Hâkim (İlahi-Tanrısal) Bakış Açısı ve Örnekleri

Hâkim (İlahi-Tanrısal) Bakış Açısı

Hâkim ya da ilahi-tanrısal bakış açısı, klasik dönem edebiyatının en çok başvurulan anlatım tarzlarından biridir. Anlatıcı, olayların geçmişi, şimdiki zamanı ve geleceği hakkında sınırsız bir bilgiye sahiptir. Gördüğü, duyduğu ve anladığı her şeyle karakterlerin iç dünyasına hâkim olan bu anlatıcı, dışarıdan müdahil olmadan, olayları bütün detaylarıyla izler. Bu anlatım tarzının bazı temel özellikleri şu şekildedir:

Üçüncü Tekil Şahıs Anlatımı:

İlahi bakış açısında anlatıcı, hikâyedeki karakterlerin dışında kalır ve genellikle üçüncü tekil şahısla (o) olayları aktarır. Anlatıcı, sanki her şeyi gören ve bilen bir gözlemci gibi davranır.
Örnek: “O, derin bir iç çekti ama dışarıdan kimse bu iç çekişin sebebini bilemezdi.”

Kahramanların Düşünce ve Duygularını Bilme Yeteneği:

Bu bakış açısına sahip anlatıcı, karakterlerin yalnızca dış dünyadaki davranışlarını değil, aynı zamanda iç dünyalarındaki niyetleri ve düşüncelerini de bilir. Karakterlerin akıllarından geçenleri dahi okuyabilir.
Örnek: “Onun zihninden geçenleri kimse bilemezdi, ama anlatıcı bu karamsar düşüncelerin kaynağını çok iyi biliyordu.”

Zaman ve Mekân Engeli Yoktur:

İlahi bakış açısında anlatıcı, olayların geçtiği zaman ve mekânla sınırlı değildir. Her zaman ve her yerde olaylara hâkimdir; karakterlerin yaşam sürelerinden bağımsız olarak, geçmiş ve gelecekteki her şeyi bilir.
Örnek: “Yıllar sonra olacakları şimdiden biliyordu; bu nedenle her adımını dikkatle atması gerektiğini hissediyordu.”

Yazarın Anlatıcı Rolü:

Bu tür anlatımda, anlatıcının yazarın diliyle konuştuğu düşünülür. Olayları yazarın gözünden aktarır, karakterlerin yaşadıklarına dair yorumlarda bulunur ve onların niyetlerini anlamlandırır.
Örnek: “Yazar, kahramanının çaresizliğini hissettirirken, aynı zamanda kaderin ne kadar acımasız olduğunu vurguluyordu.”

Anlatıcının Yorumu Önemlidir:

İlahi bakış açısına sahip anlatıcı, olayların seyrini sadece anlatmaz, aynı zamanda onları yorumlar. Karakterlerin duyguları ve düşüncelerine dair kendi çıkarımlarını yapar ve okuyucuya bu çıkarımları sunar.
Örnek: “Onun gözlerinden düşen yaşlar, aslında sadece hayal kırıklığının değil, geleceğe dair bir umutsuzluğun da ifadesiydi.”

Üçüncü Tekil Şahıs Fiil Çekimi:

Bu bakış açısında anlatıcı, fiilleri daima üçüncü tekil şahısla çeker ve karakterlerin yaşadıklarını dışarıdan bir gözlemci gibi aktarır. “O” zamiri ile kullanılan fiiller, bu anlatım tarzının belirgin özelliklerindendir.
Örnek: “O, yavaşça kapıya doğru ilerledi ve geriye bir kez bile bakmadan çıkıp gitti.”


Hâkim (İlahi-Tanrısal) Bakış Açısı Örnekleri

Örnek 1

Ali, akşamın serinliğinde parkta dolaşıyordu. Adımlarını hızlandırmış, yüzünde düşünceli bir ifade vardı. Görünüşe göre, aklına bir şeyler takılmıştı. Muhtemelen sabahki tartışmayı düşünüyor ve bu durumu babasına nasıl anlatacağını kafasında kuruyordu.

Açıklama: Bu metinde, anlatıcı, Ali’nin sadece davranışlarını değil, aynı zamanda zihninden geçen düşünceleri de okuyarak okuyucuya sunuyor. Anlatıcı, olayların dışında kalmasına rağmen, karakterin ne düşündüğünü, ne hissettiğini detaylıca anlatıyor. Fiillerin üçüncü tekil şahısla çekimlenmiş olması da hâkim bakış açısının bir göstergesi.

Örnek 2

Yaşlı kadın, pencere önünde otururken uzaklara dalmıştı. O gün neden bu kadar düşünceliydi? Aklından geçenler, hayatın sonuna yaklaştığına dair düşüncelerdi. Çocuklarını bir arada görmeden bu dünyadan ayrılma fikri, onu oldukça rahatsız ediyordu. Bir an gözlerini kapattı, fakat henüz ölmek için erken olduğunu düşündü ve içini bir huzur kapladı.

Açıklama: Bu örnekte anlatıcı, kadının iç dünyasına hâkim olarak onun duygularını ve düşüncelerini okuyor. Kadının geleceğe dair korkularını ve kendince aldığı kararı anlatıyor. İlahi bakış açısının en önemli özelliği olan “niyet okuma” burada açıkça görülmektedir.

Örnek 3

Serkan, o tenha sahil kasabasında yalnızlığın derinliğini yaşıyordu. Arkadaşlarından uzakta olmak onu her geçen gün daha da içine kapanmaya itiyordu. En çok da sabah yürüyüşlerinde yan yana yürüdüğü dostlarını özlüyordu. Anlaşılan, burada sadece manzarayı değil, kasabadaki meşhur köftecinin tadını da özlemişti. Eve döner dönmez ilk işi, oraya gitmek olacaktı.

Açıklama: Bu paragrafta anlatıcı, Serkan’ın yalnızlık duygusunu ve içsel düşüncelerini dışa vuruyor. Anlatıcının olaylara müdahil olmadan, sadece gözlemleyici bir şekilde karakterin hislerini ve düşüncelerini aktarması, ilahi bakış açısının bir özelliğidir.


Bu şekilde, hâkim (ilahi-tanrısal) bakış açısının anlatıcıya kattığı geniş bilgi alanı ve sınırsız perspektif, okuyucuyu olayların derinine çeker. Anlatıcı, karakterlerin zihinlerine ve duygularına hâkim olurken, zamanı ve mekânı aşarak olayları tüm yönleriyle aktarır.

Yorum yapın