Sultan Veled (1226-1312), 13. yüzyılın önemli mutasavvıf ve şairlerinden biridir. 24 Nisan 1226‘da Karaman’da doğmuş, ünlü mutasavvıf ve şair Mevlana Celaleddin-i Rumi‘nin büyük oğludur. Annesi Gevher Hatun, Semerkantlı Şerafettin Lala’nın kızı olup Harzemşah hanedanından gelmektedir. Sultan Veled’in “Sultan” unvanını almasının arkasında, annesinin kökenine atıfta bulunulduğu rivayet edilir.
İlk eğitimini babası Mevlana’dan alan Sultan Veled, daha sonra Mevlana’nın en yakın dostu olan Şems-i Tebrizi’ye hizmet etmiştir. Mevlevilik tarikatının öğretilerini ve babasının tasavvufi görüşlerini sistemli hale getirerek, Mevlevi tarikatına kendine özgü bir kimlik kazandırmış, bu tarikatı hem örgütlü hem de kuralları olan bir yapı haline getirmiştir. Sultan Veled’in tasavvufi ilim ve irfanla donatılmış kişiliği, Mevleviliğin Anadolu Türklüğünün manevi ve kültürel gelişiminde etkili bir tarikat haline gelmesine öncülük etmiştir.
Mevlevilik tarikatının şeyhi Hüsameddin Çelebi’nin vefatından sonra, 27 yıl boyunca bu tarikatın liderliğini yapmıştır. Bu süre zarfında, Mevleviliği sadece bir tarikat olarak değil, aynı zamanda Anadolu’nun kültürel ve dini hayatına yön veren bir düşünce sistemi olarak şekillendirmiştir.
Olay | Tarih |
---|---|
Doğumu | 24 Nisan 1226 |
Babasından İlk Eğitimini Alması | 1230’lar |
Şems-i Tebrizi’ye Hizmet Edişi | 1240’lar |
Mevlevi Tarikatı Şeyhliğine Gelişi | Hüsameddin Çelebi’nin ölümü (1274) |
Tarikat Liderliğinde Geçen Süre | 27 Yıl |
Vefatı | 1312 |
Sultan Veled, tasavvufi ve öğretici nitelikte yazdığı şiirleriyle tanınan bir şairdir. Şiirlerinde öğüt verici bir üslubu benimseyen Sultan Veled, babası Mevlana’nın mistik düşüncelerini bir araya getirip, Mevlevi tarikatının temel ilkelerini oluşturan bir yapı ortaya koymuştur. Şiirlerinde genellikle coşkunluk ve lirizm yerine didaktik bir anlatımı tercih etmiş, derin tasavvufi konuları sade bir üslupla işleyerek geniş kitlelere hitap etmiştir.
Sultan Veled’in en bilinen eserlerinden biridir. Eser, 925 gazel ve 455 rubai içerir. Toplamda 13.335 beyitten oluşan bu büyük divan, Sultan Veled’in tasavvufi düşüncelerini ve öğütlerini topladığı bir hazine niteliğindedir. Eserin içinde yer alan 129 beyit Türkçe olarak kaleme alınmıştır. Bu gazellerde sade ve açık bir dil kullanılarak tasavvufi ve didaktik bir içerik sunulmuştur.
Sultan Veled’in mensur (düzyazı) tarzda yazdığı tek eseridir. Dini ve ahlaki öğütler içeren bu eser, elli altı bölümden oluşur. Maarif, Mevlana’nın ünlü eseri “Fihi Ma Fih” eserine nazire olarak yazılmış olup, babasının görüşlerini ve tasavvufi düşüncelerini tamamlayan bir eserdir.
Sultan Veled’in yazdığı ilk mesnevidir. 8760 beyitten oluşur ve eserin içinde 76 Türkçe beyit yer alır. Bu eserde Mevlana’nın hayatı, onun düşünceleri ve Sultan Veled’in kendi tasavvufi tecrübeleri anlatılır. Mevlevilikte önemli bir ilke olan “ölmeden önce ölme” ve mürşite bağlanma konuları işlenmiştir.
Sultan Veled’in üçüncü ve son mesnevisidir. Tamamı Farsça olan bu eser, mesnevi vezni ile yazılmış bir öğüt kitabı niteliğindedir. 7000 beyitten oluşan bu eser, Sultan Veled’in tasavvufi düşüncelerini yoğun bir şekilde içermektedir.
Mesnevi vezniyle yazılmış bir eserdir. Eserde 162 Türkçe beyit bulunmaktadır. Sultan Veled, bu eseri nazım ve nesir karışımı bir üslupta kaleme almış ve eserin sonunda Türkçe beyitlerle okuyucularına hitap etmiştir.
Eser Adı | Nazım Türü | Beyit Sayısı | Dili | Konular |
---|---|---|---|---|
Divan | Gazel, Rubai | 13.335 | Farsça, Türkçe | Tasavvufi, didaktik |
Maarif | Mensur (Düzyazı) | 56 Bölüm | Farsça | Dini ve ahlaki öğütler |
İbtidaname | Mesnevi | 8760 | Farsça, Türkçe | Mevlana’nın düşünceleri, tasavvuf |
İntihaname | Mesnevi | 7000 | Farsça | Tasavvuf, öğütler |
Rebabname | Mesnevi | 162 Beyit Türkçe | Farsça, Türkçe | Nazım-nesir karışımı |
Sultan Veled, Mevlevilik, Mevlana, Sultan Veled eserleri, İbtidaname, Maarif, Rebabname, Divan, Farsça şiirler, Mevlevi tarikatı, tasavvuf, Selahaddin-i Zerkub, Anadolu Türkçesi, Sultan Veled kimdir, Mevlana’nın oğlu, İntihaname, tasavvuf edebiyatı.
Muhibbi, asıl adıyla Süleyman, Osmanlı padişahı Kanuni Sultan Süleyman olarak tanınmaktadır. 1 Kasım 1894’te Trabzon’da doğmuş, Yavuz Sultan Selim’in oğludur. İlk eğitimini doğduğu şehirde almış, genç yaşta Karahisar, Bolu ve Saruhan sancak beyi olarak atanmıştır. Muhteşem unvanıyla da bilinen Muhibbi, 26 yaşında babasının vefatının ardından Osmanlı tahtına geçmiş ve büyük bir hükümdarlık dönemi geçirmiştir.
Muhibbi, Belgrad, Mohaç, Viyana ve Estergon gibi önemli şehirlere karşı toplamda on üç sefere kumandanlık yapmıştır. Belgrad’ın fethi, Orta Avrupa’nın kapılarını açmış, Rodos’un alınması ise Akdeniz’deki hâkimiyeti sağlamlaştırmıştır. Bu dönemde Akdeniz neredeyse bir iç deniz haline gelmiş, Osmanlı İmparatorluğu’nun gücünü pekiştirmiştir. 1566 yılında Zigetvar Kalesi’nin kuşatılması sırasında yaşamını yitiren Muhibbi, Süleymaniye Camii avlusuna defnedilmiştir.
Muhibbi, şiirlerinde sıradanlaşan bir üslup benimsemiş, daha çok kanaat, alçakgönüllülük, aşk ıstırabı ve felekten şikâyet gibi temaları işlemiştir. Bazı gazellerinde aksaklıklar bulunsa da, önemli bir kısmı ustalıkla yazılmış şiirlerden oluşmaktadır. Şair, bilgi, hekim ve sanatkârlarla sohbet etmeyi ve eserlerine nazire yazılmasını son derece takdir eden bir karaktere sahiptir. Gazellerinde ince hayaller ve edebi sanatlar öne çıkar, eserlerini sade bir dille yazmaya özen gösterir.
Muhibbi, Arapça, Farsça ve Türkçe şiirler kaleme almıştır; Türkçe ve Farsça eserleri daha fazla ilgi görmüştür. Divan sahibi olan Muhibbi’nin divanında çoğunluğu gazel olmak üzere yaklaşık 3000 şiir yer alır. Eserleri, dönemin şiir anlayışını ve edebi estetiğini yansıtan önemli birer örnektir.
Günümüz Türkçesiyle:
Muhibbi, yalnızca bir hükümdar değil, aynı zamanda önemli bir şairdir. Şiirleri ve eserleri, Osmanlı edebiyatının derinliklerine dair önemli ipuçları sunar. Onun edebi kişiliği, hem sanat hem de yönetim anlayışının bir birleşimidir ve bu yönüyle günümüzde de anılmaktadır.
Muhibbi, Kanuni Sultan Süleyman, Osmanlı İmparatorluğu, şair, divan, şiir, gazel, edebiyat, Trabzon, tarih.
Babür Şah, 16. yüzyılda Fergana’da dünyaya gelmiştir. Türk tarihinin önemli figürlerinden biri olan Babür, Timur‘un torunlarından Ömer Mirza’nın oğludur. Annesinin soyu ise Cengiz Han’a kadar uzanmaktadır. Babür, uzun süren mücadeleler sonucunda Kuzey Hindistan‘da bir Türk devleti kurmayı başararak, bu topraklarda parlak bir dönem geçirir.
Babür, tarih sahnesinde birçok önemli sefer düzenleyerek Kabil, Semerkand ve Buhara gibi stratejik şehirleri ele geçirir. 1508 yılında Hindistan’a gerçekleştirdiği seferde birçok ganimet elde eder ve toplamda altı sefer düzenleyerek bu bölgedeki gücünü pekiştirir. 16. yüzyıl Çağatay edebiyatı açısından önemli bir şahsiyet olarak, şairlerin, sanatçıların ve âlimlerin en büyük destekçilerinden biri olmuştur.
Babür Şah, at biniciliği ve avcılık konusundaki yetenekleri ile de tanınır. Zaman zaman yapılan şatafatlı yemekler ve içki âlemleri, onun yaşamının bir parçası olmuştur; bunlardan vazgeçmeye çalışsa da başarılı olamaz. Sağlık sorunları, özellikle şark çıbanı ve kan tükürme hastalıkları, onu zorlayarak 1530’da Agra‘da hayatını kaybetmesine neden olur. Mezarı, kendisinin kurduğu Babür Bahçeleri içindedir.
Babür Şah, Çağatay edebiyatının Ali Şir Nevai’den sonraki en büyük ismi olarak kabul edilmektedir. Edebiyata olan ilgisi nedeniyle sık sık kütüphanelere gitmiş, eğitimine büyük önem vermiştir. Hayatının pek çok anını şiir ile ifade eden Babür, savaşların ortasında bile şiir yazmak için duraksar. Eserlerinde Nevai’nin etkileri bariz bir şekilde görülür; gözlemlerini ve duygularını canlı ve neşeli bir dille kaleme alır.
Tüm şiirlerini öz Türkçe ile yazan Babür, İran edebiyatına da hakimdir. Güzellik ve sanat konularına olan düşkünlüğüyle tanınır. Türkçenin farklı coğrafyalarda kullanılmasına önemli katkılarda bulunmuştur. Babür’ün asıl ün kazandıran eseri, Babürname adlı eserdir. Ayrıca, Divan’ında Türkçe ve Farsça şiirler de yer alır; bu şiirlerde aşk, doğa, güzellik, tasavvuf ve ahlak gibi temalar işlenir.
Babürname: Çağatay edebiyatının önemli bir anı ve gezi türünde yazılmış eseridir. Türk edebiyatının nesir alanındaki başyapıtlarından biri olarak kabul edilen bu eserde, Babür, çocukluğundan başlayarak yaşamının önemli olaylarını, gezdiği yerleri ve tanıştığı kişileri anlatmaktadır. Türk dünyasında yazılan ilk anı türündeki eserlerden biri olan Babürname, Reşit Rahmeti Arat tarafından Türkçeye çevrilmiştir.
Divan: Babür Şah’ın Türkçe ve Farsça olarak kaleme aldığı iki divanı bulunmaktadır. Bu divanlardan beş farklı nüsha günümüze ulaşmıştır.
Aruz Risalesi: Türk edebiyatında aruz vezni ile ilgili bilgiler veren bu eserde, beş yüzden fazla aruz vezni örneğine yer verilmiştir.
Mübeyyen: Mesnevi tarzında yazılmış olan bu eser, Hanefi mezhebi ile ilgili çeşitli meseleleri açıklayan bir çalışmadır ve 243 beyitten oluşmaktadır.
Bize ait olan bu dünyada hâlâ aşkın emrini dinlemekteyiz,
Ey sevgili! Sen, sevgi ülkesinin yüce hükümdarısın.
Senin cömertliğin, su gibi susuzlara erişmemelidir,
Bu ovanın yanık kalbinde biz, lalelere benzeriz.
Güzellik baharında hiçbir iz kalmadı,
Düşen yapraklar, ağaçlardan ayrıldı.
Aşkın emrine, canımızla itaatteyiz,
Kaza hükmüne zerre kadar karşı duramayız.
Siyah buklelerin, Hümâ’nın kanadı gibidir,
Güzellik ikliminin yegâne sultanıdır.
Babür Şah, Türk edebiyatı, Fergana, Çağatay edebiyatı, Babürname, Divan, şair, tarih, şiir, Timur, Cengiz Han, edebi eserler.