SÖZCÜKTE (KELİMEDE) ANLAM TÜMÜ TEK BAŞLIKTA

SÖZCÜKTE (KELİMEDE) ANLAM 

  1. Anlam Bakımından Sözcükler
  2. Gerçek Anlam (Temel Anlam)
  3. Yan Anlam
  4. Mecaz Anlam
  5. Deyim Anlam
  6. Terim Anlam
  7. Argo Anlam
  8. Soyut Anlam
  9. Somut Anlam
  10. Genel ve Özel Anlam
  1. Sözcükler Arasındaki Anlam İlişkileri
  2. Eş Anlamlı Sözcükler
  3. Yakın Anlamlı Sözcükler
  4. Zıt Anlamlı Sözcükler
  5. Eş Sesli Sözcükler
  6. İkilemeler
  7. Yansımalar
  8. Atasözleri
  9. Dolaylama
  10. Anlam Genişlemesi
  11. Anlam Daralması
  12. Anlam İyileşmesi
  13. Anlam Kötülemesi
  14. Güzel Adlandırma

A. Anlam Yönünden Kelimeler

1. Temel Anlam (Gerçek Anlam)

Kelimelerin zihinde ilk akla gelen ve en yaygın kullanılan anlamlarıdır. Bu anlam, kelimenin genel ve bilinen kullanımını temsil eder. Örneğin, göz kelimesi doğrudan görme organını ifade ederken, farklı bağlamlarda başka anlamlar da taşıyabilir. Örneğin, “pınarın gözü” ifadesinde göz kelimesi farklı bir anlam kazanır.

Gerçek Anlam Örnekleri:

  • Soğuk havanın etkisiyle duvarın boyası dökülmüştü.
  • Üzerinde eski bir kıyafet giymişti.
  • Köyü geçtikten sonra asfalt yol başladı.
  • Bir adamın kolu kırılmıştı.
  • Sıcak suya temas ettiğinde kolu yandı.
  • Sabah erkenden kalktım.
  • Yataktan kalkarken kolumu masaya çarptım.
  • Sıcak çayı içince ağzım yandı.
  • Temiz kıyafetlerini giyip dışarı çıktı.
  • Gözlerinde yaralar oluşmuştu.
  • Zayıf bedeniyle yolda zorlanıyordu.
  • Sonbaharda ağaç yaprakları sararmıştı.

2. Yan Anlam

Bir kelimenin temel anlamı dışında, cümle içinde yeni bir anlam kazanmasıdır. Bu, kelimenin gerçek anlamı ile mecaz anlamı arasında bir yerde durur. Yan anlam, kelimenin kavramsal olarak gerçek anlamına benzerlik gösterirken, şekilsel olarak bağlantısı yoktur. Örneğin, “ayak” kelimesi insan organı anlamında temel anlamdayken, “masanın ayağı” ifadesinde farklı bir anlam taşır.

Gerçek ve Temel Anlam Örnekleri:

  • Adamın atkısı yere düştü. (Gerçek Anlam)
  • Bu yılın ilk karı yağdı. (Yan Anlam)
  • Ağaçların gölgesi eve düştü. (Yan Anlam)

Yan Anlam Cümle Örnekleri:

  • Uçağın kanadı bir kuş sürüsüne çarptı.
  • Bozuk bir vidayı tahtadan çıkarmaya çalışıyordu.
  • Kadıköy sırtlarına yağmur yağıyordu.
  • Sporun her dalında başarılıydı.
  • Masanın ayağı kırılmıştı.
  • Bardağı ağzına kadar suyla doldurdu.
  • Kapının kolunu kırınca ağladı.
  • Bizim yetiştirdiğimiz insanlar daha mutludur.
  • Yokuşun başından koşmaya başladı.
  • Ayakkabının burnuyla topa çok sert vurdu.

Dilimizdeki kelimeler her zaman tek bir anlam taşımaz. Cümle içindeki kullanımlarına bağlı olarak farklı anlamlar kazanabilirler. Bu bağlamda, beş duyumuzla algılanabilen kelimeler soyut anlamda kullanılabilirken, soyut kavramlar da somut anlam kazanacak şekilde cümle içinde yer alabilirler.

Somutlaşma – Somutlama:

Soyut anlamda kullanılan kelimelerin, cümle içinde somut bir anlam kazanacak şekilde kullanılması somutlama olarak adlandırılır. Somutlamanın amacı, kelimenin ifadesini güçlendirmek ve anlamını zenginleştirmektir. Bu bağlamda, somutlama genellikle insan dışındaki varlıklara insana ait özellikler atfetmek amacıyla kişileştirme sanatında kullanılır. Ayrıca, benzetme (teşbih) ve istiare (eğretileme) sanatlarında da sıkça başvurulur.

Benzetme (Teşbih): Anlamı kuvvetlendirmek için iki varlık veya kavramdan ortak özellikleri açısından zayıf olanın güçlü olana benzetilmesidir.

İstiare (Eğretileme): Benzetmenin iki temel ögesi vardır: benzeyen ve benzetilen. İstiare, bu ögelerden sadece birinin kullanılmasıyla gerçekleştirilen söz sanatıdır.

Somutlama Örnekleri:

  • Felek yüzüme güldü mü, şansım karardı.
  • Bu dert beni böldü.
  • Zaman su gibi akıp gidiyor.
  • Aşk, vuslat için uluyor.
  • Bu acı her zaman kapımda bekliyor.
  • Umut fakirin ekmeği, umutsuz kalma.
  • Nefis, engellenmesi gereken bir anahtardır.
  • Kendi yağıyla kavrulan bir insandı.
  • Aşk bir gardiyandı, insanı hapseder.
  • Zaman bir uçak gibi hızlanıyor.
  • Cebinde biraz mutlulukla yollarda dolaşıyordu.
  • Kanadı kırık bir aşkla yollar aşınmaz.

Soyutlama – Soyutlaştırma:

Somut anlamda kullanılan kelimelerin, cümle içinde beş duyuyla algılanamayacak şekilde kullanılması soyutlama olarak bilinir. Soyutlama, duyguların algılanabilir kavramlarla açıklanması anlamına gelir. Örneğin, “Taşı alıp bana attı.” cümlesinde taş kelimesi gerçek anlamındadır, ancak “Taş kalpli bir insandı.” ifadesinde soyutlaştırılarak farklı bir anlam kazanmıştır.

Soyutlama Örnekleri:

  • Son derece yüreksiz bir insandı.
  • Bu soğuklukla arkadaş bulmak zordur.
  • Bir müzik aletini çalmanın yolu kursa gitmektir.
  • Yufka kalbiyle olayları sessizce izledi.
  • Pamuk elleriyle ayrılığı daha da zorlaştırmıştı.
  • Bileğine güvenenler her zorluğu aşarlar.
  • Onun bu kadar kafasız olacağını düşünmemiştim.
  • Sessiz gelen gemiler bir ümittir aşka.
  • Yüreğim parçalandı. İçim kan ağlıyor.
  • Bu keskin sözler bizi yaraladı.
  • Aklı bir karış havadaydı.
  • Her şeyi içine atarsan erken yıpranırsın.

Yakıştırmaca:

Kendine ait olmayan kavramlarla bazı kelimelerin tamlama kurmasıdır ve yan anlam olarak da değerlendirilebilir. Adı bilinmeyen kavramlarla ilgili gerçek anlama benzerlik açısından yakıştırma işlemi yakıştırmaca olarak adlandırılır.

Yakıştırmaca Örnekleri:

  • Uçağın kanadı kırıldı.
  • Ayakkabının burnu kirlenmişti.
  • Masanın gözüne bir şeyler koydu.
  • Kapının kolunu tutunca kırıldı.
  • Sandalyenin ayağını tamir etti.

3. Mecaz Anlam

Bir kelimenin gerçek anlamının dışında kullanılmasına mecaz anlam denir. Mecaz anlamda kullanılan kelimeler, gerçek anlamlarından tamamen ayrılırlar. Mecaz anlamın amacı, ifade gücünü artırmak ve anlatımı renklendirmektir.

Mecaz anlam, gerçek anlamla ilgili kurulan benzetmelerden yola çıkarak kelimenin orijinal anlamından tamamen farklı bir anlam oluşturur. Örneğin, “Onun gözü yükseklerdeydi.” cümlesinde yüksek kelimesi fiziksel bir özellikten ziyade, daha fazlasını arzulama anlamında kullanılmıştır.

Mecaz anlam genellikle iki şekilde ortaya çıkar: birincisi benzetmelerle (teşbih, teşhis, istiare, mübalağa, tariz, kinaye) sağlanır; ikincisi ise mecaz-ı mürsel yani ad aktarmaları ile gerçekleşir.

Mecaz Örnekleri:

  • Havada kan kokusu vardı.
  • O adam ailesine bağlıdır.
  • Müdürün istifası koltuk kavgasına neden oldu.
  • Sizi bu iş yüzünden harcayacaklar.
  • Su testisi su yolunda kırılır.
  • Hiçbir şey beğenmez, her şeye burun kıvırırdı.
  • Vatan borcu namus borcudur.
  • Son vapura yetişemezsek yandık demektir.
  • Bu olaylara karşı kör ve sağır oluşu beni üzmüştü.
  • Her gördüğünde ağır sözler sarf ediyordu.
  • Cesaretinin kırılması yüzünden başarısız oldu.
  • Bu olayda da onun parmağı vardır.
  • Yüreği yanıyor, her şeye ağlıyordu.
  • Keskin sözlerle hepimizi şok etti.
  • Zaman geçirmek için her şeyi ağırdan alıyordu.
  • Beni ziyaret etmediğin için sana kırıldım.
  • Boş bakışlara, kuru vaatlere karnım tok.
  • Karşısına çıkan boksör epey dişli bir rakipti.
  • Toplantıya göç eden beyinleri de davet ettiler.
  • Mahallenin ortasında sıcak bir karşılama yapıldı.
  • Senin gibi ince işlerden çok fazla anlamam.
  • Rüzgârın coşması işimizi epey zorlaştırdı.
  • Kara haber tez duyulur, unutsun beni demişsin.
  • Koyu bir muhabbet sardı dört bir yanımı.
  • O sözlerden sonra köpürdü.
  • İş yerindeki olaylar ortamı iyice soğutmuştu.
  • Çok ballısın. Her girdiğin iddiayı kazandın.
  • Olayları basına sızdırdıktan sonra kaçtı.
  • Bu yaşananlar yüzünden her şey burnumdan geldi.
  • Parasal sorunlar yönetenleri terletecektir.
  • Olaylar onun hafif biri olduğunu gösterdi.
  • Yağmur aniden coştu.
  • Cesaretim senin yüzünden kırıldı.
  • Boş gözlerle etrafına bakınıp duruyordu.

Mecaz anlam, genellikle benzetmelerle olduğu gibi açık veya kapalı istiarelerle de gerçekleştirilebilir. Edebi sanatlar içerisinde yer alan istiare, deyim aktarmaları ve ad aktarmaları bu türün en önemli örnekleridir.

  • Kurban olam, şu beşikte yatan kuzuya (Açık İstiare)
  • Tekerler tozlu yollara derdini anlatıyordu. (Kapalı İstiare)
  • Çiftçinin yüzü gülüyor, bereket yağıyordu. (Mecaz-ı Mürsel)
  • Bundan sonra Ankara’da konuşamaz artık. (Mecaz-ı Mürsel)
  • Bu şekilde anlatırsanız aklı yatar. (Deyim)

4. Deyim Anlam

  • En az iki kelimeden oluşur.
  • Sabitleşmiş ifadelerdir.
  • Mecaz içeren sözlerdir.
  • Kelimelerden biri veya her ikisi anlam değişikliğine uğrar.
  • Deyimlerde herhangi bir kelimenin eş anlamlısı kullanılamaz.
  • Gerçek anlamının dışında kullanılırlar.
  • Tek bir kavramı veya durumu ifade ederler.
  • Bazı deyimler gerçek anlamda da kullanılabilir.
  • Farklı söz kalıplarından oluşabilirler.
  • Kısa ve özlü ifadelerdir.
  • Kelimelerin yerleri değiştirilemez.
  • Süslü ve sanatlı bir anlatım içerirler.
  • Deyimler, bir dilin zenginliğini gösterir.

Bu özelliklerden hareketle, deyim; en az iki kelimenin sabit bir biçimde birleşmesiyle oluşan ve kelimelerden birinin veya her ikisinin anlam değişikliğine uğramasıyla meydana gelen mecazlı ifadelerdir.

Deyimlerin Oluşum Şekilleri:

  • Burnundan solumak, çam devirmek, acemilik çekmek, etekleri zil çalmak, aldırış etmemek gibi mastar eki olan –mak/-mek ile biten deyimler.
  • İçi yanıyor, dostlar alışverişte görsün, adet yerini bulsun, ağzını bıçak açmıyor gibi cümle şeklinde oluşan deyimler.
  • Genellikle birleşik kelimelerle oluşan veya anlamca yan yana gelen kelimelerle meydana gelen deyimler: bağrı yanık, ekmek kapısı gibi.
  • Ateş pahası, eşek şakası, anasının gözü gibi isim tamlamalarıyla oluşan deyimler.
  • Deli fişek, püsküllü bela gibi sıfat tamlamalarıyla meydana gelen deyimler.
  • Eli açık, çenesi düşük gibi kurallı bileşik sıfat şeklinde oluşturulan deyimler.

Deyimlerle İlgili Örnek Cümleler:

  • Yangın çıktı, korkusu başına geldi.
  • Yapılanlara karşı direniş gösteriyordu.
  • Söylediği sözlerle gönlümü fethetti.
  • Her söylediğine dileyerek, hiçbir şeyi kabul etmiyordu.
  • O geldikten sonra pabucunu dama atmıştı.
  • Olaylar karşısında kontrolden çıktı.
  • Aklı yatar, elbet bunları anlatırsan.
  • Bu söylediklerini anlamak zor.
  • Girdiği hiçbir işte başarılı olamadı.
  • Olayları duyunca ağzı açık kaldı.
  • Yapılan zamlarla her şey ateş pahasıydı.
  • Delik büyük, yama küçük.
  • Fol yok yumurta yok.
  • Senin yüzünden iki iyi arkadaş boğaz boğaza geldi.
  • Anlattıklarımı dikkatle dinliyordu.
  • Göze girmek için yaptıkları bana komik geliyor.
  • Onu karşısında görünce abayı yaktı.
  • Abur cubur yiyecekler insanı hasta eder.
  • Acemi çaylak işi yarım yapar.
  • Baba ocağına sahip çıkmaya çalışıyordu.
  • Bu ayrılık acısıyla bastığı yeri bilmez oldu.
  • Başına bir olay geldi yârin kapısında.
  • Onlar bir hata etti, büyüklük göstermek artın senden.
  • Laf ebesi olmak sana yakışır.
  • Mahallenin adeta mahşer midillisi gibiydi.

Türkçede Sıkça Kullanılan Deyimler:

  • Ağzı açık, eli uzun, can kulağı ile dinle
  • Göze girmek, pire için yorgan yakmak, dara düşmek, pişmiş aşa su katmak

Deyimler, cümlenin her ögesinde yer alabilir:

  • Aslan payı senin hakkındır. (Özne)
  • Aslan payını sen aldın. (Nesne)
  • Damarına basılmazsa kesinlikle konuşmaz. (Zarf Tümleci)
  • Sen gerçekten dik kafalı birisin. (Yüklem)
  • Her şeye mana vermeye çalışmayın. (Dolaylı Tümleç)

5. Terim Anlam Nedir?

Belirli bir meslek alanıyla ilgili (bilim, sanat, spor, meslekler) kavramların karşılığı olarak kullanılan anlam, terim anlam olarak adlandırılır.

Terim Anlamın Özellikleri:

  • Sadece gerçek anlamda kullanılırlar.
  • Kazandıkları anlamlar halk dilinde mevcut değildir.
  • Mecaz, yan veya deyim anlamları içermezler.
  • İhtiyaçlar doğrultusunda kelimelere kazandırılan yeni anlamlardır.
  • Terimler bazen yan anlamda da kullanılabilir.
  • Bazı terim anlamlı kelimeler birden fazla meslek alanında terim olarak kullanılabilir.

Terimlerle İlgili Örnekler:

  • Doğal sayılar, fonksiyonlar, üçgen, altıgen… (Matematik terimleri)
  • Sol anahtarı, nota, akort… (Müzik terimleri)
  • Kafiye, aruz, ölçü… (Edebiyat terimleri)
  • Perde, sahne, kostüm… (Tiyatro terimleri)
  • Ölçek, Dünya, Ay, gezegen, paralel, meridyen… (Coğrafya terimleri)
  • Gol, faul, aut, taç, penaltı, ofsayt… (Futbol terimleri)

6. Argo Anlam

Ortak düşünceye sahip, belirli gruplar tarafından kullanılan ve kendi aralarında anlaşmayı sağlayacak şekilde kelimelere yeni anlamlar katarak oluşturulan özel dile argo denir.

Argonun Özellikleri:

  • Argo, küfür anlamına gelmez.
  • Külhanbeyleri gibi grupların iletişim aracıdır.
  • Argoda öne çıkan unsur abartma yani mübalağadır.
  • Dil içinde oluşturulan fakat bağımsız bir yapıya sahiptir.
  • Sadece belirli çevreler tarafından anlaşılır.
  • Toplumun tüm kesimleri tarafından kavranmaz.
  • Sözlü olarak gelişen doğal bir dildir.
  • Eski kelimelerin kullanımına dayanır ve genellikle bu kelimelere yeni anlamlar kazandırılır.
  • Argonun amacı, anlatımı daha etkileyici ve çekici kılmaktır.
  • Argoda amaç, küfür etmeden rahatlama sağlamaktır.

Argo ile İlgili Örnek Cümleler:

  • Daha sen mektep çocuğusun.
  • Cin gibiydi; ama zokayı yuttu.
  • Sınıfı ikinci kez çakınca okuldan atıldı.
  • Bütün konuları yutmuştu adeta.
  • Tam bir arakçı bakışı vardı.

7. SOYUT ANLAM

Beş duyu organımızla (görme, işitme, tatma, dokunma, koklama) algılanamayan varlıkları ifade eden kelimelere soyut anlamlı sözcükler denir. Soyut sözcüklerin his yoluyla elde ettiği anlam, soyut anlam olarak bilinir.

Soyut kelimeler mutlaka beş duyumuzdan biriyle algılanmamalıdır. Örneğin, rüzgâr kelimesi görme, tatma veya koklama gibi duyularla algılanamaz; ancak dokunma duyusuyla hissedilebilir. Sadece bir duyuyla algılanabilen kelimeler somut sözcüklerdir ve soyut değildir. Bu nedenle, bir kelimenin soyut anlam taşıması için hiçbir duyuyla algılanamaması gerekir.

Soyut Anlamla İlgili Cümleler:

  • Dün gördüğü rüyayı hatırlamıyordu.
  • İnsanlar menfaatlerine göre hareket ederler.
  • Oğluna karşı derin bir sevgi besliyordu.
  • Yusuf’un güzelliğini tarif edecek kelime yoktu.
  • Olaylar karşısında yalnız kaldığını düşünüyordu.
  • Korku içinde sayıklıyordu.
  • Düşüncelerini bir bir açıkladı.
  • Herkesin fikirlerini önemsiyordu.

8. SOMUT ANLAM

Beş duyu organımızla (görme, işitme, tatma, dokunma, koklama) algılanabilen kelimelere somut anlamlı sözcükler denir. Bu kelimeler, en az bir duyuyla algılanıp varlıkların fiziksel özelliklerini ifade eder.

Somut Anlamlı Kelimelerin Özellikleri:

  • Beş duyu organından biriyle algılanabilirler.
  • Bu kelimelerin mutlaka bir maddi varlığı olmalıdır.
  • Uzayda yer kaplayan veya hacmi olan kelimelerdir.
  • Görme, işitme, tatma, koklama veya dokunma duyularından biriyle algılanabilirler.
  • Bazı kelimeler soyut anlam taşısa da mecaz anlamda kullanılarak somutlaştırılabilir.
  • Somut anlamlı kelimeler, bazı durumlarda mecaz yoluyla soyutlaştırılabilir.

Somut Anlamla İlgili Örnek Cümleler:

  • Taş bir evde oturuyordu.
  • Rüzgâr çok sert esiyordu.
  • Okulun yolu yeni yapılmıştı.
  • İçtiği su çok soğuktu.
  • Bu sıcak havalar bizi mahvetti.
  • Masa, çok dayanıklı malzemeden yapılmıştı.
  • Sınıfın duvarları boyandı.
  • Okula kitaplarını getirmemişti.
  • Kıyafetlerini yeni almıştı.

9. GENEL VE ÖZEL ANLAM

Genel Anlam: Birden fazla kelimenin anlamını içinde barındıran, o türün genelini kapsayan anlamlara denir.

Özel Anlam: Sadece bir varlığı kesin ve net ifadelerle tanıtan, dar bir anlamı olan kavramlara denir.

Genel ve Özel Anlamla İlgili Örnekler:

  1. Varlık – En Genel Anlam:
    • Canlı – Genel Anlam
    • İnsan – Genel Anlam
    • Erkek – Genel Anlam
    • EmirhanÖzel Anlam
  2. Metin – En Genel Anlam:
    • Paragraf – Genel Anlam
    • Cümle – Genel Anlam
    • Kelime – Genel Anlam
    • Hece – Genel Anlam
    • HarfÖzel Anlam

Türkçede bazı sınav sorularında genelden özele ya da özelden genele doğru anlam soruları yer alır. Genelden özele doğru yapılan çıkarımlar tümdengelim; özelden genele doğru yapılan çıkarımlar ise tümevarım terimleriyle ifade edilir.

 

 

B. Sözcükler Arasındaki Anlam İlişkileri

Sözcükler Arasındaki Anlam İlişkileri başlığı altındaki her bir konuyu açıklamaları ve örnekleri ile birlikte bulabilirsiniz:

1. Eş Anlamlı Sözcükler

Tanım: Anlam olarak birbirine tamamen yakın veya aynı olan sözcüklerdir. Bu sözcükler birbirlerinin yerine kullanılabilirler. Örnek:

  • Mutlu – Sevinçli
    • O, bugün çok mutlu.
    • O, bugün çok sevinçli.

2. Yakın Anlamlı Sözcükler

Tanım: Anlam olarak birbirine yakın ancak tamamen aynı olmayan sözcüklerdir. İnce anlam farkları vardır. Örnek:

  • Başarılı – Başarısız
    • Projeyi başarılı tamamladı.
    • Projeyi başarısız tamamladı.

3. Zıt Anlamlı Sözcükler

Tanım: Anlam olarak birbirine tamamen zıt olan sözcüklerdir. Örnek:

  • Büyük – Küçük
    • Ev çok büyük.
    • Kedi çok küçük.

4. Eş Sesli Sözcükler

Tanım: Telaffuzları aynı olan ancak anlamları farklı olan sözcüklerdir. Örnek:

  • Yağ – Yağ
    • Yemek yaparken yağ kullandım.
    • Gökyüzünde yağ yağıyor.

5. İkilemeler

Tanım: Aynı sözcüğün tekrarlanmasıyla oluşturulan sözcük gruplarıdır. Vurgulama veya duyguyu artırma amacı taşır. Örnek:

  • Çok, çok güzel!
  • Bir bilsen, bir bilsen…

6. Yansımalar

Tanım: Bir sözcüğün aynı kökten türeyen farklı anlamlarda kullanılmasıdır. Örnek:

  • Göz: Vücut parçası olarak.
    • Gökyüzünde yıldızlara bakarken gözlerimi kapattım.
  • Göz: Dikkat veya ilgi anlamında.
    • İşlerine daha fazla göz göstermeli.

7. Atasözleri

Tanım: Halkın tecrübesiyle oluşmuş, ders verici, kısa ve öz ifadelerle oluşturulan kalıplaşmış sözlerdir. Örnek:

  • “Damlaya damlaya göl olur.”
  • “İşleyen demir ışıldar.”

8. Dolaylama

Tanım: Bir düşünceyi doğrudan ifade etmeden, başka sözcükler veya ifadeler kullanarak anlatma yöntemidir. Örnek:

  • Doğrudan ifade: “Ölmek istiyorum.”
  • Dolaylama: “Bu hayat bana zor geliyor.”

9. Anlam Genişlemesi

Tanım: Bir sözcüğün orijinal anlamının dışında daha geniş bir anlam kazanmasıdır. Örnek:

  • Köprü: Başlangıçta sadece su üzerinde yapılan yapılar için kullanılırken, günümüzde soyut anlamda iki şeyi birbirine bağlayan herhangi bir araç için de kullanılır.
    • İki ülke arasındaki köprü.

10. Anlam Daralması

Tanım: Bir sözcüğün anlamının zamanla daha spesifik veya dar bir alana itilmesidir. Örnek:

  • Kedi: Eski Türkçede her türlü evcil hayvan için kullanılırken, günümüzde sadece belirli türde evcil hayvanları ifade eder.
    • Sadece kedi türü için kullanılır.

11. Anlam İyileşmesi

Tanım: Bir sözcüğün olumsuz veya düşük anlamdan daha olumlu veya yüksek bir anlama evrilmesidir. Örnek:

  • Hoş: Eskiden sadece “güzel” anlamında kullanılırken, modern kullanımda daha olumlu bir ifade taşır.
    • O, çok hoş bir insandır.

12. Anlam Kötülemesi

Tanım: Bir sözcüğün zamanla olumlu bir anlamdan olumsuz bir anlama kaymasıdır. Örnek:

  • Sahtekar: Başlangıçta sadece “gerçek olmayan” anlamındayken, günümüzde olumsuz ve kışkırtıcı bir anlam kazanmıştır.
    • O, bir sahtekar.

13. Güzel Adlandırma

Tanım: Bir durumu, olayı veya kişiyi daha olumlu veya kabul edilebilir bir şekilde ifade etme yöntemidir. Genellikle olumsuz bir durumu yumuşatmak için kullanılır. Örnek:

  • “Ölümcül hastalık” yerine “ciddi hastalık” denmesi.
  • “İşsiz” yerine “iş arayan” denmesi.

Bu açıklamalar ve örnekler, sözcükler arasındaki anlam ilişkilerini daha iyi anlamanıza yardımcı olacaktır. Her bir kavram, dilin zengin ve dinamik yapısını yansıtarak iletişimde çeşitlilik sağlar.

Yorum yapın