Eş Anlamlı ( Anlamdaş) Kelimeler

Kasım 28, 2024 Okuma süresi: 56 dakika

Eş Anlamlı Kelimeler

Eş Anlamlı Kelimeler Nedir?

Eş anlamlı kelimeler, aynı ya da çok yakın anlamları ifade eden kelimelerdir. Bu tür kelimeler, dilde anlam zenginliği ve çeşitliliği sağlar, aynı zamanda yazarların ve konuşmacıların ifadelerini çeşitlendirme imkanı tanır. Eş anlamlı kelimeler Türkçe’de “anlamdaş” veya “eş anlam” olarak da bilinir.

Eş Anlamlı Kelimelerin Özellikleri

  1. Anlam Zenginliği: Eş anlamlı kelimeler, dilin anlam yelpazesini genişletir.
  2. Dilin Esnekliği: Çeşitli durumlar ve bağlamlar için alternatif ifadeler sunar.
  3. Retorik Güç: Yazılı ve sözlü anlatımda etkileyicilik ve vurgulamak için kullanılır.

Eş Anlamlı Kelime Örnekleri

  1. Mutlu – Mesut:
    • Kullanım: O gün çok mutlu/mesut bir gün geçirdim.
    • Açıklama: Her iki kelime de genel bir memnuniyet ve iyi olma halini ifade eder.
  2. Zarar – Hasar:
    • Kullanım: Depremden büyük zarar/hasar gördük.
    • Açıklama: Zarar ve hasar, maddi veya manevi kayıpları ifade eder.
  3. Cesaret – Yiğitlik:
    • Kullanım: O, büyük bir cesaret/yiğitlik gösterdi.
    • Açıklama: Cesaret ve yiğitlik, korku ve endişe karşısında gösterilen direnç ve kahramanlık .
  4. Korku – Dehşet:
    • Kullanım: Film bana korku/dehşet verdi.
    • Açıklama: Korku ve dehşet, yoğun bir endişe veya korku hissi yaratır.
  5. Geliştirmek – İlerletmek:
    • Kullanım: Teknolojiyi geliştirmek/ilerletmek ülkeler için önemlidir.
    • Açıklama: Geliştirmek ve ilerletmek, bir durumu veya nesneyi daha iyi bir konuma taşıma eylemidir.

Eş Anlamlı Kelimelerin Kullanım Alanları

  • Edebiyat: Şairler ve yazarlar, şiir ve öykülerinde eş anlamlı kelimeleri kullanarak dilin estetik değerini artırır.
  • Akademik Yazı: Bilimsel veya akademik makalelerde, belirli terimlerin tekrarını engellemek için eş anlamlı kelimeler tercih edilir.
  • Günlük Konuşma: Günlük dilde, konuşmanın doğallığını ve akıcılığını sağlamak için çeşitli eş anlamlı kelimeler kullanılır.

Eş anlamlı kelimeler, Türkçe dil bilgisinin temel yapıtaşlarından biridir ve dil öğrenimi sürecinde bu kelimelerin bilinmesi, dil kullanımını daha etkin ve zengin hale getirir. Eş anlamlılar, dilin anlam katmanlarını derinleştirir ve dil kullanıcılarına daha esnek ifade imkanları sunar.

 

 

Eş Anlamlı (Synonymous) Kelime Örnekleri ve Açıklamaları

  1. Akıl – Zeka
    • Akıl: Düşünme yetisi, mantık.
    • Zeka: Anlama, kavrama ve problem çözme yeteneği.
  2. Korku – Dehşet
    • Korku: Tehlike veya zarar gelme ihtimaline karşı duyulan endişe.
    • Dehşet: Aşırı korku, panik.
  3. Cesur – Yiğit
    • Cesur: Korkusuz, yürekli.
    • Yiğit: Kahraman, cesur.
  4. Mutlu – Mesut
    • Mutlu: Huzurlu ve sevinçli.
    • Mesut: Mutlu, bahtiyar.
  5. Üzgün – Kederli
    • Üzgün: Mutsuz, sıkıntılı.
    • Kederli: Üzgün, dertli.
  6. Güzel – Hoş
    • Güzel: Estetik olarak beğenilen, çekici.
    • Hoş: Beğenilen, güzel.
  7. Kısa – Az
    • Kısa: Uzunluğun tersidir, küçük boyutlu.
    • Az: Miktar olarak yetersiz.
  8. Büyük – İri
    • Büyük: Boyut olarak geniş, büyük.
    • İri: Büyük, hacimli.
  9. Zayıf – Cılız
    • Zayıf: Güçsüz, kuvvetsiz.
    • Cılız: Zayıf, güçsüz.
  10. İnce – Narin
    • İnce: Kalın olmayan, zarif.
    • Narin: Hassas, ince.
  11. Hızlı – Süratli
    • Hızlı: Çabuk hareket eden, süratli.
    • Süratli: Hızlı, çabuk.
  12. Yeni – Taze
    • Yeni: İlk defa yapılmış veya alınmış.
    • Taze: Henüz olmuş, yeni.
  13. Sıcak – Ilık
    • Sıcak: Isı derecesi yüksek.
    • Ilık: Hafif sıcak, soğuk olmayan.
  14. Soğuk – Serin
    • Soğuk: Isı derecesi düşük.
    • Serin: Ilık ile soğuk arası, ferah.
  15. Eski – Antika
    • Eski: Zaman içinde yıpranmış, kullanılmış.
    • Antika: Çok eski ve değerli.
  16. Uzak – Irak
    • Uzak: Mesafe olarak çok ileride.
    • Irak: Uzak, mesafeli.
  17. Yakın – Yanaşık
    • Yakın: Mesafe olarak az ileride.
    • Yanaşık: Yakın, bitişik.
  18. Geniş – Enli
    • Geniş: Boyut olarak geniş, yayvan.
    • Enli: Geniş, enli.
  19. Dar – Sıkışık
    • Dar: Genişliğin tersi, sıkışık.
    • Sıkışık: Dar, hareket alanı az.
  20. Yüksek – Uzun
    • Yüksek: Boyut olarak yukarıda.
    • Uzun: Yüksek, boyu fazla.
  21. Alçak – Basık
    • Alçak: Yüksekliğin tersi.
    • Basık: Alçak, tavanı düşük.
  22. Zengin – Varlıklı
    • Zengin: Mal ve mülk bakımından çok.
    • Varlıklı: Zengin, servet sahibi.
  23. Fakir – Yoksul
    • Fakir: Gelir ve imkanları az.
    • Yoksul: Fakir, ihtiyaç içinde.
  24. Kibar – Nazik
    • Kibar: İnce, saygılı.
    • Nazik: Kibar, ince ruhlu.
  25. Kaba – Hoyrat
    • Kaba: Nezaketsiz, sert.
    • Hoyrat: Kaba, haşin.
  26. Zor – Güç
    • Zor: Yapılması güç olan.
    • Güç: Zor, kuvvet gerektiren.
  27. Kolay – Basit
    • Kolay: Yapılması zahmetsiz.
    • Basit: Kolay, karmaşık olmayan.
  28. Sağlam – Dayanıklı
    • Sağlam: Bozulmayan, güçlü.
    • Dayanıklı: Sağlam, uzun ömürlü.
  29. Kırılgan – Narin
    • Kırılgan: Kolay kırılan.
    • Narin: Kırılgan, hassas.
  30. Doğru – Gerçek
    • Doğru: Yanlış olmayan.
    • Gerçek: Doğru, hakikat.
  31. Yanlış – Hatalı
    • Yanlış: Doğru olmayan.
    • Hatalı: Yanlış, eksik.
  32. Dost – Arkadaş
    • Dost: Yakın ve güvenilir kimse.
    • Arkadaş: Dost, yoldaş.
  33. Düşman – Hasım
    • Düşman: Karşıt, zarar vermek isteyen.
    • Hasım: Düşman, rakip.
  34. Tatlı – Şekerli
    • Tatlı: Şeker içeren, hoş tatlı.
    • Şekerli: Tatlı, şekerli.
  35. Acı – Ekşi
    • Acı: Yakıcı tat.
    • Ekşi: Acı, asidik tat.
  36. Uyanık – Açık göz
    • Uyanık: Tetikte olan, uykuda olmayan.
    • Açık göz: Uyanık, dikkatli.
  37. Yorgun – Bitkin
    • Yorgun: Enerjisi tükenmiş.
    • Bitkin: Yorgun, güçsüz.
  38. Uykulu – Mahmur
    • Uykulu: Uyku ihtiyacı olan.
    • Mahmur: Uykulu, gözleri ağırlaşmış.
  39. Temiz – Pak
    • Temiz: Kirlenmemiş.
    • Pak: Temiz, saf.
  40. Kirli – Pis
    • Kirli: Temiz olmayan.
    • Pis: Kirli, kötü kokulu.
  41. Mutlu – Sevinçli
    • Mutlu: Huzurlu ve neşeli.
    • Sevinçli: Mutlu, keyifli.
  42. Korkak – Ürkmüş
    • Korkak: Korku duyan.
    • Ürkmüş: Korkak, tedirgin.
  43. Sakin – Huzurlu
    • Sakin: Sessiz, dingin.
    • Huzurlu: Sakin, rahat.
  44. Kızgın – Öfkeli
    • Kızgın: Sinirlenmiş.
    • Öfkeli: Kızgın, hiddetli.
  45. Nazik – Kibar
    • Nazik: İnce, saygılı.
    • Kibar: Nazik, zarif.
  46. Uysal – Sakin
    • Uysal: İtaatkar, yumuşak başlı.
    • Sakin: Uysal, sessiz.
  47. Vefalı – Sadık
    • Vefalı: Sadakatli, bağlı.
    • Sadık: Vefalı, güvenilir.
  48. Hain – Vefasız
    • Hain: İhanet eden.
    • Vefasız: Hain, bağlı olmayan.
  49. Bağışlamak – Affetmek
    • Bağışlamak: Suçu hoş görmek.
    • Affetmek: Bağışlamak, merhamet göstermek.
  50. Öldürmek – Katletmek
    • Öldürmek: Hayatına son vermek.
    • Katletmek: Öldürmek, can almak.

 

 

EŞ ANLAMLI SÖZCÜKLER SÖZLÜĞÜ

– A –

  • aba – üstlük
  • abartı – mübalağa
  • abece – alfabe
  • abecesel – alfabetik
  • abes – boş – gereksiz
  • abide – anıt
  • abluka – kuşatma
  • abuk sabuk – anlamsız
  • abullabut – hantal, kaba
  • abus – somurtkan
  • acar – cesur, becerikli
  • acaba -acep
  • acayip – garip
  • acele – çabuk – ivedi
  • Acemce – Farsça
  • acemi – toy, bilgisiz
  • acı – üzüntü – ıstırap
  • acıma – merhamet
  • acımasız – gaddar
  • açıkgöz – kurnaz
  • ad – isim
  • adale – kas
  • adalet – hak
  • adet – tane
  • âdet – gelenek – töre
  • adıl – zamir
  • ak – beyaz
  • anlam – mana
  • anlamdaş – eş anlamlı
  • anlatım – ifade
  • ant – yemin
  • apse – iltihap
  • ara – fasıla
  • araç – vasıta
  • arıza – bozukluk
  • arka – geri
  • armağan – hediye
  • art – arka
  • arzu – istek
  • asır – yüzyıl
  • asil – soylu
  • aş – yemek
  • aşırmak – çalmak
  • ata – cet
  • atak – girişken
  • atamak – tayin etmek
  • atölye – işlik
  • avare – serseri
  • ayakkabı – pabuç
  • ayakyolu – hela
  • aylak – serseri
  • ayraç – parantez
  • ayrıcalık – imtiyaz
  • aza – üye …

– B –

  • bacı – kız kardeş
  • bağışlamak – affetmek
  • bağnaz – yobaz
  • bakış – nazar
  • barış – sulh
  • basımevi – matbaa
  • basit – yalın
  • baş – kafa
  • başkaldırı – isyan
  • başkan – reis
  • başkent – başşehir
  • başvuru – müracaat
  • batı – garp
  • bayağı – adi – aşağılık
  • bayındır – mamur
  • bayındırlık – imar
  • baytar – veteriner
  • bazı – kimi
  • bedava – parasız
  • beden – gövde
  • beğeni – zevk
  • belde – şehir
  • belge – vesika
  • bellek – hafıza
  • bencil – egoist
  • benlik – kişilik
  • benzer – eş
  • beraber – birlikte
  • bereket – bolluk
  • berrak – duru
  • besin – gıda
  • beyanat – demeç
  • beyaz – ak
  • beygir – at
  • beyhude – boşuna
  • biçare – zavallı
  • biçim – şekil
  • bilakis – tersine
  • bilgin – alim
  • bilgisiz – cahil
  • bilhassa – özellikle
  • bilim – ilim
  • bilgisiz – cahil
  • bilinç – şuur
  • bina – yapı
  • bir – tek
  • birden – ani
  • birdenbire – aniden
  • birey – fert
  • biricik – tek
  • bitki – nebat
  • bol – geniş
  • boylam – meridyen
  • bozkır – step
  • bucak – nahiye
  • buğu – buhar
  • buhran – bunalım
  • buyruk – emir
  • büro – ofis – yazıhane …

 – C –

  • cahil – bilgisiz
  • caka – gösteriş
  • camekan – vitrin
  • canlı – diri
  • cazibe – çekim
  • cehalet – bilgisizlik
  • celse – oturum
  • cenk – savaş
  • cenup – güney
  • cerahat – irin
  • cerrah – operatör
  • cesur – yürekli
  • cet – ata
  • cevap – yanıt
  • ceviz – koz
  • cılız – sıska
  • ciddi – ağırbaşlı
  • cihaz – aygıt
  • cihet – yön
  • cilt – ten
  • cimri – pinti
  • cimri – hasis
  • cins – tür
  • civar – yöre
  • cömert – eli açık
  • cümle – tümce …

– Ç –

  • çabuk – acele
  • çağ – devir
  • çağdaş – modern – uygar
  • çağrı – davet
  • çamur – balçık
  • çare – deva
  • çehre – yüz
  • çeşit – tür
  • çeviri – tercüme
  • çığlık – feryat
  • çılgın – deli
  • çizelge – cetvel
  • çoğunluk – ekseriyet
  • çok – fazla ….

– D –

  • dahil – iç
  • daimi – sürekli
  • darbe – vuruş
  • dargın – küs
  • darılmak – küsmek
  • davet – çağrı
  • defa – kez
  • değer – kıymet
  • değerli – kıymetli
  • değnek – sopa
  • deli – çılgın
  • delil – kanıt
  • deneme – tecrübe
  • denetim – kontrol
  • deneyim – tecrübe
  • deprem – zerzele
  • dergi – mecmua
  • derhal – hemen
  • deri – ten
  • derslik – sınıf
  • devamlı – sürekli
  • devinim – hareket
  • devir – çağ
  • devir – tur
  • devre – dönem
  • dışalım – ithalat
  • dışsatım – ihracat
  • diğer – başka
  • dil – lisan
  • dilek – istek
  • diri – canlı
  • dize – mısra
  • dizi – sıra
  • doğa – tabiat
  • doğal – tabii
  • doğu – şark
  • doktor – hekim
  • donuk – mat
  • doruk – zirve
  • dönemeç – viraj
  • döşek – yatak
  • duru – berrak
  • durum – vaziyet
  • duygu – his
  • düş – rüya
  • düşünce – fikir
  • düzey – seviye
  • düzmece – sahte
  • düzyazı – nesir …

– E –

  • ebat – boyut
  • ebedi – sonsuz
  • ebeveyn – anne-baba
  • eda – naz
  • edat – ilgeç
  • edebiyat – yazın
  • efe – zeybek
  • egoist – bencil
  • ehemmiyet – önem
  • ek – ilave
  • eklem – mafsal
  • ekonomi – iktisat
  • elbise – giysi
  • emir – buyruk
  • emniyet – güvenlik
  • ender – nadir
  • endişe – kaygı
  • endüstri – sanayi
  • enkaz – yıkıntı
  • enlem – paralel
  • entari – giysi
  • enteresan – ilginç
  • erek – amaç
  • esas – temel
  • eser – yapıt
  • esir – tutsak
  • etki – tesir
  • etraf – çevre

-F-

  • faaliyet – etkinlik
  • faiz – nema
  • fakat – ama – lakin
  • fakir – yoksul – fukara
  • faktör – unsur
  • fare – sıçan
  • fark – ayrım
  • fasıla – ara
  • fayda – yarar
  • fazla – çok
  • felç – nüzul
  • fena – kötü
  • fer – ışık
  • fert – birey
  • feza – uzay
  • fiil – eylem
  • fikir – düşünce
  • file – ağ
  • füze – roket

-G-

  • garip – acayip
  • garp – batı
  • gaye – amaç
  • gayret – çaba
  • gebe – hamile
  • gelecek – istikbal – ati
  • gelenek – anane
  • gene – yine
  • genel – umumi
  • geri – art
  • gezmek – dolaşmak
  • gıda – besin
  • giysi – elbise
  • giz – sır
  • gizli – saklı
  • gökyüzü – sema
  • görev – vazife
  • gövde – beden
  • gözlem – rasat
  • güç – kuvvet – zor
  • güçlü – kuvvetli
  • güldürü – komedi
  • gülünç – komik
  • güney – cenup
  • güven – itimat
  • güz – sonbahar

-H-

  • haber – havadis, bilgi, salık
  • hadise – olay
  • hal – durum
  • halbuki – oysa
  • ham – olmamış
  • hane – ev
  • hareket – devinim
  • hariç – dış
  • harp – savaş
  • hasım – düşman
  • hasis – cimri – pinti
  • hasret – özlem
  • hassas – duygulu
  • hatıra – anı
  • hayal – düş
  • hayat – yaşam
  • haysiyet – onur
  • hediye – armağan
  • hekim – doktor
  • hela – tuvalet
  • hemen – derhal
  • hısım – akraba
  • hiddet – öfke
  • hikaye – öykü
  • hisse – pay
  • hudut – sınır
  • hususi – özel
  • hür – özgür

-I-

  • ılgım – serap
  • ılıca – kaplıca
  • ırak – uzak
  • ırgat – rençber
  • ırk – soy
  • ıra – karakter
  • ırmak – nehir
  • ısı – hararet
  • ısırmak – dişlemek
  • ısıölçer – kalorimetre
  • ıslah – düzeltme – iyileştirme
  • ıslahat – devrim – inkılap
  • ıslak – yaş
  • ıssız – tenha
  • ışık – ziya
  • ıtır – koku

-İ-

  • icat – buluş
  • iç – dahil
  • içten – samimi
  • idadi – lise
  • idare – yönetim
  • ihracat – dışsatım
  • ihtiyar – yaşlı
  • ihtiyaç – gereksinim
  • ikaz – uyarı
  • iktisat – ekonomi
  • ilan – duyuru
  • ilave – ek
  • ilgeç – edat
  • ilgi – alaka
  • ilginç – enteresan
  • ilim – bilim
  • ilişki – münasebet
  • imar – bayındır
  • imkan – olanak
  • imtihan – sınav
  • isim – ad
  • iskemle – sandalye
  • ithalat – dışalım
  • itibar – saygınlık
  • itimat – güven
  • itina – özen
  • izah – açıklama

– J –

  • jale – kırağı
  • jandarma – zaptiye
  • janjan – yanar döner
  • jant – ispit
  • japongülü – kamelya
  • jenerasyon – kuşak
  • jeolog – yer bilimci
  • jeoloji – yer bilimi
  • jest – çalım
  • jimnastik – idman – kültürfizik
  • jips – alçıtaşı
  • jurnal – kötüleme – ihbar yazısı
  • jurnalci – gammaz – muhbir
  • jülide – karışık – dağınık
  • Jüpiter – Erendiz
  • Jüri – seçici kurul …

-K-

  • kabiliyet – yetenek
  • kabus – karabasan
  • kafa – baş
  • kafi – yeter
  • kafiye – uyak
  • kalite – nitelik
  • kalp – yürek
  • kamu – halk
  • kanıt – delil
  • kapital – sermaye, ana mal
  • kanun – yasa
  • kara – siyah
  • karşın – rağmen
  • karşıt – zıt
  • kas – adale
  • katı – sert
  • kati – kesin
  • kayıp – yitik
  • keder – acı
  • kelime –sözcük
  • kenar – kıyı
  • kent – şehir
  • kere – defa – kez
  • kesin – kati
  • kılavuz – rehber
  • kırmızı – al
  • kıyı – sahil
  • kir – pislik
  • kirli – pis
  • kişi – şahıs
  • kocaman – iri
  • kolay – basit
  • komedi – güldürü
  • komik – gülünç
  • kontrol – denetim
  • konu – mevzu, bahis
  • konuk – misafir
  • konut – ev
  • koşul – şart
  • kural – kaide
  • kuruluş – müessese
  • kurum – kuruluş
  • kuşku – şüphe
  • kutsal – mukaddes
  • kuvvet – güç
  • kuzey – şimal
  • küme – grup
  • küs – dargın

-L-

  • laf – söz
  • lafazan – geveze
  • lahza – an
  • lakayıt – ilgisiz
  • lakin – ama, fakat
  • lal – dilsiz
  • latif – yumuşak, hoş
  • latife – şaka
  • leke – iz
  • lens – mercek
  • lider – önder
  • linet – sürgün
  • lisan – dil
  • logo -arma
  • löp – yumuşak
  • lüzumlu – gerekli
  • lüzumsuz – gereksiz

-M-

  • mabet – tapınak
  • macera – serüven
  • mafsal – eklem
  • mağlup – yenik
  • mahalli – yerel
  • mahcup – utangaç
  • mahluk – yaratık
  • mahpushane – cezaevi
  • mahsul – ürün
  • mana – anlam
  • mani – engel
  • manzara – görünüm
  • matbaa – basımevi
  • matem – yas
  • mebus – milletvekili
  • mecbur – zorunlu
  • mecmua – dergi
  • medeni – uygar
  • medeniyet – uygarlık
  • mektep – okul
  • mektup – name
  • melodi – ezgi
  • menfaat – çıkar
  • menfi – olumsuz
  • menkul – taşınır
  • meridyen – boylam
  • merkep – eşek
  • mesafe – ara
  • mesela – örneğin
  • mesele – sorun
  • mesken – konuk
  • meslek – iş
  • mesul – sorumlu
  • mesut – mutlu
  • meşhur – ünlü
  • meşrubat – içecek
  • merasim – tören
  • mevcut – var
  • meydan – alan
  • millet – ulus
  • milletvekili – mebus
  • milli – ulusal
  • misafir – konuk
  • misal – örnek
  • misli – katı
  • muallim – öğretmen
  • muavin – yardımcı
  • muharebe – savaş
  • muhtelif – çeşitli
  • muştu – müjde
  • mübarek – kutsal
  • müessese – kuruluş
  • mühim – önemli
  • mükafat – ödül
  • müsabaka – yarışma
  • müsait – uygun
  • müspet – olumlu
  • müstahsil – üretici
  • müstakil – bağımsız
  • müşteri – alıcı

-N-

  • nadir – ender
  • nakil – atama – taşıma
  • nakit – para – akça
  • nakliyeci – taşımacı
  • namzet – aday
  • nasihat – öğüt
  • nebat – bitki
  • neden – sebep
  • nefes – soluk
  • nehir – ırmak
  • nem – rutubet
  • nesil – kuşak
  • nesir – düzyazı
  • neşe – sevinç
  • netice – sonuç
  • nispet – oran
  • nitelik – kalite
  • noksan – eksik
  • numune – örnek
  • nutuk – söylev

-O-

  • okul – mektep
  • olanak – imkan
  • olası – mümkün
  • olay – vaka
  • olumlu – müspet
  • olumsuz – menfi
  • onarım – tamir
  • onay – tasdik
  • onur – şeref
  • oran – nispet
  • otlak – mera
  • oy – rey
  • ozan – şair

-Ö-

  • öbek – grup
  • öbür – diğer
  • ödenti – aidat
  • ödlek – korkak
  • ödül – mükafat
  • ödün – taviz
  • öfke – hiddet
  • öge – unsur
  • öğrenci – talebe
  • öğrenim – tahsil
  • öğüt – nasihat
  • ömür – hayat – yaşam
  • önce – evvel
  • önder – lider
  • önemli – mühim
  • öneri – teklif
  • önlem – tedbir
  • örgüt – teşkilat
  • örneğin – mesele
  • örnek – misal
  • öteki – diğeri
  • ötürü – dolayı
  • öykü – hikaye
  • özel – hususi
  • özen – itina
  • özgün – orijinal
  • özgür – hür
  • özlem – hasret

-P-

  • pabuç – ayakkabı
  • padişah – hükümdar – sultan
  • paha – değer – eder – fiyat
  • pak – temiz
  • pakt – anlaşma
  • parantez – ayraç
  • pasak – kir
  • pasaklı – kirli
  • pasif – tepkisiz – edilgen
  • pinti – cimri
  • pis – kirli
  • politika – siyaset
  • problem – sorun

-R-

  • Rab – Tanrı
  • radde – derece
  • radyatör – petek
  • rağmen – karşın
  • raket – tokaç
  • rakım – yükselti
  • rastlantı – tesadüf
  • rey – oy
  • risale – kitapçık
  • riya – ikiyüzlülük
  • romantik – duygusal
  • rötar – gecikme
  • rötuş – düzeltme
  • ruhsat – izin
  • rulo – tomar
  • rutubet – nem
  • rüya – düş
  • rüzgar – yel

-S-

  • saadet – mutluluk
  • sade – yalın
  • sağlık – sıhhat
  • saha – alan
  • sahil – kıyı – kumsal
  • saldırı – hücum
  • samimi – içten
  • sanayi – endüstri
  • sandalye – iskemle
  • savaş – harp
  • saz – çalgı
  • sebep – neden
  • sene – yıl
  • sermaye – kapital
  • serüven – macera
  • sevinç – mutluluk
  • sıçan – fare
  • sıhhat – sağlık
  • sınav – imtihan
  • sınıf – derslik
  • sır – giz
  • sima – yüz
  • siyah – kara
  • siyaset – politika
  • soluk – nefes
  • son – nihayet
  • sonbahar – güz
  • sonuç – netice
  • sorumluluk – mesuliyet
  • sorun – mesele
  • soylu – asil
  • sömestir – yarıyıl
  • söylev – nutuk
  • söz – laf – kelam – lakırdı
  • sözcük – kelime
  • sözlük – lügat
  • sulh – barış
  • suni – yapay
  • surat – yüz
  • sürat – hız
  • sürekli – devamlı

-Ş-

  • şafak – tan
  • şahıs – kişi
  • şahit – tanık
  • şair – ozan
  • şaka – latife
  • şans – talih
  • şark – doğu
  • şart – koşul
  • şayet – eğer
  • şef – lider – önder
  • şehir – kent
  • şekil – biçim
  • şen – neşeli
  • şeref – onur
  • şöhret – ün
  • şuur – bilinç
  • şüphe – kuşku

-T-

  • tabiat – doğa
  • tabii – doğal
  • tabip – hekim – doktor
  • talebe – öğrenci
  • talih – şans
  • tamir – onarım
  • tane – adet
  • tanım – tarif
  • tapınak – mabet
  • taraf – yan
  • tarım – ziraat
  • tarif – tanım
  • tartışma – münakaşa
  • tasdik – onay
  • taviz – ödün
  • tebrik – kutlama
  • tecrübe – deneyim
  • tedbir – önlem
  • teklif – öneri
  • tekrar – yine
  • temel – esas
  • tercüme – çeviri
  • tertip – düzen
  • tesadüf – rastlantı
  • tesir – etki
  • toplum – cemiyet
  • tören –merasim
  • tren – şimendifer
  • tuhaf – garip
  • tutsak – esir
  • tuvalet – hela – wc
  • tüm – bütün
  • tümör – ur
  • tümce – cümle

-U-

  • uçak – tayyare
  • uçurum – yar
  • ufak – küçük
  • uğraş – iş
  • ulaşmak – varmak
  • ulu – yüce
  • ulus – millet
  • umumi – genel
  • umut – ümit
  • unsur – öğe
  • us – akıl
  • usta – ehil
  • uyarı – ikaz
  • uygar – medeni
  • uyum – ahenk
  • uzak – ırak
  • uzay – feza

-Ü-

  • ücra – sapa
  • üçkağıtçı – dolandırıcı
  • ülke – diyar – memleket
  • ülkü – ideal
  • üleş – pay
  • üleşmek – bölüşmek – paylaşmak
  • ülke – memleket – devlet
  • Ülker – Süreyya
  • ümit – umut
  • ünite – birim
  • ünlü – meşhur
  • üstat – usta
  • üstün – faik
  • ürem – faiz
  • ürün – mahsul – yapıt
  • üye – aza

-V-

  • vaka – olay
  • vakit – zaman
  • varmak -ulaşmak
  • varlıklı – zengin
  • varsıl – zengin
  • vasıta – araç
  • vatan – yurt
  • vazife – görev
  • vaziyet – durum
  • vesika – belge
  • veteriner – baytar
  • vilayet – il
  • viraj – dönemeç
  • vücut – gövde

-Y-

  • yalın – sade
  • yan – taraf
  • yanıt – cevap
  • yapay – suni
  • yapıt – eser
  • yar – uçurum
  • yaratık – mahluk
  • yardımcı – muavin
  • yargıç – hakim
  • yarıyıl – sömestri
  • yas – matem
  • yasa – kanun
  • yaş – ıslak
  • yaşam – hayat – ömür
  • yaşlı – ihtiyar
  • yazı – ova
  • yazım – imla
  • yekün – toplam
  • yel – rüzgar
  • yemek – aş
  • yerel – mahalli
  • yetenek – kabiliyet
  • yıl – sene
  • yine – tekrar
  • yitik – kayıp
  • yoksul – fakir – fukara
  • yöntem – metot
  • yurt – vatan
  • yüce – ulu
  • yürek – kalp
  • yüz – surat – sima – çehre
  • yüzyıl – asır

-Z-

  • zabit – subay
  • zaman – vakit
  • zarar – ziyan
  • zehir – agu
  • zengin – varlıklı – varsıl
  • zeybek – efe
  • zırnık – metelik
  • zıt – karşıt
  • ziraat – tarım
  • ziyan – zarar
  • zor – güç
  • zorunlu – mecburi …

Sabırlı Eş Anlamlısı Nedir?

Ekim 28, 2024 Okuma süresi: 5 dakika

“Sabırlı” kelimesi, zorluklar karşısında dayanıklılık gösteren, beklemeye ve sıkıntılara katlanmaya yatkın olan kişileri tanımlar. Sabırlı bir kişi, aceleci davranmaz, zor durumlarda soğukkanlılığını korur ve sonuçları beklemeye hazırdır. “Sabır” kelimesinin eş ve yakın anlamlıları şunlardır:

  1. Tahammül: Zorluklara, sıkıntılara dayanma gücü.
  2. Dayanıklılık: Sıkıntılara, zorluklara karşı koyabilme yeteneği.
  3. Katlanma: Zor bir duruma ya da acıya karşı durabilme.
  4. Çıdam: Zorluklara karşı gösterilen sabır veya direnç.
  5. Beklemek: Sabırlı bir şekilde bir şeyin gerçekleşmesini beklemek.

Bu kelimeler, “sabır” kavramının farklı yönlerini ve bağlamlarını ifade eder. Her biri, dayanıklılığı ve zorluklar karşısında gösterilen direnci vurgular.

 

Sabırlı Kelimesinin Eş Anlamlısı

“Sabırlı” kelimesinin eş anlamlıları arasında “tahammüllü,” “dayanıklı,” “hoşgörülü,” “dayançlı,” “çıdamlı,” ve “katlanan” gibi kelimeler bulunmaktadır. Bu kelimeler, sabırlı olma durumunu ifade eden çeşitli yönleri tanımlar.

Sabır Kelimesinin Anlamı

“Sabır,” bir kişinin zorluk, sıkıntı veya belirsizlik karşısında dayanma gücünü ve direncini ifade eden bir terimdir. Sabır, genellikle beklemek, zorluklara katlanmak ve olayların doğal akışını beklemek gibi durumları içerir. Sabır, çoğu zaman olumlu bir erdem olarak değerlendirilir.

Sabır Kelimesinin Eş Anlamlıları

“Sabır” kelimesinin eş anlamlıları arasında “tahammül,” “dayanıklılık,” “katlanma,” “çıdam,” ve “beklemek” yer alır. Bu kelimeler, sabır kavramını farklı açılardan ele alır.

Örneklerle Açıklama

Sabırlı

  1. Eş Anlamlısı: Tahammüllü
    • Cümle: “Tahammüllü bir kişi, hayatın getirdiği sıkıntılara karşı sakin kalır.”
    • Açıklama: Bu ifade, zorluklar karşısında dayanıklılığı ve sabırlılığı vurgular.
  2. Eş Anlamlısı: Hoşgörülü
    • Cümle: “Hoşgörülü olmak, başkalarının hatalarını anlamak ve sabır göstermek demektir.”
    • Açıklama: Hoşgörülü biri, başkalarının davranışlarına karşı sabırlı bir yaklaşım sergiler.
  3. Eş Anlamlısı: Katlanan
    • Cümle: “Katlanan insanlar, karşılaştıkları güçlüklerde asla pes etmezler.”
    • Açıklama: Bu bağlamda katlanan kelimesi, zorluklara karşı direnç gösteren kişileri ifade eder.

Sabır

  1. Eş Anlamlısı: Tahammül
    • Cümle: “Tahammül, zor zamanlarda sergilenen bir erdemdir.”
    • Açıklama: Tahammül, sıkıntılara ve zor durumlara karşı gösterilen dayanma gücünü anlatır.
  2. Eş Anlamlısı: Dayanıklılık
    • Cümle: “Dayanıklılık, hayatta kalmak için gerekli olan sabrı içerir.”
    • Açıklama: Dayanıklılık, zorluklara karşı durabilme yeteneği ile ilişkilidir.
  3. Eş Anlamlısı: Katlanma
    • Cümle: “Katlanma yeteneği, zor zamanların üstesinden gelmek için önemlidir.”
    • Açıklama: Katlanma, zorlukları ve sıkıntıları kabul etme ve onlara dayanma yeteneğini ifade eder.

“Sabırlı” ve “sabır” kelimeleri, zorluklar karşısında dayanıklılık ve direncin önemini vurgulayan önemli kavramlardır. Bu kelimelerin eş anlamlıları, sabrın farklı yönlerini ve ifade biçimlerini zenginleştirir. Sabır, hayatın birçok alanında başarı ve mutluluğa ulaşmanın anahtarı olarak kabul edilir.


Albüm Eş Anlamlısı Nedir?

Ekim 28, 2024 Okuma süresi: 9 dakika

“Albüm” kelimesi, kullanım bağlamına göre farklı anlamlar taşır. İşte bu bağlamlarda “albüm”ün anlamları, eş anlamlıları ve örnek cümlelerde kullanımı:

1. Fotoğraf Albümü Anlamında

Anlamı: Anı, özel gün veya olayların fotoğraflarını düzenli şekilde bir araya getiren kitap veya defter.

Eş Anlamlıları: Resimlik, fotoğraf albümü.

Örnek Cümleler:

  • “Aile fotoğraflarını saklamak için yeni bir fotoğraf albümü aldım.”
  • “Düğün albümümüze bakarken anılarımızı tazeledik.”
  • “Eski resimliklerde çocukluk fotoğraflarımız var.”

2. Müzik Albümü Anlamında

Anlamı: Sanatçılar veya gruplar tarafından yayınlanan, bir dizi müzik parçasını içeren ses kaydı koleksiyonu.

Eş Anlamlıları: Plak, çalışma, kayıt.

Örnek Cümleler:

  • “Sanatçının son çalışması beklenenden çok daha başarılı oldu.”
  • “Favori grubumun yeni müzik albümü çıktı.”
  • “Bu plak koleksiyonunda 80’lerin en popüler şarkılarına yer verilmiş.”

3. Sanat Albümü veya Koleksiyon Kitabı Anlamında

Anlamı: Belirli bir sanatçının veya sanat akımının eserlerini bir araya getiren kitap veya katalog.

Eş Anlamlıları: Katalog, koleksiyon kitabı.

Örnek Cümleler:

  • “Müze, ünlü ressamın eserlerini içeren özel bir koleksiyon kitabı yayımladı.”
  • “Bu sanat albümü, modern sanatın en güzel örneklerini içeriyor.”
  • “Sergi çıkışında, ressamın eserlerinin yer aldığı bir katalog aldım.”

4. Pul veya Kartpostal Albümü Anlamında

Anlamı: Pul, kartpostal veya koleksiyon değeri taşıyan diğer nesnelerin bir araya getirildiği düzenli kitap ya da defter.

Eş Anlamlıları: Koleksiyon albümü, pul defteri.

Örnek Cümleler:

  • “Dedem, 60’lardan kalma eski bir pul albümü hediye etti.”
  • “Kartpostal koleksiyonumu düzenlemek için bir koleksiyon albümü aldım.”
  • “Bu pul defterinde, dünya çapında farklı ülkelerden pullar bulunuyor.”

Bu bağlamlar dışında “albüm” terimi, koleksiyon içeren benzer nesneler için de kullanılabilir, ancak yukarıdaki kullanım alanları en yaygın olanlardır.

Albüm Kelimesinin Eş Anlamlısı

 

1. Müzik Albümü

Anlamı: Bir sanatçı veya müzik grubunun, belirli bir tema veya döneme ait şarkılarını içeren kayıtlar bütünüdür.
Eş Anlamlıları:

  • Kayıt
  • Plak
  • CD
  • Koleksiyon

Örnekler:

  • Bu albüm, grubun son on yılda yaptığı kayıtların tamamını içeriyor.
  • Eski plakları dinlemek, nostaljik bir keyif veriyor.
  • Yeni CD’sini hemen aldım, tüm şarkılar çok güzel!
  • Sanatçının 20 şarkılık koleksiyonu, hayranları için özel olarak hazırlandı.

2. Fotoğraf Albümü

Anlamı: Anıların fotoğraflar şeklinde toplandığı bir defter ya da kitap. Günümüzde bu tür albümler dijital olarak da düzenlenebilir.
Eş Anlamlıları:

  • Fotoğraf kitabı
  • Klasör
  • Arşiv
  • Defter

Örnekler:

  • Düğün için özel bir fotoğraf kitabı hazırlattık.
  • Tatil resimlerini bilgisayarımda bir klasörde topladım.
  • Eski günlere ait tüm fotoğrafları arşivde saklıyorum.
  • Aile hatıralarını eski bir deftere yapıştırmışlar.

3. Sanat ve Sergi Albümü

Anlamı: Sanat sergileri, fuarlar veya özel etkinliklere ait görsellerin ve açıklamaların toplandığı kitap ya da katalog.
Eş Anlamlıları:

  • Katalog
  • Koleksiyon
  • Sergi kitabı

Örnekler:

  • Sergiden dönerken bir katalog satın aldım.
  • Ressamın eserlerinin tamamı, özel bir koleksiyonda sunuluyor.
  • Bienal için özel bir sergi kitabı yayımlandı.

4. Dijital Albüm (Telefon ve Bilgisayar Uygulamaları)

Anlamı: Fotoğrafların veya dosyaların dijital olarak bir arada tutulduğu galeri veya klasör.
Eş Anlamlıları:

  • Galeri
  • Klasör
  • Dosya

Örnekler:

  • Tatil fotoğraflarını telefonumdaki galeriye kaydettim.
  • Her proje için ayrı bir klasör oluşturuyorum.
  • Tüm belgeleri aynı dosyada topladım.

5. Pul veya Para Albümü (Koleksiyon Albümü)

Anlamı: Pullar, madeni paralar veya benzeri koleksiyonların saklandığı özel defter ya da dosya.
Eş Anlamlıları:

  • Koleksiyon
  • Defter
  • Arşiv

Örnekler:

  • Dedemden kalan koleksiyon, çok değerli pullar içeriyor.
  • Eski madeni paraları bir defterde topluyorum.
  • Pul meraklıları için her yıl yeni bir arşiv yayımlanır.

Bu şekilde, “albüm” kelimesi hem somut hem dijital ortamda çeşitli koleksiyonları ifade eder. Her bağlamda kullanılan eş anlamlıları ve örnek cümlelerle konuyu daha anlaşılır kılmaya çalıştım.