kahvehanesinde usta-çırak ilişkisini güçlendirerek aşıklık geleneğinin sürmesini sağlamış; genç nesillere kendi türküleri ve diğer güzel türküleri aktarmada büyük bir rol oynamıştır. Türkülü hikâyeler anlatmada ustalığıyla dikkat çeken Çobanoğlu, sesindeki güzellik ve etkileyiciliği ile dinleyicilerini etkilemiştir. Şiirlerinde sık sık öğüt verme amacı gütmesi, onun didaktik özelliklerini ortaya çıkarmaktadır. Özellikle “Kiziroğlu” türküsü, onun en bilinen eserlerinden biri olarak öne çıkmıştır.

Ödülleri ve Eserleri

Âşık Murat Çobanoğlu, sanat hayatı boyunca birçok plak ve kaset doldurmuş, iki altın plak kazanarak Türk müziğine önemli katkılarda bulunmuştur. Hayatı ve sanatıyla ilgili Ali Kafkasyalı tarafından hazırlanan “Âşık Murat Çobanoğlu, Hayatı, Sanatı, Eserleri” adlı kitap, onun yaşamına ve eserlerine ışık tutmaktadır.

Örnek Eserler

Âşık Murat Çobanoğlu’nun eserleri, onun sanat anlayışını ve duygusal derinliğini yansıtan önemli örnekler sunmaktadır. İşte onun bazı şiirlerinden örnekler:

Şiir Örnekleri

Şiir Başlığı Özellikleri
Neyine Güvenem Yalan Dünyanın Klasik Türk şiirinin derin duygularını yansıtan bir eser.
İster Benden Aşk ve özlem temalarını işlerken, doğanın güzelliklerini de konu alır.
Neyine Güvenem Yalan Dünyanın
Neyine güvenem yalan dünyanın
Kerem'i yandırıp kül etmedi mi
On bir ay bülbülü ettirdi feryat
Gül için bülbülü lal etmedi mi

Bülbül aşık idi gonca güllere
Arzusun söylerdi esen yellere
Mecnun Leyla için düştü çöllere
Ferhat'a dağları yol etmedi mi

Çobanoğlu yaram döndü çıbana
Kurduğum bağlarım oldu virane
Kardeşi Yusuf'u attı zindana
Kaderi Mısır'da kul etmedi mi

İster Benden
Sevdiğim yar bana göndermiş name
Rüzgâr dokunmamış dal ister benden
Bir lezzet olmasın onun tadında
Hiç arı görmemiş bal ister benden

Ne bir çiçeğim var ne de bir bağım
Ne bir sedirim var ne de konağım
Ne bir yuvam vardır ne de otağım
Al kuşam içinde şal ister benden

Ben bu gidiş ilen nereye varam
Derman bulabilmem yaramı saram
Ne bir çölüm vardır ne bir sahram
Yine yüce dağdan yol ister benden

Sonuç

Âşık Murat Çobanoğlu, Türk halk müziğinde derin izler bırakmış, sazıyla ve sözüyle pek çok insanın kalbine dokunmuş bir sanatçıdır. Kars’tan İzmir’e uzanan yaşam serüveni boyunca, aşıklık geleneğini yaşatmış ve genç nesillere bu geleneği aktararak önemli bir miras bırakmıştır. 26 Mart 2005 tarihinde Ankara’da hayata veda eden Çobanoğlu, memleketi Kars’ta toprağa verilmiştir. Anısına her yıl Kars Belediyesi tarafından düzenlenen “Murat Çobanoğlu Âşıklar Bayramı”, onun anısını yaşatmaya devam etmektedir.

Google Arama Anahtar Kelimeleri

Âşık Murat Çobanoğlu hayatı, Âşık Murat Çobanoğlu kimdir, Âşık Murat Çobanoğlu eserleri, Âşık Murat Çobanoğlu şiirleri, Âşık Murat Çobanoğlu ödülleri.


Yorumlar

Aslı17-10-2025 11:54

Türk halk ozanlığı geleneğinin, bilhassa Kars aşıklık mektebinin en gür ve en tanınmış seslerinden biri olan Aşık Murat Çobanoğlu, sadece bir saz ve söz ustası değil, aynı zamanda yüzlerce yıllık bir kültürün 20. yüzyıldaki en önemli taşıyıcılarından biridir. Onun sanatı, Anadolu'nun kadim hikaye anlatıcılığı, şiir ve müzik geleneğinin zirve noktalarından birini temsil eder. Çobanoğlu'nu anlamak, yalnızca bir sanatçının hayatını öğrenmek değil, aynı zamanda aşıklık geleneğinin ne denli köklü ve zengin bir dünya olduğunu kavramaktır.

1940 yılında Kars'ın Arpaçay ilçesine bağlı Koçköyü'nde dünyaya gelen Murat Çobanoğlu, bu geleneğin içine doğmuştur. Babası, yine dönemin önemli aşıklarından olan Aşık Gülistan Çobanoğlu'dur. Bu durum, onun sanat yolculuğunu derinden etkilemiştir. Aşıklık geleneğindeki en temel öğrenme metodu olan usta-çırak ilişkisi, onun için aile ocağında başlamıştır. Babasının dizinin dibinde sazı, sözü, deyişi, hikayeyi ve en önemlisi aşıklık adabını öğrenmiştir. Küçük yaşlardan itibaren köy düğünlerinde, meclislerde ve kahvehanelerde babasının yanında çıraklık yapmış, geleneğin tozunu yutarak pişmiştir. Bu erken dönem tecrübesi, onun ileride ulaşacağı ustalığın temelini atmıştır.

Murat Çobanoğlu'nun sanatının ayırt edici özelliklerinin başında, eşi benzeri az bulunur ses tonu gelir. Dağları titreten, yankı uyandıran, mikrofonsuz dahi en kalabalık meydanları doldurabilen volümlü ve tok bir sese sahipti. Sesi, sadece yüksekliğiyle değil, aynı zamanda taşıdığı duygu ve otoriteyle de dinleyiciyi anında etkisi altına alırdı. Kahramanlık türküleri söylerken bir komutan edasıyla gürler, bir aşk deyişinde ise aynı sesle yürekleri titretirdi. Onun sesi, sazıyla birleştiğinde adeta bir orkestra etkisi yaratırdı. Saz çalma tekniği ise virtüöziteden ziyade, söze ve makama hizmet eden, ritmik ve güçlü bir yapıya sahipti. Sazı, onun için sadece bir eşlik enstrümanı değil, sözünün en sadık yoldaşı ve tamamlayıcısıydı.

Çobanoğlu'nun sanatının bir diğer zirve noktası ise irticalen (doğaçlama) şiir söyleme yeteneğidir. Aşıklık geleneğinin en zorlu sınavlarından olan atışma, onun en parlak olduğu alanlardan biriydi. Atışma, ozanların belirli bir ayak (kafiye) ve konu üzerinde, sazları eşliğinde doğaçlama şiirlerle birbirlerine üstünlük kurmaya çalıştığı bir söz düellosudur. Çobanoğlu, başta Aşık Şeref Taşlıova olmak üzere dönemin en büyük aşıklarıyla sayısız atışma yapmış ve bu alandaki dehasını kanıtlamıştır. Zekası, hazırcevaplılığı, zengin kelime dağarcığı ve anında uygun kafiyeyi bulabilme yeteneği, onu atışma meydanlarının en korkulan ve saygı duyulan isimlerinden biri yapmıştır.

Bir aşığın en önemli vasıflarından biri de hikaye anlatıcılığıdır. Murat Çobanoğlu, Kerem ile Aslı, Köroğlu, Tahir ile Zühre gibi klasik halk hikayelerini kendine has üslubuyla saatlerce anlatabilen bir meddahtı. Anlatımında sadece düz anlatıya başvurmaz, hikayenin en can alıcı yerlerinde araya girerek konuyla ilgili deyişler, türküler söyler, dinleyicinin duygusal yoğunluğunu en üst seviyeye çıkarırdı. Bu performanslar, onun sadece bir müzisyen değil, aynı zamanda bir tiyatro sanatçısı ve kültürel bellek taşıyıcısı olduğunu gösterir.

Eserlerine gelindiğinde, Murat Çobanoğlu denince akla ilk gelen şüphesiz "Kiziroğlu Mustafa Bey" türküsüdür. Bu eser, onun sesi ve yorumuyla adeta özdeşleşmiştir. Bir Köroğlu kolu olan bu kahramanlık türküsünü, onun kadar heybetli ve etkileyici yorumlayan olmamıştır. Ancak repertuvarı bununla sınırlı değildir. Toplumsal eleştirilerini dile getirdiği "Nesini Söyleyim Canım Efendim", sevdayı anlattığı "Yaradan (Bir Ay Doğar İlk Akşamdan Geceden)", gurbet ve hasreti işlediği deyişleri ve daha nice eseri, halk müziği arşivinin en değerli parçaları arasında yer almaktadır. Eserlerinde kullandığı dil, sade, anlaşılır ancak bir o kadar da derin ve şiirseldir.

Murat Çobanoğlu, geleneğin köy meydanlarından ve kahvehanelerden çıkıp radyo, televizyon ve büyük konser salonlarına taşınmasında da kilit bir rol oynamıştır. Özellikle Konya Aşıklar Bayramı gibi organizasyonların yıldız ismi olmuş, aşıklık geleneğinin kentli kitleler tarafından da tanınmasını ve sevilmesini sağlamıştır. Bu yönüyle, gelenek ile modern dünya arasında bir köprü vazifesi görmüştür.

2005 yılında aramızdan ayrılan Aşık Murat Çobanoğlu, ardında sadece unutulmaz türküler değil, aynı zamanda bir geleneğin nasıl yaşatılacağına dair somut bir örnek bırakmıştır. O, aşıklık makamının sadece saz çalıp türkü söylemekten ibaret olmadığını; aynı zamanda bir bilgelik, bir hafıza, bir duruş ve bir ahlak gerektirdiğini tüm sanat hayatı boyunca göstermiştir. Kars'ın soğuk ve yüksek platolarından yükselen o gür ses, bugün hala Anadolu'nun kültürel hafızasında yankılanmaya devam etmektedir.

***

Murat Çobanoğlu Kiziroğlu Mustafa Bey dinle
Aşık Murat Çobanoğlu hayatı ve eserleri
Kars aşıklık geleneği nedir
En ünlü halk ozanları kimlerdir

Yorum Bırak